17.11.2017
يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اِنَّا خَلَقْنَاكُمْ مِنْ ذَكَرٍ وَاُنْثٰى وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوباً وَقَـبَٓائِلَ لِتَعَارَفُواۜ اِنَّ اَكْرَمَكُمْ عِنْدَ اللّٰهِ اَتْقٰيكُمْۜ اِنَّ اللّٰهَ عَل۪يمٌ خَب۪يرٌ
HOŞGÖRÜ MEDENİYETİ
“Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır.”1
Muhterem Müslümanlar!
Yukarıda mealini verdiğimiz ayette buyurulduğu üzere; hepimiz çeşitli ırktan, renkten, dinden insanlarla aynı topraklarda yaşıyoruz. Unutmayalım ki farklılıklar zenginliktir ve farklı yaratılmamızın hikmeti birbirimizi tanımak içindir. Yine ayeti kerimeden anlıyoruz ki, hiçbir ırkın, dilin ya da insanın bir diğerine şekilsel farklılıklardan dolayı üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak Allah’a (c.c.) karşı imanımızda ve itaatimizdedir.
Kıymetli Müslümanlar!
Hoşgörüde empati gerekir. “Ben olsaydım”, “Bana yapılsaydı” şeklinde düşünülmesi, insanın kendisini başkasının yerine koyması, toplumda insanın daha güzel, daha yapıcı ve olumlu davranmasına neden olur. Bu sebeple bir başkasını kendi kültürüne ya da inancına göre şekillendirdiği davranışlarından dolayı kınamayalım. Bize karşı yapılan hatalı davranışlara karşı affedici ve hoşgörülü olabilelim.
Değerli Mü’minler!
Unutmayalım ki dinimiz İslam, barış ve hoşgörü dinidir. Cenab-ı Allah çok merhamet edici çok bağışlayıcıdır. Hoş görüp, af edeni çok sever. Allah (c.c.) tövbeleri kabul eder, günahları ve kusurları örter. Hoşgörü, âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz (s.a.s.)’in davranışlarının da özüdür. O, bizler için model ve örnek şahsiyettir. Aile hayatıyla, çocuk ve torunlarına karşı tutumlarında, farklı dinlerdeki insanlarla münasebetlerinde ve ümmetiyle ilişkilerinde bizler için örnekler sunar ve yol gösterir.
Konu ile ilgili şu hadis-i şerifler her daim hatırlanmalıdır: “Hoşgörü ile davranan hoşgörü ile mukabele görür.”2 “Dünyada Allah'ın kullarına hoşgörülü davrananlara Allah (c.c), kıyamette görevli meleklerine hoşgörülü davranmalarını emreder.”3
Muhterem Müminler!
Peygamberimizin şahsında yükselen insan sevgisi bizim medeniyet anlayışımızı, insan ve hayat tasavvurumuzu ortaya koymalıdır. Mekke müşrikleri Peygamber ve ashabına her türlü kötülüğü ve işkenceyi reva görürken Mekke’nin fethinde Peygamberimiz’in herkesi affettiği gibi, bizler de yakın dost ve çevremize, bütün insanlığa karşı din, dil, ırk zengin fakir farkı gözetmeden affedici ve hoşgörülü olalım. Biz insanlara değer verelim ki, onlarda bize değer versinler.
Değerli müminler!
Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki birbirimize karşı olan tahammülümüzü neredeyse kaybetmiş gibiyiz. Bizler; renk, dil, din, ırk ayrımı gözetmeksizin zulümler yapmakta ve misafiri olduğumuz bu dünyayı kötü yönde değiştirmekteyiz. Böylesi bir zamanda en çok ihtiyaç duyduğumuz şey şüphesiz hoşgörüdür.
Toplumumuzun gelişiminde, insanların birbiriyle ilişkilerinde hoşgörü unsuru büyük bir rol oynamaktadır. Büyük İslam düşünürü Mevlana: “Sevgide güneş gibi ol/
dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol/
hataları örtmede gece gibi ol/
tevazuda toprak gibi ol/
öfkede ölü gibi ol” diyerek hoşgörüyü bize özetlemektedir.
Hutbemi bir hadis mealiyle bitirmek istiyorum: “Sana zulmedeni affet. Sana küsene git. Sana kötülük yapana iyilik yap. Aleyhine de olsa hakkı söyle.”
MUSA GELİCİ
Oslo
Dostları ilə paylaş: |