2. يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ أَطِيعُواْ اللّهَ وَأَطِيعُواْ الرَّسُولَ وَأُوْلِي الأَمْرِ مِنكُمْ فَإِن تَنَازَعْتُمْ فِي شَيْءٍ فَرُدُّوهُ إِلَى اللّهِ وَالرَّسُولِ إِن كُنتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ 1203
Ayetin delaletini açıklarken şöyle buyurmuştur:
“فَرُدُّوهُ إِلَى اللّهِ وَالرَّسُولِ” cümlesi, Kur’an’a ve Peygamber’e (s.a.a) müracaat etmenin vacipliğine birlikte delalet etmektedir. Öyleyse mükellef bunlardan birine başvurmakla omuzlarına yüklenen yükümlülükten kurtulmuş olmayacaktır. Lakin Peygamber’e (s.a.a) rücu eden kimse, pek çok ayetin ve mütetavir rivayetlerin deliliyle ve Rasül’ü (s.a.a) izleme talimatının delalet ettiği şey itibariyle her ikisine de rücu etmiş olacaktır. Fakat sadece kitaba müracaat eden kimse, nesh ve başka şeylerin muhtemel olması bakımından ve Rasül’ün (s.a.a) onunla ilgili tefsirini bilmemesi nedeniyle her ikisine de başvurmuş sayılmayacaktır.1204
Fakat bu ayetten, ihtilaflarda Allah’ın kelamına başvurmanın yanısıra Peygamber’e de (s.a.a) müracaat etmek gerektiği ve hakkı tayin ederken Kur’an’la yetinilemeyeceği anlaşılmaktadır. Ama eğer bir ayetin delaleti aşikar olursa veya uygun ilmi çabayla aşikar hale gelirse ve derinlemesine araştırmayla neshin vuku bulmadığı ve Peygamber’in (s.a.a) onun için herhangi bir kayıt ve karine ya da özel bir tefsir beyan etmediği anlaşılırsa bu ayet, onunla istidlalin caiz olmadığına delalet etmekle kalmaz, bilakis Allah’ın kelamına müracaat buyruğu, o ayete de dikkat edilmesi ve istidlale konu edilmesini gerektirir.
Dostları ilə paylaş: |