Kişilik hakkı kişinin toplum içindeki saygınlığını vekişiliğini serbestçe geliştirmesini sağlayan haktır. Kişilik haklarının çerçevesini çizen 2 madde
MK MADDE 24.- Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hâkimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir.
Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır.
BK MADDE 49-Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir.
Hakim, manevi tazminatın miktarını tayin ederken, tarafların sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate alır.
Hakim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir tazmin sureti ikame veya ilave edebileceği gibi tecavüzü kınayan bir karar vermekle yetinebilir ve bu kararın basın yolu ile ilanına da hükmedebilir.
1.25.1. Kişilik Haklarının Özellikleri
1.Şahıs varlığı haklarındandır
2.Mutlak haktır
3.kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardandır
1.25.2. Kişi Varlığı Haklarından Bazıları
1.Hayat,sağlık,vücut tamlığı
2.Şeref ve haysiyet
3.Kişinin özel yaşamı
4.Kişinin meslek,sanat,ticaret hayatında kişiliğinin korunması
Kişi varlığı hakklarında kişi kendisine karşı dahi korunmaktadır.
1.25.3. Kişilik Haklarının Korunması 1.25.3.1. Hukuki İşlemlere Karşı Kişiliğin Korunması
MK MADDE 23.- Kimse, hak ve fiil ehliyetlerinden kısmen de olsa vazgeçemez.
Kimse özgürlüklerinden vazgeçemez veya onları hukuka ya da ahlâka aykırı olarak sınırlayamaz.
Yazılı rıza üzerine insan kökenli biyolojik maddelerin alınması, aşılanması ve nakli mümkündür. Ancak, biyolojik madde verme borcu altına girmiş olandan edimini yerine getirmesi istenemez; maddî ve manevî tazminat isteminde bulunulamaz.
1.25.3.2. Sözleşme Dışı Koruma(Haksız Fiil Gibi)
MK MADDE 24.- Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hâkimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir.
Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır.
1.25.3.3. Kişilik Hakkına Saldırı Durumunda Açılacak Davalar
MK-MADDE 25.- Davacı, hâkimden saldırı tehlikesinin önlenmesini, sürmekte olan saldırıya son verilmesini, sona ermiş olsa bile etkileri devam eden saldırının hukuka aykırılığının tespitini isteyebilir.
Davacı bunlarla birlikte, düzeltmenin veya kararın üçüncü kişilere bildirilmesi ya da yayımlanması isteminde de bulunabilir.
Davacının, maddî ve manevî tazminat istemleri ile hukuka aykırı saldırı dolayısıyla elde edilmiş olan kazancın vekâletsiz iş görme hükümlerine göre kendisine verilmesine ilişkin istemde bulunma hakkı saklıdır.
Manevî tazminat istemi, karşı tarafça kabul edilmiş olmadıkça devredilemez; mirasbırakan tarafından ileri sürülmüş olmadıkça mirasçılara geçmez.
Davacı, kişilik haklarının korunması için kendi yerleşim yeri veya davalının yerleşim yeri mahkemesinde dava açabilir.
Miras hukuku, bir gerçek kişinin ölmesi veya gaipliğine karar verilmiş olması halinde, para ile ölçülebilen bütün hak ve borçlarının yani malvarlığının mukadderatını düzenleyen hukuk kurallarından ibarettir. Mirasçı, ölmüş veya gaipliğine karar verilmiş bir kimsenin mirasının (terekesinin) intikal ettiği gerçek veya tüzel kişidir. Muris, ölümüyle birlikte malvarlığı mirasçı dediğimiz kişilere geçen kimsedir. Malvarlığının miras yoluyla intikali ancak gerçek kişilerde söz konusu olabilir.
Kişinin sağlığında elde ettiği hak ve borçlardan oluşan malvarlığı ölümünde tereke adını alır.
1.26.1. Kanuni Mirasçılık
Bu tür mirasçılık, muris ile mirasçı arasındaki aile ilişkilerine veya tabiiyet (uyrukluk) bağına dayanır. Kanuni mirasçılar; murisin kan hısımları, evlatlığı, sağ kalan eşi ve devlettir.
Mahfuz hisse (saklı pay): Kanuni mirasçılardan murise çok yakın olanlara murisin iradesiyle bertaraf edemeyeceği (ortadan kaldıramayacağı) bir miras hissesi tanınmıştır ki, bu hisseye mahfuz hisse (saklı pay), bu surette kanun tarafından korunmakta olan mirasçılara da mahfuz hisseli (saklı paylı) mirasçılar denir.
Murisin füruu (altsoyu) mahfuz hisseli mirasçıdır ve mahfuz hissesi kanuni miras hakkının 1/4'dür.
Mahfuz hisseli mirasçılar ve hisseleri şöyledir:
1-Murisin füruu için kanuni miras hakkının 3/4'ü
2-Murisin ana ve babasından her biri için kanuni miras hakkının 1/2'si
3- Murisin kardeşlerinden her biri için kanuni miras hakkının 1/4'ü
4-Murisin eşi için, birlikte mirasçı olmuşsa kanuni miras hakkının tamamı, diğer hallerde kanuni miras hakkının 1/2'si
a- Kan hısımlığı mirasçılığı
1-Birinci dereceden mirasçılar: Murisin (füruu-altsoyu) çocukları, torunları, torun çocukları, torunların torunları... murisin birinci dereceden mirasçılarıdır. Çocukların miras hakları eşittir. Muristen önce ölmüş çocukların yerine onların füruu geçer.
2-İkinci dereceden mirasçılar: Murisin ana babası ve onların füruudur. Ana babanın miras hakları da eşittir. Ana veya babadan birisi muristen önce ölmüşse, onun yerine füruu, yani çocukları, torunları (murisin kardeşleri, kardeş çocukları –yeğenler- ) geçer.
3-Üçüncü dereceden mirasçılar: Murisin büyük ana ve babasıdır. Bunlar da eşit surette mirasçıdırlar.
4-Büyükana ve büyükbabanın ana-babalarının durumu: Murisin büyükana ve büyükbabasının ana ve babalarının (büyük dede ve büyük nine) ve onların çocuklarının (büyük amca, büyük hala, büyük dayı, büyük teyze)oluşturdukları dördüncü parantelde mirasçılık yoktur.
İlk üç parantelde hiç mirasçı yoksa miras devlete geçer.
b- Sağ kalan eşin mirasçılığı
Sağ kalan eş, murisin füruu, çocukları, torunları ile birlikte mirasçı olmuşsa, mirasın 1/4'ünü alır.
Sağ kalan eş, murisin ana-babası veya bunların füruu ile birlikte mirasçı olmuşsa mirasın 1/2'sini (yarısını) alır.
Sağ kalan eş, murisin büyükana ve büyükbabaları ile birlikte mirasçı olmuşsa, mirasın 3/4'ünü alır.
Bunlardan hiçbiri olmazsa, sağ kalan eş tek başına mirasçı olur ve mirasın tamamını alır.
c- Evlatlığın mirasçılığı
Evlatlık kanuni mirasçılarındandır. Kendisini evlat edinmiş kişinin füruu gibi mirasçısı olur. Fakat evlat edinen kimse ile onun mirasçıları evlatlığın mirasçıları olamazlar. Evlatlık sadece kendisini evlat edinenin mirasçısı olur: evlat edinenin mirasçılarının mesela çocuklarının, ana ve babasının, kardeşlerinin vs. mirasçısı olamaz.
d- Devletin mirasçılığı
Murisin en son kanuni mirasçısı Devlet (Hazine) tir. Murisin ilk üç parantelde hiç mirasçısı yoksa keza eşi de kendisinden önce ölmüşse ve muris herhangi bir kimseyi mirasçı tayin etmemişse, miras devlete kalır.
1.26.2. İradi (Mansup) Mirasçılık
a- Mirasçı atama: Kanunumuz murise, ölüme bağlı bir tasarrufla herhangi bir kimseyi veya kimseleri mirasçı olarak atama imkanı vermiştir. Bu gerçek veya tüzel kişi olabilir. murisin ölüme bağlı tasarrufla kendisine mirasçı atadığı kişilere “mansup mirasçı (atanmış mirasçı)”, bu işleme de “mirasçı nasbı (mirasçı atama)”denir.
b- Belli mal vasiyeti: Muris, bir kimseyi mirasçı atamaksızın ona terekesinden belli bir malın bırakılmasını da isteyebilir.
c- Ölüme bağlı tasarruflar: Ölüme bağlı tasarruflar, murisin ölümünü düşünerek, yapılmasını istediği hususları bir hukuki muamele ile bildirmesidir. Bunlar;
i- Vasiyet:Tek taraflı bir hukuki muameledir. Vasiyet yoluyla ölüme bağlı tasarruflarda bulunabilmek için temyiz kudretine sahip olmak ve 15 yaşını bitirmiş bulunmak gerekir. Vasiyet yapma hakkı şahsa sıkı sıkıya bağlı haklardan olduğundan burada; kanuni veya akdi temsil geçerli olmaz, murisin bu hakkını bizzat kullanması gerekir. Vasiyetname; resmi vasiyetname, el yazısıyla vasiyetname ve sözlü vasiyetname olmak üzere üç çeşittir.
ii- Miras mukavelesi: Miras mukavelesi murisin başka bir kimseyle yaptığı bir sözleşme olduğundan, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun şekilde açıklamalarıyla oluşur. Miras mukavelesi ancak “resmi vasiyetname” şeklinde yapılır.
Miras mukavelesi yapabilmek için, temyiz kudretine sahip bulunmakla birlikte reşit olmak da lazımdır.
1.26.3. Mirasın İntikali (Geçişi)
I- Mirasın açılması
Miras ölüm ile açılır. Miras, tüm malları kapsamak üzere murisin son ikametgahı mahkemesinde açılır. Ölüme bağlı tasarruflarda iptal, tenkis, mirasın taksimi ve miras sebebiyle istihkak davaları da bu mahkemede görülür.
II- Miras ehliyeti
Murisin ölümü anında hayatta olmak (olumlu şart), mirastan mahrum bulunmamak (olumsuz şart)
a-Murisin ölümü anında hayatta olmak: Mirasçı olabilmek için murisin ölümü anında hayatta olmak gerekir. Muristen önce ölenler onun mirasçısı olamazlar. Kanunumuz sağ doğmak şartıyla ceninin mirasçılığını da kabul etmiştir.
b-Mirastan mahrum bulunmamak: Mirastan mahrum bulunan kimseler mirastan yararlanamazlar ve sanki muristen önce ölmüşler gibi hesaba katılmazlar; onların yerin füruu alır.
Mirastan mahrumiyet sebepleri (mirasçı olamayan kimseler)
1-Kasten veya hukuka aykırı bir surette murisi öldüren veya öldürmeye teşebbüs edenler,
2-Kasten veya hukuka aykırı bir surette muris ölüme bağlı bir tasarrufta bulunamayacak hale getirenler
3-Hile veya tehdit yahut cebirle murisi ölüme bağlı bir tasarrufta bulunmaya veya böyle bir tasarruftan rücu etmeye (dönmeye) sevkedenler veya bunları yapmaya engel olanlar
4-Ölüme bağlı tasarrufu, murisin bunları tekrar yapmasına imkan olmayan hal ve zamanda kasten veya hukuka aykırı surette gizleyen veya bozanlar mirastan mahrumiyet yukarıdaki sebeplerden birinin varlığı halinde kendiliğinden, yani herhangi bir karar veya işleme gerek olmaksızın kanundan ötürü meydana gelir ve o mirasçının mirasa ehliyetini ortadan kaldırır.
Mirastan ıskat, murisin kanunda sayılan sebeplerden birinin bulunması halinde mahfuz hisseli bir mirasçısını ölüme bağlı bir tasarrufla mirasının dışında bırakması, onu mirasçılıktan çıkarmasıdır.
Mirastan ıskat, sadece mahfuz hisseli mirasçılar hakkında söz konusudur. Ayrıca, mirastan ıskat, mahrumiyet gibi kanundan değil murisin ölüme bağlı bir tasarrufundan doğar.
Mirastan ıskat sebepleri
1-Mahfuz hisseli mirasçının, veya onun yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemesi
2-Mahfuz hisseli mirasçının, murise veya onun ailesine karşı kanunen yükümlü olduğu ödevleri ağır bir şekilde ihmal etmesi
Mirasçıların, mirasçılık sıfatını ispata yarayan belgeye “veraset ilamı” denilmektedir.
Veraset ilamı, mahiyeti itibariyle “resmi senet” niteliğinde olduğundan, içeriğinin doğruluğu hakkında adi bir karine geçerlidir yani aksi ispat edilinceye kadar bu ilamda belirtilen kimselerin mirasçı oldukları kabul edilir.
1.26.4. Mirasın Kazanılması
a-Külli halefiyet ilkesi (Tamamıyla intikal ilkesi)
Terekeye dahil haklar ve borçlar mirasçılara bir bütün olarak intikal eder. Mirasçılar sadece terekedeki mal ve hakları kazanmazlar, aynı zamanda murise ait borçları da üstlenmiş olurlar. Terekenin bir bütün olarak ve kanundan dolayı mirasçılara geçmesine “külli halefiyet ilkesi” denir.
Mirasçılar mirası kabul edip etmemekte serbesttirler. Mirasın reddi için, mirasçının murisin ölümünü öğrendiği andan itibaren 3 ay içinde sulh mahkemesine yazılı veya sözlü olarak mirası reddettiğini açıklaması lazımdır. Mirasın reddi kayıtsız ve şartsız olmalıdır.
Mirasçılar murisin borçlarından dolayı terekeye dahil mallarla değil, aynı zamanda kendi malvarlığıyla da sınırsız ve müteselsil bir sorumludurlar. Her mirasçı terekedeki borçların tamamından sorumludur. Bu sorumluluktan kurtulmanın yolu “mirası red” veya “mirasın tasfiyesini istemek”tir.
b-Cüzi halefiyet ilkesi
Cüzi halefiyet ilkesi, tereke üzerinde sadece bir talep hakkı elde etmeyi, buna karşılık borçlardan sorumlu olmamayı ifade eder. Kendisine sadece belirli bir mal bırakılmış şahıs (musaleh) cüzi haleftir.
Çünkü musaleh, kendisine, muris tarafından ölüme bağlı bir tasarrufla bırakılan şeyin devredilmesini mirasçılardan isteme hakkına sahipken, murisin borçlarından sorumlu değildir.
Sadece intifa hakkı olan dördüncü paranteldeki hısımlar ile intifa hakkını seçmiş olan eş de cüzi haleftirler. Sağ kalan eş intifa yerine mülkiyeti seçerse külli halef olur.
İştirak halinde mülkiyet ilkesi
Miras kendiliğinden ve bir bütün olarak mirasçıların hepsine birden geçer. Yani, birden fazla mirasçı tereke üzerinde “iştirak halinde malik” sıfatıyla hak sahibi olurlar. Taksim anına kadar herhangi bir mirasçı, tereke malları üzerinde bir hak iddia edemez, kendi hissesi üzerinde tasarrufta bulunamaz. Mirası hep birlikte kazanmış olan mirasçıların taksime kadar meydana getirdikleri topluluğa “miras şirketi” denir.
Mirasın intikaline ilişkin önemli ilkeler
-
Kendiliğinden intikal ilkesi
-
Tamamıyla intikal ilkesi
-
İştirak halinde mülkiyet ilkesi
Dostları ilə paylaş: |