Konya öNSÖz rahman Allah, Rahim Allah, Ey Allah’ım Senin adınla


Çocuk Gelişimi Nasıl Olmalıdır? Çocuğun anne rahmindeki dönemi



Yüklə 0,63 Mb.
səhifə2/11
tarix19.11.2017
ölçüsü0,63 Mb.
#32299
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11

Çocuk Gelişimi Nasıl Olmalıdır? Çocuğun anne rahmindeki dönemi;

Çocuk, anne babandan zuhur eden sperm ile yumurtanın birleşmesinden döllenme olur ve işte bu zaman bir bebeye gebe kalınır. Alın yazımızı da içinde barındıran 46 kromozomla birlikte, anne babanın genetik mirasını da taşır. Bebeğin sağlıklı gelişimi, anne babanın ruh ve beden sağlığından başlar. İrsi bir takım hastalıklar kalıtım yoluyla çocuğa geçebilir.

Ebeveynlerin beslenmeleri, sosyo-ekonomik seviyeleri dolaylı olarak bebeği etkiler. İyi ve dengeli beslenmeyen anne, bebeğin büyümesi için gerekli olan proteinleri, vitaminleri, mineralleri, yağları, karbonhidratları ve hormonları yeterince veremez. Bebeğin bunu dışarıdan alma imkânı da yoktur. Tek beslenme yolu göbek kordonudur.

Anne baba arasındaki problemler veya her hangi birisinin ruhsal bozukluğa sahip olması bebeği olumsuz yönde etkiler. Tüm araştırmalar göstermiştir ki anne babanın her türlü problemleri bebeye yansımaktadır. Bebek anne rahminde emme taliminde bulunur. Bu ibretli durum olmasaydı, çocuk doğduktan sonra memeyi ememezdi. Göbek kordonu vasıtasıyla anneden kanla gelen her türlü gıda ve maddeler bebeğin organlarına ölçülü ve olması gerektiği düzeyde dağılır. Konum itibariyle çocuk için burası çok önemlidir. O sperm ve yumurtanın temiz bir yere bırakılmasından tutunda anne ve babanın yediği lokmalara kadar her şeyin helal olmasının tesiri küçümsenemez. Bebeklerde gelişim öncelikle “yukarıdan-aşağıya” yani beyinden aşağı doğru başlatılır. Çünkü canlı varlıklar arasında en mükemmel yaratık insanoğludur. Bu mükemmellik büyük oranda beyinle sağlanmaktadır.





Süt Çocukluğu (0–1 Yaş) Dönemi

Dokuz ay on gün anne rahminin sıcak ve koruyucu ortamında kaldıktan sonra bebek artık dünyaya gelmiştir. Bebek dünyaya geldiğinde ilk yaptığı iş ağlamaktır. Bu ağlama, ilk havanın teneffüsüyle, ciğerlerin dolmasıyla izah edildiği gibi; belki de bebek huzurlu, güvenli ve her türlü ihtiyacının anında, zamanında karşılandığı o sıcak yuvadan ayrılmanın hüznüyle de ağlayabilir.

Bebeğin doğduktan hemen sonra emzirilmesi tavsiye edilebilir. Annenin meme musluklarından çıkan ilk süt, çocuğu zararlı mikroplara karşı koruyacak “askerlerden” zengindir. Anne sütü çocuğun sindirim sisteminin sindirebileceği terkipte ürünler ihtiva eder. Anne sütü, hem muhtevası hem de çocukla anne arasında sıcak bir ilişkinin kurulmasına vesile olduğu için hararetle tavsiye edilmektedir.

Bu dönemde uyku, çocuğun bütün hayatını kapsamıştır. Bakıma muhtaçtır. Tüm hayatı uyku ile geçer. Kendine yeterli bir duruma gelmesi için yılların geçmesi lazımdır. Doğduğu zaman hemen hemen hareketsiz olan insan yavrusu bir müddet sonra, yürüyen, koşan, ellerini kollarını kullanan, kendisine has karakter ve davranış sergileyen bir duruma gelmektedir. Bu dönemde anne ile çocuk arasında yakınlaşma çok ileri düzeydedir. Duygusal ilişkiler başlamıştır. Sevgi alışverişi de bu dönemde olur. Çocuğu emzirmekle, dokunmakla bu sevgi belli edilir. Çocuğun altını ve üstünü değiştirmek bile bir sevginin belirtisidir. Bu duygusal ihtiyaçların bu dönemde eksiksiz olarak verilmesi çok önemlidir. Hatta çocuğun en güzel şeylerle beslenmesi kadar önemlidir.





Çocuğun, Özerklik (1-3 Yaş) Dönemi

Bir-üç yaş arasındaki özerklik dönemi, çocuk eğitiminde bir temel oluşturur. Bu dönemde çocuk artık yürür ve koşar. Durmadan dolaşır ve çevresini araştırır. Bulduğu her şeyi ağzına götürür. İsteklerine karşı çıkılmasını hiç istemez. Bu dönemde zaman zaman anneyle inatlaşmalara girer. Onun için bu dönemde çocuk müsamaha ve sabırlı bir eğitimle şekillendirilmelidir.

Bu dönemde çocuğun beslenmesi, uyutulması ve diğer terbiyeleri bilhassa anneler için çok özveri isteyen bir iştir. Çocuk bu gelişme döneminin psikolojisi gereği hep aksi davranır, kuralcı anne babalar ise bu durumu çekemediklerinden çocukla inatlaşmaya girerler. Oysa çocuktaki bu özelliklerin döneminin icabı olduğunu ve üç yaşından sonra geçeceğini düşünerek, anne ve baba daha sabırlı ve bilinçli davranmalıdır.

Bu devrede çocuğun yasaklarla tanışması çok önemlidir. Hiç kural tanımayan ve bilmeyen çocuk saldırgan, isteklerini her ne şekilde olursa olsun elde etmeye çalışan ve bencil bir kişilik kazanır. Baskı ve dayakla karşılaşan çocuk daha değişik bir kişilik tablosu ile karşımıza çıkar. Bu nedenle çocuğun gelişim süresince sergileyeceği özellikleri iyi gözlemek izleyeceğimiz yol ve tutum açısından büyük bir önem taşır.

Üçüncü yaşın sonunda çocuk artık söz dinler, olumlu davranışlar sergiler ve uysal bir kişiliğe sahip olur. Bu devrede anne babanın çok dikkatli ve soğukkanlı olmaları gerekir. Bu dönemde çocuğu ne tamamen serbest bırakmak, ne de kendi ekseninde yetiştirmek doğrudur. Çocuk uygun zamanlarda ve mekânlarda yaşının gereği gibi davranabilmelidir.





Çocuğun, Oyun (3-6 Yaş) Dönemi

Bu döneme okul öncesi dönemde denilebilir. Bu dönemde çocukların eğitim ve yetiştirilmesi, bilinçli ve dikkatli bir çalıştırmayı gerektirmektedir. Oyun dönemi çocuğun zihinsel olarak, dış dünya ile doğrudan ilişkiler kurup olayları sorgulamaya başladığı bir dönemdir.

Bu dönemde çocuk çok hareketlidir. Her şeyi bilmek ve öğrenmek ister. Sık sık sorular sorar. İnatçılık devresini atlatan çocuk, artık daha sevecen ve yardım-severdir. Arkadaşlarıyla oynamaya, paylaşmaya hazırdır. Her şeyin arkadaşlarıyla birlikte olmasını ister. Bu anda çok canlı bir hayal gücü vardır. Masal ve hikâyelere karşı ilgisi artmış, tasarladığı şeyleri gerçekmiş gibi anlatmaya başlar. Artık mülkiyet duygusu gelişmiş olup, arkadaşının oyuncağını kendininmiş gibi kabullenmek ister. Bu devrede çocuğun benlik duygusu gelişmeye başlar. Toplumun kurallarını, ahlakını, örfünü ve geleneklerini kavramaya çalışır. Artık bu dönemde çocuk ne yapacağını önceden tasarlayarak, davranışlarını kontrol edebilme zihinsel ve dil gelişimini sürdürebilir. Bundan dolayı çocuk oyuncağı ile konuşmakta ve onu dert ortağı gibi düşünerek onunla dertleşmektedir.

Ayrıca bu devrelerde çocuklar cinsiyet farkı görmeye başlayarak, kız çocuklar anneye, erkek çocuklar ise babaya benzemek isterler.

Bu devrede dini terim ve kavramların ancak bir kısmını kavrayabilirler. Anne ve babaya benzeme duygusu çocuklarda kimliğin gelişmesine yardımcı olur ve bu kimliği ona kazandırır. Bu dönemde kendisine yön verecek ölçü ve prensipleri iyi bir şekilde öğrenerek bir üst benlik kimliğini kazanır.


Çocuğun, Okul (6-12Yaş) Dönemi

Bu dönem, çocuğun anneye bağımlılıktan kurtulup dış dünyaya açıldığı bir dönemdir. Artık çocukta iyi ile kötüyü birbirinden ayırma yeteneği iyice gelişmiştir. Az çok soyut kavramları da anlamaya başlamıştır. Artık çocuk hareketli ve canlıdır, hayal ve gerçekleri birbirinden ayırt edebilir. Cinsel kimlik artık gelişmiş, grup oyunları başlamıştır. Her cins artık kendi aralarında oynarlar, bu yaş aralarında dikkat çekici gelişmeler olur. Zaman kavramı da gelişmiştir. Sorumluluk alacak bir duruma gelmiştir. Yedinci yaş özellikle ayırt etme yaşı olarak kabul edilebilir, artık çocuk bu devrede sistemli bir eğitime hazırdır. Ruhsal ve bedensel olarak bu olgunluğa gelmiştir. Bu yaşta çocuğu anlamak ve ilişki kurmak gayet kolaydır.

Bu dönem kabiliyetlerin geliştiği, ahlakî şuurun, uyumlu ve dengeli gelişmenin tam çağıdır. Dinî kavramlara karşı ilgisi artan bu çocuğun merakı bol resimli dini hikâyelerle çocuğun ruh dünyasını tatmin ettiği düşünülebilir.

Çocukta duygusal gelişim, zihinsel gelişimden önce olmaktadır. Bu açıdan çocuğun kalbini kazanmak suretiyle bir şeyler verilebildiği ölçüde sevgi ve bağlanma duygusu geliştirilir. Dini ve ahlakı unsurları yerinde ve zamanında vermek en uygun olanıdır. Çocuklar üzerinde baskı kurmak veya isteklerimiz doğrultusunda yönlendirmek bazı sakıncaları beraberinde getirebilir. Allah’a iman, olaylara karşı dayanma gücü verir. Bu duygular geliştikçe çocuğa olayları tevekkülle karşılama hissi kazandırılarak huzur verir. Bu şekilde hayat güzel bir hale gelmekte ve yaşanmaya değmektedir. İman insanın kâinata bakış açısını değiştirerek ona güç kazandırır.
Çocuk Eğitiminde Anne Sütü ve Önemi

“Çocuğunuzu mutlaka emzirin. Bunda hem çocuk için, hem de anneler için büyük faydalar vardır.” (Prof. Dr. Atalay YÖRÜKOĞLU)

Ergenlikle başlayan memelerdeki gelişme, hamilelik ile yeni bir sıçrama yapar. Bu gelişme, anne adayı tarafından da meme başının koyulaşması, cildin gerilmesi, gerginlik ve dolgunluğun hissi, büyüme ile fark edilir. Memedeki bu gelişmenin sebebi; bebeğe en ideal, en uygun mükemmel bir besin olan anne sütünü sağlayabilmektir.

Normal şartlarda, memelere istenilen miktarda süt gelmesi, doğumdan sonraki 1-2 gün içinde olur. Fakat bu 2 günde de emzirmeye engel değildir. Günümüzde, doğumdan sonra emzirmeye başlama zamanı mümkün olduğu kadar erken önerilmektedir. “Doğumdan 4 saat sonrasından itibaren bebeye süt verilmelidir. Şayet ilk günlerde yeterli değilse, şekerli su gibi ek mamalar verilebilir.” Emzirme süresi bir defada 15 dakikayı geçmemelidir.



Çocuğu Niçin Emzirmeli?

Emzirme olayı, anne çocuk ilişkilerinde önemli bir yer tutar. Emzirme yalnızca çocuğun anne sütünü emerek karnını doyurması değildir. Emzirme olayı aynı zamanda anne çocuk arasındaki diyalogun bir başlangıcıdır. Çocuk annesinin memesini emerken, aynı zamanda şefkatli kolları, sıcacık kucağı ve ihtimamlı sevgiyi de hisseder. Anne ise çocuğunu emzirirken, gönlünün dünya meyvesi olan çocuk şefkatinin o büyülü hazzını yaşar ve sahip olduğu en nadide varlığın farkına erer. Böylece çocuk ile anne arasında kopmak bilmeyen bir bağ oluşur.

Daha çocuk doğmadan, onun acizliğine ve her şeye muhtaç haline binaen annenin hormonsal sistemi süt üretecek ve salgılatacak bir biçimde ayarlanır. Bu olay öylesine harikulade bir şekilde cereyan eder ki, çocuk ağlar ağlamaz, annenin beyninde hormonsal merkezinden Oksitosinadı verilen ve sütün memeden salınmasını temin eden hormon hemen salgılattırılır. Bu olay, Allah’ın büyük bir lütfüdür.


Anne Sütünün Önemi

İnsan organizmasındaki sistemlerin gelişmesi için en uygun gıda anne sütüdür. Anne sütü içerisinde antikorlar (yabancılara karşı savaşan askerler), çocuğun savunma sistemleri teşekkül edinceye kadar çocuğu korur. Sindirim sisteminin her türlü gıdayı hazmedecek durumda olmamasından dolayı anne sütünü Allah (c.c) çocuğa göre ayarlamıştır. Çocuk için anne sütü yeterli miktarda protein ve temel besin maddelerini ihtiva eden en önemli bir besin kaynağıdır.

Yeni doğan çocuğun böbrekleri tam manasıyla gelişmediğinden, anne sütünde bulunan minerallerin az oluşundan dolayı kan yapımında kullanılan demir, insan sütünde bulunan özgül bir protein olan laktoferrine kolaylıkla ve fazlaca bağlandığından, anne sütü burada da önem arz eder.

Ayrıca, anne sütünde bulunan bu laktoferrine mide ve barsak enfeksiyonlarından korumada da büyük bir yeri vardır. Zamanımız da şuna şahit oluyoruz ki, çalışan annelerin (mecburen) çalışmayan bazı annelerinde (estetik) fiziki yapısının değişmemesi düşüncesiyle çocuğunu emzirmemesi, bunun yerine biberonu tercih ettikleri çokça gözlenmektedir.

Bugün çocuk hekimleri, psikolog ve pedagoglar, hararetle yeni doğan çocuğa en az altı aya kadar anne sütünün verilmesini önermektedirler. Çocuğun anne memesinden o besin maddesi sütü alması basit bir beslenme olayı değildir. Çocuğun o şefkat kahramanlarının sıcak sinesinde ve kollarında aldığı haz ve güven duygusunun değeri hiçbir şeyle ölçülemez. Bu şekilde beslenen çocuğun, temel güven duygusunun sağlamlığı, şahsiyetli yapısının teşekkülü için zemin hazırlanmış olur.

Çocuğun kendisini güven içerisinde hissetmesini sağlayan (meme emme) çocuğun psiko-sosyal gelişimini olumlu yönde geliştirirken, anneden gelen sütün o muhteşem kompozisyonuyla da biyolojik gelişimini sağlar.
Anne sütünün faydalarını özet olarak belirtirsek;


  • Mikropsuzdur. Diğer hazır besinler, içlerinde az çok mikro organizmalar içermektedir.

  • Hazırlamak gerekmez.

  • Sindirimi kolaydır.

  • Bileşimi çocuk için en uygun olandır.

  • Çocuğun bütün besin ihtiyacını karşılar.

  • Az tuzlu olduğundan, çocuktan su kaybını önler.

  • Mikroplara karşı koruyucu etkisi vardır.

  • Anne sütü emen bebeklerde, pişikler daha azdır.

  • Anne sütü emen bebeklerde hastalıklar daha az görülür.

  • Emzirme, anne ve çocuğun ruh sağlığı açısından faydalıdır.

  • Annenin emzirmesi, gebelikte genişleyen rahimin büzülmesine yardımcı olur.

  • Anne sütü ucuz bir besindir. Süt veren annenin iyi beslenmesinin maddi yükü, mamalarla büyütülen bir süt çocuğunun masraflarından çok daha azdır.

  • İnsan beyninin gelişmesine katkısı olan taurin adlı madde, anne sütünde hayvan sütünden çok daha fazladır. Kadın sütünün bileşimi, çocuk için en uygun olan besindir. “Binlerce yıldan günümüze kadar anne sütü, bebek beslenmesinde de tek kaynak olmuştur. Son zamanlarda yapılan araştırmalar, anne sütünün mükemmelliğini bir daha ortaya koymuştur. En çağdaş ve bilimsel yöntemlerle üretilen sütler bile, anne sütünün üstün niteliklerine yaklaşamamaktadır.”

  • Çocuğun biyolojik ve psikolojik yapılanmasında büyük etkisi olan emzirme olayının yerini biberon gibi ruhsuz bir şişe tutamaz. Mecburiyeti olmadan biberonu tercih eden anne babaların daha duyarlı ve şuurlu davranmaları gerekmektedir.


Anne ve Baba Sorumluluğa Hazır Olun

“Bebekler, çocuklar ve gençler, aile hayatının sorumluluğunu ve neşesini artırırlar, birlik ve beraberliği perçinlerler. Çok zaman aile hayatı bunlar için sürer. (devam eder)”

(Dr. L. TERR)

Aile Hayatında Sorumluluk

Aile, sıradan iki kişinin (anne ve babanın) bir araya gelerek yaşadıkları bir mekân değildir. Aile hayatı demek, iki farklı aileden iki farklı insanın, bir araya gelerek yeni bir dünya kurup, büyük bir sorumluluğun altına girildiği bir kuruluş, bir kurum ve küçük bir devlettir.

Toplumun en küçük birimi olan bu aile, aynı zamanda küçük bir eğitim yeri olan okuldur. Bu okulun öncelikle öğrencileri anne ve babadır. Sonra yine bu okulun, öğretmeni anne, muallimi (eğiticisi) ise babadır. Çünkü anne baba hem öğrenen ve hem de öğreten, eğitendirler. Bunun için her zaman, anne babanın çocuk eğitimine hazır olmaları gerekir. Aileye Cenâb-ı Allah’ın lütfettiği bir bebek, anne babaya hem büyük bir sorumluluk yükler, hem de o aileye, taze kan, tatlı bir neşe ve ailenin huzur ve direniş kaynağı haline gelir. Aile hayatı yeni gelen misafirleri sayesinde büyük bir değişikliğe uğrar. Ailenin en büyük sermayesi bu çocuklarıdır.


Yeni Doğan Çocuk Aileye Ne Gibi Sorumluluklar Yükler?

Anne baba çocuk eğitimine hazır olmalı, eksikliklerini süratle gidermelidirler. Çocuk bakımı, çocuk sağlığı ve çocuk eğitimi konusunda yeterli olunmadığı takdirde, telafisi çok zor olaylarla karşılaşıla bilinir.

Çocuk bakımında ve çocuk sağlığında anne baba yardımlaşması şarttır. Bu konuda, yani çocuğun sağlığı, eğitimi, bakımı v.s...gibi ilgili konularda uzman kişilerle irtibatlı olunması ve bu konuda kaynak kitaplar bulundurmamız faydalı olacaktır.

Çocuk sorumluluğunun ana babadan öğrenilme el yordamlarıyla, demode olmuş metotlarla ve bir takım eskimiş şekillerle yerine getirilmesi son derece zararlı ve sakıncalıdır. Çocuğun yetiştirilmesi hakkında mutlaka bir uzman danışmanınızın ve aile hekiminizin olması yararlı olacaktır. Bu konuyu göz ardı eden aileler, anne babalar, çocuğun geleceğini riske sokmuş olurlar.

Sağlıklı bir çocuk bakımı, ancak sağlıklı bir anne ve baba tarafından sağlanabilir.

Anne baba sağlık problemi yaşarken, çocuğun sağlığıyla gereği veçhile ilgilenemezler. Hatta anne babadaki hastalık çocuğu da etkiler. Çocuk için son derece temiz ve hijyenik bir ortam hazırlanmalıdır. Anne babanın temizliği, evin temizliği, havalandırılması, ısının yeteri miktarda ayarlanması çok önemlidir. Çocuğun yatağı, giysileri ve oyuncakları çocuk sağlığını doğru- dan etkileyeceği için temizliğe son derece titizlik gösterilmelidir.

Çocuğa verilecek anne sütünün yeterliliği, yiyeceği mama ve yemeğin cinsi özenle takip edilmelidir. Sıradan ve rasgele yiyeceklerin çocuğa zarar vereceği unutulmamalıdır.

Şayet çocuğunuzu bir mecburiyet karşısında, sütanneye veya bakıcılara bırakmanız gerekiyorsa, bu konuda çok ciddi seçim yapmanız gerektiğini bilmelisiniz. Kendisini iyi tanımadığınız ve kuşku duyduğunuz kişilerin çocuğunuza zarar verebileceğini lütfen unutmayın.Çocuğunuzu bazen babaannesine veya anneannesine bırakarak onları onure edip, onlara anneanne veya babaanne olmanın keyfini yaşatmış olup, bu konuda, onların tecrübelerinden yararlanır, görüş ve tavsiyelerini de almış olursunuz.Yaşamış olduğunuz evde büyükleriniz olabilir, çocuğunuz için (şöyle yap, böyle hareket et) gibi telkinlerde bulunabilirler. Onları saygıyla karşılayın. Çocuğun lehinde uygulanması gerekenleri hemen uygulayın, uygulanması sakıncalı olan şeyleri ise onları kırmadan ve üzmeden savuşturun.

Şunu çok iyi bilmemiz gerekir ki, dedeler ve ninelere (torun sevgisi, evlat sevgisinden) daha üstün gelmektedir. Onun için, siz ey yeni anne babalar, onların bu ilgilerini anlayışla karşılayın, sakın çocukları sevmelerine engel olmayın. Aileye gelen ilk çocuk, bir yaşına girene kadar, o aileyi büyük bir imtihandan geçirir. Bu süre içinde de onlara çok şey kazandırır. Çocuk bir yaşına geldikten sonra artık aile,çocukla ilgili bir şeyler biliyor demektir. Ancak asıl eğitim süresi bu bir yaşından sonra başlayacaktır. Asıl mesele bundan sonra başlıyor demektir. Anne baba bebek bir yaşına gelinceye karar daha bir çok bebek bakımı ve sağlığı açısından yoğunlaşmışlardır. Bu bir yaşından itibaren de, çocuk eğitimi konusunda yoğunlaşacağız.
Bebeklerin Sağlıklı Yetişmesi İçin Nelere Dikkat Edilmeli?

“Bir çocuğa kazandırılacak en iyi davranışlardan birisi, beslenme ve sağlıkla ilgili alışkanlıklardır.” (Dr. Necip ÖZTÜRK)

Anne baba üzerinde, çocuğa düzenli, planlı ve sağlıklı bir hayat alışkanlığı kazandırmak kadar, daha önemli bir görev olamaz. Bu alışkanlıklar ise, hemen doğumdan sonra başlamalıdır.

Anne babaların üzerine, çocuklarına düzenli bir beslenme, planlı bir hayat ve dikkatli bir sağlık alışkanlığı vermek için büyük bir görev düşmektedir. Şayet bir çocuk, küçük yaştan itibaren hayatı planlamayı, sağlığın ve beslen- menin genel kurallarını elde edemezse, bu çocuk hayatı boyunca problemlerle karşı karşıya kalır.

Düzenli bir beslenme, plan ve projeli bir hayat ve sağlıklı bir yaşam alışkanlığının kazanılması konusunu birkaç açıdan ele almak gerektiğine inanıyorum.


Çocuk Aşıları Düzenli Yapılmalı

Çocuklarımızın sağlıklı bir şekilde büyümelerini sağlamak için, bizatihi yaptırılması zorunlu olan aşıları tek tek hatırlayalım ve yaptıralım.

1) Verem (bcg) aşısı: Bebeğin doğumundan sonra, ilk iki hafta veya ilk ay içerisinde yapılması zorunlu olan aşıdır.

2) Boğmaca Aşısı: Bebek iki veya üç aylık olunca yapılması gereken aşıdır.

3) Kuşpalazı (Difteri) Aşısı : Süratle ilerleyen bir hastalık olan difteri (Kuşpalazı) bademcikler ve çevresi üzerinde beyazımsı bir renkte parçacıkların oluşumu ile başlar. Bu hastalığın aşısı aynen boğmaca aşısı gibi yapılmalıdır.

4)Tetenos Aşısı :Yara bere veya yanıklar yoluyla mikrop kapıp tetanos olmaması için boğmaca ve difteri aşıları ile birlikte bu aşının da yapılması gerekir.

5)Çocuk Felci Aşısı: Bu aşı yeri geldiğinde çok önem arz eder. Bu aşı yapılmayan çocuklarda çeşitli şekillerde çocuk felcine yol açmaktadır. Onun için çocuk felci aşısı iki türlüdür.

6) Salk Aşısı : İğne şeklinde uygulanır. Birer ay ara ile üç defa tekrarlanır. Her yıl yenilenmesi gere- kir.

7)Sabin Aşısı : Ağız yoluyla verilen bu aşı, hastalık etkisini ortadan kaldırılmış canlı virüslerdir. Damla halinde ki aşı, iki üç aylıktan itibaren bebeklere kaşıkla içirilir.

8)Çiçek Aşısı:Şayet çiçek salgını varsa, bebeği doğar doğmaz, şayet yoksa bebek 7-8 aylık olunca aşılatmalı, eğer tutmayacak olursa tutuncaya kadar bu aşı tekrarlanmalıdır.

9) Tifo, Paratifo Aşısı :Kimi uzmanlar bu aşıların bir hekimin tedavisine göre yapılması gerektiği üzerinde durmaktadırlar. Çocuklar birinci yaşın sonunda veya 2-3 yaşlarında aşılattırılmalıdırlar. İlk aşıdan sonra 15 er gün arayla 3-4 kez daha aşı yaptırmalıdırlar.

10)Kızamak Aşısı: Enjeksiyonla yapılan ve yapıldıktan sonra 1-2 gün ateş yükselmesine sebep olan bu aşı henüz yeni bulunan aşılardandır. Bebekler 8-10 aylık olunca bu aşı yaptırılmalıdır.

11) Kabakulak Aşısı: Bilindiği üzere bu hastalık, hafif geçen bir hastalık olmasına rağmen, kimi çocukların yumurtalıklarına geçerek kısırlığa sebep olduğundan çok önem arz etmektedir. Bu nedenledir ki, henüz yeni bulunan bu kabakulak aşısını da yaptırmayı ihmal etmemek gerekir.

12) Tifüs Aşısı: Bu aşı çoğunlukla tifo, difteri ve tetanos ile karma aşı olarak 6-7 yaşlarında yapılıp, yıldan yıla tekrarlanması gerekir.
Çocukta Düzenli Beslenmeye Dikkat Edilmelidir.

Dünya Sağlık Örgütü ve UNICEF’in istatistiklerine göre gelişmiş ülkelerde doğan her bin bebekten 4’ü, Türkiye’mizde ise her bin bebekten 40’ı ölmektedir. Türkiye’deki bebek ölüm oranlarının Avrupa ülkelerine göre 10 kat fazla olması dikkatleri çekmektedir. Uzamanlar her yıl sıfır yaş grubundaki 57 bin bebeğin öldüğünü belirtiyorlar. Bebeklerin başlıca ölüm nedenleri arasında solunum yolu enfeksiyonları, ishal ve beslenme bozukluklarından meydana geldiği belirtmektedirler. Her yıl bin dört yüz kadın da doğum esnasında oluşan problemler yüzünden yaşamını yitirmektedir.

Bebeklerin sağlıklı bir şekilde beslenmelerini sağlamak için şu püf noktalara dikkat etmemiz gerekiyor:

Bebeğin yaşına göre, beslenme zamanlarını iyi tespit edin. Düzensiz, vakitsiz yapılan beslenmeler en olumsuz beslenmelerdir. Anneler bu konularda eğitimli olmalı-dırlar. Bu konuya önem vermelidirler.

Ağlayan bir bebek cevap ister. Üstelik ne kadar küçükse, cevap verme süreniz o kadar kısa olmalıdır. İlginiz hiçbir zaman onu şımartmaz. Bebeğe, onu sevdiğinizi ve anladığınızı göstermiş olursunuz.

Bebek şayet gaz sancısıyla ağlıyorsa, bacaklarını bedenine doğru çekmeniz onun için iyi bir sonuç verecektir. Her bacağını dönüşümlü olarak ve bükerek gövdesine hafifçe bastırmanız fazla gazın dışarı çıkmasını sağlayacaktır.

Bebeği her zaman uyumadan beşiğine yatırırsanız, daima ve derin uyuma konusunda problemlerin çıkmasını önlemiş olursunuz.

Sütünü veya mamasını geceleri loş ışıkta verirseniz, bu şekilde gece ile gündüz arasında ki farkı öğrenmiş olur.

Geceleri çok zorunlu olmadığı müddetçe altını açmayın. Çünkü bez değiştirirken bebeğin uykusu dağılabilir. Bu durum her gece tekrarlanır ise bu bir alışkanlık haline gelir, her gece bebek aynı saatte uyanır.

Gündüzleri bebeğin uyuduğu odayı tamamen karart- mayın ve bebek uyuyor diyerek ayak uçlarına basarak da yürümeyin. Normal hareket edin ki bebeğin ışığa ve sese alışmasını sağlamış olasınız.

Bebeğin bütün gece uyumuyor diye üzülmeyin, bebekler yetişkinlerin sandığından daha az uyurlar. 24 saat içerisindeki uyumaları en fazla 12 ile 18 saatleri arasında değişir.

Bebeğinizin gece beslenmesine dördüncü aydan itibaren son verin. Şayet uyanacak olursa su veya çay vermeniz yeterli olacaktır.

Bebeğinizi yatırmadan önce beşiğini sıcak su torbasıyla ısıtın. (Büyüklerimiz ısıtılmış kum tor- baları kullanırlardı.) Soğuk beşiğe yatırılan bebek ürperti gösterir.

Daha yaşamının ilk haftasından itibaren kendi kendine uyumaya alıştırın ve bunu bir sistem haline getirin. Bebeğinizin hemen uyumasını ninni söylemek veya masal anlatmakla sağlayabilirsiniz.

Bebeği gündüzleri uykusuz bırakmak hiçbir zaman gece rahat uyuyacak anlamına gelmez. Tam aksine gündüzün birçok izlenim edinmiş yorgun olan yavrucuk, geceleri de kötü uyur.

Yeni doğan bebeklerin mideleri çok küçük olduğundan, çok az süt içebilirler. Bu nedenle de anne ilk haftalarda saat başı düzenli olarak bebeğin beslenmesini sağlamalıdır.

Bebeğin gece boyu uyuması annenin lehine olabilir. Ancak süt timi açısından olumsuz etki yapacağından, bebeği uyandırıp emzirmesi uygundur.

Emzikli olan annelerin mutlaka uymaları gereken iki temel kural vardır. Bunlar bir anne için kaçınılmazdır. Bol bol sıvı almak ve dinlenmektir.

Bebeğin, meme emerken uykuya dalması, ya tama- men uyanmamış veya aç olmadığındandır. Bu halde iken uyanması için emzirmeden önce altının değiştirilmesi daha uygun olur.


Yüklə 0,63 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin