haşlamaları yalnızca Geç Ortaçağ döneminde mümkün ola
bildi. Bu süreçlere birazdan değineceğim.
1 5
Avrupa'nın öteki ucunda, Polonya ve Rusya'da sadece
parçalanmaya ve Rusya'nın durumunda "Moğol istilası"na
karşı koyabilmek için 10 ile 12. yüzyıllar arasında benzer bir
düzen
(regno) yerleşti. Her iki krallıkta da Slav ağırlığına
rağmen etnik türdeşlik asla antik Mısır ya da Yahudiye'de
olduğu gibi büyük olmadı ve bırakalım kamusal bir eğitim
işlemini ekonomik veya yasal birlik de pek sözkonusu değildi.
Sadece, biri Katolik öteki Ortodoks olmak üzere dil ve dinî
kültürleri, Piast ve Rurik (Rus) hanedanları dönemindeki
önceki devlet geleneklerine dair anıların da yardımıyla ortak
ve ayırdedici bir etniklik duygusunu kristalize etmeyi başardı.
Bu anılar sonradan 15. yüzyıldan itibaren Polonya ve Rus
milletlerinin tanım ve oluşumlarında önemli bir rol oyna
mışlardır.
1 6
Milletlerden ziyade etnik devletleri ele alacak olursak, İ.S.
1300'lerden, Geç Ortaçağ'dan önce Avrupa'da bir milliyet
çilikten sözedilebilir mi? Şayet bir
ideolojik hareketten, bir
millet kuracağı farzolunan bir toplumsal grup için özerklik, birlik
ve kimlik temin etmeyi veya bir kimliği sürdürmeyi amaçlayan
bir şeyi anlıyorsak, çok zor. Bize ulaşan kayıtlar esas olarak
din adamlarıyla bürokrat tabakalara ait olmakla birlikte yine
de İlk ve Yüksek Ortaçağlar'da etno-merkezci duygulann ifade
edildiği yığınla malzeme vardır. Ancak İngiltere-Fransa Sa
vaşlarından ve Batı Hıristiyanlığının güçlü hanedan devlet
lerinin birbirine rakip hak iddialarıyla parçalanmasından önce
milliyetçilikle birlikte düşündüğümüz fikir ve faaliyetlerin
15 Bu erken dönem Ortaçağ düzenleri (regna) hakkında Reynolds'a (1983) ve Walla-
ce-Hadrill'e(1985) bakın.
16 Genel olarak Polonya ve Rusya hakkında Seton-Watson'a (1977, bölümler 2-
3); Polonya hakkında Davies'e (1982) ve Rusya hakkında Pipes'e (1977) bakın;
karşılaştırın Portal (1969).
87
eksikliği kesindir. Siyasetin kültürel belirlenmesi, kendini-
özgürleştirme, milletin üstünlüğü ve halk egemenliği gibi fikir
ve doktrinler için, şayet milliyetçi faaliyet ve hareketlere tahvil
edilerek kısa ömürlü olmaktan çıkmaları isteniyorsa, 17 ve
18. yüzyılları beklemek gerekecekti.
1 7
Sadece 1320'deki İskoç
Arbroath Bildirgesi veya, 1307'de yenilenen 1291 tarihli Rütli
Andı (İsviçre) gibi sıkça zikredilen ifade ve hareketler daha
eylemci bir emare -Makkabilerle Zealotların etnik seçilmişliğe
dair dinî duygularını yansılayan, halkın kültürel farklılığına
ayırdedici yasa ve geleneklerine dayalı özerklik arzusu- ortaya
koymaktadırlar. Ama direnişi ilham etmiş olsalar da bu fikirler
uzun vadede milletler dünyasının bir parçası olarak bir İskoç
veya İsviçre milletinin inşasına yardımcı olmamışlardır.
1 8
Dostları ilə paylaş: