1.22. İlerici Harekette Hukukun Yeri Ve Üstünlüğü
‘’Hukuk her zaman ve öncelikle kapitalizmin kendi çıkarları doğrultusunda yarattığı bir hukuk olmakla birlikte bu, onun ilerici karakterini görmezlikten gelmemizi gerektirmez’’
Pek doğal ki, ‘’çelişik ve bağdaşmaz çıkarları olan sınıflara bölünmüş bir toplumun hukuk sistemi, ister istemez , öncelikle iktidardaki sınıfın ihtiyaçlarına cevap verecektir’’ Fakat, ‘’hukuk, ikinci derecede olmak üzere, ezilen sınıfın ilişkilerini de düzenler ve bir ölçüde ihtiyaçlarına da cevap verir’’ Ayrıca, ekonomik ve siyasal alandaki sınıf savaşımı yoğunlaştıkça ve sınıfsal güç dengesi ezilen ve sömürülen sınıflardan yana değiştikçe, egemen sınıf ödün vermek zorunda kalmaktadır Egemen sınıfça verilen her yeni ödün, ‘’devletin hukuksal kurallarına yansır ve hukuksal alanda yeni bir hak ve özgürlüğün doğmasını sağlar Bu bakımdan, özellikle gelişmiş batı ülkelerinin burjuva hukukunu, ‘’ödünlerle sulandırılmış baskı hukuku ‘’ olarak tanımlayanlar da vardır Ezilen ve sömürülen sınıfların, egemen sınıfı ödün vermeye zorlamaları ve bunu sağlamaları, düzenin tüm kurumları açısından sonuçlar doğurur Egemen sınıfın çıkarları onarılamaz yaralar alır İşte bu nedendendir ki egemen sınıf, güçler dengesi olarak verir vermez, tanıdığı ödünleri geri almak için faaliyete geçer Ne var ki, bu mümkün olsa bile artık eski noktaya dönmek olanaksızdır Yığınlar, o ödünün önemini kavramışlardır ve onu tekrar elde etmek için savaşım vereceklerdir Böylece egemen sınıftan elde edilen her yeni ödün, toplumun demokratikleştirilmesini sağlar ve ‘’onu, niteliksel değişim’’ anına biraz daha yaklaştırır Ezilen ve sömürülen sınıfların, egemen sınıfın baskı aracı olan hukuktan yararlanmaları ve demokrasi savaşımında hukuk silahını kullanmaları, tüm bu nedenlerle mantıki ve zorunludur, fırsatçılık değildir Ayrıca, ‘’hukuk, sadece bireylerin özgürlüklerinin sınırlandırılması değildir Aynı zamanda, iktidarın da özgürlüklerinin sınırlandırılmasıdır ‘’ Bu açıdan da ilerici harekette, demokrasi savaşımında hukuk, ezilen ve sömürülen sınıflar bakımından önem taşır Ancak, iktidarın özgürlüğünün, yani hareket alanının sınırlanmasının biçimsel olduğunu da belirtmek gerekir Fakat buna rağmen hukukun bu yönünden yararlanmak son derece önemlidir.
Çünkü, ‘’ iktidarın elinde kuvvet vardır ‘’ ve ‘’ hukuk bu yönüyle, biçimsel de olsa, yalnızca geciktirici bir işlev de görse, ( iktidarın elindeki bu ) kuvveti de sınırlandırmaktadır’’ Tüm bu vergiler karşısında, hukuk konusunda ‘’bir ölçüde tarihsel değişim karşısında bulunuyoruz ‘’; kapitalizm, egemenliğini yitirdiği için hukuku bir araç olarak kullanmayı artık reddetmekte, baskıyı yoğunlaştırmakta, hukuk-dışılığa düşmektedir Buna karşı işçi sınıfı, deneyimle hukuku kendi yararına kullanmayı öğrenmiş olduğu için ona sarılmakta, sınıf savaşımında ondan yararlanmaktadır diyebilir miyiz? Burjuva hukukunun ilerici niteliğinin gözden kaçırılmaması gereğine ve onu, sınıf savaşımında ile bir demokrasinin kurulması yolunda kullanmanın çok önemli olduğunu ve gözden çıkarılmaması gerektiğini belirtelim
Ne var ki, ezilen ve sömürülen sınıf olarak işçi sınıfı, hukuk silahı ile ancak belli hedeflere varabilir Bu hedef, öncelikle burjuva demokrasisi sınırlarının genişletilmesi ve zorlanması olarak saptanabilir Fakat, en ileri bir burjuva demokrasi bile, ‘’insanlığın ilerledikçe gerileyen bir geçmişidir ve giderek daha açık bir şekilde, toplumun çıkarlarını karşılamak yeteneği olmadığını ortaya koymaktadır’’ Bu nedenle, işçi sınıfı hareketi ‘’kendisinin burjuva hareketinin genişletilmesi uğruna savaşımla sınırlayamaz O zaman, işçi sınıfı burjuva demokrasisinin ötesinde bir demokrasiyi, işçi sınıfı ve bağlaşıklarının iktidarındaki ileri bir demokrasiyi kurmayı da hedef olarak seçecektir İşçi sınıfı, bu hedefe varmada da hukuk silahından yararlanacaktır
İşçi sınıfı hareketinin, insanın insan tarafından sömürülmeği, ‘’temel amacı, halkın artan maddi ve manevi (kültürel, entelektüel) ihtiyaçlarını mümkün olan en tam biçimde karşılamak’’ olan toplum düzeninin kurulması yolundaki hedefine varmada da, hukukun (üst yapının temel alt yapıyı etkileyebilmesi nedeniyle) belli ölçüde yararı ve yeri olabilir
İşçi sınıfının, tüm hedeflerine varmada hukuk silahını gereken zaman ve yerde ustalıkla kullanabilmesi için iki sapmadan sakınması gerektiğini de belirtelim Bunlardan biri sağ sapma denilen burjuva hukukunun önemini abartmak; diğeri ise, sol sapma denilecek olan, hukuku tamamen önemsiz saymaktır Hukuk, bu iki çizgi arasında ustalıkla kullanıldığında çok önemli ve değerli sonuçlar verebilir.
1.23. Mutlak Hak Çeşitleri
1) Eşya Üzerindeki Mutlak Haklar
a) Maddi eşya üzerindeki mutlak haklar : Eşya üzerinde doğrudan hakimiyet yetkisi verir, yani hak sahibinin bu haktan yararlanabilmesi için başkasının aracılığına ihtiyaç yoktur.
Mülkiyet
Sınırlı ayni haklar (irtifak, rehin, taşınmaz yükü)
Bu haklarda, sınırlı sayı (numerus clausus) ilkesi geçerlidir. Kişilerin kanun dışı ayni hak oluşturması mümkün değildir.
b) Maddi olmayan eşya üzerindeki mutlak haklar ( Fikri Haklar): Kişilerin yaratıcı uğraşları sonucu düşüncesi, zekası veya hisleri vasıtasıyla edebiyat, teknik, güzel sanatlar ve bilim alanlarında koyduğu ürünlerdir. Bunların da mali yönleri vardır. Örnek, mucit, yazar vs. Bunların manevi yönleri de vardır. Başkası kullansa da bağı devam eder ki, mutlak yönünü herkese karşı ileri sürebilme yönünü gösterir.
2) Kişi Üzerindeki Mutlak Haklar
a) Kişinin Kendi Üzerindeki Hakları: Kişilik hakları, kişinin hayatı, sağlığı, beden bütünlüğü, özgürlükleri, namus, şeref, onuru, adı, resmi ve görüntüsü, özel hayatı, sırları, bilimsel ve mesleki sırları, gibi kişiliğe bağlı değerlerin korunmasına ilişkin yetkileri ifade eder. Hukuk düzeni kişilik haklarıyla bu değerlere ilişkin menfaatlerin korunmasını amaçlamaktadır.
Örneğin;
MK mad. 24/II; haklı sebep olmadan yapılan her saldırı hukuka aykırıdır.
MK mad. 23/II; kişilik hakkı dışarıya karşı değil kişinin kendine karşı korunur.Yani kişilik hakkı devredilemez, vazgeçilmez, hukuka yada ahlaka aykırı bir biçimde sınırlandırılamaz, kişilik hakkı mirasçılara geçmez.
b) Kişinin Başkaları Üzerindeki Mutlak Hakları: (Velayet ve vesayet gibi haklar). MK. mad. 335’e göre “Ergin olmayan çocuk ve kısıtlanan ergin çocuk kural olarak ana ve babanın velayeti altında bulunur.” Bu haklar, mutlak hak olup herkese karşı ileri sürülebilir. Ayrıca devredilemez ve feragat edilemez bir haktır.
1.23.1. Nisbi Haklar
Nisbi haklar, alelade nisbi haklar ve etkisi kuvvetlendirilmiş nisbi haklar olarak ikiye ayrılırlar.
1) Alelade Nisbi Haklar: Bu haklar, kural olarak 3. kişilere karşı ileri sürülemez. Sadece belli bir kişiye veya kişilere karşı ileri sürülebilen bu haklara, sadece ileri sürebilenler uymak zorundadır. Örneğin: Alacak hakkı (sadece borçlu ve alacaklı arasındadır.) Derneklerde oy kullanma hakkı, evlilikte eşlerin birlikte yaşama hakkı, kardeşler arası nafaka hakkı.
2) Etkisi Kuvvetlendirilmiş Nisbi Haklar: Kural sadece nisbi hakların taraflar arasında hüküm ve sonuç doğurması ve 3. kişilere karşı ileri sürülememesidir. Ancak, kanunun öngördüğü bazı hallerde bazı şartlarla borç ilişkisinden doğan nisbi haklar da mutlak haklar gibi sonuçlar doğurur. Şerh gibi (MK. mad 1009 Şerh edilebilir şahsi haklar), arsa karşılığı inşaat, kira, alım, önalım gibi.
1.23.2. Mutlak Haklar ve Nisbi Haklar Arasındaki Farklar
1) Nisbi haklar, belli bir kişi veya kişilere karşı ileri sürülebilir. Mutlak haklar herkese karşı ileri sürülebilirler.
2) Nisbi haklarda hak sahibinin karşısındaki kişi esas itibariyle aktif bir görevi, bazen de pasif bir görevi getirmekle yükümlüdür. Yani bir şeyin yapılması verilmesi yapılmaması gibi. Bu hakkın, 3.kişilerce ihlali mümkün değildir. Mutlak haklarda ise herkes pasif görevi yani uymayı ve saygı göstermeyi yüklenir, mutlak haklar herkesçe ihlal edilen haklardır.
3) Nisbi haklarda çok çeşitlilik, mutlak haklarda belli sayıda olma ilkesi söz konusudur.
4) Konu yönünden farklar: Nisbi haklarda bir edimin yerine getirilmesine (Bir şeyin verilmesi, yapılması, yapılmaması) ilişkin talepler söz konusudur. Mutlak haklar ise bir mal ya da kişi üzerinde sahip olunan iktidar haklarıdır.
1.23.3. Yenilik Doğuran Haklar (İnşai Haklar)
1) Kavram ve Tanım: Sahibine tek taraflı irade beyanı ile yeni bir hukuki durum ortaya çıkarmak veya var olan hukuki durumu değiştirmek yada sonra erdirmek yetkisi veren haklardır. Hukukta aslında hukuki durumu kurma, değiştirme veya sona erdirme aynı irade beyanıyla olur, yenilik doğuran haklar istisnaidir. Yani bu haklar söz konusu olduğu zaman, hukuki durum değişikliği için sözleşmeye taraf olan kişinin veya 3. kişinin irade beyanına gerek yoktur.
2) Çeşitleri:
a) Kurucu Yenilik Doğuran Haklar: Bu haklar, sahibine yeni hukuki durum kurma yetkisi vermektedir. Örneğin: alım (iştira), önalım (şufa), gerialım (vefa), tek taraflı satım kurma, evlilik dışında doğmuş bir çocuğun babası tarafından tanınması gibi.
b) Değiştirici Yenilik Doğuran Haklar: Mevcut bir hukuki ilişkiyi değiştiren haklardır. Örneğin: Seçimlik hakların kullanılması, istisna sözleşmesinde ayıplı ifada semenden indirim veya ayıbın giderilmesini talep hakkı, satım sözleşmesinde ayıplı eşya satımında tüketicinin sahip olduğu seçimlik haklar (ayıplı televizyon varsa, tüketici televizyonun tamirini, değiştirilmesini, bedelin tenzilini (indirilmesini) isteyebileceği gibi satılanı iade ederek paranın geri verilmesini de isteyebilir).
c) Bozucu Yenilik Doğuran Haklar: Mevcut bir hukuki durumu ortadan kaldıran haklardır. Örneğin: Dernek üyesinin istifası, kanundan veya sözleşmeden doğan bir hakka dayanarak bir sözleşme ilişkisinin tek taraflı sona erdirilmesine ilişkin sözleşmeden dönme ve fesih hakları, vekalette vekilin istifası ve azli, boşanma davası açma hakkı vs.
3) Yenilik Doğuran Hakların Kullanılması:
Yenilik doğuran haklar;
Karşı tarafa yöneltilen bir irade beyanıyla,
Tek taraflı hukuki işlem ile,
Bazıları ise mahkemeye başvurarak kullanabilir. (Yenilik doğuran davalar)
Örneğin: Önalım hakkı MK. mad. 734/I’e göre alıcıya karşı dava açılarak kullanılır.
Dava yoluyla kullanılan yenilik doğuran hakların diğer yenilik doğuran haklardan farkı karşı tarafa yöneltilen irade beyanı ile kullanılan yenilik doğuran haklar, sonuçlarını bu beyanın muhatabına varmasıyla kendiliğinden doğurmasına rağmen; dava yoluyla kullanılanlarda yöneltilen sonuç mahkeme kararıyla doğar, yani mahkemenin vereceği yenilik doğuran karar ile yenilik doğuran sonuç doğar.
4) Yenilik doğuran Hakların Özellikleri:
a) Bu Hakların Kullanıldığı Beyan, Kural Olarak Hiçbir Şarta Bağlanamaz: Şart, gelecekte gerçekleşmesi beklenen ancak gerçekleşip gerçekleşmeyeceği kesin olarak belli olmayan bir olaydır. Yenilik doğuran haklar, kural olarak şarta bağlanamaz. Ancak istisnai hallerde yöneldiği kişi açısından katlanılması zor bir durum yaratmıyorsa yenilik doğuran haklarda şarta bağlanabilir. Örneğin: Bir haftadır işe gelmeyen bir işçiye patronun bir gün daha gelmezse işten atacağını belirtmesi gibi.
b) Yenilik Doğuran Haklar Usulüne Uygun Bir Biçimde Kullanılmakla Sona Erer: Bir defa kullanılmakla hak sahibi amacına ulaşır, hukuki sonuç sağlanmıştır. Buradaki amacın bir daha gerçekleşmesi hem mümkün değil; hem de gerekli değildir, bu nedenle yenilik doğuran haklar 2. kez kullanılamazlar.
c) Yenilik Doğuran Haklar Kullanılıp Sonuç Doğduktan Sonra Bundan Geri Dönülemez: İstisna sözleşme yapma serbestisidir. Örneğin: boşanan eşler yeniden evlenebilirler.
d) Yenilik Doğuran Hakların Kullanılmasını Sağlayan Süreler Hak Düşürücü Sürelerdir: Zamanaşımı süresinin geçmesi, hakkı ortadan kaldırmaz. Örneğin: Zamanaşımı Def’i.
Hak düşürücü sürede ise, hukuk düzeni bir hakkın belli süreler içinde kullanımını şart koşmuştur. Bu sürelerin geçmesi halinde hakkın ortadan kalkması sonucu doğar. Yenilik doğuran haklarda süre geçtikten sonra bu hakların varlığından söz edilemez. Örneğin: MK.733/son fıkrasındaki önalım hakkı (şufa) 3ay veya 2 yıllık hak düşürücü süreler öngörülmüştür.
Sıradan Haklar: Bunlar kullanılmaları ile yeni bir hukuki ilişkinin kurulması, mevcut hukuki durumun değiştirilmesi veya sona erdirilmesi sonuçlarından hiçbirisini doğurmaz.
1.23.4. Kullanma Yetkisi Açısından Hak Çeşitleri: 1.23.4.1. Şahsen Kullanılması Zorunlu Olanlar (Münhasıran Şahsa Bağlı Haklar)
Bu hakların kullanılmasına karar verme yetkisi sadece ve mutlak olarak hak sahibine aittir. Bunların kullanımı sadece hak sahibinin iradesine dayanır. (Şahsa Sıkı Sıkıya Bağlı Haklar)
Bu haklar, kişiliği o kadar yakından ilgilendirirler ki bunların kullanılmasının başkalarına bırakılması kişilik haklarıyla bağdaşmaz. Örneğin: Kişiliğin korunması davaları (MK. mad. 24-25), adın korunmasına yönelik davalar (MK. mad. 26), nişanlanma, boşanma davası açma, nesebin reddi, yargısal rüşt talep etme vs..
Bu haklar, temsilci yoluyla kullanılamaz. Örneğin: evlenme, Veli ve Vasi bile bu hakların kullanımına karar veremezler. Ancak bazı istisnalarda MK. mad. 118; nişanlanma, MK mad. 126; evlenmede veli ve vasinin izni olmadıkça küçüğü ve kısıtlıyı bağlamayacağı hükmü vardır. Ancak bu hakların kullanımına karar verildikten sonra buna ilişkin işlemlerin gerçekleştirilmesi için başkasına temsil yetkisi verilebilir. Örneğin: evlat edinmeye karar verilirse işlemler için avukata yetki verilebilir.
Çok istisna hallerde, temsilci vasıtasıylakullanılabilrler. Örneğin: A’nın eşi taciz ediyorsa; akıl hastası, A’nın adına boşanma davası açma hakkı A’nın yasal temsilcisindedir.
Bunlar başkasına devredilemez ve mirasçılara geçmez. (kullanılmışsa geçer)
1.23.4.2. Şahsen Kullanımı Zorunlu Olmayan Haklar
Devredilebilen mirasçılara geçen haklardır. Örneğin: Malvarlığı, alacak, rehin hakkı gibi.
1.23.4.3. Bağımsız Olup Olmaması Açısından Haklar
A) Bağımsız Haklar: Başka bir durum ya da hakla ilişkili olmaksızın, hak sahibinin sahip olduğu onun şahsına tanınmış haklardır. Örneğin: Mülkiyet, alacak, kişisel haklar, fikri haklar vs.
B) Bağlı Haklar:
-
Asıl hakkın varlığına Bağlıdır.
-
Asıl hakkın amacına ulaşmasına yardımcı haklardır.
-
Asıl hak sona erince sona ererler.
-
Asıl hakkın devri halinde devredilirler.
1) Eşyaya Bağlı Haklar: Geçit irtifakı, manzara kapatmama irtifakı, yasal önalım hakkı, (şahısla ilgili değil, mala kim sahipse o sahiptir.)
2) Alacağa Bağlı Haklar: İlgili alacağın sahibi kimse tarafından kullanılan ve onun sahip olduğu haklardır. (rehin, faiz, vs. o sahiptir.)
3) Borç İlişkisine Bağlı Haklar: Kirada fesih hakkı
4) Bir Topluluğa Mensup Olmaya Bağlı Haklar: Derneklerde üyelik hakkı, şirket kar alımı
Dostları ilə paylaş: |