1- ALLAH'I (CC) BİLMEK 1- Allah'ı Bilmeye Ulaşmanın Keyfiyeti
1) Soru: Bir insanın her şeyden önce neyi bilmesi lazım?
Cevap: İlk önce Rabbini, dinini ve peygamberini bilmesi lazım. Allah'ın (c.c.) ilk olarak kullarına nimet verdiği şey İslam dinidir. Bunun en yücesi de Onu bilmek için kendisinin yarattıklarına bakmak, akıl ve nakil ile delil getirmesini takdir etmiş olduğudur.
2) Soru: Rabb Teala'yı bilmek nasıl olur? Ve buna hangi yolla gidilir?
Cevap: Ayetlerine ve yarattıklarına bakıp tefekkür etmekle. Her sanat eseri sanatkarına delalet eder. İnsan Allah'ın (c.c.) tek sanat harikasıdır. Yüce Allah (c.c.) tüm insanları ve alemleri icad ve nimet vermesiyle terbiye edendir. Rububiyyetliğin'den dolayı da ancak O'na ibadet edilir. Bu yüzden de yaratmıştır.
"Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım." 4
3) Soru: İbadet ne demektir?
Cevap: İbadet Allah'a (c.c.) son derece sevgiyle beraber O'na boyun eğmenin nihai gayesidir. Çünkü O yaratandır ve kulları üzerine mucittir. Her şeyi O terbiye ve ıslah eder. Bundan dolayı da kendisine ilah denilmiştir. Yani mabud.
Allah (c.c.)'ın lafzı kendisinin yüce bir sıfatına delalet etmektedir. Bu O'nun (c.c.) güzel isimlerinde (Esmaul Hüsna) ki manada ve yüce sıfatlarında toplanmıştır. Müşrikler bunları itiraf ettikleri halde, Allah'a (c.c.) Rabb, Halik, Razzak ve tüm işlerin O'na döneceğini kabul ettikleri halde bile yine de inkâr etmişlerdir.
İlahın manası; Kalben kendisine boyun eğilen ve teslim olunan.
4) Soru: Allah'ın (c.c.) zatı akıl ile tarif edilebilir mi?
Cevap: Akıl kendisini bile idrak etmekten acizdir. Aklın belirli bir sınırı vardır. Yüce Allah (c.c.)' ın zatını kendisinin dışında hiç kimse bilemez. Bunu idrak edememek de bir idrak olmuş olur.
Allah (c.c.) şöyle buyurmuştur:
"(Onlar) O'nu ilimleriyle kavrayamazlar." 5
Bir ayette de:
"Hiçbir şey O'nun dengi olamaz." 6
İçinden nasıl bir görüntü geliyorsa Yüce Allah (c.c.) onun hilafınadır. (Subhanallah).
İslam araştırmacıları Allah'ın (c.c.) zatının hakikatinin başka hakikatlerin hilafına olduğu hususunda icma etmişlerdir. Allah'ın (c.c.) zatını düşünmemiz bizlere yasaklanmıştır. O'nun yarattıklarını tefekkür etmekle emrolunduk.
Her şeyde O'nun ayetleri vardır.
Hepsi de O'nun tekliğine delalet etmektedir.
Aynı şekilde O'nu (c.c.) bilmek, O'na ibadet etmek ve mahluklarına bakmakla olur. Ve güzel isim ve sıfatlarını bilmekle de. Nitekim bu tüm peygamberlerin tevhididir. 7
2- Peygamberlerin Tevhidi
1) Soru: Tevhid ne demektir?
Cevap: İki kısmı vardır. Kavli ve Fiili. (Kur'an'da olduğu gibi)
2) Soru: Kavli Tevhidin kısımları nelerdir?
Cevap: Bu da İki nev'dir. Sülb ve İsbat.
Sülb: Allah (c.c.)'ın kemal vasıflarını teşbih ve inkardan tenzih etmektir. Ayrı olsun olmasın Onu tüm noksanlıklardan ve kusurlardan tenzih etmektir.
İlki "Onun kemal ve vasıflarını tenzih etmek", Onu şirkden, zahirden (başka destekçi bilmekten), kendisinin dışında şefaat vereceğine inanmaktan, eş, çocuk, denk ve yardımcı edinmekten Onu tenzih etmek.
İkincisi: "Onu tüm noksanlıklardan ve kusurlardan tenzih etmek" Onun ölümden, aşırı yorulmadan, yorgunluktan, uykudan, yaşdan, Onda bir şeylerin biteceğinden, İnsanlar gibi yeme içmeye ihtiyacı olmadan, mahlukatını kıyamet koptuktan sonra kendi hallerine bırakıp onları hesaba çekmeyeceğinden ki bu Onun hikmetini nefy etmektedir, bunlardan tenzih etmektir.
İsbat: Bu Allah'ın (c.c.) kemal vasıflarını isbat etmektir. (Yani kabul edip Onların varlığını bilip Ona göre itikat getirmektir.) Onun Uluv, Azamet, Celal, Hayat, İrade, İşitme, Görme, Kudret, İlim, Kelam, Kıdem,8 Beka, O'nun Evvel ve Ahir, Zahir ve Batın olması, Medh (Övgü) vasıfları olan Esma-ı Hüsna ile sıfatlanmasıdır. Allah'ın (c.c.) bu güzel isimleri yine O'ndan türemiş manalara delalet edenlerden türemiştir. Nitekim Allahu Subhane bunları inkar etmeyi şiddetlice yasaklamıştır.
3) Soru: Allah'ın (c.c.) güzel isimlerinde inkar nasıl olur?
Cevap: Onda ortak koşmak yada manalarını inkar etmek, Onda tahrif ve ta'til'e (yok saymaya) götürülecek tevil işlerine girişmek.
İsimlerin hakikatlerini ve vasıflarını Kur'an’da, Sünnette ve Selefte geldiği gibi kabul ederiz.
4) Soru: Fiili tevhidin kısımları nelerdir?
Cevap: Tek ve ortağı bulunmayan Yüce Allah'a (c.c.) ibadet etmektir. Öyle ki O'nun dışında kimseye kul olmayacak ve O'nun şeriatının dışında (İman, İslam, İhlas vb... olsun başkası olsun) hiç kimsenin şeriatını kabul etmeyecek. O'na (c.c.) hiçbir şeyde ne maksatta, ne sevgide ne korkuda ne ümitte ve ne lafızda ne yeminde ve ne de adakta eş koşmayacak. Bilakis o ortakları kalbinden, maksadından, dilinden ve ibadetinden atar. Hakikatte bunların elbette hiçbir şeyde vücudu olmadığı gibi. İbn-i Kayyım'in dediği gibi bunlara kalbinden ve dilinden bir vücud da kılmayacak.
5) Soru: Fiili Tevhidin çekirdeği durumunda olan ibadet konusu üzerinde biraz daha durulmasını istiyorum?
Cevap: Fakih'ler İbadet kavramını şöyle tarif etmişlerdir. "Şer’an emredilen, akli ve örfle meydana gelmeyen şeylerdir. 9
Bunun luğavi manası; kalbin ve rükünlerin boyun eğmesi, ihlaslı bir sevgiyle kalbin nihayi tazim göstermesidir. Ve bundan doğan ümit, korku, dua, haşyet, tevekkül, yakınlık, tevbe, adak, kurban vb... İslam şeriatına özgü güzel tazim ve teslimiyet içeren şer'i ibadetler ve kulların yapamayacağı sadece tek olan, Allah'a (c.c.) has olan, O'nun zarar ve yarar vermesi, ancak Ondan istenmesi bu itikadın tesiridir. 10
3- Tevhidin Rükünleri
1) Soru: Tevhidin rükünleri kaçtır?
Cevap: İki tanedir: İhlas ve Sıdk.
İlki: İstenilene yönelmeyi tevhitlemek, başkalarının isteklerine değil.
İkincisi: Allah'a (c.c.) ibadet etmeye takat getirmek ve gayret sarf etmeyi istemeye itikat etmek.
2) Soru: Tevhidin kısımları kaçtır?
Cevap: Üçtür.
Rububiyet tevhidi, Uluhiyyet tevhidi ve Sıfatlarında tevhid. (Şeyh Seferani de bunu böyle zikretmiştir.)
3) Soru: Rububiyet Tevhidi nedir?
Cevap: Allah'dan (c.c.) başka hiçbir yaratanın, rızık verenin, öldürenin, hayat verenin, mucid olanın ve yok edenin bulunmadığına itikat getirmek.
4) Soru: Uluhiyyet ya da İlahiyyat Tevhidi nedir?
Cevap: Yüce Allah'ı (c.c.) ibadette, ilahlıkta, boyun eğmede, yalvarmada, sevmede, iftihar etmede, Dua ve taleb etmede O'nu (c.c.) buna özgü kılmaktır.
Aynı zamanda bu tevhid kısmına Ubudiyyet tevhidi yada İbadet tevhidi de denilir. Aynı zamanda İbn-i Kayyim'in de dediği gibi buna İradi Ameli Tevhid de denilir.
5) Soru: Allah (c.c.)'ın sıfatlarının tevhidi ne demektir?
Cevap: Allah (c.c.)'ın kitabında Rasulü de hadislerinde kendisini nasıl vasıf etmişse (ileride de inşallah geleceği gibi) o halde teşbih ve te'vile girmeden isbat etmektir. Buna aynı zamanda İbn-i Kayyim'in de dediği gibi İlmi Haberi Tevhid adı verilir.
6) Soru: Bu kısımlardan hangileri Peygamberlerin getirdiği tevhid'tir? Ve bunlar gerekli midir?
Cevap: Bu hakikatte gerekli olup birbirinden ayrı değildir, İman ancak bunların hepsini kabul etmekle tamam olur. Allah'ın (c.c.) göndermiş olduğu peygamberler Uluhiyyet tevhidini anlatmışlardır. Allah'ın (c.c.) kitabında onlar hakkında anlattığı gibi: "O'nun dışında veliler edinenlere gelince, Onlar:
"Biz bunlara sadece bizleri Allah'a (c.c.) yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz (derler)." 11
Bir ayette de:
"İnsanlardan bazıları vardır ki Allah'ı (c.c.) sever gibi severler." 12
Ve buna benzer bir çok ayette Müşrikler Rububiyyet ve sıfatlarla ilgili tevhidi inkar etmemişlerdir. (Uluhiyyet tevhidini inkar etmişlerdir.)
7) Soru: Müşrikler Rububiyyet tevhidini niçin inkar etmediler? Bunun hakkında ayetler var mıdır?
Cevap: Allah (c.c.) onların Rububiyyet tevhidini kabul ettiklerini şöyle haber veriyor:
"Onlara Yeryüzü ve gökyüzünü ... kimin yarattığını soracak olursanız, "Allah (c.c.) diyeceklerdir."
Bir ayette de:
"De ki: "Sizleri semadan ve yeryüzünden rızıklandıran kimdir? (Sizlere) işitmeyi ve görmeyi veren ve diriden ölüyü, ölüden de diriyi çıkaran kimdir?" 13
Ve buna benzer rububiyeti ve mülkü kabul ettiklerini, uluhiyyeti de inkar ettiklerini gösteren ayetler.
8) Soru: Müşrikler sıfatların tevhidini niçin inkar etmediler?
Cevap: Allah (c.c.) onların tenzih etmekle birlikte lafızları hilafına anlamayacağı şeylerden onların dilleriyle muhatap olmuştur.
Nitekim onların Hacc ibadetlerinden olan telbiye şiarları, O'nun (c.c.) kemalat sıfatlarından "Hamd'ı14 içeriyordu. Allah'ın (c.c.) fiillerinden de "Nimet veren" olarak onlar inanıyordular. Kudretini dilemesini, iradesini, tasarrufunu, kızmasını, razı olmasını, zengin olmasını, cömert olmasını -ki bunlar Onun (c.c.) hakiki mülkündendir- da onlar isbat ediyorlardı. Nitekim Kitap Ehli olan Araplar ve başkaları da bunu ikrar ediyorlardı ve bunu duyunca da hoşuna gidiyordu. Çünkü bu da onlara mutabıktı.
9) Soru: Rasullerin ümmetlerine daveti nasıl olmuştur? Ve hangi kelimeyle çağrılmışlardır?
Cevap: Tüm Peygamberlerin kavimlerine ilettiği Allah (c.c.)'ın ayetlerinde de geçtiği gibi şunlardı:
"Ey Kavmim! Allah'a kulluk edin, Size ne oluyor ki Ondan başka ilahlar (ediniyorsunuz)" 15
Bir ayette de:
"Ancak Allah'a (c.c.) kulluk edin." 16
"Allah'dan korkmanız ve sakınmanız (için)." 17
"De ki Allah'dan başkasını veli mi edineceğim!" 18
"Allah'dan başkasının hükmüne mi uyacağım" 19
"De ki: "Allah'dan başkasını Rabb mı bileceğim!" 20
Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Benim ve benden önceki Nebilerin söylemiş olduğu en faziletli söz: "La ilahe illallah"dır." 21
10) Soru: Rasullerin bu kelimeye davetleriyle ilgili bir mülahaza söz konusu var mıdır?
Cevap: Onların davetlerinin manası itikatla ilgili olup, sadece lisanla bu söz mücerred değildir. Bunun manası Allah'a (c.c.) ibadet etmek ve sadece O'nu ilah kabul etmektir. Tevhid kelimesindeki nefy edatı: Allah'dan başka mabud olmadığı ve O'nun bu mabudlar'dan beri olduğu manasını vermektedir. Şayet sadece: "Allah’dan başka Rab yoktur" dense bu İslam araştırmacılarına göre yeterli olmaz.
11) Soru: Bir insanın cahiliyyeyi iyi bilmesine ve ona nasıl çağrıldıklarını öğrenmesine ihtiyacı var mıdır?
Cevap: Evet vardır. Cahiliyye hayatını araştırması lazım. Allah'ın (c.c.) onlara peygamber ile birlikte hikaye ettiği şeyleri düşün ve onların hakkında Allah'ın büyük kitabında bizlere onların cedelleriyle ilgili belirttiği hususları da iyi öğren.
Ömer el-Faruk (r.a.) şöyle demiştir:
"İslam Dininin bağları teker teker çözülecek." Sahabeler:
"Ne zaman?" dediler,
"İşin başına cahiliyyeyi bilmeyen geçtiği zaman." dedi. Yada şöyle dedi:
"Nitekim sünnette bir çok konuda tahzir gelmiştir. (Bunlardan biri de) biri iş başına geçer bazı işler görür, gördüğü bazı işlerde (cahiliyyeyi bilmediğinden) bazen büyük şirk'e girer, bazen de küçük şirk'e girer." Nitekim şöyle de rivayet olunmuştur:
"Küfür dışında bir küfür." 22
4- Tevhidi Nefy Eden Ve Sakınılması Gereken Şeyler
1) Soru: Rasulullah (s.a.v.)'in yasaklamış olduğu şeyler nelerdir? Bunlar hangi manalar altında oluşmaktadır?
Cevap: Bunların bazıları Kur'an’da, bazıları hadislerde bulunmaktadır. Yasaklanmanın hikmeti Tevhid yandaşlarını himaye etmektir.
Bunlar takriben yirmi ikidir :
1) Kur'an'a zıt rukye ve muskalar takmak.
2) Ağaçlardan, taşlardan vb... şeylerle teberrük etmek.
3) Allah’dan (c.c.) başkası için kurban kesmek.
4) Allah’dan (c.c.) başkası için adak adamak.
5) Allah’dan (c.c.) başkasına sığınmak.
6) Allah’dan (c.c.) başkasından istemek ve Ondan (c.c.) başkasına dua etmek.
7) Ondan (c.c.) başkasından şefaat istemek. (Ondan (c.c.) başkasından şefaati taleb etmek manasında).
8) Salih kişilere aşırı derecede saygı göstermek, haddinden fazla övmek.
9) Salih bir kişinin kabri başında ibadet etmek.
10) Sihir ve Kehanet.
11) Nüşre 23 ve uğursuzluk inancı.
12) Yıldız çeşitlerinden (Enva) yağmurun geldiğine inanmak.24
13) Birini Allah'ı (c.c.) sever gibi sevmek yada korkmak.
14) Riya ve amellerle dünyayı (aşırı) istemek.
15) Allah'a (c.c.) isyanda alimlere ve amirlere itaat etmek yada Allah'ın (c.c.) helal kıldığını haram, haram kıldığını da helal saymak.
16) Zıtlar edinmek.
17) Allah’dan (c.c.) başkasına yemin etmek.
18) Allah'ın (c.c.) dilemesiyle mahlukun dilemesini aynı seviyede görmek (Allah diledi ve filanca diledi demek gibi.)
19) Zamana sövmek.
20) İnsanları kadıların kadısı diye isimlendirmek.
21) İçinde Allah'ın (c.c.) zikri bulunan şeylerle dalga geçmek.
22) Mahluklardan Allah'a (c.c.) şefaat istemek.
2) Soru: Tevhidin kısımlarını bizlere nefy eden şeyleri tarifleriyle beraber zikreder misiniz? Bir de Allah'ın (c.c.) sıfatlarının zıddı ne manaya gelir?
Cevap: Bu iki tanedir: Ta'til, teşbih.
Kim O'nun (c.c.) sıfatlarını nefy ve ta'til (yok) saysa Allah'ın (c.c.) tevhidini eksik kılmış ve yalanlamış olur.
Kim de O'nu mahlukatına benzetirse yine tevhidi eksik kılmış ve yalanlamış olur.
3) Soru: İlahiyyat tevhidinin zıddı nedir?
Cevap: Bu da ikidir.
-Allah'ı (c.c.) sevmekten, O'na yönelmekten ve O'na tevekkül etmekten yüz çevirmektir.
-Bunlar da O'na (c.c.) şirk koşmak ve O'nun (c.c.) dışında dostlarını O'na (c.c.) şefaatçiler kılmaktır.
Şirk: Yüce Allah'ın (c.c.) sadece tek olduğu ilahi konularda mahluku halika benzetmektir. Başka bir deyişle: Mahlukların gücü idaresinden çıkan bazı kişilerin olağan üstü güçlere sahip olduğuna inanıp, sadece Allah'a (c.c.) mahsus olan bu işleri mahluklara verme itikadı.
4) Soru: Rububiyyet tevhidinin zıddı ne olabilir?
Cevap: Allah (c.c.) ile beraber kainatları evirip çeviren birinin daha olduğuna inanmaktır. Rububiyyet olması Allah’dan (c.c.) kulları için verilen ve ilah olması da kullardan O'na (c.c.) verilen bir sıfattır.
5) Soru: Şirk asılları itibariyle kaç maddede toplanabilir?
Cevap: Bazı müteahhir alimlerin de belirttiği gibi altı maddede toplamak mümkündür:
1- İstiklal Şirki (İkilik): Bu iki tane ilah olduğunu kabullenen şirk çeşididir. Mecusilerin şirki gibi.
2- Tebid Şirki: Bir ilahtan bir çok ilah olduğuna inananlardır. Hıristiyanlar buna birer örnektir.
3- Takarrub Şirki (Yakınlaşmak): Allah'a (c.c.) yakınlaşmak için bazı şeyleri ortak kılarak ibadet etmektir.
4- Taklid Şirki: Son zamandaki bazı kişilerin taklitte aşırıya gitmeleri gibi.
5- Sebebler Şirki: Allah'ın (c.c.) kudretinden olmadığına inanıp başka şeyleri, normal olayları vb... sebeplere bağlayıp onlardan geldiğine inanmak. Tabiatçıların ve Felsefecilerin: "Filanca yıldız sayesinde bizlere yağmur yağdı" dedikleri gibi.
6- Ağrad Şirki: Bu Allah’dan (c.c.) başkası için ameldir. Bunun da hükmü bazı alimlerin de belirttiği gibi sadece günahtır. 25
5- Allah'ın Sıfatları Ve Kısımları
1) Soru: Gerektiği gibi Allah'ın (c.c.) sıfatlarıyla ilgili tevhid tam açıklanmadı. Cumhur Alimler bunu telif edip "Kelam ilmi" ve "Tevhidin Fenni" diye isimlendirmişlerdir. Ne dersiniz? 26
Cevap: Sözümüz şu kelamda toplanır. Allah (c.c.) kendisini güzel isimlerinin manası ve yüce sıfatlarıyla, kemal vasıflarının hepsiyle nasıl vasf etmişse ve Rasulü de ondan önceki peygamberler de O'nu (c.c.) nasıl vasf etmişlerse Yüce Allah (c.c.) işte öyle sıfatlanmıştır.
Allah'a (c.c.) Kur'an ve sünnetin ve icmanın dışında sıfat vermek caiz değildir.
2) Soru: Allah'ın sıfatları kaç kısma ayrılır?
Cevap: İki kısma ayrılır: Zatına dair sıfatlar ve Fiillerine dair sıfatlar.
3) Soru: İlk kısmın manası nedir?
Cevap: Allah'ın başlangıçsız ve sonsuz hak sahibi olduğu zat sıfatlarıdır. Kur'an ve sünnette geçen O'nun yüzü, eli, gözü gibi.
Aynı şekilde sabit olan ve akla uyan: O'nun (c.c.) sıfatlarının zıddı bulunmamasıdır. Hayat, Kudret, İlim, İrade, İşitme (Sem), Görme (Basar), Kelam.
Müteahhir alimler bunu subuti sıfatlar, mana sıfatları, akli sıfatlar diye isimlendirip bundan başkalarını da haberi sıfatlar diye isimlendirmişlerdir.
4) Soru: İkinci kısmı anlatır mısınız?
Cevap: Başlangıçsız olmadan sonsuz hak sahibi fiili sıfatlarıdır. İstiva, Nüzul, Gelmesi, Yaratması, Rızık vermesi, Hayat vermesi,, Öldürmesi, Afv etmesi ve Cezalandırması gibi.
Maturidi mezhebi Tekvin sıfatıyla olmayan şeylerle madumları çıkarmaya delalet eden her şey diye isimlendirmişlerdir. Bu da fiil ile tabir olunan manadır: Yaratma, Tahlik, İcad, İhdas,.İhtira (İcad etme) ve bunun gibi... Bununla ilgili konu (İnşallah) yedinci soru babında Kadere iman ile ilgili ikinci babda gelecek.
5) Soru: Allah'ın (c.c.) bu sıfatlarını zahiri manasında ele almak ve o halde isbat etmenin durumu nedir? Ve bunlardan bazılarında tevil olabilir mi?
Cevap: Selef mezhebi: Allah'ın (c.c.) kendi nefsi için -mahluklara benzemeden- sabit kılmış olduğu sıfatları keyfiyetsiz, şekilsiz ve ta'tilsiz bir halde sabit kılmış ve Onu mahluklardan tenzih etmişlerdir.
Allah (c.c.) şöyle buyurmuştur:
"Hiçbir şey O'nun dengi olamaz. O işiten ve görendir." 27
O'nun işitmesi bizim işitmemiz gibi değildir, görmesi de bizim görmemiz gibi değildir.
6) Soru: Allah'ın (c.c.) hakkında ve mahlukatın hakkında kullanılan ortak sıfatlar hakkında ne dersiniz? Burada tenzih nasıl olur?
Cevap: Lafızlarda ortak olmak manalarda ortak olmayı icap ettirmez. Sıfat mevsufuna tabiidir. Zatın nasıl olduğu bilinmezse ve zatlara da benzemezse sıfat ta böyle olur. Hadis ve kadim arasındaki fark da şüphesiz malumdur.
7) Soru: Yüce Allah'ın sıfatlarından hangilerini O'na tayin etmek ve adetlendirmek vacip olur?
Cevap: Kur'an ve sünnette varid olan bütün sıfatları ve ondan ayrı olanların hepsini hasr etmek vacip değildir.
Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Yüce Allah'ın (c.c.) doksan dokuz ismi vardır. Her kim bunları sayıp ezberlerse Cennete girer."
Buhari, Müslim ve Ehli Sünen rivayet etmişlerdir.
8) Soru: Halef mezhebi Allah'a (c.c.) belirli sıfatlar adetlendirmişler midir? Selef nasıl sabit kılmıştır?
Cevap: Halef mezhebi sadece on beş tane sıfatı sabit kılmışlardır. Önce geçen yedi mana sıfatı ile:
-Hayat
-Kudret
-İrade
-İlim
-Kelam
-İşitme (Sem)
-Görme (Basar) dır.
Selbi sıfatlar (Yani manaları tenzih olan) beşdir. Kıdem, Beka, Muhalefetun lil Havadis 28 Kıyam bi-Nefsihi 29 ve Vahdaniyet'tir.
Nefsi Sıfatlar ise: Vücud'tur ve Maturidiyye’ye göre iki sıfattır:
1) Tekvin,
2) Hikmet'tir. İşi iyi ve sağlam yapmak, her şeyi yerli yerine koymak manasına gelir. Selef bu sıfatları başka sıfatların yerine koymuşlardır.
9) Soru: Halef mezhebi bunları isbat etmeyi has kılmadıkları halde bunların dışındakiler için neler demektedirler?
Cevap: Başkasının tevilini söylemekte ve Hadis (Gelecek) te kullanmak için de zahirine getirmemektedirler. Bunları akla uyması, O'nun, (c.c.) sıfatlarının zıddının bulunmaması ve O'nun mutlak kemal sıfatlarıyla mevsuf olduğunun bilinmesi için sadece hasr olmuş sıfatları isbat etmek için has kılarlar.
10) Soru: Halef mezhebinde bizlere bu hasr olunmuş sıfatlarla başka sıfatların arasındaki fark tam anlamıyla açıklanmamıştır.
10) Cevap: Bu açık değildir. Selef ahdinde ve sözünde daha çok duran ve Hakka en yakın olandır. Açık olan görüş: Kur'an'dan ve Sünnetten sabit olan -az önce geçen sıfatların tenzih ile beraber zahirine göre icra edilmesinde- bir farkın olmadığıdır. Allahu Teala aklen bütün kemal sıfatlarıyla muttasıf 'tır. 30
Halefin sıfatlarının bir kısmını tesbit bir kısmını da tevil etmesi -ki bununla beraber bütün bunların zahirleri mahlukat hakkında ölüp ya sonradan çıkan cevher yada başkasıyla ayakta duran araz (işitme, görme, ilim, irade gibi)- dedikleri gibi, aklen de naklen de iki benzerin arasını ayırmak caiz değildir. Nitekim Allah (c.c.) kendi nefsini tenzih etmiştir.
"Hiçbir şey, O'nun benzeri olamaz."
11) Soru: Selef mezhebi niçin istivada olduğu gibi bunun hakkında sözü uzatmaktadır?
Cevap: Bunun hakkında Kitap ve Sünnette bir çok delil geldiğinden ötürü. Kur'an'da yedi yerde (İstiva) zikredilmiştir. Selef de bu konuda fetva vermişlerdir. Hepsi de şunu söylemişlerdir:
"İstiva malumdur, keyfiyeti meçhuldür." Bu konu sıfatlar hususunda bir kaide de olmuştur. Ahmed bin Hanbel şöyle demiştir:
"İstiva olayı nakillerde gelen haberler gibidir. İnsanların yanlış algılamaları gibi değildir." 31
6- Te'vil Ve Buna Bağlı Konular
1) Soru: Halef mezhebi bütün haberi sıfatları tevil etmişler midir? .
Cevap: Halef mezhebinin çoğu tevil yapmaya meyil etmemişlerdir. Maturidiyye bunlardan birisidir. 32
"Bedu'l-Emali" nin sahibi şöyle demiştir:
Arşın Rabbi Arşın üzerindedir.
Lakin temkin ittisal vasfı olmadan.
2) Soru: Tevili etmemenin tercih yönü nedir?
Cevap: Nefisler ancak isbat etmekle mutmain olur. Nitekim Nebiler insanların Halikı olan Allah'ın (c.c.) varlığını halkın nefislerinde karar kılmak için bunu çokça anlatmışlardır. Onlara en zararlı olan şeyler de tevilcilerin kelamıdır. Allah'ın (c.c.) sıfatlarını tesbit etmenin tevilden daha doğru olduğu tercihi bile isbat eden kişinin hilafına tevilci bile yaptığı tevilinde kesin olmaması bu konunun cevabına yeterlidir.
3) Soru: Bazı sıfatlarda bazı fasid (teviller) gerekli midir? İstiva sıfatında O'nun (c.c.) uluv cihetinde olması gibi... Çünkü arş yedi semasının üzerindedir. Cihet de, mekan da sonradan çıkan sıfatlardandır -ki Allah (c.c.) bunlardan münezzehtir.
Cevap: Allah'ın (c.c.) sıfatlarını tenzih ile birlikte tesbit etmek gerekir. (Te'vil) etmemek lazım. Malum olan şudur ki; her mevsufun sıfatı kendi zatına münasip ve hakikatine layıktır. Her kim Rabb olan Allah'ın (c.c.) sıfatlarından -ki Hiçbir şey O'nun (c.c.) benzeri olamaz- mahlukların sıfatlarını anlarsa sapıtmış olur. Yüce Allah (c.c.) insanların kalplerine kendisinden bir şey istenildiği zaman yukarıdan istemeyi fıtrattan kılmıştır. Hiç kimse "Ya Allah (c.c.)" deyip de -O'nun uluv da olmasından dolayı- dua ettiği zaman kalbinde bir sıkıntı duyup sağa ve sola dönmesi olmaz. Çünkü şayet kalbinde onun bu konuda bir sıkıntısı olsa bunu ondan def etmek mümkün olmaz.
4) Soru: Kur'an-ı Kerim'de geldiği üzere:
"Şüphesiz ki Allah (c.c.) bizimle beraberdir." 33
"O sizinle beraberdir." 34
ayetlerindeki "beraberlik" hakkında ne dersiniz?
4) Cevap: Sahabeler, Tabiin, dört mezhep imamı ve tüm ümmet ile diğer dinlerin imamları Allah'ın (c.c):
"O sizinle beraberdir" ayetini Onun mahlukatına girmediği, hulul etmediği ve karışmadığı, O'nun (c.c.) zatıyla her yerde olmadığı hususunda ittifak etmişlerdir. Bilakis O (c.c.) ilmi, kudreti vb... ile herkesle beraberdir. O Arşa istiva etmiş ve mahlukatından uzaktır. "Beraberlik" iki türlüdür: Has (Özel) ve Am (Genel) dir.
Has olan beraberlik; bu yardımla, rahmetle vb... ile olanıdır. 35
5) Soru: Allah'ın (c.c.) kelam sıfatının harf ve sesle olduğu sözü nasıl Hanbeli mezhebine nispet edilebilir? Nitekim Yüce olan Allah (c.c.) mahlukata benzemekten münezzehtir.
5) Cevap: Hanbeli mezhebi selefin yolunu izlemektedir. İmamları da bu yolun şeyhidir. Hepsi de şunda ittifak etmişlerdir.
-O'nun (c.c.) kelamı kadimdir, mahluk değildir.
-Harf ve sesle kadimdir. Keyfiyetini bilemeyiz. Nitekim bunun hakkında bir çok hadiste gelmiştir. Takriben kırk kadar hadis. Kur'an' da Allah'ın (c.c.) nida etmesi sekiz ayette geçmektedir. Bu da (Nida) Arap dilinde sestir. Bu harfler kadimdir. Bizim hakkımızda olduğu gibi bunun edat ve mahreçlere gereği yoktur. Dolayısıyla Allah (c.c.) konuşur, lakin keyfiyetini bilemeyiz. O ezelden de mütekellim idi ve bu ondan asla zail olmaz. İstediği gibi istediği zaman konuşur. İstediği şeye emreder ve hüküm verir.
6) Soru: Mushaflarda yazılanlar tıpkı Allah'ın (c.c.) kelamı mıdır?
6) Cevap: Hafız İbn Hacer el-Askalani şöyle demiştir: "Eşarilerin" 36 karar kılmış olup belirttikleri görüş şudur: "Kur'an Allah'ın (c.c.) kelamıdır. Mahluk değildir. Mushaflarda yazılıdır. Sadırlarda (içlerde) saklıdır, dillerde de okunandır." İbn-i Hacer devamla şu ayeti okudu:
"Ona (müşriklere) eman ver. Allah'ın (c.c.) kelamını işitinceye dek" 37
Hadiste de:
"Kur'an' la düşman topraklarına girmeyiniz.. Düşman eline geçer korkusundan dolayı." 38
7) Soru: Lafız meselesi hakkında neler dersiniz?
7) Cevap: "Benim Kur'an okurken lafızım mahluktur" sözüne Ahmed bin Hanbel çok karşı çıkmıştır. Bidatçilerin sapıklıklarını reddetmeye giriştiği vakit bu bidatleri çıkaran kişilere Kur'an'ın mahluk olmadığını anlatmış ve zıddını iddia edenlerin de yollarını kapamıştır. Selef alimleri sözlerinden şunu kast etmişlerdir. "Kur'an Allah'ın (c.c.) kelamıdır ve mahluk değildir."
Bizlere, onlara (selefe) uymak, yanlışlara dalmamak, hakkında varid olan şeyleri olduğu gibi (ziyade ve noksanlık etmeden) almak ve bunda sabit kalmak düşer. 39
7- Allah'ın Fiili Sıfatları
1) Soru: Tüm sıfatları (c.c), Tekvin sıfatı dahil kadim midir?
Cevap: Evet. Zati sıfatları kadimdir. Fiili sıfatları da selefe göre öyledir. Allah'ın (c.c.) fiilleri mahlukatının fiillerine benzemez. Çünkü Allah (c.c.) işleri vasıtasız ve aletsiz yapar.
"O'nun ancak bir şey hakkındaki emri "Ol" demektir. Ve hemen oluverir." 40
Yüce Allah (c.c.) boş bir iş yapmaz ve kendi ihtiyacı için de bir şey yapmaz. Bilakis O (c.c.) Hakimdir ve her şeyi yerli yerince yapar. Seçmesi (takdir etmesi) ve hikmeti ile dilediğini yapar. O'nun ezelden de fiili vardı ebedi de böyle olacaktır.
2) Soru: Yüce Allah'a (c.c.) salah ve aslah fiillerini kullanmak vacip midir?
Cevap: O'na (c.c.) mutlak olarak bir şeyin fiilini vermek vacip değildir. O'nun (c.c.) fiilleri ilmi ve iradesi dahilinde sadır olmaktadır. Bu Onun seçmesi için geçerlidir. O ki faildir, muhtardır. Dilemiş olduğu şeyi yapar ve seçer.
3) Soru: O'nun fiilleri hikmetinden hali olur mu?
Cevap: Bizler O'nun (c.c.) fiillerinin hikmetinden hali olmadığına inanıyoruz. O'nun hikmeti fiilindedir Ona hastır. Mahlukatın da fiillerine benzemez. Allah'ın (c.c.) zatında ve sıfatlarında benzemediği gibi. Dolayısıyla salah ve aslah fiillerini söyleyen kişinin bu sözü beşer akıllarına nisbet etme zannları ile ilgili sözü batıl olmuş oldu.
4) Soru: İnsanın fiillerinin hikmetinde ve sırlarında kader konularına dalması caiz midir?
4) Cevap: Şeran doğru değildir. O'nun hikmetinin fiillerinde ona has olduğunu biliyorum. Kader konularına dalmak da İslam'da nehy edilen konulardandır. Bunlardan bir husus da vardır ki; Kur'an'da Allah (c.c.) tarafından haber verilen ve mütevatir hadislerden nakledilen, aklın ulaşamadığı tabiat olayları vesilesiyle de cereyan etmeyen bir çok harikulade olay meydana gelmiş ve bunların hikmetleri de ortaya çıkmıştır.
5) Soru: "Sen Allah'ın (c.c.) sünnetinde bir değişiklik bulamazsın." 41
ayetinin zahirinden tabiat olaylarının değişmeyeceği, normal olup bozulmayacağı anlaşılıyor. Bu konu hakkında neler dersiniz?
5) Cevap: Buradaki Allah'ın (c.c.) sünnetinden murad; Allah'ın (c.c), peygamberi yalanlayan ve onlara düşmanlık edenlere karşı peygamberlere yardımının değişmeyeceği kast edilmiştir. Çünkü ayetin başı da bunu göstermektedir.
"Onlar ancak öncekilerin sünnetini, değişmeyen ana ilkeyi görürler."
Sünnet burada değişmeyen manasında kullanılmıştır. Nitekim Allah (c.c.) tabiat olaylarını ve normal adet üzere giden işleri dilediği gibi ve istediği zaman değiştirir ve tahvil eder.
6) Soru: Peygamberler akılların alamayacağı şeyleri getirirler mi?
6) Cevap: Sefarini ve başkalarının da belirttiği gibi: Peygamberler akılların hayrette kalacağı şeyleri getirirler. Hiç bir zaman imkansız olan şeyleri getirmezler. Akılların alacağı şeyleri getirir, imkansız ve hayal ürünü boş şeyleri asla getirmezler. 42
Dostları ilə paylaş: |