SosiologiYA. Sosial psiXologiYA. Sİyasət sociology social pshychology politics 2022 Cild 2, n 3


SOSĠOLOGĠYA. SOSĠAL PSĠXOLOGĠYA. SĠYASƏT



Yüklə 1,75 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə61/117
tarix06.02.2023
ölçüsü1,75 Mb.
#123053
1   ...   57   58   59   60   61   62   63   64   ...   117
Ali Asker. Cait Çakmak. JURNAL Cild 2 N 3 (1)

SOSĠOLOGĠYA. SOSĠAL PSĠXOLOGĠYA. SĠYASƏT
SOCIOLOGY. SOCIAL PSHYCHOLOGY. POLITICS 2022 Cild 2, N 3 
49-64 
 


~ 53 ~ 
der: “Devletin sırtına kambur olmuş KİT‟lerin bir an önce elden çıkarılması gerektiğine yürekten 
inanmıştı. Bu alanda teşebbüse, çeşitli engeller yüzünden büyük gecikme ile ancak 1980‟li yılların 
sonlarında geçilebilmişti” [26,s.105]. 
Özelleştirme politikaları kapsamında değerlendirilecek çalışmalar 3 Haziran 1986 tarihli 
3291 Sayılı Kanun ile başlamıştır. Bahsi geçen yasayla KİT‘lerin özelleştirilmesinin önü açılmıştır: 
“Kamu iktisadî teşebbüslerinin özelleştirilmesine Bakanlar Kurulunca; müessese, bağlı ortaklık, 
işletme ve işletme birimlerinin özelleştirilmesine ise Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı Kurulu (Kamu 
Ortaklığı Kurulu)nca karar verilir. Kamu Ortaklığı Kurulu ayrıca bu kuruluşlara ait iştiraklerdeki 
kamu paylarının satışı ve devri konularında da yetkilidir (Madde 13)”[43]. 
Liberalleşmenin bir başka boyutu olarak devlete ekonomide destekleyici; ulusal sınırlar 
içerisinde bekçi rolü yüklenmiştir. 29 Şubat 1984 tarihli 2983 Sayılı Tasarrufların Teşviki ve Kamu 
Yatırımlarının Hızlandırılması Hakkında Kanun ve 2 Mart 1984 tarihli 2985 Sayılı Toplu Konut 
Kanunu ile fonlar oluşturulmuş ve tasarrufların teşviki sağlanmıştır. Ayrıca Türkiye‘deki coğrafi 
bölgelerin farklı kalkınma düzeylerine sahip olması bir sorun olarak ele alınmıştır. Bu noktada 
özellikle terörün devam ettiği Güney Doğu Anadolu bölgesine yönelik kalkındırma politikaları 
desteklenmiş ve uygulanmıştır. Söz konusu politikanın yaygın örneğini ise Güney Doğu Anadolu 
Projesi teşkil etmiştir. Devletin ekonomide destekleyici rolü bu projeyle bölgedeki zengin su ve 
toprakların canlandırılması olarak; güvenliği sağlamadaki rolü ise projeyle bölgeye gelecek refah 
sonucunda Kürt sorununda kilit rol oynaması şeklinde planlanmıştır [31, s.140].
Liberalleşmenin bir başka boyutu olarak insan haklarının korunması; temel hak ve 
hürriyetlerin iyileştirilmesi hususlarında çalışmalar yapılmıştır. Bu hususlardan birincisi türban 
sorunu olarak da bilinen kıyafet genelgesi meselesidir. 1982‘de Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) 
tarafından yayımlanan genelge ile türban yasaklanmıştır. 1984‘de ise bu yasak yine YÖK genelgesi 
ile türbanın boynu kapatmayacak şekilde olması şartıyla kaldırılmıştır [40]. 1987‘de Turgut Özal ve 
çalışma ekibinin çabalarına rağmen tekrar yasak getirilmiş, 1988‘de ise serbestliğe gidilmiştir. 
Fakat 1989‘da dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren‘in girişimleri sonucunda tekrar türban yasağı 
getirilmiştir. 1990‘da türban yeniden serbest hale getirilse de muhalefet partilerinden 
Sosyaldemokrat Halkçı Parti‘nin çabaları sonucu tekrar yasaklanmıştır. Turgut Özal‘ın türban 
konusundaki tutumunun arkasında liberal-özgürlükçü ve muhafazakâr eğilimi baskın gelmiştir. 
Aslında o dönemlerde Türk siyasi eliti muhafazakâr eğilime aşırı İslamcıların mevcudiyetinden 
dolayı pek sıcak bakmamıştır. Fakat siyasi elit tarafınca Anavatan Partisi‘nin tehdit unsuru olarak 
algılanmaması muhafazakâr eğilimi veya İslamcıların konumunu güçlendirmiştir [28, s.62]. Tabi 
burada Özal‘ın laiklik algısı da önemlidir: ―Laikliği, manevi değerlerin korunmasında, vicdan, dini 
inanç ve ibadet hürriyetinin uygulanmasında ve dini kültürün geliştirilmesinde kısıtlayıcı bir unsur 
olarak anlamıyoruz” [38, s.402].
Hak ve hürriyetler konusunda iyileşme hedefleyen Özal iktidarının bu hususta çelişkileri de 
bulunmuştur. 21 Haziran 1927 tarihli 1117 Sayılı Küçüklerin Muzır Neşriyattan Koruma Kanunu 
ile ilgili 12 Mart 1986‘da değişiklikler yapılmıştır. Kamuoyunda ―Muzır Yasası‖ olarak da bilinen 
değişiklikler Turgut Özal‘ın liberal kimliğine zarar vermiştir; daha sonraları Mehmet Barlas ile 
yaptığı röportajda o yasayı, toplumsal tepkiyi dikkate alarak muhafazakâr bir zihniyet ile 
çıkardıklarını belirtmiştir [12, s.99]. 
6 Eylül 1987‘de 1982 Anayasası‘nın geçici 4. maddesi uyarınca öngörülen siyasi yasakların 
kaldırılmasına ilişkin referandum yapılmıştır. Bu referandumda şaşırtıcı olarak Turgut Özal ve ekibi 
hayır kampanyası yürütmüştür. Sonuç olarak oyların %50,16‘sının [32] evet ile sonuçlanmasıyla 
söz konusu geçici madde yürürlükten kaldırılırken, Turgut Özal‘ın liberal kimliği zarar görmüştür; 
daha sonraları Mehmet Barlas ile yaptığı röportajda kendisi konuya şöyle açıklık getirmiştir: 
Aslında, biz siyasi aftan yanaydık...Bunun için, „hayır‟ mücadelesine girmezdik...Normal olarak bu 
iş geçerdi…Ama Süleyman Bey, işi „bunlar 7 Eylül sabahı yok‟a getirdi...Sanki onları 1992‟ye 
kadar biz yasaklamışız gibi...Öyle bir hava oluşturdular ki... Sanki referandumla, Anavatan‟ın 
hesabını dürecekler gibi...Bunun üzerine, biz de hayır kampanyasına başladık. O mücadeleyi 
vermezsek ilerideki ilk seçimi kaybedeceğimiz kesin olurdu. O mücadele ile partiyi toparlayıp

Yüklə 1,75 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   57   58   59   60   61   62   63   64   ...   117




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin