5. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerin Güçlü ve Zayıf Yönleri
Küçük ve orta ölçekli işletmelerin mevcut güçlü ve zayıf yönlerinin açıkça bilinmesi ve analiz edilmesi, yöneticinin stratejik seçimlerini doğru yapmasına imkan vermektedir. Yönetim, işletmesinin şimdiki güçlü ve zayıf yönlerini analiz ederek, mevcut ve gelecekteki strateji ve politikaları değerleme ve yönlendirme olanaklarına sahip olabilecektir.
Bu düşünceyle bu bölümde küçük ve orta ölçekli işletmelerin güçlü ve zayıf yönleri ortaya konmaya çalışılmıştır.
5.1. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerin Güçlü Yönleri
Küçük ve orta ölçekli işletmeler, her ülke için ekonomik gelişmenin, politik istikrarın ve sosyal barışın vazgeçilmez şartı, ekonomik ve teknolojik sistemlerin de temel taşlarından birisidir. Hızlı bir değişimin yaşandığı günümüzde küçük ve orta ölçekli işletmeler bu değişimin öncüsü durumundadırlar.
Bu kapsamda, ekonomik ve sosyal sistemlerin temel taşlarından biri olarak kabul edilen küçük ve orta ölçekli işletmelerin güçlü yönlerini şu şekilde özetlemek mümkündür:
-
Bürokrasinin azlığı,
-
Çalışanlarla yakın ilişki,
-
İstihdam sağlama,
-
Değişen pazar şartlarına kolay uyum sağlama,
-
Büyük işletmelerin tamamlayıcısı olma,
-
Teknolojik yeniliklere yatkınlık,
-
Baskı grubu oluşturma,
-
Bölgelerarası dengeli büyümeye ve çevre korumasına katkı,
-
Ferdi tasarrufların teşviki
5.1.1. Bürokrasinin Azlığı
Rekabet sürecinde geri kalmamak için karara varmak demek, aynı zamanda uygulamaya geçmek anlamına gelmektedir. Yapılan uygulamalı çalışmalara göre işyerlerinde istihdam edilen kurmay sayısı arttıkça, verimlilik düşmektedir. Üretim hattı ile ilişki içinde olmayan, eli üretilen mala değmemiş kurmay ya da kurmay grubunun aldığı kararlar yanlış çıkabilmekte, işleri daha da zorlaştırabilmektedir. Küçük ve orta ölçekli sanayi işletmelerinde kararlar genelde üretim hattında çalışanlarla birlikte verilip, uygulamaya konulduğundan sonuç olarak başarı şansı daha da yükselebilmektedir (Bağrıaçık, 1991: 140).
5.1.2. Çalışanlarla Yakın İlişki
Büyük işletmelere oranla küçük ve orta ölçekli işletmelerin sahip veya yöneticileri işyerlerinde, işveren ve işgören ayrımı yapmadan çalışanı ile yakın ilişki içinde bulunmakta, çift yönlü iletişim sağlamakta, aile duygusu ve birbirine karşılıklı güven gelişmekte, kararların genelde birlikte alınıp ortak hareket edilmesi, çalışanların işletme ile özdeşleşmelerine yol açmaktadır. İlişkilerdeki bu yakınlık sonuç olarak kalite ve verimi yükseltmektedir (Karataş, 1991: 39).
Küçük ve orta ölçekli işletmelerde işçi-işveren ilişkilerinin daha yakın ve olumlu bir ortamda geliştiği görülmektedir. Bu durum sosyal politikaların bu kesimde ortaya çıkmasını önlemektedir.
5.1.3. İstihdam Sağlama
Küçük ve orta ölçekli işletmelerin en önemli avantajlarından biri istihdam sağlayarak ülke ekonomisine katkıda bulunmalarıdır. Bu tür işletmeler ölçütleri gereği, ekonomide ortaya çıkabilecek olumsuz durumları daha az etkilenerek geçiştirebilirler. Teknolojide ya da konjonktürde ortaya çıkan yeniliklere daha çabuk ayak uydurarak, olumsuz durumlardan daha az etkilenebilirler (Staley ve Morse, 1965: 88).
Küçük ve orta ölçekli firmalar yapıları gereği, iş geliştirme arzusu ve bu bağlamda yaptıkları yeni girişimler dolayısıyla yeni istihdam olanakları yaratırlar. Küçük firma insanlara yaşadıkları ortam ve mahallelerde istihdam imkanı vermektedir (Kargül, 1997: 34).
Büyük firmaların ortaya çıkışı önemli oranda KOBİ’lerin birleşmesi ve ortak kazanması şeklindedir (Çınar, 1998: 7).
Küçük işletmelerin istihdam sorunları karşısındaki direnç düzeyleri oldukça yüksektir. Ayrıca bu firmalarda bir kişi istihdam etmek için gerekli yatırım harcaması, büyük firmalara oranla yüzde 30 azdır. Bu nedenle bu firmaların istihdama katkısı çok yüksektir (Uludağ, Serin, 1991: 19).
Toplam istihdam içerisindeki payı ile küçük ve orta ölçekli işletmeler Türkiye’de işgücü pazarının düzenli bir biçimde oluşmasına önemli katkılarda bulunmakta, bunun yanı sıra sahip oldukları işgücü potansiyeli ile ülke ekonomisinin önemli sorunlarından biri olan işsizlik sorununa da önemli çözümler getirebilecek niteliktedirler.
5.1.4. Değişen Pazar Şartlarına Kolay Uyum Sağlama
Ülkelerdeki ve genel olarak dünyadaki gelişim sürecine bağlı olarak, tüketici tercihleri ve pazar şartları sürekli olarak değişmekte ve çeşitlenmektedir.
Küçük işletmelerin büyük çoğunluğunda, işletme sahibi yönetimde yer almaktadır. Bu nedenle işletme sahibi, işletme için karar alma aşamalarında daha çabuk karar verme yeteneğine sahiptir. Durum değişimi için hızlı reaksiyonlar büyük etkilere yol açabilmekte, işletmelerin esnek bir yapıya sahip olmalarına neden olmaktadır. Esneklik, küçük girişimciler için çok önemli olup, kendilerinin işletme yönetiminde, personel düzenlemesinde ve müşterilerine cevap vermede etkin olan önemli bir özelliktir (Chisnall, 1987: 2).
Küçük ve orta ölçekli firmaların tüketiciye yakın olmaları, onların tercihlerini ve sorunlarını hemen değerlendirerek üretim mekanizmalarında gerekli değişiklikleri süratle gerçekleştirmelerini sağlamaktadır. Değişen pazar şartlarına karşı gösterdikleri reaksiyon ve esnekliğin yüksek olması onları yeniliklere daha yatkın kılmaktadır. Çok sayıda araştırma, teknik yeniliklerin daha çok kişisel olarak ya da küçük ve orta ölçekli firmalar tarafından gerçekleştirildiğini göstermektedir. Küçük ve orta ölçekli işletmelerin aksine büyük ölçekli işletmelerin üretim sürecinde hızlı değişikliklere gitmesi hem zaman almakta hem de yüksek maliyetlere neden olmaktadır.
Küçük ve orta ölçekli işletmeler rakip işletmelerin ürünlerinin fiyatları ile yakından ilgilenmektedirler. Ancak bu ilgi daha düşük fiyatlı bir etiket koymak için değil, en az onlar kadar fiyat koymak ve pazarın hangi yüksek fiyatı kaldırabileceğini ölçmek içindir. Böylece özellikle tüketim malı satan küçük ve orta ölçekli işletmeler bu yakın enformasyon bağlantısı ile alıcının gücünü çok iyi ölçen çok birimli bir tekel oluşturmakta ve “tüketici rantı” denilen ve tüketicinin elinde kalacak olan değeri de kendilerine çekebilmektedirler (Kılıçbay, 1992: 26).
5.1.5. Büyük İşletmelerin Tamamlayıcısı Olma
Günümüzün ekonomik yaşamının en önemli gerçeklerinden biri, tüm firmaların birbirleriyle ilişki içinde olmasıdır.
Çeşitli faaliyetleri, farklı üretim tekniklerini kullanma sıklıkları ile küçük ve orta ölçekli işletmeler ile büyük işletmeler rakip olmaktan çok, birbirlerini tamamlamaktadırlar (Broom vd., 1983: 36).
Kitle üretimi yapılan otomotiv, beyaz eşya, makine sanayi gibi birçok alanlarda genellikle büyük boy işletmeler (ana sanayi), üretimini yaptıkları mamulün bünyesine giren bir çok ürünü yan sanayiden tedarik etmektedirler. Bu ürünlerin büyük çoğunluğu küçük ve orta ölçekli işletmeler tarafından üretilmektedir. Endüstriyel yan sanayi; firmaların kendi tesislerinde üretmedikleri veya ekonomik ve teknolojik nedenlerle üretmek istemedikleri parçaları veya hizmetleri daha küçük kuruluşlara yaptırma alışkanlığı kazanmaları dolayısıyla atıl yatırımlara gitmeden, yapı, tesis ve teçhizata ihtiyaç duymadan, birim üretim maliyetlerini yükseltmeden kadroyu genişletip yönetimi zorlaştırmadan sağlıklı ve devamlı üretimde bulunabilmelerine olanak veren ve bu özellikleri ile küçük ve orta ölçekli yan sanayicilerin ana sanayicilerle olan endüstriyel işbirliğini ifade eden bir faaliyet türüdür. Bu sistemle yan sanayici belirli ürünleri ve hizmetleri ana sanayici tarafından önceden hazırlanan bir anlaşma çerçevesinde yürütmektedir (Koçak, 1996: 26).
Bu yan sanayi-ana sanayi ilişkisi genellikle iki şekilde gerçekleşir;
Taşeronluk İlişkisi Şeklinde: Taşeronluk hizmeti, büyük işletmenin üretmekten vazgeçtiği ürünlerin tamamının veya bir kısmının bir başka işletme tarafından üretilmesidir (Bulmuş vd., 1990: 18). Taşeronluk hizmetleri ticari amaçlı veya endüstriyel amaçlı taşeronluk olmak üzere ikiye ayrılabilir. Ticari amaçlı taşeronluk hizmetlerinde ana işletme dağıtım kanallarından biri; yani toptancı ya da perakendecidir. Bu tür taşeronluk hizmetinde ana işletme bitmiş ürünleri alıp satar. Endüstriyel amaçlı taşeronlukta ise ana sanayi üreticidir, yan sanayi ile yapmış olduğu alt sözleşmelere göre tam ve yarı bitmiş ürün veya parçaları satın alır ve kendi üretiminde kullanır (Çetin, 1996: 87).
Fason Üretim İlişkisi Şeklinde: Fason üretim, siparişi veren ana işletmenin talebi ve talimatı doğrultusunda ve genellikle başka bir işlem gerekmeksizin nihai mamulün içine giren ürünlerin ikinci hatta üçüncü el üretici tarafından üretilmesi işlemidir. Fason çalışma ise bir işin, işi verenin istek ve talimatlarına uyarak bir başkası tarafından yapılmasıdır (Alpugan, 1988: 36).
Bilindiği gibi dünya çapında rekabetin hüküm sürdüğü piyasalarda işletmelerin pazarda yer alabilmeleri ve varlıklarını sürdürebilmeleri, pazarın isteklerine cevap veren yüksek kaliteli, düşük maliyetli ürünlerin üretilip satılmasına bağlıdır. Büyük boy işletmelerin entegrasyon yoluyla ölçek ekonomilerinden yararlanarak elde ettikleri üstünlük günümüz koşullarında geçerliliğini yitirmiştir. İşletmelerin bu ortamda faaliyetlerinde etkinliği sağlayabilmeleri için diğer işletmelerle işbirliğine gitmeleri kaçınılmazdır (Saban, 2000: 14).
Yaşanan bu gelişmeler küçük ve orta ölçekli işletmeleri büyük ölçekli işletmelerin en önemli iş ortağı haline getirmektedir.
5.1.6. Teknolojik Yeniliklere Yatkınlık
Küçük ve orta ölçekli işletmeler, esnek yapılarıyla gerek yeni fikirlerin ortaya konulmasında ve yeni buluşların gerçekleştirilmesinde, gerekse mevcut teknolojinin kullanılmasında önemli bir role sahiptirler (Broom vd., 1983: 34).
Kullanılan yeni teknolojiler özellikle teknoparklar, az işgücüyle daha verimli üretim sürecini gündeme getirmiştir (Özsoy, 1999: 315).
Bilindiği gibi rekabet gücünün kazanılması ve sürdürülebilmesinin temel taşlarından biri de teknolojik gelişmelerdeki değişim hızını yakalayabilmektir. Günümüzde rekabet ve değişim kavramlarının önem kazanması büyük işletmeler yanında küçük ve orta ölçekteki işletmelerin de yenilikleri ve rakiplerin izledikleri stratejiyi izlemesini gerektirmiştir (Gümüşoğlu ve Doğan, 1997: 205).
Bu bağlamda KOBİ’lerin bilgi çağının en önemli araçlarından biri olan elektronik ticaretten de yararlanmaları kaçınılmaz bir gelişmedir. Kısaca e-ticaret olarak adlandırılan elektronik ticaret, KOBİ’ler için yurt içi ve yurt dışı yeni pazarlara erişmek ve diğer firmalarla rekabet etme konusunda çok önemli fırsatlar sunmaktadır (Civan ve Bal, 2002: 1017). Günümüzde dünyanın bir çok ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de bir çok firmanın satın alma ve pazarlama işlemlerini elektronik ortamda gerçekleştirmeye başladıkları görülmektedir. Bu aşamadan sonra e-ticaretten uzak kalan KOBİ’ler, bu şirketlerin tedarik zincirlerinin dışında kalacak ve yaşamaları fiilen olanaksız hale gelecektir.
5.1.7. Baskı Grubu Oluşturma
Türkiye’de küçük ve orta ölçekli işletmelerinin, ülke geneline yayılmış en geniş örgütlenme ağı içinde yer alan Esnaf Odaları, üyelerinin büyük bir çoğunluğu küçük işletmelerden oluşan Ticaret ve Sanayi Odaları ve iller çevresinde kurulu işadamları dernekleri ile ülkenin en etkili baskı grubu olma potansiyeline sahip oldukları gözlenmektedir. Ancak bu işletmelerin sayısal büyüklük ve büyüklüğün kazandırdığı politika alanını etkileme güçlerine karşın, aralarındaki koordinasyon ve dayanışma eksikliği kısmen de siyasi sınırlamalar nedeniyle köklü bir değişimi gerçekleştirecek etkili bir baskı grubu oluşturmadıkları gözlenmektedir (Koçak, 1996: 31).
5.1.8. Bölgelerarası Dengeli Büyümeye ve Çevre Korumasına Katkı
Küçük ve orta ölçekli işletmeler makro ekonomik düzeyde bölgelerarası ekonomik dengesizliğin bir düzenleyicisi niteliğindedir. Bu işletmelerin ülke ekonomisinde giderek daha çok rol oynamaya başlaması ile bölgesel farklılıkların azaldığı gözlenmektedir.
Bilindiği gibi küçük ve orta ölçekli firmaların kaynak temininde yabancı kaynak yerine daha çok öz sermayeye başvurmaları ve işlerini büyütmeleri için öz kaynaklarını artırma durumunda kalmaları, bu firmaların üretim sonucu elde edilen net karlarında tüketim yerine yatırım harcamalarına gitmelerine yol açmaktadır.
Yine bu firmaların faaliyet gösterdikleri yörede bölgenin ihtiyacını ve girdilerini dikkate alarak modern teknolojiler yerine ara teknolojileri kullanmaları, hem bölgenin kalkınmasına hem de çevrenin korunmasına yardımcı olmaktadır (Uludağ, Serin, 1991: 22).
5.1.9. Ferdi Tasarrufların Teşviki
Küçük ve orta ölçekli işletmelerin büyük firmalara oranla kaynak temininde yabancı kaynak yerine özkaynağa başvurmaları ve işlerini büyütmek için özkaynaklarını artırmak durumunda kalmaları, bu firmaların üretim sonucu elde edilen net karlarının tüketim yerine yatırım harcamalarına gitmelerine yol açmaktadır (Bağrıaçık, 1991: 17).
Bunun sonucunda ulusal ekonomi içinde tasarruf ve dolayısıyla yatırım oranları yükselmekte, sermaye birikimi sağlanmakta, üretim ve istihdam seviyesi de yukarı çekilebilmektedir (Staley ve Morse, 1965: 88).
Dostları ilə paylaş: |