Perspektifler ve Değerlendirmeler (Not 2: Dipnotlar yazıda kullanılan yere parantez içinde küçük puntolarla eklenmiştir.)



Yüklə 1,42 Mb.
səhifə58/98
tarix01.08.2018
ölçüsü1,42 Mb.
#64731
növüYazı
1   ...   54   55   56   57   58   59   60   61   ...   98

Sınıf hareketinin, sancısını çektiği sıçramayı kolaylaştıracak bir öncü devrimci müdahaleye ihtiyacı var. Hareketimizin ise, sınıf hareketine bu tür bir öncü müdahale içinde dönüşmeye, kendi gerçek siyasal-sınıfsal ortamını bulmaya, militan sınıf kimliğini geliştirmeye ve gerçek örgütsel zeminine oturmaya ihtiyacı var.

Bunlar nesnel olarak örtüşen ihtiyaçlardır. Herşey komünistlerin kendi görev ve sorumluluklarına bu bilinçle sarılmalarına bağlıdır. Bu doğrultuda elde edilecek her başarı bizi adım adım partiye yaklaştıracaktır.

Her şey parti için!

Her şey devrimin ve sosyalizmin ancak parti ile elde edilecek zaferi için!

EKİM 3. Genel Konferansı Mart 1995(228)



****************************************************

80’li yılların ikinci yarısı:

Bir dönemin sonu (Parça)

Örgütümüz 1995’i parti yılı ilan etmiş bulunmaktadır. Elbette bu, biçimsel bir ele alışla, parti kuruluş tarihinin 1995 yılı içine sığdırılması olarak anlaşılmamalıdır. Sorun partinin biçimsel ilanı değil, fakat örgütümüzü işçi sınıfının öncü partisi olarak adlandırılmaya hak kazanabilecek bir gelişme düzeyine çıkarabilmektir. İçinde bulunduğumuz yıl içinde başarmamız gereken budur. Ve biz bunu başardığımızda, partinin kuruluş kongresinin toplanması, bazı ön hazırlıklara bağlı bir pratik zamanlama sorunu olarak çıkacaktır karşımıza. Bunun içinde bulunduğumuz yıla sığması özel bir önem taşımadığı gibi, özel bir pratik hedef olarak da ele alınmamalıdır.

3. Genel Konferansımızı parti yılı ilan ettiğimiz bir zaman diliminin hemen başında topluyor olmamızın elbette ayrı bir önemi vardır. Zira bu, partileşme sürecinin önümüzdeki sorunlarını örgütümüzün en üst platformunda ele alma ve tüm örgüt için(229)bağlayıcı bir sonuca bağlama olanağı demektir. Konferansımızın çalışmalarında göstereceği başarı ölçüsünde, örgütümüz içinde bulunduğumuz mücadele yılını en verimli biçimde değerlendirme ve partinin kuruluşunu gerçekleştirme hedefi çerçevesinde bu kritik yılı kazanma olanağı elde etmiş olacaktır.

Bilindiği gibi, 1995’i yalnızca parti yılı değil, fakat “atılımlar ve parti yılı” olarak tanımlamış bulunuyoruz. Hareketin gelişmesinin çeşitli cephelerinde yaşanması gereken bir dizi “atılım”a bu vurgu elbette nedensiz değildir. Atılımları yaşama ihtiyacı ve zorunluluğu ile partiye ulaşma hedefi arasında çok sıkı bir bağ vardır. Olağan tempolu bir çalışma ve bunun ürünü başarılarla içinde bulunduğumuz yıla elbette belli kazanımları herşeye rağmen sığdırabiliriz. Fakat sınıfın öncü partisi düzeyi ve kapasitesini bu tür çalışmayla asla kazanamayız. Atılımlar yılı vurgusu, bu çerçevede, ciddi bir uyarı amacı taşımaktadır.

Gelişmede zorlanma, durgunluk ve bu arada gerileme evreleri ile sıçramalı gelişme evreleri birbirini izledi. Örgütümüzün geride kalan 7 yıllık gelişme sürecinin farklı safhaları son derece eşitsiz bir biçimde yaşandı.

Geleneksel hareketten kopuşun verdiği dinamizm, başlangıç yıllarının tüm güçlüklerini herşeye rağmen göğüsleme ve aradan daha yalnızca 3 yılı biraz aşan bir süre geçmişken 1. Genel Konferansımızı toplama olanağını verdi bize. Oysa ilk gelişme döneminin doruğu olan bu konferansı sonradan “iki kayıp yıl” olarak tanımladığımız bir durgunluk ve gerileme dönemi izledi.

Bu zaaf dönemi, dış koşullar temeli üzerinde, fakat bir önceki dönemin hızlı gelişme süreciyle bağlantılıydı. İdeolojik güç ve etkimizin yanısıra, yeni, genç ve gelişme dinamizmi taşıyan bir hareket olmanın cazibesi, saflarımıza önemli bir güç akışı yaratmıştı. EKİM’in biriktirdiği güç ve olanakları kendi ideolojik çizgisi temeli üzerinde etkili bir politik sınıf çalışmasına yönelteceği safhanın olağan güçlükleri, dış koşulların ağırlığı ile de birleşince, zayıf öğelerin dökülmesine uygun bir zemin doğdu. O güne kadar ideolojik mücadele süreci içinde kazandığımız, fikren anlaşmış göründüğümüz kadroların bir kısmı pratiğin sınavından(230)başarıyla geçemedi. Bunlara bir kısım “yönetici” unsurun da dahil olması, bir önderlik zaafiyeti yaratınca, hareketimizin gelişmesi de kaçınılmaz olarak bir süre zaafa uğradı.

Fakat hareketin pratik önderlik cephesinde yaşanan bu zaafa rağmen EKİM büyük bir bölümüyle kendi ideolojik-politik platformunda direndi. Sol hareketin toplamındaki yeni tasfiyeci dalgaya karşı direnç ve mücadele, bunun içte artık tasfiyeci bir eğilim halini almış yankılarına yöneltildi ve hareketin safları bu geçici yol arkadaşlarından temizlendi.

Liberal tasfiyeciliğin tasfiyesi acil ihtiyacı çerçevesinde olağanüstü toplanmak zorunda kalan II. Genel Konferansımız, EKİM’in bu zaaf dönemine kesin bir biçimde son verdi ve hareketimizin yeni bir döneme girdiğini kuvvetli bir inançla ilan etti: “EKİM bir dönemi geride bırakmış bulunmaktadır.

I. Genel Konferansımızı izleyen bu dönem, Türkiye devrimci hareketinde yeni bir tasfiyeci dalga olarak yaşandı ve bizim saflarımızda da önemli bir tahribata yolaçtı. Hareketin örgütsel cephesinde ciddi bir önderlik zayıflığı olarak kendini gösteren ve gelişme süreçlerimizde çarpıklıklara yolaçan bu dönem, Olağanüstü Konferansımızla birlikte bugün artık geride kalmıştır.

EKİM yeni döneme yalnızca ayakbağlarını çözerek, yozlaşmış ve yabancılaşmış öğelerden saflarını temizleyerek değil, çok daha önemli olarak, kusurlarını, gelişmesini bozup sınırlayan zaafiyet alanlarını sert ve uzlaşmaz bir mücadele konusu haline getirerek girmektedir. Bu önemli bir başarı ve yeni bir dönemin başında büyük bir avantajdır.”

Şimdi EKİM yeniden, bu kez bizi partiye ulaştıracak bir perspektif ve ruhla, cüret edecek ve kazanacaktır.” (Tasfiyeciliğe Karşı Konuşma ve Yazılar, s.7-9)


Yüklə 1,42 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   54   55   56   57   58   59   60   61   ...   98




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin