Seçme nükteler


II. BÖLÜM DOĞRULUK DÜRÜSTLÜK VE RÜŞVETLE İLGİLİ NÜKTELER



Yüklə 1,3 Mb.
səhifə18/50
tarix28.07.2018
ölçüsü1,3 Mb.
#61439
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   50

II. BÖLÜM

DOĞRULUK DÜRÜSTLÜK VE RÜŞVETLE İLGİLİ NÜKTELER




1- İKİNİZ DE HAKLISINIZ


Eskiden hâkimin birisi, davacı köylüden yüz lira, davalı komşusundan da, bir el dokuması halı almış.

Mahkemede;

—Her ikiniz de haklısınız” diyormuş.

Davalı ve davacı birbirinin verdiği hediyeden! Habersiz, hâkimin bu tavrı karşısında şaşkın şaşkın;

—Hâkim bey! Hâkim bey! Bu iş nasıl olur? İkimiz de nasıl haklı oluruz?” diye sormuşlar.

Hâkim her ikisine de dönerek;

—Ne yapayım! Senin ‘yüz’üne bakıyorum, senin de ‘halı’na bakıyorum. İkinizi de haklı buluyorum” demiş.

2- İSTEMEZ İSTEMEZ CEBİME KOY!


Memur rüşvet almaya alışmış. Ama etrafını saran kalabalıktan bir türlü rüşvet alma fırsatı bulamıyormuş! Rüşvetsiz işini yaptıramayacağının farkında olan şahıs, usulca cebine davranınca, memur gayet pişkin bir şekilde;

—Yok yok! İstemez istemez cebime koy!” derken bu sözüyle etrafı yatıştırmaya, vatandaş da parayı memurun cebine sıkıştırmaya çalışmış.



3- ÜÇÜNÜN İFADESİNİ DE BEN ALDIM


Evvel zaman içinde, davacı mahkemede haklı olduğunu savunurken, hâkime;

—Gelecek mahkemede dinletecek tam yüz şahidim var” demiş. Mahkeme günü yüz dilimlik bir baklava tepsisi hazırlatmış. Baklava dilimlerinin altına ise, tam yüz altın yerleştirmiş. Mahkeme başlamadan önce, mübaşire;

—Hâkim Beyin siparişi var onu getirdim” diye içeri göndermiş.

Baklavayı hâkime götürürken canı çekip bir dilim aşıran mübaşir, sarı lirayı bulunca, ikinci, üçüncü dilimleri de yiyerek üç altını cebe indirmiş.

Hâkim, tepsiyi alıp, baklavaları tatmaya başlayınca tepsinin dibindeki altınlardan meseleyi anlamış. Tepsideki baklava dilimlerini saymış. Ancak 97 adet olduğunu görünce kapıyı açarak beklemekte olan davacıya;

—Hani yüz şahidim var, hepsini dinletebilirim diyordun. Şahitlerin eksik, burada toplam 97 şahit var. Gerisi nerede?” diye sormuş.

O esnada söze karışan mübaşir, sesini yükselterek;

—Hâkim bey! Hâkim bey! Arkadaş tam yüz şahit getirmişti. Ama işleri çok acele olan, üç şahidin ifadesini kapıda ben alıp, hemen gönderdim” cevabını vermiş.



4- BÖYLE DAVA GÖRMEDİM!


Eskiden Anadolu’da bir köyde, ibadetlerine düşkünlüğü sebebi ile “Hacı” lakabıyla tanınan Hasan Efendi ile beraber çiftçilik yapan Mehmet Ağa ve diğer komşuları varmış.

Birlikte tarlaları sürmeye gittiklerinde Mehmet Ağa’nın heybesinden hiç eksik etmediği altın tası ile pınardan su içerlermiş. Bazen de arkadaşları onu korkutmak için bu altın tası saklayarak ona şaka yaparlarmış. Bir gün altın tas gerçekten kaybolmuş. Mehmet Ağa yine arkadaşlarının kendisine şaka yaptığını zannetmiş. Hacı lakabıyla tanınan Hasan Efendi’ye dönerek;

—Altın tası kaybettim vallahi Hacım sendedir” demiş.

O da;


—Altın tası görmedim. Vallahi Mehmet Ağa almadım” cevabını vermiş.

Günler geçmesine rağmen altın tası bulamayınca, bu tarzda karşılıklı konuşmalar devam etmiş. Her karşılaştıklarında Mehmet Ağa;

—Altın tası kaybettim Vallahi Hacım sendedir.” diyerek kendisine hacı lakaplı Hasan Efendi’nin şaka yaptığını iddia ederken O ise;

—Altın tası görmedim. Vallahi Mehmet Ağa almadım.” cevabını verirmiş.

Bu sözler artık söylene söylene köylülerin dilinde tekerleme haline geldiği gibi biraz da alay konusu olmuş. Halkın dilinde türkü sözleri gibi söylenmeye başlanmış. Nihayet birbirlerine güvenleri sarsılan iki arkadaş bir gün mahkemeye gitmeye karar vermişler. Mahkemeye giderken mahallenin davulcusu peşlerine takılmış.

Mahkemede hâkim dava konusunu sorunca, Mehmet Ağa farkında olmadan söyleye söyleye bestelenmiş şarkı sözcüğüne dönüşen şikâyetini hâkimin huzurunda;

—Altın tası kaybettim Vallahi Hacım sendedir” diyerek ifade vermiş.

Hasan Efendi de aynı üslupla;

—Altın tası görmedim. Vallahi Mehmet Ağa almadım” demiş.

Davulcu da aynı sözleri tekrarlayarak davulunu çalmaya başlamış. Bu komik davaya şaşıran yaşlı ve şişman hâkim de;

—Yirmi beş yıllık hâkimim böyle dava görmedim” diye söylenerek, ayağa kalkıp, ellerini kaldırıp oynamaya başlayınca, mahkemede bulunan herkes ayağa kalkıp koro halinde;

—Altın tası kaybettim vallahi Hacım sendedir.

—Altın tası görmedim vallahi Mehmet Ağa almadım.

—Yirmi beş yıllık hâkimim böyle dava görmedim.

Dizelerini söylerken mahkeme dağılmış.

5- KONYA’YA VALİ OLURDUK!


Eskiden Maden (Niğde-Ulukışla) ilçesinde çok yaşlı bir Kaymakam vekili varmış. Sürekli sedir üstünde oturup çalışır ve dinlenirmiş.

Bir gün Konya Valisi Ferit Paşa ilçeden geçerken kaymakam vekilini de ziyaret etmek istemiş. Çevresindekiler valinin geldiğini O’na işaretle haber vermek istemişlerse de, O yaşlılık ve uyku sersemliği ile bunu anlayamadığı için ayağa kalkmamış. Hatta Ferit Paşa’nın karşısında olduğundan habersiz etrafındakilere çıkışmış;

—Beyler! Biz her gelene ayağa kalksaydık, şimdi Konya’ya vali olurduk yahut da Konya Valisi Ferit Paşa olurduk” deyince herkes kahkahaya boğulmuş.

6- HER ESEN YELE KAVAK DALI GİBİ EĞİLEMEM


Eskiden bir Umum Müdürü, devleti idare eden siyasiler çok sıkıştırmışlar. Tarafsız, dürüst olmasına rağmen, onlarla başa çıkamayacağını anlayan Genel Müdür bir istifa dilekçesi yazmış ve dilekçesinde;

—Her esen yele kavak dalı gibi eğilemem. İstifamın kabulünü arz ederim efendim” demiş.



7- HESABI DOĞRU SÖYLEYENİN YÜZÜ AK ÇIKAR!


Köyün ağası, çobana yüz koyun teslim etmiş. Fakat hayırsız çoban, yüz koyunun bir kısmını satmış, bir kısmını da çaldırmış. Neticede bir gün bir koyun derisi ile sürü sahibini ziyarete gitmiş. Ağa çoban geldi diye güzel bir sofra hazırlatmış. Yemeklerin yanında kara kovan balı ve kaymaklı koyun yoğurdu da varmış.

Tam yemeğe oturacakları sırada ağa koyunlarını sormuş. Çoban ise boynunu bükerek;

—Ağam! Hiç sorma! Yağmur yağdı gök çatladı, yetmiş ikisinin ödü patladı, önden gitti baş toklu, arkadan gitti beş toklu, onunu verdim kasaba, onunu da katma hesaba, kurt kaptı birisini, son kalanın da getirdim derisini” demiş.

Yüz koyundan sadece bir deri ile çırak çıkan ağanın kafasının tası atmış ve yoğurt çanağını kaptığı gibi çobanın kafasına geçirmiş. Baştan ayağa yoğurda belenen çobanı tartaklarken,

—Eeee! İşte hesabı doğru söyleyenin yüzü böyle ak çıkar” diye söylenmiş.


Yüklə 1,3 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   50




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin