01 tutunamayanlar


partıman masasında yolcularla yemeklerini bölüştüler. Hi-



Yüklə 1,87 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə68/70
tarix01.12.2023
ölçüsü1,87 Mb.
#136967
1   ...   62   63   64   65   66   67   68   69   70
Oguz Atay Tutunamayanlar


partıman masasında yolcularla yemeklerini bölüştüler. Hi-
kâyeler dinlediler, hikâyeler anlattılar. Bazı istasyonlarda
bavullarını toplayıp trenden indiler; başka bir doğrultuya
giden bir trene bindiler.
Bir keresinde kompartımana uzun bıyıklı bir genç adam
girdi. Onunla arkadaş oldular. Gazeteciymiş. Röportaj yap-
maya Şarka gidiyormuş. Yeşil gözlü gazeteciyle uzun uzun
konuştular. Turgut ona, yeni saydığı birtakım düşüncelerin-
den bahsetti. İzlenimlerini anlattı. Turgut’un şehrinden iz-
ler taşıyordu bu genç gazeteci. Taze bilgilerle ve kendine
güvenle doluydu. Beyaz dişlerini göstererek gülerken
umutla ve kesinlikle ifade ediyordu düşüncelerini. Onu
yenmek zordu. Turgut’un, bu kadar açık gerçekleri göreme-
mesine şaşıyordu. Tozlu ve köhne anlayışlara, canla başla
saldırıyordu. Turgut, bütün içinden geçenleri genç gazeteci-
ye vermek istedi. Ne yazık: inandırma gücünü bulamıyordu
kendinde. Sözlerinin yarısında konuşmaktan vazgeçiyordu.
Kimseyi değiştirmek istemiyordu. Bunun gerekli olduğuna
inanamıyordu artık. Bu nedenle, genç gazetecinin sözlerine
714


kanmış göründü. Onun, sevinçle, düşüncelerini kabul ettir-
mesine göz yumdu. Daha çok genç, Olric. Duygu ve düşün-
celerinin etkisini görmeye ihtiyacı var. Ona yardım etmeli-
yiz. Onu kırmamalıyız. Birkaç saat içinde bir insanın dü-
şüncelerini değiştirebildiğini görmek ona gurur verecektir:
kendi düşüncelerini değerlendirmesini kolaylaştıracaktır.
Bizi de daha çok sevecektir. Kendisini ispat etmesine fırsat
verelim. Ya büyüyünce uslanmaz bir eleştirmeci olursa,
efendimiz? Buna engel olmaya zaten gücümüz yetmez, Ol-
ric. Onu biz bozmayalım. Bırakalım anlatsın, döksün için-
dekileri. Ona, ayıklama imkânı verelim. Birçok gerçeği ka-
bul ettiğimiz gibi, onun gerçeğini de kabul edelim. Heye-
canlarının körleşmesine yol açmayalım. Bizim gibi sabaha
kadar düşünecek değil ya; birazdan uykuya dalar.
Onu uyurken seyrettiler. Düşünceleri, kimseyi rahatsız
etmesin diye koridora çıktılar. Turgut sigara içti ve koridor
ışığının aydınlattığı kadar dışarıya baktı.
Gazetecinin adresini aldılar: ona yazmaya söz verdiler.
Birkaç güne kadar taşınacakları için ona adreslerini vereme-
diler. Onu da bir peronda bıraktılar el sallayarak.
Trendeki yaşayışın görgü kurallarına alıştırdılar kendile-
rini. Kompartımana yeni gelenlerin bavullarını yerleştirme-
lerine yardım ettiler, tuvaletin kapısı önünde sabırla bekle-
mesini öğrendiler, kompartımanda herkesle birlikte uyuma-
ya çalıştılar. Turgut, yıllardır özlediği uzun yolculuğun tadı-
nı çıkarıyordu. Bu yaşayışa kendini o kadar kaptırmıştı ki
gece uyumayan çocukların ağlamasına bile aldırmıyordu.
İleride sizi bekleyen bir istasyon daima vardı ve bacakları-
nızın uyuşmasını gidermek her zaman mümkündü peronda
dolaşarak.
İyi ve kötü trenlerde yolculuk ettiler. Bir trende, istasyon-
da durdukları zaman ışıklar sönüyordu. Bazen saatlerce
715


karşı yönden gelen treni bekliyorlardı karanlıkta. Bazısının
da kompartıman kapıları kilitlenmiyordu. Aynı zamanda
yavaş giden bu trenlere yolda hırsızlar atlayarak yolcuların
eşyasını çalıyorlarmış. Her şeye razı oluyorlardı. Genç gaze-
teciye adresleri olmadığını söylemeye utanmışlardı. Oysa,
treni adres olarak gösterebilirlerdi. Nasıl düşünememişlerdi
bunu? Fakat, hangi treni gösterecektik, efendimiz? Her
trenden inerken kondüktöre haber bırakabilirdik, Olric. İn-
san bir evden taşınırken nasıl eski evine yeni adresini bıra-
kırsa, öyle yapabilirdik. Çocuk gibi oldunuz, efendimiz.
Evet, çocuklaşıyorum Olric: trencilik oynuyorum. Bütün
oyunları nasıl oynamışsam bunu da öyle oynayabilirim Ol-
ric: istediğim gibi. Trenin dışında, duran dünyaya aldırmı-
yorum artık. Gazeteciyi bile dışımızda, geride bıraktık.
Onunla inmeyi düşündüm bir an için. Onunla yeniden dü-
şünmeye başlamayı istedim. Yeni bir düzenin içine girmek-
ten korktum, Olric. Belki de -dediğin gibi- biz artık bir ya-
nımızla onlardan uzaktayız. Bunu, onlara hiçbir zaman bel-
li etmeyeceğiz. Yolumuza çıkan herkese saygı göstereceğim.
Bırakalım bunları artık, Olric. Tren yavaşladı: bir istasyona
yaklaşıyoruz. Aşağı inip bacaklarımızı dinlendirelim biraz.
Trenden indiler, perondaki insanların arasına karıştılar.
Yolcular, Turgut Özben’den ve onun aklından çıkmayan Se-
lim Işık’tan habersiz, trene binmenin telaşı içinde koşuşu-
yorlardı. İstasyon binasının önünde duran hareket memu-
ru, kimseye bakmadan dalgın dalgın yürüyen ve kendi ken-
dine mırıldanan bu adama dikkatle baktı. Sonra, karşı yön-
den bir tren geldi: istasyona girdi. Yolcular ve Turgut, trenin
arkasında kayboldular.
716



Yüklə 1,87 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   62   63   64   65   66   67   68   69   70




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin