(4) Tahrici önce geçti.
(5) Taberani Evsat’ta tahriç etti. Heysemi dedi ki: Senedinde Rabi bin Bedir var o zayıftır. (Mecmau’z Zevaid: 3/171).
Dünyada kimin günahlara kalkanı yoksa, ahirette de cehenneme karşı kalkanı yoktur. İbni Mirdeveyh Ali (r.a.)’den şöyle dediğini tahric etti: “Allah Zekeriyya oğlu Yahya’yı İsrailoğullarına beş kelime ile gönderdi” ve hadisi uzunca zikretti, içerisinde şu cümle de var:“Allah size oruç tutmanızı emrediyor, bunun misali, savaş için kalkan alıpta düşmanının üzerine yürüyen adam gibidir, ne taraftan kendisine saldırılırsa korkmaz.”
Başka bir vecihle bunu Ali (r.a.)’den mevkuf olarak tahric etti orada da şöyle dedi:“Orucun misali silahını kuşanmış (kılıcını keskinleştirmiş), düşmanın kurşununun kendisine ulaşmayacağını zanneden adamın misalidir, böylece oructa kalkandır.”1 “Suyun ateşi söndürdüğü gibi sadaka dahatayı giderir.” Bu söz Peygamber (s.a.v.)’den başka vecihlerle de rivayet edildi. İmam Ahmed ve Tirmizi tahric etti, Kab bin Ucra Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu rivayet etti:“Oruç koruyucu kalkandır. Ateşin suyu söndürdüğü gibi sadaka hatayı giderir.”2 Taberani ve başkası mana ile Enes’den merfu olarak tahric etti, Tirmizi ve ibni Hibban sahihinde Enes’den tahric etti, Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki:“Gizli sadaka Rabbin gadabını söndürür, kötü ölümü def eder.”3
Hüseyin oğlu Ali’nin geceleyin sırtında ekmek taşıyıp fakirleri aradığı ve şöyle dediği rivayet edilir:Muhakkak gecenin karanlığında sadaka Rab azze ve cellenin gadabını söndürür,4 Allah Telala buyurdu ki: (Eğer sadakaları açıktan verirseniz ne ala!Eğer, onu fakirlere gizlice verirseniz, işte bu sizin için daha hayırlıdır. Allah da bu sebeble sizin günahlarınızı örter). (Bakara: 2/271) Sadaka ile mutlak olarak veya gizli sadaka ile günahların bağışlanacağına delil gösterdi.
(1) (Bezzar, Ebu Nuaym ve Askeri Mevaiz’de tahric etti (Suyuti’nin Camiul Kebiri, ve Kenzul Ummal).
(2) (Ahmed Cabirden, Tirmizi Kab b. Ucra’dan tahric etti ve: Hasen garibtir dedi. (Camiü’t Tirmizi: 614).
(3) Tirmizi Enes’den tanric etti. (Tergib ve Terhib: 2/30).
(4) Ebu fiuaym Hayda’den tahric etti: 3/135 ve sonrası).
“Gecenin içerisinde adamın kıldığı namaz.” Yani sadaka gibi aynı şekilde hatayı giderir, buna imam Ahmed’in1 Urve bin Nezzal’dan tahric ettiği şu hadis delildir, Muaz (r.a.) dedi ki: Peygamber (s.a.v.) ile Tebük savaşından geldim... ve hadisi zikretti, içerisinde şu cümle vardır: “Oruç kalkandır, sadaka ve gece kıyamı (gece ibadeti) hatayı giderir.”
Sahihi Müslim’de2 Ebu Hureyre (r.a.)’nin Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurduğuna rivayet ettiği tahric edildi: “Farz (namaz)dan sonra namazın en üstünü gece namazıdır.” Sahabeden bir topluluktan rivayet edildi ki: Günahlardan dolayı insanlar ateşte yakılırlar, farz namazlarına kalktıkça günahlarını giderirler. Bu nazarlı çok vecihlerle rivayet edildi. Aynı şekilde gece namazı hataları giderir, çünkü o nafile namazlarını en üstünüdür.
Tirmizi de Bilal (r.a) Peygamber (s.a.v.)’den şöyle buyurduğunu rivayet etti: “Sizin üzerinize gece namazı gerekmektirdir, çünkü o sizden önceki salihlerin adetidir, muhakkak gece namazı Allah azze ve celleye yaklaşmaya vesiledir, günahlardan men edicidir, kötülüklere kefarettir,” cesedden de hastalığı kavucudur.”
Yine Ebu Ümame’nin (r.a.) Peygamber (s.a.v.)’den buna benzer rivayetini tahric etti, mevkuf daha sahihtir.4
Daha önce geçti gizli sadaka hatayı giderir, rabbın gazabını söndürür, gece namazı da böyledir.
(1) Ahmed Müsned’inde tahric etti.
(2) Hadis sahihtir, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud ve Nesai tahric etti. (Camiul usul 10/173).
(3) Hadis hasendir, Kütübü Sitte arasında Tirmizi yalnızca tahric etti. (3544) Hakim, Beyhaki ve Tirmizi Ebi Ümame’den tahric etti, Ahmed, Tirmizi, Hakim ve Beyhaki Bilal’den, ibni Asakir Ebu’d Derda’dan, Taberani Selman’dan, ibni Sünni Cabir’den tahric etti (Camiu’s Sağir 2/65).
(4) Ebu Nuaym Hilye’de: (4/167 ve 5/36) merfu olarak, ve mevkuf olarak: (7/238)’de tahric etti. Mevkuf olarak sahih bir isnatla Abdurrezzak ve Taberani tahric etti.)
Sonra Resulullah (s.a.v.) şu ayeti okudu: (Korkuyla ve umutla raslerine yalvarmak üzere (ibadet ettikleri için) vücutları yataklardan uzak kalır ve kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcarlar. Yaptıklarına karşılık olarak onlar için ne mutluluklar saklandığnı hiç kimse bilemez) (Secde: 32/16-17) Peygamber (s.a.v.) gece namazını faziletini açıklamak için bu iki ayeti okudu.
Enes (r.a.) den rivayet edildi ki: Bu ayet yatsı namazını beklemek hakkında nazil oldu, bunu Tirmizi tahric etti ve doğruladı2 yine bu ayet hakında şöyle dediği rivayet edilir: Akşam ile yarısı arasında nafile kılıyorlardı, bunu da Ebu Davud tahric etti.3
Bunun gibi Bilal’den rivayet edildi, Bezzar4 zayıf bir isnatla tahric etti. Bütün bunlar bu ayet lafzının geneline girer, Allah kendisine dua için vücutları yataklardan uzaklaşanı övdü, bu Allah zikretmek ve dua için uykuyu terkedenleri de kapsar, akşamla yatsı arasında nafile kılanları da, yatsı namazını uyumadan kılmak için bekleyenleri de kapsar, özellikle uyku ihtiyaç anında farzı yerine getirmek için nefisle mücadele etmek böyledir. Peygamber (s.a.v.) yatsı namazını bekleyen kimse için şöyle buyurdu: “Siz namazı beklediğiniz müddetçe namazdasınız”5 buna uyuyup ta teheccüt için uykudan kalkan da dahildir, bu mutlak olarak nafilelerin en faziletlisidir, buna fecrin doğuşunda uykuyu terkedipte sabah namazını kılmayan kalkan da belki dahildir, özellikle uykunun ağır bastığı bir zamanda böyledir bunun için sabah ezanında müezzinin namaz uykudan hayırlıdır demesi meşru kılınmıştır.
“Gece içinde adamın namazı” gecede teheccüdün en faziletli vaktini hatırlatılmasıdır, o da: Gece yarısından sonradır.
(2) Tirmizi tahric etti: “Akşamla yatsı arasında uyanıyorlar ve namaz kılıyorlardı.”
(3) Ebu Davud şu lafızla sahih bir isnatla tahric etti:“Akşamla yatsı arasında uyanıyorlar ve namaz kılıyorlardı.”
(4) Hadis zayıftır, Bezzar şeyhi Abdullah bin fiebib’ten rivayetle Bilal’den tahric etti Heysemi Mecma’da: (7/90) dedi ki: Zayıftır.
(5) Hadis sahihtir, Enes’ten rivayetle: Ahmet, Buhari, Müslim Ebu Davud, Tirmizi ve Nesai tahric etti. (Camiul usul (5/394-395).
Nesai ve Tirmizi Ebu Ümame’den şöyle dediğini tahric etti: Denildi ki:
“Hangi dua daha fazla işitilir (kabul görür)?”
“Gecenin sonuna doğru yapılan ve farz namazların arkasından yapılan (duadır)” buyurdu.
İbni Ebi’d Dünyada tahric etti lafzı şöyledir: Bir adam Peygamber (s.a.v.)’e geldi ve dedi ki:
“Namazın hangisi daha faziletlidir?”
“Gece yarısındaki (namazdır)” buyurdu.
“Hangi dua daha fazla kabul edilir?” dedi.
“Farz namazların ardından yapılan” buyurdu.1
Nesai tahric etti Ebu Zer (r.a.) dedi ki: Peygamber (s.a.v.)’e:
“Gecenin hangi (bölümü) daha hayırlıdır” diye sordum.
“Gecenin hayırlısı ortasıdır” buyurdu.”2 İmam Ahmet tahric etti. Ebu Müslim dedi ki: Ebu Zer’re dedim ki:
“Gecenin hangi bölümünde kıyam etmek (gece namazı kılmak) daha hayırlıdır.” Dedi ki:
“Bana sorduğun gibi Peygamber (s.a.v.)’e sordum buyurdu ki: “Gecenin ortası veya gecenin yarısında, bunu yapan azdır.”3
Bezzar ve Taberani tahric etti. İbni Ömer (r.a.) dedi ki: “Peygamber (s.a.v.)’e gecenin hangi bölümünde duaya daha fazla icabet olur, diye soruldu. “Gecenin ortasındakine” buyurdu. Bezzar rivayetinde şunu ekledi: “Son kısmındakine.”(4)
Tirmizi tahric etti Amr bin Abse Peygamber (s.a.v.)’in şöyle dediğini işittim dedi: “Rabbim kula en yakın olduğu (zaman) gecenin son kısmıdır, bu saatte Allah’ı zikredenlerden olmaya gücün yetiyorsa, böyle ol” buna İmam Ahmet’te doğruladı ve tahric etti lafzı şudur:
“Ey Allah’ın Rasulü saatlarin hangisi daha faziletlidir?” dedim;
“Gecenin son bölümüdür” buyurdu.” Yine bir rivayette: “Gecenin son bölümünde duaya daha fazla icabet olunur” onun bir rivayetinde:
“Ey Allah’ın Rasulü diğer saatlerden, Allah’a daha yolun olun saat var mıdır?” dedim,
“Gecenin son bölümüdür” buyurdu.
İbni Mace’de bunu tahric etti, lafzı şöyledir:
“Gecenin yarısıdır.”
(1) Hadis munkatı muanandır, Tirmizi, Nesai, Beyhaki ibni Adiy, Taberani Ebu Ümame’den tahric etti, o da Amr bin Abse’den rivayet etti, ibni Huzeyme ve ibni Hacer bunu doğruladı, Tirmizi hasendir dedi (Camiul Usul 6/178, Neylül evtar 3/56, Mecmau’z Zevaid: 2/264).
(2) Nesai Sünen’de, Buhari tarihinde tahric etti.
(3) (Hadis zayıftır, Ahmed tahric etti, senedinde Muhacir bin Mahled var, o zayıftır. Ebu Hatim dedi ki: Hadisi gevşektir. (Mizanus itidal: 4/394).
(4) Bezzar, Taberani (Kebir, Evsat ve Sağir’de) tahric etti. Heysemi Mecmau’z Zevaid’de dedi ki: (10/155). Bezzar ve Kebir’in adamları sahih rivayet adamlarıdır).
İmam Ahmed bir rivayetinde Amr bin Abse’nin şöyle dediği rivayet etti:
“Ey Allah’ın Rasulü, daha faziletti olan bir saat var mıdır” dedim.
“Allah’a (rahmeti) geceleyin iner, (Allah) şirk haricindekileri bağışlar” buyurdu.1 Denildi ki: Gecenin içi mutlak kullandığı zaman ortasıdır, eğer son kısmı denilirse: Murad ikinci yarının ortasıdır, o da altı bölümün beşinci bölümüdür, o vakit ilahi rahmetin iniş vaktidir.
“Sana işin başını, direğini ve zirvesini haber vereyim mi?”
“Evet ya Rasulullah” dedim. Buyurdu ki:
“İşin başı İslam, direği namaz, zirvesi cihaddır.” İmam’a Ahmed’in fiehr b. Havşeb’den, onun da ibni Ğanm’dan onun da Muaz (r.a.) bana dedi ki:
“Eğer dilersen sana bu işin başını, bu dini kıvamını ve zirvesini sana anlatırım.”
“Evet” dedim.
“Allah’ın Nebisi (s.a.v.) bana buyurdu ki: “Bu işin başı şeriki olmayan tek olan Allah’tan başka ilah olmadığına şehadet etmen, Muhammed’in onu kulu ve rasulü olduğuna şehadet etmendir, bu işin kıvamı namazı dosdoğru kılman ve zekat vermektir, onun zirvesi Allah yolunda cihaddır. Ben insanlarla namaz kılıncaya, zekat verinceye, Allah’tan başka ilah olmadığına, Muhammed’in Allah rasulü olduğuna şehadet edinceye kadar savaşmakla emrolundum. Eğer hak müstesna buna yaparlarsa kanlarını ve mallarını korumuşlardır ve hesapları Allah’a aittir.” Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Muhammed’in Allah rasulü olduğuna şehadet edinceye kadar savaşmakla emrolundum, eğer hak müstesna bunu yaparlarsa kanlarını ve mallarını korumuşlardır ve hesapları Allah’a aittir.” Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Muhammed’in nefsi kudret elinde olan Allah yemin olsun ki: Farz namazdan sonra cennet dereceleri istenilen bir iş uğrunda bir yüz yaralanır, bir ayak tozlanırsa Allah yolunda cihad gibidir, kulun mizanı Allah yolunda infak ettiği hayvanın veya üzerinde Allah yolunda yük taşınması için verdiği hayvanı (sevabının ağırlığı kadar) (hiç bir iyilik) ağır basmamıştır” ve; Peygamber (s.a.v.) üç şeyden haber verdi: İşin başı, direği ve zirvesinden.
İşin başı, işin başıyla İslamı kastediyor, bunu tefsiri başka rivayette iki şehadet olarak gelmiştir. O ikisi kabul etmeyen müslüman değildir. Dinin kıvamı, direği ise namazdır, diğer rivayette: “Namaz kılmak ve zekat vermektir”
Zirvesi ise -o en yücesi ve yükseğidir, cihaddır- bu farzlardan sonra en faziletli olduğuna delildir.
(1) Hadis sahihtir. Ahmed, Tirmizi, Nesai, İbni Mace, Taberani “Dua” bölümünde tahric etti. İbni Huzeyme doğruladı. (Camiul Usul: 6/178).
Bu alimlerden imam Ahmed ve başkasının sözüdür. İmam Ahmed’in bir rivayetinde: “Muhammed’in nefsi kudret elinde olana yemin olsun ki: Namazdan sonra, cennet derecelerinden istenilen bir iş uğrunda bir yüzün yaralanması, bir ayağın tozlanması, Allah azze ve celle yolunda cihad gibidir” rivayeti açıkça buna delildir.
Sahihayn’de Ebu Zer (r.a.)’in şöyle dediği rivayet edilir:
“Ey Allah’ın rasulü amelin hangisi daha faziletlidir?” dedim. Buyurdu ki:
“Allah iman sonra Allah yolunda cihaddır.”1 Ebu Hureyre (r.a.) Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurduğu rivayet etti: “Amellerin en faziletlisi Allah’a iman, sonra Allah yolunda cihaddır.”2 Bu manada gerçekten çok hadis vardır.
“Bütün bunları toplayan şeyi sana bildireyim mi?”
“Evet ya Rasulullah” dedim. Bunun üzerine kendi dilini tuttu ve:
“Buna engel ol” buyurdu. Bu dili korumanın hayrın temeli olduğunun delildir.
“Kim Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsa ya hayır söylesin ya da sussun”3 hadisinin şerhi esnasında bu mana üzerine kelam daha önce geçti. “Allah’a iman ettim, de sonra dosdoğru ol”4 hadisini şerhederkende daha önce geçti. Bezzar müsnedinde.”5 Ebi’l Yüsr’den tahric etti ki: Bir adam dedi ki:
“Ey Allah’ın rasulü bana beni cennete gidirecek ameli bildir.” Buyurdu ki: Diline işaret ederek bunu tut, ve bunu tekrarladı ve buyurdu ki:
“Annen seni kaybetsin, insanları burunları üzerine cehenme atan dillerinin kazandığı değil midir?” isnadı hasendir, dedi.
Dillerin kazandığından muradi haram sözün cezasıdır, çünkü insan sözü ve işiyle iyilik ve kötülük diker. (S: 66) Sonra kıyamet günü diktiğine hasat eder, toplar, kim söz ve işiyle hayır dikerse iyilik toplar, kim söz ve fiile şer dikerse yarın pişmanlık toplar.
(1) Hadis sahih. Ahmed, Buhari, Müslim, Nesai, Ebu Zer’den tahric etti. (Camiu’l Usul: 10/338).
(2) Hadis sahihtir, Ahmed, Buhari, Müslim, Tirmizi ve Nesai Ebu Hureyre’den tahric etti. (Camiu’l Usul: 10/337)
(3) Hadis sahihtir, daha önce geçti on beşinci hadistir.
(4) Hadis sahihtir, 21. hadistir.
(5) O: “Bezzar’ın zevaidini keşfi” kitabındadır. (4/219-220) ve dedi ki: İsnadı güzel, metni garibtir.
Muaz hadisini zahiri, insanları cehenneme girdiren şeylerin çoğunun dilleriyle konuştukları şey olduğuna delildir. Çünkü masiyet olan konuşmaya şirkte girer, o Allah katında en büyük günahtır, bilgisizce Allah adına söz söylemekte girer, bu da şirke yakındır, yalan şahitlikte girer, sihir, zina iftirası, yalancılık, gıybet koğuculuk (laf getirip götürme). Ve diğer sözden hali olmayan masiyet filleride girer.
Ebu Hureyre (r.a.) hadisinde Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: “İnsanları cehenneme girdiren şeyin çoğu iki boşluktur: ağız ve ferçtir.” Bunu İmam Ahmed ve Tirmizi tahric etti.1
Sahihayn’de Ebu Hureyre (r.a.)’ın Peygamber (s.a.v.)’de şöyle buyurduğuna rivayet ettiği tahric edildi: “Adam içerisinde bulunan şey açığa çıkmadan bir kelime konuşur, o sebepten doğu ve batı arası kadar cehenneme yuvarlanır.” Bunu Tirmizi’de tahric etti lafzı şöyledir: “Bir adam sakınca görmediği bir kelimeyi konuşurda, bu sebeble yetmiş son bahar cehennem yuvarlanır.”2
Malik Zeyd bin Eslem’den rivayet etti, o da babasında rivayet etti ki: Ömer Ebu Bekir (r.a.) dilimi çekersen huzuruna girdi. Ömer (r.a.) dedi ki: Dur, Allah sana mağrifet etsin. Ebu Bekir dedi ki: Bu beni tehlikelere götürdü.3 İbni Büreyde dedi ki: İbni Abbas’ı dilini tutup şöyle derken gördüm: Sana yazıklar olsun, hayır şöyle ki ganimet bulasın, veya kötü şeyden dolayı sustu ki selamette kal, yoksa bil ki pişman olursun. Dedi ki:
(1) Hadis sahih, Buhari, Müslim, Nesai, Ahmed, Tirmizi (2005) ibni Mace ve Hakim tahric etti. Tirmizi dedi ki: Bu hadis sahih garibtir. (Tergib ve Terhib: 3/536).
(2) Hadis sahihtir. Malik Muvatta’da, Buhari, Müslim, Tirmizi Ebu Hureyre’den tahric etti. Bu ibni Mace ve Tirmizi’nin lafzıdır. (Camiu’l Usul: 12/337, 338). Tenvirul Havalik fierhu Muvatta Malik: 13/148-149).
(3) Hadisin isnadı sahihtir. Malik Muvatta’da, Ebu Ya’la ibnu’s Sünni, ibni Ebi Dünya tahric etti (Tenvirul Havalik: 3/151).
Ona Ey ibni Abbas niçin bunu söylüyorsun? denildi dedi ki: Kıyamet günü hayır söyleyip, hayır yazdığı müstesna, cesedinde dilinden daha fazla öfkeleneceği veya kin duyacağı şey yoktur.”1
İbni Mesud (r.a.) kendilinden başka (hak) ilah olmayan Allah’a yemin ediyor ve diyordu ki: Yeryüzünde dilimden daha uzun süre hapse ihtiyaç duyan başka bir şey yoktur.2 Hasan (Basri) dedi ki: Dil: Bedenin emridir, azalardan birine cinayet işlerse işler, affederse affeder.3
Yunus bin Ubeyd dedi ki: Diline önem veren kimsenin diğer amellerini de salih olduğunu gördüm4 Yahya bin Kesir dedi ki: Bir adamı konuşması salihse onu diğer amelinden de bilirim.5 Bir adamın konuşması bozuk oldu mu, onu diğer amelinden de bilirim.
Mübarek bin Fedale Yunus bin Ubeyd (r.a.)’dan rivayetle dedi ki: Dil dışında iyiliklerde başka bütün iyiliklerin kendisine tabi olduğu bir şeyi göremezsin çünkü sen bir adam gündüz oruç tutar görürsün haramla oruç açar, gece namaz kıldığını gündüz yalan şahitlik yaptığını görürsün, fakat ancak hak konuşupta diğer amelinin buna zıt olduğunu göremezsin.6
(1) Hadis zayıftır. Ahmed, Ebu Nuaym Hilye’de: (1/327-321) Abdul Vehhab’dan o da Saidi’l Cerir’i o da bir kısım adamlardan şöyle dediğini rivayet etti: İbni Abbas (r.a.)’ı gördüm...
(2) İbni Mesud’dan Ebu Nuaym Hilye’de: (1/134) tahric etti.
(3) Hasan’dan: İbni Ebi’d Dünya, “susma” konusunda tahric etti.
(4) İbni Ebi’d Dünya “susma” konusunda tahric etti.
(5) Ebu Nuaym Hilye’de tahric etti: (3/68).
(6) Yunus bin Ubeyd’den Ebu Nuaym Hilye’de tahric etti: (3/20).
OTUZUNCUHADİS
(Allah Teala’nın Hükümleri)
Ebu Salebe el-Huşeni (Cersum bin Naşir) (r.a.)’den: Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Allah farzlar kıldı onları zayi etmeyiniz, ve sınırlar koydu onları aşmayınız, bir şeyler haram kıldı. Onları işlemeyiniz, unutmaksızın size rahmet olsun diye de bazı şeyler hakkında sustu (bir şey bildirmedi) onları araştırmayınız.”Hadis hasen, Darekutni ve başkası rivayet etti.1
Bu hadis Mekhul’un Ebu Salebe el-Huşeni’den olan rivayetidir, iki illeti vardır. Birincisi: Mekhul’un Ebu Salebe’den duyduğu doğru değildir. Ebu fiehr Dimeşki, Hafız Ebu Nuaym ve başkaları böyle söyledi. İkincisi: Merfuluğu veya Ebu Salebe’ye mevkuf oluşu hususunda ihtilaf edildi, bazısı mekhulun kendi sözü olarak rivayet etti, fakat Darekutni dedi ki: Doğru ya en fazla benzeyeni merfuluğudur” dedi ki: Bu daha meşhurdur. fieyh rahimehullah bu hadisi hasen saydı, yine kendinden önce hafız Ebu Bekir es-Semani Emali’sinde hasen saydı. Bu hadisin manası merfu olarak başka vecihlerle rivayet edilmiştir.
Bezzar Müsned’inde ve Hakim (Müstedrek’te) Ebu’d Derda (r.a.) dan tahric etti ki Nebi (s.a.v.) buyurdu ki: “Allah’ın kitabında helal kıldığı helal, haram kıldığı haramdır, sustuğu şey affedilmişti, Allah’dan affettiğini kabul edin, muhakkak Allah bir şeyi unutacak değildir, sonra şu ayeti okudu: “(Rabbin unutkan değildir) (Meryem: 19/64)
(1) Hadis hasendir, Ebu Bekir Semani Emalisinde ve Nevevi; hasendir, dedi bunu Darekutni, Taberani Kebir’de Beyhaki, Hatibi Bağdadi, Ebu Nuaym Hilyede mevkuf olarak (9/17) tahric etti. Heysemi dedi ki: Adamları sahih rivayet adamlarıdır ve Hakim bunu doğruladı (Camiu’l Usul: 6/37 Mecmau’z-Zevaid: 1/171).
Hakim isnadı sahihtir, dedi. Bezzar: İsnadı salihtir, dedi.1 Bunu Taberani ve Daretuni başka bir vecihle Ebu Salebe’nin hadisi gibi Ebu’d-Derda’dan tahric etti sonunda (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allahtan bir rahmettir, onu kabul edin”2 fakat isnadı zayıftır.
Tirmizi ve ibni Mace Seyf bin Harun’dan tahric etti, o da Süleyman Teymi’den, o da Osman’dan, o da Selman (r.a.) dan şöyle dediğini rivayet etti: “Rasulullah (s.a.v.)’e yağ, peynir ve vahşi eşeklerden soruldu, buyurdu ki: “Helal, Allah’ın kitabında helal kıldığıdır, haram Allah’ın kitabında haram kıldığıdır, sustuğu şey affettiği şeydendir.”3 Tirmizi dedi ki: Bu Süfyan yani ibni Uyeyne, Süleyman’dan, o da Ebu Osman’dan, o da Selman (r.a.)’dan kendi sözü olarak rivayet etti, sanki sahih gibi ilel kitabında4 Buhari’nin merfu hadis hakkında şöyle dediğini zikretti: Bunu mahfuz olarak görmüyorum Ahmed dedi ki: O münkerdir. Aynı şekilde ibni Muayn münker saydı. Ebu Hatimi Razi5 dedi ki: Bu hatadır, güvenilir kimseler (sika) Teymiye’den o da Ebu Osman’dan, o da Peygamber (s.a.v.)’den mürsel olarak rivayet etti, içerisinde Selman yoktur, ben de derim ki: Selman’dan dendi sözü olarak başak vecihlerle de rivayet edildi.
Bunu ibni Adiy6 ibni Ömer (r.a.)’den merfu olarak tahric etti ve isnadını zayıf gördü, Salih el-Mürri Cüreyri’den, o da Ebu Osman en-Nehdi’den, o da Ayşe (r.a.)’den rivayet etti.
(1) Hadis hasendir, Bezzar, Taberani Kebir’de, Hakim ve Beyhaki tahric etti, Heysemi Mecma’da dedi ki: (1/171): İsnadı hasen, adamları güvenilirdir.
(2) Hadis zayıftır, Taberani, Evsat ve Sağir’de, Darekutni, ibni Adiy Kamil’de tahric etti Heysemi Mecma’da: (1/171) dedi ki: Senedinde Esram bin Havşeb var, o metrüktür, kendisine uydurma nisbet edilmiştir.
(3) Doğrusuna göre hdasi mevkuftur Tirmizi tahric etti (Rakam: 1726, 6/48-49) İbni Mace Beyhaki Hakim Taberani Kebir’de Ukayli Duafa’da (zayıflar) tahric etti. (Camiul usul 6/36 ve sonrası).
(4) İlel kitabında.
(5) Hadis zayıftır. İbni Adiy Kamil’de tahric etti. Senedinde ibni Mücerri el-Basri var. Nesai dedi ki: Sika (güvenilir) değildir. (Mizanul itidal: 4/271).
Ve isnadında hata etti1 Hasan’dan mürsel olarak rivayet edildi2 Ebu Davud ibni Abbas (r.a.)’dan şöyle dediğini tahric etti. Cahiliye ehli bazı şeyleri yiyorlar, bazılarını da pis sayarak terk ediyorlardı, Allah peygamberini gönderdi, kitabını indirdi, helali helal, haramı haram kıldı, helal kıldığı helal, haram kıldığı haramdır, sustuğu şey affedilmiştir. Sonra şu ayeti otudu: (De ki: Bana vahyolundu, leş veya akıtılmış kan yahut domuş eti -ki pisliğin kendisidir- ya da günah işlenerek Allah’dan başkası adına kesilmiş bir hayvandan başka, yiyecek kimseye haram kılınmış bir şey bulamıyorum...) (Enam: 6/145) bu mevkuftur.4
Ubeyd b.Umeyr dedi ki: Allah azze ve celle helal ve haram kıldı, helal kıldığı helal, haram kıldığı haramdır, sustuğu affedilmiştir. Ebu Salebe hadisinde hükümler dört kısma ayrılmıştır: Farzlar, haramlar, sınırlar ve susulan şeyler bunlar dini bütün hükümlerini kapsıyor.
Ebu Bekir ibni’s Semani dedi ki: Bu hadis dini usul ve füruundan büyük bir asıldır. Dedi ki: bazılarının şöyle dediği hikaye edilir: Resulullah (s.a.v.)’in hadislerinde Ebu Salebe hadisi kadar, dinin usul ve fuuruna tek başına toplayan bir hadis yoktur. Dedi ki: Ebu Vasile el-Müzeni’nin şöyle dediği hikaye edildi: Resululah (s.a.v.) dini dört kelimede topladı, dedi ve sonra Ebu Salebe hadisini zikretti. Sonra ibni Semani dedi ki: Kim bu hadisle amel ederse sevabı alır, azaptan emin olur. Çünkü kim farzları yerine getirir, haramlardan kaçınır, sınırlarda durur (aşmazsa), kendine gaib olanı araştırmazsa, fazilet kısımlarını tamamlar, dini haklarını yerine getirir, çünkü kurallar bu hadiste zikredilen çeşitlerin dışına çıkmaz. Bitti.
Farzlar ise: Namaz, zekat, oruç, hac gibi Allah’ın kullara lüzumlu kıldığı şeylerdir. Alimler farz ve vacibin aynı şey olup olmadığını ihtilaf etti. Bazısı ikisinde aynıdır, kitab, sünnet, icma vb. gibi şeriat delillerin biriyle sabit olan her vacib farzdır, dedi.
(1) Salih bin Beşir ez-Zahid, Beşir el-Mürri vaizdir, meşhur, Basralı’dır. İbni Muayn, Darekutni ve başkaları zayıf gördü (Mizanu’l İtidal: 2/279).
(2) Ukayli Duafa’da rivayet etti.
(4) Abol b. Humeyd ve Ebu Davud sahih bir isnadla ve ibni Ebi Hatim Ebu’ş fieyh, ibni Mirdeveyh ve Hakim tahric etti ve doğruladı. İbni Abbas’tan tahric Mirdeveyh ve Hakim tahric etti ve doğruladı. İbni Abbas’tan tahric ettiler. (Dürrül Mensur: 3/96, ibni Kesir tefsiri 2/184).
fiafi ashabı ve diğerlerinden meşhur görüş budur.
Ahmed’den bir rivayet hikaye edildi çünkü o dedi ki: Namazdaki her şey farzdır.
Bazısı dedi ki: Farz kati delille sabit olan şeydir, vacip ise kati olmayan delille sabit olan şeydir, bu Hanefi ve başkalarının görüşüdür. AHMED’den gelen nasların çoğu farzla vacibi ayırıyor, ashabından bir kısmının şöyle dediği nakledilir: Ancak Allah’ın kitabında olan şey farz diye isimlendirilir.
Fıtır sadakası hakkında dedi ki: Ona farz demeye cesaret edemiyorum. Bununla beraber vacibliğini söylüyor. Ashabımızdan bazısı dedi ki: Muradı şudur: Farz, kitapla sabit olan şey vacip sünnetle sabit olan şeydir.
Dostları ilə paylaş: |