Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün ve 23 milletvekilinin, deprem riskinin araştırılarak deprem yönetiminde alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/243)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Dünyanın etkin deprem kuşaklarından birinin üzerinde bulunan ülkemizde, yaşanabilecek bir deprem felaketi öncesinde alınabilecek tedbirlerin belirlenmesi amacıyla ekte sunduğumuz gerekçe doğrultusunda, Anayasanın 98'inci İç Tüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Ayhan Sefer Üstün (Sakarya)
2) Mehmet Erdoğan (Gaziantep)
3) İlknur İnceöz (Aksaray)
4) Mehmet Sarı (Gaziantep)
5) Erol Aslan Cebeci (Sakarya)
6) Mahmut Dede (Nevşehir)
7) Hasan Ali Çelik (Sakarya)
8) Şaban Dişli (Sakarya)
9) Recep Yıldırım (Sakarya)
10) Mehmet Tunçak (Bursa)
11) Mehmet S. Tekelioğlu (İzmir)
12) İbrahim Hasgür (İzmir)
13) Taha Aksoy (İzmir)
14) Özlem Müftüoğlu (Gaziantep)
15) Mehmet Emin Tutan (Bursa)
16) İbrahim Halil Mazıcıoğlu (Gaziantep)
17) Osman Demir (Tokat)
18) Fazlı Erdoğan (Zonguldak)
19) Ali Küçükaydın (Adana)
20) Hakkı Köylü (Kastamonu)
21) Fatih Öztürk (Samsun)
22) İkram Dinçer (Van)
23) Kerem Altun (Van)
24) Kayhan Türkmenoğlu (Van)
Gerekçe:
Herkesçe bilindiği gibi ülkemiz, etkili bir deprem kuşağının üzerinde bulunmaktadır. Geçmişte, ülkemizde çok sayıda vatandaşımızın ölümüne neden olan yıkıcı deprem felaketleri yaşanmıştır. Ve ülkemizin coğrafi konumu düşünüldüğünde, tekrar büyük bir deprem yaşama ihtimali hiç de uzak değildir.
Deprem Bölgeleri Haritası'na bakıldığında, yurdumuzun % 92'sinin deprem bölgeleri içerisinde olduğu, nüfusumuzun % 95'inin deprem tehlikesi altında yaşadığı ve ayrıca büyük sanayi merkezlerinin % 98'i ve barajlarımızın % 93'ünün deprem bölgesinde bulunduğu görülecektir.
Ülkemizde yaklaşık son 60 yıl içerisinde yaşanan depremlerden dolayı, 50.000'den fazla vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 100.000 den fazla vatandaşımız yaralanmış ve yaklaşık olarak 400.000'den fazla bina yıkılmış veya ağır hasar görmüştür. Ülkemiz, çok değil bundan 9 yıl önce Marmara Bölgesi'nde çok şiddetli bir deprem felaketi yaşamıştır. Bu felaket ile binlerce vatandaşımız hayatını kaybetmiş ve binlercesi de yaralanmıştır.
17 Ağustos 1999 tarihinde saat 03:02'de meydana gelen Richter Ölçeğine göre 7.4 şiddetindeki deprem felaketinde en büyük darbeyi alan illerden biri olan Sakarya'da, altyapı tamamen çökmüştür. Binlerce insanımız hayatını kaybetmiş, yaralanmış ve evsiz kalmıştır. Yüzyılın en büyük felaketi olarak nitelendirilen ve ülkemizi yasa boğan bu feci afetten dolayı sadece Sakarya'da 3 bin 891 kişi hayatını kaybetmiş, 5 bin 180 kişi yaralanmış, 188 kişi özürlü kalmış ve 24 bin 588 konut yıkılmıştır. Kentteki depremzede aileler, önce çadır kentlerde, daha sonra da prefabrik konutlarda barınmıştır. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, Dünya Bankası ve gönüllü kuruluşların, Karaman ve Camili köyleri ile Ferizli ilçesi'nde yaptırmayı planladığı 7 bin 437 kalıcı konutun tamamı bitirilerek, anahtarları hak sahiplerine teslim edilmiştir. Zemini sağlam olan bu bölgeler toplu konut alanı ilan edilmiş, TOKi, Belediyeler ve Kooperatifler tarafından yeni konutlar inşa edilmiştir.
Büyük felaketin gerçekleştiği tarihten bu yana bölge insanının, depremin etkilerinden kurtulması için gerekli çalışmalar büyük bir özveriyle gerçekleştirilmiştir. Yaşanan felaket büyük acılar yaşatmış, ülkemizi yasa boğmuştur. Fakat unutulmamalıdır ki, üzülmek ve yas tutmak çözüm değildir. Ülkemizin deprem bölgesinde bulunduğu gerçeğini kabullenip, gerekli önlemleri alıp, depremle yaşamayı öğrenmek gerekir. Bu bilince varıldığı takdirde, ülkemizde bundan sonra yaşanabilecek depremlerden en az hasarla ayrılmamız mümkün olur.
Ülkemizin etkin bir deprem bölgesinde bulunduğu, tüm bilim insanlarınca dile getirilen bir gerçektir. Yine ülkemiz kendi içinde, coğrafi özelliklerine ve üzerinde bulunduğu fay hattına göre bölgelere ayrılmaktadır. Bu doğrultuda, bilim insanlarının araştırmaları ve tavsiyeleri dikkate alınarak, coğrafi konumundan dolayı deprem riski ve depremden büyük hasar görme riski yüksek olan bölgelerimizle ilgili gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir.
17 Ağustos felaketinde en çok zarar gören illerimizden biri olan Sakarya, coğrafi konumu, toprak yapısı ve üzerinde bulunduğu fay hattından dolayı deprem riski yüksek olan bir ilimizdir. Dünya üzerinde Kobe'de ve Sakarya'da gözlemlenen sıvılaşma olayı yıkıcılığı artıran en önemli hadisedir. Keza Marmara'da bulunan diğer illerimiz de aynı riski taşımaktadırlar. Yakın tarihte yaşadığımız bu üzücü olayın bir daha bu kadar büyük acılar yaşatmaması için şimdiden çalışılmaya başlanması gerekmektedir. Unutmamak gerekir ki, yıkılan binalar, köprüler, barajlar tekrar inşa edilebilir ama yitirilen bir canın tekrar geri gelmesi mümkün değildir.
Böylesine acı tecrübeleri yaşamış ve konumu gereği depremle yaşamayı öğrenmek zorunda olan ülkemizin, milletinin temsil edildiği Mecliste bu konuyla ilgili bir araştırma yapılması elzemdir. Teklif edilen bu Meclis Araştırması ile, vatandaşların deprem konusuyla ilgili olarak bilinçlendirilmesi, yaşanabilecek herhangi bir deprem ihtimaline karşı olarak mevcut binalarla ilgili neler yapılabileceği, deprem anında ve deprem sonrasında nelerin yapılması gerektiği gibi konularda bilimsel destekli bir araştırma yapılması sağlanacaktır. Ne gibi yasal düzenlemeler yapılabileceği ele alınacaktır.
Yukarıda bahsedilen nedenlerden ötürü teklif edilen Meclis Araştırmasının açılmasının ülkemiz için son derece faydalı olacağı kanaatindeyiz.
Dostları ilə paylaş: |