Kiyamet sûresi 24-25. ÂYet



Yüklə 212,28 Kb.
səhifə3/3
tarix13.12.2017
ölçüsü212,28 Kb.
#34732
1   2   3

فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ

  • Onların kalplerinde hastalık vardır.”28

Marazlı idi. Çünkü ışık almasına engel oluyorlardı, ışık vermesine engel oluyorlardı. Üzerini inkâr çuluyla örtünce o başını gösteremedi. Neşv u nema bulmadı. Orada kaldı. Ama o gün

فَكَشَفْنَا عَنْكَ غِطَاءَكَ

  • Şimdi gaflet perdeni açtık.”29

Kıyamet ile perdesi çulu kaldırılınca birden ortaya çıkacak. İşte o zaman ayan beyan Allah’ın buyruğu tecelli edecek onlara ve bilir olacaklar. Zan o zaman ilme dönüşecek. İşte burada da bunun meselesi vardır. Kesinlikle kendisine bir fiil yapılacağını artık biliyor. İnkâra artık mecali yok. Çünkü bir örtü örtmesi artık mümkün değil. İradesi elinden alınmış, cüzi irade yoktur. Çünkü o gün

وَالْأَمْرُ يَوْمَئِذٍ لِلَّهِ

  • O gün emir, buyruk Allah’ındır.”30

Senin iraden tecelli etmez orada. Artık sen kesinlikle bir Allah’ın buyruğuna uymak zorundasın. Bir şey yapamazsın. Kaçamazsın, kurtulamazsın.

KEMİKKIRAN İŞKENCE

خُذُوهُyakalayın onuفَغُلُّوهُbağlayın onu.” 31 ثُمَّ الْجَحِيمَ صَلُّوهُSonra cehenneme atın onu.32 Kur’an da bunların hepsi geçiyor. Mümkün değil nereye kaçacaksın? O gün istediğini yapamazsın, edemezsin. İşte bu adamda kesinlikle kendisine bir şey yapılacağını biliyor. Nereden biliyormuş? Açık, zaten onun yapısında bu var. Bu Kur’an onun içinde, özünde var. Mümin demek ki çalışa çalışa onu yüzeye, ekrana taşıyor. Ötekinde ise kâfirde gizli kalıyor. Böylece gidiyor, zayi olup gidiyor. Canım değerleri o keferetü’l- fecere çarçur ediyor. O azabı hak etmiyor mu? Tabii ki ediyor. فاقرة kelimesi فقر dan gelir. Kırmak anlamına gelen bir kelimedir. كَسَرَتْ فَقَارَ ظَهْرِه33 anlamına gelir. Kırıcı, bu فاقرة bu anlamda, bu kelimeden gelen türemiş olan bu kelime daha sonra felaket anlamına geliyor. Yani insanoğlunu titreten, elini kolunu bağlayan, elinde olanı alıp götüren, mahveden bir rüzgar, bir kasırga bir deprem, seller, tusunami, kırıcı hastalıklar, bir anda binleri yok eden işte bunlara فاقرة denir. داهية bir felakettir. تقضم kırar, parçalarına ayırır. فقار الظهر sırt kemiklerini. Yani omurgasını. عمودي Amudi, fegari eski ismidir. عمود Amud direk, فقري fagari sırt kemikleri demektir. Direk şeklinde bizim dilimizde omurga diyoruz. Omurgasını kıran, kırıcı kendisine felaketin, azabın yapılacağını kesinlikle bilir. İşte onun için, bunu bilen bir adamın yüzü nasıl olur. Adam, bekliyor. Ameliyat olacak adam, düşünün orasını burasını kesecekler. Bu adamın yüzü acaba nasıl olur? Dünyada neyi kaldı ki onun bir umudu var. İyi olacağım, kurtulacağım diye gidiyor. Bu ise mahvoluyor. Ölümü de yok, kurtulsun gitsin. Ölüm neredesin gel beni al götür diyecek ama ölmek yok. Ama güzel bir yaşam da yok. Rahat bir nefes alma imkanı yok. İnsan düşünün ateşin içinde rahat bir nefes alabilir mi? Duman yahu. Dumanda boğulursun. Duman orası, rahat nefes, rahat diye bir şey olur mu hiç? Mümkün mü? Her tarafından kimisi kırbaç vuruyor. Kimisi demir çevgenlerle oranı buranı kesiyor, doğruyor. Makaslarla doğrananlar var. Bunlar hadislerde hepsi geçiyor. Böyle kakıştırılarak ok gibi içini delenler var. Kesenler var, kancalar var, içini çıkaranlar var, gözünü kulağını, türlü türlü azaplar var, kırbaçlar var, kaynar sular var, irinler var, şapır şapır akıyor, deriler yanmış üstüne akıyor. İçecek su su su bağırıyor. Al bakalım dık diyorlar, ağzını açıyorlar. Sen istemesen bile ağzını açıp,

يَتَجَرَّعُهُ

  • onu yudumlamaya çalışacak ama boğazından geçiremeyecektir.”34

Onu yudumlayacak diyor, efeysen yutma. Başında azap edici melekler var. Bu adamın yüzü nasıl olur? Nasıl asık olmasın, nasıl buruşuk olmasın, nasıl ekşi olmasın? Gülmesi mümkün değil. كَلَّا hayır hayır. Sakın ha, sakın. ردع bu bir men etme edatıdır. عن إيثار الدنيا dünyayı tercihten mendir. على الآخرة Ahrete dünyayı tercihten mendir. Sakın ha yapmayın. Cenâb-ı Hak uyarıyor. Ey ahreti arkasına atıp, dünyaya perestij edercesine düşkün olanlar, ona pervasızca koşanlar, onun ardından gidenler bu işi bırakın. Sakın ha sakın yapmayın. Bu işten vazgeçin. كأنه قبل Sanki bu ayette şöyle denmiştir كَلَّا ile. ارتدعوا kelimesi امتنعوا(imteniu) İmtina edin, kaçının عن ذلك bundan, böyle yapmaktan vazgeçin. Böyle yapmayı bırakın. Neyle yapmak? Dünya için yaşamaktı. Ukbayı, Allah’ı unutmak. Bırakın bunu. وتلهبوا على ما بين أيديكم من الموت Önünüzdeki ölüme karşı ayık olun, uyanık olun. Kendinizde olun.

İKİ KAŞIN ARASINDAKİLER

Ölüm önünüzde olsun, iki kaşınızın ortasında olsun. Rabıtatü’l- mevt denilen uluların şiarı vardır. Ulular en değer verdikleri şeyleri iki gözünün arasına, bizim dilimizle iki kaşının arasına yerleştirir, uzağa koymaz. Hani birileri var ya masasında böyle şeyler vardır, unutmayayım diye hemen gözünün önündedir. Bunlar böyle şey kullanmaz. İki kaşının arasına onu yerleştirir. İşte onlar ölümle iç içedir Allah’ın Kulları. Ölüm ve ölümü gönderen Allah yani Yüce Rabbisi devamlı huzurunda hazır ve nazırdır. Ama ölüm geçidini وَاتَّقُوا 35hatırlayın korkun. “Korkun, sakının.” İşte bu ölümü sürekli وَاتَّقُوا ile Yüce Allah bizlere hatırlatır. Gözümüzün önünden ölümü ayırmaz. İşte onların kaşlarının arasında imiş efendim. Tabutun içinde kendilerini yatırırlarmış. Kendisini daima tabutu içinde, iki kaşın arasında, rabıtatü’l- mevt budur. Ebubekir Efendimiz’in öğretilerinden birisi rabıtatü’l- mevttir. Nasıl bu işin yapılacağını Selman Hazretlerini öğretmiş, o da günümüze kadar, bende bunu Efendim Hazretleri’nden öğrendim. O da bana bunları öğretti. Onun için bende sizlere bunları anlatıyorum. Umulur ki tutunursunuz, yaparsınız. Tercih sizin, dünyayı mı tercih edersin, ahireti mi? Burada okuyoruz, anlatıyoruz. Gerisi sizin bileceğiniz iştir. Elin var, ayağın var, gözün var, kulağın var, artık seni sırtımda mı taşıyayım. Ben mi yapıvereyim senin işini. Bunları siz yapacaksınız. Ben yapıversem sen bundan faydalanır mısın? Senin yerine namaz kılsam senin namazın olur mu? Senin yerine ben yiyivereyim. Acıkmışsın sen öyle mi? Ben yiyeyim tepsileri demek gibi olur Allah’ın Kulu. Onun karnı doyar mı? Senin yerine başkası yese senin karnın yine zil çalmaya devam eder. Daha da burukur, daha da içini kemirmeye başlar.

Önünüzde بين أيديكم demek iki elin arası demektir. Çünkü insanın iki kulacının arası önüdür. Onun için ön anlamında kullanılır. Bunu bu şekilde iki elinin arası diye tercüme ederseniz halt edersiniz. Çünkü bizim dilimizde öyle şey kullanılmaz, önü diyeceksin. Önünüzdeki ölüme karşı ayık olun. Uyanık olun ey Allah’ın Kulları. Ölüm sizi uyarmalı. Niye ölümü hatırdan çıkarmayın, devamlı gözünün önünde olsun diyor. çünkü ölüm size ahreti hatırlatır. Peygamber-i Zişan ilk risalet yaşamının ilk dönemlerinde kabirlere gitmeyi yasak etti. Çünkü Araplar onlarla çok iç içe yaşıyorlardı. İç içe yaşamanın sebebi de ibret almak değildir. Bilakis onlarla gururlanırlardı, kibirlenirlerdi. Ah benim dayım sen ne idin değil mi? Falan filan o eski külhanbeyliklerini hatırlıyor. O dayısının yanına gittiği zaman dayılık hisleri kabarıyor adamın, kötü sonuçlar oluşuyordu. Çünkü gavurlar bakmasını bilmiyorlardı. Gavurlar eşyaya bakmasını, düşünmesini, tutmayı, çekinmeyi bilmezler. Bunun için kendilerine ilim geldi ilmi de kabul etmediler. Bu nedenle hep cahil kaldılar. Bunların başına da Ebu Cehil dendi. Peygamberimiz bu nedenle hemen yasak dedi müminlere. Daha sonra kalpleri iman ile yavaş yavaş pekişince olgunluk bir hali vaziyeti belirince incelikli kalp oluşunca, o katı yüreklilik gidince, katı yüreklilik diyorum. Onların kalpleri Mekke’nin taşları gibiydi. Yek pare granit gibiydi kalpleri. Bunun için çocuklarını diri diri gömebiliyorlardı. Böyle bir kalbe sahip olmayan adam nasıl gömer onu. Kur’an ise bunları yumuşattı, eritti Allah’ın Kulları. İşte o zaman Peygamberimiz size kabirleri ziyaret etmeyi yasaklamıştım. Dikkat edin şimdi ziyaret ediniz.



إِنِّي كُنْتُ نَهَيْتُكُمْ عَنْ زِيَارَةِ الْقُبُورِ فَزُورُوهَا تُذَكِّرْكُمُ الْآخِرَةَ

  • Dikkat edin onların kabirlerini ziyaret edin. Çünkü o, kabirler, ölüler size ahreti hatırlatır.”

diyerek tekrar emir buyurdular ve kabir kapılarını, kabir yönünü açtılar. Ahret kapısını bu şekilde açtılar. Ahreti unutmamaları için onlara bir levha vermiş oldu. Burada da ayette de bu şekilde tabi كَلَّا ile vurgulanmış oluyor. من الموت ölüme karşı, الذي Ölüm öyle bir şeydir ki عنده Onun yanında , عنده demek عِنْدَ ذِكْرِهِ anlamındadır. Onu anmakla, ölümün yanında, ölüm varsa, ölüm duygusu varsa, ölüm fikri varsa, ölüm olgusu varsa تنقطع العاجلة عنكم dünya sizden bağını koparır. Dünya ben yokum der. Acile Hanım, benim ölümle aram iyi değildir der. Acile Hanım ölüme hiç razı olmaz. Dünya ile ölüm birbirine zıttır. Çünkü ölüm dünyayı öldürüyor. Dünyanın sonudur. İnsan kendini mahvedecek birisini sever mi tabi ki sevmez, istemez. Onun için dünya hemen ölüm varsa ben yokum der. Böylece yakanı dünyadan kurtarmış olursun. Bak öcü öcü geliyor diye çocukları korkutuyorsun ya dünya da ölümden öyle korkar. Ölüm ölüm deyince ordusuna arkanızı dönün der, hadi gidiyoruz der. Burada ölüm var. Acile dünyaydı. Diğer bir ifade ile dünya yerine kelime anlamıyla acelecilik sizden kaybolur. Eğer ölüm ile haşir neşir olursan aceleci olma sıfatını yok edersin. O senin yakanı bırakır. O kesilir, ondan koparsın, artık ondan kurtulursun. Çünkü ölüm böyle seni bağlar. Bağlar, ondan sonra otur şuraya der. Bak şimdi der. Geleceğe bak şimdi. Baban nerede, deden nerde, atan nerde, Peygamberin nerede der ve haşir gününü, ufuklarını sana açar. Geleceği gösterir. İstikbalini sana gösterir. Dünya ise istikbalini unutturur. Kâfire göre ise ölüm ötesinde bir istikbal yoktur. O orayı kapatmıştır, örtmüştür. Ona göre yarın istikbaldir.

MÜMİN SABİTTİR

Mümin ise كُلُّ آتٍ قَرِيبٌ der ve benim için hepsi gelip geçicidir, hoştur der. Ha yarınmış ha bugünmüş. Gelecek bitecek mi bitecek. Öyleyse bugün neyse o gün de odur. İsterse yüz sene sonra olsun. Bitecek mi bu, sonu var mı? Var. Öyleyse boş ver. Ha bugün ha yarın. Hiçbir farkı yoktur. Demek ki insan ölüm ile haşir neşir olur, ölümü severse, ölüme hazır olursa, rabıtatü’l- mevt yaparsa bu adam çivi gibi yerinde sakin durur. Öyle hoppa züppe takımından olmaz. Oturaklı bir adamdır. Zaten bir adamı gördünüz mü saatlerce oturuyorsa yerinde ve huzursuzluk belirtileri yoksa bilin ki o adamın içi doludur. O tam bir kazıktır. Dağlar gibidir. Birilerine oradan oraya atlayan kişilere Efendi Hazretleri öyle ben yerimde böyle işte çakılı gibi oturuyorum diyor. Siz ise çekirge gibi atlayıp duruyorsunuz. Bugün bu dalda ertesi gün o dalda. Yani onlara bir şeyler söylüyordu. Niye sebat etmiyorsunuz. Mümin dediğin sabittir. Ne diyor bakın بِالْقَوْلِ الثَّابِتِ diyoruz.



يُثَبِّتُ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا بِالْقَوْلِ الثَّابِتِ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَفِي الْآخِرَةِ

  • Allah, iman edenleri hem dünya hayatında hem de ahrette sabit bir sözle bağlamıştır.”36

أَصْلُهَا ثَابِتٌ

Gördünüz mü Mümin sebat ehlindendir. Eğer adama bakıyorsun bir yerde durduğu yok. Bugün falanlarla, ertesi gün falanlarla beraber oluyor. Bunlar bir birinin kuyusunu kazıyor. Sen dün oradaydın bugün buradasın, nasıl oluyor bu iş? Yalamaya gitmiş yahu, yalaka. Kaşık yalamaya, tencere yalamaya, kese yalamaya gitmiş. Keselenmeye gitmiş Allah’ın rezil kulu. Allah akıl fikir versin. Şu halde buradan bunu da çıkarıyoruz. Demek ki Rabıtatü’l-mevt insanı rabıt eder. Gerçekten böyle çakılı durdurur. Ölüm yoksa insan uçmaya kaçmaya başlar. Yerinde duramaz. Hoppala olur. Ölüm varsa o çakılıdır. Hani eşeğini sağlam kazığa bağla, ondan sonra tevekkül et. Bizim de nefsimiz eşeğimizdir. Sağlam kazıkta ölümdür. Ondan sonra tevekkül et işte senin işine yarar. Ama eğer onu ölüm kazığına bağlamazsan yazıklar olsun o nefse. Hiçbir şeyi dindiremezsin. Söz dinlemez o ama ölüme bahane bulamaz. Ölüme bir şey diyemez. Önüne ölümü çıkarınca kalakalır.

فَبُهِتَ الَّذِي كَفَرَ

  • Gâvur kalakaldı. Sap gibi kalakaldı.38

sırrına erişir. O zaman sap gibi kalır. وتنتقلون Ve sizler ölümle, ölümü hatırlarsanız, ölüme rabt olursanız, ölümü kendinize rabt ederseniz, kendiniz ölüme rabt olursanız merbut olursanız veya ölüm size merbut olursa fark etmez efendim her ikisi de aynı neticeyi verir. Bu durumda وتنتقلون إلى لآجلة ahrete intikal edersiniz. Dünya sizden kopar siz artık ahretlik olursunuz. Ne diyor bakın eski dostlar vardır. Böyle komşular, birbirini sevenle ahretliğim nasılsın? Tosya’da da derler mi? Bakın ahretlik, şimdi birisine öyle desen kıyameti koparır. Ben ne ahretliğim, hakaret etti zanneder. Hâlbuki bu dost sözüdür. Benim ebedi dostum, ahbabım, ölüm sonrasında da bırakmayacağım kişi demektir. Ahretliğim nasılsın? Şimdi insanlar böyle şeylerden haz duymazlar. تنتقلون bu sayede siz intikal edersiniz. إلى لآجلة ahrete intikal edersiniz. التي ki ahret تبقون فيها Orada baki olacaksınız. مخلدين Sonsuza kadar. تبقون kelimesi بَقِيَ- يَبْقَى - يبقيان - يبقون meçhulü تَبْقَوْنَ (tübgavne) veya malum okuyunca da olur. تَبْقُونَ (tebgune)malum okuyalım anlamı değişmiyor. Baki kalmak lazım değil mi? Lazım anlamlı. تبقون فيها orada baki olursunuz. O ahrette مخلدين sonsuz olarak. Burada Allah’ımızın inayeti, lütfu ve keremi ile bizleri de yüzü gülen kullarında eylemesini ve Cennet-i Âla’da sonsuza kadar kalan ve ölüm ile dünyada haşir neşir olan, ölüme düşman olmayan, Rabbimiz dost olan kullarından eylesin.

1 Al-i İmran3/97

2 Rad13/28

3 Enam6/75

4 Şuara26/193-194

5 Enam6/75

6 Necm53/39-40

7 Maide5/66

8 İsra17/106

9 Nuh71/4

10 Yasin36/58

11 Kıyamet75/18

12 Ankebut29/69

13 Müslim, Münfik ve Mümsik Bâbı, hadis no:57

14 Tirmizi, Peygamber Efendimiz’in Duaları, Hadis no:3569

15 Furkan25/30

16 Asr103/3

17 Asr103/1-2

18 Tirmizi, Aynı hadis başlıklı bâb,2913

19 Ahmed b. Hanbel, Müsned, Abdullah B. Abbas’ın rivayetleri, hadis no:1947

20 Buhârî, İkindi Namazının Fazileti, hadis no:554

21 Nahl16/96

22 Bakara2/46

23 Taberi, Bakara2/46.ayetin tefsiri,

24 İbn-i Kesir, Bakara2/46

25 Taha20/115

26 حَرَسُ لَيْلَةٍ فِي سَبِيلِ اللَّهِ أَفْضَلُ مِنْ صِيَامِ رَجُلٍ وَقِيَامِهِ فِي أَهْلِهِ أَلْفَ سَنَةٍ: السَّنَةُ ثَلَاثُمِائَةٍ وَسِتُّونَ يَوْمًا، وَالْيَوْمُ كَأَلْفِ سَنَةٍ İbn Mâce, Tekbir ve Gece İbadetinin fazileti, hadis no:2770

27 Zariyat51/55

28 Bakara2/10

29 Kaf50/22

30 İnfitar82/19

31 Hakka69/30

32 Hakka69/31

33 Kurtubi Tefsiri, Kıyamet Suresi,

34 İbrahim14/17

35 Bakara2/48

36 İbrahim14/27

37 İbrahim14/24

38 Bakara2/258


Yüklə 212,28 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin