Hakan ertaş; Genel Koordinatör olduğunu, iş adamı olduğunu ve hayatının dyp de geçtiğini


f) Diğer şüpheli ve tanık beyanları



Yüklə 3,97 Mb.
səhifə42/52
tarix23.01.2018
ölçüsü3,97 Mb.
#40195
1   ...   38   39   40   41   42   43   44   45   ...   52

f) Diğer şüpheli ve tanık beyanları;

Gizli Tanık Denizin 04.06.2008 tarihil savcılık beyanında,

Mesut Barzani'nin bunu kabul etmesinin birkaç nedenin olduğunu, o tarihlerde

Barzani'nin tek sorunu olmayan komşu ülke Suriye'nin olduğunu, yine babası Molla Mustafa Barzani Sovyetler Birliğinde eğitim görmüş, orduda görev almış birisiydi, Suriye'de Sovyetler Birliği etkisinde olan bir ülke olması aynca PKK örgütünü Türkiye ile olan sınıra yerleştirmek suretiyle Türk Silahlı Kuvvetlerinin müdahalelerine de engel olmak nedenleriyle bu teklifi kabul ettiğini bildiğini.

1986-1987 yıllannda Abdullah ÖCALAN'm Bekaa Vadisinde bulunan Helve kampında bulunduğu sırada gazeteci ve siyasi kimliği olan Doğu PERİNÇEK'in röportaj adı altında geldiğini, ilgisini çeken ilk olayın Doğu PERİNÇEK'in Abdullah ÖCALAN tarafından bizzat karşılanması ve askeri tören yapılması olduğunu. Doğu PERİNÇEK'e kampta bir oda tahsis edildiğini. Hatırladığı kadanyla Doğu PERİNÇEK'in bu kampta 10 gün kadar kaldığını, bir başka ilgisini çeken olayın ise Abdullah ÖCALAN'm hiçbir misafiri ile bir defadan fazla birlikte yemek yemediği halde, Doğu PERİNÇEK ile kaldığı süre boyunca bütün yemekleri birlikte yediklerini. Yine bir başka ilgisini çeken bir konunun da Abdullah ÖCALAN'm kendisi ile görüşmeye gelen herkesle görüşür, yüzüne karşı güzel sözler söyler, ancak gittikten sonra da arkasından ajan, işbirlikçi ya da benden yararlanmaya geldi şeklinde sözler söylerdi, fakat Doğu PERİNÇEK hakkında övücü sözler söylediğini. Doğu PERİNÇEK'in kampta kaldığı süre içerisinde Abdullah ÖCALAN'la neler konuştuğu hakkında ve gelişinin sadece mülakatla sınırlı olup olmadığı hususlannda herhangi bir bilgisinin olmadığını. Doğu PERİNÇEK'in Abdullah ÖGÂTÎ Âİv'ra görüşmesinin ardından bu görüşmesini bir kitap haline getirip yaymlatmasr \e Aydınlık dergisinde dizi halinde

yayınlamak suretiyle varlığı yokluğu çok fazla hissedilmeyen Abdullah ÖCALAN ve PKK örgütünün Türkiye siyasetinde gündemleşmesini sağlayıp, Türkiye içerisinde örgütün taban bulmasını sağlamıştır. Gerçi 15 Ağustos 1984 ol aylan ile örgüt adını Türkiye'de hissettinnişse de daha sonra yapılan operasyonlarla ağır darbeler aldığını, siyasetende sıkışmış bir durumda olduğunu, yayınlanan bu görüşmenin adeta örgüt için bir can simidi haline geldiğini. Bu röportajın yayınlanması ile doğu PERİNÇEK'in örgütün adeta ikinci lideri konumuna geldiğini ve yayınladığı kitabın örgüt mensuplannm evlerindeki kitaplıklarda yerini aldığını. Ferid İLSEVER isimli şahsı İşçi Partisi genel sekreteri olarak bildiğini, doğu PERİNÇEK'in kampa geldiği sırada yanında olup olmadığını bilmediğini.



Doğu PERİNÇEK ile alakalı gelinen noktada şunu söyleyebileceğini, Doğu PERİNÇEK'in Abdullah OCALAN'm Türkiye ve Türk askerine karşı silahlı mücadele ettiği dönemlerde Abdullah ÖCALANTa görüşüp hatta bu görüşmelerini yayınlamak suretiyle örgütün propagandasını yaptığı halde, bugün her ne kadar Abdullah ÖCALAN'ı samimiyetsizlikle suçlansa bile bir banş ortamından bahsetmekte ve çözümün diyalog ile olabileceğini söylemektedir. Doğu PERİNÇEK ise tam da bu dönemde Abdullah ÖCALAN ve PKK'ya karşı çok ciddi söylemler ve yayınlar yapmaktadır. Doğu PERİNÇEK'te ki bu değişimi anlamakta güçlük çekteğini.

Tuncay GÜNEY'in 02.03.2001 tarihinde, Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde yapılan mülakatında özetle;

Evinde yapılan aramada LOBİ ve ERGENEKON isimli belgelerin çıktığını, bu belgelerin ERGENEKON örgütünün yeniden yapılanmasının bir tasarımı olduğunu, Doğu PERİNÇEK in "Yeniden Yapılanma" diye bir teorisinin olduğunu, Veli Paşa' nin onu genişleterek tasarı haline getirdiğini,

LOBİ çalışmalarını, Veli KÜÇÜK'ün talimatı ile Doğu PERİNÇEK, Ümit OĞUZTAN, Adnan AKFIRAT ve kendisinin de katıldığı bir ekibin yaptığını, son şeklini ise Veli KÜÇÜK'ün verdiğini,

ERGENEKON'un yeniden yapılanmasıyla ilgili tezi, Veli KÜÇÜK'ün talimatı ile, Doğu PERİNÇEK, Hasan YALÇIN, Deniz BİLGE, Emekli Albay Suphi KARAMAN ile birlikte Bilecikte hazırladıklarını,

Lobi faaliyetleri çerçevesinde; MAFIA, MEDYA, IŞ-TICARET, BANKA, SANAT gibi kollarda faaliyet gösterilmesi, örgüte gelir temin etmek için bunlardan yararlanılması çalışmaları yapıldığını,

Ergenekon yapılanması içersinde Veli KÜÇÜK'ün yanında, Doğu PERİNÇEK, Ümit OĞUZTAN, Adnan AKFIRAT, Tuncay GÜNEY, Levent....? (Ülkü ocaklarında), Turan YAZGAN, Necdet SEVİNÇ (Kurultayın genel yayın yönetmeni), Zekai ÖKTE (Türk Tarih Dergisi), Timur KILIÇ, Atilla TUNÇ isimli şahısların olduğunu,

Bunların yanı sıra ERGENEKON yapılanmasının; MAFİA, MEDYA, İŞ ve TİCADET camiası, Sanat ve Şarkıcı camiası, TERÖR ÖRGÜTLERİ, UYUŞTURUCU KAÇAKÇILARI ve değişik Dernek kuruluşları ile bağlantılarının olduğu,

MEDYA kuruluşları içersinden, Aydinlik gazette ve dergisi, Akşam Gazetesi, Cumhuriyet Gazetesi, Ulusal TV ile irtibatlı olduğu,
MEDYANIN ELEGEÇİRİLMESİ VE KONTROLÜ

Akşam gazetesinde çalıştığı dönem içersinde, kendileriyle ilgili diğer gazetelerde
haberlerin çıkması üzerine, Veli KÜÇÜK ile bir toplantı yaptıklarını, Veli KÜÇÜK'ün
"Doğu
PERİNÇEK
le ilişki kuralım Adnan AKFIRAT- Ferid İLSEVER le falan bu arkadaşlara
kaynaklar çok akıyor bunlardan yönlendirirsek daha iyi olur" dediğini, bunun üzerine
Doğu
PERİNÇEK
le irtibat kurduğunu, Ferid İLSEVER, Adnan AKFIRAT ile görüştüğünü,
Aydınlık gazetesinden ve diğer yerlerden aldıkları tfury^ilgileri yayınlamadan önce Veli
KÜÇÜK'e gönderip onaylattığını,
** ' * \



Yine Adnan AKFIRAT'ın kendilerine yazılar hazırladığını ve bazı belgelerle birlikte verdiğini, CIA nin güneydoğuda faaliyetleriyle ilgili bazı bilgileri bu şahıstan aldığını, Veli Paşa'mn bu şekilde basında örgütlendiğini,

Doğu PERİNÇEK le Veli KÜÇÜK 'ün görüşmediklerini, ancak Adnan AKFIRAT,

Ferid İLSEVER Ankara da Hasan YALÇIN Paris te Özcan isimli şahısların, Akşam

gazetesinin mutemet elemanları gibi olduğunu, bu şahısların Doğu PERİNÇEK ile birlikte hareket ettiklerini, Hasan YALÇIN İstihbarat Genel başkan yardımcısı, Ferid İLSEVER 'in Aydınlığın ve Ulusal TV nin genel yayın yönetmeni, Adnan AKFIRAT ın partinin... disiplin kurulu üyesi olduğunu, Doğu PERİNÇEK'in, Gülay GÖKTÜRK, Nuri ÇOLAKOĞLU, Faik BULUT, Cengiz ÇANDAR gibi şahısları gazetecilikte yetiştirdiğini, Tuncay ÖZKAN'm Doğu PERİNÇEK in adamı olduğunu ve bu şahsı Doğu PERİNÇEK'in yönlendirdiğini,

Veli KÜÇÜK ve ekibinin Doğu PERİNÇEK'i rahatlıkla kullandığını, Doğu PERİNÇEK'in Hukuk profesörü olduğunu ve ailesinde siyasetçi, askerlerin bulunduğunu, babası Sadık PERİNÇEK 'in Adalet Partisi kurucularından olduğunu, görünenin aksine Doğu PERİNÇEK'in Türkiye nin içindeki Nato örgütünde askerlerin bir numaralı adamı olduğunu, Türkiye deki askerlerin içindeki Amerikancı kesimle beraber hareket ettiğine inandığını, bir dönem Doğu PERİNÇEK'in İsraille anlaştığı şeklinde haberlerin çıktığını, Doğu PERİNÇEK'in Amerikan düşmanı olmadığını, İsraile bölgesel hizmet ettiğine inandığını,

Kendisinin Doğu PERİNÇEK ile halen birlikte olduğunu, ancak hücre yapılanması olduğu için haber kaynaklarını bilemediğini, bu konuda tek yetkilinin Adnan AKFIRAT — Ferid İLSEVER olduğunu,

Bir dönem Aydınlık Dergisinin ingiltere muhabiri, Hasan YALÇIN'm danışmanı ve tercümanı Doğan DUYAR ile K.Irak'a gittiklerini, ancak Habur gümrükteki polis kontrolünde pasaportunda sorun çıktığını, bunun üzerine Silopi Tugay komutanı Tuğgeneral Nejat MÜLDÜR ün bu konuyla bir fiil ilgilenerek yanına bir yüzbaşı verdiğini, daha sonra K. Irakta Komünist Parti başkanı ile görüştüklerini,

Susurluk olayından sonra, Radikal Gazetesinin, Veli KÜÇÜK hakkında "Nerede Faili Meçhul Orda Veli KÜÇÜK" diye manşet attığını, bunun üzerine Veli KÜÇÜK'ün Doğu PERİNÇEK gitsin Aydın DOĞAN ile görüşsün" dediğini. Doğu PERİNÇEK'in Aydın DOĞAN ile bu konuda görüştüğünü, Aydın DOĞAN'ın bundan sonra Milliyet Gazetesinde falan haber yapmamaya gayret edeceğini, Radikali de damadıyla görüşüp etkileyeceğini" anlatarak "Veli Paşaya söyleyin Hürriyet Gazetesi her ne kadar bende görünse de Hürriyet Gazetesi benim değil KOÇ' un dediğini,
CUMHURİYET GAZETESİNİN ALINMAYA ÇALIŞILMASI
Basında kuvvetli bir şekilde yer alabilmek için Cumhuriyet gazetesinin alınmasını düşündüklerini, Özde mir SABANCI suikastı sonrasında Veli KÜÇÜK'ün Şevket SABANCI'ya olaylar hakkında bilgi vermesi nedeniyle bir güven oluştuğunu, bu nedenle Cumhuriyet Gazetesininin Gürbüz ÇAPAN'ın elinden alınması için, Şevket SABANCI'nın Mete AKYOL aracılığı ile Veli KÜÇÜK'e teklif yaptığını, Sabancıların bu iş için 5 milyon dollar vereceklerini söylediklerini,

Veli paşanın Cumhuriyeti almak için Gürbüz ÇAPAN la görüşmesi talimatı verdiğini ve "yukarının emri var dersiniz" dediğini, bunun üzerine Doğu PERİNÇEK'e giderek "Hüseyin KIVRIKOĞLU nun emri olduğunu, Veli paşanın böyle söylediğini" anlatarak Gürbüz ÇAPANLA bu konuyu görüşmesini söylediğini, ilerleyen günlerde ilhan SELÇUK'un da "ekarte edilmesi "nin konuşulduğunu, gazetenin alınması için Ulusal Sanayiciler Iş Adamları Derneği başkanı Kemal ÖZDEN isimli şahıstan 3 Milyon Dollar para alınmasını görüştüklerini, konuların Gürbüz ÇAPAN ve Kemal ÖZDEN ile görüşüldüğünü,



Bu dönem içersinde Doğu PERİNÇEK'in Ulusal TV için Avprupadan 500 Milyar para getirdiğini, bu paranın bulunabilmesi için Doğu PERİNÇEK, Ferid İLSEVER, Haluk ŞAHIN (ARENA programından) gibi şahısların, Almanya -Fransa gibi ülkelere iki kere tur yaptığını, Avrupada PKK ve Islami kesimin para toplayabileceğini ancak Doğu PERİNÇEK'in toplayamayacağını, bu parayı nasıl toplatıklarını bilmediğini, bu şekilde Ulusal TV nin deneme yayınlarına başladığını,
TİCARİ FAALİYETLER
Veli KÜÇÜK'ün lobi faaliyetleri çerçevesinde, Kemal ÖZDEN, Ali BALKANER, Korkmaz YIGIT, Adnan POLAT gibi işadamları ve yöneticilerden yararlandığını, Ulusal Iş Adamları Derneği (USİAD)'ı, TÜSİAD gibi yapmak için çalıştığını, bu nedenle USIAD la periyodik olarak sık sık toplantılar yaptıklarını,

USİAD içersinde Kemal ÖZDEN, Ümit ÜLGEN, Musa TANRI KULU, Adnan POLAT, amcaoğlu Zeki POLAT gibi şahısların olduğunu, ancak Doğu PERİNÇEK ve Veli KÜÇÜK'ün sitem etmeleri sonrasında, Başkan yardımcısı ve yönetim kurulu üyesi olan Zeki POLAT'ın USİAD dan atıldığını, Veli KÜÇÜK'ün Zeki POLAT hakkında MİT ten olduğunu söylediğini,
UYUŞTURUCU KAÇAKÇILIĞI VE BAĞLANTILARI
Doğu PERİNÇEK ten Sami HOŞTAN'ıtı HAP işi yaptığını öğrendiğini, Doğu PERİNÇEK in isteği üzerine bu konuyu Veli KÜÇÜK'e anlattığını, onunda "ben herzaman bunun dosyasını temizleyemem, Sami'yi Ömer Lütfü TOPAL' ın yerine koyarak biz hata yaptık' dediğini,

Veli KÜÇÜK'ün bilgisi dahilinde, Sami HOŞTANLA ilgili olarak, Fransız İstihbaratı (OJD) Türkiye sorumlusu ile görüştüğünü, görüşme talebinin OJD den geldiğini, Doğu PERİNÇEK, Doğan DUYAR (Hasan YALÇIN'ın yardımcısı ve Paris muhabiri) vasıtası ile Palas Otelinde bir görüşme yaptıklarını, Fransız İstihbarat sorumlusunun, "Sami HOŞTAN'ın uyuşturucu işi yaptığı, Veli KÜÇÜK'ün de uzun zamandır buna sahip çıktığı, askerlerin uyuşturucu işine yıllardır yol verdiği, JITEM'in uyuşturucu trafiğinde yer aldığını' anlatarak Sami HOŞTANLA görüşmek istediğini, kendisinin de Sami HOŞTAN'ın telefonundan aradığını, fakat Sami HOŞTAN'ın kendisine kızarak "Veli abiye sor eğer bir şey varsa Veli abi açıklasın' dediğini, bu görüşmeden sonra şahısların yanından ayrılarak Drej Ali'nin Bakırköydeki bürosunda Sami HOŞTAN ile buluştuklarını ve konuyu anlattığını, bu arada Veli KÜÇÜK'e bilgi verdiğini, Veli KÜÇÜK'ün de "Sami HOŞTAN'a görüşme yapmamasını' söylediğini, kendisine de "Doğuya söyle fransız istihbaratından gelenleri yönlendirsin(oyalasın), askerlekyapmıyor desin' dediğini,
SİLAH KAÇAKÇILIĞI VE BAĞLANTILARI
Bir dönem K.Irak'a gitmek üzere Ayşe ÖN AL, Bengüç...?, Doğan DUYAN (Aydinlik Dergisi Paris muhabiri) isimli şahıslarla Habura gittiklerini, altlarında Beş yirmi (5.20) I BMV koyu yeşil cırtlak bir araba olduğunu, haburda Gümrük Baş Muhafızı Müdürü

Cemal ? in adamlarının kendilerini karşıladığını, daha öne gümrükte Veli KÜÇÜK'ün

adamı ve Jitemde çalışan Ali Balkan METE olduğunu, ayrıca Veli paşanın Cemal ?'i de

tanıdığını, arkadalarında konteynırlı iki arabanın daha olduğunu, bunların içinde silah
olduğunu Habur Hac konaklama tesislerinde Yaşar....? isimli şahıstan öğrendiğini, JITEM
den gelen elemanlarında yanlarında olduğunu,
araçfâfa^fâp'plakası takıldığını, Gümrük
Müdürü Cemal 'in pasaport işlemlerini hallettiğini,
,•/* -ş..»^



K.Irak'a geçtikten sonra Zahoya, daha sonro Dohok'a gittiklerini, bir hafta kadar kaldıklarını ve Erbile geçtiklerini, orada altlarında bulunan BMW'nin alındığını, başka bir araç verildiğini, Kürdistan Başkanı Kosret RESUL ile görüştüklerini, orda kaldığı dönemlerde, Jitem subaylarıyla silahlardan onikibin (12000) adetini Barzaniye, (12000) adetinin Talabaniye verildiğini, ancak Kosret RESUL'un kendilerine altı bin (6.000) adet silah verildiğini söyleyerek "Tamer hep bize böyle şeyler yapıyor " dediğini, geriye kalan altı bin (6.000) silahın ise Talabaninin adamları ve Binbaşı Tamer ve diğer subayların, Kale Dizar denilen Komisin Parti binasında PKK'lı Cemil BAYIK'a teslim ettiklerini, Cemil BAYIK'm bu silahların, Doğu PERİNÇEK in organizesinde, yani üst kadro içindeki "cunta" hareketinden geldiğini bildiğini,

K.Irakta muhatap olduğu şahısların kendisini "Doğu PERİNÇEK'in referansıyla Aydınlık Dergisinden geliyor" şeklinde tanıdıklarını, Binbaşı Tamer....? in soy ismini bilmediğini ancak uzun boylu sarışın bir şahıs olduğunu,

Doğu PERİNÇEK'in bir dönem PKK ile ittifakı bozduğunu söylediğini, ancak bu ittifakın devam ettiğini, Türk gladyosunun içinde Doğu PERİNÇEK, Ömer SURÇI gibi, Irak Küdistan Kominist partisi ve PKK gibi örgütlerin ilişkilerinin devam ettiğini,

Daha sonraki dönemlerde, Kırıkkale Silah Fabrikasında büyük bir patlama olduğunu, Veli KÜÇÜK'ün bu patlamayla ilgili kendisine haber yapmasını söylediğini, Veli paşanın, Çevik BİR paşayı CIA nin adamı olarak gördüğünü, bu yüzden talimatları ile bu patlama olayını Çevik BİR gurubunun üzerine yıktıklarını, bu yönde haber yaptıklarını, haberlerin kendi istekleri doğrultusunda Aydınlık ve Hürriyet gazetesinde çıktığını, neden bu şekilde haber yapıldığını bilmediğini ancak Veli Paşanın Karadeniz den Elçibey'e giden silahların ortaya çıkmasından korktuğunu, Kuzey Irak 'a giden silahlardan korkmadığını, çünkü orasının çok karışık olduğunu, fabrikaya yapılan sabotajı kimin yaptırdığını bilmediğini,
TERÖR ÖRGÜTLERİYLE BAĞLANTILAR
*HIZBULLAH;

Bir dönem Doğu PERİNÇEK'in adamı olan ve Güneydoğu-Diyarbakır muhabiri Halit GÜNGÖR(GÜNGEN) 'ün, Jandarma Genel Komutanlığında Hizbullahçı İlimcilerle Menzilcilerin eğitilmesini fotoğrafladığını, Hizbulkontrayı ortaya çıkardığını, fotoğrafları Doğu PERİNÇEK'e gönderdiğini, ancak yayınlanmadan Halit GÜNGÖR'ün öldürüldüğünü, o dönemde Adnan AKFIRAT'ın da Halit GÜNGÖR'Ü Türk Gladyosunun öldürdüğünü söylediğini, daha sonraki dönemde "Kemalist-Sosyalist" ismi ile bir ittifak yapıldığını,
*PKK-KONTRAGEL;

Veli KÜÇÜK 'ün basında örgütlenmek için, bir çok kişiyle irtibata geçtiğini, Ferid İLSEVER ile görüşmesinde Veli Albayı anlattığını, Ferid İLSEVER'inde Veli KÜÇÜK'ü "Yüzbaşı MİT subayı" diye ilk keşfeden kişi olduğunu söylediğini, Doğu PERİNÇEK in yasaklı olduğu dönemde Sosyalist Parti nin Güneydoğu' da propaganda yaptığını, Ferid İLSEVER Sosyalist Parti başkanıyken Abdullah ÖÇALAN ve Doğu PERİNÇEK'in ittifak yaptıklarını öğrendiğini,

Kendisinin bir dönem Suriye'ye gittiğini, Kilis Öncüpınar kapısından girerken polislerin kendisine ait çantayı aradıklarını ve Doğu PERİNÇEK ile Abdullah ÖCALAN' m birlikte çekilmiş fotoğraflarını bularak aldıklarını, bunları Hanefi AVCI'nın gazetelere verdiğini, Veli Paşanın, Hanefi A VCI 'yı hiçbir zaman sevmediğini,



Doğu PERİNÇEK ile PKK terör örgütünün ittifakının halen devam ettiğini, Abdullah OCALAN'm Suriyeden çıkması sonrasında, onun avukatı olan Doğan ERBAŞ 'ın Doğu PERİNÇEK'e gelerek Türk Askerleriyle işbirliği yapmak istediğini ve Apo 'nun teslim olacağını söylediği, Doğu PERİNÇEK'in de bunu kendisine anlattığını, kendisinin bu konuyu Veli KÜÇÜK'e ilettiğini, Veli paşanın talimatı ile işçi Partisi lideri Doğu PERİNÇEK'in odasında Doğan ERBAŞ la görüşme yaptıklarını, bu görüşmede Adnan AKFIRAT'ında bulunduğunu, Doğu PERİNÇEK'in kısa bir sure kaldığını, bu görüşmede Abdullah OCALAN'm hangi şartlarda teslim olacağının konuşulduğu, Avukatla üç kez görüşme yaptıklarını, hatta teslim olduktan sonra Abdullah OCALAN'm sorgusuna kimin gireceği, sorguda Doğu PERİNÇEK ve diğer birçok ilişki konusunda temkinli davranılması konularının konuşulduğu, Abdullah ÖCALAN'ın General Veli KÜÇÜK'e iletilmek üzere "bir muhatap arıyorum" isimli kitabının verildiğini, kitabın en arkasına basılmış vaziyette Veli paşaya bir mektup olduğunu söylediklerini,
Abdullah OCALAN'm şartları arasında;

-Avrupa dan barış heyetleri gelecek, bunların kabul edilmesi,

-Kuzey Irak tan bir kısım gerillanın bir kısmı itirafçı olarak gelecek, bunlara göz yumularak köylerine dönücekler,

-Murat KARAYILAN, Cemil BAYIK gibi üst düzey yöneticiler, yurt dışına gidecekler,

-Yurt dışında teröre silahlı propagandaya karışmamış öbür eğitim gönüllüleri Türkiye ye barış gönüllüleri adı altında teslim olacaklar,

-Kampların kısaltılacağı, Iran da bir kampın kalacağı, Suriye deki kampı, FKÖ ye Filistin Kurtuluş Örgütü ne verileceği,

-PKK nin Kuzey Irak ta kalması, bu üyelerin, Türkiyenin üçüncü kol gücü olarak faaliyetine devam etmesi,

-Talabani ve Barzani ye kurulan seyyar karakollara, silahlı gerilların yerleşmesi,

-Silahlı gerilla sayısını üç bin (3000) e düşürülmesinin teklif edildiğini, bu görüşmeleri Veli KÜÇÜK'e ilettiğini, onunda yukarıyla bu konuyu görüşeceğini söylediğini, ilerleyen dönemde Veli Paşanın, bu işi Doğu PERİNÇEK'in takip etmesini, Doğan ERBAŞ'ın MİT ve Özel Kuvvetler tarafından takip edildiğini anlattığını, kendilerinin geri çekildiğini,
*DEVSOL - DHKP-C;

Dev-Sol'da Yağan grubu ve Dursun KARA TAŞ gibi iki ayrı gurubun bulunduğunu, askerlerin Bedri YAĞAN grubunu desteklediğini, çünkü YAĞAN gurubunu daha düzgün gördüklerini, Dursun KARATAŞ'ı ise, o dönem alevi Emniyet Müdürü olan Hüseyin KOCADAĞ'ın desteklediğini, Bedri YAĞAN ile Dursun KARA TAŞ kapıştıklarında, askerler Bedri YAĞAN'I, polisler ise Dursun KARATAŞ'ı desteklediğini, askerlere göre Dev-Sol'dan DHKP-C'ye geçiş döneminde DHKP-C'nin bütün MKYK kadrolarında polisin olduğunu düşündüklerini,

Bir dönem DHKP-C'Merin Harbiye Orduevi'ne roket attığını, daha sonra aynı roketin Terörle Mücadelede Reşat ALT AY'a atıldığını, Reşat ALT AY'a atılan roketi askerlerin misilleme olarak attırdığını duyduğunu,

Aynı dönemde kendisinin Adnan AKFIRA T ve Doğu PERİNÇEK ile oturup konuşurken, sohbetleri esnasında DHKP-C nin MKYK üyelerinin polislerden oluştuğunu duyduğunu,
SUSURLUK KAZASI VE ORTAYA ÇIKAN BAĞLANTILAR



Abdullah ÇATLI'nın Veli KÜÇÜKLE ilişkisi olmasına rağmen, susurluk öncesi Mehmet AGAR'ın yanına gittiğini ve işbirliği yaptığını, bu konuyu Doğu PERİNÇEK'in aydınlık gazetesinin "TIP lilerin katili Türkiyede" diye yazdığını, Veli KÜÇÜK'ün bu konuyu Doğu PERİNÇEK le konuşacağını söylediğini ve Abdullah ÇATLI'dan bahsederken "ben buna yıllardır sahip çıktım, bırakıp gitti" diye konuştuğunu,

Doğu PERİNÇEK ile susurluk konusunda sohbet ettiğini, Doğu PERİNÇEK 'in "Müttefik Kuvvetler, yani Genelkurmay'ın içinde kendisi ile birlikte hareket eden grubun, Mehmet AGAR ve Abdullah ÇATLI'yı tasfiye operasyonu" olduğunu anlattığını, konuşmalardan susurluk kazasında oto içersinde bulunan şahıslar ölmezse, onlara sıkacak elemanların olduğunu, bu elemanların kaza yapan otoyu arkadan takip ettiklerini "Veli paşaların, TSK'nin" takip ettiğini, şahıslara suikast yapılacağını anladığını beyan etmiştir.
Tanık Zihni ÇAKIR'm 25.02.2008 günü CIVIK 250. Madde ile Görevli İstanbul C.Başsavcılığında alınan ifadesinde özetle;

Taner ÜNAL' ın 2003 yılı Nisan ayında Dikmen 'deki bürosuna yakın caddeye paralel bir sokakta kiraladığı dükkânı ofise çevirdiğini, Türkeli dergisini bu ofiste çıkartacağını, afisin alt tarafındaki depo halindeki kapalı alanı anfiye dönüştürdüğünü, dinleyici ve konuşmacı yerlerini sabitlediğini, bu mekânda bir oluşuma başvurduklarını, burada toplantılar yaptıklarını söylediğini, Taner ÜNAL' ın kendisinden bu oluşum içersinde yer almasını istediğini, oluşumda bir çok paşanın bulunduğunu, Hasan KUNDAKÇI, Veli KÜÇÜK gibi isimlerin yanlarında yer aldığını. Doğu PERİNÇEK ve Hikmet ÇİÇEK'in solcu olmasına karşın bu oluşuma destek verdiğini, maddi hiçbir sıkıntısının olmayacağını, istediği kadar maaş vereceklerini söyleyerek katılması yönünde telkinlerde bulunduğunu, bazı toplantıların resimlerini gösterdiğini, Hasan KUNDAKÇI ve Veli KÜÇÜK' ün toplantılarda yer aldığını, Ahmet CINALİ' nin de bu ikili ile yakın resimlerinin bulunduğunu, Muzaffer TEKİN' in de bu görüntüde yer aldığını, Taner ÜNAL' ın teklif ettiği basın danışmanlığı görevini red ettiğini. Taner ÜNAL' ın çok tekin birisi olmadığı için red ettiğini beyan etmiştir.

Şüpheli Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK' ün 25.05.2006 günü Ankara Emniyet Müdürlüğü TEM Şube Müdürlüğünde alınan ifadesinde özetle;

Mayıs 2003- Nisan 2004 tarihleri arasında görev aldığı Ulusal Kanal, Aydınlık dergisi, Ip çevresi, Doğu PERİNÇEK ve Alparslan ARSLAN üzerinde elde edilen ulusal Haber Hukuk Danışman kimliği ile ilgili, 2001 yılında kendi isteği ile TSK' dan ayrıldıktan sonra uzun süre görev aldığı Güneydoğu bölgesinde edindiği tecrübe ve bilgisi doğrultusunda araştırma alanını genişletmek istediğini, bu yöneliminin yaşadığı istanbul da elverişli olup, bir çok kurum, kuruluş, akademi ve sivil toplum örgütlerinin düzenli konferans panel gibi etkinliklerine katıldığını, 2002 yılı yaz döneminde katıldığı bir etkinlikte IP genel başkan yardımcısı Ferid İLSEVER ile tanıştığını, 7-8 aylık dönemde muhtelif panel ve konferanslarda karşılıklı konuştuklarını, ayak üstü diyalogları olduğunu, 2003 Mart veya Nisan aylarında Ulusal Kanal televizyonunda birkaç kez programa konuk olmasını, ilerleyen zamanlarda da TV kanalında çalışması için teklif de bulunduğunu, 2003 yılı Mayıs ayında Ulusal Kanal Danışmanı ve Özel Haber Müdürü olarak göreve başladığını, kanalın haber merkezinde haber merkezi toplantılarına katıldığı, haberlerin güncel olayların nasıl ve hangi içerikte yapılacağını belirlediğini, bir süre sonra da Aydınlık Dergisinde düzenli olmayan yazılarına başladığını, 1-1,5 ay sonra Doğu PERİNÇEK ile tanıştığını, yoğun görüşmelerinin başladığını. Doğu PERİNÇEK' in partinin üst yönetiminde olmasını istediğini, partiye üye olmamak koşuluyla kabul ettiğini, aynı zamanda Doğu PERİNÇEK' in danışmanlığına da başladığını,

Doğu PERİNÇEK' in 1997 İP öz eleştiri veferik siyası yaklaşımında önemli değişiklikler olduğunu belirttiğini, Doğu PERİNÇEK ve partisinin bu öz eleştiriyle her ne



kadar merkez parti olma isteğinde bulunmuş olsa da, merkezleşmenin olmadığını, bu özelliği nedeniyle IP' in Rusya ve Çin başta olmak üzere diğer birçok sosyalist ülkenin etkisi ve kontrolü altında olduğunu,

Doğu PERİNÇEK' in partinin lideri konumunda olarak bir otorite gibi göründüğü, fakat otorite kaybının söz konusu olduğu, en büyük payın Ferid ILSVERER ve Adnan AKFIRAT sonrasında, 2004 yılında Adana'dan Genel merkeze görevlendirilen Bayram YURTÇIÇEK olduğunu, bu durumun hizip şeklinde değil, partinin Maoist ve sosyalist yapısından uzaklaşmamasını sağlayacak çalışmalarının olduğunu,

Kanalda görev yaptığı sürede yönetim kadrosuyla olumlu yaklaşım sergilediklerini, ancak genç kadrolar ve merkez yönetim dışında kalan grupların kendisinden hoşlaşmadığını, zaman zaman merkezde bulunan masa ve bilgisayarını kırarak bu durumu gösterdiklerini,

Doğu PERİNÇEK'in ADD'den beslendiğini, kamu oyunun Doğu PERİNÇEK' i iyi bir istihbarat, hatta askeri kanaldan beslendiğini düşündüğünü, aslında Doğu PERİNÇEK' in Rusya ve Çin istihbaratı ile yakın bilgi alışverişi içersinde olup, onlar tarafından yönlendirildiğini, Alman ve ingiliz istihbaratları ile de diyalogunun olduğunu, bunları partide görevli olduğu süredeki izlenimlerinin olduğunu,

Ulusal Kanal da "ön cephe" isimli strateji programı hazırlayıp sunduğunu, yine Türkmenleri tanıtan Kuzey Irak Türkmen bölgesini işleyen bir başka programın yayına girmesini sağladığı için daha da anti patinin arttığını,

Doğu PERİNÇEK' in Rauf DENKTAŞ ve Annan planı karşısında KKTC' yi desteklediğini, 2004 yılında düzenlenen Denktaş'a destek kampanyasına dahil olmasına rağmen Avrupa parti kongrelerini bahane ederek yurt dışına gittiğini, Askeri kanada yakın görünmek için son dönemde TSK' mn stratejilerine benzer politika üretmeye, bu yönde söylemlerde bulunduğunu, öz eleştiri istikametindeki yeni açılım belge ve dokümanların kendisine verilmemesi üzerine 2004 yılında kanal, dergi ve danışmanlıktan ayrıldığını,

Doğu PERİNÇEK ve lider grubu kendisi için mecliste birkaç sandalye aradığını, bu nedenle mevcut siyasi yapının dağılmasını, kurulacak yeni siyasi yapı içinde de kendilerine yer edinmek istediklerini, bu nedenle 2003 yılından itibaren partinin bir askeri darbeyi dört gözle bekler duruma geldiğini, İP ve PERİNÇEK' in TSK'ni desteklerden aynı zamanda mevcut siyasi yapıya karşı da kışkırtmak istediğini, parti içi yönetimin aslında TSK'nın benimsemeyeceği bir yönde değiştiğini, bunu maskelemeyi iyi bilen parti yönetiminin hala askeri bir müdahaleyi beklediğini,

Doğu PERİNÇEK' in beklentisi doğrultusunda TSK' nin hareket etmemesi nedeniyle isteğine ulaşmak amacıyla, hem partiler üstü, hemde bürokratik çevrede bir tepki hareketliliği oluşturmak için, zaten elinde var olan alt yapıdaki yerini alan ve illegal sol örgütlerden genel kadrolarını her zaman devreye sokabilme yeteneğine sahip olduğunu, bu imkânları elinde bulunduran Doğu PERİNÇEK ve merkez yönetiminin farklı siyaset yapılar ve ideolojik yapıya sahip gruplarla ilişki içinde olduğunu, IP ve Doğu PERİNÇEK' in mevcut illegal örgüt orijinli alt yapı kadrolarıyla bir eylem yaptırabileceğini, planlayabileceğim veya plan ve eyleme destek verebileceğini,

Avukat Alparslan ARSLAN' ın siyasi görüşünün Doğu PERİNÇEK' in son dönem politik açılımlarına ters düşmediğini, Alparslan ARSLAN ve benzeri şahısların PERİNÇEK için profilleri ve eylemselyapıları tercih sebebi olduğunu, çünkü PERİNÇEK' in sıraladığı istek ve amaçlarına ulaşmak için her yolu deneyebilecek bir yapıda olduğunu beyan etmiştir.
Şüpheli Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün 23.06.2007 günü C.Başsavcılıkta alınan ifadesinde;

DOĞU PERİNÇEK ile daha önce bir çalışmasının olduğunu, Ulusal Kanalın Danışmanlığını yaptığını, daha sonra da kendi isteği ile' ayrıldığını, bunun nedeninin ise



Türkmenlerle alakalı bir programı yayından kaldırılmış olması olduğunu, Danıştay saldırısından sonra, DOGU PERİNÇEK sitesinde, kendisi hakkında asılsız haberler yapmaya başladığını, ayrıca dergilerinde de aleyhinde yazılar yazmaya başlandığını, kendisi için MIT'çi olduğunu, geçmişte hıristiyan olduğunu, hata Fetullahçı olduğunu, CIA ve MOSSAD ajanı olduğunu ve MUZAFFER TEKIN'i öldürmek için pusu kurduğunu yazdıklarını, Danıştay saldırısında da MUZAFFER TEKÎN'i tuzağa düşürdüğünü, teslim olmaması için ikna ettiğini ve yaralı iken hastaneye götürmeyip dolaştırdığını, DOGU PERİNÇEK'in tv. kanallarında, dergide ve sitesinde yazıp söylediğini,

MUZAFFER TEKİN'in İşçi Partisi Genel Başkanı DOĞU PERİNÇEK ile aynı görüşleri savunduğunu, Avukatı OSMAN AYDIN ŞAHİN'in Çağlayan Mitingine de ikisinin yanyana katıldığını beyan etmiştir.
Yüklə 3,97 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   38   39   40   41   42   43   44   45   ...   52




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin