SAADET PARTİSİ
MAHALLİ İDARELER BAŞKANLIĞI
TÜRKİYE’DE MUHTARLIK SİSTEMİ
2013
SAADET PARTİSİ GENEL MERKEZİ
MAHALLİ İDARELER BAŞKANLIĞI
TÜRKİYE’DE MUHTARLIK SİSTEMİ
İ Ç İ N D E K İ L E R
Ö
3
5
5
7
12
12
14
14
15
15
17
20
23
25
26
27
29
NSÖZ
1
2
4
4
5
5
6
6
7
8
10
11
…………………………………………………….
TÜRKİYE’DE MUHTARLIK SİSTEMİ …………………
A. GİRİŞ ..…………………………………………………
B. MUHTARLIK TARİHİ ………………………………..
C. MUHTARLIK KURUMU ……………………………..
1. Mahalle Yönetimi ……………………………………
2. Köy Yönetimi ………………………………………..
i. Muhtar ……………………………………………..
ii. İhtiyar Heyeti ……………………………………….
iii. Köy Derneği ……………………………………….
3. Kentleşme ve Değişen Ortamda Muhtarlık Kurumu …
4. Muhtarlık Kurumunun Görevleri …………………….
5. Muhtarlık Kurumunun Problemleri ………………….
D. MUHTARLARIN İSTEKLERİ
E. SAADET PARTİSİNİN GÖRÜŞLERİ ………………...
F. SAADET PARTİSİNİN MUHTARLARLA İLE İLGİLİ
PROJELERİ ……………………………………………..
D. SONUÇ …………………………………………………
ÖNSÖZ
Osmanlı tarihi boyunca günlük işlerin halledilmesinde küçük yerleşim birimlerinde isimleri farklı farklı da olsa önemli bir yer tutan “Muhtarlık Sistemi” bu önemini kısa bir istisna dönemi dışında Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca da sürdürmüş ve günümüzde de özellikle köylerde ve Anadolu’daki küçük şehirlerde önemini korumaktadır.
Hükümetin son birkaç yıl içerisinde muhtarlık sistemini ele alıp kaldırmaya çalışması ile muhtarlar tekrar ülke gündeminde yer almaya başlamışlardır.
Bu kitapçıkla, dünden bu güne muhtarlık müessesesinin tarihi gelişimi, günümüzde muhtarlarımızın karşılaştıkları sorunlar ve güçlükler ortaya konulmuş olup,
Saadet Partimizin görüşleri ve muhtarlık müessesesinin sorunlarına çözüm önerileri sunulmuştur.
2014 Yerel Yönetimler Seçimi öncesi teşkilatlarımızın diğer konularda olduğu gibi muhtarlık müessesi konusunda da tam bir bilgiye sahip olması ve muhtarlarımızla donanımlı bir şekilde muhatap olup, görüş alışverişinde bulunmalarını temin etmek bu kitapçığın hazırlanmasında temel amaç olmuştur.
TÜRKİYE’DE MUHTARLIK SİSTEMİ
-
GİRİŞ
Yerel yönetimlerin en alt basamağı köy ve mahalle muhtarlıkları yer almaktadır. Yerel yönetimlerin en alt basamağı köy ve mahalle muhtarlıkları yer almaktadır. Eğitim, sağlık, askerlik, tarım, hayvancılık, din, asayiş, sosyal politika vb. birçok konuda yasal görevi olan muhtarlar katılım, yerel kalkınma ve yerel demokrasi sürecinde aktif rolleri bulunmaktadır.
Yönetsel/ yasal boyuttan bakıldığında, muhtarlığın yerel yönetim, merkezi yönetim ve özel büroya ait nitelikler taşıdığı ve muhtarlığın oldukça spesifik bir konuma oturduğu görülmektedir. Diğer taraftan düzensiz kentleşme ve kamu yönetiminin yetersizlikleri ise, bu kurumun ilave fonksiyonlar üstlenmesine neden olmuştur. Bu gün kimi mahallelerde muhtarlık, farklı kamusal kurumlara ait taleplere muhatap olmakta, kentsel sisteme alışık olmayanlara hamilik/ yardımcılık yapmakta ve mahalle ölçeğindeki kimi ihtilafları çözüme kavuşturmaktadır. Bu durum muhtarlığı mahalle ölçeğinde oldukça etkili bir konuma getirmektedir.
Muhtarlık yerel yönetim sistemi içinde yer almadığı halde, seçimle göreve gelme yöntemi benimsenmiştir. Diğer taraftan muhtarlık, gerçekte bir “yönetim birimi” değildir. Ancak muhtarlığı taşra yönetim sistemi içinde değerlendirmek gerekir; bir yönetim birimi olarak değil, ama merkezi yönetime ilişkin kimi görevlerin daha iyi yapılabilmesi amacıyla taşra yönetiminin mahallelerdeki uzantısı olarak. Seçimle göreve gelenler de, bir yerel yönetici olmanın çok ötesinde, bir “kamu görevlisi” dirler.
Homojen ve az yoğun nüfuslu bir köyden kalkıp karmaşık ilişkiler yumağı içindeki kente göç eden kişinin, günlük yaşamındaki ilişki ağı mekansal olarak genişlemekte, kurumsal olarak da artmaktadır. Bu kişi maruz kaldığı ölçek sıçraması sonrasında, bir taraftan şaşkınlığını gidermeye, diğer taraftan köye kıyasla oldukça yoğun yerel nitelikli işlerini çözmeye çalışmaktadır. Böyle bir kişi köyündeki birimin benzerini geldiği mahallede görünce rahatlamakta, kentteki kurumların “çokluğu” hakkında yeterli donanıma sahip olmayışı, kurumlara ulaşmanın güçlüğü ve isim benzerliğinden aldığı cesaret sonucu yetkili olup olmadığına bakmadan muhtarlığın kapısını çalmaktadır.
Muhtarlık Kurumu üzerinde mahallenin niteliği kadar mahallelilerin niteliğini de önemlidir. Daha açık bir ifadeyle, mahallelilerin sosyo- ekonomik durumu muhtarlığın kullanılırlığını etkilemektedir. Aynı mahallede oturanlar arasında daha üst ve yetkili birimlerle ilişkiye girebilenler muhtarlığa gerek duymadan ya da yetkisizliğini bildiği için onu atlayarak taleplerine cevap bulmaya çalışırken, bu imkandan yoksun olanlar ulaşabildiği kuruma, yani muhtarlığa giderek sorunlarını ona aktarmaktadır.
Yönetim ve toplumsal yapımız içerisinde tarihsel-geleneksel nitelikleriyle ön plana çıkan ve çeşitli görevleri bulunan mahalle muhtarlıklarının/yönetimlerinin gelişen yerleşim düzeni içinde kentsel hizmet ve demokratiklik anlamında işlevselliğinin arttırılması amacıyla yeniden düzenlemeye konu edilmesi bir gerekliliktir. Ulusal kalkınma planları, hükümet programları ve son yıllarda ulusal gündemimizde bulunan yerel yönetimler reform tasarılarında gereken ilgiyle ele alınamayan mahalle yönetimleri, uluslararası dinamiklerin de etkisiyle bir bakıma merkezi yönetimden bulamadığı ilgiyi, olması gereken biçimde, yerel topluluklarda bulmaktadır.
Türkiye'de ortalama her 1.200 kişiye bir muhtar düşüyor. Bu da onların sistem içerisinde ne kadar ehemmiyetli bir yerleri olduğunun göstergesidir. Zira, Türkiye'de 34 bin 495 köy, 15 bin 198 mahalle olmak üzere tam 50 bin 693 muhtarlık bulunuyor.
Yerel yönetim reformu kapsamında yapılan çalışmalar il ve ilçe düzeyindeki belediyelere odaklı gerçekleşmekte, köy ve mahalle düzeyindeki muhtarlık kurumu ise geri planda kalmaktadır.
-
MUHTARLIK TARİHİ
Mahalle veya muhtarlık örgütlenmesi, Osmanlı-Türk geleneğinden gelen özellikleriyle Cumhuriyetimize aktarılan çok yönlü bir kurumdur. En küçük toplumsal birim olarak mahalle, yerleşim yeri özelliği dışında kültür, dayanışma, ekonomik ve yönetsel birim olma özelliklerini de taşımaktadır. Mahalle; mektebi, medresesi, mescidi, meydanı ve kıraathanesi gibi ortak ve çok yönlü kullanıma açık mekanları ile mahalleli arasında sıcak ve yüz yüze ilişkilerin bulunduğu kefalet ve komşuluk hukuku esaslarının egemen olduğu sosyal bir bütündür.
Geleneksel Osmanlı mahallesi sınıf ve statü farkına göre değil, etnik ve dinsel farklılığa göre biçimlenmiştir. XV. ve XVI. yüzyıllarda Anadolu kentlerinin fiziksel görüntüsü geçmişi korumuş, temel yerleşim birimi, genellikle bir dini yapının ya da pazarın etrafında gelişmiş “mahalle” olmuştur. XVI. yüzyılda, 17 kentin 674 Müslüman mahallesinde hane sayılarının 10-50 arasında, ortalama mahalle nüfusunun ise 250-300 civarında olduğu belirlenmiştir. Her mahalle, gelenekleri ve yaşam tarzları farklı dinsel toplulukları içine almakta; mahalle halkı komşuluk, dini inanç, ekonomik faaliyet ve ortak kültürel değerlerle birbirlerine bağlıdır. Bu nedenle mahalle, kent yaşamının merkezi olduğu kadar toplumsal yapının sosyal, ekonomik, kültürel ve yönetsel çekirdeğini oluşturmaktadır.
Osmanlı yönetiminde mülki, beledi (kentsel), ve adli teşkilatın ilk basamağını mahalleler oluşturmaktadır. Mahalle, kaza, nahiye biçimindeki örgütlenme arasında farklılıklar bulunmakta; kazaları kadılar, nahiyeleri naipler, mahalleleri ise imamlar idare etmektedir. Öne düşen, başa geçen, yol gösteren anlamına gelen imam, mahallenin idare merkezi olan “camii”nin yetkilisidir. İstanbul’da kahve ve kıraathaneler, dünyevi ve dini anlamda halk toplantılarına yarayan toplumsal kuruluşlar anlamında, cami teşkilatı ve ibadet nedeniyle açılmıştır.
İlk muhtarlık örgütü kurulana kadar, XIX. yüzyıl ortaları, mahalle yönetimlerinden Müslüman mahallelerde imam, gayrimüslim mahallelerde ise “kocabaşı” ve “papazlar” sorumludur. İmam, mahalle halkının tercihleri de göz önünde tutularak kadının önerisi ve padişah fermanı ile atanmaktadır. Olağanüstü durumlarda imamlara yardımcı olarak yanlarında “yiğitbaşı” veya “kethüda” unvanıyla görevliler bulunmaktadır. İmamlar, dinsel görevlerini yerine getirmeleri yanında idari işleri de gördüklerinden mahalle halkı üzerinde önemli etkiye sahiptirler. Doğum, ölüm, evlenme, boşanma, ikametgah değiştirme gibi nüfus işlemlerini takip etmişler, medeni hal kayıt ve sicillerini tutmuşlar, 1829 yılına kadar cenaze defin izinlerini vermişlerdir. İmamlar, zabıta (yerel güvenlik) işlerinden de sorumludur. Özellikle ahlak zabıtasına önem veren imamlar, mahalle içinde olup bitenden sorumludur. Mahalle halkının arasındaki küçük anlaşmazlıkları çözme görevi de imamlara verilmiştir. Mahallede nüfus, evlendirme, cenaze defni işleriyle güvenlik işlerinden sorumlu olan imamlar aynı zamanda sulh hakimi gibi çalışmaktadır.
İmamların görevlerinden dolayı hükümetten aldıkları maaş gelirleri yoktur. Gelirlerini, kimi hizmetlerden aldıkları harçlar, cenaze ücretleri ile camiyi yapanın bırakmış olduğu tahsisatlar oluşturmaktadır. Harçların belirli bir tarifesi olmamakla birlikte mahallenin sosyal ve ekonomik yapısına göre azalmakta veya artmaktadır.
Muhtarlık,Belediyecilikten daha eskidir aslında. Osmanlı döneminde başlayan köklü bir yönetim sistemidir. Mahalle sisteminin daha eskilere dayandığı Osmanlı Devleti'nde muhtarlıklar ilk olarak İstanbul'da 1829'dan itibaren kurulmaya başlanıyor. 1833'ten itibaren de Anadolu'daki mahalle ve köylerde muhtarlık sistemine geçiliyor. Belediyelerin 1854 yılından itibaren kurulmaya başlandığını göz önüne aldığımızda, bugün pek değer verilmeyen muhtarlığın belediyelerden daha uzun bir geçmişe sahip olduğunu görüyoruz.
Cumhuriyet döneminde yasal bir dayanağı olmadan1 işlemeye devam eden muhtarlık kurumu, yönetsel bir boşluk kalmadığı ve dolayısıyla bu kuruma gerek olmadığı gerekçesiyle2 1933 yılında kaldırıldı. Zaten ilgili yasalarda, yönetsel yapı içersinde bu kuruma her hangi bir yer ayrılmamıştı, 1933’teki kaldırma kararı aslında bu durumu tescil ediyordu.
Ne var ki, kalmadı denilen yönetsel boşluk, aradan geçen 9 yılda kendini iyice hissettirdi. 1943 Martında Bakanlar Kurulunca hazırlanan yasa gerekçesinde yer alan ifade buna işaret eder: “...ilga edilen muhtarlık teşkilatının vücuda getirdiği idare boşluğunu, bu teşkilatın yeniden ihyası suretiyle doldurmak bu dokuz senelik tecrübeden sonra zaruri görülmüş[tür]3
Bu gün mahallelerde işleyen muhtarlık kurumu Nisan 1944’de kuruldu.4 1943 Martı ile 1944 Nisanı arasındaki 13 aylık süre, muhtarlık kurumunun görevlerinin ve konumunun ne olacağı sorusuna bir cevap aramakla geçer. Bu soruya, meclis üyeleri ve bakanlıklar tarafından (özellikle İç İşleri ve Maliye Bakanlıklarınca), tüzel kişiliğe sahip bir yönetim biriminden belediyelere bağlı yardımcı bir birime kadar değişen yelpazede cevaplar verilir.5 Bu süreçte, tasarının şekillenmesinde ağırlıklı role sahip olan İç İşleri Bakanlığı da, muhtarlığın belediyelere bağlı bir birim olarak kurulması yaklaşımından, tüzel kişiliksiz fakat ayrı bir kurum olarak kurulması tezine doğru savrulur. Bakanlık Komisyonunun başlangıçta sarf ettiği, mevcut toplumsal yapıda “mahalleyi şehir içinde ayrı bir ünite olarak tasavvur etmek mümkün olmadığı gibi, amme hizmetleri hususunda mahalle hizmeti diye bir tefrik [ayrım] dahi mevzubahis olamaz”6 şeklindeki kesin ifade de, son tasarı kaleme alınırken, muhtarlık kurumunun “bilakis mahalle halkına ait amme hizmetlerini ifa edecek bir idare şeklinde ihdas edilmesi [kurulması] kanaatin(in)”7 baskın geldiği biçiminde değişir.
-
MUHTARLIK KURUMU
-
Mahalle Yönetimi
Mahallenin herkes tarafından kabul edilen bir tanımı olmamakla birlikte sözlük ve diğer referanslarda, bir kentin ya da kasabanın belli sınırlarla ayrılmış, kendi başına yaşama imkanları olan en küçük yerleşme yeri olarak tanımlanmaktadır. Mahalle, komşuluk birimi kavramı ile de ilişkilendirilerek: Dar bir alanda yer alan, daha çok yüz yüze ve kişisel ilişkilerin egemen olduğu, üyelerin yürüme uzaklığı içindeki ilkokul, oyun yeri, bakkal gibi ortak kent kolaylıklarından güçlük çekmeden yararlanabilen küçük yerleşim birimi olarak da tanımlanmaktadır
Belediye örgütlenmesi olan yerleşimlerde hizmetlerin yerine getirilmesi için ayrıca bir mahalle yönetimi bulunmaktadır. Mahalle ayrı bir tüzel kişiliğe sahip değildir. Ancak yönetimi seçimle oluşturulmaktadır. Mahalle muhtar ve ihtiyar heyeti, bir muhtar ile dört asil ve dört yedek azadan oluşmaktadır.
Mahallelerde bir muhtar ve muhtarın başkanlığında bir ihtiyar heyeti bulunmaktadır. Yapılacak işler bakımından bir kaç mahallenin bir muhtar ve ihtiyar heyetine bağlanması veya bir mahallede birden fazla muhtar ve ihtiyar heyeti bulunması belediye meclisinin kararına ve o mahallin en büyük mülkiye memurunun tasdikine bağlıdır.
Mahalle yönetimlerinin Anayasanın 127. maddesinde söz edilen mahalli idare birimlerinden biri olarak sayılmamış olması, yasa ile kurulmamaları, kamu tüzel kişiliklerinin olmayışı, kendilerine özgü bütçe ve personeli bulunmayışı nedeniyle yerel yönetim birimi değildirler. Bu özellik, ilgili Danıştay kararında ve İçişleri Bakanlığı Genelgesinde de yer almaktadır. Mahalle muhtarlığı kurumunu düzenleyen 1944 tarih 4541 sayılı "Şehir ve Kasabalarda Mahalle Muhtar ve İhtiyar Heyetleri Teşkiline Dair Kanun"un gerekçesinde mahalle yönetimi, belde hizmetlerinin görülmesinde idareye yardımcı bir kuruluş olarak öngörülmüştür. Mahalle yönetimlerine verilmiş görevlerin büyük ölçüde merkezi yönetime ait görülmesi, mahalle muhtarlarının “memur” kabul edilmesi ve kendilerine genel bütçeden aylık ödenek verilmesi onların merkezi yönetimin en küçük taşra birimi olarak algılanmasına ve çalışmasına neden olmaktadır. Gerçekten de mahalle yönetimi: Fiilen mahallenin temsilcisi durumunda, genel idare hizmetlerinin görülmesinde merkezi yönetime yardımcı olan, mahalle halkının istek, dilek ve şikayetlerini ilgili merkezi ve yerel yönetim kuruluşlarına ileten en küçük toplumsal ve yönetsel birimlerdir.
-
Köy Yönetimi
Köy yönetimlerinin organları muhtar, köy ihtiyar meclisi ve köy derneğidir.
-
Muhtar
Köy muhtarlığı seçimlerinde köy seçim çevresidir. Köy muhtarı, köyde altı aydan beri oturmakta olan 25 yaşını tamamlamış, Türkçe okuyup yazma bilen, kanunca seçilmesinde mani bulunmayan köylüler arasından çoğunluk usulüne göre genel, eşit ve gizli oyla seçilmektedir. Siyasi adaylık usulü yoktur. Köy muhtarını köy derneği seçmektedir. Süresi biten muhtar yeniden seçilebilir.
Köy muhtarlığı mahallelerden oldukça farklı. Köy muhtarları hem belediye başkanı hem de kaymakam gibi görüyorlar kendilerini. Mahallelerde âzâların hemen hemen hiç bir etkinliği yokken, köylerde ihtiyar âzâları belediye meclisi gibi çalışıyor. Ayrıca köylerde muhtarlığa ait bir bütçe de var. Gerektiğinde ihtiyar heyetinin kararıyla köylüden para da toplanabiliyor. Büyük köylerde muhtarların belediye başkanından pek farkı yok. Hatta bazı köylerde muhtarlığa ait çöp arabası, grayder, kamyon, gibi hizmet araçları bile bulunuyor. Hal böyle olunca, muhtarlık seçimleri özellikle köylerde güç mücadelesine dönüşüyor ve seçim kavgaları da eksik olmuyor.
-
İhtiyar Heyeti
Köy ihtiyar meclisi üyeliği seçimlerinde köy seçim çevresidir ve siyasi adaylık usulü yoktur. En az altı aydan beri o köyde oturmak şartıyla kanuni şartlara sahip, 25 yaşını dolduran her Türk vatandaşı, ihtiyar meclisi üyesi seçilebilir. İlkokul mezuniyeti şartı aranmaz, okur-yazar olmak yeterlidir. Süresi biten üyeler yeniden seçilebilir.
-
Köy Derneği
Köy muhtarını ve ihtiyar meclisi üyelerini seçmeye hakkı olan kadın ve erkek köylülerin tümünden oluşan Köy Derneği, Köy Kanununa göre altı aydan beri köyde oturmakta olan ve 18 yaşını tamamlamış kadın ve erkek seçmenlerden oluşmaktadır. Köydeki seçmenler, doğal üye olarak Köy Derneğini oluşturmakta ve doğrudan temsil ile köy yönetiminde söz sahibi olabilmektedir. Köy Derneğinin kaldırılarak, Belediye Encümeni benzeri bir yapıya dönüştürülmesi tartışılmaktadır. Belediyelerde Kent Konseyi uygulamalarına yönelirken, doğrudan demokrasiye örnek teşkil eden Köy Derneklerinin yapısını bozmamak gerekir.
Köy idarelerine yönelik yapılanma çalışmaları devam etmektedir. Ancak bu yapıda “ Köy Derneği” kaldırılmaya çalışılmaktadır. Oysa müzakere ortamı olan köy derneklerinin benzerleri belediyelerde “kent konseyleri” olarak tanımlanmaktadır. Bu nedenle köylerin belediye statüsüne geçme süreci de hatırlandığında, doğrudan demokrasiye öteden beri örnek teşkil eden bu uygulamadan vazgeçilmemesi gerektiğini düşünmekteyim.
Ayrıca, toplumsal huzur yönüyle çok önemsenmesi gereken bir diğer konu da, köylerde yabancılara yerleşim ve mülk edinmeye ilişkin siyasi bağlantılı idari kolaylaştırmalar devam ederken, sadece gerçek kişilere ait tapu kadastro işlemleri yapılmıştır.
Taşınmazlar için konut ve işyeri edinme hakkı varken (maksimum 2,5 hektar), ticaret şirketleri için bu kısıtlamanın olmadığı görülmektedir. Hatta köylerin belediyelerin mahallesi durumuna dönüştürüldüğünde yabancıların yerleşmesinin izne bağlı olması da kalkmaktadır. Bu durum uluslar arası şirketlere direnmesi mali kısıtlar nedeniyle mümkün olamayacak küçük çiftçinin, idari olarak yıpratılması anlamına gelebilecektir. Türk çiftçisinin ileri tarım teknolojilerine ve bilgisine sahip uluslar arası şirketler karşısında rekabet etmesinin mümkün olmadığı çok açıktır. Çiftçi sendikaları başta genetiği değiştirilmiş ürünler(GDO) olmak üzere çeşitli nedenlerle küresel baskı ile zamanla çiftçilerimizin kendi topraklarında tarım işçisi durumuna gelmesinden söz ederken, ürün yanında teknolojik tehditler de söz konusu olabilecektir. Bu durumun önüne geçmek için köylerde tarım arazisi satın almak isteyen yabancı şirketlere arazi satımında sınırlamalar ve bölgede çiftçinin ekonomik gerilemesinin önlenmesine yönelik iktisadi tedbirler getirilebilir. Ayrıca tarım sektöründeki Türk vatandaşı girişimcilere finansman ve bilgi desteği sağlayacak düzenlemeler yapılmalıdır. Doğal afetlerden en çok etkilenen kırsal alanlar olduğu dikkate alındığında, köyün çevresiyle birlikte planlanması önem taşımaktadır. Bölgesel gelişme stratejileri yönüyle de, kır kent bütünlüğünün birlikte düşünülmesi ve eylem planlarının yapılması gereğini yeri gelmişken hatırlatılması yerinde olacaktır.
-
Kentleşme ve Değişen Ortamda Muhtarlık Kurumu
Temelde mahallenin güncel haritasını çıkararak çeşitli kurumların ihtiyaç duydukları bilgi ve belgeleri sağlama ve böylece yönetim- halk ilişkisinin “sağlıklı veriler” üzerine inşa edilmesine yardımcı olma göreviyle donatılan muhtarlık kurumu, kentsel/ toplumsal ortamdaki farklılaşmayla birlikte değişime uğradı. Kurumların, faaliyet gösterdikleri alanın yerel özelliklerinden etkilenmesi ve yerel tarafından dönüştürülmesi doğaldır. Ancak muhtarlık kurumundaki dönüşümün çok daha derin olarak gerçekleşmesinde, bu kurumun halka “çok yakın” olmasının ötesinde, Türkiye’deki toplumsal yönetsel ortamın payı vardır.
Muhtarlığın kuruluşunu takip eden yıllarda hızlanmaya başlayan göç, sadece kimi kentlerin nüfusunu artırmakla kalmadı; aynı zamanda bu kentlerin yağ lekesi gibi büyüyerek etrafında kamu öncülüğü ve denetiminden bağımsız olarak ‘gecekondu’ tipi mahallelerin oluşmasına ve buralara yerleşenlerin, ‘kentli’ diye tanımlanan kişilerle benzer sosyo- kültürel değerleri paylaşmadığı bir toplumsal ortamın doğmasına yol açtı. Diğer taraftan bu tür yerleşmelerdeki taleplere yönetim birimlerinin cevabı, diğerlerine nazaran daha ‘yavaş’ oldu. Sonuçta muhtarlıklar, bir taraftan bu tür yerleşmelerde kamu kurumlarının boş bıraktığı alanlarla da ilgilenmek zorunda kaldı, diğer taraftan bu mahallelerde oturanlar da, muhtarlardan bu yönde talepte bulundular.
Mahalle muhtarlığı, de facto olarak üç açıdan kuruluş işlevinin dışına taştı ve sistem içindeki göreli ağırlığını da artırdı. Birincisi “yönetim” kaynaklıdır, çeşitli kamu kurumlarının boş bıraktığı alanlarda bunlara ilişkin talepler doğrudan muhtarlığa yapılmaktadır. Adeta muhtarlık kurumu, bu boşluğu dolduracak şekilde çalışmaya zorlanmaktadır. Ancak, muhtarlığın kuruluşunda buna yönelik tartışmalar yapılması fakat yasa hükmü olarak somutlaşmaması nedeniyle muhtarlık kurumu, bu talepleri cevaplamak için yerel ve yerel üstü çeşitli ilişki ağlarını kullanmak zorunda kalmakta; kaymakam, vali, belediye başkanı ve daire müdürlüklerinden siyasi parti teşkilatlarına kadar çeşitli kişi ve kurumlara mahallesinin sorunlarını götürmeye çalışmakta; hatta kimi zaman muhtar mahallelilerle birlikte sorumlu kuruma gitme yolunu seçmektedir. Bunun dışında muhtar nazı geçen iş adamlarını da, mahallesinin ilkokul vs. gibi çeşitli ihtiyaçlarını çözmesi için teşvik etmektedir. Bir bakıma kurum, kurduğu bu formel ve enformel ilişki ağlarıyla, muhtarlığın daha fazla yetki ve sorumlulukla donatılmasını savunanların ruhunu şad etmektedir.
Muhtarlık üzerine eğilen araştırmalarda bu durum yakından gözlenmektedir. Erder’in Ümraniye’de yaptığı araştırmada, muhtarlığın neredeyse “tek kamu kurumu” olduğu mahallelerdeki muhtarlık kurumunun, farklı nitelikteki kamusal kurumlara ait taleplerle de karşılaştığı görülmektedir. Bu tür yerleşmelerdeki muhtarlar, sadece yerel yönetim alanında (altyapı vs.) değil sosyal, eğitsel nitelikli kurumlara ait taleplerle de karşılaşmakta, çözüm üretmeye zorlanmakta ve muhtarlık büroları her an dolup taşmaktadır.8 13 Benzer şekilde diğer bir araştırmada, evine giren hırsızı muhtara haber veren, çocuk istemeyen ve ne yapması gerektiğini soran, üniversite sınavıyla ilgili problemlerini muhtara getiren kişilere yardımcı olan muhtarlardan söz edilmektedir.9
Muhtarlığın kuruluş işlevinin dışına taştığı ikinci olgu “mahalle sakinleriyle” ilgilidir; sosyo-ekonomik, kültürel ve eğitsel olarak kentsel ortama ayak uyduramayan kişilere muhtarlık, bir nevi hamilik yapmakta, onlar için çeşitli kamu kurumları nezdinde aracılık, iş takipçiliği ve yol göstericilik10 rolü üstlenmektedir. Söz konusu mahalle sakinlerinin genelde köy kökenli olmasının bu süreçteki rolü büyüktür. Örneğin 1992 yılında İstanbul Muhtarları üzerine yapılan bir araştırmanın bulguları bu duruma işaret eder. Araştırma, kentin eski yerleşmelerindeki muhtarlıklarla, yeni yerleşme alanlarındaki muhtarlıkların işleyişinin bu açıdan farklılaştığını gösterir.
-
Muhtarlık Kurumunun Görevleri
Muhtarlığın kurucu yasası incelendiğinde, bu kuruma verilen görevler ve biçilen yönetsel konum, mevcut yasal düzenlemeler çerçevesinde aksayan sorunlara çözüm bulma arayışının bir ürünüdür. Ama aynı zamanda bu çözüm, tarihsel mirasla değişen toplumsal yapı arasındaki ‘sıkışmanın’ da bir ürünüdür.
Muhtarlık kurumunun mahalleler ölçeğinde işleyeceği daha başından belliydi. Ancak kurumun yönetsel sistemin neresinde yer alacağı, hangi yönetsel kurumlarla yakın ilişki içinde çalışacağı, mahallelilerin hangi sorunlarıyla ilgileneceği ve mahalledeki hangi yönetsel boşluğu dolduracağı mecliste şekilleniyordu.
Kuruma yüklenen görevlere baktığımızda, bu kurumun, ağırlıklı olarak merkezi yönetime dönük rollerle donatıldığını görüyoruz. Muhtarlığa verilen görevler oldukça çeşitli gibi görünse de, aslında bunlar ‘tasdik’, ‘bildirim’, ‘ihbar’ gibi başlıklar altında toplanabilir. Örneğin kurum, falanın mahallede oturduğunu ya da bir imzanın filan kişiye ait olduğunu ‘tasdik’ eder; mahalledeki olağan (askerlik çağına gelenleri) ya da olağandışı bir olayı (insanlara, hayvanlara ya da bitkilere gelen bir hastalığı) gerekli yerlere ‘bildirir’; mahalleye giren kimliği meçhul kişileri ‘ihbar’ eder; ilkokul çağına gelen çocukların bir cetvelini düzenler ve sonra da takibine yardımcı olur; hayvanını satmak isteyenlere, hayvanın o kişiye ait olduğuna dair bir belge (ilmühaber) verir.
Muhtarlığın kurucu yasasının 3. maddesinde ilk 16 bentte yer alan görevlerin çoğunluğu, bu küçük ölçekte yaşayanların ve orada olup bitenlerin eksiksiz bir haritasının çıkarılmasına ve bunun sürekli güncellenmesine yöneliktir. Bu güne göre daha komünal bir yaşamın söz konusu olduğu o dönemde, bu görevler, mahallelinin günlük yaşamını da yakından ilgilendirmektedir. Diğer taraftan söz konusu yasa, bu görevlerden hangilerini muhtarın yalnız başına (7 adet), hangilerini ihtiyar heyetinin çoğunluğu ile (21 adet), hangilerini iki şahit ile birlikte (2 adet) ve hangisini de iki azanın tek başına (1 adet; zabıtaca yapılacak bina aramalarında hazır bulunmak) yapacağını belirtir. Görüldüğü üzere bu düzenlemede, muhtar ve ihtiyar heyetinin çoğunluğu ile yapılacak işlerin, görev demeti içinde ağırlığı oluşturduğu görülür. Böylece yasanın ‘haritanın’ eksiksiz çizilmesi yanında, muhtemel sahtekarlıkları önleyerek, iletilen bilgi ve verilen belgelerin üst makamları yanıltma payını da minimuma indirmeyi amaçladığı söylenebilir.
1967-71 yılları arasında İç İşleri Bakanlığınca yapılan bir araştırmada çeşitli kanun, tüzük, yönetmelik, kararname ve genelgelerle muhtarlığa verilen görevlerin sayısının 143’e ulaştığı tespit edilmiştir;11 ki bu sayı, yasada sayılanların 4.5- 5 katıdır. Diğer taraftan yasada hangi görevi kimlerin yapacağı açıkça belirtilirken, bu bent bilerek atlanmıştır. Bir yıl sonra çıkarılan tüzükte12 ise, bu bentle ilgili olarak, “bu işlerin nasıl görülecekleri hakkında kararlarda ayrıca açıklık varsa bu yolda, yoksa ihtiyar kurullarının çokluğu ile görülür” denilmektedir.
İstanbul Bağcılar'a bağlı Bağlar Mahallesi'nin bayan mahalle muhtarı Nevriye Oral, muhtarlığın sadece birtakım belgeleri tasdik etmekten ibaret olmadığını belirterek, halkın her türlü sorunuyla yakından ilgilendiklerini vurguluyor; "Bizim muhtar olarak ilgi alanımız o kadar geniş ki mahallede olan biten her şey bizden soruluyor. İnsanlar iş aramak için bize geliyorlar. Elektrik kesiliyor, vatandaş muhtara başvuruyor. Sokak çamur oluyor, insanlar bize şikayet ediyorlar. Fakir fukaranın giyecek ve yakacak ihtiyaçlarını muhtarlar temin etmeye çalışıyor. Bütün bunlar resmi olarak bizim görevimiz değil, ama mahallemizde oturan insanların memnun olması için bu işleri halletmeye çalışıyoruz."
İstanbul'un gecekondu semtlerinden biri olan Aşağı Dudullu Mahallesi Muhtarı Mustafa Aydın ise, 5 yıl içinde mahallesine 3 bin kadar yeni ailenin taşındığını söylüyor ve bunların ikametgah, elektrik, su, yol gibi her türlü problemiyle ilgilendiklerini ifade ediyor. Halkın kendisini "Çoban Mustafa" diye tanıdığını anlatan Aydın, mahallede ne olup ne bittiğini en iyi muhtarların bildiğini, kendilerine yetki verilmesi halinde gecekondulaşmanın bile önüne geçebileceklerini söylüyor.
-
MUHTARLIK KURUMUNUN PROBLEMLERİ
Kalkınma Atölyesi’nin muhtarlar ve muhtar örgütleriyle yaptığı görüşmelerde ve basında konuyla ilgili çıkan haberlerde;
(1) Muhtarlık kurumunun yasal düzenlemelerle kısıtlandığı,
(2) Muhtarların özlük haklarıyla ilgili sorunların etkili çalışmalar önünde engel teşkil ettiği ve,
(3) Muhtarların görevleriyle ilgili yeterli donanımı edinmeleri için destek mekanizmalarının yokluğu ön plana çıkmaktadır.
(4) Yerel yönetim reformu kapsamında yapılan çalışmaların il ve ilçe düzeyindeki belediyelere odaklı gerçekleşmesi, köy ve mahalle düzeyindeki muhtarlık kurumunun ise geri planda kalması.
Muhtarlara yönelik farkındalık artırma ve eğitim çalışmalarına bakıldığında ise hem sayıca az oldukları görülmekte hem de bu çalışmaların temel amacının muhtarların güçlendirilmesi değil, muhtarların da bir aktör olduğu toplumsal bir sorunun çözülmesi olduğu görülür. Bu bağlamda yapılan çalışmalar (örneğin Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı ve Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi) coğrafi olarak da kısıtlı bir alandaki muhtarları hedef almaktadır.
Muhtarlara yönelik olarak bireylerin ve özel şirketlerin hazırladığı yayınlar ise daha çok mevzuat odaklı olarak kurgulanmış, kullanıcı dostu olmayan yayınlardır.
Muhtarlıklara yönelik yürütülecek çalışmanın genel hedefi, Türkiye’de yerinden yönetim ilkesi doğrultusunda gerçekleşmekte olan yönetişim reformunun sonucunda katılımcı, sürdürülebilir kalkınma süreçlerinin yaygınlaşmasıdır. Bu genel hedefe katkıda bulunmak üzere muhtarlık kurumunun katılımcı, sürdürülebilir yerel kalkınma süreçlerinde daha etkin bir aktör haline gelmesini hedeflemelidir.
Muhtarlık kurumunun katılımcı, sürdürülebilir yerel kalkınma süreçlerinde daha etkin bir aktör haline gelmesini sağlamaya yönelik olarak yürütülecek çalışmada üç temel sonuca odaklanmalıdır:
Sonuç 1: Muhtarlık kurumunun yasal ve kurumsal kısıtlarının görünür kılınması
Sonuç 2: Muhtarlık kurumunun uygulamada yaşadığı sorunların ve sahip olduğu ihtiyaçların görünür kılınması
Sonuç 3: Muhtarlık kurumunun güçlendirilmesine yönelik çalışmaların yaygınlaştırılması
Sonuçlar arasındaki ilişki açısından ilk iki sonuç bir arada, üçüncü sonuç için temel oluşturmaktadır.
D. MUHTARLARIN İSTEKLERİ
Gerek köylerde görev yapan gerekse mahallelerde görev yapan muhtarların hükümetten bazı talepleri olmaktadır. Bunları aşağıdaki şekilde özetleyebiliriz.
-
Ülke genelinde muhtarın bürolarının devlet tarafından ilgili birimlerin Koordinesi ile tefrişinin düzenlenmesi, bilgisayar konulması, Internet, Elektrik, su, ulaşım, haberleşme giderlerinin birimler tarafından karşılanması;
-
Muhtarın ödeneğinin 6000 göstergeden 15000 göstergeye çıkarılması Bağ-Kur pirim borçlarının Devlet tarafından karşılanması veya muhtarın maaşı asgari ücretten verilerek, Bağ-Kur Pirimi’ nin devlet tarafından karşılanması, ücrette adaletin sağlanması ;
-
Muhtarın sorumluluğu olduğu kadar, yasal yetkilerinin artırılması;
-
Muhtarlara ulaşımla ilgili seyahatlerde DDY ve THY 'nın tenzilatlı olması, ülke genelinde belediyeler tarafından şehir içi seyahatlerde paso verilmesi, indirimlerden yararlanması
-
Seçimle iş başına gelen köy ve mahalle muhtarlarının atanmışlar tarafından görevine son verilmemesi, Muhtarın suçlu olması halinde adli mercilerce yargılanarak görevine son verilmesi;
-
Muhtarın vefat etmesi veya şehit olması halinde 1'inci dereceden yakınlarına devletten maddi ve manevi desteğin verilmesi;
-
Muhtara, Sosyal Yardımlaşma Kurumlarından mikro krediler kullandırılma imkanı sağlanması; Muhtarın bu kredilerle halkı kooperatifçiliğe, üretkenliğe teşvik etme imkanı verilmesi;
-
Mühür tastik ücretlerinin metropol kentlerle diğer kentler arasında farkın her yıl sonunda İl idare kurulu tarafından düzenlenmesi, kentler arasında eşitlik sağlanması;
-
Olağanüstü hal ve doğal afet durumlarında Muhtarların, İl mülki amiri , belediye başkanı ve halkla elektronik ortamda konferans yapabilme imkanının sağlanması.
E. SAADET PARTİSİNİN GÖRÜŞLERİ
Muhtarlıklar, Türkiye’de yerinden yönetim ilkesi doğrultusunda katılımcı, sürdürülebilir kalkınma süreçlerinin yaygınlaşması Temelinde daha etkin bir aktör haline gelmelidir.
Saadet Partisi olarak öncelikle muhtarlarımızın özlük haklarından kaynaklanan sorunlarının giderilmesi, muhtarların görevleriyle ilgili yeterli donanıma sahip olmalarını sağlayacak etkin destek mekanizmaların
oluşturulması,
Yerel yönetim reformlarında il ve ilçe düzeyindeki belediye odaklı çalışmaların yanı sıra mahalle ve köy muhtarlarının da ön plana alınması en büyük hedefimizdir.
F. SAADET PARTİSİNİN MUHTARLIK SİSTEMİ İLE İLGİLİ PROJELERİ
1-Mahalle Muhtarlarının hizmetlerini daha iyi şartlarda yerine getirebilmeleri için Muhtar Evleri İnşa edilecektir.
2-Mahalle Muhtarları ve mahallelinin yönetime katılarak her kademede yönetimde söz sahibi olabilmesi için her Mahalle’de Mahalle Meclisleri Kurulacaktır..
3-Mahalle Muhtarlarının kırtasiye, temizlik ihtiyaçların bütçe imkanları dahilinde Belediyece karşılanacaktır.
4-Saadet partili Belediye Başkanları ayda bir kez tüm Mahalle Muhtarları ile bir araya gelerek Mahallelerinin sorunları hususunda bilgi alışverişinde bulunacak ve sorunların çözümü için gerekli adımları atacaktır.
5-Saadet Partili Belediyelerce her mahalle’de Muhtarların öncülüğünde hem halkın sorunları hem de mahallenin belediye ile ilgili sorunlarının görüşüleceği ve çözüme kavuşturulacağı ‘’SÖZ MAHALLEDE’’ toplantıları tertip edilecektir.
6-Saadet Partili Belediyelerin geliştireceği sosyal konut projelerinde, her hangi bir gayri menkulü olmayan ve bu konuda sıkıntı çeken Muhtarlarımıza öncelik tanınacaktır.
7-Saadet Partili Belediyelerce, Mahalle Muhtarının iş ve işlemlerini daha sağlıklı ve kısa sürede gerçekleştirebilmeleri için Bilgisayarı olmayan Muhtarlara Bilgisayar temin edilecektir.
8-Yönetim ve Hizmet alanını mahalleye indirgeyerek yerinden yönetim hayata geçirilecektir.
9-Her mahallenin kendisine özel, farklı ihtiyaç ve sorunları, önem ve öncelik sırasına göre doğru tespit edilip çözülecektir.
10-Belediye bütçesinin ve hizmet imkanlarının, mahallelerin nüfus yoğunluğuna, arazi büyüklüğüne ve ihtiyaçlarına göre dağıtılması sağlanacaktır.
11-Belediyenin koordinatörlüğünde, mahalledeki resmi ve gayri resmi /sivil tüm maddi-manevi potansiyeli, mahalleler için harekete geçirilecektir.
12-Mahallerin sadece fiziki (mimari-inşaat) sorunlarını çözmek değil, aynı zamanda sosyal-ekonomik, kültürel dayanışma ve kaynaşma da sağlanacaktır.
13- Günün gereklerini dikkate alan bir yaklaşımla muhtarlığın yasal/yönetimsel konumunun yeniden belirlenmesi, belediye- mahalle- muhtarlık ilişkisinin kurulması, muhtarlığın mahalle ölçeğinde belediyenin yürüttüğü kimi hizmetlerin gözetleyicisi/denetleyicisi olması, kimi işlemlerin başka bir kuruma/işleme gerek kalmadan muhtarlıkta tamamlanabilmesi, kimi vergilerin muhtarlıkta tahsil edilip, kimi müracaatların muhtarlıktan yapılabilmesi gibi, vatandaşa ilave bir yük getiren değil, aksine kurumları onlara yaklaştırarak ve tek bir işlemde bitirilebilecek olanları burada bitirmeye imkan veren akılcı düzenlemeler yapılacaktır.
-
SONUÇ
Gerçek yetkili kurumların görevlerini etkin bir şekilde yapmaya başlaması, muhtarların bu alanlardan el çekmesine yol açarken, mahallelilerin sosyo-ekonomik statüsünün yükselmesi de onların muhtardan kopmalarını doğurmakta ve böylece mahalle muhtarlığı yasal konumuna geri dönmektedir. Nitekim bu anlamda, bir genelleme yapmak zor olmakla beraber, en aktif muhtarlığın, düzensiz kentleşme süreci içinde yeni kurulan mahallelerde, ilk 15- 20 yıllık dönemde yapıldığı gözlenmiştir.13 Muhtarlığın ilgi alanını fiili olarak genişleterek halk yanındaki ağırlığını artırdıktan sonra, zamanla bu tür fonksiyonlarını yitirmeye başlaması onun sönükleşmesine yol açmaktadır.
Türkiye’de belediye- hemşehri yakınlaşmasının sağlanması ve buna yönelik alt örgütlenmelere gidilmesi gibi bir dizi demokratik açılıma ihtiyaç duyulurken, muhtarlığı, kendi kendine başardığı bir çok şeyi de göz ardı ederek kaldırıp atmak akıllıca bir davranış olabilir mi?
Bu sorunun cevabı ne kadar olumsuz ise, muhtarlığın aynı yasal statüde işlerliğini devam ettirmesi de kanımızca o kadar anlamsızdır.
Muhtarlarımızın yerelde yönetişim kurgusu içindeki yerleri netleştirilmelidir. İl Genel Meclisi ve Belediye Meclisi ihtisas komisyonlarında ve Kent Konseyinde, davete bağlı olmasa da, yer bulamamaktadırlar.
Tarihsel-geleneksel nitelikleriyle sadece yerleşim mekanı olma özelliğinden öte kültür, dayanışma ve yönetim birimi özellikleriyle günümüze kadar gelen mahalle yönetimleri kendinden vazgeçilebilecek unsurlar olarak değil aksine, yönetim sistemi ve toplumsal yapımız için kendinden beklenen çağdaş amaçları gerçekleştirebilecek nitelikte geliştirilmesi gereken zenginlikler olarak görülmelidir. Demokratik değerlerin gelişerek anlam kazandığı ve günümüzde dünya toplumlarının sahiplendiği “kentine sahip çıkma bilinci”, “çözümde ortaklık ve birliktelik anlayışı” ile “yaşanabilirlik”, ve “sürdürülebilirlik” kavramlarının yapılabilirlik pratiğinin gerçekleştirilebileceği en uygun toplumsal ve yönetsel birimler olarak mahalle yönetimleri, kentsel hizmet sunumunda
daha etkin ve başarılı hale getirilebilir.
Mahalle ve köylerde halk tarafından seçilen toplam 50 bin 693 muhtar var. Ancak bu kadar büyük bir camiayı temsil edecek bir kuruluş mevcut değil. Ulusal çapta dernekler kanununa göre kurulmuş üç tane muhtarlar derneği var. Ayrıca illerde ve ilçelerde de kurulmuş dernekler bulunuyor. Bu dernekler de dahil olmak üzere muhtarların büyük bir kısmı, bütün muhtarları kapsayan federasyon niteliğinde bir muhtarlar birliğinin kurulmamasından yakınıyorlar. Tüm Muhtarlar Derneği Başkanlığı tarafından, muhtarların tamamını kapsayan bir federasyon olmadığı için bazı muhtar olmayanların Dernekler Kanunu'nu kullanarak birtakım dernekler kurup muhtarları temsil etmeye kalkıştıkları açıklaması yapılmıştır.
Dostları ilə paylaş: |