b- Mekan dili:
İletişimin içinde yer aldığı mekan, psikolojik ve fiziki özellikleri gönderilen mesajın yorumlanmasını önemli ölçüde etkiler. İletişim mekanı üç gruba ayrılabilir.
1) İletişimde bulunan kişiler: İletişimde bulunan kişilerin birbirine yaş, cinsiyet ve sosyal mevki bakımından ne gibi ilişkiler gösterdiği onların ilişkilerini önemli ölçüde belirler. Türkçe bu değişkenlere duyarlı bir dildir. Bir kişinin yaş, cinsiyet ve sosyal mevki bakımından, bize göre nerede durduğunu bilmeden ona hitap etmek hemen hemen imkânsızdır.
2) İletişimin yapıldığı sosyal ortam: İletişimin oluşturduğu sosyal ortam mesajların idraki üzerinde tanımlayıcı bir çerçeve oluşturur. Her iletişim belirli bir sosyal ortam içinde yer alır. Ve bu ortamla ilgili birçok sosyal norm, değer ve beklentiler vardır. İletişim resmi ya da samimi bir zeminde gerçekleşmesi durumunda olduğu gibi. Bu sosyal norm değerler ve beklentilerin çoğu kere kişi farkında değildir. Ancak gelen mesajlar bu norm ve beklentiler çerçevesi içinde yorumlanır.
3) Fiziksel ortam: İletişim içinde oluştuğu ortamın fiziki özellikleri mesaj ve mesajların yorumunu etkiler. Oda, salon, büro, lokanta vs. de sözlü ve sözsüz iletişim farklı olmaktadır. Bulunulan yerin fiziki konumu ve nitelikleri, yani büyüklüğü ve biçimi, ayrıca rengi, aydınlatma derecesi, ısısı, sessiz ya da tenha olması gibi özellikleri o mekân içinde yer alan iletişimi etkiler. Herkes bu etkiler altında bulunur, ancak, bazıları bunun şuurunda iken bazı insanlar bu durumun farkında olmamaktadırlar. Fiziki özellikleri yerlerin fonksiyonlarıyla ilgili mesajlar taşır. Yasların yapıldığı yerler büyük ve görkemli binalardır. Camiler ve kiliseler bu dinlerin değerlerine uygun yapılardır. Eski Türk evleri de huzurlu ve sıcak mekânlardır. Buna karşılık gece kulüpleri ise loştur.
Kişilerarasındaki mesafe de bir anlam taşır. Kültürden kültüre farklı olmakla beraber genellikle bu mesafe ile samimiyet arasında ters bir ilişki vardır. Samimiyet arttıkça bu mesafe azalır; azaldıkça artar. İlişkilerle mesafeler arasındaki bağı dört kısma ayırabiliriz.
i-Mahrem mesafe: Duygusal bakımdan birbirine çok yakın olan kişiler arasındaki mesafe 30-35 cm lik bir mesafeyi ifade eder.
ii-Kişisel samimi alan (40-80 cm lik bir mesafe): Birbirine karşı kendini yakın ve rahat hisseden insanlar arasında bulunur.
iii-Sosyal mesafe (80 cm 2 m lik mesafe): İşlerin rahat konuşulduğu resmi ilişkilerin yürütüldüğü mesafedir. Memurun amirinden uzak durması bir saygı ifadesi olabilir.
iv-Topluma açık mesafe (2 m den fazla bir alan): Genel mekanlarda, birbirini tanımayan insanlar arasındaki mesafe.
Beşeri ilişkiler açısından mesafe oldukça anlamlıdır. Odasına girdiğimiz kişinin masası çok büyük ve bizden uzaksa (birçok yöneticinin masası böyledir) hele birazda yüksekse bu kişi ile aramızda kişisel ve sosyal manada bir uzaklık hissederiz. Makam sahibi makamının büyüklüğünü bize bu mesafe ile hissettirmek istemektedir.
Sonuç olarak iletişimde ilişki düzeyine ve sözsüz mesajlara duyarlı olmak gerekir. Bunları algılamayan kişiler sözsüz iletişimde sağırdır. İletişim ortamının özelliklerine kördür ve kiminle ne zaman nerede nasıl konuşulacağını da bilmezler. Sözsüz mesajlara duyarlılık kazanmamış, karşısındakinin sadece söylediklerini duyan kimseler beşeri ilişkilerde büyük zorluklarla karşılaşır. Bu sebeple bu kimseler, çoğu kez beşeri/sosyal ilişkilerinde meydana gelen tıkanıklık ve problemlerin de pek anlayamazlar.
6. Din Hizmetlerinde Konuşma ve Dinleme
Dostları ilə paylaş: |