Hz. Peygamber Yalancılara Uymayı Emretmemiştir
Acaba daha önceki gecelerde söylediğim gibi Ömer’in Peygamber-i Ekrem (s.a.a)’den yalan hadis rivayet ediyor diye kırbaçladığı Ebu Hureyre ashaptan değil miydi? Peygamber-i Ekrem (s.a.a)’den birçok hadis rivayet etmemiş midir? Semure bin Cündeb gibi yalan hadis rivayet edenler ashaptan değil miydi? Acaba Peygamber-i Ekrem (s.a.a) ümmeti, hidayete ermeleri için yalancı ve hadis uyduranlara uymayı mı emretmektedir?
Eğer ashabın azameti hakkında rivayet ettiğiniz bu hadis doğruysa, o zaman iki farklı yoldan giden ashaptan hangisine uyarsak kurtuluşa ermiş oluruz? İnançlarda birbirine muhalif olan veya birbirleriyle savaşan ashaptan hangisine, kurtuluşa ermemiz için uymamız gerekir?
Hafız: Evvela; Peygamber-i Ekrem (s.a.a)’in ashabı asla birbirine muhalefet etmiyor ve savaşmıyorlardı. Eğer muhalefet etmişlerse de, araştırma yaparak daha temiz ve daha delilli olana uyunuz.
Davetçi: Eğer dediğiniz gibi araştırır da bunlardan birinin temiz ve hak ehli olduğunu görüp de kendisine uyacak olursak, o halde diğeri kirli ve batıl ehli sayılmış olmaz mı? O halde bu hadis kendiliğinden itibar derecesinden düşmüş olur. Dolayısıyla da sahabeden hangisine uyulursa, hidayet ve kurtuluşa erişilir iddiası da geçersiz olur.
Faraza bu hadis doğru bile olsa, neden Şii Müslümanları kınıyorsunuz? Çünkü onlar da Ebu Bekir’e biat etmeyen ve ona muhalefet içinde olan Selman, Ebuzer, Mikdad, Ammar, Yasir, Ebu Eyyub-i Ensari, Huzeyfe-i Nehai, iki şehadet sahibi Huzeyme ve önceki geceler adını zikrettiğim benzeri sahabelere uymuştur.
Birbirinin karşısında yer alan bu sahabelerden hangisi hak, hangisi batıl ehliydi? Onlardan biri mutlaka batıl üzereydi. Halbuki rivayet ettiğiniz hadis, sahabelerden hangisine uyulursa kurtuluşa erişileceği beyan etmektedir!
Sa’d bin Ubade’nin Ömer ve Ebu Bekir’e Muhalefeti
Ömer ve Ebu Bekir’e biat etmeyen Sa’d bin Ubade ashaptan değil miydi? Şii ve Sünni alimlerinin ittifak etmiş olduğu üzere Sa’d gidip Şam’da kaldı, Ömer’in hilafetinin ortalarında ise öldürüldü. Öyleyse bu hadis gereğince, yani Sa’d bin Ubade’ye uyarak Ebu Bekir ve Ömer’e muhalefet edenler de kurtuluşa ermiş olurlar.
Talha ve Zübeyr’in Basra’da Hz. Ali’ye Karşı Kıyamları
Acaba Talha ve Zübeyir Rıdvan ağacının altında Hz. Peygamber’e biat edenlerden değiller miydi? Talha ve Zübeyr, Peygamber-i Ekrem (s.a.a)’in hak halifesi (size göre dördüncü halife) Hz. Ali’ye karşı kıyam etmediler mi; birçok Müslümanın kanının dökülmesine sebep olmadılar mı? Birbirinin karşısında yer alan bu iki grup sahabeye uyan herkes kurtuluşa erebilir mi? Eğer her ikisinin de ashaba uyduğu için neticede hak olduğunu söylerseniz, yanılmış olursunuz. Zira iki zıt şeyin arasını bulmak mümkün değildir. Birbiriyle savaşan iki grubun her ikisinin de hidayet ve cennet ehli olduğunu söylemek ise asla doğru değildir.
Şüphesiz Hz. Ali’ye uyanlar hidayete ermiş, diğer grup ise dalalete düşmüştür. Bu da, sizin Rıdvan ağacı altında biat edenlerin hidayet ve kurtuluşa erdiğini ifade eden inançlarınızın doğru olmadığını göstermektedir. Zira Rıdvan ağacı altında biat edenlerden olan Talha ve Zübeyr sonunda hak halife Hz. Ali’ye karşı savaş açtılar. Peygamber-i Ekrem (s.a.a)’in halifesine karşı kıyam eden ve O Hazretin; “Seninle savaşan benimle savaşmıştır.” buyurduğu kimseye karşı savaş açan, gerçekte Resulullah (s.a.a)’le savaşmış olmaz mı? Büyük bir günaha düşmüş sayılmaz mı? O halde sadece ashap kelimesi veya Rıdvan biatinde hazır olmak, nasıl insanın kurtuluşuna sebep olabilir?
Muaviye ve Amr Bin As Hz. Ali’ye Sövüyorlardı
Peygamber-i Ekrem (s.a.a)’in halifesiyle savaşan, minber, meclis ve hatta cuma hutbelerinde Hz. Ali’ye lanet eden Muaviye ve Amr bin As da ashaptan değil miydi? Halbuki bizzat büyük alimleriniz muteber kitaplarında Peygamber-i Ekrem (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu nakletmişlerdir:
“Ali’ye söven bana sövmüştür; bana söven ise Allah’a sövmüştür.”
Öyleyse delil olarak naklettiğiniz hadise göre, Resulullah (s.a.a)’in dilince lanetli oğlu lanetliye ve gerçekte Peygamber-i Ekrem’e sövmek olan Hz. Ali’ye sövenlere (ki kendi alimleriniz de bunu kaydetmişlerdir) uyanlar da hidayete erip cennet ehlidirler!!
Fazıl Taftazani “Şerh-i Mekasid”de detaylı olarak bu konu hakkında şöyle diyor: “Sahabe arasındaki şiddetli savaş ve çatışmalar onlardan bazısının hak yoldan saptığını, haset inat, şehvet ve makam sevgisi yüzünden her türlü zulme bulaştığını göstermektedir.” Rivayet ettiğiniz hadisin doğru olmadığını gösteren daha birçok delil vardır. Ama ne yazık ki bundan daha fazla konuşma imkanımız yoktur.
O halde bu hadis, bizzat kendi alimlerinizin de yazdığı gibi uydurma bir hadistir ve senet zincirinde zayıflık vardır.
“Ashabım Yıldızlar Gibidir” Hadisinin Senedi Zayıftır
Nitekim Kadı Ayyaz “Şerh’uş- Şifa”, c. 2, s. 91’de bu hadisi naklederek şöyle diyor:
“Darukutni “Fezail”de ve İbn-i Abdulbirr de onun yoluyla bu hadisin senedinin delil olamayacağını söylemektedir. Abd bin Hamid kendi Müsned’inde Abdullah bin Ömer’den naklen Bezzar’ın bu hadisin sıhhatini inkar ettiğini söylüyor. Hakeza İbn-i Adî “Kamil”de kendi senediyle Nafi’den, o da Abdullah bin Ömer’den bu hadisin senedinin zayıf olduğunu rivayet etmektedir. Beyhaki de bu hadisin metninin meşhur olduğunu, ama bilindiği gibi senedinin zayıf olduğunu rivayet etmektedir.”
Zira bu hadisin senedinde yer alan Haris bin Ğuzayn’ın hali meçhul, Hamza bin Ebi Hamza-i Nasıri ise iftira ve yalancılıkla suçlanmıştır. Dolayısıyla bu hadisin zayıflığı sabittir.
Hakeza İbn-i Hazm da bu hadisin uydurma ve batıl olduğunu açıkça beyan etmiştir.
Binaenaleyh böylesine zayıf senede itimat etmek asla doğru değildir; doğru olsa bile geneli ifade etmez; sadece Kur’ân-ı Kerim ve Ehl-i Beyt’e uyan iyi sahabeler kastedilmiş olabilir.
Sahabe Masum Değildir
Bu bilgiler ışığında sadece bazı sahabeleri eleştirmek mümkündür; çünkü sahabe genelde sıradan ve masum olmayan insanlardı. Masum olmadıkları için de hata yapmaları mümkündür.
Hafız: Biz de sahabenin masum olmadığına inanıyoruz; ama kesinlikle hepsi adildi ve günah işlemezlerdi.
Davetçi: Yine dikkat etmediniz, onları adil ve günahlardan münezzeh kabul etmekle yanlışlığa düştünüz. Çünkü bizzat kendi alimlerinizin muteber kitaplarında nakledilen rivayetler, bunun tam tersini göstermektedir. Büyük sahabelerden bir çoğu eski adetleri üzere günah işlemişlerdir.
Hafız: Bizim bundan haberimiz yoktur; sizin varsa açıklayınız.
Davetçi: Cahiliye döneminde yaptıklarının yanı sıra İslâm’da da birçok günahlara bulaşmışlardır; ben örnek olarak sadece birini zikredeceğim.
Büyük alimlerinizin muteber kitaplarında rivayet edildiğine göre, H. 8. yılda Mekke fethinde büyük sahabelerden bazısı bir eğlence meclisinde gizlice şarap içmişlerdir.
Hafız: Kesinlikle bu rivayet düşmanların uydurmasıdır; çünkü büyük sahabeler fesat meclislerine bile gitmiyorlardı, nerede kaldı ki haram olduğu halde şarap içsinler.
Davetçi: Kesinlikle muhaliflerin uydurması değildir. Eğer uydurmuşlarsa bizzat kendi alimleriniz uydurmuştur.
Nevvab: Kıble sahip (alicenap)! Eğer böyle bir meclis olmuşsa, mutlaka ev sahibi ve davet edilenlerin adı da geçmiştir; lütfen bu konuyu bize açıklayınız.
Davetçi: Evet, bu konu kendi alimleriniz nezdinde de açıkça beyan edilmiştir.
Nevvab: Rica ediyoruz açıklayın da sorun çözülsün.
Dostları ilə paylaş: |