-Ola ki-Belki de Allah CC vahşi yaradılış kanunlarının insanda tecellisi sonucu olarak dahiler; dehası olduğu alan ve konuların kendilerinde (zihinlerinde ve düşünsel kalplerinde) doğal ve vahşi olarak tecelli ettiği ve bu tecelliyi benimseyerek hayata uygulayışı tercih eden insanlardır. Demirkuş 2011
-Vahşi inanç, dahilik, mucitlik, milliyetçilik, demokrasi, kapitalizm, şovenizm, siyoşovenizm, siyonizm, komünizm… Vb şeyler; vahşi/doğal doğa yaslarının insan zihninde, insan zihnindeki kabullenişleri-benimseyişleri ve insan genlerini yoğuruşunda/un daha sonra insan bedeninde tecellisi ve etkisinin yaşam döngüsüne yansıyışı ya da ürünü olabilir (Doğal Hidayet). Doğadaki Baskınlıkların İnsanda/larda ve/veya İnsan Zihinlerinde Kabullenişin, Deha, Mucit, Milliyetçilik, Demokrasi, Kapitalizm, Şovenizm, Siyoşovenizm, Siyonizm, Komünizm…Vb Olarak Tecelli Edişi-Ortaya Çıkışı İle Allah CC Kulunun Batını (Düşünsel) Kalbine Tecelli Edişi (İlahi Hidayet) Arasında Ne Fark Vardır Sizce?
- Hatta dahilerin çoğu asrının peygamberleri ve alimlerinin dünyevi nefsi mesabesinde kabul edilebilir. Tarihsel olarak her asrın en büyük nefisleri(doğal insanları) ve alimleri (terbiye edilmiş Ademi ve doğal/vahşi insanlarıı) eşleştirmek belki çok mantıkidir. Allah CC hikmeti genellikle peygamberlerini ve alimleri nefislerinden koruyarak terbiye eder. Ör;Belki de, İbni-Sina, Hz. Gazali RA’IN nefsi mesabesinde düşünülebilir.
-Belki de asrımızın bir çok kavim ve insanlık dehaları Bediüzzaman Saidi Nursi RA nefsi konumundadırlar.
Gerçek Dehanın Farzları; 0-Doğru id, idol ve tercihleri sammiyetle kabullenme fedakarlığında bulunuş, icar/lar ve/veya keşifler yapar.
1-Doğuştan yeterince kapasiteye sahip oluş.
2-Doğuştan yeterince zeki oluş.
3-Doğuştan ya da sonradan yeterince öğrenmeye ilgi ve heyecan duyuş. İlim müslümanın yitiğidir nerde bulursa almalı (Hadisin yitiğini arayış ve buluş arzusu).
4-Çevrensini zihinisel havuzuna ve kendi her şeyini de çevresine doğru ve yararlı konumlandırış.
5-İnandıktan sonar her öğrendiğinin ve ürettiğinin bedelini canından ve ömründen hayata direne edişi kabulleniş. Ya da gerçekleri öğrenişin bedelinde rabbine hayatının meyvelerini (bilgi, araştırı ve deneyimlerle olgunlaşmış ömrünü) değerlendirmesi için her an budanarak hasat olunma sıkıntı ve güçlüğünü kabulleniş önemlidir. Bunu kabullenmeyenler isyana giderler ve bu tipleri dine zorlamak doğru değildir. Bu tipler iç dünyalarında kaçak ve yaban hayvanları gibi yaban/doğal/vahşi yaşayışı tercih eden ya da dini liykatsiz terk edilişlerinin bedelinde genellikle ortalıkta kalışları (helak oluşları) nedeniyle liyakatsiz id ve idollere her şeylerini terk etmek zorundalar. Yani bedensel olarak âdemi insan görünümünde ancak; düşünsel, zihinsel ve batini kalp olarak tipik doğal ve vahşi adem öncesi düşünsel işletimi ve ahlak yapısına sahip insanlardır.
6-Günde yaklaşık 8 saat çalış, 8 saat dinlen ve 8 saat uyu kuralına uyuş (hadis var).
7-Her an genişleyen ve hızlanan kainatla, yeni yitiklerini (eksik bilgilerini) zihnine katarak yaşadığı hayata ilişkisel güncelleyerek yani tarihi-asri-ati;düşünsel, sanal, nesnel... Vb kainatlara uyumlu gittikçe kendi zihinsel havuzuna genişleterek tetikte ve kullanıma hazır hale getiriştir. Bir günü diğerine uyan zarardadır (Hz. Muhammed AS Hadis).
8-İnsanlığın tarihi-asri-ati;düşünsel, sanal, nesnel... Vb sorunlarının çözümünü öncelik tercihlerine almalı, sorunları hayatına uygulayıp ürettiği çözümleri insanlığa önermelidir.
9-Sadece bir sahada otistik dahi değil, bilimsel ve dini her sahada beyninin, düşüncesinin, çalışmalarının bilgilerinin … VB her şeyinin kıblesini ve uygulayışını gerekli değişik sahalara çeviripyoğunlaştırıp çok yönlü çalışabilmelidir.
Bu Asrın Dahileri; Evrim dersini Darwin’den(1), materyalizm ve diyalektik dersini Marks ve Engels'den, proletaryanın aktivasyon enerjisi 1 dersini Lenin ve Mao’dan, Müsrif Teknoloji, Patojen(öldüren), fosil ve ilkel Teknolojinin dersini uzak batı, uzak doğu ve uzak kuzeyden, kapitalizmin dersini batıdan, komünizm dersini uzak doğu ve uzak kuzeyden almıştır.İzafiyet Dersini Einstein’dan, Nesnel Teknoloji Dersini Thomas Alva Edison ‘dan (d. 11 Şubat 1847 –18 Ekim 1931) ve T Nikola Tesla’ dan (10 Temmuz 1856, 7 Ocak 1943), Uzay Dersini Edwin Powell Hubble (1889-1953)… Vb tüm 19. Ve 20. YY’LIN tüm Dahilerini “Bilim Çözmece Kalıbına” her biri doğru yerine oturtulup bilgisayar desteği ile geçmişteki görsel (Van Gogh …), işitsel ( Mozart…) Teknolojik (Leonardo…) tüm deha özellikleriyle ilişkilendirip geleceğin dehasının/larının otistik ya da özelleşmiş belli bir alana sıkışmış (spesalist) olmayan ortak payda beyin ve zihinlerini tahmin etmek ya da yaratması için Allah CC dilemek olasıdır.
-Bir dahinin ürettikleri tüm insanlıkta benzer ve yaklaşık aynı algı ve tepkiyi uyandırıyorsa o sahanın evrensel, belli bir kesime hitap ediyor ya da sadece belli bir toplum kesimine hitap edişte tevhit edici veya aynı algı-tepkileri uyandırıyorsa otistik veya kültürel dahidir denir.
Örneğin;bu günkü müzikte kullanılan notların hepsi yapay çalgı, kurgu ve yapay kurgu seslerine dayalı olduğu için everensel müzik ya da evrensel dehalara ulaşılmıyor ya da yetişmiyor.
-Müzikteki sesler;canlı, cansız yaratık sesi ve yelem seslerine dayalı ortak payda evrensel müzik alfabesi (notlara karşılık) ortaya çıkarılsa sonuç bilimin evrensel normlarına ulaşılır Belki de yaklaşılır demek daha doğrudur. Çünkü insanların işitsel, görsel, düşünsel, dokunsal, nesnel, tatsal… Vb zevkleri genellikle sonradan gelişir. Doğal ya da doğuştan gelen bu duyuşsal zevkleri ve insanların yaşam yerindeki ortak payda duyuşsal zevklerinin ortak paydalarını kaynaştırarak ya da en azında genetiksel ve yaşamsal ortak payda zevklerinden hareketle özgünlere doğru ulaşan duyuşsal yarı evrensel yapıtlar geliştirmek olasıdır. Örneğin. Doğadaki, su, hayvan, rüzgar, yıldırım, esne rüzgarın yaratıklarda çıkardığı esinti sesi(rüzgarda sallanan yaprak sesleri) gök gürültüsü… Vb sesleri tüm olası varyasyon ses birimlerinden sanal ve nesnel teknoloji olanaklarını koordineli ve etkili kullanarak her ferdin (en azından insanın) haz duygularını harekete geçiren kimyasallar ve hormonlar salgılıyorsa, anketlerle ve bilimsel kanıtlanıyorsa evrensel işitseldir denir. Hatta yapay olaraktan kozmik alfabe ya da kozmik hamurun alfabeleri seviyesine(sicim kuramları) bilincini indirgeyerek tüm yaratıkların en azından insani fert ve toplumlarda işitsel ortak paydalarına hitap eden haz veren ses rezonanslarını doğal ya da yapay müzik notlarına indirgemeleri ya da hayata devşirmeleri olasıdır. Bunu yaratana da evrensel işitsel deha denebilir. Bu mantığı tüm sanat dalları için yürüterek görsellikteki evrensel dehadan, tatsal dokunsal yapıtlar veren … Vb o sahadaki evrensel duyuşsal dehalar olarak nitelenebilir.
Ör. Bilim bu açıdan evrensel kanunlara dayalı olduğu için bilimsel dahiler evrensel dahilerdir. Bilimde de kaşif edilen ya da icat edilen her evrensel bilgi birimi kainatın her yerinde geçerli olamayabiliyor.
-Rahmani, şeytani, vahşi, cahili, otistik, bilimsel, sanatsal ve diğer dehalar vardır. Örneğin Müzikte deha diye bildiğimiz çoğu büyük ustalar belli bir veya birkaç kültürün ortak payda işitsel olarak haz veren yapıtlar yaratmışlardır. Bu görsel, dokunsal… Vb diğer sanat dallarında durum budur. Yani bilimsel dâhilerin çoğu evrensel ürünler üretmişlerdir. Sanatsal açıdan dahilerin pek çoğu ürettikleri belli bir veya birkaç kültürün beyin ve düşünsel zevkine haz ya da hitap ettiği için belli kültürün dahileridir.
Alim (Bilgin) Kimdir? Rahmani, şeytani, insani ve/veya doğa, doğa ötesi, bilimsel… Vb sahalarda ve /veya birçok sahada en azında belli bir toplumu ya da tüm insanlığı yönlendirebilecek ve örnek olabilecek kadar asra uyum sağlamış, pek çok insanı içeren büyük kalp-zihin kapasitesi ile nüfuz sahibi, en azında belli bir çevre ya da tüm insanlık tarafından kabul gören kişiye atfedilen sıfattır. Alimlerin kapasiteleri yani kalpsal çözmecesinin ( pazılı) büyülüğü geçmişten geleceğe Allah CC taktir ettiği kişiliklerin imanların anahtar kilit yöntemiyle ya da pazılın/çözmecenin tamamlayıcı parçaları olarak yerleşir ve çözmece çetelesine yüklenir. Bedensel ömrü ölse de taktir edildiği 100 veya 500 yıllık alimlerin imanları bünyesinde diğer mürit insanların imanlarını konumlandırarak ömrünün sonuna veya kıyamete doğru yol alır. Örneğin din alimi, doğa alimi, bilim alimi, dinbilim alimi, insan alimi!!! … Vb
Mucit Kimdir (İcatçı)? Genellikle doğal, yarı doğal, yapay, sanal ya da benzeri olmayan mantıklara dayalı olarak;sanal, yarı nesnel veya nesnel araçları (sanal-gerçek araç ve gereçler olarak) hayata uygulanabilir hale getiren ya da icat eden kişiye denir. Ör1,Thomas Alva Edison Teknoloji Mucididir. Ör2. Budistlerin Lideri Buda bir doğal ahlak-din mucididir, Peygamberler din mucidi değil Allah C.C.’HUN elçisidirler. Bunu itiraf etmiş ve gönderilen Allah C.C.’HUN vadesi dolmuş önceki tüm dinlerine ait suhuf ve kitaplarının kurallarına tabiidirler.
-Ola ki-Belki de Allah CC vahşi yaradılış kanunlarının insanda tecellisi sonucu olarak mucitler; icat ettikleri şeylerin kendilerinde (zihinlerinde ve düşünsel kalplerinde) doğal ve vahşi olarak tecelli ettiği ve bu tecelliyi benimseyerek hayata uygulayışı tercih eden insanlardır. Demirkuş 2011
KAŞİF KİMDİR? Doğada bulunan, fakat insanlar tarafından bilinmeyen; yaratık, olay, süreç, olgu, mantık, bağıntı veya kanunları ortaya çıkaran-keşfeden ve bilimsel olarak izah ederek kanıtlayan kişiye denir. Ör1, Albert Einstein 1 Fizik Doğasına ait bazı yasaların kaşifidir. Ör2;Darwin (1);Doğadaki (doğada var olan) bazı biyolojik yasaların kaşifidir. Bu yaslara evrim yasaları denmiştir.
-Ola ki-Belki de Allah CC vahşi yaradılış kanunlarının insanda tecellisi sonucu olarak kaşifler; keşif ettikleri konuların kendilerinde (zihinlerinde ve düşünsel kalplerinde) doğal ve vahşi olarak tecelli ettiği ve bu tecelliyi benimseyerek hayata uygulayışı tercih eden insanlardır. Demirkuş 2001
Eğitimci Kimdir? Uzman olduğu sahada/larda; öğretim öğrenim ve eğitimle öğrendiklerini, hayatına ve/veya yaşam döngüsüne bilinçli uygulayışı ve güncelleyişi alışık tepki (refleks haline) haline getirmeyi başaran ve sahasıyla ilgili yeterince eğitsel (pedagojik) bilgiye sahip insanlara eğitimci denir. Eğitimci, öğretici ve bilgi ölçümcü insanlar, ıslah edici olmadıklarının farkındalığını bilmezlerse ya da kabullenmezlerse kendilerini ve öğrencilerini de çok yıpratırlar.
Canlı Bilimi (Biyoloji) İle İlgili Önemli Bazı Kavramların Tanımları:
Absisyon Tabakası: Yaprak sapının dip kısmında yer alan, birbiriyle gevşek olarak bağlantılı, ince duvarlı hücrelerden oluşan özel bir tabaka. Bu hücre tabakası, yaprağın bağlantısını zayıflatır ve yaprak dökümüne olanak verir.
Absorbsiyon: 1.Bir maddenin enerjiyi veya diğer bir maddeyi emebilme, soğurma yeteneğidir. 2. Enerji ya da diğer bir maddeyi emebilme, soğurma. 3. Bir maddenin deri ve sindirim kanalı mukozası tarafından alınması.
Absorpsiyon spektrumu: Işığın bir maddeden geçerken emilen özel dalga boylarının enerji miktarı için bir ölçü. Her molekül kendine özgü bir absorpsiyon spektrumuna sahiptir. Adaptasyon (Uyum)1. Bir canlının kendi çevresine uyması, uymayı gerçekleştiren olaylar, canlının çevresi içinde yaşamasına olanak veren özellik. 2. Canlının yaşama ve üreme şansını arttıran çevreye uyumunu sağlayan ve kalıtsal olan özellikleri.
Adenin: 1. Enerji iletiminde önemi olan nükleik asit ve nükleotidlerin adenozin trifosfat (ATP), adenozin difosfat (ADP), adenilik asit (AMP) bileşeni. 2. Nükleik asitlerin yapılarında bulunan azotlu bir pürin bazıdır. Adeninin yapısına katıldığı bazı moleküller; ATP, ADP, AMP, NAD, NADP vs.
Adipoz: Yağın depolandığı doku ya da yağ.
Adrenalin: Böbrek üstü bezinden salgılanan hormon. Kan damarını daraltır ve tansiyonu arttırır.
Aerobik canlı: Yalnız moleküler oksijen bulunduğu zaman gelişen canlı.
Adventif Kök(Ek kök) : Normal olmayan bir yerden (gövdeden) çıkan kök.
Aglütinasyon: 1.Bir sıvı içinde dağınık halde bulunan hücre ya da parçacıkların kümeleşmesi. 2.Kan hücrelerinin kümeleşerek pıhtılaşması.
Aglütinasyon: 1.Bir sıvı içinde dağınık halde bulunan hücre ya da parçacıkların kümeleşmesi. 2.Kan hücrelerinin kümeleşerek pıhtılaşması.
Agnata: Çenesiz balıklar. Lampetra sp., Mirine sp. ve bir çok sonu gelmiş türü içeren omurgalı sınıfı.
Akondroplaziya:Yetersiz kemik oluşumuna ve cüceliğe neden olan kemik gelişim ve olgunlaşmasında kalıtsal bozukluk.
Akromegali: İskelette kol ve bacaklar, burun, çene, el ve ayak parmaklarının fazla büyümesi. Hipofiz bezinden büyüme hormonun fazla salgılanması sonucu oluşabilir.
Akrozom: Sperma hayvancığının baş bölgesini örten şapka gibi yapıdır.
Aksiyon Potansiyeli: Faaliyette bulunan herhangi bir dokuda bir kas kasılırken ve salgı yaparken, sinirden impuls geçerken duyarlı bir aygıtla saptanabilen düşük güçte bir akım.
Akson: 1. Sinir impulsunu hücreden öteye götüren sinir lifi. 2. Sinir hücrelerinin uzun uzantısı.
Aktif Taşıma: 1. Bir maddenin, enerji harcanmasını gerektiren bir işlemle hücre membranı aracılığıyla, yoğunluk farkına bağlı olarak içe ya da hücre dışına taşınması. 2. Yarı geçirgen bir zarda maddelerin az yoğun ortamdan çok yoğun ortama enerji harcayarak geçmesi olayıdır.
Aktin: 1.Kasta bulunan bir proteindir. Miyozinle birlikte kasın, kasılma ve gevşemesini sağlar. 2. Kaslarda kasılmayı sağlayan protein yapıdaki ince iplikler.
Alarm Renkliliği: (Mimikri) Bazı hayvanların yaşamlarını sürdürmek için gösterdikleri renk adaptasyonları. Predatörler, parlak, belirgin renkler taşıyan bu hayvanların zehirli ya da tatsız olduğunu sanarak onları yemekten çekinirler.
Alel;1. Kromozomun belli bir yerinde (lokus) görülebilen, bir genin değişik formlarıdır. 2. Bir karakter üzerinde aynı ya da farklı yönde etkili olan iki veya daha fazla genden herbiri.
Alg: 1.Sulu ortamda yaşayan yosun. 2. Gelişme sırasında embriyo teşkil etmeyen, iletim dokusundan yoksun olan ve klorofil içeren büyük bitki gruplarından biridir.
Alerji: Çiçek tozları, ev tozları veya antibiyotik ilaçların bağışıklık sistemini uyarması ile oluşan örneğin saman nezlesi, deri kızarması ya da astım biçimindeki aşırı duyarlılık.
Allontois: Sürüngen, kuş ve memeli hayvanların embriyo örtülerinden biridir. Sindirim kanalının son kısmından gelişen ve embriyonik sidik kesesi ya da koryona giden ve çıkan kan damarlarının kaynağı olan kese.
Amino Asit: 1. Proteinlerin yapı taşıdır. Bir amino asit, amino grubu (NH2) ile bir karboksil grubu (COOH) taşıyan bileşiklerdir. Çok sayıda amino asit birleşerek proteinleri oluşturur. 2. Bir amino (-NH2 ) grubu ile bir karboksil (-COOH) grubu içeren bir organik bileşiktir. amino asitler, proteinleri oluşturmak için peptid bağlarıyla zincir biçiminde birbirine bağlanabilir.
Amniyon: Sürüngen, kuş ve memeli hayvanların embriyo örtülerinden biridir. Embriyo etrafında su dolu kesedir.
Anabolizma: Enerji depolama, yani hücresel madde yapımını ve büyümeyi sağlamak üzere basit moleküllerin karmaşık molekülleri oluşturmasına neden olan kimyasal reaksiyonlar.
Anafaz: Mitoz ya da mayoz hücre bölünmesinde metafazı izleyen ve kromozomların kutuplara doğru çekilmeye başladığı evre.
Anaflaksis: (Anaflaktik Şok) Organizmanın yabancı protein ya da başka maddelere karşı normalin üstünde aşırı reaksiyonu.
Analog: 1. Görevleri benzer fakat kökenleri farklı organlar.2. Görünüş ve işlerde benzer fakat köken bakımından farklı organlar. Örneğin; Midyedeki ve balıklardaki solungaçlar.
Angiospermler: Gerçek çiçekli trakeofitler, çiçek ve meyveye sahip, morfolojik olarak ot, çalı, ağaç gibi çok değişik formları bulunan, tohumları kapalı bir ovaryum içinde bulunan bitkilerdir.
Anhidrobağlar: (Peptitbağlar) İki molekül arasında su çıkması yoluyla oluşan bağlardır. Örneğin, bir molekülden OH, ötekinden H iyonu çıkması.
Anter: Çiçekli bir bitkide erkek organlardan biri, içinde haploid spor ya da polen taneciklerinin oluştuğu polen keselerini (mikrosporangium) içeren stamen kısmıdır.
Anteridyum: 1. Çiçeksiz bitkilerde spermlerin oluştuğu erkek organdır. 2. Çiçeksiz bitkilerde ve mantarlarda erkek gametleri oluşturan kısa, silindirik yapıdaki kese.
Apikal Meristem: Kök ya da gövde ucunda bulunan farklılaşmamış embriyonik doku.
Apoenzim: 1. Enzimin protein kısmıdır. Tam işlevsel enzim haline gelmek için özgül bir koenzime gereksinim duyar. 2. Enzimin koenzim olmadan etkinlik gösteremeyen protein kısmıdır.
Arkegonyum: 1. Çiçeksiz bitkilerde yumurtanın oluştuğu dişi organ. 2. Genellikle şişe biçiminde, bir sıra verimsiz hücre tabakasıyla çevrilmiş boyun, karın kanal hücreleriyle yumurta hücresinden meydana gelmiş üreme organı.
Arkenteron: 1.Gastrulanın ortasında endodermle sarılı boşluk, ilk bağırsak. 2. Embriyodaki ilkin bağırsak tüpü.
Arter: Kanı yürekten vücudun çeşitli bölgelerine götüren kalın esnek duvarlı damar.
Arteriol: Kılcal damarın ucundaki küçük atar damar.
Asimilatif Gövde: Kurak yerlerde yetişen bazı bitkilerin yaprakları, pulsu ve zarsı şekiller olarak (alarak) asimilasyon görevi de görürler. Böyle gövdelere, asimilatif gövde denir.
Atom: Elementin kimyasal özelliğine sahip en küçük parçasıdır. Proton, nötron ve çekirdeğin çevresinde özgül bir yörünge üzerinde dönen elektronlardan oluşmuştur.
Atom Yörüngesi: Atom çekirdeği etrafında bir elektronun izlediği yol.
Atreziya: Normal vücut deliği, geçit ya da boşluğunun yokluğu ya da kapalılığı.
Atriyum: 1. Bir başka yapı ya da organa geçme olanağını veren odacık. 2. Venadan kanı alan ve karıncığa pompalayan yürek odacığı. 3. Kalbin önde bulunan iki odası (kulakçık).
Amipsi Hareket: Bir hücrenin yalancı ayaklar yoluyla yaptığı hareket.
Anaerob canlı: Yaşamı için oksijen varlığına gereksinim duymayan canlı.
Androjen: Testesteron ya da öteki erkek eşey hormonlarından biri gibi erkek özelliğini veren herhangi bir maddedir.
Anizogami: Farklı şekil, büyüklük ve yapıdaki gametlerin birleşimiyle yapılan eşeyli üreme şekli.
Antibiotikler: Mikroorganizmalar tarafından meydana getirilen ve seyreltik çözelti halinde bakterilerin ve başka mikroorganizmaların gelişmesini engelleme, ya da onları tahrip etme yeteneğine sahip maddelerdir. İnsan, hayvan ve bitki hastalıklarının tedavisinde geniş ölçüde kullanılmıştır.
Antidiüretik Hormon:1. Böbrek borucuklarında suyun geri emilmesini denetleyen ve hipofizin arka lobundan salgılanan hormondur.
Antijen: 1.Bir organizmada özgül antikorların yapılmasını başlatan protein ya da protein polisakkarit bileşiminde bir yabancı maddedir. 2. Canlı vücuduna dışarıdan giren ve antikor oluşmasını sağlayan yabancı madde.
Antikor: Kan ya da dokularda bulunan bazı yabancı maddelere karşı tepki olarak oluşturulan proteindir. 2. Vücuda giren yabancı maddeleri yok etmek için vücudun ürettiği savunma maddesi.
Antimetabolitler: 1. Normal fizyolojik işlev için gereksinim duyulan maddelere sıkı yapısal benzerlik gösteren maddelerdir. 2. Esas metabolitin kullanılmasını engelleyerek ya da onun yerini alarak etkisini gösterir.
Antitoksin: Bakteri tarafından salınan toksine (genellikle protein) karşı meydana getirilen bir antikordur.
Asidozis: Vücuttan baz kaybı ya da asit birikmesiyle beliren patalojik durumdur. Yüksek hidrojen yoğunluğuyla belirlenir.(Düşük pH)
Askospor: Özel bir spor muhafazası içinde bulunan, genellikle sekiz spordan oluşan dizi.
Bağışıklık (İmunite): Bir organizmada, mikroorganizmalara ve bunların oluşturduğu maddelere karşı oluşturulan normal olmayan şartlara karşı koymayı sağlayan, doğal ya da sonradan kazanılmış direnç.
Bakteri: 1. Tek hücreli prokaryotik mikroorganizmalardır. Bir yaklaşıma göre Arke (arkebakteri) dışında kalan bütün prokaryotlara bakteri denilmektedir. 2. Küçük bir hücreli mikroorganizmadır. 3. Monera âleminde yer alan zarla çevrili gerçek ve belirgin çekirdeği ve organelleri bulunmayan prokaryotik yapıdaki en ilkel tek hücreli canlı.
Bakteriyofaj: 1.Bakteriye özgü virüs. 2. Bakteri hücresine giren ve öldürebilen virüs. 3. Bakterileri enfekte ederek ölümlerine neden olabilen virüslere verilen genel ad.
Basil: 1. Çubuk şeklindeki bakterilerin genel adıdır. Örneğin Koch basili, koli basili vb. 2. Çubuk biçimindeki bakteridir.
Bazidiyum: Yüksek mantarların topuz biçiminde olan ve spor üreten organıdır.
Basımlama: Yumurtadan yeni çıkmış bir kuş yavrusunun ya da yeni doğmuş bir memeli yavrusunun ilk birkaç saat içinde bir objeyle kuvvetli bir toplumsal ilişki kurarak çabuk öğrenme biçimidir.
Basit yaprak: Yaprak ayası parçalara bölünmemiş, sap üzerinde bir parçadan oluşan yaprak.
Başçık: Erkek organın, içinde polenlerini bulundurduğu kısımdır.
Başkalaşım: Bazı böcek ve kurbağa gibi canlıların, yumurtadan çıktıktan sonraki gelişme evrelerinde yapısal değişikliğe uğrayarak erginlerine benzer hale gelmeleri.
Bazal Metabolizma: Hayatın devamı için şart olan asgari metabolizma faaliyeti.
Bentos: Göl ya da denizin dip fauna ve florası.
Besin Zinciri: En son enerji kaynağı olan bitkiden enerjiyi ileten organizmaların dizisidir. Bu dizideki her fert kendisinden bir öncekini yer ve kendinden bir sonraki tarafından yenir.
Beyin: Omurgalılarda kafatası içindeki merkezi sinir sisteminin bir bölümüdür.
Binomial Nomenklatür (İkili adlandırma) : 1. Organizmaları cins ve tür adından oluşan iki isimle adlandırma sistemidir.2. Canlıları cins ve tür olmak üzere iki kelime ile tanımlayan sistem.
Birim Zar: 1. Birçok hücre organelinde bulunan zar yapısı tipi. İki tarafta protein moleküllerinin oluşturduğu tabakalar, bunların arasında sandviç biçiminde lipid ve öteki moleküllerin yer aldığı zar yapısı.2. Elektron mikroskobunda arası açık renk iki koyu çizgi halinde görülen iki protein tabakası halinde bulunan lipit tabakasından oluştuğu varsayılan yapı.