Gen röntgenine devam: “Mühendis Zihniyeti”
Baskın Oran
AKP’nin geçen hafta bahsettiğim iki gen kökeninin birincisinde (kasaba geni) çok önemli bir husus daha var: Mühendis Zihniyeti. Tanımı: Halledilmesi gereken bir meseleyi en basit tarzda, hedeflenen sonuca en kısa yoldan varacak biçimde, ama tarihsel ve toplumsal boyutu hiç bilmeden/hesaba katmadan çözmeye girişen, bu yüzden de orta vadeyi yaralayan, uzun vadeyi telef eden zihniyet. AKP’nin insanları, mühendis olsun veya olmasın, bu zihniyetle dolu. Kasaba böyle üretiyor.
Elektrik hızıyla çözümler
Bu zihniyetin inşaat vs. mühendisliği alanında teşhisi daha kolay. Mühendis’e diyorlar ki: “Türkiye’nin elektrik ihtiyacı yılda yüzde 7-8 artıyor”. Mühendis, “Tamam efendim, anladım” diyor, derhal çözüyor: Mesela HES’ler. Mesela yorulduğun yere baraj. Ama doğa tahrip ediliyormuş, ama plansız yapılıyormuş, ama bir barajın ömrü 50-60 yılmış, oysa mesela Hasankeyf binlerce yılda oluşmuş birinci derecede sit alanıymış, turizm açısından çok önemliymiş, çok daha ötesi, Kürtler bu barajları Dersim’de olsun Hasankeyf’te olsun, kendi tarih ve kültürlerini sulara gömüp yok etmek olarak algılıyorlarmış; bunlarla ilgilenmek mühendisin katiyen umuru değil. Gövdeyi doldurursun, türbini takarsın, enterkonekte sisteme bağlarsın, tamam. Ayrıca, tam zararsız yöntemler örneğin rüzgâr santralleri varmış, ama fakültede bize o sayfayı okutmadılar.
Mesela kuzeyde ve güneyde birer nükleer santral. Dünyanın teknoloji Mekkesi Japonya’da bile patlayıp ülkeyi mahvetmiş. Çernobil’i patlatmış Ruslar inşa edecekmiş, mülkiyet de, elektrik dağıtım ve satışı da onlara ait olacakmış, nükleer atıklar Türkiye’ye gömülecekmiş; Mühendis Zihniyeti bunlarla ilgilenmez. Zaten partili mühendislik şirketi ve taşeronlara da iş yaratılacaktır.
Mesela, hesabı yapılmıştır, saatlerin sürekli olarak ileri alınması yılda şu kadar kilovat/saat tasarruf yaptıracaktır. Ama, dış ticaretinin yarısından fazlasını yaptığın AB’de insanların mesaiye başladığı saatte Türkiye’de öğle tatili olacakmış, millet yemeğe gidecekmiş, arkasından da öğle namazına; Mühendis Zihniyeti bunu hesap etmez. Tabii, şunu da eklemek lazım ki en azından sonmühendisler hesap etmez; başmühendisler belki de etmiş ve ticaretin AB’yle değil Araplarla yapılması için bunu bulmuştur; bilemezsiniz.
Daha karmaşık durumlar
Salt teknik konulardan uzaklaştıkça, mühendis’in bu ilgisizliği artar. Mesela başmühendisler der ki sonmühendislere: “Liderimiz, Başbakanlığı sona erince, parti tüzüğünü değiştirmektense, Anayasayı değiştirip Başkan olacak”.
Bunun üzerine sonmühendisler derhal bilimsel bir çözümle gelirler: CHP zaten nafile olduğu için onunla ilgilenmeye gerek yoktur, diğer muhafazakârların transferi yeterlidir. MHP için durum basittir: 12 Eylül öncesi katillerini serbest bırakmak. Hemen, bir sabaha karşı, meseleye vâkıf olmayanlar için fark edilmesi imkânsız bir madde giriverir tasarıya, Bahçelievler katliamından tut, emniyet müdürünü öldürene kadar herkes salıverilir. Çıkan da, “Öldürdüğüme pişman değilim” dedikten sonra ekler: “Başbakan’a minnettarım”. Çünkü, AKP Milletvekili S. Özdağ’ın “Bahçelievler tahliyesinde talimatı Başbakanımız verdi” diye açıklamakta bir beis görmediği gibi, bu maddenin eklenmesi emrini bizzat Başmühendis vermiştir. Üstelik, dört işlemciler öyle iyi hesap-kitap yapmıştır ki, MHP lideri Bahçeli, altı kabak gibi oyulduğu halde gıkını çıkartamamaktadır, çünkü çıkarttığı takdirde katil takımı çığlığı ayyuka çıkartıp altını bir de patlıcan gibi oyacaktır; aşağı sakal, yukarı bıyık; Allah kimseyi etmesin.
Fakat Vicdanlı Müslümanlar meselesi daha naziktir çünkü bu konu, dürüst gariban oylarıyla iktidar olan AKP’nin şimdi değil ama orta vadede Aşil Topuğu’dur. Ama sonmühendisler onun da çaresini bulur: Müslümanların gözü hep İmam’da olduğu için genel başkanları ayartılır, olur. Ayrıca, istikbali meçhul bir partide pineklemektense, iktidarda bulunan yine Müslüman bir partiye intisap etmek beni beşerin tabiatına daha uygundur. En fazla, Bekâroğlu gibileri istifa eder.
Tabii, zaten çok önemli bir kısmı tüzük gereği tekrar seçilemeyecek olan partili yetkililer bütün partisel ve İslamî disipline rağmen ne düşünüp duruyorlardır, fırsat zuhur edince ne diyeceklerdir, ekonomi biraz yokuş aşağı gitmeye başladığı zaman AKP’nin garibanları ne yapacaklardır, insanlar böyle transferleri belleklerinde Ecevit zamanındaki Güneş Motel olayıyla birleştirip AKP’nin dürüstlüğünü sorgulayıverirler mi? Bunlar Mühendis Zihniyeti’nin derdi değildir. Çünkü ona göre, ara sıra dağıtılıverecek bir-iki ulûfe ortalığı sakinleştirecektir.
Mesela, köprü beceriksizliği İstanbulluyu bezdirmiş midir, bir süre ücret almayıverirsiniz, unutulur. Hava sektöründe grevi yasakladınız diye sendikalar bozulduysa, patronların işçiyi asgariden sigortaladığını hatırlarsınız, ayrıca Hazine’nin geliri de artmış olur. Bu Hazine, Mor Gabriel’in 1.600 yıllık topraklarını mı ele geçirmiştir, Ruhban Okulu’na izin çıkarırsınız, hallolur, hatta daha nice Mühendislik harikaları için avans bile yaratılmış olur.
En büyük günah…
Dikkat ettiyseniz, en basit, en mühendissel şeylerden örnek getirdim. Bunların içine büyük rezaletleri almadım: Ne Uludere, ne kürtaj, ne Diyanet’in Alevi fetvaları, ne eskiden gettoya tıkılmış Müslümanların artık laikleri gettolara tıkması (One Love olayı), ne Anayasa’ya basın sansürü maddesi, ne suyu çıkmış jet düşmesi olayı…
Çünkü onlar da, sanayi çarşısı tabiriyle, keyfe kederdir. Bu kısa vadeli, oportünist, nereye gittiğini görmek istemeyen, dağıttığı ulûfelerin insanları gevşettiğini sanan, böylece onları aptal yerine koyan, hırslı bir başbakanın kuyruğunda çarpılan, Türkiye’yi de çarptıran Mühendis Zihniyeti’nin Kürtlere bağımsız olmaktan başka seçenek bırakmaması, böylece onları da Türkiye’yi de mahva götürmesi durumu düşünüldüğünde, bütün bunlar tamamen keyfe kederdir efendim, tamamen keyfe keder…
Not: Yazıyı yazdıktan sonra, yukarıda söylediklerimi doğrulayan enfes bir örnek daha geldi: Parasız üniversite istemek yüzünden şu kadar öğrenci hapisteyken, Başbakan Erdoğan üniversite harçlarının kaldırılması talimatını verdi (F. Alkaç, Taraf, 21.07.2012). Bu ulûfenin, çocukların çenesini kapatacağı umuluyor. Mühendis Zihniyeti dedik ya.
Yine Not: Ulûfe’yi doğru yazdığımdan emin olmak için, babamdan kalan çok güvenilir bir sözlüğe baktım, yemin ederim şöyle yazıyor: “1) Hayvan yemleri. 2) Yeniçerilik zamanında askere verilen para.” (Ali Rıza Alp-Sabahat Alp, Büyük Osmanlı Lûgatı, 4. Cilt, Ercan Matbaası, 1961, s. 1525).
Dostları ilə paylaş: |