Peşaver geceleri


“Bugün Size Dininizi Kemale Erdirdim” Ayetinin Gadir-i Hum’da Nazil Olması



Yüklə 3,04 Mb.
səhifə109/185
tarix27.05.2018
ölçüsü3,04 Mb.
#51853
1   ...   105   106   107   108   109   110   111   112   ...   185

“Bugün Size Dininizi Kemale Erdirdim” Ayetinin Gadir-i Hum’da Nazil Olması


İkinci delil ise şu ayettir:

Bu gün size dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve din olarak size İslâm’ı seçtim”146



Hafız: Kesin olan şudur ki, bu ayet Arefe’de nazil olmuştur; alimlerden hiçbirisi bu ayetin Gadir-i Hum’da nazil olduğunu söylememişlerdir.

Davetçi: Rica ediyorum inkar etmede acele etmeyiniz; ispat imkanını da göz önüne alarak ihtiyatlı düşününüz, böylece cevap anında ruhsal açıdan rahatsız olmayasınız.

Elbette doğrudur, bazı alimleriniz bu ayetin Arefe’de nazil olduğunu beyan etmiştir. Ama bilindiği gibi büyük alimlerinizin bir çoğu bu ayetin Gadir-i Hum’da nazil olduğunu açıkça beyan etmişlerdir. Hatta bazı alimleriniz bu ayetin iki defa nazil olduğu ihtimalini de vermişlerdir. Yani bir defa Arefe’de bir defa da Gadir-i Hum’da. Nitekim Sibt bin Cevzi Tezkiret’ul- Hevass'il- Ümme s. 18’de şöyle diyor: “Muhtemelen bu ayet bir defa Arefe’de, bir defa da Gadir-i Hum’da olmak üzere iki kere nazil olmuştur. Nitekim Besmele de bir kez Mekke’de, bir kez de Medine’de olmak üzere iki defa nazil olmuştur.”

Hakeza Celaluddin Suyuti, Durr’ul- Mansur c. 2, s. 256’da ve İtkan c. 1, s. 31’de, Sa’lebi Keşf’ul- Beyan’da, Hafız Ebu Naim İsfahani, Ma Nezele Min’el- Kur’ân-i fi Ali’yyin’de, Ebu’l- Feth Hasais’ul- Aleviyye’de, İbn-i Kesir Şami, Hafız bin Merduye yoluyla tefsirinin c. 2, s. 14’ünde, H. 3. asrın büyük tarihçi ve müfessiri Muhammed bin Cerir-i Taberi, Tefsir-u Kitab’ul- Velaye’de, Hafız Ebu’l Kasım Haskani Şevahid’ut- Tenzil’de, Sibt bin Cevzi, Tezkiret-u Hevass’il- Ümme s. 18’de, Ebu’l İshak Himvini Feraid’us- Simtayn bab 12’de, Ebu Sait Secistani Kitab’ul- Velaye’de, Hatip Bağdadi, Tarih-i Bağdat c. 8, s. 290’da, Şafii alimi İbn-i Meğazili, Menakıb’da, Ebu’l- Mueyyed Muvaffak bin Ahmed Harezmi, Menakıb fasıl 14’de ve Maktel’ul- Huseyn fasıl 4’de ve diğer alimleriniz muteber kitaplarında şöyle yazmışlardır:

“Gadir-i Hum’da Resulullah (s.a.a) Allah-u Teala’nın emriyle Hz. Ali’yi velayet makamına tayin edip memur olduğu mesajı halka iletince, koltuk altları görünecek şekilde Ali (a.s)’ın elinden tutarak kaldırıp ümmetine şöyle buyurdu: “Ali’yi, Emir’ul- müminin (ümmetin emiri) olarak selamlayın.” Ardından ümmetin tümü bunu yerine getirdi ve henüz yerinden ayrılmadan mezkur ayet nazil oldu.

Peygamber-i Ekrem (s.a.a) bu ayetin nazil olmasından dolayı çok sevindi ve ümmetine dönerek şöyle buyurdu:

Dini kemale erdiren, nimetini tamamlayan, benim risaletime ve benden sonra Ali’nin velayetine razı olan Allah-u Teala ne de büyüktür!”

İmam Haskani ve imam Ahmed bin Hanbel bu olayı detaylı olarak rivayet etmişlerdir. Eğer siz beyler bir saat olsun adetinizden uzaklaşıp insaf gözüyle bakacak olursanız, nazil olan mezkur ayet ve nakledilen rivayetlerden mevladan maksadın imamet ve velayet makamı olduğunu kolayca anlayabilirsiniz.

Eğer “veli” ve “mevla” kelimeleri “her türlü tasarrufta evleviyet” manasını ifade etmemiş olsaydı, sonraki cümle anlamsız olurdu. Bu cümle (Ben kimin mevlası isem...) her ne zaman Peygamber-i Ekrem (s.a.a) tarafından ifade edilmişse “mevla” kelimesi mutlaka tasarrufta evleviyet” manasını ifade etmiştir. Resulullah (s.a.a); “Ben kimin mevlası isem Ali de onun mevlasıdır” buyurmakla kendisinin haiz olduğu velayet makamını kendisinden sonra ona tahsis kılmıştır.

Biraz insafla bakacak olursanız, gerçekleri görürsünüz. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) neden daha önce durak yeri olmayan bu otsuz ve susuz yerde ümmetini topladı; önde gidenlerin geriye dönmesini, geride kalanların da ileri gelmesini emretti; yakıcı güneşin altında herkesin ayaklarının yanmaması için elbisesine sarıldığı ve develerin gölgesinde oturduğu bir ortamda minbere çıktı ve Harezmi ve İbn-i Merduye’nin Menakıb’da, Taberi’nin ise Kitab’ul- Velaye’de rivayet etmiş olduğu Hz. Ali (a.s)’ın fazilet ve makamını beyan eden o uzun hutbeyi irad etti; o sıcak ve kurak topraklarda tam üç gün halkın vaktini alarak herkesten Ali için biat aldı? Bütün bunlar sadece halkın Ali’yi sevmesini sağlamak veya onlara Ali’nin kendilerinin dost ve yardımcısı olduğunu bildirmek için miydi?

Halbuki bilindiği gibi Peygamber-i Ekrem (s.a.a)’in Hz. Ali’ye olan büyük ilgi ve alakasını bilmeyen yoktu. Zira Peygamber-i Ekrem (s.a.a) defalarca bunu tavsiye etmiştir. Ayrıca bilmek icap eder ki böylesine sıcak bir ortamda nazil olan ayet ve yapılan onca vurgulamalara rağmen halkı sadece Hz. Ali’yi sevsinler diye orada üç gün gibi uzun bir süre bekletmenin ne anlamı olabilir?

Hatta eğer iyice dikkat edecek olursanız, bu olayın çok önemli bir yönü olmazsa, akıl sahipleri nezdinde bu amel abes bir iş sayılmış olur ve Peygamber-i Ekrem (s.a.a)’in abes bir işle meşgul olması ise imkansız bir şeydir.

O halde akıl sahiplerinin de kabul etmiş olduğu gibi bunca yer ve gök teşrifatı, sadece dostluk ve muhabbet izharı için değildi; aksine risalet makamının ardından gelen velayet makamının tayin ve tespiti içindi.


Sibt Bin Cevzi’nin “Mevla” Sözcüğünün Manası Hakkındaki Görüşü


Nitekim bazı büyük ve değerli alimleriniz de dikkat ve insaf üzere bu manayı tasdik etmişlerdir. Örneğin: Sibt bin Cevzi Tezkiret-u Havas’il- Ümme bab, 2, s. 20’de “mevla” kelimesi için on mana zikretmiş, sonunda da şöyle demiştir: “Bu on manadan dokuzu Resulullah (s.a.a)’in sözü ile uyum arz etmiyor. Hadisten maksat özel salt itaattir; o halde onuncu mana kastedilmiştir. Bu da tasarrufta evleviyet manasıdır; buna binaen hadisin manası şöyle oluyor: “Ben kimin nefsine kendisinden daha evla isem, Ali de onun nefsine ondan daha evladır.”

Bu manayı, Hafız Ebu’l- Ferec Yahya bin Said Sekafi el-İsfahani de Muruc’ul- Bahreyn kitabında açıkça ifade etmiştir. Orada kendi senediyle şeyhlerinden şöyle bir hadis rivayet etmektedir: Peygamber (s.a.a) Ali’nin elini tutarak şöyle buyurdu: “Ben kimin velisi ve nefsine kendisinden daha evla isem, Ali de onun velisidir.”

Burada Sibt bin Cevzi şöyle diyor: “Peygamber (s.a.a)’in; “Ben müminlere kendilerinden daha evla değil miyim?” sözü de buna delalet etmektedir. Bu da Hz. Ali’nin imamet ve itaatinin gerekliliğini gösteren apaçık bir nastır.”


Yüklə 3,04 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   105   106   107   108   109   110   111   112   ...   185




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin