Nevevi Kırk Hadis Şerhi



Yüklə 2,71 Mb.
səhifə31/57
tarix17.12.2017
ölçüsü2,71 Mb.
#35128
1   ...   27   28   29   30   31   32   33   34   ...   57

(7) İbni Ebi fieybe ve Abdurrezzak Musannef’te tahric etti.

İmamAhmed dedi ki:Bu konuda en sahih hadis -mecusilerin peyniri hadisini kastederek- bu hadistir. İbni Abbas’tan rivayet edildi ki: Taif savaşında Peygamber (s.a.v.)’e bir peynir getirildi, buyurdu ki:

“Bu nerede yapılıyor?”

“Faris yurdunda” dediler, bunun üzerine buyurdu ki:

“Bıçağı koyun ve kesin, Allah’ın ismini zikredin ve yiyin” bunu imam Ahmed tahric etti.1 Bu hadisten Ahmed soruldu, bunun üzerine dedi ki:Bu hadis münkerdir, Ebu Hatimi Razi de böyle dedi. Ebu Davud mana olarak ibni Ömer’den tahric etti1 ancak Tebük savaşında diye söyledi Ebu aynı şekilde: Bu münkerdir, dedi.2 Abdurrezzak tahric etti o da mürseldir3 onda ziyade vardır o da denildi ki:

“Ya Resulullah ölü olmasından korkuyoruz.”

“Üzerine besmele çekiniz ve yiyiniz” buyurdu. Taberani mana olarak tahric etti Meymune’den rivayet etti isnadı güzeldir fakat gerçekden çok garipdir4 Buhari’nin sahihinde5 Ayşe (r.a.)’ den şöyle rivayet edildi: Bir topluluk Peygamber (s.a.v.)’e dedi ki:

“Bize bir topluluk et getiriyor, Allah’ın ismini zikrediyorlar mı, etmiyorlar mı, bilmiyoruz.” Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki:

“Siz besmele çekiniz ve yiyiniz” Ayşe (r.a.) dedi ki: Onlar daha yeni İslam’a girmişlerdi.

Ahmed’in Müsned’inde6 Hasan’dan rivayet edildi ki:(S: 84)Ömer (r.a.), idrarla boyandığı için süslü, çizgili hulleleri yasakladı, Übey ona dedi ki:Bunu yapamazsın, bunları Peygamber (s.a.v.) giydi ve O’nun zamanını da biz de giydik.

Hallal başka bir vecihle tahric etti, lafzı şöyledir: Übey ona dedi ki:

“Ey müminlerin emiri, onu Allah’ın Nebisi (s.a.v.) giydi, Allah da o giysinin yerini (kimin giydiğini) gördü, eğer Allah onu haram bilseydi, onu yasaklardı.” Ömer:

“Doğru söyledin” dedi. İmam Ahmed ehli kitab kafirlerin yıkamaksızın boyadıkların, şeyin giyilmesi meselesini de soruldu, dedi ki: Bilmediğin şeyi niye soruyorsun, bildik bileli insanlar ona itiraz etmiyor.

İdrarla boyayan yahudiler soruldu, dedi ki: Bu konuda müslüman da kafirde eşittir, bu hususta sorma, araştırma ve dedi ki: Eğer sen onun kesinlikle idrarla boyandığına biliyorsan, yıkayıncaya kadar onunla namaz kılma.

Muğire bin fiube’den şunu tahric etti: “Peygamber (s.a.v.)’e iki mest hediye edildi, o ikisini giydi, temizlenip, temizlenmediğini de bilmiyordu (şeri kesim yapılıp yapılmadığını)7 araştırılıp, sorulmaya dair rivayette varid oldu, imam Ahmed tahric etti8 bir adam ümmü Müslim el-Eşcaiyye’den rivayet etti ki: “Peygamber (s.a.v.) o kadına kabbe (bir çeşit giysi) içerisinde olduğu halde geldi, buyurdu ki:

“fiayet içerisinde ölü yoksa ne güzeldir.” Kadın dedi ki:

“Ona devam etmeye başladım.” Rivayetteki adam mechuldür.

Eşram Zeyd bin Vehbe isnatla dedi ki: Azarbeycan’da Ömer (r.a.) bir adamın üzerinde deriden yapılmış bir giysi gördü sıvazladı ve dedi ki: Eğer temizlendiğini bilseydim, bundan benim de bir giysim olması beni sevindirirdi. Muhammed bin Kab’ın Ayşe (r.a.)’ye şöyle dediği rivayet edildi:

“Deriden bir giysi edinmene engel olan nedir?.” Dedi ki:

“Ölüden elde edilen deriyi giymeyi hoş görmüyorum.”

Abdurrezzak (r.a.) ibni Mesud’a isnadla müslümanlardan Faaris toprağına inenler için şöyle dediğini rivayet etti:
(1) Hadis zayıftır, Ahmed Müsned’de, Taberani Kebir’de ve Beyheki ve Bezzar tahric etti, senedinde Cabir el- Cufi vardır, o zayıftır.

(2) Beyheki ve Ebu Davud Sünen’inde tahric etti.

(3) İlel kitabında.

(4) Abdurrezzak Musannef’inde tahric etti: 54/542 yine ibni Ebi fieybe tahric etti: 8/228-229.

(5) Taberani Evsat’ta tahric etti, Ebu Nuaym’de şu lafızla tahric etti: “Peygamber’e (s.a.v.) peynirden soruldu, buyurdu ki: “Bıçakla kes, Allah’ın ismini zikret ve ye.” Hilye’de dedi ki: (8/291). Hişam bin Sad Zeyd bin Eslem’den rivayetle yalnız kaldı. Heysemi Mecma ona dedi ki: Senedinde Ahmed bin Farah el-Hicazi vardır. Muhammed bin Avf ve ibni Adiy ona zayıf dedi, ibni Ebi Hatim güvenilir dedi, geri kalan adamları güvenilirdir.

(6) Malik, Buhari tahric etti (Sübülü’sSelam: 4/84 ve sonrası).

(7) Hadis munkatıdır, Hasan Basri yoluyla rivayet edildi, Hasan Ömer’den işitmedi. Ahmed Sünen’de tahric etti (Mecmau’z Zevaide müracat et: 3/236, 5/1287.

(8) Tirmizi Camiin’de tahric etti. (Rakam: 1769, 6/79-80) ve dedi ki: Bu hadis hasen garibtir. Murad: O ikisinin temizlik durumunu sormadı.

(9) Hadis zayıftır, zayıflığı ümmü Seleme’den rivayet eden adamın mechullüğündendir, Ahmed Müsned’de, Taberani Kebir’de tahric etti.

(9) Musannef’inde tahric etti.

Et satın aldığınızda sorun, eğer yahudi ve hıristiyanın kestiğiyse yiyin, çünkü Faris ehlinin çoğunluğu mecusi oluşundandındır, onların kestikleri ise haram kılınmıştır, bu husustaki ihtilaf kafirlerden kestiği helal olmayanların yiyeceklerini mübahlığı konusundaki ihtilafa benziyor.

Müşriklerin kapları ve elbiselerini kullanılmasındaki ihtilafta asıl ile zahriin çatışması kaidesine dönülür, bu da “helal açıktır, bu ikisi ortasında (helallığı, haramlığı) karışık işler vardır”1 hadisinden söz ederken geçmişti.

“Bazı şeyler hakkında da size rahmet olsun diye unutmaksızın sustu.” Yani: Onu kullarına rahmetinden dolayı zikretmedi, çünkü yaptıkları takdirde cezalandırdı, bilakis onu affedilmiş kıldı, eğer onu yaparlarsa onlara bir sıkıntı yoktur terkederlerse yine bir sakınca yoktur.

Ebu’d Derda hadisinde2 şu ayeti de okudu: (Seni Rabbir unutkan değildir) (Meryem: 19/64), bunun benzeri şu ayettir: (Onlar hakkındaki bilgi rabbimin yanında bir kitapta bulunur. Rabbim ne yanılır, ne de unutur) (Taha: 20/52)

“Onu araştırmayınız” bu yasağın Peygamber (s.a.v.)’in zamanına özel olması muhtemeldir, çünkü zikredilmemiş şey hakkında sormak farz veya haram kılınmayla şiddet inmesine sebep olabilir, Sad bin Ebi Vakkas hadisi buna delildir5 yasağın genel olması da muhtemeldir, Selman’ın kendi sözünden gelen rivayette6 buna delildir, çünkü farzlarda ve haramlarda zikri geçmemiş hükmü araştırıp sormak onun haramlığını veya farzlığını itikadını gerekli kılabilir, çünkü bazı haramlara veya farzlara benzer, onları sormayı ve araştırmayı terk etmekte hayır vardır buna Peygamber (s.a.v.)’in şu sözü de girebilir: “Sorumlu olmadıkları şeylerde kendileri sorumlu gibi bilip uğraşanlar helak oldu” bunu üç kere söyledi. Bunu Müslim tahric etti.7 İbni Mesud’dan merfu olarak tahric etti (S: 86) Mütenattı: Kendini ilgilendirmeyen şeyleri çok araştırıp, onda derinleşendir, bu delille lafzın zahiriyle ilgilenip, ince manalarını kıyası kabul etmeyendir, bu delille lafzın zahiriyle ilgilenip, ince manalarını kıyası kabul etmeyen -Zahiriye gibi- kimse tutunabilir.

Bu hususuta tahkik şudur -Allah en iyisini bilir- Hakkında genel veya özel nas bulunyan şeyi araştırmak iki kısımdır:

Birincisi: Fahca, merhum, zahir sahih kıyasdan hangisine dahil olduğunu bilmek için sahih müctehidlere farzdır.

İkincisi: Bakan kimsenin nazarını ve fikrini uzak ihtimalli farklar yönünde yoğunlaştırıp birbirine benzer iki şeyi ayırması, bunu da şeriatta eseri ortaya çıkmamış olan bir farktan dolayı yapması, bununla birlikte bir arada olmasını gerektiren özelliklerinin de bulunması veya şeriatta tesirinin olduğuna dair delili olmayan iki farklı şeyi bir tutması, bu bakış hoş değil ve övülemez, bununla beraber fakihlerden bir grup bu durumu da düşmüştür.

Övülen nazar (bakış) ibni Abbas ve benzeri gibi sahabe ve ondan sonra gelen faziletli asırların nazarına uygun düşen nazardır, herhalde şu sözüyle ibni Mesud bunu murad ediyor: Kendinizi külfete sokmaktan sakının, derinleşmekten sakının, sahabenin yolunu takip edin. fiafii büyüklerinden bazısının sözü şöyledir: Rey ashabı gibi bize farklardaki hayallerle yetinmemiz yakışmaz, bunun sırrı bu durumda hükümlerin alakı olduğu şey zanlar ve kuvvetli azanlar olur. Eğer zanca iki meselenin ictimaı iftirakından daha açık ise, o ikisinin ictimasıyla hükmetmek farz olur, eğer uzaktan bir fark ile bu ictima yara alsa da öyle mi anlayın ki bu din kaidelerindendir, söz bitti.

Derinleşmek ve araştırmanın yasaklığına şu da girer: İman etmekle emrolunduğumuz gaybi haberler, bunların keyfiyetini araştırmak bizi ilgilendirmez, bu yasaklanan şeylerdendir, bu şüpheyi gerekli kılar, yalanlamaya kadar da gider.

Müslim’in sahihinde Ebu Hureyre (r.a.)’den rivayetle Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurduğu rivayet edildi: “İnsanlar şöyle deyinceye kadar sormaya devam eder: Bu Allah’tır, yaratıkları yarattı, Allah’ı kim yarattı? Kim kendisinde böyle bir şey bulursa böyle söylesin: Allah’a iman ettim” bir rivayetinde de: “İnsanlar şöyle deyinceye kadar size ilimden sormaya devam ederler: Bu Allah’tır, bizi yarattı, Allah’ı kim yarattı?.”
(1) (Hadis sahihtir, daha önce altıncı hadistir.)

(2) Altıncı hadiste tahrici geçti.

(5) Tahrici daha önce geçti.

(6) Tahrici daha önce geçti.

(7) Hadis sahihtir, ibni Mesud’dan Ahmed, Müslim ve Ebu Davud tahric etti. (Camiu’s Sagir).

Yine onu bir rivayetinde de: “İnsanlar size her şeyi soracaklar, hatta şöyle diyecekler: Allah her şeyi yarattı, Onu kim yarattı?” Bunu Buhari de tahric etti, lafzı şöyledir: “Sizden birine şeytan gelir ve der ki: Bunu kim yarattı! hatta şöyle der: Rabbini kim yarattı?, eğer bu duruma gelirse Allah’a sığınsın ve sona erdirsin.”1

Müslim’in sahihinde Enes (r.a.)’den Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurduğu rivayet edildi: “Allah azze ve celle buyurdu ki: Senin ümmetin şöyle demeye devam edecek: Bu nedir, bu nedir?, Hatta şöyle diyecekler: Bu Allah’tır, yaratıkları yarattı. Allah’ı kim yarattı?” Bunu Buhari ve tahric lafzı şöyledir: “İnsanlar birbirlerine şöyle sormaya devam edecekler: Bu Allah’tır her şeyi yarattı, Allah’ı kim yarattı?”2 İshak bin Raheveyh dedi ki: Yaratıcı hakkında tefekkür caiz değildir, kullara haklarında işittikleri şeye dayanarak yaratıklar hakkında düşünmeleri caizdir, bundan fazlasını yapamazlar, çünkü eğer yaparlarsa saparlar. Dedi ki: Alllah azze ve celle buyurdu ki: (Onu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur) (İsra: 17/44) şöyle denilmesi caiz değildir: Tabaklar, kaplar nasıl tesbih ediyor, ekmek, un, dokunmuş elbise nasıl tesbih ediyor. Bunların tesbih ettiği hakkındaki bilgi sahihtir, Allah onların tesbihlerini dilediği şekilde ve dileyeceği şekilde kılabilir, insanlar ancak bildikleri şeye dalabilirler, bu hususta ancak Allah’ın haber verdiği kadarıyla konuşabilirler, bunun fazlasını yapamazlar, Allah’tan korkun ve bu gibi müteşabih şeylere dalmayın, çünkü buna dalmak sizi hak yolundan uzaklaştırır, bütün bunların hepsini harb ishak rahimehullahtan rivayet etti.
(1) Hadis sahihtir, Buhari, Müslim ve Ebu Davud tahric etti. (Camiu’l Usul: 6/35).

(2) Buhari ve Müslim Enes’ten tahric etti. (Camiu’l Usul: 6/36).


OTUZBİRİNCİHADİS

(Allah Ve İnsanların Sevgisi)

Ebu’l Abbas Sehl bin Sad es-Saidi (r.a.)’den şöyle dediği rivayet edildi: Bir adam Peygamber (s.a.v.)’e geldi ve dedi ki:

“Ey Allah’ın Resulü yaptığım zaman beni Allah’ın ve insanların seveceği ameli bana bildir” bunun üzerine buyurdu ki:

“Dünyada zahid ol ki Allah seni sevsin, insanların yanındakine karşı zahid ol ki (onlarda bulunanı istemeki) insanlar seni sevsin.” Hadis hasendir ibni Mace ve başkası güzel isnatlarla rivayet etti.1

Bu hadisi ibni Mace Halid bin Amr el-Kuraşi’den rivayetle tahric etti, o da Süfyanı es-Sevri’den, o da Ebi Hazım’dan, o da Sehl bin Sad’dan rivayet etti. fieyh rahimehullah isnadının hasen olduğunu zikretti, bunda nazar vardır, çünkü Halid bin Amr el-Kureşi el-Emevi hakkında imam Ahmed dedi ki:Hadisi münkerdir, bir defasında da dedi ki: Güvenilir değildir, batıl hadisler rivayet ediyor. İbni Muayn dedi ki: Hadisi bir şey değildir (kıymet arzetmez), bir keresinde de şöyle dedi: Yalancıydı, yalan söylüyordu, fiube’den uydurma hadisler rivayet metrüktür, zayıftır. Salih bin Muhammed ve ibni Adiy ona uydurma isnad etti, (S: 89) İbni Hibban onu güvenilirler kitabında da zikretti, zayıflar kitabında da zikretti ve dedi ki:2 Güvenilirlerden uydurmalarla ayrılıyor, yalnız kalıyordu, haberiyle delil getirmek helal değildir. Ukayli onun bu hadisini tahric etti ve dedi ki:Süfyan’ı Sevri hadisinden aslı yoktur, dedi ki:Halid’den Muhammed bin Kesir es-Sanani mütabeat etti, herhalde o ondan aldı ve ona işaret etti, çünkü meşhur olan bu Halid’dir.

Ebu Bekir el-Hatib dedi ki: Yine Ebu Katade el-Harrani ve Mihran bin Ebi Ömer er-Razi3 ve Sevri’den rivayet ettiler, dedi ki: En meşhuru ibni Kesir hadisidir, bu şekilde dedi bu Ukayli’nin şu sözüne zıttır:En meşhuru Halid bin Amr’ın hadisidir, bu daha sahihtir ve Muhammed bin Kesir es-Sanani o Masisi’dir, Ahmed onu zayıf gördü, yine Ebu Katade ve Mihran hakkında da konuşuldu (aleyhlerinde) fakat Muhammed bin Kesir o ikisinden de daha hayırlıdır, çünkü bir hafızın yanında güvenilirdir ibni Adiy onun bu hadisine şaşırdı ve dedi ki:Hakkında ne diyeceğimi bilmiyorum.4

İbni EbiHatim zikretti ki, kendisi Eban’a Muhammed bin Kesir’in Süfyan’ı Sevri’den rivayet ettiği hadisi sordu ve bu hadisi zikretti ve dedi ki:Bu hadis batıldır, yani bu isnadla böyledir, Muhammed bin Kesir’in Süfyan’ı Sevri’den rivayetinin aslı olmadığına işaret ediyor. İbni Meşiş dedi ki:Ahmed’e Sehl bin Sad hadisinden sordum, Ahmed dedi ki: -fiaşırarak- La ilahe ilallah, bu hadisi kim rivayet ediyor?Dedim ki:Halid bin Amr, dedi ki: Halid bin Amr meselesine düştük, sonra sustu. Muradı kendisine Halid’in bu hadisini zikredene itirazdır. İbni Ebi Ubeyd el-Kasım bin Selam mevaiz5 kitabında Halid bin Amr’dan bu hadisi tahric etti, sonra dedi ki: Bu hadise ben itiraz ederdim, bana bu fieyh Veki’den rivayetle bahsetti, kendisi ona sorduğunu söyledi, eğer onun söylemesi olmasaydı terk ederdim.


(1) Hadis hasendir, Tirmizi hasendir dedi, Nevevi de ona tabi oldu, Suyuti ona sahih işareti koydu, ibni Mace ve ibni Hibban “Ravdatul ukala”’da tahric etti. Taberani Kebir’de tahric etti, Hakim’de tahric etti ve doğruladı. Beyhaki, Kuda Ebu Nuaym ve ibni Adiy Kamil’de tahric etti. Fakat Zehebi senedinde Halid bin Amr olduğu için onu kınadı, Muhammed bin Kesir el Masisi’yi Ahmed zayıf gördü. Münziir dedi ki:fieyhlerimizden bazısı isnadını güzel gördü, bu akla uzaktır; çünkü bu Halid bin Amr el-Kureşi el-Emevi es-Saidi rivayetindendir.... Bu halir terkedildi ve itham olundu, ona güvenilir diyeni görmedim, fakat bununla beraber üzerine peygamberlik nurunun parıltısı var, ravisinin zayıf olup bunu Peygamber (s.a.v.)’in söylemiş olmasına bir engel yoktur. (Feyzul Kadir:1/481).

(2) Ukayli senedinde Muhammed bin Kesir el-Masisi es-Sanani’nin olmasından dolayı bu hadisi zayıflar içerisinde tahric etti, daha önce geçtiği gibi Ahmed onu zayıf gördü, Yahya bin Main dedi ki:Saduktur (Mizanü’l İtidal:4/18).

(3) Ebu Katade el-Harrani eş-fiami (Abdullah bin Vakid) hakkında ibni Main dedi ki:O bir şey değildir, Mihran bin Ebi Ömer er-Razi el-Attar’ı Ebu Hatim ve ibni Main dedi ki:O birşey değildir, Mihran bin Ebi Ömer er-Razi, el-Attar’ı Ebu Hatim ve ibni Main güvenilir gördü, Buhari dedi ki:Hadisi sallantılıdır. Nesai dedi ki:Kuvvetli değildir. (Mizanü’l İtidal:4/196, 564).

(4) İlel kitabında zikretti: 2/107.

(5)Rakam: 131.

“İbni Adiy bu hadisi Halid bin Amr’ın tercümesinde tahric etti yine onun Muhammet bin Kesir rivayetini de zikretti ve dedi ki bu hadis Sevri’den münkerdir ve dedi ki bunu Züfer -yani ibni Selman- Süfya’nın kardeşi Muhammed bin Uyeyne’den tahric etti Ebu Hazim’den o da Ebu Hazim’den rivayet etti o da ibni Ömer’den rivayet etti Züfer ve Muhammed bin Uyeyne’nin ikiside zayıftır dedi2 bu hadis başka bir vecihle mürsel olarak rivayet edildi onu da Ebu Süleyman bin Zeber Dimeşki İbrahim bin Ethem’in Müsned’inde tahric etti bu müsnedi Muaviye bin Hafs rivayetinden topladı o da İbrahim bin Ethem’den o da Mensur’dan bin Hiraş’dan şöyle dediğini rivayet etti bir adam Peygamber (s.a.v.)’e geldi ve dedi ki:

“Bana bir amel bildir ki onun üzerine beni Allah sevsin ve onun üzerine beni insanlar sevsin.” Bunun üzerine buyurdu ki:

“Allah’ın seni onunla seveceği amel ise dünyada zühddür, insanların seni seveceği amel iseşu dünyalıklara bak ve onlara at (ver).”3 Bunu ibni Ebi Zemmü’dDünya kitabında Ali bin Bekkar rivayetinden tahric etti o da ibrahim bin Ethem’in şöyle dediğini rivayet etti bir adam Peygamber (s.a.v.)’e geldi ve hadisi zikretti isnadında ne Mansur’u ne de Rabi’i zikretti hadisinde de dedi ki: Elindeki dünyalıklardan onlara at (ver) bu hadis iki büyük vasiyeti içermiştir birincisi dünyada zühd bu Allah’ın kula olan sevgisini gerektirir ikincisi insanların elindekine zahid olmak onlardakini istememek) bu da insanların sevgisini gerekli kılar dünyadaki zühdün övülmesine dair Kuran’da çok işaret var yine ona rabet etmenin kınanmasına dair yine çok işaretvardır, Allah Teala buyurdu ki:(Fakat siz (ey insanlar) ahiret daha hayırlı ve daha devamlı olduğu halde dünya hayatını tercih ediyorsunuz.) (A’la: 87/16-17) (S: 91)Allah Teala buyurdu ki:(Siz geçici dünya malını istiyorsunuz, halbuki Allah (sizin için) ahireti istiyor) (Enfal: 6/67), Allah Teala Karun kıssasında buyurdu ki:(Karun ihtişamı içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını arzulayanlar: Keşke Karun’a verilenin benzeri bizim de olsaydı, doğrusu o çok şanslı dediler. Kendilerine ilim verilmiş olanlar ise şöyle dediler: Yazıklar olsun size!İman edip iyi işler yapanlara göre Allah’ın mükafatı daha üstündür. Ona yeryüzünde böbürlenmeyi ve bozgunculuğu arzulamayan kimselere veririz (en güzel) akibet takva sahiplerinindir.) (Kasas: 28/79-83) Ve:(Onlar dünyla hayatıyla şımardılar. Oysa ahiretin yanında dünya hayatı, geçici bir faydadan başkabirşey değildir) (Ra’d: 13/26). Ve buyurdu ki:(Onlara de ki:“Dünya menfaati önemsizdir, Allah’tan korkanlar için ahiret daha hayırlıdır ve size kıl payı kadar haksızlık edilmez) (Nisa: 4/77) Firavn ehlinin iman eden kimsesinden hikaye ederek şöyle buyurdu: (Ey Kavmim siz bana uyun, sizi doğru yola götüreceğim. Ey kavmim şüphesiz bu dünya hayatı, geçici bir eğlencedir. Ama ahiret, gerçekten kalınacak yurttur) (Nisa: 4/77) Allah azze ve celle ameli, çalışması ve niyetiyle dünyayı isteyeni zikretti, bunun zikri; “Ameller niyetlere göredir”10 hadisi üzerine konuşurken geçmişti, Allah katında dünyanın kınanması ve hor görülmesi hakkında hadisler çoktur.

Müslim’in Sahih’inde11 Cabir (r.a.)’in Peygamber (s.a.v.)’den şunu rivayet ettiği geçmektedir:“İnsanlar iki tarafındayken Peygamber (s.a.v.) çarşıya uğradı iki kulağı küçük ölü bir keçi yavrusuna rastladı, kulağından tuttu ve buyurdu ki:

“Bu sizin olsaydı hoşunuza gider miydi?” Dediler ki:

“Ey Allah’ın Resul’ü eğer o sağ bile olsaydı ona yine rağbet etmezdik çünkü o küçük ölü bir keçi yavrusuna rastladı, kulağından tuttu ve buyurdu ki:

“Vallahi dünya Allah’a bunun size hor oluşundan dahahordur.”


(1) KAMİL (3/902).

(2) ZÜFER ÇOK VEHİM SAHİBİR, ibni Uyeyne hakkında Ebu Hatim dedi ki: Onunla delil olmaz, onun münkerleri vardır. (Mizanu’l İtidal: 3/680).

(3) Hadis mürseldir, adamları güvenilirdir, Ebu Nuaym Hilye’de tahric etti: (8/41)Enes’ten şu lafızla tahric etti:“Bir adam Peygamber (s.a.v.)’e geldi ve dedi ki:

“Bana bir amel bildir ki ben onu yaptığım zaman onun üzerine beni Allah ve insanlar sevsin, Peygamber (s.a.v.) ona buyurdu ki:

“Dünyada zahid ol seni Allah sevsin insanlar ise onlalra bunu (dünyayı at, seni severler)”. Ebu Nuaym dedi ki:Bu hadiste Enes’i zikretti ve Ömer (bin İbrahim el-Müstemli) veya Ebu Ahmed (İbrahim bin Muhammed bin Ahmed el-Hemedani)’den olduğunu vehmetti, sağlam rivayet edenler onu Hasan bin Rabi’den rivayet etti, Mücahid’e gelmedi, yani mürseldir.

(9) Ğafir (Mü’min): 40/38-39)

(10)Bu meşhur sahih hadistir, kitabın metninden birinci hadistir.

(11) Müslim sahihinde Cabir’den tahric etti (Müslim’in Muhtasarı: 2078, Camiu’l Usul: 5/256).

Yine onda1 Müstevred el-Fihri’den Peygamber (s.a.v.)’in şöyle dediği rivayet edilir: “Dünya ahirete kıyasla sizden birinizin parmağını denize girdirmesi gibidir sizden biriniz baksın (denize parmağını daldırdıkdan sonra) parmağı ne kadar su ile dönecek) Tirmizi Sehl bin Sad (r.a.)’den tahric etti o da Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu rivayet etti : “Eğer dünya Allah katında bir sivrisineğin kanadına eşit olsaydı, ondan (dünyada) kafire bir içimlik su vermezdi” ve bunu Tirmizi doğruladı2 bir şeyde zühdü manası: Mustakil olarak horluğundan dolayı ondan yüz çevirmek ona ehemmiyet vermemektir, denilir ki: fieyün zeyüdün: Yani hakir, az. Selef ve daha sonra gelenler dünyada zühd hakkında konuştular bu konuda çeşitli sözleri vardır. Bu hususta merfu hadis variddir Tirmizi ve ibni Mace Amr bin Vakıd’dan tahric etti o da Yunus bin Halbes’ten o da Ebu İdris el-Havlani’den o da Ebu Zer’den o da Peygamber (s.a.v.)’den şöyle dediğini rivayet etti: Zahitlik helalı haram kılmakla malı zayi etmekle değildir, fakat dünyada zahidlik elindekini Allah’takinden daha sağlam olmamasıdır, senin musibet sevabı içinde olmandır musibete uğradığın zaman onun sende kalmasını arzulamak ve ona tekrar arzu duymandır”3 Tirmizi dedi ki: Gariptir, bunu ancak bu vecihle biliyoruz. Amr bin Vakid münkerül hadistir.

Derim ki: Sahih olan İmam Ahmed’in Zühd kitabınd’a rivayet ettiği gibi mevkuf oluşudur, dedi ki: Bize Zeyd bin Yahya ed-Dimeşki, anlattı, (o da dedi ki:) bize Halid bin Sübeyh anlattı (o da dedi ki:) Bize Yunus bin Halbes anlattı, dedi ki: Ebu Müslim el Havlani (r.a.) de ki: Dünyada zahidlik helalı haram kılmakla, malı zayi etmekle değildir, ancak dünyada zahidlik: Allah’takini seni elindekinden daha sağlam olmasıdır, bir müsibete uğrarasan şayet o musibet sende kalırsa onu ecrini çok şiddetli ümit etmelisin, onu kendine (ahiret) azığı olmasını arzulamalısın.

Bunu ibni dünya Muhammed bin Muhacir riayetinden tahric etti, o da Yunus bin Mesire’den şöyle dediği rivayet etti: (s: 93) dünyada zahidlik helalı haram kılmakla ve malı zayid etmekle değildir, fakat dünyada zahidlik Allah’takini senin elindekinden daha sağlam olmasıdır halin musibete uğrdığınki ile musibete uğramadığınki eşit olmadır, hak uğrunda seni kınayanla seni öven bir olmalıdır. Zühdü üç şeyle tefsir etti hepsi de kalp amellerindendir, aza amellerinden değil bunun için Ebu Süleyman der ki: Kimseye zühd ile şahidlik etme, çünkü zühd kalpte: Birincisi: Kulun Allah’takine kendi elindekinden daha fazla güven içinde olmalıdır, bu yakinin sıhhatinden ve kuvvetinden kaynaklanır, çünkü Allah kullarının, rızkına kefildir, Allah Teala buyurdu ki: (Yeryüzünde yürüyen her canlının rızkı, yalnızca Allah’ın üzerinedir) (Hud: 11/6) ve buyurdu ki: (Semada da rızkını ve size vadedilen başka şeyler vardır)(Zariyat:51/22) ve buyurdu ki: (Rızkı Allah katında arayanın ve O’na kulluk edin) (Ankebut: 29/17) Hasan dedi ki: Kendi elindekine Allah katındakinden daha fazla güvenmem yakiniyin (kesin inanç) zayıflığındandır.

Ali ve ibni Mesud dedi ki: Rızkın en fazla ümit edildiği vakit dünyada un yok dedikleri vakittir. Mesruk dedi ki: Zannın ne güzel olduğu zaman hizmetçinin şöyle dediği andır: Evde buğday ekmeği ve bir dirhem bile yoktur.

İmam Ahmed dedi ki: Günlerimin en sevinçlisi sabahlayıpta yanımda hiçbir şeyin olmadığı gündür.

Ebu Hazimi Zaahide denildi ki:

“Senin malın nedir?”

“Benim malım ikidir, o ikisi ile fakirlikten asla korkma: Allah’a güven ve insanların elindekinden ümit kesmektir.”8 Ona denildi ki:

“Sen fakirlikten korkmuyor musun?” dedi ki:

“Efendim göklerde, yerlerde ve yerin altındakilerin sahibidir ben fakirlikten korkar mıyım?” Ali bin Muvaffaka bir kağıt verdi, o da okudu, bir de ne görsün, ey Ali bin Muvaffak ben senin Rabbinken sen fakirlikten mi korkuyorsun?” yazılıydı.

Fudayl bin İyad dedi ki: Zühdün aslı Allah’dan razı olmaktadır ve dedi ki: Allah’a güvenir, Allah’ın kendisine olan tedbirine razı olur, ümit ve korku ile yaratıklardan alakasını keser, bu da kendisine hoş olmayan şeylerle dünyayı istemekten engeller
(1) Müslim, ibni Hibban ve Tirmizi Kays bin Ebi Hazim rahimehullah yoluyla tahric etti. (Camiu’l Usul: 5/257).


Yüklə 2,71 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   27   28   29   30   31   32   33   34   ...   57




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin