Tanrı’ya umut bağla, çünkü O’na yine övgüler sunacağım.
“Sonunda her şey iyi olacak” düşüncesi yalnızca dindarca bir iyimserlik olsaydı, son derece değersiz bir duyarlılık olurdu. Bu umudu mutlak geçerli kılan Tanrı’nın, halkının, yüzünü göreceği konusunda verdiği vaatten kaynaklanmaktadır (Mez.17:15; Va.22:4).
42:6 Bunalım sık sık tekrarlanır. Ama iman, güvenilir doğruyla birlikte, Tanrı’yı Şeria bölgesindeki Hermon ve Misar dağlarından bile anımsayacağı karşılığını verir. Bu üç yer belki de üç ruhsal deneyimi simgelemektedir; bunu kesin olarak bilmiyoruz. Kuşku duyulmayacak şey, Tanrı’nın Yeruşalim’deki konutundan çok uzakta olan sürgün ülkesini temsil ettikleridir. Bu, Tanrı’nın konutunu ziyaret edemezsek bile, hâlâ hatırlayabileceğimizi anlatmak ister gibidir!
42:7 7’nci ayete gelindiğinde, ruhsal içgüdülerimiz bize çok özel bir biçimde Golgota’da olduğumuzu, Tanrı’nın yargısının kabaran sularının Rab İsa’nın üzerine indiğinde, çığlıklarını işittiğimizi anlatır.
Şu son andaki can çekişmesine bir bak:
Tanrı’nın dalgaları ve kabaran suları üzerine iniyor.
Orada, çarmıhta benim canımı kurtarmak için baygın, terk edilmiş...
Eşsiz sevgi! Nasıl da engin! Nasıl da özgür!
İsa benim uğruma kendini verdi.
– J. J. Hopkins
42:8 Yine de, George Müller’in söylediği gibi, “Denemeler, imanın beslendiği yiyeceklerdir.” Bu nedenle, güvenen imanlının şu onayını işitiriz:
Dostları ilə paylaş: |