59:5 Yesse’nin oğlu, Tanrı’dan bütün ulusları cezalandırmasını ister. Burada (özgün metinde) Tanrı’ya Yahve, Elohim Sabaoth (Her Şeye Egemen Rab), Elohe İsrail (İsrail’in Tanrısı) olarak hitap eder. Davut, burada Tanrı’nın öz var-lığındaki ve İsrail’le olan özel ilişkisindeki kimliğini ifade etmeyi amaçlayan tüm adlarını kullanır.
59:6,7 Vahşi sokak köpekleri gibi, sinsice dolaşıp uluyarak, hırlayarak mezmur yazarını kuşatırlar. Sürekli havlamaları ve hırlamaları her yandan duyulur. Küstahlaşırlar ve yakalanmayacaklarını sanırlar.
59:8,9 Ama Tanrı onları bilir; akılsızlıklarına güler. Aynı Tanrı, onlarla eğlenerek uluslara yukardan bakar. Bu büyük Tanrı, Davut’un gücü ve beklediğidir. O, Davut’un güvenilir Kurtarıcısı’dır.
59:10 10a. ayetinin unutulmaz bir açıklaması vardır: “Tanrım, değişmez sevgisiyle benimle buluşmak için her yere gelecektir.” Bu sözler, her çağda fırtınaya yakalanmış insanları avutma konusunda benzersizdir. Tanrı, düşmanlarımızın yenilgisini bize gösterecektir.
59:11-13 11’inci ayetteki dua, eşsizdir. Davut Tanrı’dan düşmanı aniden yok etmemesini ister, yoksa İsrail halkı günahın önemini hafife alacaktır. Eğer aşamalı ceza verilirse, Tanrı’nın bu davranışı halkı üzeride olumsuz etki yaratacaktır. Ancak, sonraki ifadelere göre mezmur yazarının sıraladığı dehşetli yargıların, zalimlerin yıkımlarını kapsadığına kuşku yoktur. Tanrı’nın gücüyle dört bir yana dağıtılmaları ve İsrail’i koruyan Rab tarafından alçaltılmaları için dua eder. Gururlarının tuzağına düşmelerini ve dudaklarından çıkan kötü sözler yüzünden hesap vermelerini ister. Son olarak, okudukları lanet ve söyledikleri yalan yüzünden, bütünüyle yok edilmeleri için dua eder. O zaman dünya, doğudan batıya kadar her yerde Tanrı’nın Yakup’un soyuyla ilgilendiğini anlayacaktır.
59:14,15 Bu arada köpekler mezmur yazarını aramak için hırlayarak ve uluyarak sinsice kente geri dönerler. Davut’un canının peşindedirler; onu yakalayamadıkları için öfkelenirler.
59:16,17 Köpekler akşamları hırlarken, Yesse’nin oğlu sabahları ezgi söylemektedir. Rab’bin gücünü ve merhametini över. Çünkü O, gereksinim duyduğunda kendisini korumuştur. Düşmanlarının yok olacağı gün, Tanrı halkı için büyük sevinç günü olacaktır. Kurtarıcı’nın kudreti ve sevgisi ezgilerinin konusu olacaktır.
60. Mezmur: Umudumuz Rab’dedir
Başlığa göre, bu mezmurun tarihsel geçmişinde, Davut’un Mezopotamya ve Sova’ya karşı savaşması ve Yoav’ın geri dönüp Tuz Vadisi’nde on sekiz
bin Edomlu’yu öldürmesi yer alır. Suriye ve Edom’la yapılan bu savaşta (2Sa.8:3-14) bir aksilik var gibiydi. Bu nedenle Davut ısrarla feryat eder ve cennetin kapılarını çalarak yardım ister.
Bu mezmurun ana hatları aşağıda belirtildiği gibidir:
1. Rab İsrail’in yenilmesine izin verir (1-4. ayetler).
2. İsrail’in umudu Rab’dedir (5. ayet).
3. Rab sonunda zafer kazanılacağını vaat eder (6-8. ayetler).
4. İsrail’in ihtiyacı Rab’dir (9-11. ayetler).
5. İsrail’in güvendiği Rab’dir (12. ayet).
Rab İsrail’in Yenilmesine İzin Verir (60:1-4)
60:1-3 Edom ve Suriye birliklerinin kazandıkları zaferin raporlarını inceleyen Davut, bu felaketi Rab’bin, halkını terk edişinin bir belirtisi olarak yorumlar. Öfkesi nedeniyle ulus kendini savunamaz duruma düşmüş, düşman saldırısı karşısında çaresiz bırakılmıştır. Artık Rab’bin merhamet ederek, halkının yıpranmış güçlerinin yenilenmesini sağlamasının zamanı değil midir?
Ülke sanki korkunç bir deprem yüzünden harabeye dönmüştür. Ulusun temelleri ekonomik, politik ve sosyal açılardan sarsılmıştır. Açılan gediklerle zayıflayan toplum sarsılmaktadır. Keşke Rab gedikleri onarsa ve halkını olağan yaşamına geri döndürse!
Halk, ateşten bir gömlek giymiş gibidir. Sıkıntı şarabı ve yenilgi, başlarını bir sarhoşunki gibi döndürmekte ve ulusu sendeletmektedir.
60:4 Bu ayetin anlaşılması aslında biraz güçtür. Yeni Türkçe çeviride, Tanrı’nın kendisinden korkanlara doğruluk uğruna açmaları için bir sancak verdiği yazmaktadır. Ama başka bir çevirinin sayfa kenarı notunda, zıt bir anlama yer verilmiştir:
Yayın önünden kaçabilmeleri için senden korkanlara bir sancak verdin.
O zaman Davut, iğneli sözler kullanmaktan sakınmayarak Tanrı’nın İsrail için açtığı sancağın zafer değil, yanılgı sancağı olacağı konusunda şikayet edecektir. Bu sancak, düşman güçlerinin önünden geri çekilme işareti anlamına gelir.
İsrail’in Umudu Rab’dedir (60:5)
Dua, alçaltıcı yenilginin küllerinden doğmuştur. Hem kendisi hem de halkından, “Tanrı’nın sevdikleri” olarak söz eden mezmur yazarı, Rab’be kurtarış, zafer ve topluluğun yenilenmesi için yalvarır. “Gel ve dostlarını kurtar, sağ elinle yardım et ve yanıtla” (Gelineau).
Rab Sonunda Zafer Kazanılacağını Vaat Eder (60:6-8)
60:6,7 6-8’inci ayetler, tapınakta duyulan Tanrı’nın sesinin, tanrısal bir esinini oluştururlar. İsrail topraklarının bütününün yeniden ele geçirilmesi ve diğer uluslardan olan düşmanların yenilgiye uğratılması konusunda, Tanrı’nın kararlılığını ifade ederler.
Şekem, Sukkot, Gilat, Manaşşe, Efrayim ve Yahuda bütünüyle Yahudiler’in egemenliğindedir. Tanrı, bu bölgelerin kendisine ait olduğunu söyler. Ürdün’ün batısındaki Şekem’i ve doğusundaki Sukkot Vadisi’ni bölüştürecektir. Ürdün’ün öbür yakasındaki Gilat’a ve Ürdün’ün her iki yakasındaki Manaş-şe’ye ait bölgelere sahip olacaktır.
İsrail’in merkezindeki Efrayim, Tanrı’nın miğferidir ve ulusal savunmada başı çeken soy olacaktır. Yahuda, Tanrı’nın asasıdır; Yakup’un ölmeden önce bildirdiği gibi (Yar.49:10), yönetim daima Yahuda’nın soyunda kalacaktır.
60:8 Rab sonra, çevresindeki üç ulusa dönerek onlar üzerindeki egemenliğini duyurur. Ölü Deniz’in güneydoğu kıyısındaki Moav, yıkanma leğeni olacaktır. Tanrı, çarığını Edom’un üzerine fırlatacaktır; bunun anlamı, Edom’un zorla ele geçirileceği, kölelik edeceği ve belki de aynı zamanda hor görüleceğidir. Tanrı Filist’e zaferle haykıracaktır.
İsrail’in İhtiyacı Rab’dir (60:9-11)
60:9 Bu noktada konuşmacı değişir.44 Buradaki ses, Rab’bin sesi olamaz. Çünkü hiç kimsenin O’nu surlu kente götürmesine ihtiyacı yoktur. Bu ifadelerin Davut’a ait olduğunu anlıyoruz; Edom’un başkenti değişik isimlerle adlandırılır: Bozra, Sela ve Petra. İsrailliler’in eline düşecektir. Davut bu günü özlemle beklemektedir. Elbette burada kentten söz ederken Edom’un tamamı belirtilmektedir. Davut, Tanrı’nın çarığını Edom’un üzerine fırlatma amacını, kendisini kullanarak yerine getirmesini diler.
60:10 Ancak bu, o anda boş bir umuttur. Çünkü Tanrı, yüzünü halkından gizlemiştir. Onları kendinden uzaklaştırmıştır. Artık İsrail’in ordularına, zafer güvencesi veren varlığıyla eşlik etmemektedir.
60:11 Bu nedenle Davut, bir kez daha Tanrı’dan, sıkıntı içindeki halkı için savaşmasını rica eder. Tanrı’nın yardımı zorunludur; insanın yardımı yararsızdır.
İsrail’in Güvendiği Rab’dir (60:12)
Mezmur güven veren bir ayetle kapanır. Tanrı’nın yardımını alan İsrail ordusu, zaferden emindir. Düşmanları Tanrı’nın topukları altında ezilecektir.
Uygulama
İmanlının düşmanları, dünya, benlik ve Şeytan’dır. İmanlı tek başına bu düş-manları yenecek güce sahip değildir. Diğer insanlar ne kadar iyi niyetli olurlarsa olsunlar, yardımları yetersizdir. Ama İsa Mesih aracılığıyla zafer kazanırız. Kurtarılmak için O’na güvenenler asla utandırılmayacaklardır.
60. Mezmur, soyulan ve cesareti kırılan Yahudiler’den arta kalanların, kurtuluş ve zafer için Mesih’e dönecekleri son günlerde gerçekleşecektir. Sonra İsrail halkının oymakları eşit biçimde dağılacak ve ulusun düşmanları cezalandırılacaktır.
61. Mezmur: Benden Daha Yüksek Olan Kaya
Davut’un Rab’le harika bir ilişkisi vardı. Davut için Tanrı, dünyasal hiçbir nesnenin göremeyeceği, ancak
İmanın keskin görüşüyle görünen,
Diri, parlak bir Gerçek’ti. Tanrı, Davut’a,
Yeryüzündeki en yakın bağlılıktan,
Daha içten ve daha yakındı.
– Yazarı bilinmiyor
Özellikle sıkıntı zamanlarında, durum umutsuz göründüğünde, Davut yükünü Rab’be bırakmayı öğrenmişti.
Burada, o zor durumlardan birini daha yaşamaktadır. İçinde bulunduğu koşulların baskısı; ıstırabının açıkça ifade edilişiyle, yüreğinden bir dua olarak Tanrı’ya uzanır. Bu dua sıkıntıdan geçen, yürek acılarıyla dolu binlerce imanlının duası haline gelmiştir. Çünkü hissettiklerini söyler, ama asla yeterince ifade edemez.
61:1 Davut’un tanıdık sesi evrenin taht odasına yayılır:
Ey Tanrı, yakarışımı işit, duama kulak ver!
Tanrı, Davut’un duasından hoşnuttur. Kulunun bir çocuğunkine benzeyen imanı, sesini anında kendisine duyurmuştur.
61:2 Sana seslenirim yeryüzünün öbür ucundan,
Yüreğime hüzün çökünce.
Mezmur yazarı gerçekten yeryüzünün öbür ucunda değildir, ama güvenlik ve kurtuluşun çok uzak göründüğü, yaşamın sona erip ölümün başladığı o aşırı uçtadır. Fiziksel ve duygusal olarak tükenmiştir; ama bilir ki, lütuf tahtı kendisine bir soluk kadar yakındır. Bu nedenle merhamete erişmek ve sıkıntı zamanlarında lütuf bulmak için lütuf tahtına yaklaşır. Bir zamanlar biri şöyle demişti: “Uzaklık anlamsızdır ve yaşamdaki hiçbir şey duaları engelleyemez.”
Erişemeyeceğim yüksek bir kayaya çıkar beni.
Gerçek bir ruhsal içgüdü, Davut’a korunması için bir kayaya ihtiyacı olduğunu, bu kayanın kendisinden daha yüksek olması gerektiğini ve bu kayaya ulaşabilmesi için Tanrı’nın rehberliğine ihtiyacı olduğunu öğretir. Elbette Kaya, Tanrı’dır (2Sa.22:32). Kaya sözcüğü Kutsal Kitap’ın hiçbir yerinde insanı ifade etmek için kullanılmamıştır.45 Kaya, insandan daha büyük olmalıdır; aksi takdirde insan kayada sığınak bulamaz. Bu Mesih’in Tanrılığı’na işaret eder. (Bu arada, kayanın düşmandan saklanacak bir yer sağlaması için yarık olması gerektiğini söylemeliyiz). Davut, sonunda kendi adımlarını yönlendirecek bilgelik
ve güce sahip olmadığını kabul eder. Bu nedenle Tanrı’dan, yani Çağların Kayası’ndan kendisine kılavuzluk etmesini ister.
61:3 Çünkü sen benim için sığınak,
Düşmana karşı güçlü bir kule oldun.
Bu sözler Tanrı’nın Kaya olduğunu onaylar. Davut, Rab’bin adının Güçlü Kule olduğunu ve O’na sığınan doğru kişi için Sığınak olduğunu kanıtlar (Özd.18:10). Tanrı her zaman aynıdır.
61:4 Çadırında sonsuza dek oturmak ve
Kanatlarının gölgesine sığınmak isterim.
Bu tür duaların Tanrı’nın tahtına ulaşmaması mümkün değildir; böyle içten sevgi ve sade güven asla reddedilemez. Tanrı’nın Davut’u kendi yüreğine uygun kişi olarak adlandırmasına şaşmamak gerekir (1Sa.13:14). “Kanatlarının gölgesi” ifadesi, kan serpilmiş merhamet tahtını gölgeleyen Keruv’un kanatlarını ima ediyor olabilir.
61:5 Çünkü sen, ey Tanrı, adaklarımı duydun,
Adından korkanların mirasını bana verdin.
Miras sözcüğü, Eski Antlaşma’da Kenan ülkesini (Çık.6:8), İsrail halkını (Mez.94:5), Tanrı sözünü (Mez.119:111), bir ailedeki çocukları (Mez.127:3), zarardan uzak olmayı (Yşa.54:17) ve son olarak da çadır ya da tapınağı (Yer. 12:7) ifade eder. Burada son olarak söz edilen, büyük olasılıkla öncelikli anlama sahiptir, çünkü bir sonraki ayet Tanrı’nın çadırından söz eder ve Keruv’u ima eder. Bugün bizler Tanrı’nın adından korkanların miras olarak alacağı sonsuz yaşamı düşünürüz (Kol.1:12).
61:6,7 Kralın günlerine gün kat,
Yılları yüzyıllar olsun!
Tanrı’nın huzurunda sonsuza dek tahtında otursun;
O’nu sevgin ve sadakatinle koru!
Bu iki ayette Davut’un birinci kişiden üçüncü kişiye geçmesi ilginçtir. İlginçtir, çünkü kendisinden ve Tanrı’nın kendisiyle yaptığı antlaşmadan söz ettiğinden kuşku duyulmasa da (2Sa.7), kullandığı ifadeler bir başka Kral için daha uygundur. Eğer ifadeleri Davut’a uyarlasaydık, yalnızca kendisi için uzun yaşam ve krallığının devamı anlamına gelirdi. Ama ifadeleri Rab İsa’ya uyarladığımızda harfi harfine gerçekleştiğini görürüz:
-
Zulme rağmen yaşamı sonsuza dek uzatılmıştır (İbr.7:16).
-
O’nun yılları kuşaklar boyunca tükenmeyecektir (İbr.1:12).
-
Tahtı Tanrı’nın önünde sonsuzluklar boyunca kalıcıdır (İbr.1:8).
-
Değişmeyen sevgisi ve sadakati, O’nu gözetecektir (Mez.91:1-16).
Yahudiler’e ait eski bir yorum kitabında bile buradaki kralın Mesih olduğu belirtilir.
61:8 O zaman adını hep ilahilerle öveceğim,
Her gün adaklarımı yerine getireceğim.
Böylece aşırı sıkıntıyla başlayan mezmur, sükunet içinde sona erer. Davut kendisinden daha yüksek olan Kaya’ya erişmiştir ve O’na öylesine minnettardır ki, Rab’be sürekli övgü ezgileri söylemeye, tapınma, sevgi ve hizmet adaklarını yerine getirmeye kararlıdır. Baskı altında sözler verip de baskı sona erdiğinde bu sözleri çabucak unutan kişilere benzemez. “Hararetli bir şekilde dua eder gibi görünen, ama övgülerde gevşek davranan biri olmayacaktır.” 61. Mezmur şu ilahiye esin kaynağı olmuştur:
Hedefe ilerlerken, gölgeler bazen derin ve yol pürüzlü görünebilir.
Üzüntüler bazen üzerimize fırtına gibi eserler!
Tekrar:
O zaman bırakın beni, Kaya’ya uçayım,
Benden daha yüksek olan Kaya’ya.
Bazen gün geçmek bilmez, ayaklarım yorgun düşer.
Kaya’nın bereketli gölgesi ne kadar da tatlıdır!
Beni Kaya’ya yakın tutun.
Eğer bereketler ya da üzüntüler çoğalırsa,
Ya da tırmanılan dağın yolu yokuş ise,
Ya da gölgeli vadide yürüyorsan, Kaya’ya yakın kal.
– Erastus Johnson
62. Mezmur: Yalnızca Tanrı!
62. Mezmur’un bildirisi Tanrı’nın tek gerçek sığınak olduğudur. Tek ve yalnız sözcüklerinin tekrarlanışı, Tanrı’nın bizim güvenimizi hak ettiğini vurgular.
Tanrı’nın sunulduğu birçok güzel ifadeden bazıları aşağıda belirtilmiştir:
Kurtuluşumuz (1b, 2a, 6a, 7a. ayetler)
Kayamız (2a, 6a, 7b. ayetler)
Kalemiz (2c, 6c. ayetler)
Umudumuz (5b. ayetler)
Onurumuz (7a. ayet)
Sığınağımız (7b, 8b. ayetler)
Gücümüz (11b. ayet)
İnayet ve sevgi pınarı (12a. ayet)
Tanrı’yı güvenen ve O’nu gücü olarak gören kişi aşağıdaki güvencelere sahiptir:
Asla sarsılmaz (2b. ayet)
Düşmanlarını paylayacak cesarete sahiptir (3. ayet)
Düşmanlarının planları hakkında bilgilidir (4. ayet)
Sarsılmaz (6b. ayet)
Diğer insanların da Tanrı’ya güvenmenin getirdiği sevinci bilmelerini ister (8. ayet)
Bunların dışında genellikle insanların güvendiği beş başka şey daha vardır, ancak kuşkusuz bunlara güvenildiğinde hayal kırıklığı yaşanacaktır. (1) Sıradan, önemsiz ve bir buhar gibi geçici insanlar. (2) Yöneticiler ya da zengin kişilerden oluşan yüksek tabakadan insanlar. Yardım ve güvence sağlar gibi görünseler de güvenilmezdirler. Gerek ayak takımından, gerekse yüksek tabakadan olan insanlar tartıya konduklarında, güvenilirlikleri açısından hiçbir değer taşımadıkları görülür. (3) Baskı ve zulüm ahmakça bir yöntemdir. Bunlar Tanrı’nın lanetini insanların üzerine getirir. (4) Soygunculuk, güç ve zenginliğe giden kestirme bir yol gibi görünse de, bu kötülükle elde edilmiş gelir, Tanrı’nın yargısına uğrar. (5) Dürüstçe çalışılarak elde edilen zenginlikler bile ilişkilerimizde ve hizmetimizde Rab’bin yerini almamalıdırlar. F. B. Meyer bu konuda şöyle yazar: “Genellikle paraya umut bağlar ve insanlardan yardım bekleriz, ama bize gerçekten yardım eden Tanrı’dır.”
Bu mezmurun, Avşalom’un isyanından esinlenerek yazılmış olması olasıdır. İsyancılar, Davut’u yok etmek için ardına düşerler. Amaçları onu yüksek konumundan, tahtından indirmektir. Sadık gibi görünürler, ancak yüreklerinde hainlik tasarlarlar. Kaçak kral, kendisine bağlı halkını Rab’be hiç kuşku duymadan güvenmeleri için zorlar. Düşmanları insanlara ve paraya güvenmektedirler, ama bunların hiçbirinde kurtuluş yoktur. Davut yalnızca Rab’be güvenmektedir. Rab ona defalarca güç ve sevginin kaynağı olduğunu, gücünü sadıkları kurtarmak ve düşmanları cezalandırmak için kullandığını, sevgisiyle halkını avutarak bereketlediğini belirtmiştir. Lütfunu reddeden herkes için adaletin yerine gelmesini sağlayacaktır.
John Donne’ın bu mezmura ilişkin yorumu anılmaya değer:
O benim Kayam, Kurtuluşum, Kalem, Sığınağım ve Onurum’dur.
Sığınağım O olduğuna göre hangi düşman beni yenebilir?
Beni savunan O olduğuna göre hangi ayartma beni yaralayabilir?
O, Kayam olduğuna göre, hangi fırtına beni sarsabilir?
O, Kurtuluşum olduğuna göre, hangi kasvet beni kederlendirebilir?
O, benim yüceliğim olduğuna göre, hangi iftira beni lekeleyebilir?
63. Mezmur: Yaşamdan Daha İyi
Tahttan indirilen Davut, Yahuda Çölü’nde güçlükle ilerleyerek zorla gönderildiği Ürdün’ün doğusundaki sürgüne gitmektedir (2Sa15:23-28; 16:2; 17:16). Kralın politik şansı çok düşük olmasına rağmen, ruhsal canlılığı yüksektir.
63:1 Davut’un, Tanrı’nın kendi Tanrısı olduğunu ileri sürerek konuşması etkileyicidir: “Ey Tanrı, sensin benim Tanrım.” Sözcükler tek başına basit ve çocuksu görünseler de, anlamları çok derindir. Tanrım sözcüğü içten kişisel bir
ilişki, sahip olduğum her şeyi kaybetsem de kalıcı olan tek hazinem, karşılaşılan her bunalımda destek kaynağı anlamlarına gelir.
Özellikle ne kadar donuk ve çekingen olduğumuzu gördüğümüzde, Mezmur yazarının Tanrı’ya duyduğu tutkuyu fark etmek alçaltıcıdır. Rab’bi erken bir zamanda aramıştır: Gençliğinde ve sabahın erken saatlerinde... O’nu inkâr edilemeyecek bir gayretle aramıştır. Canı Tanrı’ya susamış ve bütün varlığıyla O’nu aramaktadır. Bütün varlığı Sonsuz Olan’la paydaşlık için haykırmaktadır. Özlemi kurak yorucu ve susuz bir diyardaki yolcunun susuzluğu kadar büyüktür. Bu diyar, çorak bir toprağa benzeyen dünyanın güzel bir tanımıdır.
63:2 Sonra Yeruşalim’deki tapınakta tapındığı günleri hatırlar. O’nu düşündüğünde coşkulu anları tanımlaması imkansızdır; artık canını tatmin edecek tek şey, Rab’bin görkem ve gücünün yeni bir açıklanışıdır. Bazıları bunu, Tanrı yüceliğinin görülmesi olarak açıklar. Ne şekilde açıklanırsa açıklansın, bu, Tanrı’dan başka her şeyin yararsız ve sönük olduğu gerçeğinin yaşanmasıdır.
Ey Rabbim seni göreyim.
Senden başka hiçbir şeyin benim için önemi yok;
Gece ve gündüz en iyi düşüncem sensin.
Uyanıkken ya da uyurken, varlığın beni aydınlatır.
8. yüzyıl İrlanda ilahisi
Mary E. Byrne tarafından çevrilmiştir.
Eleanor H. Hill şiir olarak düzenlemiştir.
63:3,4 Sonra Yahuda Çölü’nün ortamıyla hiç uyuşmayan, büyük bir hayranlık rapsodisi yükselir.
Senin sevgin yaşamdan iyidir,
Bu yüzden dudaklarım seni yüceltir.
Ömrümce sana övgüler sunacağım,
Senin adınla ellerimi kaldıracağım.
Rab’bin sevgisi yaşamın sağlayacağı herhangi bir şeyden daha iyidir. İnsan dudaklarının yapacağı en iyi şey O’nu yüceltmektir. İnsanın yaşamı O’nu yüceltmek için yeterince uzun değildir. Ellerimizi O’nu övmek ve dua etmek için kaldırdığımızda ruhumuz doyuma ulaşır.
63:5-8 Hiçbir ziyafet bu kutsal sofraya benzeyemez. Canlarımız en seçkin yiyeceklerle beslenir. Gecenin uykusuz geçen saatlerini Rabbimiz’i derin derin düşünerek atlattığımızda, ağzımız O’na övgüler sunar. Bize nasıl da yardımcı olmuştur? Bizim için yaptıkları ne denli çoktur? Kanatlarının gölgesinde sevinçle ezgiler söyleriz. O’na sevgiyle bağlandığımızda, bizi görünen görünmeyen bütün tehlikelerden korur.
63:9,10 Düşmanlar mı dediniz. Evet, düşmanlarım var; canımı almaya kararlı insanlar. Ama yıkıma uğrayacaklar; kılıcın ağzına atılacak ve çakallara yem olacaklar.
63:11 Ama ben Tanrı’yla sevinmeye devam edeceğim. O’nun adıyla ant içenlerin hepsi övünecek, yalancıların ağzıysa kapanacak.
64. Mezmur: Oklar ve Yaylar
64. Mezmur’da iki okçuluk yarışmasıyla karşılaşırız. İlki kötülerle doğrular arasındadır (1-6. ayetler). Asıl olay ise, Tanrı’yla kötüler arasındadır (7-10. ayetler).
64:1-6 İlk savaş bütünüyle tek yanlı gibi görünmektedir. Birçok alçak, Davut’a zulmetmektedir. Zalimlerin ok kılıfları doludur. Ancak, Davut’un gizli bir silahı (dua) vardır; bunu, görünmeyen Ortağı’nın yardımını istemek için kullanır. Tanrı’dan, öncelikle kendisini korkudan kurtarması, sonra da kötülerin gizli planlarından koruması için yalvarır. Sonra, Tanrı’ya düşmanla ilgili bir rapor verir. Dilleri kılıç gibi bilenmiştir. Acı ve suçlayıcı sözlerini ok gibi hedefe yöneltmişlerdir. Saldırıları beklenmedik bir biçimde gerçekleşir; karşı saldırıdan da korkmamaktadırlar. Masumu yok etmeye kararlıdırlar. Mezmur yazarını gizlice tuzağa düşürmek için el ele vermişlerdir; yakalanacakları akıllarından geçmez. “Kurnazlıkları ve sahtekârlıklarıyla kusursuz bir plan yaptıklarını düşünürler (6. ayet, Moffatt).
64:7 O ana kadar her şey alçaklardan yana görünmektedir. Ama doğrular şu vaade yapışırlar: “Rab sizin için savaşacak, siz sakin olun yeter” (Çık.14:14). “Çünkü savaş sizin değil, Tanrı’nındır” (2Ta.20:15).
64:8 İkinci okçuluk yarışmasında, Tanrı’nın okunu (tekil) onlara attığını görürüz. Ok tam hedefini bulmuştur. Ansızın yaralanarak yere düşerler. Tanrı, kötü sözlerinin kendilerinin yıkımına neden olmasını sağlar; bunu izleyenlerin hepsi korkuyla kaçışırlar.
64:9,10 Bunun sonucunda halk korkuya kapılır. Haber çabucak yayılır ve insanlar doğruluğun zafer kazandığının farkına varırlar. Bu zafer, doğruları sevindirir ve RAB’be güvenmelerini sağlar. Doğru olanı seven herkes bu zaferi kutlayacaktır.
65. Mezmur: Bin Yıllık Dönemin Hasat Ezgisi
65. Mezmur, genellikle hasat sonunun klasik bir ezgisi olarak kullanılırken, öncelikli yorumunun Rab’bin ikinci gelişindeki olaylara ilişkin olduğuna kuşku yoktur.
65:1 İsrail’in Tanrı’dan uzaklaştığı uzun yıllar boyunca, Siyon Tanrı’yı övme konusunda verimsizdi. Ama Tanrı’nın eski halkı Tanrı’ya döndüğünde, hayranlık ve saygıyla O’nu övecektir. Adaklarını yerine getireceklerdir. Bu, her dizin O’NUN önünde çökeceği konusundaki sözünü de kapsamaktadır (Yşa.5:23). Mesih’in Mezmur 22:22’deki sözüne de işaret ediyor olabilir: “Top-luluğun ortasında sana övgüler sunayım.” Ya da büyük sıkıntı döneminin kor-kunç sıkıntıları sırasında zulüm gören bakiyenin sevgi, tapınma ve hizmet adak-ları anlamına da gelebilir.
65:2 1’inci ayette İsrail ön plana çıkarken, burada konu bütün insanlığı içine alarak genişler. Tanrı şu büyük ve soylu unvanıyla tanınır: “Duaları işiten.” İman eden uluslar O’na yürekten dualar edecek ve O’na güveneceklerdir.
65:3 Burada konuşmacıların değiştiğini fark etmek önemlidir. Birinci cümlede Mesih günahın korkunç yükü altında çarmıhta ezilirken, vekaleten yaptığı işi bildirir. Ama Yahudiler’den arta kalanlar bu yükün O’nun değil, bizim suçlarımızdan kaynaklandığını kabul ederler. “Oysa, bizim isyanlarımız yüzünden onun bedeni deşildi, bizim suçlarımız yüzünden o eziyet çekti. Esenliğimiz için gerekli olan ceza ona verildi. Bizler onun yaralarıyla şifa bulduk” (Yşa.53:5). İsrail suçunu itiraf eder etmez, bütün günahlarının bağışlandığı güvencesine kavuşacaktır.
Dostları ilə paylaş: |