Bursa Tüyap Söyleşileri 2.
SERVER TANİLLİ’YLE
ŞAKA-ŞEN BİR SÖYLEŞİ
Birinci Bursa TÜYAP yolculuğum Server Tanilli buluşmasıyla ilk rengini kazandı desem yanlış olmaz. Demek ki yolculuğum uğurlu tanıklıklarla, yeni renkli buluşmalarla geçecek. Çünkü her şeyden önce, onun bir sözü üzerine kahkahalarla başladı söyleşimiz. Arkadaşım Melek Kaya kamerayı, Yusuf Yağdıran da fotoğraf makinesini onun bulunduğu standa doğru çevirince, olanca güler yüzlülüğüyle “ama güzel olsun haaa fotoğrafım...” diyerek ilgi gösterdi. Bir an “şaşırmadık” desem, yanlış olur. Şaşırdık. “Sayın Öğretmenim, dedim ona daha o uzaklıktayken, “güzel insanların fotoğrafları zaten güzel olur, siz hiç merak etmeyin. Bu kez o biraz şaşırır gibi olduysa da, hemen ardından, “yoook, o anlamda söylemediiim, nedense benim resimlerim çirkin çıkıyooor, uyarayım diye söyledim.” Gülüşlerle, gülümsemelerle dolu gül güzeli bir sevgi iletişimiydi yaşadığımız.
Ş.AKBABA:Benim uzaklardaki öğretmenlerimden biri de sizsiniz sevgili öğretmenim. Anayasa Dersimin öğretmeni... Demokrasi ve eğitim derslerimin öğretmeni... Düşününüz ki, ben bir hukukçu olmadığım halde sizin o kocaman Anayasa kitabınızı okudum. Hem de ne büyük bir hoşnutlukla, hem de ne çok şeyler öğrenerek... Sonra da diğer pek çok yapıtınızı elbet. Kaç oldu; diye sormak isterim izninizle..
SERVER TANİLLİ: Yirmi bir olmuş.
AKBABA:Şu anda nerede yaşıyorsunuz Sayın Öğretmenim?
SERVER TANİLLİ:Strasburg’da.
ŞABAN AKBABA:Gidip gelmek yorucu olmuyor mu, hangi sıklıkta geliyorsunuz.
SERVER TANİLLİ:Yılda iki kez geliyorum. Yorucu da oluyor, ama öyle.
ŞABAN AKBABA:”Nasıl Bir Eğitim İstiyoruz” adlı kitabınızı da okudum, düşüncenizi de biliyorum aslında,ama söyleşimizin bir gereği olarak bir kez daha sormak istiyorum: Eğitim dizgemizi nasıl buluyorsunuz Sayın Öğretmenim?
SERVER TANİLLİ: Rezalet!... Nasıl Bir Demokrasi İstiyoruz adlı kitabımın yeni baskısını yaparken adeta yeniden yazdım; orada eğitim ve demokrasi bahsi var. O bölümün birinci başlığı şöyledir:”Eğitim Düzenimiz A’dan Z’ye Kadar Bozuktur.” Her şeyi bozuk. Felsefesi zaten mahvedilmiş. Daha da mahvedilecek. Gidiş öyle. Niyetler öyle. Ne yapmak lazımdır? Yapılması gereken şu: Bu düzeni her şeyiyle alıp çöp tenekesine atmak, yeniden, 1923 devriminin esprisine uygun eğitim düzeni kurmak. Bunu kim yapacak? Bunu bu toplumun sağlıklı, ilerici, devrimci güçleri yapacak.
ŞABAN AKBABA: Öncelik sizce nasıldır Sayın Öğretmenim: Öncelikle demokrasi mi, eğitim mi?
SERVER TANİLLİ: İkisi de aynı anda olacak. Eğitilmeden demokrasi olmaz, eğitirken de demokrasiye, demokratik ilkelere uyacaksınız. İkisi birbirini tamamlar.
ŞABAN AKBABA: O büyük yapıtınız YÜZYILLARIN MİRASI VE GERÇEĞİ’ni okurken, şöyle bir soru oluştu kafamda, o yapıtınızdaki yoğun bilgi dağarcığı ki, içinde on binlerce ayrı bilgi var, nasıl oluşuyor kafanızda, nasıl, nereye birikiyor ki, sonunda da onca bireşimi yapabiliyorsunuz? Sizin beyniniz bizimkilerden farklı mı, onu farklı mı çalıştırıyorsunuz?
SERVER TANİLLİ: Farklı değil. Hiç farklı değil. Sistematik çalışan bir insanım. Peki sizce ben kaç yaşındayım? Kaç yaşında görünüyorum?
ŞABAN AKBABA:Altmış.
SERVER TANİLLİ: Yetmiş iki yaşındayım. İzin verin de yetmiş iki yaşında bir insan altı ciltlik bir kitabı yazmış olsun.
ŞABAN AKBABA: Altı cilt, ama altmış cilt gibi bir şey o.
SERVER TANİLLİ: Ben de yetmiş iki yaşındayım.
ŞABAN AKBABA:Daha nice yıllara sevgili Öğretmenim. Ben size yüz yetmiş iki yıl daha diliyorum.
SERVER TANİLLİ:Asla! Sakın ha öyle bir talepte bulunma!.
ŞABAN AKBABA:Ama “sağlıklı”sından diliyorum Öğretmenim.
SERVER TANİLLİ:Hayır, olmaaaz! Seksen doksan tamam da, öyle yüz müz olmaaaz...
Söyleşimizin burasında kahkahalarla gülüyoruz. Söyleşimiz düşündüğümden de tatlı geçiyor. Çünkü aynı zamanda alçakgönüllülüğün de üstadı o.
ŞABAN AKBABA:Biraz farklı bir şey sormak istiyorum. Savaş ve eğitim, savaş ve edebiyatla ilgili kısa kısa da olsa ne söylemek istersiniz? Okuyucularımız bu konularda sizden neler duysunlar istersiniz?
SEVER TANİLLİ:Bir kere şunu kafamıza yazalım:Eğitimin özü savaşa karşı olmalı, barışın eğitimi olmalı. Çocuklara insanlık(hümanizma) bilinci, insan sevgisi aktarıcı olmalı. Bir eğitim programı en başta insana dönük, insanı yüceltici olmalı, barışçı olmalı, demokratik olmalı. Savaşları yüceltici olmamalı. Bizim eğitim anlayışımızın özü barışçı değil, savaşçıdır. Neden öyle? Yöneticilerimiz öyle. “Teskere” arkasındalar.
ŞABAN AKBABA: Sayın Server Tanilli, “teskere” diyerek Irak konusuna gelmiş olduk. Biz bu savaşa girmesek olmaz mı? Nasıl girmeyiz, nasıl olur?
SERVER TANİLLİ:Girmesek olur tabii. Biz eğer bağımsız bir devletsek, “biz bu işin dışında kalacağız” dersiniz, olur biter. Kimse sizi zorla savaşa sokmaz. Bizi savaşa zorlayan güç, yani Amerika ki, düpedüz faşist bir rejim; başıyla ayağıyla öyle. Sizi bu işin içine sokarken geleceğinizi hesaplamıyor. Komşuyla aranız açılacak ki, komşunuz da Müslüman, onlardan insanlar ölecek, sizden de insanlar ölecek... Böyle bir savaşın içine nasıl gireriz... Uzağında, dışında kalmamız lazım.
ŞABAN AKBABA: Sayın Öğretmenim, sizi yoruyorum ama, siz Türkiye aydınlanma devinimine çok emek vermiş, o amaçlı birbirinden değerli yapıtlar üretmiş bir aydınımızsınız; sizin ve diğer aydınlarımızın yıllar yılı verdikleri savaşıma karşın ülkemizin bu bağlamda geldiği yer o kadar da iç açıcı değil, savaştan söz ediyoruz... Ne oldu? Türkiye’de bir aydınlanma devinimi var mıydı, neden çok belirgin sonuçlar veremedi?
SERVER TANİLLİ. Türkiye’de aydınlanma diye bir şey oldu. Çok önemli ilkeler getirdi. Ama maalesef o aydınlanma hareketi baltalandı. Cumhuriyetçilik, laiklik, demokratiklik v.b... Bunlara sahip çıkmalı ve aydınlanma hareketini tekrar rayına oturtmalıyız.
ŞABAN AKBABA: Teşekkürler Öğretmenim.
SERVER TANİLLİ:Ben de teşekkür ederim.
Bursa Kültür Bülteni(Dergisi)
Bursa Tüyap Söyleşileri 3.
ASLAN BAŞER KAFAOĞLU’YLA
Dostları ilə paylaş: |