NEP DÖNEMİ
-
1927 yılında ilk 5 yıllık kalkınma planı uygulanmıştır.
-
Sanayileşmeye büyük önem verilmiştir.
-
Borçlanmaya gidilmiş ve 1927’de 788 işletme kurulmuştur.
-
1928’de tarımın modernleştirilmesi için makine-traktör istasyonları kurulmuştur.
-
1928’leden sonra ekonomide özel kesimin payı gerilemiş, 1925’de % 54’den 1932’de % 9 olmuştur.
-
1933-37 yılları arasında ikinci beş yıllık plan uygulanmıştır.
-
İki plan döneminde de üretimde önemli gelişmeler kaydedilmiştir.
-
Özelikle tarımsal araç-gereç ve ağır sanayi geliştirilmiştir.
NEP DÖNEMİ
-
Sanayi Urallar’a doğru yaygınlaştırılmıştır.
-
Urallar demir cevheri yatakları ve Kuznetsk kömür rezervlerine bağlı olarak metalurji sanayi geliştirilmiştir.
-
1929’da 4’er hektarlık 20 milyon civarında tarımsal işletme toplulaştırılmış, 272.000 kolkhoz ve 7000 motor ve traktör istasyonu devreye sokulmuştur.
-
1937’de tarım topraklarının % 75’i traktörle sürülebilir hale gelmiştir.
-
1940’ta Sovyet tarımı kesimi makine parkı 524.000 traktöre ve 182.000 biçerdöver ve 250.000 kamyon’a ulaşmıştır.
-
Üretimde önemli gelişmeler olmuştur.
Bazı Üretimler
|
1913 (Milyon Ton)
|
1940 (Milyon Ton)
|
Kömür
|
29
|
165
|
Petrol
|
9
|
34
|
Pik demir
|
4
|
15
|
Elektrik (Milyar Kws)
|
2
|
39
|
Makine
|
1 birim
|
12 birim
|
1929 DÜNYA EKONOMİK BUNALIMI
-
XIX. Yüzyıl bunalımları çoğunlukla konjonktürel nedenlerden ileri gelmiştir.
-
Buna karşılık, 1919-1929 döneminde meydana gelen bunalımlar yaygın ve yapısal bunalımlar olarak görülmektedir.
-
Gerçekten kapitalist yapının borsalarda oluşturduğu spekülasyon, 1929 yılının Ekim ayı sonlarına doğru New York’ta doruğuna ulaşmış ve durdurulamaz bir nitelik kazanmıştır.
-
Havadan büyük paralar kazanama isteğinin kamçıladığı spekülasyon hırsı ile herkes bankalardan yüksek faizlerle kredi sağlayarak, aşırı ölçüde tahvil ve hisse satın almıştır.
-
Fakat çok geçmeden, durum tersine dönmüş, likidite gereksinimi birden borsalara, satışa sunulan aşırı miktarda hisse senedi ve tahvil yığılmıştır.
-
24 Ekim 1929’da satışa sunulan 13 milyar $’lık tahvil ve hisse senedinin satılamaması seri halinde ve birbiriyle bağlantılı iflaslara yol açmış, kurlar % 25’e kadar düşme göstermiştir.
-
Bunalım 29 Ekimde tavana vurmuştur.
-
Bunalım ekonomik faaliyetleri geniş ölçüde yavaşlatmıştır.
-
Özel kesim yatırımları 1932’lerde 16 milyar $’dan 1 milyar$’a kadar düşmüştür.
-
Bunun sonucunda istihdam hacminde büyük daralmalar olmuştur. 1933 yılında işsizlik faal nüfusun % 27’sine kadar çıkarak 15 milyon kişiyi kapsamıştır.
-
ABD kapitalizminin bu bunalımı çok geçmeden ve uluslararası ekonomik ilişkilerin doğal bir sonucu olarak tüm dünyaya yayılmıştır.
-
Ham madde üreticisi ülkeler bu bunalımın dışında kalamamış ve en fazla zarar gören ve etkilenenler arasında yer almışlardır.
-
ABD ekonomisinin dünya ekonomisi içindeki büyük ve önemli yeri bu yayılma ve etkilemenin başlıca nedeni olmuştur.
-
Üretimde önemli düşmeler meydana gelmiştir.
-
1929 bunalımı yaygın, derin ve süreklilik gösterip dengenin kendiliğinden sağlanamayacağı ve yapısal nedenlerden doğduğu anlaşıldıkça, olağan koşullara dönmek için devletin bazı müdahalelerde bulunması ve yeni ekonomik politikalar saptaması gereğine inanılmıştır.
Dünya Ekonomik Bunalımının Üretim Üzerindeki Etkileri
JHON MYNARD KEYNES (1883- 1946)
KARIŞIMCI DEVLETÇİLİK MODELİ
JHON MYNARD KEYNES
-
ABD’de 1929 yılında başlamış olan büyük ekonomik bunalım, 1930 larda yaygın bir nitelik kazanmış, klasik ekonomik düşünce ile yeni ekonomik düşünceler arasında önemli bir ayrılma belirmiştir.
-
Keynes bu ayrılmayı kesinleştirmiş, derinleşirmiş ve ekonomik düşünce alanında yeni bir çığır açmıştır.
-
Keyes’in tüm doktrini “İstihdam, faiz ve paranın genel teorisi “ (General theory of employment interest and Money – 1936) adlı yapıtında yer almıştır.
-
Keynes bu temel yapıtından önce de ekonomi alanında bazı çalışmalar yayınlamıştır.
-
Kynes doktrininde bırakınız yapsınlar felsefesini reddetmiştir.
-
Fakat sosyalist bir düşünce yolun benimsemiş olmaktan da uzak kamıştır.
Keynes’in düşünceleri:
-
1 / Rekabetin mevcut olduğu bir ekonomik yaşantıyı esas almıştır.
-
2/Üretici en çok kar, kazanç sağlamak amacıyla hareket etmektedir.
-
3/ Keynes ekonomik yaşantıyı klasikler gibi ama bir ölçüde statik, değişmeyen ve gelişmeyen bir yaşantı olarak kabul etmiştir.
-
4/ Keynes Marks’çı kuramı reddetmiş, kapitalist sisteminin esaslarının devam edebileceğine inanmıştır. Ancak yararlı reformların zamanında yapılması gerektiğini öngörmüştür.
-
5/ Devlete ekonomik ve sosyal yaşantıya karışım hakkını ve yetkisini tanımıştır.
-
Keynes’in genel kuramı bırakınız yapsınlar düşüncesi ile uyuşmazlık içindedir.
-
Bu nedenle bir çok kimse Keynes’in düşüncelerini kapitalist düzen için tehlikeli bulmuştur.
-
Keynes kendi düşünce sistemi içinde kapitalist sistemin temel kurum ve kurallarının devam edebileceğini kabul etmiştir.
-
Keynes yaygın ve devamlı bir işsizliğin kapitalist sisteme en büyük tehlikeyi yaratacağını öngörür.
-
Bu durumda önlemlerin alınıp yürütülmesinde hükümetlere sorumluluk düşmekte olduğunu ortaya koymuştur.
-
Her hükümet kendi koşulları içinde bilimsel temellere oturtulmuş bir ekonomik politikaya sahip olmalıdır.
-
Keynes genel kuramında ortaya koyduğu düşünce sistemi ile çağımızın ekonomik düşüncesine damgasını vuran biri olmuştur.
-
1936 ‘dan sonra genel teoriye rakip olabilecek bir ekonomik kuramın belirmediğini bütün ekonomiciler kabul etmektedir.
-
1932 yılından sonra ABD başkanı Roosevelt tarafından izlenmiş olan ve geniş ölçüde toplam talebi arttırmaya yönelmiş bulunan politikaların köklerinin Keyne’çi düşünceye dayandığını kabul etmek gerekir.
-
Keynes’çi düşüncenin uygulamadaki rolü özellikle II.Dünya Savaşı’ndan sonra görülmektedir.
-
Bu rol, devlete ekonomik yaşantı içinde geniş bir rolün tanınmış olmasıdır.
-
II. Dünya Savaşı’ndan sonra bir çok ülkenin ekonomik ve sosyal politikaları, devleti ekonomik yaşantının bir etkeni olarak kabul etmişlerdir.
FARKLI DEVLETÇİ UYGULAMALAR
ABD
-
Roosevelt, dünyada müdahaleci kapitalizmin ilk büyük uygulayıcısı olmuştur.
-
1929-1932 yılları arasında tüketilemeyen, aşırı bir üretim içinde bocalayan, fiyatları gittikçe düşen ve işsizliği durmadan büyüyen bir ülkede bu duruma karşı koymak için bir dizi önlem almıştır. New Deal politikasını oluşturmuştur.
-
New Deal politikasının amaçları:
-
Tarım ürünlerinin çok düşmüş olan fiyatlarını yükseltmek ve bu yoldan tarım kesiminde yaşayanların satın alma güçlerini arttırarak, sanayi ürünlerinin talebini çoğaltmak.
-
Önlem: Üreticinin üretim serbestliği (Buğday, pamuk, mısır, tütün, pirinç, süt) kısıtlanmış, üretim hacmine fiziki sınırlamalar getirilmiş, dolar devalüe edilmiş ve banka sisteminin bozuk yapısı yeniden düzenlenmiştir.
-
Sanayi kesimini disiplin altına almak.
-
Önlemler: 1933 National Industrial Recovery Act çıkarıldı. Buna göre:
-
Üretim fazlası ve meşru olmayan rekabet denetim altına alınmıştır.
-
Denetimlere uyan ve kanunun öngördüğü önlemler içinde hareket eden sanayiciler, Tröst kanunları kapsamı dışında tutulmuştur.
-
Çocukların çalıştırılması yasaklanmıştır.
-
Çalışma süreleri saptanmış ve kısıtlanmıştır.
-
En az ücret ıskalaları kurulmuştur.
-
Toplu işçi haklarına ilişkin de bazı yasalar çıkarılmış, toplu pazarlıkların yolu açılmış, sendika kurmalarına hak tanınmıştır.
-
ABD’de devlet karışmacılığı büyük bayındırlık işlerine girişilerek de sürdürülmüştür.
-
Tennese vadisi projesinin oluşturulması bunun en belirgin örneğidir.
-
Kamusal harcamalarla tamamlanan özel harcama ve yatırımlar sonucunda toplam talep artmış, fiyat düşmeleri yavaşlamış, işsizlik azalmış ve işçilerin satın alma güçlerinde önemli gelişmeler sağlanmıştır.
İNGİLTERE
-
1929 bunalımına ve bunun yarattığı büyük işsizliğe karşın İngiltere, 1930’larda ABD’de olduğu gibi çok yönlü bir müdahalecilik dönemi yaşamamıştır.
-
İngiltere serbest değişim, özel girişim, serbest rekabet ve klasik fiyat mekanizmalarına sadık kalarak iki dünya savaşı arasında liberal bir ekonomi politikası sürdürmüştür.
FRANSA
-
Fransa, 1929 dünya ekonomik bunalımından etkilenmiş ve ekonomiye devletin en az karımı ilkesini bir kenara bırakarak müdahaleci ve, koruyucu ve düzenleyici bir anlayışı benimsemiştir.
-
1930’dan sonra ABD gibi özellikle tarımsal üretim fazlalığının ortaya çıkardığı sorunlarla karşılaşmış, şarap ve buğday üretimini kısmak, fiyatlara müdahale etmek, devlet stokları yapmak doğrultusunda önlemler almıştır.
-
Sanayi alanında tüketim yetersizliği nedeniyle üretim 1930-1935 yılları arasında sürekli olarak düşmüştür.
-
Üretim indeksi 1928’de 100’den 1935 yılında 79’a gerilemiştir.
-
Yeni devlet sanayi kuruluşları ve bankaları kurulmuştur.
-
Yine de 29 bunalımından en az etkilenen ülkelerden birisi olmuştur.
-
İkinci dünya savaşından sonra, kapitalist bir ekonomik sistem içinde plancılığı deneyen ülkelerden biri olmuştur.
-
1947 yılından başlayarak 4 yıllık kalkınma planlarıyla ekonomi yürütülmüştür.
-
Birinci plan (1950-1954) esas olarak sanayii kurmayı ve geliştirmeyi amaçlamıştır.
-
İkinci plan (1957-1957) tarımı da kapsayacak şekilde genişletilmiştir.
-
Üçüncü plan (1957-61) üç büyük amaca yönelmiştir.
-
1/ Dış ödemelerde denge kurmak.
-
2/ Ekonominin genel verimini yükseltmek.
-
3/ Gençliğin meslek eğitimine önem vermek.
-
Dördüncü plan (1962-1965) ekonomik ve sosyal gelişmeye, Beşinci plan halkın yaşam düzeyini yükseltmeye öncelik tanımıştır.
-
Esnek, yol gösterici ve özendirici nitelikteki planlarla Fransa’da devlet kesimi genişletilmiştir.
-
Merkez bankası, dört büyük ticari banka, sigorta şirketleri, gaz, elektrik, su ve maden kömürü, sanayi ve sivil havacılık millileştirilmiştir.
-
Böylece Fransa’da müdahaleci ve düzenleyici kapitalizm ağır basmış ve devlet müdahaleleri ile genel ekonomik düzen sağlanmıştır.
ALMANYA
-
Almanya Batı Avrupa ülkeleri arasında liberal düşünceleri en az gelişen bir ülkedir.
-
1933 yılına kadar Almanya’da bir ölçüde liberal kapitalizm dönemi yaşanmıştır.
-
Nasyonal-sosyalist rejim 1933’te iktidara gelmiştir.
-
Nasyonal sosyalist deney düzenleyici, güdümlü kapitalizmin tipik bir örneğidir.
-
Genel çıkarların kişi çıkarlarından önde geldiği savunulmakta ve devletleştirmeye gidilmeksizin bütün ekonomiyi devletin iradesine bırakmayı yeğlemektedir.
-
Sanayi ve ticaret 1934 yılında bir yasa ile düzenlenmiştir.
-
Nasyonal-sosyalizmin politikaları ABD uygulamalarından farklıdır.
-
Roosevelt durgunluğu gidermek için satın alma gücünü yükseltmeye dönük bir politika izleyerek fiyatları ve ücretleri artırmaya yönelmiştir. Almanya ise hem fiyat, hem ücret, hem de tüketimi denetim altına almayı hedeflemiştir.
-
Ekonomik planlar hazırlanmış, bu planlarda işsizlikle savaş ve silahlanma öncelikli konular arasında yer almıştır.
-
Tüketimin denetiminin bir amacı da savaşa hazırlık olarak yorumlanmaktadır.
II.DÜNYA SAVAŞININ SONUÇLARI
-
Avrupa’da savaşın tahribatı ve üretim gücünde önemli gerileme.
-
Avrupa’ya hammadde sağlayan ülkelerde tahribat.
-
Avrupa ve Almanya’nın bölünmesi
-
Kanada, Hindistan ve bazı Güney Amerika ülkelerinin genişlemesi ve sanayileşmesi.
-
İngiltere ve Fransa’nın aşırı derecede borçlanması.
-
Avrupa ülkelerinde aşırı enflasyon.
1944 BRETTON-WOODS KONFERANSI (44 ÜLKE)
Amaç
-
Milletlerarası ticarete konulan engellerin, yani gümrük duvarlarının kaldırılması.Uluslararası ticaretin serbest hale getirilmesi.
-
Milletlerarası önem taşıyan problemlerin halledilmesi.
-
Üye memleketlerin ülke ekonomilerinin hayat ve istihdam seviyelerini yükseltmesini engelleyen problemlerin giderilmesi.
Soruna Çare Arayışları Ve Kararlar
-
Geçici çözümler
-
Marshall planı
-
Dünya ekonomisinde ortaya çıkan derin değişmelerle mücadele için birlikler oluşturmak (Baş Harfler Ekonomisi)
Geçici Çözümler
-
Avrupa’ya yardım (Yiyecek, giyecek, ilaç v.s.)
-
İngiltere’ye uzun vadeli kredi verme.
-
ABD’nin Fransa’ya kredi sağlaması.
-
Kanada’nın İngiltere’ye kredi sağlaması.
-
Türkiye ve Yunanistan’a askeri yardım
Geçici Çözüm Uygulamaları
-
Avrupa’ya yardım amacıyla UNRRA kurulmuş, 1943-1947 arasında 3,7 milyar $’lık yiyecek, giyecek, ilaç v.s. Yardımı yapılmıştır.
-
ABD İngiltere’ye 1946 yılında bir anlaşma ile 3,750 milyon $ kredi vermiştir.
-
Kanada İngiltere’ye 1,250 milyon dolar vermiştir.
-
Amerika Fransa’ya kredi açılmasını, borçların azaltılmasını ve ödeme kolaylıklarını içeren anlaşmalar yapmıştır.
-
Türkiye ve Yunanistan’a 400 milyon $’lık mali ve askeri yardım yapılmıştır.
Marshall Planı
-
ABD Başkanı Harry S. Truman 2. Dünya Savaşı’ndan perişan halde çıkan Batı Avrupa’yı ayağa kaldırmak ve Sovyet yayılmasına karşı korumak için bir doktrin geliştirmiştir.
-
Başkan kendi adıyla anılacak Truman Doktrini’ni 12 Mart 1947’de Kongre’ye sunmuştur..
Bu doktrinin uygulanması için hazırlanan plan ise bunu yürütecek olan Dışişleri Bakanı General George Marshall adıyla tarihe geçmiştir.
-
Bu plan, Avrupa ile Yunanistan ve Türkiye’ye para yardımını öngörmektedir.
Amerika planı uygulamaya geçirmek için yardım öngörülen ülkeleri Paris’te düzenlediği konferansa çağırmış ve Konferansa Sovyetler’in etki alanına girmekten kurtulan 16 ülke katılmıştır.
-
Konferans Marshall Planı için gerekli olan parayı 17 milyar dolar olarak hesaplanmıştır.
-
Kongre, 17 Şubat 1948’de planı ele alır ,rakamı 5.3 milyar dolar olarak onaylamıştır.
-
Plan çerçevesinde 16 Nisan 1948 yılında Avrupa İktisadi İşbirliği örgütü(OECE) kurulmuştur.
-
Plan 3 nisan 1948’de yürürlüğe girmiş, 30 Temmuz 1952’de sona ermiştir.
-
Plan uygulamaya konmuş ve 5.3 milyar dolarlık bu yardım Avrupa’nın ayağa kalkmasında büyük rol oynamıştır. Bazı kaynaklara göre bu tutar 13,812 milyon $’dır.
-
Plan çerçevesinde İngiltere, 3,421 milyon $, Fransa 2,753 milyon $, İtalya 1,511 milyon $, F. Almanya 1,389 milyon $ yararlanmıştır.
-
Türkiye ile Yunanistan’a ayrılan 400 milyon dolar da bu iki ülkede önemli projelerin gerçekleştirilmesinde etkili olmuştur.
Baş Harfler Ekonomisi
-
1945 Birleşmiş Milletler Örgütü (ONU)
-
1945 Tarım ve Beslenme Örgütü (FAO)
-
1945 Uluslar arası Para Fonu (IMF)
-
1945 Uluslar arası İmar ve Kalkınma Bankası (IBRD)
-
1947 Gümrük Tarifeleri Anlaşması (GATT)
-
1948 OECE
-
1949 NATO
-
1949 Ekonomik Yardımlaşma Konseyi (COMECON)
-
1951 Avrupa Kömür ve Çelik Birliği (CECA)
-
1957 Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET)
-
1959 Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA)
-
1961 İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD, OECE’nin yerine kuruldu)
II. DÜNYA SVAŞI SONRASINDA DÜNYADA EKONOMİK İKİLEM
-
Az gelişmiş ülkeler
-
Gelişmekte olan ülkeler
-
Gelişmiş ülkeler (Hakim ekonomiler)
EKONOMİK KALKINMA: ZENGİN VE YOKSUL
AZ GELİŞMİŞLİK İLE İLGİLİ KAVRAMLAR
-
Gelişmiş-Gelişmekte Olan-Azgelişmiş
-
Merkez-Çevre
-
Kuzey-Güney
-
Üçüncü Dünya
Gelişmiş-Gelişmekte Olan-Azgelişmiş
-
Dünyada fakirliği tanımlamak için kullanılan terimler: İlkel, geri kalmış, gelişmemiş, gelişmekte gecikmiş, geri bırakılmış, az gelişmiş, yeni ortaya çıkan, gelişen, hızla gelişen, v.b.
-
1949 yılında Turuman, ilkel ve geri kalmış terimlerini kullandı.
-
1950’lerde BM “gelişmekte gecikmiş”, “geri kalmış” terimlerini kullandı.
-
Batılı ülkelerin sosyal bilimcileri “gelişmekte olan” ve az gelişmiş ülkeler” terimlerini kullanmayı tercih etmektedirler.
Merkez-Çevre
-
Immanuel Wallerstein’in Dünya Sistemi teorisi ve üç ekonomik kuşak:
-
Çekirdek
-
Çekirdeğin çevresi
-
Kenar bölge
Kuzey-Güney
-
Almanya başbakanı Willy Brandt’ın Kuzey-Güney hattı:
-
Kuzey: Gelişmiş, sanayileşmiş ülkeler (Teknoloji dünyası)
-
Güney: Gelişmekte olan ya da az gelişmiş ülkeler
Üçüncü Dünya (Tiers Monde)
-
1952’de Fransız yazar Alfred Sauy tarafından ortaya atılmıştır.
-
Amerikan serbest Pazar kapitalizm alanı ile Sovyet Dünyasını ayırmak için kullanılmıştır.
-
1950-1960 arasında soğuk savaş alanı dışında kalan tarafsız ülkeleri kapsamaktadır (Günümüzde geçerliliğini yitirmiştir).
-
Üçüncü Dünya, ABD, Kanada ve Küba hariç Amerika kıtalarını, Afrika’nın tümünü, SSCB, Japonya ve İsrail dışında Asya’yı, Avustralya ve Yeni Zelanda dışında Okyanusya’yı kapsamaktadır.
Az Gelişmişliğin Kriterleri
-
Beslenme olanaklarının yetersizliği
-
Toplumun bedensel ve zihinsel yetersizliklerinin önemli ve tehlikeli boyutlar kazanması,okuma ve yazma oranının düşüklüğü,toplu hastalıklar,çocuk ölüm oranının yüksekliği
-
Kaynakların gereği gibi değerlendirilememesi ve ya kaynaklarla ilgili savurganlığın büyük boyutlarda olması
-
Tarım kesiminin çok geniş olmasına karşın tarımdaki üretimin düşüklüğü
-
Kentsel nüfusun toplam nüfusa oranının çok düşük olması ve orta sınıfın çok zayıf olması
-
Endüstrileşmenin çok dar bir alanda sınırlı bir şekilde ortaya çıkmış olması ve bu dar bölgedeki endüstrileşmenin bile tamamlanmamış olması
-
3.sektörün (marjinal sektör;işportacı,amele...) asalak duruma gelmesi ve giderek hızla büyümesi
-
Kişi başına düşen milli gelirin çok az olması
-
İşsizliğin yaygınlaşması,kötü iş koşulları ve gizli işsizlik duyulması
-
Ekonomik koşulların dışa bağımlı olması
-
Toplumsal dengesizliğin tehlikeli boyutlara ulaşması
-
Toplumsal ve ekonomik yapının büyük ölçüde parçalanmış olması
-
Nüfus patlaması
-
Gelişen koşullar içinde bilinçlenme düzeyinin yetersizliği
-
Alt yapı yatırımının gerçekleştirilememiş olması
Dünyada Az Gelişmiş Ülkelerin Durumu
Dünyada serbest bölgeler
Dünyada aids salgını
ÜLKELERİN SANAYİ DEVRİMİNİ YAPAMAMA NEDENLERİ
-
Soy
-
İklim
-
Coğrafi konum
-
Doğal kaynak yetersizliği
-
Birikim olmama
-
Burjuvazinin olmayışı
-
Koloni olmaları
AZ GELİŞMİŞLİĞİN NEDENLERİ (1)
-
NÜFUS
-
Nüfus artış hızının yüksekliği
-
Nüfus hacminin büyüklüğü
-
Genç nüfusun çokluğu
-
Okur-yazar oranının düşüklüğü
-
Faal nüfusta tarım kesimi nüfusunun çokluğu
-
Beyin göçü
-
TARIM VE TOPRAK SORUNLARI
-
İlkel tarım yöntemleri
-
Tarımsal ekipman yetersizliği
-
Toprak sorunları
-
Verim düşüklüğü
-
Üretim yetersizliği
-
Tarımsal bağımlılık (Gıda yardımları)
|