(2) Bu Ebu Davud’un rivayetidir.
(3) İbni Ebi’d-dünya fiükür’de Mahled bin Hüseyintahric etti, rakam: 19.
Bazısı dedi ki: Nimetlerden herhangi birisiyle O’nun masiyetine karşı yardım istenmemesidir. Ebu Hazim ez-Zahid azaların tamamının şükrünü ve masiyetlerden kaçınmasını, taatta kullanılmasını zikretti, Hazim ez-Zahid azaların tamamının şükrünü ve masiyetlerden kaçınmasını, taatta kullanılmasını zikretti, sonra dedi ki: Diliyle şükredip diğer bütün azalarıyla şükretmeyenin misali, elbisesi olup ta elbisenin bir ucunu giyen ve kendisine soğuk, sıcak, kar ve yağmura karşı bir fayda vermeyen adam gibidir.4 Abdurrahman bin Zeyd bin Eslem dedi ki: Kul Allah’ın kendi üzerindeki, bedenindeki, işitmesindeki, görmesindeki, elerindeki, ayaklarındaki ve diğer azalarındaki nimetine baksın, bunlardan herbir şeyde Allah’ın nimeti vardır, (S:13) kul üzerine bedenindeki Allah’ın nimetini O’na itaatta kullanması haktır, diğer bir nimette rızıktadır, Allah’ın kendisine veerdiği rızık nimetini de Ona itatta kullanması haktır. Kim bu şekilde yaparsa şükrün dizginini, kökünü ve dalını almış olur.5
Hasan yürüyüşünde kibirli oan bir adam gördü ve dedi ki: Allah için herbir uzuvda nimet vardır, ey Allah’ım, bizi senin nimetinde sana karşı masiyette kuvvet kazanan kimselerden kılma. fiükrün ikinci derecesi: Müstehab olandır, o da farz ve haramların terkinden sonra kulun nafileleri yapmasıdır, bu ileri gidip Allah’a yakın olanların derecesidir, bu zikri geçen hadislerde Peygamber (s.a.v.)’in işaret buyurduğu şeydir. Aynı şekilde Peygamber (s.a.v.) namazda çok gayret gösteriyor, iki ayağı yarılana kadar ayakta duruyordu, kendisine:
“Allah senin geçmiş ve gelecek hatalarını affettiği halde niçin böyle yapıyorsun” denildiğinde:
“fiükreden bir kul olmayayım mı?” diyordu.6 Selefin biri dedi ki: Allah azze ve celle: (Ey Davud ehli şükrediniz) (Sebe: 34/13) buyurunca, gece ve gündüz de hangi saatte olursa olsun onlardan namaz kılan vardı.8 Bununla birlikte Peygamber (s.a.v.)’in zikrettiği amellerin bazısı farz ayındır, namazın mescidlerde cemaatla kılınmasını farz görenlere göre namaza yürümek gibi, veya farzı kifayedir iyiliği emredip kötülükten nehyetmek gibi, imdat dileyenin imdadına koşmak, hüküm veya insanların arasını düzeltmede adaletli olmak gibi.4
(4) İbni Ebi’d-dünya fiükür’de tahric etti, rakam: 126, Ebu Nuaym Hilye’de Ebu Hazim’den tahric etti.
(5) İbni Ebi’d-dünya fiükür’de tahric etti, rakam: 184.
(6) Ahmed, Buhari, Müslim Ayşe (r.a.)’den tahric etti.
(8) İbni Ebi Hatim Sabit el-Bünani’den tahric etti. İbni Kesir tefsiri: 3/258.
(S:14) Abdullah bin Amr Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu rivayet etti: “Araları düzeltmek sadakaların en faziletlisidir.”1 Peygamber (s.a.v.)’in işaret ettiği bu çeşit sadakalardan bazısının menfaati başkasına geçmektedir, “araları düzeltmek, adamı hayvanına bindirmek veya eşyasını hayvanına yükleme gibi. Selam, aksırana yerhamukellah demek, yoldan eziyet verici şeyleri kaldırmak, iyiliği emredip kötülükten nehyetmek, mesciddeki sümüğü gömme, yardım iseyene yardım etmek, sağıra duyurmak, köre yol göstermekte buna girer.” Ebu Zer hadisinin bazı rivayetlerinde geldi ki: “Konuşamayanın yerine açıklama yapman sadakadır.”2 Sadakanın bazısının da menfaati sadece yapanadır. Tesbih, tekbir, tahmid, tehlil, namaza yürümek, duha namazının iki rekatı gibi, bu iki rekat diğerlerinin tamamının yerine yeterlidir, çünkü namazda bütün azalar Allah’a itaatta kullanılıyor, bütün bu aza eklemlerinin şükrü için kafi oluyor.
Zikredilmiş olan geri kalan hasletlerde ise çoğunluğunda bedenin bazı azaları kullanılıyor, bededinin bütün eklemleriyle yapıncaya kadar sadaka tamamlanmış olmuyor, o eklemlerde Ayşe (r.a.) hadisinde geldiği gibi yüzaltmış tanedir. Müsned’de3 ibni Mesud (r.a.)’dan rivayet edildi ki, Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki:
“Hangi sadakanın daha faziletli veya daha hayırlı olduğunu biliyor musunuz?” Dediler ki:
“Allah ve rasulü daha iyi bilir.” Buyurdu ki:
“Karşılıksız vermektir, kardeşine dirhemleri veya binek hayvanını, veya koyun veya inek sütünü vermendir.”Minhatüdderahim ile murad: Borç vermektir, minhatü zahrid dabbeti ise: Binecek kimseye emaneten vermektir. (S:15) Minhattü lebeniş şati evil bakarati:Sütünü içmesi için inek veya koyun vermen daha sonra geri sana iade edilmesidtir. İmam Ahmed ve Tirmizi Bera bin Azib (r.a.)’den tahric etti ki, Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: “Kim süt hayvanını veya gümüş verirse, veya su tuluğunu hediye ederse onun için köle azad etmiş sevabı vardır.”4 Tirmizi dedi ki: “Men meneha menihate verikin.” Yani; borç dirhem verirse demektir. “Ve ehda zükakan” onunla yol göstermeyi kastediyor. Buhari Hassan bin Atiyye’den o da Ebu Kebşe es-Seluli’den şöyle dediğini tahric etti: Abdullah bin Amr’ın şöyle dediğini duydum:Rasululah (s.a.v.) buyurdu ki: “Kırk hasletin en yükseği sütlü keçiyi (sütünden istifade etmek için) vermektir. Hangi amel eden biri sevabını umaraktan veya vadolunanı tasdik ederekten onlardan bir hasleti yapsa Allah onu cennete girdirir.”Hassan bin Atiyye dedi ki: “Sütlü keçiyi vermekten daha aşağı selam vermek, aksırana yerhamukellah demek, yoldan eziyet verici şeyi kaldırmak ve benzeri gibi şeyleri saydık on beş haslete ulaşmadı.5
Hakim ve başkası fazlalıklarla tahriç etti, o da: “Kişinin kendine ve ehline harcadığı şey için kendisine sadaka sevabı vardır, ırzını koruduğu şeyde kendisine sadaka yazılır müminin harcadığı, isyana ve binaya harcadığı hariç, her nafakanın yerine Allah yenisini vermeye kefildir.”6 (S:16) Müsned’de7 Ebu Cüreyc el-Hüceymi’den şöyle dediği rivayet edildi: “Peygamber (s.a.v.)’e iyilikten sordum, buyurdu ki: “İyilikten hiçbir şeyi küçük görme, velev ki evlendirmen olsun, velev ki ayakkabı derisini vermen olusun, velev ki kovandan su isteyenin kabına su boşaltman olsun, velev ki insanların yolundan onlara eziyet veren birşeyi uzaklaştırman olsun, velev ki kardeşini güler yüzle karşılaman olsun, veya kardeşinle karşılaştığında ona selam vermen olsun veya yalnız kalanla dostluk kurman olsun.”
5 Taberani ve Bezzar tahric etti, Heysemi Mecma’da: (8/80) dedi ki: Senedinde Abdurrahman bin Zeyad bin Enum var, o zayıftır.
(2) Daha önce geçtiği gibi Ebu Davud tahric etti.
(3) Ahmed ve Ebu Ya’la tahric etti ve şu ziyadeyi yaptı: “Dinar veya inek” Bezzar ve Taberani Evsat’ta tahric etti. Heysemi dedi ki:Ahmed’in adamları sahih rivayet adamlarıdır.
(4) Hadis sahihtir, Ahmed, Tirmizi tahric etti ve dedi ki: Bu hadis hasen sahih gariptir.
(5) Ahmed Buhari Cabir’den tahric etti, Ahmed, Müslim, Ebu Davud Huzeyfe el-Yeman’dan tahric etti Feyzulkadir ve Camiussağir) hadisin hepsini Ahmed ve Tirmizi Cabir’den tahric etti (Terğib ve Terhib: 3/421).
(6) Hakim rivayetinin senedinde Abdulhamid bin Hasan el-Hilali var o zayıftır. Hadisin başını Ahmed, Tirmizi tahric etti ve güzel görür.
(7) Hadisin isnadı güzeldir.
El ve dille insanlardan eziyeti def etmekte sadakadandır. Sahihaynde Ebu Zer (r.a.)’den rivayetle Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurduğu rivayet edildi:
“Ey Allah’ın rasulü amellerin hangisi daha faziletlidir” dedim. Buyurdu ki:
“Allah’a iman ve Allah yolunda cihad etmektir.” Dedim ki:
“Eğer yapmazsan?” buyurdu ki:
“Ustaya veya işi beceremeyene yardım edersin.” Dedim ki:
“Amelin bazısından zayıflarsam görüşün nedir?” Buyurdu ki:
“fierrini insanlardan engelle, o sadakadır.”1 İbni Hibban’ın sahihinde2 Ebu Zer (r.a.)’den şöyle dediğini rivayet edildi: Dedim ki:
“Ey Allah’ın rasulü kul yaptığı zaman cennete gireceği bir ameli bana bildir” buyurdu ki:
“Allah’a iman eder” dedi ki:
“Ey Allah’ın rasulü imanla beraber amel var” dedim, buyurdu ki:
“Allah’ın kendisine verdiği rızıktan biraz verir” dedim ki:
“Eğer bir şeyi yoksa?” buyurdu ki:
“Diliyle iyilik söyler” dedim ki:
“Eğer dili maksadını anlatamıyorsa (ifade etmede güç yetiremiyorsa)?” Buyurdu ki:
“Yenilmişe yardım eder” dedim ki:
“Eğer zayıf, gücü yoksa?” buyurdu ki:
“Becerisi olmayana iş yapar” dedim ki:
“Eğer kendisi beceriksiz ise?” bana döndü ve buyurdu ki:
“Arkadaşına hayırdan bir şey bırakmak istemiyorsun, (bu durumda) insanlara eziyeti bıraksın” dedim ki:
“Bunların hepsi muhakkak kolaydır” buyurdu ki:
“Nefsimi kudret elinde tutana yemin ederim ki, bundan herhangi bir hasleti Allah’ın katındakini (sevabı) isteyerek yaparsa, kıyamet günü cennete girinceye kadar elinden tutarım” kırk hasleti zikrettiği Amr hadisinde olduğu gibi, bu hadiste bütün bu amellerde niyetin ihlasını şart koştu. (S:17) Bu Allah Teala’nın şu ayeti gibidir: (Onların fısıldaşmalarının bir çoğunda hayır yoktur. Ancak bir sadaka yahut bir iyilik yahut da insanların arasını düzeltmeyi isteyenin (fısıldaşması) müstesna. Kim Allah’ın rızasını elde etmek için bunu yaparsa, biz ona yakında büyük bir mükafat vereceğiz) (Nisa: 4/114) Hasan ve ibni Sirin’den rivayayet edildi ki:
“Niyet olmasa da iyiliğe sevap verilir. Buğzettiği bir kimsenin kendisinden ihtiyacını isteyen ve utanarak veren adamın halinden Hasan’a onun için bir sevap var mıdır” diye soruldu, dedi ki:
“Bu bir iyiliktir, iyilikte sevap vardır” bunu Humeyd bin Zenceveyh tahric etti. İbni Sirin’e:
“Ecrini bekleyerek değilde ihlinden utandığı için cenazenin peşinden giden adamın ecri var mıdır” diye soruldu, dedi ki:
“Bir ecir değil onun iki ecri vardır, bir ecir namaz ecri, diğer ecir sağ olanlara sıla ecridir.” Bunu Ebu Nuaym Hilye’de tahric etti.
Müslümanın müslümana olan haklarını yerine getirmesi de sadaka çeşitlerindendir. Bazısı geçen hadislerde zikredildi. Sahihayn de Ebu Hureyre (r.a.)’den Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurduğu rivayet edildi: “Müslümanın müslüman üzerindehakkı beştir: Selamını almak, hastayı ziyaret etmek, cenazeyi takip etmek, davete icabet etmek ve aksırana yerhamukellah demektir.” Müslim’in bir rivayetinde de: “Müslüman için müslüman üzerinde altı hak vardır.” Denildi ki:
“Onlar nedir, ya Resulullah?” Buyurdu ki:
“Onunla karşılaştığında ona selam ver, seni davet ettiğinde ona icabet et, senden nasihat isterse ona nasihat ver, aksırıp ta Allah’a hamdederse yerhamukellah de, hastalanırsa onu ziyaret et, ölürse (cenazesinin) arkasından git.”4 Sahihayn de Bera bin9 Azib’ten şöyle dediği rivayet edildi: “Rasulullah (s.a.v.) bize yedi şeyle emretti: “Hasta ziyaretini, cenazelerin ardından gitmeyi, aksırana yerhamukellah demeyi, yeminleri tutmayı, mazluma yardım etmeyi, davet edene icabet etmeyi ve selamı yaymayı.” Müslim’in bir rivayetinde de: “Yemini tutmayı” cümlesine bedel “yolu şaşırmışa yol göstermeyi” şeklindedir.56
(S:18) Farz olan insan oğlunun haklarına koşturmak ta sadaka çeşitlerindendir. İbni Abbas (r.a.) dedi ki: “Kim kardeşinin kendisinde olan hakkını ödemek için yürürse attığı her adım için kendisine sadaka vardır.6 Zor durumda kalmışa borcu ertelemekte sadakalardandır. Müsned ve ibni Mace’nin süneninde Büreyde’den merfu oarak rivayet edildi ki: “Kim zorda kalana (borç ödemesi için) mühlet verirse, borcunu günü gelmeden önce onun için her gün sadaka ecri vardır, borcun ödeme günü geldikten sonra mühlet verirse, borcun günü gelmeden önce onun için her gün sadaka ecri vardır, borcunu ödeme günü geldikten sonra mühlet verirse herbir gün için onun misli kadar sadaka sevabı vardır.”7 Hayvanlalra iyilik etmekte ondan8dır. Rasulullah (s.a.v.)’e hayvanı sulama hakkında sorulunca buyurdu ki: “Her bir canlı için ecir (sevap) vardır.”8 Peygamber (s.a.v.) haber verdi: “Zinakar bir kadın susuzluktan dilini çıkaran bir köpeği suladı, bu sebebten bağışlandı.”9
6(1) Hadis sahih, müttefak aleyhtir, fierhussünne: 9/353.
(2) İbni Hibban sahihinde tahric etti.
(4) Hadis sahihtir, Buhari Müslim, Ahmed, Ebu Davud, Tirmizi ve Nesai tahric etti, ibni Hibban doğruladı.
(5) Hadis sahihtir, Buhari, Müslim, Ahmed, Tirmizi ve Nesai tahric etti, ibni Hibban doğruladı.
(6) Taberani ve Ziya el-Makdisi el Muhtara an ibni Abbas’ta tahric etti.
(7) Hadis sahihtir, Ahmed, ibni Mace ve Hakim tahric etti ve doğruladı.
(8) Hadis sahihtir, Ebu Hureyre’den Malik, Ahmed, Buhari, Müslim, Ebu Davud ve ibni Hibban tahric etti.
(9) Hadis sahihtir, Ebu Hureyre’den Ahmed, Buhari, Müslim ve ibni Hibban tahric etti.
Amel yapana özel sadaka ise tesbih, tekbir, tehlil, istiğfar, Peygamber (s.a.v.)’e salavat getirmek gibi zikir çeşitleridir, Kuran okumak, mescide yürümek, namazı beklemek için mescidde oturmak, giyiniş ve yürüyüşte mütevazi olamak, helal kazanmak ve helali araştırmak ta böyledir.
Geçmiş amellerden dolayı nefsi hesaba çekmekte onlardandır, geçmiş günahlara pişman olup tevbe etmek, ona üzülmek, nefsi küçük görmek ve Allah için ona buğzetmekte, Allah korkusundan dolayı ağlamak ta, yer ve gök hakkında tefekkür etmek, ahiret ve orada vadedilen mükafat ve azap gibi kalpte imanı artıran şeyleri tefekkür etmek, sevgi, korku, ümit, tevekkül de onlardandır. (S: 19) denildi ki: Tefekkür bedeni nafile amellerden daha faziletlidir, bu tabiinlerden bir çoğundan rivayet edildi, Said bin Müseyyeb, Hasan, Ömer bin Abbdul Aziz onlardandır, imam Ahmed’in sözünde de buna işaret eden bir şey vardır. Ka’b dedi ki: “Allah korkusundan ağlayışım, ağırığımca sadaka vermemden bana daha sevimlidir.”17
7(1) Ebu Nuaym Hile’de ka’b elAhbar’dan tahric etti: 5/366.
(S:20) YİRMi YEDİNCİ HADİS
(İYİlİKVEGÜNAH)
Nevvas bin Sem’an (r.a.)’dan rivayet edildi ki, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: “İyilik güzel ahlaktır, günah: Nefsinde yerleşip de insanların ona vakıf olmasından hoşlanmadığın şeydir.” Bunu Müslim rivayet etti. Vabisa bin Mabed (r.a.)’den şöyle dediği rivayet edildi: “Ben Rasululllah (s.a.v.)’e geldim, buyurdu ki:
“İyilik ve günahtan sormak için mi geldin?”
“Evet” dedim. Buyurdu ki:
“Kalbinden fetva iste. İyilik: Nefsin kendisine mutmain olduğu, kalbin kendisine mutamain olduğu şeydir, kötülük: İnsanlar sana fetva verseler de verseler de nefis de yerleşip, göğüste gelip giden (yerleşmeyen) bir şeydir.”1 fieyh rahimehullah2 dedi ki: Hadis hasendir, bize imam Ahmed ile Darimi’nin Sünen’inden rivayet edidi. Nevvas bin Sem’an’ın hadisine gelince, Müslim onu Muaviye bin Salih rivayetiyle tahric etti, o da Abdurrahman bin Habib bin Nüfeyr’den, o da babası Nevvas’tan rivayet etti. Muaviye bin Abdurrahman ve babasının hadisini yalnızca Müslim tahric etti, Buhari tahric etmedi. (S:21) Vabisa hadisine gelince imam Ahmed Hammad bin Seleme yoluyla tahric etti, o da Zübeyr bin Abdusselam’dan rivayet etti, o da Eyyub bin Abdullah bin Mikriz’den, O da Vabisa bin Mabed’den rivayet etti, dedi ki: Rasululllah (s.a.v.)’e geldim, iyilik ve kötülükten hibir şey bırakmakdan sormak istiyordum, bana buyurdu ki:
“Yaklaş ey Vabisa” ona yaklaştım, hatta dizlerim onun dizlerine dokundu ve buyurdu ki: “Ey Vabisa sormak için geldiğini bana sor sana haber vereceğim” dedim ki:
“Ey Alah’ın rasulü, bana haber ver” buyurdu ki:
“Sen bana iyilik ve kötülükten sormak için mi geldin?”
“Evet” dedim. Üç parmağını topladı onunla göğsüme vuruyor ve:
“Ey Vabisa nefsinden fetva iste, iyilik: Nefis ve kalbin kendisine mutmain olduğu şeydir, kötülük: İnsanlar sana fetva verseler, verselerde kalpte karar kılıpta göğüste yerleşemeyen şeydir.”
İmam Ahmed’in diğer bir rivayetinde de: Zübeyr bunu Eyyub’tan duymamış ve demiş ki: Onunla oturanlar bana anlattı, ve ben onu gördüm, bu hadiste iki durum var ikisi zayıflığını gerektiriyor. Birincisi: Eyyub ve Zübeyr arasındaki kopukluk, çünkü o işitmediği kavimden rivayet etmiştir. İkincisi: Bu Zübeyr’in zayıflığı, Darekutni dedi ki: Münkerhadisler rivayet etti, yine ibni Hibban da onu zayıf saydı, akat onu Eyyub bin Abdusselam diye isimlendirdi, isminde hata etti, yine başka bir şekildeVabisa yoluyla imam Ahmed’in yine Muaviye bin Salih rivayetiyle tahric ettiği onun da Ebu Abdullah es-Sülemi’den şöyle dediğini rivayet etti “Vabise’yi duydum dedi ki.... ve hadisi kısa olarak zikretti” Lafzı şöyledir, dedi ki: “İyilik: Kendisi için göğsün inşirah olduğu (genişlediği, huzur duyduğu) şeydir, kötülük: İnsanlar ona fetva verse de senin göğsünde yerleşen şeydir.” Bu Sülemi hakkkında Ali bin Medini dedi ki: O meçhuldür. Bunu Bezzar ve Darekutni’de tahric etti.3 O ikisinin yanında Ebu Abdillah el-Esedi’dir ve Bezzar dedi ki: “Onu isimlendiren bir kimse bilmiyoruz, bazı rivayetlerde Muhammed diye isimlendirildi.” Abdul Ğaniy bin Said el-Hafız dedi ki:“Eğer birisi O Muhamed bin Baid el-Maslub dese, bunu reddetmezdim, bu Maslub zındıkdan dolayı Mansur’un astırdığıdır o yalan ve uydurmacılıkla meşhurdur, fakat Vabisa’nın zamına yetişmemiştir, Allah en iyisini bilir.”8
8(1) Hadis hasendir, Ahmed ve darimi güzel bir isnatla tahric etti, yine Taberani Kebir’de ve Ebu Ya’la tahric etti.
(2) Yani Nevevi kırk hadisinde söyledi, S: 65.
(3) Hadis zayıftır.
Bu hadis Peygamber (s.a.v.)’den bir çok yollarla rivayet edildi, bazı yolları güzeldir, imam Ahmed ve ibni Hibban Yahya bin Kesir yoluyla tahric etti, o da Zeyd bin Selam’dan, o da dedesi Mamtur’dan, o da Ebu Ümame’den şöyle dediğini rivayet etti:
“Bir adam dedi ki: Ey Allah’ın Rasulü günah nedir?” buyurdu ki:
“Göğsünde bir şey yerleşirse onu terk et”4, Müslim’in şartı üzere bunun isnadı güzeldir, çünkü Yahya bin Kesir’in Zeyd bin Selam’dan rivayetle hadisini tahric etti. Yahya bin Muayn inkar etse de Ahmed ondan işittiğini isbat etti. İmam Ahmed Abullah bin Ala bin Zebr’den şöyle dediğini tahric etti: Müslim bin Mişkem’in şöyle dediğini işittim:“Ebu Sa’lebe el-Huşeni’nin şöyle dediğini işittim: Dedim ki:
“Ey Allah’ın rasulü, bana helal ve haram olanı haber ver” buyurdu ki:
“İyilik:Nefsin kendisinde sukunet bulunduğu, kalbin mutmain olduğu şeydir, kötülük: Fetvacılar fetva verse de nefsin sükunet bulmadığı, kalbin mutmain olmadığı şeydir.”Bu isnad yine güzeldir, Abdullah bin Ala bin Zebr meşhur güvenilirdir, Buhari ondan tahric etti, yine Müslim bin Müslim’de güvenilirdir.
(4) Hadis sahihtir, Ahmed ve ibni Hibban sahihinde tahric etti, ibni’l Mübarek Zühd’de tahric etti.
(S:20) YİRMİ YEDİNCİ HADİS
(İYİLİK VEGÜNAH)
Nevvas bin Sem’an (r.a.)’dan rivayet edildi ki, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: “İyilik güzel ahlaktır, Günah:nefsinde yerleşip de insanların ona vakıf olmasından hoşlanmadığın şeydir.”Bunu Müslimrivayetetti. Vabisa bin Mabed (r.a.)’den şöyle dediği rivayet edildi: “Ben Rasulullah (s.a.v.)’e geldim, buyurdu ki:
“İyilik ve günahtan sormak için mi geldin?”
“Evet” dedim. Buyurdu ki:
“Kalbinden fetva iste. İyilik: Nefsin kendisine mutmain olduğu, kalbin kendisine mutmain olduğu şeydir, kötülük: İnsanlar sana fetva verseler de verseler de nefis de yerlerşip, göğüste gelip giden (yerleşmeyen) bir şeydir.”1 fieyh rahimehullah2 dedi ki: Hadis hasendir, bize imam Ahmed ile Darimi’nin süneninden rivayet edildi. Nevvas bin Seman’ın hadisine gelince, Müslim onu Muaviye bin Salih rivayetiyle tahric etti, o da Abdurrahman bin Habib bin Nüfeyr’den, o da babası Nevvas’tan rivayet etti. Muaviye bin Abdurrahman ve babasının hadisini yalnızca Müslim tahric etti, Buhari tahric etmedi. (S:21) Vabisa hadisine gelince imam Ahmed Hammad bin Seleme yoluyla tahric etti,o da Zübeyr bin Ebu’s Selam’dan rivayet etti, o da Eyyub bin Abdullah bin Mikriz’den, o da Vabisa bin Mabed’den rivayet etti, dedi ki: Rasulullah (s.a.v.)’e geldim, iyilik ve kötülükten hiçbir şey bırakmadan sormak istiyordum, bana buyurdu ki:
“Yaklaş ey Vabisa” ona yaklaştım, hatta dizlerim onun dizlerine dokundu ve buyurdu ki:
“Ey Vabisa sormak için gediğini bana sor sana haber vereceğim” dedim ki: Ey Allah’ın rasulü, bana haber ver buyurdu ki:
“Sen bana iyilik ve kötülükten sormak için mi geldin?”
“Evet” dedim. Üç parmağını topladı onunla göğsüme vuruyor ve:
“Ey Vabisa nefsinden fetva iste, iyilik: Nefis ve kalbin kendisine mutmain olduğu şeydir, kötülük: İnsanlar sana fetva verseler, verseler de kalpte karar kılıp ta göğüste yerleşemeyen şeydir.”
İmam Ahmed’in diğer bir rivayetinde de: Zübeyr bunu Eyyub’tan duymamış ve demiş ki: Onunla oturanlar bana anlattı, ve ben onu gördüm, bu hadiste iki durum var ikisi zayıflığını gerektiriyor. Birincisi: Eyyub ve Zübeyr arasındaki kopukluk, çünkü o işitmediği kavimden rivayet etmiştir. İkincisi: Bu Zübeyr’in zayıflığı, Darekutni dedi ki: Münker hadisler rivayet etti yine ibni Hibban da onu zayıf saydı, fakat onu Eyyyub bin Abdusselam diye isimlendirdi, isminde hata etti, yine başka bir şekilde Vabisa yoluyla imam Ahmed’in yine Muaviye bin Salih rivayetiylle tahric ettiği onun da Ebu Abdullah es-Sülemi’den şöyle dediğini rivayet etti: “Vabise’yi duydum dedi ki... ve hadisi kısa olarak zikretti” lafzı şöyledir dedi ki: “İyilik: Kendisi için göğsün inşirah olduğu (genişlediği) huzur hakkında Ali bin Medini dedi ki o meçhuldür. Bunu Bezzar ve Darekutnide tahric etti.3 O ikisinin yanında Ebu Abdullah el Esedi’dir ve Bezzar dedi ki: Onu isimlendiren bir kimse bilmiyoruz bazı rivayetlerde Muhammed diye isimlendirildi. Abdul Ğaniy bin Said el-Hafız dedi ki: Eğer birisi o rivayetlerde Muhammed diye isimlendirildi. Abdul Ğaniy bin Said el Hafız dedi ki:Eğer birisi O Muhammed bin Said el-Meslup dese bunu reddetmezdim bu mezlup zındıktan dolayı mensurun astırdığıdır o yalan ve uydurmacılıkla meşhurdur fakat Vebisa’nın zamanına yetişmemiştir Allah en iyisini bilir.8
Bu hadis Peygamber (s.a.v.)’den birçok yollarla rivayet edildi bazı yolları güzeldir imam Ahmet ve ibni Hibban Yahya bin Kesir yoluyla tahric etti Zeyd bin Selam’dan o da dedesi Mantur’dan oda Ebu Ümame’den şöyle dediğini rivayet etti: “Bir adam dedi ki:
“Ey Allah’ın rasulü günah nedir?”, buyurdu ki:
“Göğsünde bir şey yerleşirse onu terket.”4 Müslim’in şartı üzere bunun isnadı güzeldir, çünkü Yahya bin Kesir’in Zeyd bin Selam’dan rivayetle hadisini tahric etti. Yahya bin Muayn inkar etsede Ahmed ondan işittiğini isbat etti. Tabarani ve başkası zayıf bir isnatla Vasile bin Eska (r.a.)’dan şöyle dediğini tahric etti Peygamber (s.a.v.)’e:
“Senden sonra başkasına bir daha sormayacağım bir şey hakkında bana fetva ver” dedim. Buyurdu ki:
“Nefsinden (gönlünden) fetva iste” dedim ki:
“Bu benim için nasıl olacak” buyurdu ki:
“Elini kalbinin üzerine koy, çünkü kalp helal için sukunet bulur, haram için sukunet bulmaz.”1 Yine buna benzer zayıf bir isnatla Ebu Hureye’den rivayet edilir. İbni Lehia Yezid bin Ebi Habib’ten kendisine Süveyd bin Kays’ın Abdurrahman bin Muaviye’den haber verdiğini rivayet etti: “Bir adam Peygamber (s.a.v.)’e sordu ve dedi ki:
“Ey Allah’ın Rasulü bana ne helal ne haramdır?” Bunu üç kere tekrarladı, bütün hepsinde Peygamber (s.a.v.) susuyordu, sonra buyurdu ki:
“Soran nerede?”
“Ben, ya Rasulullah” dedim, (Peygamber (s.a.v.) parmağıyla işaret ederek):
“Kalbinin kabul etmediğini terk et”. Bunu Ebu’l Kasım el-Beğavi Mucem’inde tahric etti ve dedi ki: Ben Abdurrahman bin Muaviye’nin Peygamber (s.a.v.)’den duyup duymadığını bimiyorum, onun bu hadisten başka hadisini de bilmiyorum.
(S:23) Derim ki: OAbdurrahman9 bin Muaviye bin Hadic’tir, ibnil Mübarek’in Zühd kitabında mensub olarak geldi ve Abdurrahman tabiidir, meşhurdur, hadisi mürseldir. İbni Mesud (r.a.)’dan sahih olarak şöyle dediği rivayet edildi: Günah kalplerin toplayıcıdır, imam Ahmed bununla delil getirdi, bunu Cerir’den, o da Mansur’dan, o da Muhammed bin Abdurrahman’dan, o da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Abdullah dedi ki: Kalplerde tesir bırakan şeylerrden sakının, kalbinde tesir bırakan şeyi terk et. Ebu’d-Derda dedi ki: Hayır sukunet içeisindedir, şer şüphe içerisindedir.2 Munkatı bir vecihle ibni Mesud rivayet etti ki, kendisine denildi ki:
“Kalbimizde yerleşip de helal mi, haram mı olduğunu bilmediğimiz şey hakkında görüşün nedir?” dedi ki:
Dostları ilə paylaş: |