Rum Ortodoks Metropolitliği – Halep



Yüklə 246,93 Kb.
səhifə5/5
tarix23.11.2017
ölçüsü246,93 Kb.
#32609
növüYazı
1   2   3   4   5
5. Romalıların fiili olarak öğrenmeleri için Allah, İgnatyos’un günlerinin Roma’da son bulmasını istedi. Onun ölümü size sunduğum hakikatin delilidir. Sözün doğrusu, onun ölümüne şehrin surları dışında veya bir hapiste veya şehirden uzak bir yerde karar verilmedi. Şehitlik acılarına, oyun arenasında bütün halkın gözü önünde vahşi hayvanlarca nasıl parçalandığının seyredilmesi şeklinde katlandı. Bu şekilde öldü. Ve bütün şahit olanlar huzurunda karşılaştığı tehlikelerle şeytana karşı olan bu zaferinin bayrağını yükseltmesiyle de hepsi onun bu verdiği savaşın da onun gibi olmak için sevinç duydular. Çünkü ölümü kolaylaştırdığı o cesaretiyle hepsini dehşete ve galeyana boğdu. Vahşi hayvanlara, bu hayattan kopup ayrılacakmış gibi değil, aksine ruhanilikte daha üstün bir hayata davet edilmiş gibi mütevazi ve huzur içinde olan bir gözle bakıyordu. Bunu bize gösteren neydi? Bize bunu, ölümünden önce nasıl bir şekilde öldürüleceğini öğrendiği zaman söylemiş olduğu sözler gösteriyor. Şöyle dedi: Öyleyse vahşi ve parçalayıcı hayvanlarla mutlu olacağım. Bu sözler sevdikleri uğruna acılar çekmeyi sevinçle kabullenenlerin halidir. Onlar uğruna ne zaman belalar ve zorluklara katlanırlarsa gayelerine eriştiklerine olan inançları artar. Aziz şehidimizin başına gelen de budur. Resullerin yalnız ölümlerine değil onların bu konudaki arzu ve kıskançlıklarına da ateşli bir şevkle alevleniyordu. Onların kırbaçlanarak yargı meclislerinden çıktıklarını biliyordu. Ölürken, öğretmenleri gibi coşkuyla ölmeye cesaretle hazırlanıyordu. Onun için şöyle dedi: Vahşi ve parçalayıcı hayvanlarla mutluluğa kavuşacağım. Ve o vahşi hayvanların dişleri ona zalimlerin dillerinden daha latif geliyordu. O diller ki onu cehennem ateşine düşürmeyi istiyordu. Ama vahşi hayvanların dişleri ise onu göklerin sahibi eyleyecekti. Roma’da hayatını bitirince daha doğrusu Roma’da göksel egemenliğe kavuşunca bu şehre, mücadelelerin ödülü olarak şehitlik tacı ile geri döndü. Onu birçok şehirlere dağıttıktan sonra tekrar bu şehre iade etmek ilahi inayetin gayesiydi. Roma onun iman yolunda akıtılmış olan kanını karşıladı, sizlerde onun cesedinden geriye kalan ve korunmuş olan değerli artıklarını burada saygıyla anıyorsunuz. Geçmişte onun episkoposluğundan burada sizler yararlandınız, Romalılar da ülkelerinde şehit edilişiyle ondan yararlandılar. Mücadelesini, zaferini ve ödül tacı kazandığını gördüler ve sizler de şimdi onu sonsuza kadar koruyorsunuz. Ve onun sizlerden kısa bir süre soyutlayan Allah onu sizlere yüceliğin örtüsüyle gölgelenmiş olarak iade etti. Ve birinden borç para alan birisinin bu borcunu faiziyle birlikte sahibine iade etmesi gibi, Allah’ta aynı şeyi yaptı ve onu sizlerden bir süreliğine aldıktan sonra ruhsal bir define olarak Roma’ya daha parıldayan ve daha da büyük bir şekilde iade etti. Onu bir episkopos olarak gönderdiniz ve bir şehit olarak karşıladınız. Onu güvenle çevrelenmiş olarak gönderdiniz ve birçok taçlarla ödüllendirilmiş olarak karşıladınız ve onu yalnız siz değil, onun güzergahı üzerindeki bütün şehirler bu şekilde karşıladı. Onun kutsal beşeri cesedinden kalan artıkları nasıl bir şefkat duygularıyla karşıladıklarını tahmin ediyorsunuz? Nasıl bir sevinçti onların sevinci? Nasıl bir coşkuydu? Zaferinin taçlarıyla süslenmiş olan bu kahramanı hangi sevinç nidalarıyla selamladılar? Nasıl ki değerli bir yarışçı rakiplerini yener ve meydandan mutlulukla ayrılır ve seyirciler onu taşkınlıklarıyla omuzlarında ayakları yere değmeden taşırlar ve ona övgüler sunmada yarışa girerler, aynı şekilde Roma’dan Antakya’ya kadar olan bütün şehirler bu mutlu büyük alimimizi halkının omuzlarında, alnında zafer tacıyla süslenmiş olarak bizlere iade etti. Ve herkes onu övgülere boğdu. Ve savaşlardaki en yüce yargıca şükürler sunarak şeytanı aşağıladılar. Çünkü şeytanın hileleri onu sarmıştı ama şehidin ayakları altına kurduğu tuzağa kendisi düştü. Ve o zaman şehit episkoposumuz geçmiş olduğu ve onlara kurtuluş öğretisini verdiği şehirleri mutluluğa ortak eyledi. Ve o zamandan şu ana kadar Antakya şehrine zenginlik verdi. Çünkü muazzam ve her gün ondan yararlanılan bir hazineye benzedi. Ve hala onu sahiplenenlere en güzel zenginliği vermeye devam ediyor. Bu şekilde Aziz İgnatyos ona gelenleri reddetmiyor, onları bereketlere boğmakla kalmıyor, onları güven, cesaret ve yüksek moralle dolduruyor. Bugün ona yalnız sığınmakla yetinmeyelim, ruhani meyveleri onun vasıtasıyla toplamak için her gün ona gelelim. Hangi insan, evet hangi insan ona imanla yaklaşırsa mutlaka en büyük faydalara nail olacaktır. Çünkü azizlerin yalnız cesetleri değil mezarları da ruhsal nimetlerle doludur. Peygamber Elişa’nın esvabına bir ölünün dokunması ölümün bağlarını koparıp diriltiyordu. Nimetin daha çok bol olduğu ve kutsal ruh inayetlerinin etkisinin çok daha belirgin olduğu daha münasip bir sebep vardır şimdi. Her kim azizlerin mezarlarına dokunursa mutlaka daha çok güç kazanacaktır. Rab bize onların yaralarında ateşlenen kıskançlık ruhunu bizlerin içimize üflemek için onların cesetlerinin değerli artıklarını korumuştur. Bizlere acı veren belalarda teselli bulmak ve sığınacak bir liman olarak onları bize sundu. İşte böyle siz ey zorlukların ve hastalıkların, acıların ve zulümlerin hedefi olanlar veya günahın dalgalarında batmış olanlar bu artıklara imanla yaklaşınız, üzerinizdeki bütün yükler kaldırılır, rahat ve huzur içinde ayrılırsınız. Ruh ve vicdan, bir alim liderin cesedinin artıklarına yalnızca bir bakışla hafifler ve canlanır. Daha doğrusu yalnızca dertliler değil, huzur içinde olan alçakgönüllüler, mutluluğun yüceliğinde ve güçlü olanlar veya Allah’a sonsuz güven duyanlar da, bu aziz şehidimizin mezarına yaklaşmaktan ümit edilen yararların büyüklüğünü küçümseyip hakir görmesinler. Yalnız başına bu bakış ve yaklaşım, onlara arta kalan iyiliklerin bekasını gerçekleştirir. Çünkü ona yüce faziletleri anımsatır. Ve bununla onu mutedil olmaya ve şahsi hak ettikleri ile başarıları veya iyilik eylemleriyle övünmemeye sevk eder. Hal böyleyken mutluluk içinde olup da yaşadıkları dünya refahı ve bolluğunun beğenisi içinde olmadıklarını iddia edenlerin ki fayda olmayıp fayda azlığıdır. Bütün fayda onların bu hallerini doğru ve olgun bir şekilde nasıl sağlamlaştıracaklarını bilmeleridir. O halde burada herkese yararlı bir hazine vardır. Burada ezilmişlerin bu hallerinden kurtuluş bulacağı, mutlularında saadetlerini sürekli kılacak, hastaların sağlığa kavuşacağı, sağlıklı olanlarında hastalığı onlardan uzak tutacak kolay ve latif bir sığınak vardır. Bu fikirler aklımızı karıştırırsa da, bu mezarı dünyevi zevklerden ve her tür beğeni ve sevinçten üstün tutalım ki, ondan zenginliğe nail olabilelim. Azizlerin eriştiği saadet merkezine çıkalım. Saadetin merkezine ulaşalım dedim, bu azizlerin şefaatleri ve her zaman Baba ve Kutsal Ruh’la yüceltilen Rabbimiz İsa Mesih’in nimet ve iyilikleriyle bu merkeze ulaşalım. Şimdi her zaman ve ebediyen. Amin.
Yüklə 246,93 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin