16:9,10 Tanrı’nın sürekli ilgi ve korumasından emin olan Kurtarıcı, geleceğe güvenle bakar. İçi sevinçle doludur. Yüreği coşmakta, bedeni güven için-dedir. Tanrı’nın canını ölüler diyarında bırakmayacağından, bedeninin çürü-mesine izin vermeyeceğinden emindir. Diğer bir deyişle, Mesih ölümden diril-tilecektir.
Ölüler diyarı sözcüğünün açıklanması gerekir. Bu sözcük Eski Antlaşma’da mezardan söz edilirken kullanılan sözcüktür. Çünkü ölüler diyarı ifadesi, bedenden ayrı olma durumunu tanımlar. Yeni Antlaşma’da, ölülerin ruhlarının bulunduğu yeri ifade eden Grekçe sözlükle aynı anlamdadır. Coğrafi bir konumdan çok, ölünün konumunu belirtir – kişiliğin bedenden ayrılışı. Ölüler diyarı sözcüğü, imanlı ya da imansız, ölen herkesin konumunu tanımlamak için
kullanılırdı. Öte yandan Yeni Antlaşma’da aynı anlamı taşıyan Grekçe sözcük, yalnızca imansızlar için kullanılır. Ölüler diyarı kesinlik taşımayan bir sözcüktü. Ölümden sonraki yaşam konusuna açıklama getirmezdi. Aslında ifade ettiği anlam, bilgiden çok belirsizlikti.
Yeni Antlaşma’da bütün bunlar değişir. Mesih, Müjde aracılığıyla yaşam ve ölümsüzlüğü açığa çıkartmıştır (2Ti.1:10). Bugün bizler, imansız biri öldüğünde, bedeni mezara giderken, ruhunun ve canının ölüler diyarı olarak adlandırılan bir sıkıntı durumuna geçtiğini biliyoruz (Luk.16:23). Bir imanlının bedeni mezara giderken, ruhu ve canı Mesih’le birlikte olmak üzere cennete gider (2Ko.5:8; Flp.1:23).
Kurtarıcı, “Canımı ölüler diyarında terk etmeyeceksin” dediğinde, Tan-rı’nın bedensiz kalmasına izin vermeyeceğini önceden bildiğini açıklıyordu. Ölüler diyarına gitmesine rağmen, orada kalmadı.
Tanrı çürüme sürecinin gerçekleşmesine izin vermedi. Mesih’i korumak için gerçekleştirilen mucize aracılığıyla, Mesih’in cansız bedeni üç gün üç gece boyunca çürümekten korundu.
Dostları ilə paylaş: |