T. C. DİYanet iŞleri başkanliği eğİTİm hiZMETleri genel müDÜRLÜĞÜ Program Geliştirme Daire Başkanlığı



Yüklə 5 Mb.
səhifə407/740
tarix05.01.2022
ölçüsü5 Mb.
#63144
1   ...   403   404   405   406   407   408   409   410   ...   740
2. Mekki ve Medeni Ayırımı

Bütün ifadeler en iyi, ilk serdedildikleri mekân ve makamda anlaşılır. Kur'ân-ı Kerîm ifadeleri de bu genellemeden istisna değildir. Nitekim Kur'ân'ın sağlıklı olarak anlaşılmasını ve tefsir edilmesini temin eden usûllerden birisi de, âyetlerin içinde nâzil oldukları bütün tarihî, dinî, kültürel, ekonomik ve sosyal durumların dikkate alınmasıdır. Bu metot, âyetlerin iniş sebeplerini inceleyen esbâbu nüzul ilminden daha geniş bir alana oturmaktadır. Bize göre bu hususların tefsir usûlü türü eserlerde yerini alan Mekkî-Medenî İlmi çatısı altında ele alınması hem mümkün, hem de uygundur. Hattâ Mekkî-Medenî fikrinin dayandığı pek çok ortak esas sebebiyle Kur'ân'ın tarihî, dinî, kültürel, ekonomik, sosyal vb. hususiyetleri aynı başlık altında ve birlikte mütalâa edilmelidir.

Bilindiği üzere Kur'ân, Mekke ve Medine olmak üzere iki dönemde nâzil olmuştur. Hicretten önce nâzil olmuş âyetler Mekkî, hicretten sonra nâzil olmuş âyetler de Medenî'dir. Bu sınıflamaya göre Kur'ân âyetlerinden her biri muhakkak Mekkî ya da Medenî olmak durumundadır. Yüz on dört sûrenin Mekkî-Medenî tasnifine göre, Kur'ân'ın seksen altı sûresi Mekke döneminde, yirmi sekiz sûresi de Medine'de nâzil olmuştur.

Allah Tealâ, ilâhî ve evrensel vasıflara sahip kelâmını, milâdî yedinci yüzyılın Arap lisanı içinde inzal etmeyi murad buyurmuştur. İlâhî yönünü kaybetmeksizin beşerî unsurlara tercümanlık yapan Allah kelâmı Kur'ân, bu yönüyle insana çok büyük bir kıymet biçmekte ve pek önemli bir mesaj iletmekte, diğer taraftan insana da çok mutena bir değer ve şeref kazandırmaktadır. Çünkü Allah Tealâ insanın hidâyetini bulması ve halifelik vazifesini lâyıkı veçhile îfâ edebilmesi için kelâm-ı ezelîsini beşer diliyle göndermiştir. "Düşünüp anlayasınız diye Biz onu Arapça bir Kur'ân olarak indirdik." (Yusuf sûresi, 12/2) Bu ve benzeri pek çok âyetin dile getirdiği husus düşünüldüğünde, Yüce Rabb'imizin ezelî kelâmını biz kullarının hayır ve menfaati için anlayabileceğimiz beşerî bir dil formatına dökmesinin, ne büyük bir şükrü mucip nimet olduğu idrak edilebilmektedir.

Kur'ân'ın Mekke döneminde nâzil olan âyetlerinin iman ve teslimiyete dâir mesajları, çok yalın, keskin, çarpıcı, etkileyici ve ikna edici tarzda gelmiştir. Mekke âyetlerinin çoğu, iman kurtarma hassasiyetiyle kısa ve şok tesirinde nâzil olmuştur. Beşer beyni, kısalığına ters orantılı şok âyetler karşısında âdeta sarsılmakta, ilâhî hakikatler karşısında daha öncesinde sahip olduğu bütün ezberleri bozulmakta ve buna muhatap olan insan kendisini helakten kurtaracak bir çıkış yolu aramaya başlamaktadır. Doğrusu bu âyetler hidâyete nasipli muhataplarına "kul oldum Sana Allah'ım" diyerek secdeye kapanmaktan başka bir yol bırakmamaktadır. Çünkü bu âyetler o kadar güçlüdür ki, âdeta Hz. Musa'nın karşısına çıkan sihirbazların hakkı görmeleri üzerine "Âlemlerin Rabbine, Musa'yla Harun'un Rabbine iman ettik." (A'raf sûresi, 7/122) demeleri gibi iman edip secdeye kapanmaktan başka bir seçenek bırakmamaktadır. Örnek olarak aşağıdaki âyetlerin şok etkisi yapan gücüne bir kulak verelim:


Yüklə 5 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   403   404   405   406   407   408   409   410   ...   740




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin