En’âm Suresi (6/165)



Yüklə 2,97 Mb.
səhifə48/117
tarix09.01.2022
ölçüsü2,97 Mb.
#95048
1   ...   44   45   46   47   48   49   50   51   ...   117
En’âm Suresi
72


وَأَنْ

ve ayrıca



أَقِيمُوا

kılın


الصَّلَاةَ

namazı


وَاتَّقُوهُۚ

ve O'ndan korkun



وَهُوَ

O'dur


الَّذِي إِلَيْهِ

huzuruna


تُحْشَرُونَ

varıp toplanacağınız




















Türkçe Transcript (*)

Veen ekîmû-ssalâte vettekûh(u)(c) vehuve-lleżî ileyhi tuhşerûn(e)

Ali Bulaç Meali

Bir de: 'Namazı kılın ve O'ndan korkup-sakının (diye de emrolunduk.) Huzuruna (götürülüp) toplanacağınız O'dur.

Edip Yüksel Meali

"Namazı gözetmeli ve O'nu sayıp dinlemelisiniz. Huzurunda toplanacağınız O'dur."

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Bize: "Namazı dosdoğru kılın, Allah'a karşı gelmekten sakının" (diye emredildi), toplanacağınız yer O'nun huzurudur.

Süleyman Ateş Meali

Namazı kılın ve O'ndan korkun (diye emredilmiştir)! Varıp huzuruna toplanacağınız O'dur.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Ve "Namazı kılın/duayı yerine getirin, O'ndan sakının!" diye emrolunduk. Huzurunda haşrolunacağınız O'dur.

Yusuf Ali (English)

"To establish regular prayers and to fear Allah. for it is to Him that we shall be gathered together."

M. Pickthall (English)

And to establish worship and ward off (evil), and He it is unto Whom ye will be gathered.

En’âm Suresi
73


وَهُوَ

O'dur


الَّذِي خَلَقَ

yaratan


السَّمَاوَاتِ

gökleri


وَالْأَرْضَ

ve yeri


بِالْحَقِّۖ

hak (ve hikmet) ile



وَيَوْمَ

gün


يَقُولُ

dediği


كُنْ

Ol!


فَيَكُونُۚ

oluverir


قَوْلُهُ

sözü


الْحَقُّۚ

haktır


وَلَهُ

O'nundur


الْمُلْكُ

mülk


يَوْمَ

gün de


يُنْفَخُ

üfleneceği



فِي الصُّورِۚ

Sur'a


عَالِمُ

bilendir


الْغَيْبِ

gizliyi


وَالشَّهَادَةِۚ

ve açığı


وَهُوَ

O


الْحَكِيمُ

hükümdardır



الْخَبِيرُ

herşeyi haber alandır











Türkçe Transcript (*)

Vehuve-lleżî ḣaleka-ssemâvâti vel-arda bilhakk(i)(s) veyevme yekûlu kun feyekûn(u)(c)kavluhu-lhakk(u)(c) velehu-lmulku yevme yunfeḣu fî-ssûr(i)(c) ‘âlimu-lġaybi ve-şşehâde(ti)(c) vehuve-lhakîmu-lḣabîr(u)

Ali Bulaç Meali

O, gökleri ve yeri hak olarak yaratandır. O'nun 'ol' dediği gün (her şey) oluverir, O'nun sözü haktır. Sur'a üfürüldüğü gün, mülk O'nundur. O, gaybı ve müşahede edilebileni bilendir. O, hüküm ve hikmet sahibi olandır, haberdar olandır.

Edip Yüksel Meali

O'dur gökleri ve yeri yaratan. "Ol," dediği gün hemen oluverir. Sözü mutlak doğrudur. Boruya üfürüldüğü gün egemenlik tümüyle O'nundur. Gizliyi ve açığı Bilendir. Bilgedir, herşeyden Haberdardır.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Gökleri ve yeri, yerli yerince yaratan O'dur. Bir şeye "ol" dediği gün hemen oluverir. O'nun sözü haktır. "Sûr"a üfürüldüğü gün de mülk ancak O'nundur. O, gizliyi ve açığı bilendir. O, hikmet sahibi, her şeyden haberdardır.

Süleyman Ateş Meali

Gökleri ve yeri hak (ve hikmet) ile yaratan O'dur. "Ol!" dediği gün, oluverir. Sözü haktır. Sur'a üfleneceği gün de, mülk O'nundur. Gizliyi ve açığı bilendir. O, hükümdardır, herşeyi haber alandır.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Gökleri ve yeri hak olarak yaratan da O'dur. "Ol!" dediği gün, hemen oluverir. Sözü haktır O'nun. Sûra üfleneceği gün de mülk/yönetim O'nundur. Alîm'dir, görünmeyeni de görüneni de bilen O'dur. O'dur Hakîm, O'dur Habîr.

Yusuf Ali (English)

It is He who created the heavens and the earth in true (proportions):(896) the day He saith, "Be," behold! it is. His word is the truth. His will be the dominion the day the trumpet will be blown. He knoweth the unseen as well as that which is open. For He is the Wise, well acquainted (with all things). *

M. Pickthall (English)

He it is Who created the heavens and the earth in truth. In that day when He saith: Be! it is. His word is the truth, and His will be the Sovereignty on the day when the trumpet is blown. Knower of the invisible and the visible, He is the Wise, the Aware.

En’âm Suresi
74


وَإِذْ

hani


قَالَ

demişti ki



إِبْرَاهِيمُ

İbrahim


لِأَبِيهِ

babası


آزَرَ

Azer'e


أَتَتَّخِذُ

mi ediniyorsun?



أَصْنَامًا

putları


آلِهَةًۖ

tanrılar


إِنِّي

doğrusu ben



أَرَاكَ

seni görüyorum



وَقَوْمَكَ

ve kavmini



فِي

içinde


ضَلَالٍ

bir sapıklık



مُبِينٍ

açık
















Türkçe Transcript (*)

Ve-iż kâle ibrâhîmu li-ebîhi âzera etetteḣiżu asnâmen âlihe(ten)(s) innî erâke vekavmeke fî dalâlin mubîn(in)

Ali Bulaç Meali

Hani İbrahim, babası Azer'e (şöyle) demişti: 'Sen putları ilahlar mı ediniyorsun? Doğrusu, ben seni ve kavmini apaçık bir sapıklık içinde görüyorum.'

Edip Yüksel Meali

İbrahim, babası Azer'e şöyle demişti: "Heykelleri mi tanrı ediniyorsun? Seni ve halkını tümüyle apaçık bir sapıklık içinde görüyorum."

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

İbrahim, babası Âzer'e demişti ki: "sen putları tanrı mı ediniyorsun? Doğrusu ben seni ve kavmini açık bir sapıklık içinde görüyorum".

Süleyman Ateş Meali

İbrahim, babası Azer'e demişti ki: "Sen putları tanrılar mı ediniyorsun? Doğrusu ben seni ve kavmini açık bir sapıklık içinde görüyorum."

Yaşar Nuri Öztürk Meali

İbrahim, babası Âzer'e şöyle demişti: "Putları tanrılar mı ediniyorsun? Seni de toplumunu da açık bir sapıklık içinde görüyorum."

Yusuf Ali (English)

Lo! Abraham said to his father Azar: "Takest thou idols for gods? For I see thee and thy people in manifest error."

M. Pickthall (English)

(Remember) when Abraham said unto his father Azar: Takest thou idols for gods? Lo! I see thee and thy folk in error manifest.

En’âm Suresi
75


وَكَذَٰلِكَ

böylece


نُرِي

biz gösteriyorduk ki



إِبْرَاهِيمَ

İbrahim'e



مَلَكُوتَ

melekutunu



السَّمَاوَاتِ

göklerin


وَالْأَرْضِ

ve yerin


وَلِيَكُونَ

olsun


مِنَ الْمُوقِنِينَ

kesin inananlardan

















Türkçe Transcript (*)

Vekeżâlike nurî ibrâhîme melekûte-ssemâvâti vel-ardi veliyekûne mine-lmûkinîn(e)

Ali Bulaç Meali

Böylece İbrahim'e, -kesin bilgiyle inananlardan olması içingöklerin ve yerin melekûtunu gösteriyorduk.

Edip Yüksel Meali

Kesin bir inanca sahip olması için, İbrahim'e göklerin ve yerin yönetimini şöylece gösterdik:

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Böylece biz İbrahim'e göklerin ve yerin melekûtunu (muhteşem varlıklarını) gösteriyorduk ki, kesin inananlardan olsun.

Süleyman Ateş Meali

Böylece biz İbrahim'e göklerin ve yerin melekutunu (büyük ve harikulade muhteşem varlıklarını) gösteriyorduk ki, kesin inananlardan olsun.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Böylece biz İbrahim'e göklerin ve yerin melekûtunu gösteriyorduk ki, gerçeği görüp bilerek inananlardan olsun.

Yusuf Ali (English)

So also did We show(897) Abraham the power and the laws of the heavens and the earth, that he might (with understanding) have certitude. *

M. Pickthall (English)

Thus did We show Abraham the kingdom of the heavens and the earth that he mighty be of those possessing certainty:

Meâldeki “hükümranlık ve nizam” ifadesi, âyetteki “melekût” kelimesinin karşılığıdır. Melekût, Allah’a özgü hükümranlık demektir. “Melekûtu göstermek”de Yüce Allah’ın kâinata koyduğu, hissedilebilen veya hissedilemeyen muazzam nizamı ve tabiat kanunlarını araştırıp anlayabilecek, inceliklerini kavrayabilecek yeteneğin verilmesidir.

En’âm Suresi
76


فَلَمَّا

ne zaman ki



جَنَّ

basınca


عَلَيْهِ

üzerine


اللَّيْلُ

gece


رَأَىٰ

(İbrahim) gördü



كَوْكَبًاۖ

bir yıldız



قَالَ

dedi


هَٰذَا

budur


رَبِّيۖ

Rabbim


فَلَمَّا

ne zaman ki



أَفَلَ

yıldız batınca



قَالَ

dedi


لَا أُحِبُّ

sevmem


الْآفِلِينَ

batanları


















Yüklə 2,97 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   44   45   46   47   48   49   50   51   ...   117




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin