114:2 Yahuda oymağına ayrılan yer, Tanrı’nın kutsal yeri oldu. Tapınak orada, Yeruşalim’de inşa edildi. Bütün İsrail ülkesi Rab’bin krallığı oldu – tükenmeyen bir ilgiyle halkını korudu. Yahuda ve İsrail hakkındaki bu coğrafi konum gerçeği, ruhsal anlamda bugünkü kilise için de geçerlidir.
114:3 İsrail halkı Kızıldeniz’e geldiğinde deniz, olanları görüp geri çekildi. Ama denizi korkutan, Mısır’dan kaçan bu kalabalık değildi. Deniz baktı ve Yaratıcısı’nı gördü: İsrailliler’in ayakları ıslanmadan hemen geri çekildi.
Aynı şey, kırk yıl sonra vaat edilen topraklara girdiklerinde de gerçekleşti. Şeria Irmağı, Adem’in kentinde tersine aktı ve ülkeye girilmesine engel olan her şey ortadan kaldırıldı.
Kızıldeniz ve Şeria Irmağı’nı geçiş, ulusun tarihindeki bu destansı öykünün iki ucudur. Kızıldeniz bölümü Tanrı’nın yüzü aracılığıyla dünyadan kurtarılışımızı simgeler. Mesih’in ölümü, gömülmesi ve dirilişiyle özdeşleşerek bu dünyadan ayrılırız. Şeria Irmağı’nı geçmenin anlamı ise, çölde dolanmaktan kurtarılarak yine Mesih’in ölümü, gömülmesi ve dirilişi aracılığıyla ruhsal mirasımıza kavuşmamızdır.
114:4 Bu iki olay arasında Tanrı’nın gücünü sergileyen başka mucize örnekleri de bulunur. En önemlilerinden biri, Sina Dağı’nda Yasa’nın verilişiydi. Doğa öylesine sarsılmıştı ki, dağlar koç gibi, tepeler ise kuzu gibi sıçradılar. Tanrı’nın görkemi öylesine güçlüydü ki, bütün bölge adeta bir afetle sarsılıyordu. Görüntü öylesine korkunçtu ki, Tanrı adamı Musa, “Çok korkuyorum, titriyorum” (İbr.12:21) demişti. İbraniler Kitabı’nın yazarı bize bu korkunç yasa dağına değil, lütuf tahtına yaklaştığımızı hatırlatır.
Yasa’nın ve Tanrı’nın dehşetlerinin
Seninle hiçbir ilgisi olamaz;
Kurtarıcım’ın itaati ve kanı
Bütün günahlarımı gözlerden saklar.
– Augustus M. Toplady
Dostları ilə paylaş: |