Anlayış Farklılıklarının Sınırı Nedir?
Yukarıdaki açıklamalar anlayış farklılıklarının normal hatta zorunlu olduğunu göstermektedir. Öyleyse doğruya nasıl ulaşılacaktır. Ben böyle anlıyorum denildiğinde gerçek nerede kalmaktadır? Anlayış farklılıklarının da bir sınırı olmalı değil midir?
Dinin temel ilkelerini reddetmeyen ve bunlara aykırı olmayan yorumların ve anlayış biçimlerinin hoş karşılanması gerektiği anlayışı doğruyu koruyan bir anlayıştır. Yani dinin temel ilkelerini reddetmekle ya da saptırmakla hoşgörü sınırı aşılmaktadır. Örneğin, kelime-i tevhidi inkâr, peygamber aracılığıyla haber verilen hakikatleri ret, kişiyi İslam dininden çıkaran şeylerdir. Ancak bu hakikatleri farklı şekillerde anlamak veya açıklamak, kişiyi dinden çıkaran bir şey olmaz.
Herhangi bir konuda bir mezhebin görüşüne uymamak dinden çıkmak anlamına gelmemektedir. Sadece o mezhebin falanca görüşüne uymamak anlamına gelmektedir.
Sonuç olarak; İslam’ın özü tevhittir ve inanç esasları bellidir. Bütün bir insanlık için gönderilmiştir ve sosyal planda adaleti vazgeçilmez prensip olarak kabul eder. O halde bizim din anlayışımız da İslam’ın bu temel özelliklerini içinde barındırdığı ölçüde doğru olacaktır.
-
Dostları ilə paylaş: |