Nur Tefsiri



Yüklə 2,1 Mb.
səhifə22/28
tarix08.01.2019
ölçüsü2,1 Mb.
#92002
1   ...   18   19   20   21   22   23   24   25   ...   28

Diğer Dinlerde Cihad


Dünyanın barış için şiddet aleyhine yaptığı bütün propagandaların aksine cihad tüm semavi dinlerde yer alan kesin ve zaruri bir hükümdür. Cihad diğer dinlerde, Tevrat ve incil’de de yer almıştır. Nitekim Tevrat’ın bir kaç yerinde şöyle yer almıştır: “Şehir sakinlerini kılıçtan geçir, mallarını bir yere topla. ”

Hakeza: “hepsini helak et, onlara acıma”

Hakeza: “savaşmak için çıkınca, düşmanı çok gördüğünde korkma. ”

Hakeza: “Kardeşini, dostunu ve komşusunu öldürsün ki buzağıya tapmanın kefareti olsun. ”

Hakeza: “Musa topluluğu savaşa doğru harekete geçirdi ve önemli bir savaş başladı. ”

Matta İncil’inde ise şöyle yer almıştır: “Yeryüzüne selameti getirmeye geldim sanmayın; ben selamet değil fakat kılıç getirmeye geldim. ”

Hakeza: “Canını bulan onu zayi edecektir; benim uğruma canını zayi eden onu bulacaktır. ”

Hakeza: Luka İncili’nde de iki yerde şöyle yer almıştır: “Lakin üzerlerine kral olmamı istemeyen o düşmanlarımı buraya getirin ve önümde öldürün. ”

Hakeza: “Fakat şimdi kesesi olan onu alsın ve torbası olan da alsın ve olmayan da esbabını satsın ve kılıç satın alsın. ”

Ayrıca Kur’an da Al-i İmran Maide ve Bakara suresinde cihadın varlığından ve diğer dinlerdeki yerinden söz edilmiştir.


يَسْأَلُونَكَ عَنِ الشَّهْرِ الْحَرَامِ قِتَالٍ فِيهِ قُلْ قِتَالٌ فِيهِ كَبِيرٌ وَصَدٌّ عَن سَبِيلِ اللّهِ وَكُفْرٌ بِهِ وَالْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَإِخْرَاجُ أَهْلِهِ مِنْهُ أَكْبَرُ عِندَ اللّهِ وَالْفِتْنَةُ أَكْبَرُ مِنَ الْقَتْلِ وَلاَ يَزَالُونَ يُقَاتِلُونَكُمْ حَتَّىَ يَرُدُّوكُمْ عَن دِينِكُمْ إِنِ اسْتَطَاعُواْ وَمَن يَرْتَدِدْ مِنكُمْ عَن دِينِهِ فَيَمُتْ وَهُوَ كَافِرٌ فَأُوْلَـئِكَ حَبِطَتْ أَعْمَالُهُمْ فِي الدُّنْيَا وَالآخِرَةِ وَأُوْلَـئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ (217)

217- “Sana haram aydaki savaşı sorarlar. De ki: “O ayda savaşmak büyük suçtur. Allah yolundan alıkoymak, O’nu küfr etmek, Mescidi Haram'a engel olmak ve halkını oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyük suçtur. Fitne çıkarmak ise öldürmekten daha büyüktür. ” Güçleri yeterse, dininizden döndürünceye kadar sizinle savaşa devam ederler. İçinizden dininden dönüp kâfir olarak ölen olursa, bunların işleri dünya ve ahirette boşa gitmiş olur. İşte cehennemlikler onlardır, onlar orada temellidirler. ”
Tefsir

Şii ve Sünnî tefsirlerde şöyle yer almıştır: Peygamber (s. a. v. ) Abdullah b. Cahş adında bir sahabiyi sekiz kişi ile birlikte bir mektupla birlikte, kafir ve müşrikler hakkında malumat toplamak için gönderdi, yolda kafirlerle karşılaşınca aralarında savaş çıktı. Bu çatışmadan karşı tarafın reisi öldürüldü ve iki kişi esir alındı, malları müsadere edildi. Bu hadise haram aylardan olan Recep ayının başlarında meydana geldi. Bu grup Cemadi’s-Sani ayının sonu olduğunu zannediyordu. Velhasıl haram aylardan biri olan Recep ayında bu çatışma meydana geldi. Kafirler bu konuyu bahane ederek Müslümanların haram aylara saygısız olduklarını yaydılar. Kur’an bu propagandaya şöyle cevap vermektedir: “Evet, haram aylarda savaşmak günahtır, ama bu savaş yanlışlıkla meydana gelmiştir. Halbuki sizler kötülüğü ve cezası haram aylarda savaşmaktan daha kötü olan günahlara bulaşmışsınız. Sizler bunca cinayet, rezalet ve büyük günahlara bulaştığınız halde yanlışlıkla yapılan hatayı bahane edemezsiniz


Mesajlar ve Nükteler

1- Düşman bizim yanlışlıklarımızı bahane karar kılmaktadır

2- Allah yoluna engel olmak, Allah’a küfretmek, Mescid’ul-Haram’ın kutsallığını görmezlikten gelmek, mü’minin kutsallığına saldırarak onları vatanlarından çıkarmak sadece haram ayların kutsallığını çiğnemekten daha önemlidir.

3- Düşmanlar sürekli gözetlemededir, onlar sizin irtidad ve küfür içine girip Allah’ın dininden dönmenizi isterler. Bundan başkasına razı olmazlar, onlar sizin geçici zaferinizin peşinde değillerdir; aksine ilahi ekol ve kültürünüzü ortadan kaldırmak istiyorlar.

4- Savaş ve saldırı küfür ve irtidadı masum gösteremez. Onlar sürekli sizinle savaşsa da, kafir olmanızı istese de sizden her kim mürted olursa cehennemde kalacaktır.

5- Mürtedin amellerinin dünyada batıl olması İslâm’ın faydalarından mahrum kalmasıdır. Zira küfre düşerse öldürülür, Müslüman eşinden ayrı kalır, mirastan mahrum olur, Müslümanlarla ilişkisini keser ve İslâm’ın desteğinden mahrum kalır. Ahirette amellerinin batıl olması ise bütün hayır işlerinin yok olmasıdır.

6- İmam ve inanç o kadar önemlidir ki iman gidince amel de gitmektedir.

7- Öldürmek sadece dünyadadır, ama fitne, şirk ve işkence dünya ve ahirette yok olmaktır.

8- Önceliklere dikkat ediniz (büyük-en büyük)
إِنَّ الَّذِينَ آمَنُواْ وَالَّذِينَ هَاجَرُواْ وَجَاهَدُواْ فِي سَبِيلِ اللّهِ أُوْلَـئِكَ يَرْجُونَ رَحْمَتَ اللّهِ وَاللّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ (218)

218- “İman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda cihat edenler Allah'ın rahmetini umarlar. Allah bağışlar ve merhamet eder.
Tefsir

Etyeb’ul-Beyan tefsirinde şöyle yer almıştır: “İslam çeşitli yollarla insanı Allah’ın lütüflerine ümitvar kılmaktadır. Bu cümleden:

1- Ümitsizlik büyük günahlardandır, Allah’ın rahmetinden ümit kesmemek lazım. “Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin”

2- Usul-i Kafi’de şöyle yer almıştır: Allah-u Teala şöyle buyuruyor: “Ben, mü’min kulumun zannının yanındayım, eğer banda iyi zanda bulunursa ben de ona iyilik ederim. ”

3- Peygamberler ve Melekler mü’minlere dua ediyor ve onlar için Allah’tan bağış diliyor.

4- Allah’ın mükafatı kat kattır.

5- Tövbe için verilen mühlet Allah’ın lütüflerindendir.

6- Mü’minin sıkıntıları günahlarının kefareti sayılır.

7- Allah tövbeyi kabul eder ve kötülükleri iyiliklere çevirir.
Mesajlar ve Nükteler

1- İmanın makamı amelden öncedir, belki de bu yüzden iman ile hicret ve cihat kelimeleri “ellezine” (o kimseler ki) kelimesiyle ayırt edilmiştir.

2- Allah’ın lütfünden ümitvar olmak, iman, hicret ve cihat şartıyladır. Aksi takdirde kuru bir arzu olmaktan öteye gitmez. Nitekim bu surede şöyle buyurmuştur: “Bu onların kuruntularıdır. ” Amelsiz bekleyiş boş bir kuruntudur. Kehf suresinin sonunda da şöyle yer almıştır: “Her kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, salih işler yapsın ve rabbine ibadette hiç bir şeyi ortak koşmasın. ” Evet ümit insanın gerekli ön hazırlıklar içinde olmasıyla değer taşır.

3- Fikir ve ameller doğru olursa küçük yanlışlıklar affedilir. Bu ayetin nüzul sebebi şöyle beyan edilmiştir: “Hicret ve cihat eden, ama Receb ayının hilalini Cemad’il-Uhra ayının hilaliyle karıştıranlar üzülmesinler. Onlar bu ayete muhatab kılınmıştır ve yanlışlıkları affedilmiştir. ”

4- İnsan hayırlı işler yaptığı halde ümit içinde olması gerekir; kesin yakin değil. “Allah’ın rahmetini umanlar” Zira kötü akibet, amellerin batıl olması ve itaatlerin kabul edilmemesi son nefesine kadar insanı tehdid eden tehlikelerdir.

5- Kul Allah’ın rahmetine ümitvar olunca Allah’ta şöyle buyuruyor: “Allah bağışlayıcı ve merhamet edicidir. ”


يَسْأَلُونَكَ عَنِ الْخَمْرِ وَالْمَيْسِرِ قُلْ فِيهِمَا إِثْمٌ كَبِيرٌ وَمَنَافِعُ لِلنَّاسِ وَإِثْمُهُمَآ أَكْبَرُ مِن نَّفْعِهِمَا وَيَسْأَلُونَكَ مَاذَا يُنفِقُونَ قُلِ الْعَفْوَ كَذَلِكَ يُبيِّنُ اللّهُ لَكُمُ الآيَاتِ لَعَلَّكُمْ تَتَفَكَّرُونَ (219)

219- “Sana içki ve kumarı sorarlar, de ki “İkisinde hem büyük günah ve hem insanlara bazı (maddi) faydalar vardır. Günahları faydasından daha büyüktür. ” Ne infak edeceklerini sana sorarlar, de ki: “Affı. ” (Orta yolu tutturarak artanı veya malın en iyisini) Böylece Allah, düşünesiniz diye size ayetleri açıklar.”
Tefsir

Birinci soru şarap ve kumar hakkındadır. Ayette geçen “hamr” kelimesi örtü anlamındadır. Kadınların başını örttükleri örtüye “humar” denmektedir. Alkollü içkiler de insanın teşhisini örttükleri için adeta aklı örtmekte ve bu sebeple de kendisine “hamr” denmektedir. Hakeza “meyser” kelimesi de “yusr” kelimesinden türemiştir ve “kolay tutma” anlamındadır. Kumar oynayanlar adeta birbirlerinin malını kolayca almaya çalışmaktadır. Bu ayet onların sorusuna cevap olarak şöyle buyuruyor: “Şarap ve kumar büyük günahlardandır, aynı zamanda bir takım menfaatleri de vardır. Bu menfaatler belki de şarab için üzüm yetiştirme, kuru üzüm ve şarap satma, vergi ve gümrük alma veya kumarhaneler yapma neticesinde elde edilen menfaatlere işarettir. Ama bu ikisinin günah ve zararı zahiri menfaatlerinden daha çoktur. İlmi ve pedagojik kitaplarda kumar ve içkinin kötü etkileri detaylıca beyan edilmiştir. Burada “Numune Tefsiri”nde, şarap ve kumarın zararları babında beyan edilenlerin kısa bir fihristini nakletmek istiyoruz:

1- Ömrün kısalması

2- Çocukların doğuşunda kötü etkiler (özellikle de sarhoşken cinsel ilişki kurulursa)

3- Ahlaki fesadın yaygınlaşması, hırsızlık, darb, yarılama, cinsel suçlar, tehlikeler ve trafik kazalarının artışı

Bilginlerden biri şöyle diyor: “Eğer devletler şarap satan dükkanların yarısını kapatacak olsalar, biz de hastane, ruh kliniği ve tımarhanelerin yarısını kapatırız. ”

Kumar da heyecan, sinir hastalıkları, kalp ve beyin kanamaları, kalb atışlarının artışı, iştahsızlık, solgunluk ve birçok hastalıkların sebebi sayılmıştır. Nitekim araştırmacılar cinayetlerin %30’nun kumarla ilgili olduğunu tesbit etmişlerdir. Ayrıca kumar ekonomik büyümede de tahrip edici bir etkendir. Faydalı işlerin heyecanını ortadan kaldırmaktadır. Gayr-i İslami bazı ülkeler de yılarca kumarı yasaklamış ve kanunsuz ilan etmişlerdir. Örneğin İngiltere 1853 yılında, Amerika 1855 yılında, Rusya 1854 yılında ve Almanya 1873 yılında kumarı resmen yasaklamıştır.

Ayetteki ikinci soru infak hakkındadır: “Neyi infak etmeleri gerektiğini soruyorlar. ” Cevab olarak, “Affı” diye buyurmaktadır. Af, lügatte bağışlama anlamının yanı sıra orta yol, fazlası ve malın en iyi bölümü anlamlarına da gelmektedir. Bu anlamların hepsi de ayetin anlamlarıyla uyum içindedir. Belki de aftan maksat bütün bu anlamlardır. Yani infak etmek istiyorsanız hem itidalli olun; kendiniz muhtaç duruma düşmemek için bütün malınızı bir yerde infak etmeyin, hem de infak ederken malınızın en iyisini verin. Nitekim Kur’an da şöyle buyuruyor: “Sevdiklerinizden infak etmedikte iyiliğe erişemezsiniz. ”


Mesajlar ve Nükteler

1- İlişkilerinizde insaflı olunuz. Ayette şarap ve kumarın menfaatleri göz ardı edilmiyor; ama konuyu insanda akıl ve tefekkür gücünü ihya edecek bir şekilde beyan ediyor.

2- Şarap ve kumarın her ikisi de ruh ve cismin bozuluş nedeni, gaflet vesilesidir. Bu yüzden Kur’an’da yan yana zikredilmiştir.

3- Akıl ve huzurunuzu koruyunuz. Şarap haram kılınarak akıl ve fikir korunmuştur. Kumar haram kılınarak da ruhsal ve ekonomik denge ve huzur korunmuştur:


فِي الدُّنْيَا وَالآخِرَةِ وَيَسْأَلُونَكَ عَنِ الْيَتَامَى قُلْ إِصْلاَحٌ لَّهُمْ خَيْرٌ وَإِنْ تُخَالِطُوهُمْ فَإِخْوَانُكُمْ وَاللّهُ يَعْلَمُ الْمُفْسِدَ مِنَ الْمُصْلِحِ وَلَوْ شَاء اللّهُ لأعْنَتَكُمْ إِنَّ اللّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ (220)

220- “(Ayetleri açıklar ki) Dünya ve ahiret hakkında (düşünesiniz)! Sana yetimleri sorarlar, de ki: “Onların işlerini düzeltmek hayırlıdır. ” Eğer onlarla bir arada yaşarsanız, artık onlar sizin kardeşlerinizdir. Allah düzeltenden bozanı ayırt etmesini bilir. Allah dileseydi sizi zora sokardı. Allah şüphesiz güçlüdür, hikmet sahibidir. ”
Tefsir

“Dünya ve ahiret” cümlesi ya önceki ayetin sonunda beyan edilen infak meselesi ile ilgilidir. Yani “infakınız dünya ve ahiret mutluluğu için olmalıdır. Bütün malınızı infak edip, dünyada sıkıntıya düşmeyiniz ve de cimrilik ederek uhrevi sevaplardan mahrum kalmayınız. ”

Ya da önceki ayette işaret edilen tefekkür ile ilgilidir. Yani “insan dünya ve ahiret işlerinde düşünmeli, ahireti için bu dünyadan kazançlar edinmeli; ahiret, varlık sırları ve mevcut dünya düzeni hakkında derince düşünmelidir. Mümkün mertebe her şeyi akıl ve düşünceyle kabul etmelidir. Gerçi bir ekol kabulünde bütün sırları bilmek şart değildir. Ama mümkün mertebe düşünmelidir. ”

Yetimler hakkında sorulan soru hususunda tefsirlerde şu beyan yer almıştır: Nisa Suresi 10. ayet nazil olup yetim malı yemenin ateş yemek olduğunu beyan edince evinde yetim barındıranlar büyük sıkıntıya düştüler, hatta bazıları yetimleri evlerinden dışarı attılar, bazıları ise yetimlerin yemek ve tabağını ayırdılar ve böylece yetimler ile ev sahipleri arasında birçok sıkıntı vücuda geldi. Onlar da Peygamber’in huzuruna vararak yetimleri sordular. Peygamber onlara cevap olarak şöyle buyurdu: “Yetimlerin işlerini ıslah etmek daha iyidir. Yetimlerin lehine olan her türlü idare, örgütlenme ve idare daha iyidir. Mallarınızla karışması sebebiyle yetimleri terketmeniz ve idarelerini reddetmeniz doğru değildir. Onlar sizin dini kardeşlerinizdir. Onlarla yaşamaktan maksadınız mallarını yemek değilse, mallarının mallarınızla karışmasının sakıncası yoktur. Allah kötülüğü iyilikten ayırır, Allah sizleri sıkıntıya sokmak istemez. Allah güçlüdür ve hikmet sahibidir. ”


Mesajlar ve Nükteler

1- Yetimler ne köledir, ne de evlat; küçük kardeşlerimiz ve bizim bir parçamızdır. “Kardeşleriniz” Onları da kendi hayatımızın içinde karar kılmalıyız.

2- Yetimlerin işini terk etmek maslahat değildir; hayır niyeti ve kardeşlik gözüyle adil bir şekilde çaba göstermek daha iyidir.

3- Islahatçı gözükmek önemli değildir, Allah islah veya fesat ehlini tanır. İslah adına yetimlerin mallarını yemeyiniz ve fesat korkusuyla da onları terk etmeyiniz.

4- İslam’da güçleri aşan bir teklif yoktur. (Ayetin tefsirinde okuduğumuz nuzul sebebine teveccühen)

5- Yetimlerin durumunu düzelten her türlü iş değerlidir. Ayetteki ıslah kelimesi kayıtsız şartsız beyan edilmiştir. Böylece mali, ilmi, ameli, pedegojik ve dini tüm ıslahları kapsamaktadır.


وَلاَ تَنكِحُواْ الْمُشْرِكَاتِ حَتَّى يُؤْمِنَّ وَلأَمَةٌ مُّؤْمِنَةٌ خَيْرٌ مِّن مُّشْرِكَةٍ وَلَوْ أَعْجَبَتْكُمْ وَلاَ تُنكِحُواْ الْمُشِرِكِينَ حَتَّى يُؤْمِنُواْ وَلَعَبْدٌ مُّؤْمِنٌ خَيْرٌ مِّن مُّشْرِكٍ وَلَوْ أَعْجَبَكُمْ أُوْلَـئِكَ يَدْعُونَ إِلَى النَّارِ وَاللّهُ يَدْعُوَ إِلَى الْجَنَّةِ وَالْمَغْفِرَةِ بِإِذْنِهِ وَيُبَيِّنُ آيَاتِهِ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ (221)

221- “Allah'a şirk koşan kadınlarla onlar imana gelinceye kadar evlenmeyin. İman eden bir cariye, hoşunuza gitse de müşrik bir kadından daha iyidir. İman edinceye kadar puta tapan erkeklerle mümin kadınları da evlendirmeyin. İman eden bir köle, hoşunuza gitmiş olsa da, müşrik bir erkekten daha iyidir. İşte onlar ateşe çağırırlar, Allah ise izniyle cennete ve mağfirete çağırır ve insanlara ibret alsınlar diye ayetlerini açıklar. ”
Tefsir

Mü’min olmayan kimselerle evlenmek, gelecek nesillerin üzerinde olumsuz ve sapkın etkiler yaratabilir veya onlar, yabancıların aramızdaki ajanları olabilir.


Mesajlar ve Nükteler

1- Eş seçiminde önemli olan imandır, zahire aldanmayın.

2- Müşriklerin müslümanların hayatına sızmasına engel olun. Müşriklerle yapılan evliliklerin tehlikesine dikkat edin.

3- Evlilik ve iyi kötü eş seçimi insanın cennetlik veya cehennemlik ortamını hazırlar. “Ateşe davet ederler”, “Cennete davet ederler”

4- İnsan gerçekleri fıtri olarak algılar, bu hükümlerin beyanı sadece bir hatırlatmadır. “insanlara ibret alsınlar diye... ”

5- Evlilik mektebe davet için bir vesile olabilir. “İman edinceye kadar”

6- Allah mü’minler adına müşrikleri cennete davet etmektedir. (Müşrikler cehenneme davet etmektedir, müminler de cennete davet etmelidir. Ama ayette şöyle buyurulmaktadır: “Allah… davet etmektedir. ” Bu da Allah’ın İman ehli yerine söz konusu edilmesinin sırrıdır. )

7- İçgüdülerden istifade etmek mekteb çerçevesinde olmalıdır.

8- Hiçbir makam, mal ve belge imanın yerini dolduramaz. “hoşunuza gitse de... ”

9- Müslümanlar kafirlerle ailevi ilişkiler kuramaz.


وَيَسْأَلُونَكَ عَنِ الْمَحِيضِ قُلْ هُوَ أَذًى فَاعْتَزِلُواْ النِّسَاء فِي الْمَحِيضِ وَلاَ تَقْرَبُوهُنَّ حَتَّىَ يَطْهُرْنَ فَإِذَا تَطَهَّرْنَ فَأْتُوهُنَّ مِنْ حَيْثُ أَمَرَكُمُ اللّهُ إِنَّ اللّهَ يُحِبُّ التَّوَّابِينَ وَيُحِبُّ الْمُتَطَهِّرِينَ (222)

222- “Sana, kadınların aybaşı hali hakkında da sorarlar, de ki: “O bir ezadır. ” Aybaşı halinde iken kadınlardan el çekin, temizlenmelerine kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri zaman, Allah'ın size buyurduğu yoldan yaklaşın. Allah şüphesiz daima tövbe edenleri sever, temizlenenleri de sever. ”
Tefsir

Haiz döneminde kadınlarla ilişki hususunda Yahudiler oldukça sert, Hıristiyanlar ise lakayt idiler. Tevrat’ta şöyle denmiştir: “Ve eğer bir kadının akıntısı olur ve bedeninde akıntısı kan olursa yedi gün murdarlığında kalacak ve ona her dokunan akşama kadar murdar olacaktır. Murdarlığında üzerinde yattığı her şey murdar olacak, üzerinde oturduğu her şey de murdar olacaktır. Ve onun yatağına dokunan her adam esvabını yıkayacak ve suda yıkanacak ve akşama kadar murdar olacaktır. Kadının oturmuş olduğu yatak, yahut herhangi döşek üzerinde bir şey olursa adam o şeye dokunduğunda akşama kadar murdar olacaktır ve eğer bir adam onunla yatarsa ve kadının murdarlığı ona bulaşırsa yedigün murdar olacak ve üzerine yattığı her yatak murdar olacak. Yahut adet zamanında fazla olarak akıntısı olursa murdarlığı akıntısının bütün günleri adet günleri gibi olacaktır, murdardır. ”

Tevrat’ın bu zor hatta aşağılayıcı denebilecek hükümleri karşısında Hıristiyanlar ise hayız günlerinde cinsel ilişkiyi caiz bilmektedir. Ama İslam orta yolu seçmiştir. Hayız günlerinde sağlıksal, pedogojik ve ahlaki zararlar sebebiyle sadece cinseş ilişki yasaklanmıştır. Cinsel ilişki dışında hayızlı kadınlarla her türlü ilişki kurmak serbestir.
Mesajlar ve Nükteler

1- İslam dini kamil ve cami’ bir dindir. İnsan hayatının bütün boyutlardaki ihtiyaçlarına cevap vermektedir. Önceki ayetlerde defalarca Peygamber’e sorulan sorular söz konusu edilmiş ve cevaplar verilmişti. Bu ayette de hayız gören kadınlar sorulmaktadır. Bu bir mektebin kapsamını ve şümulünü göstermektedir. Cinsel ilişki hakkında dahi şöyle buyurmaktadır: “Allah’ın emrettiği yerden. ” Yani Allah’ın emri tikel ve tümel; maddi ve manevi tüm hususlarda cairidir.

2- Hükümlerin felsefe ve delilini beyan etmek, o hükümlerin kabul edilmesinde etkilidir. Bu ayette başlangıçta önce delil olarak “eziyet” delili beyan edilmiş ve kadınlarla cinsel ilişki kurulması yasaklanmıştır.

3- Yasama ve yaratılış aleminin uyumu sebebiyle kadın haiz gördüğü günlerde, cismi açıdan cinsel ilişki kurmaya hazırlıklı değildir. Kanın katılığı, yakıcılığı ve iltihabı; rahimdeki damarların yırtılışından hasıl olan kimyevi değişim, sıkıntı ve halsizlik, kadının cinsel ilişkiye karşı isteksiz kılmaktadır. Hakeza hayız günlerinde kadının rahmi kanama yaptığından spermleri kabul etmemektedir. Ayrıca hayız günlerinde kurulan cinsel ilişkinin erkek için de tehlikeleri vardır. Bilginlerin belirttiğine göre erkeğin mecrasından içeri girebilecek hayız kanı erkeği kısırlaştırabilir. Hepsinden de önemlisi rivayette şöyle yer almıştır: “Hayız günlerinde oluşan çocuğun cismi ve ruhi açıdan büyük sorunları olacaktır. ”

4- Hatadan dolayı tevbe etmek Allah nezdinde affedilmenin ve sevinmenin yegane yoludur.

5- Lezzetlerin de belli bir hattı ve sınırı vardır. “Allah’ın size emrettiği” cümlesi de bu ilahi sınırlara işaret etmektedir ki cinsel ilişki neslin devamı için olmalıdır.


نِسَآؤُكُمْ حَرْثٌ لَّكُمْ فَأْتُواْ حَرْثَكُمْ أَنَّى شِئْتُمْ وَقَدِّمُواْ لأَنفُسِكُمْ وَاتَّقُواْ اللّهَ وَاعْلَمُواْ أَنَّكُم مُّلاَقُوهُ وَبَشِّرِ الْمُؤْمِنِينَ (223)

223- “Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin. Kendiniz için önceden (salih amellerle) hazırlık yapın, Allah'tan sakının. O’na, hiç şüphesiz kavuşacağınızı bilin, bunu iman edenlere müjdele. ”
Tefsir

Bu ayette de kadınlar tarlaya benzetilmiştir. İnsan ekinsiz ve tarlasız yok olduğu gibi İnsanlık toplumu da kadın olmaksızın yaşayamaz. Kadınlar aşk oyunları için bir araç değildir; onlar insanlık neslinin devamının sembolüdür. Cinsel ilişkideki hedef de insan için kıyamet azığı olan temiz neslin üretimi olmalıdır. En şehvetli an ve haletlerde bile mukaddes bir hedef takib edilmelidir. “Allah’tan sakının” cümlesiyle de caiz olmayan yollardan cinsel ilişki kurulmaması emredilmekte ve insanın neticede Allah’la görüşeceği beyan edilmektedir. O halde kıyamette başınız dik olacak bir şekilde hareket edin ve kıyamette sizlere hayır ve salih amele dönüşecek temiz bir nesil yetiştirin.


Mesajlar ve Nükteler

1- Uygun eş seçmek ekin için uygun bir tarla seçmek gibidir. Tohum seçimi de daha iyi üretimin şartıdır.

2- Tohum ve tarlanın, üretimde önemli bir rolü vardır. Kadın ve erkeğin de gelecek nesillerin oluşumunda önemli rolleri vardır.

3- Mukaddes hedefler her işe kutsallık bağışlar. Eğer cinsel ilişkiden insan için kıyamet günün azığı vücuda gelirse, bu olay da ilahi bir renge bürünür. Sahih-i Buhari de şöyle yer almıştır: “Allah’ın velileri cinsel ilişkide dahi, mücahit evlatlar vücuda getirmeyi hedeflerler. ”

4- Olayları basit düşünmeyiniz, cinsel ilişki için de Allah katında hesaba çekileceksiniz.

5- Menfaatlerin hepsi neticede size dönecektir. “Nefisleriniz için takdim edin. ” Eğer siz temiz bir nesil vücuda getirirseniz bizzat kendiniz faydalanırsınız.

6- Kadın ne maldır ne de karanlık sebebi. Kadın medeniyetlerin kurucusu, tarihin sermayesi ve uhrevi hediyelerin göndericisidir.

7- Geçici yasakların yanısıra uzun süreli faydalar vardır. Önceki ayette “el çekin” buyururken bu ayette “tarlanıza istediğiniz gibi gelin” buyurmaktadır.


وَلاَ تَجْعَلُواْ اللّهَ عُرْضَةً لِّأَيْمَانِكُمْ أَن تَبَرُّواْ وَتَتَّقُواْ وَتُصْلِحُواْ بَيْنَ النَّاسِ وَاللّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ (224)

224- “İnsanların arasını düzeltmeniz, günahtan sakınmanız ve iyi olmanız hususunda, Allah'a yaptığınız yeminleri engel kılmayın, Allah işitir ve bilir. ”
Tefsir

Çeşitli tefsirlerde, bu cümleden mecme’ul-Beyan ve Ruh’ul-Beyan tefsirlerinde bu ayetin nüzul sebebi hakkında şöyle yer almıştır: “Abdullah b. Revaha adında bir sahabinin kızı ve damadı arasında ihtilaf oluştu. Abdullah onların işini islah etmek için hiçbir müdahalede bulunmamaya yemin etti. Bunun üzerine bu ayet inerek bu tür yeminleri yasakladı. ”

“Eyman” kelimesi “yemin” kelimesinin çoğuludur ve yeminler manasınadır. “Urze” kelimesi de “huzurda karar kılmak, oluşturmak” manasına gelmektedir.
Mesajlar ve Nükteler

1- Yeminlerinizi iyi işlere engel karar kılmayın.

2- Yeminleriniz sebebiyle sorumluluktan kaçmayın. Bu vesile ile hayırlı işlerden ve hayırlardan mahrum kalmayın.

3- Her ne münasebetle olursa olsun Allah ve Allah’ın mukkades isimlerini kullanmayın. Bu iş bir tür cesaret ve edepsizliktir. Nitekim İmam Sadık (a. s. ) şöyle buyurmuştur: “Doğru veya yalan yemin etmeyin. ”

4- Yüce değerler ve hayırlı işler terk edilmemelidir.

5- Bilin ki Allah sözlerinizi duymaktadır. Söylemediklerinizi de bilmektedir. Her söz ve düşünceniz için bir hesab açınız.

6- İnsanların arasını bulmak iyilik ve takvaya riayet etmek değer taşır. Yemin bahanesiyle terk edilmemelidir. Esasen bu işlerin taşıdığı değer sebebiyle bu tür yeminler doğru değildir.
لاَّ يُؤَاخِذُكُمُ اللّهُ بِاللَّغْوِ فِيَ أَيْمَانِكُمْ وَلَكِن يُؤَاخِذُكُم بِمَا كَسَبَتْ قُلُوبُكُمْ وَاللّهُ غَفُورٌ حَلِيمٌ (225)

225- “Allah sizi rast gele yeminlerinizden dolayı değil, fakat kalplerinizin kazandığı (bilerek ve isteyerek yaptığı) yeminlerden dolayı sorumlu tutar. Allah bağışlayandır, hilim sahibidir. ”
Tefsir

Dikkatsizlik, gazap, düşüncesizlik, iradesizlik, gevezelik, acelecilik ve dil alışkanlığı üzere yapılan yeminlerin hukuksal hiçbir değeri yoktur. Dikkatle normal hallerde Allah’ın adı zikredilerek yapılan yeminler sorumluluk taşır. Bu tür yeminler şer’en yerine getirilmelidir. Aksine davranmak haramdır. Kefareti Maide suresinde beyan edilmiştir ve şunladan ibarettir: “On fakiri doyurmak veya giydirmek veya bir köle azad etmek veya bunlardan hiç birisine gücü yetmezse üç gün oruç tutmak. ”


Yüklə 2,1 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   18   19   20   21   22   23   24   25   ...   28




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin