Allah'ı ma'rifette aklın yeri çok önemlidir. Arapça'da bulunduğu halde Kur'ân'da, varlık ve yokluk gibi, akıl kelimesinin de geçmemiş olması dikkat çekici bir husustur. Buna mukabil "Akletmek" manâsıyla fiil şekli çokça yer alır.1100 Aklın mânâsı ve tarifi hususunda çeşitli şeyler söylenmiştir. Akıl, hapsetmek kökünden "sözün ve fiilin kötüsünden hapsedendir" denilmiştir. Halil, "Cehlin aksidir" der.1101 Akıl, ahmaklığın zıddıdır, kalptir.1102 İlimdir.1103 Râğıb, aklı, deveyi iple bağlamak, tutmak sarmak mânâsından alarak, ilmi kabule hazır kuvvet olarak tavsif eder.1104 Gazzâlî, aklı duyularla ve bilhassa gözle mukayese eder ve aklın üstünlüğünü ortaya koyarak akla "nûr" demenin daha lâyık olacağını belirtir. Çünkü akıl da nur gibi yol göstermektedir.1105 Yine O, akla "kaîb, ilim ve insanın hakikâti demek olan latifedir" der. "İnsanın, anlayan ve eşyanın hakikatini tanıyan mânâsıdır" tarifini verir,1106 yaratılıştan gelen bir garîze olduğunu belirtir.1107 Dihlevî, "Akıl insanın duygularla idrâk edemediğini, kendisiyle idrâk ettiği şeydir" der.1108 Elmalılı, "Akıl, madeni kalp ve ruhta şua'ı dimağda bulunan bir manevî nurdur ki, insan bununla hissî olmayan şeyleri idrâk eder. Akîetmek esbâb ile müsebbebât, eser ile müessir arasındaki alâkayı (...) idrâk ederek birinden intikâl eylemektir" der.1109 Bu yollardan her birinden veya hepsinde yürüyen aklın iki türlü seyri vardır: Birisi, ağır, tedrici ve zamana bağlı olan teemüllî seyridir ki, buna fikir denir. Diğeri, bir hamlede maksada vasıl olabilecek anî seyridir ki, buna hads (sezgi) denir.1110
Dikkat edilirse bütün bu anlatılanlar aklın mahiyetini değil, fonksiyonunu anlatan ifadelerdir. Bugün dahî gerek Doğu'da gerek Batı'da aklın mahiyeti hakkında pek sarîh bir tarifi yapılamamıştır.1111
Aklın yeri ve mahiyeti hakkında alimler arasında ihtilaf vardır.1112 Kur'ân'da "kalp ile düşünmek" (Hacc, 45) tabiri geçer. Son zamanlarda aklın yerinin, beyin olduğunu daha çok kimse söylemektedir. Ancak maddeciler, aklın ve beynin faaliyetlerini tamamen maddeye irca etmektedirler. Akıl madem ki, yalnız maddenin bir şe'nidir . Niçin sadece insanda kendini gösteriyor. Çünkü maddeciler de aklın insana mahsus olduğunu söylerler. Aklı, insanın kâinatta ortaya çıkışına bağlarlar. Maddeyi ezelî kabul ettikleri için, insandan önce maddeyi akıldan, kendileri tecrid ederler. Akıl niçin daha önceleri yoktur da yine bir madde olan insanla meydana çıktı? Mademki madde ezelî ve ebedîdir, ezelî ve ebedî olan şeylerde öncelik sonralık olur mu? Aklı Allah'ın yarattığını kabul etmek, bu çelişkileri ve evhamlan kabul etmekten çok daha kolaydır.1113 Kaldı ki dine göre akıl sahibleri sadece insanlar da değildir. En büyük alîm Allah Tealâ, melekleri ve cinleri de akıl ve şuur sahibi varlıklar olarak yaratmıştır.
Kesin olarak mâhiyeti anlaşılamayan akla Kur'ân pek büyük bir değer vermiştir. Onu ilim edinme yollarından birisi saymıştır.1114 Aklı olmayan teklife muhatab kabul etmemiştir. Bilakis insan diğer canlılardan akıl özelliğiyle temayüz etmiştir.1115 Ancak aklı müstakil değildir. Akıl şeriatın emrinde Allah'ın âyetlerini görüp tefekkür edecek, O'nun varlığına, birliğine ve bütün yüce sıfatlarına marifet hasıl edecek ve nihayet O'nun eşyada yarattığı hikmetlerini araştırmak suretiyle aralarındaki sabit münasebetleri bularak, bunları insanların faydasına sunacaktır. Eşyayı tanıdıkça insanın hem Allah'a olan marifet ve sevgisi artacak, hem de faydalı ilim yapmış olacaktır. Çünkü duygularını ve akıllarının bu şekilde kullanmayanlar ahirette şöyle yakınacaklar: "Ve (şunu) söylerler: "Eğer biz (peygamberleri) dinler, yahut düşünür (insanlar) olsaydık, şu çılgın cehennem halkı arasında bulunmazdık" iMuik, ıoj. Bu âyetten teklifin semî (naklî) ve aklî delillere dayandığı1116 ve hatta din işlerinde sem'in önde geldiğine bir işaret bulunduğu neticesini çıkarmışlardır.1117
Buradan ve tefekkür,1118 tedebbür, tezekkür, nazar, taakkul vb. kelimelerin geçtiği1119 âyetlerden insanların kendi akıllarıyla Allah'ı tanımalarının Kur'ân'da büyük bir değeri olduğunu ka-tiyyetle söyleyebilir. Nitekim Hz. İbrahim, Allah'ın mülk ve melekûtuna nazar1120 ederek bakıp görmenin güzel örneklerini verir1121 (Enam, 75-78). Çünkü bir şeye sadece bakmak yetmez. Görmek için bakmak gerekir. Bakıp da Allah'ın âyetlerini1122 görmemek, okuyamamak ayrı bir noksanlıktır. "Göklerde ve yerde nice âyetler var ki onların yanından yüzlerini çevirerek geçerler" (Yusuf, 105). Allah'ı bilmenin yolu Allah'ın âyetleridir. Varlıklar âleminde ise O'na delâlet eden âyetler yığınladır. Alemin mucizeleri hakkında yazı yazmaya teşebbüs eden bir kimse dünyadan büyük kitap yazmış olsa, mevzuunu bitiremez.1123 Varlık her insanın bakabileceği, sayfalarını çevirebileceği, dürüp açabileceği bir kitap olmakla beraber, bir çok kimseler, bu kitabın âyetlerinin yanından akıllarına bir şey ta-kılmaksızın geçip giderler.1124 Bunlar, Allah'ın tabiat denilen tekvînî kitabıdır. Tenzîlî kitabı olan Kur'ân-ı Kerîm'de de her türlü mesel irâd edilmiştir (KeW, 54). Her şey türlü türlü açıklanmıştır1125 (En'âm, 46; isr&, 12). Allah'in yolu işte böylesine basiret, beyân ve açık hüccet yoludur1126 (Yusuf. ıosj. "(Bu Kur'ân), çok mübarek bir kitaptır. Onu sana indirdik ki âyetlerini düşünsünler ve akl-ı selim sahipleri öğüt alsınlar" (Sâd, 29).
Şu halde mevcudattaki san'atları bilmekle, onların Sânie delâletleri anlaşılır. Ondaki san'atlar bilindikçe, Allah daha çok bilinir.1127 Bundandır ki, yüce Rabb, "Onun âyetlerinden biri de göklerin ve yerin yaratılması, dillerinizin ve renklerinizin değişik olmasıdır. Şüphesiz bunda, âlimler için elbette ibretler vardır" (Rum, 22) buyurur. "Göklerin ve yerin mejekûtuna ve Allah'ın yarattığı şeylere ve ecellerin yaklaşmış olabileceğine bak(ıp ibret aljmadıîar mı? Peki buna inanmadıktan sonra hangi söze inanacaklar? (awûj, 85). "Biz ki, O (Kur'ân) in gerçek olduğu iyice belli olsun (...) "(Fu&ıiet 53). "Hiç yeryüzünde gezmediler mi ki (kendilerinden önce mahvolanlarm yerlerini görsünler de) düşünecek kalpleri, işitecek kulakları olsun. Zira gözler kör olmaz, fakat (asıl) göğüslerdeki kalpler kör olur" (Hacc, 46). "İşte misaller! Biz bunları insanlar için anlatıyoruz ama onları, âlim olanlardan başkası anlamaz" (Ankebût, 43). "(...) Allah'tan kulları içinde, ancak âlimler korkar (...)" (Fatır, 28). Yüzlercesi içerisinden birer örnek olarak verdiğimiz bu âyetlere dikkat edilecek olursa, onlarda, hem aklı kullanarak tefekkür edilecek konuların, göklerden, yerden ta atomlara kadar bütün varlıklar,1128 insanın maddî ve psikolojik yapısıyla, kendi nefsi, tarihî olaylar ve bizzat Kur'ân âyetleri olduğu gösterilmekte ve hem de bu tefekkür vazifssini yapan âlim kimseler övülmektedir. Çünkü Allah'ı marifette yakîne bunlar ererler.1129 Kur'ân düşünüp ders çıkaranları över, taklidi zemmeder,1130 duygularını ve akıllarını bu şekilde kullanmayanları Allah hayvanlara benzeterek, cehennem ehli olduklarını belirtir (aym, 179).1131
İşte Kur'ân'da ve İslâm'da aklın yeri budur. Allah'ı bilip tanımada nazar ve tefekkürün önemi büyüktür. Fakat insanlar, zaman zaman bu hudutlarda durmayarak akıl konusunda ifrat ve tefritlere kapılmışlardır. Bazan onla,insanın, ulûhiyetin zatını akılla bilinemeyişini bahane ederek, aklın ulûhiyeti tanımada bir rolü olamayacağını iddiaya kalkmış, bazan da aklın her şeyi bilebileceğini, aklın bilemediği şeylerin yok olduğunu iddia etmiş, ulûhiyeti akılla inkâra kalkışarak beşer aklını tanrılaştırmaya yeltenmişlerdir.1132 Zaten haddini bilmeyen Rabbini bilmez. Her şeyde olduğu gibi, akıl ve onun mahsulü olan tefekkür ve düşünce konusunda da doğru yolu (sırat-ı müstakimi) Kur'ân getirmiştir. İnsan aklının Allah'ı bilme ve iman meselesinde bir rolü yoktur demek de bir tefrittir. Yaratıcı ile yaratılan arasındaki münasebet sadece akla dayanır, beşer aklı tek başına varlığı ayakta tutan sebebtir, demek de bir ifrattır.1133 Aksine doğrusu, Allah'ı marifet ve imanda aklın büyük bir rolü vardır, ancak tek rol onun değildir.
O halde akıl sahihleri marifetullah yolunda, hem akıllarının hizmetinden ve akıllar âleminin hususiyetinden gaflet etmemeli, hem de akla haddinden fazla kıymet vererek akıllar âleminin üstünde üstünlük ve hâkimiyet yok zannetmemelidir.1134
Dostları ilə paylaş: |