2 Temmuz 2012 Pazartesi Paylaşımı: Sivas Katliamının 19. yıldönümü
Sevgili Dostlar,
“Pir Sultan Abdal Şenlikleri” kapsamında, aralarında Aziz Nesin'in de bulunduğu pek çok sanatçı ve fikir insanı dönemin Sivas valisi Ahmet Karabilgin'in özel davetlisi olarak bu kente geldi. 2 Temmuz 1993 tarihinde Kültür Merkezi içindeki karşıt grupla çıkan taşlı sopalı çatışma, polis tarafından fazla büyümeden, zor kullanılarak önlendi.
Binlerce kişiden oluşan karşıt grup, Kültür Merkezi’nden yeniden Hükümet Meydanı’na geldi. Hükümet Konağı’nı taşlamaya ve slogan atmaya başlayan grup ardından Madımak Oteli civarına ulaşarak, slogan atmaya devam etti. Grup önce Madımak Oteli önündeki araçları ateşe verdi ve oteli taşladı. Madımak oteli tutuşturulan perdeler ve alt katta bulunan eşyalarla birlikte yakıldı. Otele sığınmış olan kişilerden, aralarında Asım Bezirci, Nesimi Çimen, Muhlis Akarsu, Metin Altıok ve Hasret Gültekin'in de bulunduğu 35 kişi yanarak veya dumandan boğularak yaşamını yitirdi. Aralarında Aziz Nesin'in de bulunduğu 51 kişi de olaylardan kendi olanaklarıyla, ağır yaralarla kurtuldu. İtfaiye merdiveniyle kurtarılmaya çalışılan Aziz Nesin, merdivendeki görevli tarafından darp edilip, merdivenden itfaiye aracı etrafında toplanan karşıt görüşlü kalabalığa doğru itildi. Başından yaralanan Aziz Nesin'i linç girişiminden araya giren polisler kurtardı. Yaralılar, polis arabalarıyla Tıp Fakültesi Hastanesi`ne götürüldü. Akşam saatlerinde valilikçe ilan edilen ”2 günlük sokağa çıkma yasağı” ile birlikte, güvenlik güçleri şehirde tam bir hâkimiyet sağlayabildi.
2 Temmuz 1993 tarihinde Madımak Oteli'nin radikal İslamcılar tarafından yakılması ve 33 yazar, ozan, düşünür ile 2 otel çalışanının yanarak ya da dumandan boğularak, ayrıca dışarıda toplanan göstericilerden de iki kişinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan olaylar “Sivas Katliamı, Madımak Katliamı ya da Madımak Olayı” olarak anılmaktadır.
Hayatını kaybeden şenlik katılımcıları
Muhlis Akarsu - 45 yaşında, sanatçı
Muhibe Akarsu - 35 yaşında, Muhlis Akarsu'nun eşi
Gülender Akça - 25 yaşında
Metin Altıok - 52 yaşında, şair, yazar, felsefeci
Mehmet Atay - 25 yaşında, gazeteci, fotoğraf sanatçısı
Sehergül Ateş - 30 yaşında
Behçet Sefa Aysan - 44 yaşında, şair
Erdal Ayrancı - 35 yaşında
Asım Bezirci - 66 yaşında araştırmacı, yazar
Belkıs Çakır - 18 yaşında
Serpil Canik - 19 yaşında
Muammer Çiçek - 26 yaşında, aktör
Nesimi Çimen - 62 yaşında, şair, sanatçı, üç telli curanın son ustası
Carina Cuanna Thuijs - 23 yaşında, Hollandalı gazeteci
Serkan Doğan - 19 yaşında
Hasret Gültekin - 23 yaşında şair, sanatçı
Murat Gündüz - 22 yaşında
Gülsüm Karababa -22 yaşında
Uğur Kaynar - 37 yaşında, şair
Emin Buğdaycı -18 yaşında şair.
Asaf Koçak - 35 yaşında, karikatürist
Koray Kaya - 12 yaşında
Menekşe Kaya - 15 yaşında
Handan Metin - 20 yaşında
Sait Metin - 23 yaşında
Huriye Özkan - 22 yaşında
Yeşim Özkan - 20 yaşında
Ahmet Özyurt - 21 yaşında
Nurcan Şahin - 18 yaşında
Özlem Şahin - 17 yaşında
Asuman Sivri - 16 yaşında
Yasemin Sivri - 19 yaşında
Edibe Sulari - 40 yaşında, sanatçı
İnci Türk - 22 yaşında
Hayatını kaybeden otel çalışanları
Ahmet Öztürk - 21 yaşında
Kenan Yılmaz - 21 yaşında
Hayatını kaybeden göstericiler
Ahmet Alan
Hakan Türkgil
Olaydan bir gün sonra 35 kişi gözaltına alındı. Daha sonra gözaltına alınanların sayısı 190'a çıktı. Gözaltına alınan 190 kişiden 124'ü hakkında "laik anayasal düzeni değiştirip din devleti kurmaya kalkışma" suçlamasıyla dava açıldı, geri kalanlar serbest bırakıldı. Kamuoyunda Sivas Davası olarak bilinen davanın ilk duruşması, Ankara 1 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde 21 Ekim 1993 günü yapıldı. 26 Aralık 1994'te karara bağlanan dava sonucunda, 22 sanık hakkında 15'er yıl, 3 sanık hakkında 10'ar yıl, 54 sanık hakkında 3'er yıl, 6 sanık hakkında 2'şer yıl hapis cezası, 37 sanık hakkında da beraat kararı verildi.
Müdahil avukatlar, Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin kararını "taraflı, hukuka ve adalete aykırı" olarak niteleyerek, ayrıntılı bir savunmayla temyize gittiler. Yargıtay 9. Ceza Dairesi katliamın "Cumhuriyete, laikliğe ve demokrasiye yönelik olduğunu" belirterek Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin kararını esastan bozdu. Ankara 1 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi, Yargıtay'ın bozma kararına uyarak yargılamayı yeniden başlattı.
28 Kasım 1997'de açıklanan kararda, 33 sanık Türk Ceza Yasası'nın 146/1 maddesine göre idama ve 14 sanık 15 yıla kadar değişen hapis cezasına mahkûm edildi. Yargıtay 9. Ceza Dairesi 24 Aralık 1998'de hapis cezalarını onadı, 33 idam cezasını ise usul noksanlıkları nedeniyle bozdu. Şubat 1999 tarihinde usul eksikliklerinin giderilmesi için başlayan yargılama sonucunda 16 Haziran 2000'de 33 sanık Devlet Güvenlik Mahkemesi'nce yeniden idam cezasına çarptırıldı. 2002 yılında idam cezasının yürürlükten kaldırılmasıyla idam cezası hükümlülerinin cezaları müebbet ağır hapis cezasına çevrildi. Geçen zaman zarfı içerisinde sanık sayısı tahliyelerle 33'e düştü. Olayın kilit ismi olarak nitelendirilen, dönemin Sivas Belediye Meclisi üyesi Cafer Erçakmak ve Yargıtay'ın 1997'deki bozma kararından sonra firar eden 8 sanık ise halen yakalanamamıştır. Dava, 13 Mart 2012 tarihinde zaman aşımından düşürülmüştür.
2 Temmuz 2012, Sivas katliamının 19. yıldönümüdür. Olayların faillerini ve destekçilerini lanetle, olaylarda yaşamını yitirenleri rahmet ve saygıyla anıyoruz.
Dr. Mustafa ALTINIŞIK
Olaylarda Yaşamını Yitirenlerin Dedikleri:
“HAYAT EFSANEDİR
Saçların aklarla dolduğu zaman
Geriye hasretle bir bakar mısın?
Yıllar mazimizi yolduğu zaman
Göğsüne menekşe, gül takar mısın?
Pembe kıyılardan geçse bir sandal,
İşitsem sesini şen fıskiyenin;
Zikrimde canlanır eski bir masal:
Gözümde gözlerin, elimde elin...
Zaman kalbimizde can vermiş gibi,
En güzel renklerle süslenir mekân...
Suda aksimizle, havuzun dibi
“Hayat efsanedir” diyordu her an! “
Asım Bezirci
“GEL GÖÇELİM GÖNÜL, GİDELİM BURDAN
Bozuldu dünyanın lezzeti, tadı
Gel göçelim gönül, gidelim burdan.
Sevginin, saygının kalmadı adı,
Gel göçelim gönül gidelim burdan.
Gerçeğe değer yok, soytarı gözde,
Ahlaklar bozuldu, rezalet dizde,
Edep, hayâ kalktı, kalmadı yüzde,
Gel göçelim gönül, gidelim burdan.
Arifler azaldı, kalmadı kâmil,
Hani sohbet ehli, nerde ehl-i dil?
Her ne arar isen, bir güruh cahil,
Gel göçelim gönül, gidelim burdan.
Bari sen idrak et, gerçekte düşün,
Dününden beter geliyor her günün,
Burda yeri kalmadı Nesimi'nin,
Gel göçelim gönül, gidelim burdan...”
Nesimi Çimen
“YİNE GÖNLÜM HOŞ DEĞİL
Bugün dost yaralanmış
Yine gönlüm hoş değil
Her yanı parelenmiş
Yine gönlüm hoş değil
Dost hasreti zor imiş
Her dem ah-u zar imiş
Dert adamı yer imiş
Yine gönlüm hoş değil
Akarsuyum yansam da
Kül olup savrulsam da
Bazı bazı gülsem de
Yine gönlüm hoş değil”
Muhlis Akarsu
“HANÇERİN SAPI
Bekliyorum kaç zamandır;
Uykusuzum, sabırsızım.
Başımı acıtıyor
Geceleri yastığım.
Dilim kurumuş
Bir su yatağı
Katı sözcüklerle
Dolu tozlu ağzım.
Bakıyorum eski
Fotoğraflara.
Hafız Burhan dinliyorum
Taş plaklardan.
Bir pencere çarpıyor
Viran yüreğimde
Sıvalar dökülüyor
Pervazından.
Dörtnal giden
Ürkek bir attan
Düşüyorum da sanki
Takılı kalıyor
Ayağım üzengiye.
Sürükleniyorum
Sırtüstü
Çalılar, dikenler içinde.
Mevsim kışa dönüyor
Hızar sesleri geliyor
Dört bir yandan.
Odun taşıyor
Yorgun kamyonlar.
Kuşlar da gitti.
Çiçekler gelecek bahara
Tohum saçıyor.
Metin Altıok
“SEVGİ KUŞUN KANADINDA
Ölüm denizin kıyısında anacığım
Ölüm göğün yüzünde
Ölüm yerin dibinde
Ölüm soluk alışında
Ölüm başucunda
Sevgi gözünün kökünde yavrucağım
Sevgi kuşun kanadında
Sevgi ne göğün yüzünde
Sevgi ne yerin dibinde
Sevgi başucunda”
Hasret Gültekin
“SEVMEYİ UNUTANLAR İÇİN
sevmeyi unutmuşsunuz kardeşler
yalan her şey gibi
aşklarınız da.
yaşamı ölüm
diye anlatıyorlar size
yalanı gerçek diye.
ne leylakların
tomurundan
haberiniz var
ne önünüzden
kara bir tabut
gibi geçen geceden.
sevmeyi unutmuşsunuz kardeşler
yalan aşklarınız
da.”
Behçet Sefa Aysan
“BİR SEVDAYA DESTANDIR
Sen sonunu biliyordun.
Bense başından okuyayım
şiir tadında bir gidişi,
kaybolurken ağıt ninnileyen sesinin kirişinde.
Bak.
Elimi göğsüme basıyorum.
Dizinin dibine oturmuş sayarak acımı,
dizelerde
sözcüklerde,
damla / damla kanıyorum.
Tarihi bilinmez bir zamanın kıyısında
birikti kan göletleri
Akşamlar kavuşuyordu gecelere.
Güneş batışlarını
ay ışığına teslim edip,
heyecanla bindik
kuş kanadına.
İndik mavilerden,
koynumuzda yıldızlar.
Bir zeytin dalına sığındık.
Ekmeğimiz yoktu
tütünümüz de.
Sıcak sohbetleri açlığımıza doyurduk,
yağmur sularından
sağnak / sağnak
sağıldı saçlarımız.
Yanık türkülerin söylendiği
topraklardan salınan,
buğday başakları gibi
tok ve gür bir sesle çoğaldı gülüşlerimiz.
Yanı başımızda duran
küskün suratlar şakladı
oysa,
meskenimiz dardı,
dumandı yerimiz.
Sevdamız ise
kuşatılmış köz yürekte
umutlarca tığ,
düşmanlarca toy bir amandı.
Aman dedik
aman tuttu ellerimiz
Çingene eteklerinden eleyip zamanı,
puşt bıçaklarında bilendi hıncımız.
Göçmen kuşlara fal açtık
gecelerden.
Sen mavi boncuklarını
benim gözlerime takıp,
nazar değmesin diyerek
isyan öpüşlerine yürüdün.
Yürüdük,
heybemizde taş
sırtımızda sızı.
Sürülmüş sınır boylarımızda yola koyulduk
çıplak ayaklarımızı.
İsyan hangi kuytu köşemizde saklanır,
güneşse hangi şafakta bizi karşılar bilinmez.”
Uğur Kaynar
Olaylarda Yaşamını Yitirenlerin Ardından:
“SİVAS DRAMI
Allah Allah dost diyerek
Koştuk Sivas ellerine
Halk türküsü söyleyerek
Coştuk Sivas ellerinde
Dışarda tekbir sesliler
İçerde kara yaslılar
Tüm Sivas'ın suçu yoktur
Ama yaktı Sivaslılar
Madımak'ta şimşek çaktı
Alevler göklere çıktı
Kime kızdı, kimi yaktı
Şaştık Sivas ellerinde
Dışarda tekbir sesliler
Eli sopalı fesliler
Müslüman kanı helal mi
Ama yaktı Sivaslılar
Alev kapladı yanımız
Hakk’a ulaştı canımız
Ateşle yandı tenimiz
Taştık Sivas ellerinde
Dışarda tekbir sesliler
Eli kanlı iffetsizler
İnsan kıyar mı insana
Yazık yaktı Sivaslılar
Devlet baba, devlet baba
Ne kötülük ettik sana
Döne döne, yana yana
Piştik Sivas ellerinde
Mahzuni, tekbir sesliler
İçerde yanıyor canlar
Şeriatın içtiği kanlar
Bileniyor tüm insanlar
Tüm Sivas'ın suçu yoktur
Ama yaktı Sivaslılar.
Sivas’tan göklere uçtuk
Gönlümüz Hakk’ı diler
Alevlerle kucaklaştı
Muhlis'ler, Nesimi'ler
Yıldız dağı toz dumanlı
Yollarımızı tutmayın
Biz bu yolun son yolcusu
Siz bizi unutmayın
Bu yol çok yolcular gördü
Gültekin'ler, Gülsüm'ler
Biz Hakk’ı severek öldük
Sevmeyenler ne bilsinler.
Verdiğiniz bu duman
Sanma ki bizi boğar
Bir Pir Sultan kurban olur,
Yüzbin Mahzuni doğar,
Yüzbin Mahzuni doğar.”
Mahzuni Şerif
“SİVAS ACISI
Ben tanırım
Bu bulut bizim oranın bulutu
Hemşeriyiz ne de olsa
Benim için kalkmış, ta Sivas'tan gelmiş
Yurdumun bulutu
Başımın üstünde yeri var
Ben bilirim
Bu rüzgâr bizim oranın rüzgârı
Hemşerimiz ne de olsa
Benim için kopup gelmiş yayladan
Yurdumun rüzgârı
Kurutsun diye akan kanlarımı
Ben anlarım
Bu acı bizim ora işi hançer acısı
Bir ülkedeniz ne de olsa
Ayni dili konuşsak da
Anlamayız birbirimizi
Hançerin nakışı
Tanıdım acısından Sivas işi
Ben duyarım duyumsarım
Bizim oranın sızısı bu
Binip kara bir buluta Sivas ilinden
Sivas rüzgârında uçup gelmiş
Helallik dilemeye
Ey yüreğimin onmaz acıları
Ey beynimin dinmez sancıları
Suç ne bende ne de sende
Suç seni karanlıklara gömenlerde
Ne de olsa yurttaşımsın
Kapalı olsa da bütün vicdan kapıları yüzüne
Bilmelisin bir yerin var canevimde”
Aziz Nesin
“KOVA KALECİ
Yedi kova su yeterliydi
Sivas’taki ateşi söndürmek için
oysa her biri
devlet dairesindeki kovaların
üstüne yazılı
altı harfli bir sözcüktü yangın
Yedinci kova
taşar engellenemez biçimde
çünkü emekçilerin
alın teriyle doludur
işte bu yüzden
sinek ölüleri yüzemez üstünde
Futbol takımında mahallenin
kova kaleciydi lakabım
ilk kez sevinecektim buna
ama yalnızca
avuçlarıma alabildiğim suyu
bir kova gibi Sivas’a taşıyamadım
G harfi boştur yangın kovalarının
ki ortaya çıkar
dolu olanları okununca
Madımak Oteli’nin merdivenlerinde
kurtulmayı bekleyenler için
verilen karar: Yan ın
Ve başında anladım ki bir kuyunun
ipin ucunda
derinlerdeki suya uzanan
birer kova gibidirler
yangınları söndürmek isteyen
darağacına asılı devrimciler
Sunay Akın
“DUA
Ne hükümran kalır
Ne zulüm ne de kin
Öz değil dostlar
Öz değil bu biçim
Kulların kullara
Ettiğini etmiyor
En zalim harı ateşim
Bugün dua ettim
Hepimiz için
Yüce tanrı bizleri
Affetsin
Ne para ne pul
Ne iktidar ne güç
Bu değil gerçek
Bu değil gerçek
Bu kavga
Hayırsız bir düş
Uyanır neslim
Uyanır elbet
Bugün dua ettim
Hepimiz için
Yüce tanrı insanı
Affetsin”
Sezen Aksu
http://www.youtube.com/watch?v=S_rgsuSUUcU
Dostları ilə paylaş: |