Sodom ve Gomore : Mütareke yılları İstanbul’unda işgal kuvvetleri ile yerli toplum arasındaki yaşanan nesil çatışması (sosyal yaşantı) anlatılır. Eski değerlere bağlı Sami Bey ve çevresi ile Batı hayranı kızı Leyla ve çevresi arasındaki çatışma anlatılır.
REFİK HALİT KARAY(1888-1965)
Yazı hayatına mizah ve politika yazılarıyla atılmıştır. “Kirpi” imzasıyla yazdığı yazılarıyla tanınan bu yazar, Milli Mücadele’ye karşı olduğundan hayatının bir kısmı sürgünde geçmiştir.
Fecr-i Ati döneminden sonra gözlemlere dayalı Realist bir anlayışla yazdığı hikayeleri başarılıdır. Sade bir dil ve yalın bir anlatımla Anadolu hayatını hikayeleştirmiştir.
Eserleri :
Roman : İstanbul’un İç Yüzü, Çete, Sürgün, Nilgün, Bugünün Saraylısı, Yezid’in Kızı, Kadınlar Tekkesi, Anahtar…
Hikaye : Memleket Hikayeleri, Gurbet Hikayeleri
Mizah ve Hiciv Yazıları : Kirpinin Dedikleri, Deli, Tanıdıklarım…
HALİDE EDİP ADIVAR(1884-1964)
Milli Edebiyat Akımı’nın önemli bir kadın yazarıdır. İstanbul’un işgalini protesto için düzenlenen Sultan Ahmet mitinginde halkı coşturmuş, Milli Mücadele’ye bizzat katılmış ve onbaşı unvanı almış bir sanatçıdır. Vurun Kahpeye ve Ateşten Gömlek adlı romanlarında Kurtuluş Savaşı’nı anlatmıştır.
Halide Edip’in eserlerinde başarılı bir gözlemcilik vardır. II. Abdülhamit’in dönemini, dönemin toplumsal, kültürel ve siyasal olaylarını “Sinekli Bakkal” romanında yansıtmıştır.
Eserleri:
Roman: Sinekli Bakkal, Vurun Kahpeye, Ateşten Gömlek, Yeni Turan, Tatarcık, Handan, Yol Palas Cinayeti, Seviye Talib, Raik’in Annesi, Kalp Ağrısı...
Hikaye: Harap Mabetler, Dağa Çıkan Kurt, İzmir’den Bursa’ya.
Anı : Türk’ün Ateşle İmtihanı, Mor Salkımlı Ev.
Tiyatro: Kenan Çobanları, Maske ve Ruh.
Vurun Kahpeye: Anadolu’ya öğretmenlik için giden Aliye, Hacı Fettah liderliğindeki köy halkı tarafından eziyete uğramış ve sonunda taşlanmıştır.
Ateşten Gömlek : Kurtuluş Savaşı’nı konu almıştır. Kocası ve oğlu Yunanlılar tarafından katledilen Ayşe, hayatını Milli Mücadele’ye vakfeder. En sonunda sevdiği Peyami de ateşten gömleği giyerek şehit olur.
Tatarcık : Cumhuriyet sonrası sosyal değişmeleri konu alır. Recep ile Lale (Tatarcık), Haşim ile Zehra arasında kültürel farklılıklar işlenir.
Sinekli Bakkal : Karagöz oynatıcısı olan Kız Tevfik ile Emine’nin istibdat dönemindeki aşkı anlatılır. Olayların geçtiği mekan çeşitli kültürde insanların gittiği Sinekli Bakkal’dır.
Handan : Mutsuz bir evlilik yapan Handan, Hüsnü Paşa ile evlenir ve yine mutsuz olur. Daha sonra Refik’in ihaneti de eklenince intihardan başka çare kalmaz.
REŞAT NURİ GÜNTEKİN(1889-1956)
Roman, hikaye ve oyunlarıyla ün kazanmıştır. Eserlerinde Anadolu halkının duygularını, düşüncelerini, yaşayışını dile getirir. Adım adım gezdiği Anadolu’yu Realist ve başarılı gözlemleriyle Türkçenin bütün açıklığıyla yansıtmaya çalışır. “Çalıkuşu” adlı romanıyla tanınır.
Eserleri :
Roman: Çalıkuşu, Dudaktan Kalbe, Eski Hastalık, Yaprak Dökümü, Gizli El, Acımak, Miskinler Tekkesi.
Hikaye : Tanrı Misafiri, Sönmüş Yıldızlar, Eski Ahbap, Boyunduruk.
Tiyatro : Hançer, Eski Rüya, Eski Borç, Gözdağı, Balıkesir Muhasebecisi.
Gezi : Anadolu Notları.
Çalıkuşu : Aşk konusunda hayal kırıklığına uğrayan Feride’nin rahat ortamını bırakarak Anadolu’ya öğretmen olarak gitmesi ve başından geçen olaylar anlatılır.
Dudaktan Kalbe : Lamia ve Hüseyin Kenan arasındaki yasak aşk anlatılır.
Acımak: Hayal kırıklığına uğrayan ve ailesi iflas eden Mürşit Efendi’nin kızı Zehra’yı yetiştirmek için yatılı okula verir. Bunu yanlış anlayan ve babasından uzak yaşadığı için ona öfke duyan ilkokul öğretmeni Zehra gerçekleri babası ölünce anlar.
BAĞIMSIZ SANATÇILAR
MEHMET AKİF ERSOY (1873-1936)
“Sanat, toplum içindir.” görüşüyle toplumu aydınlatmak için şiirler yazan usta bir şairdir. İyi bir din eğitimi görmüş ve eserlerine bunu tüm çıplaklığıyla yansıtmıştır. Aruzu ustalıkla kullanan ve nazmı nesre yaklaştıran bir şairdir. Milli Mücadele yıllarında Sebil’ür-Reşad dergisinde yazdığı yazılarla ve Anadolu’yu dolaşarak yaptığı vaazlarla halkı bilinçlendirmeye çalışmıştır. İstiklal Marşı’nın yazarı olan M.Akif’in şiirleri Safahat adlı kitapta toplanmıştır.
YAHYA KEMAL BEYATLI (1884-1958)
Yeni konuları eski nazım biçimleriyle ifade etmeyi bilen önemli bir sanatçıdır. Divan şiirinin son temsilcisi olarak da kabul edilir. Aruzu Türkçeye ustalıkla uygulamıştır. “Ok” şiiri dışındaki bütün şiirlerinde aruz veznini kullanmıştır. Şiirde kelimelerin seçimi ve yerinde kullanılması onun için son derece önemlidir. Parnasizm’in bizdeki en önemli temsilcisidir. Şekil mükemmelliği, ahenk ve kafiyeye çok önem verir.
Şiirde işlediği başlıca temalar; aşk, tabiat, ölüm, sonsuzluktur. Şiirlerinde geçmişe özlem duygusu açıkça sezilir. Y.Kemal, İstanbul’u şiirde en fazla konu edinen şairlerimizdendir. İstanbul’u çok sever, tek kelimeyle onun hayranıdır.
Eserleri :
Şiir : Kendi Gök Kubbemiz, Eski Şiirin Rüzgarıyla, Rubailer.
Nesir : Eğil Dağlar, Aziz İstanbul, Edebiyata Dair, Hatıralarım.
RIZA TEVFİK(1869-1949)
Servet-i Fünunu görmesine rağmen o topluluğa katılmayan sanatçı heceyi başarıyla kullanmış, sade dille içten, duygulu koşmalar nefesler vb. yazmıştır.
Eserleri : Serab-ı Ömrüm(şiir)
CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI (ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI)
Milli Edebiyat akımındaki “dilde sadeleşme, hece ölçüsünü kullanma” gibi çabalar, Cumhuriyet döneminde de sürmüştür. Yeni devletin temellerinden biri olan halkçılık ilkesi sanatta halka gitmenin, halkla kaynaşmanın yolunu açmıştır. Böylece sade bir dille, hece ölçüsüyle, Anadolu’yu, doğa güzelliklerini, halkın yaşayış ve coşkusuyla ele alıp anlatmak üzere yazılan şiirler çoğalmıştır. Şiirin yanı sıra, hikaye, roman, tiyatro türlerinde önemli teknik gelişmeler olmuştur. Bu dönemde ortaya çıkan başlıca edebiyat toplulukları şunlardır:
BEŞ HECECİLER
Şiirde hece ölçüsünün egemen olmasını esas alan Enis Behiç Koryürek, Faruk Nafiz Çamlıbel, Yusuf Ziya Ortaç, Halit Fahri Ozansoy ve Orhan Seyfi Orhon’dan oluşan şairler topluluğuna Beş Hececiler denmiştir. Bunlar, belirli ilkeler çevresinde toplanıp bütünleşmiş, onları savunmuş kişiler değildir. Şiirlerinde Anadolu manzaralarını, Anadolu’nun yaşayışını coşkuyla işlemişlerdir. Ancak halkın hayatını yeterince tanıyamadıkları için şiirleri Romantik bir halkçılık anlayışından kurtulamamıştır.
Özellikleri
1-Ferdi duyarlılıkları,eski korsan hikayelerini,yurt köşelerini ve
Anadolu gerçeklerini şiire aktarmışlardır.
2-Yerli milli bir sanat ve tarih motifleri yaşanan hayat dilimleriyle
örülü bir memleket edebiyatı meydana getirmeyi amaçladılar.
3-Hece ile serbest müstezatlar denemişlerdir.
4-Mısra kümelendirmede dörtlü esasına bağlı kalmayıp yeni yeni
biçimler aramışlardır.
5-Bir olay ya da hikaye anlatmak için beyit beyit uzun şiirler
yazdılar.
6-Nesir cümlesini şiire aktarmışlardır.
7-Toplumsal konuyla uğraşmamış kişisel konularda şiirler
yazmışlardır.
8-Memleket konularıyla fazla ilgilenmemişlerdir.
HALİT FAHRİ OZANSOY
Aruzla şiire başlayan şair, daha sonraları hece veznine yönelmiştir. Şiirlerinde çoğunlukla egzotik sahnelere, hüzün ve melankoli gibi bireysel duygulara, aşk ve ölüm temalarına yer vermiştir. Şair ve yazardır.
Eserleri :
Şiir kitapları : Rüya, Cenk Duyguları, Efsaneler, Sulara Dalan Gözler, Gülistanlar, Harabeler.
Romanları : Aşıklar Yolunun Yolcuları, Sulara Giden Köprü.
Oyunları : Sönen Kandiller, Baykuş, Hayalet.
Anıları : Edebiyatçılar Geçiyor, Eski İstanbul.
ENİS BEHİÇ KORYÜREK
Şiire aruzla başlamıştır. Hece ile yazdıklarında aşk duygusuna yer vermiştir. Kurtuluş Savaşı yıllarında milli duyguları ve kahramanlıkları işleyen şiirler yazmıştır. Şiirlerini Miras, Güneşin Ölümü adlı kitaplarda yayımlamıştır.
itapları : rüya, cenk duyguları, efsaneler, sulara dralan gözler, gülistanlar, harabeler. arına yer vermiştir. t Fahri Ozansoy,
YUSUF ZİYA ORTAÇ
Önceleri aruzla yazan şair, Beş Hececiler’den biri olarak adını duyurdu. Şair ve yazardır. Akıcı, sade ve halkın kullandığı sözcüklerle mizah ve mizah dışı şiirler yazmıştır. Düz yazıyla yazdığı eserlerinde Türkçenin sağlamlığı ve kıvraklığını mükemmel işlemiştir. Düz yazılarında üslup ustası kabul edilmiştir.
Eserleri :
Şiir Kitapları : Akından Akına, Cenk Ufukları, Bir Servi Gölgesi, Kuş Cıvıltıları.
Oyunları : Binnaz, Nikahta Keramet, Name.
Romanları : Göç, Üç Katlı Ev, Sarı Çizmeli Mehmet Ağa, Beşik, Ocak…
Anıları : Portreler, Bizim Yokuş.
FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL
Faruk Nafiz, şiire aruzla başlamıştır. Hececi olarak bilindikten sonra da aruz vezniyle şiirler yazmıştır. Son şiirlerini hep aruzla yazmıştır. Her iki vezni de ustalıkla kullanmıştır.
Duygu ve düşünceyi bir arada işleyen şair, romantik ve realist hayatı anlatmıştır.
Anadolu’yu şiirlerine konu edinmiş, Anadolucu olarak anılmıştır.
Eserleri :
Şiir kitapları : Şarkın Sultanları, Gönülden Gönüle, Çoban Çeşmesi, Han Duvarları, Suda Halkalar.
Oyunları : Canavar, Özyurt, Yayla Kartalı.
Romanı : Yıldız Yağmuru.
ORHAN SEYFİ ORHON
Şiirlerini konuşma diliyle ve hece ölçüsüyle yazmıştır. Aşk, tabiat, ayrılık gibi kişisel konuları işlemiştir.
Eserleri : Fırtına ve Kar, Peri Kızı ile Çoban, Gönülden Sesler.
YEDİ MEŞALECİLER
1928’de Beş Hececiler’in gerçeklere dayanmayan “Memleket Edebiyatı” anlayışına karşı çıkan Yedi Meşaleciler “Yedi Meşale” adında ortak bir şiir kitabı çıkarmışlardır. İsimleri bu kitabın adından gelir. Sabri Esat Siyavuşgil, Yaşar Nabi Nayır, Muammer Lütfi, Cevdet Kudret, Kenan Hulusi Koray, Ziya Osman Saba ve Vasfi Mahir Kocatürk’ten oluşan Yedi Meşaleciler şu maksatla yola çıkmıştır:
-
Edebiyatın öldüğünü savunanların yanıldıklarını ortaya koymak.
-
Geçmişin mistik ve kişisel duygularının dar çerçevesini aşarak, konuları genişletmek.
-
Anadolu’yu, Türk köyünü ve köylüsünü tanımadan masa başında uydurulan yapmacık köy edebiyatının karşısına çıkmak.
-
Canlı, samimi ve daima yenilikçi olmak.
Bu büyük sözlerle yola çıkan genç sanatçılar başarılı olamamış, birçoğu bir süre sonra şiir yazmaktan vazgeçerek edebiyatın başka alanlarına yönelmişlerdir.
GARİPÇİLER(1.Yeni Şiir)
1940’larda eski şiir anlayışına karşı güçlü bir tepkiden doğan yenilikçi şiire “Garip Şiiri” denir. Bu akımın öncüsü Orhan Veli Kanık’tır. Orhan Veli, Melih Cevdet ve Oktay Rifat’ın ortaklaşa çıkardıkları Garip adlı şiir kitabından dolayı bu harekete Garip Akımı denilmiştir. 1.Yeni Şiir adıyla da bilinir.
Garip Şiirinin Temel Özellikleri Şunlardır :
-
Şiir, duygu ve düşüncenin anlatılmamsını sınırlayan bütün bağlardan kurtarılmalıdır. Nazım biçimi, kafiye, vezin, söz sanatları gibi öğelere gerek yoktur.
-
Anlatımda “Şairanelik” bırakılmalı, günlük konuşma dilinin doğallığına dayanılmalıdır.
-
Şiir hayatın bütün anlarını ve tatlarını değerlendirmeli, insana yaşama sevinci verebilmelidir.
-
Şiir her şeyi konu edinmeli, sıradan insanı anlatmalıdır.
-
Eski şiir geleneğinden uzaklaşılmalıdır.
-
Garipçiler, şiire politikayı sokmamışlardır.
II. YENİ ŞİİR ANLAYIŞI
1955’ten sonra ortaya çıkan yenilikçi şiir anlayışına II.Yeni Şiir denir. Buna “Soyut Şiir” adı da verilmektedir. II.Yeni Şiir, I.Yeni Şiir’in koru, cansız, hayal gücünden mahrum olduğu görüşünden hareket ederek ona tepki olarak doğmuştur.
II.Yeni Şiir’i benimseyen şairler: İlhan Berk, Turgut Uyar, Edip Cansever, Cemal Süreyya, Ece Ayhan, Tevfik Akdağ, Sezai Karakoç, Kemal Özer, Özdemir İnce, Nihat Ziyalan vb. sayıları bir hayli kabarık olan bu anlayıştaki şairler 1960’lardan sonra başka anlayışlar doğrultusunda ürünler vermiştir.
II.Yeni Şiir’in Genel Özellikleri :
-
Bu şiir, 1955’lerin politik şartlarında doğmuştur. Sanatçılar türlü baskılar altında kalmış, bu sebeple toplum meselelerinden kaçmışlardır.
-
Varoluşçu felsefenin tesirinde kalan şairlerin yalnızlık, umutsuzluk gibi ruhi durumları şiire yansımıştır.
-
Şiirde, anlama önem verilmemiş, biçim ön plana çıkarılmıştır. Anlam çoğu zaman anlamsızlığa kadar varmıştır.
-
Sürrealizm’in tesiri görülür.
-
Türkçenin cümle yapısını bozarak anlatımda karıştırma yapmışlardır.
HİSARCILAR
1940’tan sonra ortaya çıkan fikir ve sanat açısından Batı taklitçisi, duygudan mahrum, kötümser şiir anlayışına karşı çıkan bir topluluktur. Hisarcılar dilimizi fakirleştirdiği gerekçesiyle “Arı Dil” düşüncesine karşı çıkmışlardır.
1950 yılında çıkmaya başlayan “Hisar” dergisi çevresinde toplanan sanatçılar, “Sanatçı bağımsız olmalıdır, sanatçının dili yaşayan dildir, sanat milli olmalıdır.” gibi fikirleri savunmuşlardır. Mehmet Çınarlı, Bekir Sıtkı Erdoğan, Feyzi Halıcı, A.Nihat Asya, Munis Faik Ozansoy, Coşkun Ertepınar, Abdurrahim Karakoç gibi şairler toplulukta yer almıştır. Prof. Mehmet Kaplan, Tarık Buğra, Cemil Meriç gibi yazarlar derginin fikir cephesini oluşturmuşlardır.
CUMHURİYET DEVRİ SANATÇILARI
MEMDUH ŞEVKET ESENDAL(1883-1952)
Öyküleriyle tanınan yazar sade ve içten bir dille doğrudan hayatı gözler önüne sermiştir. Yazı dilini konuşma diline en iyi yaklaştıran yazarlardandır. Durum öykücüsü olarak tanınır.
Eserleri : Mendil Altında, Ev Ona Yakıştı, Otlakçı(öykü); Ayaşlı ve Kiracıları, Miras(roman)
ABDÜLHAK ŞİNASİ HİSAR( 1888-1963)
Yapıtlarının ağırlık noktasını mutluluklarla geçmiş gençliği ve 20.yy başlarındaki rahat İstanbul yaşamları oluşturur.
Eserleri : Fahim Bey ve Biz, Çamlıcadaki Eniştemiz(roman); Boğaziçi Mehtapları, Boğaziçi Yalıları, Geçmiş Zaman Köşkleri(anı)
FALİH RIFKI ATAY(1894-1971)
Politik makale ve fıkraları yanında gezi yazıları ve anılarıyla da tanınır. Türkçeyi en duru ve en yalın bir anlatıma ulaştıran yazarlarımızdan biridir. Atatürk ile ilgili anılarını Çankaya adlı yapıtında toplamıştır.
Eserleri : Ateş ve Güneş, Zeytin Dağı, Çankaya, Atatürk’ün Hatıraları, Babamız Atatürk(anı); Deniz Aşırı, Yeni Rusya, Bizim Akdeniz, Taymis Kıyıları, Tuna Kıyıları, Hind(gezi)
SAİT FAİK ABASIYANIK(1906-1954)
Bir İstanbul öykücüsüdür. Öykülerinde İstanbul içindeki gizli dramı bulup çıkardığı gibi doğayı, kırları, denizi, balıkçıları ve hayvanlarıyla yaşamı bölünmez bir bütün olarak gördü.
Eserleri:
Romanları: Bir takım İnsanlar, Kayıp Aranıyor.
Şiiri : Şimdi Sevişme Vakti.
Öyküleri: Semaver, Sarnıç, Son Kuşlar, Mahalle Kahvesi.
AHMET HAMDİ TANPINAR(1901-1962)
Hikaye, roman, deneme, makale, edebiyat tarihi ve şiir türünden eserler yazmıştır. En önemli yanı şairliğidir. Şiirlerinde temel unsurlar: musiki, his ve hayal. Ayrıca zaman da önemli bir unsurdur. Şiirlerini sade bir dille ve hece vezniyle yazmıştır. Şiirlerinin yanı sıra psikolojik hikaye, roman ve edebiyat incelemeleriyle de tanınır. Hikaye ve romanlarında toplumsal konuları işlemiştir.
Eserleri : Huzur, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Sahnenin Dışındakiler, Mahur Beste(roman); Abdullah Efendi’nin Rüyaları, Yaz Yağmuru(öykü); Beş Şehir(deneme), Edebiyat Üzerine Makaleler(inceleme); 19. Asır Türk Edebiyatı Tarihi(araştırma)
Huzur: Kültürlü ve sanat düşkünü olan Mümtaz ile Suat’ın, Nuran’a olan aşklarını ve toplumsal değerleri yansıtan bir romandır.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü: Hayri İrdal’ın Halit Ayarcı’yla birlikte kurdukları Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nü ve bu enstitünün etrafında cereyan eden olayları konu alır.
PEYAMİ SAFA(1899-1961)
İlk eserlerinde olaylara önem vermiş, daha sonraki eserlerinde ise olayları arka plana iterek psikolojik romanlara yönelmiştir. Kuvvetli bir üslubu vardır. I. Dünya Savaşı yıllarının toplum düzeni ve insanın ahlakı üzerindeki yıkıcı etkisi eserlerine konu olmuştur.
Eserleri: Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Fatih-Harbiye, Matmazel Noraliya’nın Koltuğu, Yalnızız, Biz İnsanlar, Şimşek, Sözde Kızlar, Bir Tereddüdün Romanı.
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu : Anı şeklinde yazılmış bir romandır. Yazarın kendi hayatıyla ilgili olduğu için otobiyografik özellik gösterir. On beş yaşında kemik hastalığı geçiren ve babası ölen bir çocuk, Erenköy’deki bir paşanın kızı Nüzhet’i sevmektedir. Ancak Dr. Ragıp’ın da onu sevmesi, çocuğun kıskançlık ve hastalığının ilerlemesine yol açar. Sonuçta başarılı bir psikolojik romandır.
Yalnızız: Yaşanan hayatın bunalımları işlenir. Samim, iflas eden dünya karşısında ideal bir dünya hayaliyle avunur. Samim’le ilişkisi olan Meral Avrupa’ya kaçarak rezil bir hayat yaşamak ister; fakat bunu başaramaz. İntiharı planlarken çıkan bir yangında ölür.
Matmazel Noraliya’nın Koltuğu: Pansiyonlarda yaşadığı olumsuzluklardan bıkan Ferit, Matmazel Noraliya adlı ölmüş bir kadının (asıl adı Nuriye olan Müslüman bir kadın) evini kiralar ve ruhuyla temasa geçer. Böylece kuruntularından uzaklaşarak arkadaşı Yahya Aziz’in de yardımıyla dini bir hayat yaşar.
HALİKARNAS BALIKÇISI(1886-1973)
Gerçek adı Cevat Şakir Kabaağaçlı’dır. Hikaye ve romancılığımızda deniz çığırını açan sanatçı bir hikayesinden dolayı Bodrum’a sürgüne gönderilmişı, yaşamının sonuna kadar orada yaşamıştır. Bodrum’un doğal güzelliklerinin, yeşilinin çoğalmasında emeği geçmiştir. Bütün yapıtlarında konu olarak denizi ve yaşamlarıyla denize bağlı olan insanların mücadelesini ele alır.
Eserleri : Aganta Burina Burinata, Ötelerin Çocuğu, Uluç Reis, Turgut Reis(roman); Mavi Sürgün(anı); Merhaba Akdeniz, Ege’nin Dibi, Yaşasın Deniz, Gülen Ada, Ege Kıyılarından(öykü)
AHMET KUTSİ TECER(1901-1967)
Milli ve halkçı bir sanat görüşüne bağlı olan sanatçı hece ölçüsünde yeni imkanlar arar. Halk edebiyatımızın eski ve yeni ustalarının tanınmasını sağlayan girişimlerde bulunur. Özgün, içten ve lirik bir söyleyişi vardır.
Eserleri : Şiirler(şiir); Köylü Temsilleri(inceleme); Köşebaşı, Koçyiğit Köroğlu, Bir Pazar Günü(oyun)
NECİP FAZIL KISAKÜREK(1905-1983)
Edebiyatın hemen her dalında eser veren sanatçının asıl ünü şairliğinden gelir. Sağlam bir dili ve güçlü bir tekniği olan şair şiirlerinde insanın evrendeki yerini araştırmış, madde ve ruh problemlerini, iç alemin gizli duygu ve tutkularını dile getirmiştir.
Eserleri : Örümcek Ağı, Kaldırımlar, Ben ve Ötesi(şiir); Tohum, Bir Adam Yaratmak, Reis Bey(oyun); Çöle İnen Nur(fıkra); Yılanlı Kuyudan, Babıali(anı)
ÖMER BEDRETTİN UŞAKLI(1904-1946)
Gezip gördüğü yerleri bir ressam gözüyle şiirleştirerek Anadolu’nun pastoral güzelliklerini anlatmıştır. Sade bir dille ve hece ölçüsüyle yazan şair deniz özlemini dile getiren şiirleriyle tanınmıştır.
Eserleri : Deniz Sarhoşları, Yayla Dumanı, Sarıkız Mermerleri(şiir)
NURULLAH ATAÇ(1898-1957)
Deneme ve eleştiri yazarıdır. Yazılarıyla Cumhuriyet sonrası edebiyatımızda yol gösterici oldu. Dilimizin arınması yolunda büyük çaba harcayarak, yeni bir düzyazı anlatımının doğmasına vesile olan örnekler verdi. Düzyazıda yaptığı çevirilerle Batı düşünce ve sanat akımlarının tanınıp yaygınlaşmasını sağladı. Devrik cümleleri yazı diline soktu.
Eserleri : (Deneme, inceleme ve eleştiri türlerinde yazdığı) Günlerin Getirdiği, Karalama Defteri, Sözden Söze, Okuruma Mektuplar, Günce, Söz Arasında, Dergilerde
SUUT KEMAL YETKİN(1903-1980)
Deneme ve eleştirileriyle tanınır. Sanat, estetik, resim ve felsefe gibi konularda yazar.
Eserleri : Edebiyat Konuşmaları, Edebiyat Üzerine, Günlerin Götürdüğü, Şiir Üzerine Düşünceler(deneme)
ZİYA OSMAN SABA(1910-1957)
Şiirlerinde çocukluk özlemleri, yazgıya boyun eğiş, aile sevgisi, ölüm temalarını işlemiş bir şairimizdir.
Eserleri : Sebil ve Güvercinler, Nefes Almak(şiir); Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi(öykü)
CAHİT SITKI TARANCI(1910-1956)
Cumhuriyet dönemi şairlerimizdendir. Biçim kaygısını ön planda tuttuğu şiirlerinde yaşamanın ve aşkın güzelliğini anlatmıştır. Ölüm teması şiirlerinde ayrı bir yer tutar. Türkçeyi bütün tatlılık ve anlatım gücüyle şiire geçirmiştir.
Eserleri:
Ömrümde Sükut, Otuz Beş Yaş, Düşten Güzel, Sonrası.
AHMET MUHİP DIRANAS(1908-1980)
Sembolizm’in etkisindedir. Dili yalın ve etkilidir. Hayal kurma ve sınırları aşmanın mutluluğunu vererek, güzelliklere ve iyiliklere yönelmeyi amaçlar. Şekil ve ahengi, duyguları uyandırmak için kullanır. Fahriye Abla şiiriyle tanınır.
Eserleri : Şiirler, O Böyle İstemezdi, Gölgeler(oyun)
ORHAN VELİ KANIK(1914-1950)
Garip akımını oluşturan üç şairden biridir. Şiirde ölçü, uyak, şekil ve konu sınırlamasını kaldıran şairdir. Hayatın her olayını ve hayattaki her şeyi konu olarak seçmiştir. Özentisiz bir anlatımı vardır. Dili sadedir. Türkçeyi güzel ve ustaca kullanır. Şiirlerinde gerçek toplumu ve toplumun aksayan yönlerini de belirtir. Garip adlı kitabında sanat ilkelerini belirtmiş ve uygulamıştır.
Eserleri : Garip, Vazgeçemediğim, Destan Gibi, Yenisi, Karşı(şiir); Nasrettin Hoca Hikayeleri, La Fontaine Masalları(çeviri).
MELİH CEVDET ANDAY(1915-…)
Memurluk, öğretmenlik, gazetecilik gibi meslekler yapan sanatçı Garip akımının üç öncüsünden biridir. Fıkra, makale, deneme, çeviri, gezi, roman, tiyatro gibi türlerden yazan ve Yunan mitolojisini çok iyi bilen sanatçı en çok şiiri önemsemiştir.
Eserleri :
Şiirleri : Rahatı Kaçan Ağaç, Telgrafhane, Kolları Bağlı Odysseus, Teknenin Ölümü.
Denemeleri : Doğu-Batı, Dilimiz Üstüne Konuşmalar, Paris Yazıları.
Oyunları : İçerdekiler, Mikado’nun Çöpleri.
Romanları : Gizli Emir, İsa’nın Güncesi, Aylaklar.
OKTAY RIFAT HOROZCU(1914-1988)
Garipçi şairlerden olan Oktay Rıfat, şiirlerinde sürekli bir değişimin, başkalığın peşindedir. Sürrealist akımların etkisiyle dünyaya yaklaşır, sözcüklerle resim çizer. Günlük konuşmalara, halk söyleyişi ve deyimlere bolca yer veren şairin anlatımı mecazlarla yüklüdür.
Eserleri : Yaşayıp Ölmek, Güzelleme, Aşk ve Avarelik Üzerine Şiirler, Elleri Var Özgürlüğün(şiir); Kadınlar Arasında, Birtakım İnsanlar(oyun)
ATTİLA İLHAN(1925-2007)
Adını 1946’da yapılan bir şiir yarışmasında “Cebbaroğlu Mehemmed” adlı ikinci olan şiiriyle duyuran Attila İlhan, toplumsal gerçekçi bir şairimizdir. Şiiri barış, özgürlük, insan sevgisi gibi toplumsal konulardan; yalnızlık, mutsuzluk, aşk, ölüm gibi bireysele uzanan bir çizgi izler. Şiirlerinin yanında romanları ve düşünce yazıları da vardır.
Eserleri : Duvar, Sisler Bulvarı, Yağmur Kaçağı, Ben Sana Mecburum, Bela Çiçeği, Yasak Sevişmek, Elde Var Hüzün(şiir); Sokaktaki Adam, Zenciler Birbirine Benzemez, Kurtlar Sofrası, Bıçağın Ucu, Sırtlan Payı, Fena Halde Leman, Dersaadet’te Sabah Ezanları(roman)
FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA(1914-….)
Şiire hece ölçüsüyle başladı. Sonraki şiirlerinde serbest şiiri benimsedi. Hemen her konuya eğilen usta bir şairdir. Sanat yaşamının iki dönemi vardır. İlk döneminde şiirlerini büyük bir hayal gücü, zengin bir imge örgüsüyle yazmış, ikinci döneminde ise titiz bir dil ve kendine özgü anlatımıyla karşımıza çıkmıştır. Anadolu’nun sorunları ve tarihsel konuları işlemiştir.
Dostları ilə paylaş: |