Ortaçağ İslâm Dünyasında Teşhir kitlesi tarafından görülmesi için merkezî/kalabalık bir mekânda ve alenî ola-
rak gerçekleştirilmeliydi. Ekseriyetle bir binek veya yüksekçe bir platformun
üzerinde sergilenmekte ve bu bir tören eşliğinde yapılmaktaydı. Mahkûma
eziyet etmek ve onu aşağılamak maksadıyla teşhir esnasında bir görevli tara-
fından tokatlanıp kırbaçlanmaktaydı Öte yandan kişiyi tahkir etmek ve hor
göstermek için de bazı özel aksesuarlar ve kıyafetler hazırlanmaktaydı. Söz
gelimi başlarına boncuklarla veya paçavralarla süslenmiş tartûr, kalansuva ve
bornos adı verilen yün, keçe veya ipekten başlıklar takılmaktaydı. Boyunları-
na, boncuktan, deriden ve kemikten yapılma gerdanlıklar asılmaktaydı. Kı-
yafet olarak da eteklerine tilki kuyrukları asılmış ya da boyanmış ipek veya
yün cübbeler giydirilmekteydi. Hakeza teşhir sırasında yazılı veya bir görevli
tarafından şifahî olarak suçun ilanı da teşhirin bir parçasıydı. Bütün bu uygu-
lama şekilleriyle teşhirin çoğu zaman bir ta’zir cezası olarak belirlenen sınırla-
rının ötesinde tatbik edildiği de söylenebilir.
Son olarak suç ve suçlu kamuoyuyla paylaşılıp bir anlamda toplumsallaş-
tırıldığı için siyasi otorite veya yetki sahipleri açısından toplum nezdinde teş-
hirin, sonuç almada en etkili ceza yöntemi olduğunu söylemek de mümkün-
dür. Öte yandan, bu çalışmanın teşhir özelinde, Ortaçağ İslâm dünyasında
asayiş ve suçlara dair yapılan çalışmalara bir katkı olacağı kanaatindeyiz.
Anahtar Kelimeler: Ortaçağ Tarihi, İslâm Tarihi, Suç, Teşhir, Alenen İnfaz,
İbret-i Âlem İçin Cezalandırmak.
Giriş Ortaçağ İslâm Siyasetnâme kültüründe devlet, hükümdara bahşedilmiş bir
ihsan olarak görüldüğünden, mülkün asli unsuru olan halkın emniyetinden
ve huzurundan da yönetici sorumlu kılınmıştı
1
. Dolayısıyla mülkünü ve ema-
netini korumak isteyen hükümdarın, tehlikeyi ve kötülükleri bertaraf etmesi
gerekmekteydi. Bunu sağlamanın araçlarından biri de hükümdarların serma-
yesi olarak kabul edilen ceza yani siyaset idi. Bu, hükümdarların sahip olma-
sı gereken hususlardan biri olarak addedilmiştir. Buna göre canları korumak, malları muhafaza etmek, kötülükleri önlemek, ahlaksızların ve kötülerin kökünü kazı- mak, fitneye ve karışıklığa götürecek düzene engel olmak cezayla (siyasetle) mümkün
olmaktaydı
2
. Zira kötülükleri ve kötü yolda olanı düzeltmek hem devletin
devamı hem de âmmenin yararı için elzemdi
3
.
1
Nizamülmülk,
Siyasetnâme, çev. Nurettin Bayburtlugil (İstanbul: Dergah Yayınları, 2003), 25;
Gazalî, Devlet Başkanına Öğütler, çev. Osman Arpaçukuru (İstanbul: İlke Yayınları, 2004), 57;
Zencânî, Sultana Öğütler, çev. H.H. Adalıoğlu (Ankara: Yeditepe Yayınları, 2005), 101.
2
İbn Tiktaka, el-Fahrî, çev. Ramazan Şeşen (İstanbul: Bilge Kültür Sanat Yayınları, 2016), 31.
3
Mâverdî,
Ahkâmü’s-sultaniyye, çev. Ali Şafak (İstanbul: Bedir Yayınları, 1994), 445.
|1164|
Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: 19, Sayı: 2