ŞİİR(nazim) TÜrleri



Yüklə 0,87 Mb.
səhifə4/11
tarix22.10.2017
ölçüsü0,87 Mb.
#11110
növüYazı
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11

HONORE DE BALZAC:

Realist romanın kurucusudur. Genç yaşta insanlığın yaşadığı trajedinin parça ve çevresinde döndüğünü anlamış ve bütün eserlerini insanlık komedyası adı altında toplamıştır. Eşsiz bir gözlem gücüne sahiptir. Eserlerinde 2000’e yakın tipi olanca gerçekliğiyle canlandırmıştır.

Eserleri:Goriot Baba, Eugenie Grandette, İki Yeni Gelinin Hatıraları,Vadideki Zambak, Köylüler Kibarlar, Fahişeler.



  • STENDHAL: Sağlam bir üslubu vardır. Eserlerinde psikolojik çözümler yapar.

Eserleri: Parma Manastırı, Kırmızı ve Siyah, İtalyan öyküleri (öykü)

  • GUSTAVE FLUBERT:

Yalan, düzen, çirkef, dünyaya tek sığınağım tek çarem sanattır, der. Bütün eserleri insanlığın hayalini anlatır. Yorum yapma sessizdir. Yaratan tanrıyı örnek almalıdır. Yaratmalı ve susmalıdır.

  • TOLSTOY:

Eserleri:Anna Karenina, Savaş ve Barış, Kazaklar; Hacı Murat, İvan Ilıçı, Ölüm ve Diriliş  

  • DOSTOYEVSKİ:

Eserleri: Karamozof Kardeşler, Ezilenler, Suç ve Ceza, Budala, Kumarbaz, Ecinliler, Ölüler Evinde Hatıralar

  • ERNEST HEMİNGWAY:

Eserleri: Çanlar Kimin İçin Çalıyor, İhtiyar Adam ve Deniz Güneşte Doğar, Silahlara Veda.

  • STEİNBECK:

Eserleri:Bitmeyen Kavga, Gazap Üzümleri, Yukarı Mahalle, Fareler ve İnsanlar
Realizmin Türk Edebiyatındaki Temsilcileri

Romanıyla R. Mahmut Ekrem, Nabizade Nazım, Sami Paşazade Sezai, Yakup Kadri, R. Halit Karay.


4. NATÜRALİZM

Determinizm anlayışını romana getiren bu akım 19. asrın ikinci yarısında Fransa’da ortaya çıkmıştır.

Determinizme göre tabiat olaylarında aynı sebepler aynı sonucu doğurur. Natüralistler, Determinizmi topluma ve insana uyguladılar. Toplum büyük bir laboratuvar, insan deney konusu, sanatçı da bilgin sayıldı.

*İnsan kişiliğini anlatabilmek için soya çekim yasalarından ve toplum biliminden yararlandılar.

*Romanlarda kahramanların portreleri ince ayrıntılarına kadar verilir.

*Yazar eserde kişiliğini gizler.

*Gözlem ve tasvir önemlidir.

*Tiyatroda kostüm ve dekora önem verilir.

*Eserlerinde hayatı bütün yönüyle anlatırlar.

*Bedenden ayrı bir ruh yoktur.

*Dil her seviyedeki insanın anlayabileceği bir düzeyde tutulmuştur.

*Sanat toplum içindir anlayışı doğrultusunda eserler verilmiştir.



      • EMİLE ZOLA(1840-1902): Natüralizmin kurucusudur. *Çağdaş sorunları ustaca yansıtmıştır. Romana bilimsel yöntem onunla girer.

Eserleri: Germinal, Nana, Meyhane, Gerçek Para.

  • GONCOURT KARDEŞLER: Edmont Goncourt ve Jules Goncourt’un amaçları yaşamın gerçek yönlerini bir tarihçinin geçmişi belgelemesi gibi belgelemektedir. Eserlerinde olay karmaşasından çok, anlatıma öncelik verir. Kahramanları gerçek yaşamdan almışlardır.

Eserleri: Joumal, Manete, Saloman

      • GUY DE MAUPASSANT (1850-1893): Yalın bir üslupla gözleme dayanan öyküler yazmıştır. Öykülerinde olay önemli bir yer tutar.

Eserleri: Küçük Hikayeler, Seçilmiş Hikayeler Kadar Acı Güzel Dost

  • ALPHONSE DAUDET (1840-1887):

Eserleri: Değirmenimden Mektuplar, Pazartesi Hikayeleri, Bir Çocuğun Hayatı, Sapho, Tarasconlu, Tartarin.

Natüralizmin Türk Edebiyatındaki Temsilcileri

Hüseyin R.Gürpınar, Nabizade Nazım ve Beşir Fuat’tır.

 

5. PARNASİZM

*Romantik şiir anlayışına tepki ile Fransa’da ortaya çıkmıştır.

*Doğal güzelliğe ve dış görünüşe büyük önem verir.

*Sanat, sanat içindir ilkesini savunmuştur.

*Nesnelerin dış görünüşünü aktarmışlardır.

*Kelimeler seçilerek kullanılır. Kelimelerin sıralanışı ve ahenk önemlidir.

*Kafiye ve Redife önem verilir.

*Romantizm’de bırakılan eski Yunan ve Latin kültürüne dönüşmüştür.



  • TH.GAUTHİER: Güç biçimler üzerinde olgunluk arayan titiz çalışması örnek alınır.

  • THEEODORE DEBANVİLLE: Ölçü ve uyak olanaklarına aşırı önem gösterir.

  • LECONTE DE LİSLİ: Şiirin biçim öğelerini aşırı dikkat ederek şiirlerini oluşturur.

  • FRANCOİS COPPEE: Konularını günlük hayattan alır. Bu yönüyle Tevfik Fikret’i etkilemiştir.

  • JOSİ MARİA DE HEREDİA: Kısa ve yoğun şiirleriyle döneminde etkili olmuştur.

Türk Edebiyatındaki Temsilcileri
Tevfik Fikret, Cenap Şahabettin, Yahya Kemal.


6. SEMBOLİZM

*19.yy’ın son çeyreğinde ortaya çıkmıştır.

*Sembolizm (simgecilik), Alman filozofu Schonpenhau-er’in “Dünya bir tasavvurdur, bir hayalden ibarettir.” görüşünün yaygınlık kazanmasıyla oluşmaya başlamıştır.

*Nesneleri olduğu gibi anlatmak mümkün değildir. Nesneler değiştirilerek anlatılabilir.

*Sembolistler eşyayı belli bir kitaplıkta görürler.

*Anlatımda sözlerin sözlük anlamından bıkan sembolistler yaşatmaya çalışırlar. Şiirde anlam açıklığından kaçındılar.

*Şiir anlaşılmak için değil hissedilmek içindir.

*Şiirde alaca karanlık üzüntü ve ay ışığı, gün doğumu, gün batımı gibi belli belirsiz varlıklar görüntüleri yansıtırlar.

*Şiirde her şeyden önce musiki ilkesini savundular.

*Sanat için sanat anlayışına bağlılardır.

*Dil herkesin anlayacağı seviyede değil oldukça ağırdır.


  • C.BAUDELAİRE:

Eserleri: Kötülük Çiçekleri, Esrar ve Haşhaş

Diğer Temsilcileri: S.Mallerme, P.Verlaine, A.Rimbaud

Türk Edebiyatındaki Temsilcileri:

     İlk etkileri Cenap Şehabettin’de görülür. Bütün kurallarını uygulayan Ahmet Haşim’dir. Ahmet Muhip Dıranas, Ahmet Hamdi Tanpınar ve Cahit Sıtkı Tarancı da etkilenmiştir.


7. SÜRREALİZM

Kelime anlamı "gerçek üstücülük" demek olan bu akım 1924’te Fransa’da çıkmıştır.

*Sürrealistler Sigmund Freud düşüncesi etkisindedir.

*Bilinçaltı rüyada ortaya çıkar.

*Hipnotize edilmiş insanlara şiir söylettiler. Bunları şaheser saydılar ve bunlara otomistik şiir dediler.

*Akıl ve mantık değersizdir. İnsanı yönlendiren içgüdü, bilinç altıdır.



Temsilcileri: Breton, Aragon ve Paul Eluard’dır.

Türk Edebiyatındaki Temsilcileri: Garipçiler, İkinci Yeni

 
8. FÜTÜRİZM

*Geleceği makineleştiren sanattır.

*20.yy’da başında Marinetti tarafından kurulmuştur.

*Geçmişin sanat değerlerini bırakmalı ve anlatım biçimleri bulmalı.

*Makineleşme çalışmaları kutsallığı savunulmalıdır.



Temsilcileri: Marinetti ve Mayatovski

Türk Edebiyatındaki Temsilcileri: Nazım Hikmet

 

9. EGZİSTANSİYALİZM

*Var olmayı her şeyden önde görenlerdir. Bu akıma var oluşçuluk da denir.

*İnsan kendi değerlerini kendi oluşturabileceğini bilmelidir.

*İnsan bütünüyle özgür olmalıdır.

Temsilcileri: J.Paul Sartre, Simon de Beauvoir, A.Camus

 

10. DADAİZM

*Kelimeleri rastgele kullanmadan doğan şiir.

*Dil ve estetik kurallarını yıkma.

*Şiir gelişimini güzel seçilmiş kağıt üzerine dizilmesiyle yazılır.

Temsilcileri: Tristan Tzara, L.Aragon, Paul Elaud


TANZİMAT EDEBİYATI (1860-1896)

Tanzimat ve ondan sonra gelen yeniliklerle edebi ve fikir hayatımız, Batı ile tanıştı.1860 yılında Tercüman-ı Ahval gazetesi yayımlanmaya başlanır, ki bu aynı zamanda Tanzimat edebiyatının da başlangıcıdır. Bu dönemde edebiyatımızda birçok yenilik olmuştur.Bunlar : 



1)Roman - Hikaye

Türk edebiyatı romanla ilk defa Yusuf Kamil Paşa’nın Fenelon’dan çevirdiği Telemaque (Telemak) tercümesiyle karşılaşır. İlk yerli roman ise 1872 yılında Şemsettin Sami’nin yazdığı Taaşşuk-ı Talat ve Fıtnat’tır. İlk hikaye ise Ahmet Mithat Efendi’nin Letaif-i Rivayet isimli eseridir. 



2)Tiyatro

Yayınlanan ilk tiyatro eseri Şinasi’nin yazdığı Şair Evlenmesi’dir. İki perdelik bir piyestir. Bu eserde görücü usulüyle evlenmeyi yerer. Şinasi eseri yazarken meddah geleneğinden yararlanmıştır. 

Geleneksel Türk Tiyatrosu

A)Karagöz

*Bir kukla oyunudur, eğlendirme amacı taşır.

*Oyunun temeli Karagöz adlı cahil biriyle, Hacivat adlı bilgili geçinen biri arasındaki diyalogdur.

*Klişeleşmiş bölümleri vardır.

*Kuklayı oynatan kişi, konuşmaları tek başına yapar. 

B)Ortaoyunu

*Şehir meydanlarında ya da kendileri için hazırlanan yerlerde Pişekar, Kavuklu, Zenne gibi sabit tiplerle oynanan güldürü amaçlı seyirlik oyundur.

*Oyunun bel kemiğini şive taklitleri oluşturur.

*Metinsiz, suflörsüz bir oyundur. 

C)Meddah

*Tek kişilik bir oyundur. Yüksekçe bir yere çıkan meddah, değişik şivelerle konuşarak anlattığı bir olayla güldürü oluşturur.

 3) Gazete

*İlk gazete 1831 yılında çıkarılan Takvim-i Vekayi’dir. Bu resmi bir gazetedir.

*Ceride-i Havadis yarı resmi bir gazete olup 1840 'ta İngiliz William Churchill tarafından çıkarılmıştır.

*İlk özel gazeti 1860’ta Agah efendi ile Şinasi’nin birlikte çıkardıkları Tercüman-ı Ahval’dir.

*1862’de Şinasi Tasvir-i Efkar gazetesini tek başına çıkarır. Bir müddet sonra Namık Kemal tarafından yönetilmeye başlanır.

*Bu gazetelerin dışında Muhbir (1866), Hürriyet (1867), Basiret (1869), İbret (1871) gibi gazeteler de çıkarılmıştır.


Tanzimat Edebiyatının Birinci Döneminin Özellikleri:

*Sanat toplum içindir görüşü benimsenmiştir ve bu doğrultuda eserler verilmiştir.

*Dilde sadeleşmeyi, ölçüde heceyi savundular; ama uygulamadılar.
*Fransız edebiyatından etkilendiler(veremli olma, hastalıklı oluş, duygusallık)

*Divan edebiyatını eleştirdiler. Halk edebiyatını savundular; ama uygulamadılar.

*Şiirde güzellik değil içerik ön plana çıkmıştır.
*Edebiyatı fikirlerini aktarmak için bir araç olarak görürler.
*Önceki şiirimizde bulunmayan vatan, millet, hak, hukuk, hürriyet ve meşrutiyet gibi kavramları şiire taşımışlardır.
*Eski nazım şekilleriyle yeni kavram ve duyguları işlemişlerdir.
*Tiyatro, roman, hikaye, makale ve eleştiri gibi yazı türleri bu dönemde edebiyatımıza girmiştir.

*Noktalama işaretleri ilk defa bu dönemde kullanılmıştır.


*Bu dönem sanatçıları, edebiyatın yanında siyasetle de ilgilenmiştir.


Bu Dönem Romanının Özellikleri

*Roman tekniği bakımından zayıftır.


*Uzun tasvirlere ve beklenmedik tesadüflere yer verilir.
*Zaman zaman romanın akışı durdurularak okuyucuya bilgi verilir.
*Romanlarda, cariyelik kurumunun kötülüğü ve yanlış batılılaşma işlenmiştir.
*Kişiler tek yanlı ele alınır, iyiler ödüllendirilir ve kötüler cezalandırılır.
*Konular günlük hayattan ve tarihten alınır.

BİRİNCİ DÖNEM SANATÇILARI
ŞİNASİ (1826-1871)

*Yeniliğin öncüsüdür.


*Tercüman-ı Ahval ve Tasvir-i Efkar gazetelerini çıkarmıştır.
*İlk makaleyi yazmıştır.(Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi)
*Şiirlerinde konu birliğine ve bütün güzelliğine önem vermiştir.
*Kısa cümleli, yeni görüşlere örgülü bir nesir yapısı meydana getirmiştir.
*Düşüncelerini yalın ve açık bir anlatımla söyler.
*Konuşma dilini, yazı dili haline getirmeye çalışmıştır.
*Şiirlerinde aruz ölçüsü kullanmıştır.
*Noktalama işaretlerini ilk defa kullanmıştır.

Eserleri: La Fonteine’den fablları tercüme etmiştir. Tercümelerini Tercüme-i Manzume isimli eserlerine toplamıştır.

Atasözlerini derlediği Durub-u Emsal-i Osmaniye


Şiirleri: Müntehebat-ı Eş’ar, Divan-ı Şinasi
Batılı anlamda ilk tiyatro: Şair Evlenmesi’dir.
ZİYA PAŞA (1829-1880)

*Doğu kültürüyle yetişmiş, sonradan batıya yönelmiştir.


*Fikirleriyle yenilikçidir, şiirlerini divan şiiri üslubuyla yazmıştır.
*Edebi yönüyle eskiye bağlıdır.
*Şiir ve İnşa isimli makalesinde halk şiirinin bizim gerçek şiirimiz olduğunu, yazı dilimizin halkın konuşma dili temel almasını savunur.
*Sade dil savunur, fakat Arapça ve Farsça kelime ve tamlamalarla yüklü bir dil kullanmıştır.
*Harabat isimli divan şiiri antolojisinde Şiir ve İnşa makalesindeki fikirlerinin tam tersini söyler.
*Terci-i Bent ve Terkib-i Bentleriyle ünlüdür.
*Atasözü haline gelmiş veciz sözleri de vardır.

Eserleri: Eş’ar-i Ziya, Külliyat-ı Ziya, Zafername: Hiciv türünde kasideleri var, Ali Paşa’yı yermek için yazmıştır.
Defter-i Amal: Hatıra türü yazılarını toplar.
Rüya: Nesir olarak yazılmıştır.

NAMIK KEMAL (1840-1888)

*Vatan şairi olarak tanınır.


*Vatan, millet, hürriyet ve adalet konularını işlemiştir.
*Mecazlardan, manzumlardan arınmış bir şiir dili vardır.
*Bütün edebiyat türlerinde eser vermiştir.
*Tiyatro ona göre bir eğlence değil edebi bir okuldur
*Tiyatro ile ilgili görüşlerini Celalettin Harzemşah isimli yapıtının önsözünde açıklamıştır.

Eserleri:

Tiyatroları: Vatan Yahut Silistre, Akif Bey, Zavallı Çocuk, Gülnihal, Kara Bela, Celalettin Harzemşah, Tahrib-i Harabat ve Takip adlı eleştirilerini Ziya Paşa’nın Harabat isimli divan şiiri antolojisine karşı yazmıştır.
Tarih alanında ve İslam dini ile ilgili eserler olarak: Renan Müdafaanamesi, Kanije Kalesi ve Osmanlı Tarihi.
Biyografileri de vardır.

İlk edebi romanı yazmıştır: İntibah. Eser “Son Pişmanlık” adıyla Magosa’da yazılmıştır. Eserin diğer bir adı da Sergüzeşt-i Ali Bey’dir.

İlk tarihi roman yazarıdır. Cezmi tarihi bir olayı anlatır. II.Selim zamanında İranlılarla yapılan bir savaşın anlatıldığı romanda roman kahramanı Cezmi vatansever bir askerdir. Romanda onun başından geçen olaylar anlatılır.
ŞEMSETTİN SAMİ (1850-1904)

*İlk roman yazarıdır. Taaşşuk-ı Talat ve Fıtnat. Romanda kölelik ve cariyelik konusunu ele almıştır.


*Kamus-ı Türki isimli sözlük yazarıdır. Bu sözlüklerin yanında Kamus-ı Alem, Kamus-ı Fransevi isimli sözlüklerin de yazarıdır.

*Victor Hugo’nun Sefiller’ini çevirmiştir.


*Robenson Crusoe’yu da tercüme etmiştir.

AHMET MİTHAT EFENDİ (1844-1912)

*Asıl gayesi halkı, yetiştirmek ve bilgilendirmektir.


*Edebiyat, tarih, coğrafya, ziraat ve iktisat alanında otuz altısı roman olmak üzere iki yüze yakın eseri vardır.
*Bazı tiyatro denemeleri yapmışsa da pek başarılı olamamıştır.
*Dili sade ve düzgündür.
*Halka okuma zevkini aşılamıştır.
*Romanları teknik yönden kusurludur.
*Romanın akışını keserek uzun uzun açıklamalar yapar, bilgi verir.

Eserleri:

Bazı romanları: Felatun Bey'le Rakım Efendi, Hasan Mellah, Hüseyin Fellah, Yeniçeriler, Paris'te Bir Türk Kızı

Hikaye: Türünün ilk örneği sayılan Letaif-i Rivayat ve Kıssadan Hisse.
AHMET VEFİK PAŞA (1823-1891)

*Milliyetçilik ve Türkçülük fikirlerinin savunucusudur.


*Tiyatro alanındaki çalışmaları ile ünlüdür.

*Halkı tiyatroya alıştırmıştır. Bunun için de Bursa’da bir tiyatro yaptırmıştır.

*Tarih ve dil sahasında önemli eseri Lehçe-i Osmani
*Şecere-i Türki adlı eseri Osmanlıcaya çevirmiştir.
*Tarih eserleri: Fezleke-i Tarih-i Osmani, Hikmet-i Tarih
*Moliere’in hemen hemen bütün eserlerini tercüme etmiştir.
II.Dönem Tanzimat Edebiyatı (1878-1896)

Özellikleri:
1-Sanat sanat içindir görüşü benimsenmiştir.

2-Bu dönem sanatçıları toplum sorunlarından ve siyasetten uzak kalmış sadece edebiyatla uğraşmışlardır.

3-Bu dönem eserlerin dili ağırdır.Şairler divan edebiyatına karşı batı edebiyatını savunmuşlardır.

4-Batı edebiyatının örneklerini başarıyla uygulamışlardır.

5-Roman ve hikayelerde realizm,şiirde ise romantizm akımının etkisi görülür.Kölelik cariyelik bu dönem romanlarında da işlenir.

6-Şiirin konusu genişletilmiş ve hayattaki her güzel şeyin şiirin konusu olabileceği görüşü esas alınmıştır.Ölüm.yokluk,hiçlik gibi soyut kavram lar bu dönem şiirlerinin konusu olmuştur..

7-Eserlerin dili gayet ağırdır.Bu özelliklerinden dolayı Servet-i Fünun

Edebiyatının hazırlayıcısı olmuşlardır.
Bu dönemin başlıca yazar ve şairleri: Abdülhak Hamit Tarhan, Recaizade Mahmut Ekrem,Nabizade Nazım,Sami Paşazade Sezai’dir.
*****Muallim Naci her ne kadar bu dönemde yaşasa da yenicilere karşı divan edebiyatını savunduğu için dışarıda kalır.


TANZİMAT’IN II.DÖNEM SANATÇILARI
RECAİZADE MAHMUT EKREM (1847-1914)

Edebiyatımızdaki Batılılaşma hareketinde büyük tesiri vardır. Servet-i Fünun(Edebiyat-ı Cedide) kuşağının temelini oluşturmuştur. Eski edebiyatı savunanlarla tartışmalara girmiş, bilhassa Muallim Naci ile yaptığı kafiye tartışması ile ün kazanmıştır.

Şiir, roman, hikaye, tiyatro gibi birçok türde eser vermiştir. “Her güzel şey şiirdir.” İlkesiyle şiirin konusunu genişletmiştir. Oğlu Nejat’ın ölümü üzerine şiirlerinde hüznü ve elemi işlemiştir.

Araba Sevdası” adlı romanıyla Türk romanına Realizm’i getirmiştir.



Eserleri :

Roman : Araba Sevdası(Romanın kahramanı Bihruz Bey’dir. Bihruz Bey Batılılaşmayı yanlış anlamış züppe tipini yansıtan bir gençtir. Arabayla gezmek en büyük merakıdır. Perivej adlı ahlaksız kadınla birlikte gezer ve ona devamlı alay konusu olur.)

Hikaye: Muhsin Bey, Şemsa

Tiyatro: Çok Bilen Çok Yanılır, Afife Anjelik, Vuslat, Atala.

Talim-i Edebiyat, edebi bilgilerle ilgili bir eserdir.



Şiir: Nağme-i Seher, Yadigar-ı Şebab, Tefekkür, Pejmürde, Zemzeme I-II-III, Nejat Ekrem
SAMİ PAŞAZADE SEZAİ

Tanzimat edebiyatı içinde Batı tarzındaki küçük hikayeleri ve Sergüzeşt adlı romanı ile tanınır. Duygulu bir şair olan sanatçı Romantizm’e uygun şiirler yazmıştır. Romanında ise Realizm’e yakındır.



Eserleri :

Roman : Sergüzeşt(Kafkasya’dan esir ticaretinde kullanılan bir gemiyle gelen Dilber adlı küçük esir kızın başına gelen olaylar anlatılır.)

Hikaye : Küçük Şeyler

Piyes : Şir

Anı : İclal
NABİZADE NAZIM

Roman ve hikayeleriyle tanınan sanatçı Tanzimat edebiyatının Realist ve Naturalist temsilcilerinden biridir.

Yazarın Karabibik adlı eseri edebiyatımızdaki ilk köy romanı olarak tanınır. Romanda anlatılanlar Antalya’nın bir köyünde geçer. Yazar köy hayatını tam bir Realizm’le yansıtır.

Sanatçının asıl başarısı Zehra adlı romanında görülür. Romanda psikolojik unsurlar ağır basar. Karakterlerin tasvir ve tahlili son derece başarılıdır.



Hikaye : Yadigarlarım, Sevda, Bir Hatıra

ABDÜLHAK HAMİT TARHAN

Tanzimat şiirindeki Batılılaşma hareketinin asıl başlatıcısıdır. Batı şiirinde gördüğü her yeniliği Türk şiirine getirmiş ve bu hareketiyle Divan şiirine son vermiştir.

Şiirde vezin, kafiye ve dile pek önem vermemiştir. Söyleyişteki tezat onun tanıtıcı bir sembolü olmuştur.

Şiirlerinde hayat, tabiat, özellikle ölüm konusunu işlemiştir. Tiyatrolarında ise tarihi konular önemli bir yer tutar. Hamit’in tiyatro eserleri sahnelenmek için değil, okunmak için yazılmıştır.



Eserleri :

Şiir : Sahra, Makber, Ölü, Hacle, Bunlar Odur, Divaneliklerim, Bālādan Bir Ses, Yabancı Dostlar, Ruhlar, Validem, Garam.

Tiyatro : Macera-i Aşk, Tarık, Finten, İbn-i Musa, Eşber, İçli Kız, Duhter-i Hindu, Nesteren, Sardanapal, Liberte, Hakan, İlhan…
MUALLİM NACİ

Eski edebiyat ile yeni edebiyat arasındaki mücadelede eski edebiyat taraftarlarının lideri durumundadır. Eski nazım tekniğini bilen ve ona kuvvetle hakim olan bir şairdir. Fransız edebiyatını tanıdıktan sonra Batılı tarzda da şiirler yazmıştır.

Muallim Naci ile yeni edebiyatın önderi durumunda olan Recaizade arasında uzun süren tartışmalar olmuştur. Recaizade’nin Zemzeme’lerine Muallim Naci Demdeme’leri ile cevap vermiştir.

Eserleri :

Şiir : Ateşpare, Şerare, Füruzan, Sünbüle.

Ayrıca edebi bilgilerle ilgili “Istılahat-ı Edebiyye” adlı bir eseri vardır.


DİREKTÖR ALİ BEY

Devletin farklı kademelerinde görev alan Ali Bey’in unvanı son görevi olan Düyun-ı Umumiye Direktörlüğünden gelir.

Tanzimatın önemli tiyatrocularından biri olan sanatçı Diyojen dergisindeki mizahi yazılarıyla bilinir.

Eserleri : Kokona Yatıyor, Misafiri İstiskal(komedi), Ayyar Hamza(Moliere’den uyarlama), Lehçetü’l-Hakayık(mizahi sözlük), Seyahat Jurnali(günlük).
SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATI(EDEBİYAT-I CEDİDE)

Servet-i Fünun Edebiyatı, kısa sürmesine rağmen Batı Etkisindeki Türk Edebiyatı’nın hamle yaptığı bir devirdir. 1896’da Recaizade’nin yönlendirmesiyle Servet-i Fünun dergisi etrafında toplanan genç sanatçılar tarafından oluşturulmuştur.

Bu edebiyat, bir eski-yeni çatışmasının ürünüdür. Tanzimat Edebiyatı’nın yenilikçi sanatçılarıyla eski edebiyatı savunan sanatçılar arasındaki sürtüşme, yenilikçileri bir araya getirmiş ve ortaya Servet-i Fünun Edebiyatı çıkmıştır. Bunun yanında Batı kültürüyle yetişmiş genç sanatçıların, Tanzimatçıların yaptığı yenilikleri yeterli bulmaması da onları bir araya getiren önemli sebeplerdendir.

Devrin siyasi özellikleri ve taşıdıkları ruhi özellikler Servet-i Fünuncuları “Sanat, sanat içindir.” anlayışına yöneltmiştir. Sanatçılar, Tevfik Fikret’in bazı şiirleri istisna edilirse, sosyal konulara değinmemiş, ferdi konuları işlemiştir. Çağdaş Fransız edebiyatını kendilerine örnek alan Servet-i Fünuncular toplumsal gerçeklerden ve halktan kopuk bir salon edebiyatı oluşturmuşlardır.

1901’de Hüseyin Cahit Yalçın’ın Fransız İhtilali’ni konu alan “Edebiyat ve Hukuk” adlı çevirisinin yayımlanmasıyla Servet-i Fünun dergisi kapatılmış, bu olay da Servet-i Fünuncuların sonunu getirmiştir. Dergi bir ay sonra yeniden çıkmışsa da dağılan grup bir daha toplanamamıştır.

Servet-i Fünun Edebiyatı’nın başlıca temsilcileri şunlardır:



Şiirde: Tevfik Fikret, Cenap Şahabettin

Nesirde: Halit Ziya Uşaklıgil, Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit Yalçın

Bunların yanı sıra Celal Sahir Erozan, Ahmet Hikmet Müftüoğlu, Süleyman Nazif, Hüseyin Suat, Hüseyin Siret, Faik Ali Ozansoy gibi isimler de bu dönemin sanatçıları arasında yer alır.



NOT : Hüseyin Rahmi Gürpınar ve Ahmet Rasim bu dönemde yaşamalarına karşın bağımsız kalmışlardır.
Servet-i Fünun Şiirinin Özellikleri

  1. Şiirlerde aruz ölçüsü kullanılmış ve aruz Türkçeye başarıyla uygulanmıştır. (Sadece Tevfik Fikret’in “Şermin” adlı kitabında topladığı çocuk şiirleri hece ölçüsüyle yazılmıştır.)

  2. Şiirde musikiye önem verilmiş, seçilen sözcüklerin ahenk oluşturmasına dikkat edilmiştir.

  3. Kafiyenin kulak için olduğu ilkesi benimsenmiştir.

  4. Kişisel konular işlenmiş, en basit duygular, düşünceler, hayaller bile şiire konu yapılarak şiirin konusu genişletilmiştir.

  5. Divan edebiyatı nazım şekilleri terk edilmiş; Batı’dan alınan sone, terza-rima gibi nazım şekilleri kullanılmıştır. Ayrıca serbest müstezat da kullanılmıştır.

  6. Devrin şairleri Sembolizm ve Parnasizm’den etkilenmişlerdir.

  7. Anlam beyitle sınırlandırılmayıp şiire yayılmış, parça güzelliğine değil, bütün güzelliğine önem verilmiştir.

  8. Şiir, nesre yaklaştırılmıştır.

  9. Ağır bir dil kullanılmış, Arapça-Farsça terkiplere çokça yer verilmiştir.

  10. Sanatçılar “Sanat, sanat içindir.” anlayışına bağlı kalmışlardır.


Yüklə 0,87 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin