T. C. DİYanet iŞleri başkanliği eğİTİm hiZMETleri genel müDÜRLÜĞÜ Program Geliştirme Daire Başkanlığı



Yüklə 5 Mb.
səhifə291/740
tarix05.01.2022
ölçüsü5 Mb.
#63144
1   ...   287   288   289   290   291   292   293   294   ...   740
Tarîkat, sözlükte yol, hal ve gidiş, kat, tabaka gibi anlamlara gelir. Bir tasavvuf kavramı olarak, Hakk’a ulaşmak için tutulan, bir takım kuralları bulunan yol demektir. İlk devirde sûfiler, kendilerinden daha deneyimli durumda olanlardan faydalanmakla birlikte, bugün bildiğimiz şekliyle teknik anlamda tarikat kurmamışlar, her biri kendine göre bir yol tutmuşlardır. Bunlar, görüşlerini ve manevî tecrübelerini sohbet yoluyla çevresinde bulunanlara aktarıyorlardı. Bugünkü anlamda tarîkatlar (organize tasavvuf hareketi), yaklaşık VI./XII. yüzyılda ortaya çıkmaya başlamış ve daha sonra da müesseseleşmiştir. Buna oluşumlara göre, şeyh adı verilen bir öğretmen gözetiminde, (manevî arınmayı isteyen) müridin, Allah’a ulaşma konusunda takip ettiği usûle veya metoda tarîkat adı verilir.

Tarîkatlar genel olarak üçe ayrılır: Tarîk-i ahyâr: ibâdet ve takvâ yoluna ağırlık veren tarikat. Tarîk-i ebrâr: çile çekerek ve nefse karşı savaşarak Hakk’a ve kurtuluşa ulaşmayı amaçlayan tarikat. Tarîk-i şuttâr: aşk ve vecd ile kurtuluşa erişmeyi amaçlayan tarîkat.

Zamanla çeşitli kollara ayrılarak sayıları artan ve (Bayramıyye, Bektaşiyye gibi) kurucusu olan şeyhlerin adlarıyla anılan tarikatların bir kısmı zikri, gizli (sessizce) kalp ile bir kısmı da açıktan dil ile yapmaktadır.

İnsanın iç dünyasıyla, ruhî ve mânevî yönden kendini geliştirmesiyle ilgili olarak Kur’an-ı Kerîm'de, Hz. Peygamber'in hayatında ve sahih hadislerinde mevcut olan bilgiler ve yönlendirmeler, ilk dönemlerden itibaren Müslümanların dini daha iyi anlama ve yaşama talep ve gayretlerine itikad ve fıkıh cephesinden ayrı olarak tasavvuf adı altında üçüncü bir cephe ve zenginlik kazandırmıştır.

Tasavvuf kelimesi Kur'an'da ve hadislerde geçmez. Hicri ilk iki yüzyılda kişinin kendi iç dünyasındaki derinlik ve zenginliği, coşkulu dindarlığını ifade için genelde zühd, rikak, takvâ, ibadet gibi kelimeler kullanılıyor, böyle kimselere de zâhid ve âbid deniliyordu. Hicrî III. yüzyıldan sonra daha kapsamlı olarak tasavvuf, sûfî, sûfiyye gibi terimler kullanılmaya başlanmış ve bir dönemden sonra tasavvuf ayrı bir ilim ve davranış biçimi olarak ortaya çıkmıştır.

Tasavvuf, kalp temizliğini, güzel ahlâkı ve ruh olgunluğunu konu alır. Amaç müminleri terbiye etmek ve mânen yükseltmektir. Bu amaca ulaşmak için dünyadan çok âhirete önem vermek, maddî değerlerden fazla mânevî değerlere bağlanmak, daha nitelikli ve daha çok ibadet etmek ve nefsi disiplin altına almak gerekir.


1   ...   287   288   289   290   291   292   293   294   ...   740




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin