T. C. DİYanet iŞleri başkanliği eğİTİm hiZMETleri genel müDÜRLÜĞÜ Program Geliştirme Daire Başkanlığı



Yüklə 5 Mb.
səhifə176/740
tarix05.01.2022
ölçüsü5 Mb.
#63144
1   ...   172   173   174   175   176   177   178   179   ...   740
c) Konuşmada önemli noktalar: Rasûlullah (s.a.)'ın konuşmasını incelediğimizde bir konuşmada şu özelliklerin olması gerektiğini tespit ediyoruz:

1. Konuşmada San'at Kaygısı Olmamalıdır: Rasûlullah (s.a.) muhatabına tesir eden bir ifâde tarzı ile konuşmuştur. Bu, kendine nübüvvet ve risâlet vazifesi veren, vahyedilenin tebliğini emreden1 Rabbinin açık emridir: "Onlara, içlerine işleyecek, ruhlarına tesir edecek şekilde beliğ söz söyle." "Ben sözünü zinetleme çabasına düşenlerden değilim"

2. Dürüst Bir Konuşma Olmalıdır: Rasûlullah (s.a.) güzel sözün ve hitabetin büyük rağbet gördüğü bir çevrede, iddiasız fakat mükemmel bir hatip olarak görülmüştür. Konuşurken kekelemek, harfleri, kelimeleri iyi telâffuz edememek, sözü getirememek, medar-ı kelâm kabilinden de olsa uzun uzun "eee" - "m" gibi mânâsız sesler çıkarmak, cümlenin sonunu getiremeyip sözü karıştırmak, dişlerini kenetleyip konuşmak, konuşurken parmak çıtlatmak, sakalını karıştırmak, ellerini oğuşturmak... gibi mânâsız hareketlerde bulunmak Onun konuşmasında rastlanan bir hususiyet değildir. İyi bir hatip için bunların birer kusur olduğu bellidir.

3. Konuşma Açık-seçik Olmalı, Gereksiz Uzatmalardan Kaçınmalıdır: Rasûlullah (s.a.) "cevâmiu'l-kelim (az, öz söz söyleme kabiliyeti) ile gönderildim" buyurur. İbn Hacer Askalânî (852/1448) bu vasfın hem Kur’an'a, hem de hadislere şâmil olduğunu söyler. Gerçekten de Rasûlullah (s.a.)'ın "Ameller niyetlere göre değer bulur" gibi geniş mânâ ifâde eden bir kaç kelimelik hadîsleri vardır. Alî el-Kârî (1014/1605) bu çeşit hadislerin sadece iki kelimelik olanlarından bir "kırk hadis" derlediğini söyler. el-Mesudî (346/957),21 el-Kayravânî (453/-1061) bu hadislerden bir çoğunu bir araya getirmişlerdir. Ancak bu vasfın, bütün hadîslere şâmil olmadığını söyleyebiliriz.

4. Konuşma Edebî Ve Ahlakî Olmalıdır: Rasûlullah (s.a.)'ın konuşmasında edep dışı. utanç verecek çeşitten kelimeler yer almamıştır. Abdullah b. Ömer (73/692) der ki: Rasûlullah (s.a.) tabiat icâbı olarak fena söz konuşan (fahiş) bir kimse olmadığı gibi, böyle konuşmak için kendini zorlayan (mütefahhiş) bir kimse de değildi."

Aynı konuda Enes b. Mâlik (93/711) şöyle der: Rasûlullah (s.a.) utanç verici sözleri konuşan, lanet eden, söven bir kimse değildi. Azarlayacağı zaman "Ne oluyor ona, alnı toprak olasıcaya?" derdi. Rasûlullah (s.a.) muhatabına bazan "veyhake (yazık sana) şeklinde bir kelimeyle hitap etmiştir. Ancak bu, hakaret mânâsı taşımayan, muhatabı da utandıracak mahiyette bir kelime değildir. Nitekim:

a) Bir sefer esnasında zevcelerinin bindiği develeri koşturarak süren köleye "Yazık sana ey Encese, yavaş ol, (develerin üzerindeki) billur sırçaları kıracaksın" demiştir.

b) Zina ettiğini ve cezasının verilmesini istemek üzere gelen kadına "dön, Rabbinden mağfiret dile”, ve “tövbe et" demiştir.

c) Bedirde oğlu öldürülen kadın, oğlunun cennette değilse, feryad ile ağlayacağını, cennette ise acısına sabredeceğini söylemesi üzerine: "Sadece bir cennet mi var sanıyorsun? Bir çok cennet var. Oğlun ise Cennetul-Firdevste'dir" demiştir.

5— Sözler Dikkatle Seçilmelidir: Rasûlullah (s.a.) konuşurken gelişi güzel değil, ne söylediğine dikkat ederek, söyleyeceği kelimeleri tek tek seçerek konuşmuştur. Bu konuda şu misâlleri vermek mümkündür:

a) Mu'âz b. Cebel (18/639) "Hakkımda en çok korktuğun nedir?" dediği zaman, eliyle ağzım işaret ederek "işte bunu muhafaza et" demiş, daha sonra, insanları, yüzleri üzerine cehenneme sürükleyenin dilleri olduğunu anlatmıştır.28

bl Ebû Hüreyre (59/678) Peygamber (s.a.)'in şöyle dediğini nakleder: "İnsan hiç ehemmiyet vermeden bir kelime söyler, o söz sebebiyle cehennemde yetmiş yıl sürecek olan derin bir çukura yuvarlanır."

c) Peygamber (s.a.) köle sahiplerine: "Sizden biri abdî, emetî (kulum, cariyem) diye hitap etmesin. Çünkü hepiniz Allah'ın kulusunuz. Kadınlarınızın hepsi de Allah'ın cariyeleridir. Bu sebeple kölelerinize hitap ederken "Oğlum, kızım, yiğidim, hanım kızım" desin demiş, kölelere de: Sizden biri sahibine: "Rabbî, Mevlâye" demesin. Çünkü sizin Rabbiniz, Mevlânız Allah'dır. Bunun üzerine "seyyidî (efendim) desin" emrini vermiştir.30

d) Bera b. Âzib (71/690) Rasûlullah (s.a.)'dan, uykudan önce okuyacağı bir duâ öğretmesini istemiş, bu isteği yerine getirilmiştir. Daha sonra Rasûlullah (s.a.) bu duayı ezbere alıp almadığını kontrol için duayı tekrar ettirmiş. Duanın sonunda "ve nebiyyike" yerine "ve rasûlike" deyince (aynı mânâyı ifâde etmesine rağmen) tashih ederek "ve nebiyyike" dedirtmiştir.31

6. Tane Tane Konuşulmalıdır: Peygamberimiz dinleyenlerin rahat anlayabileceği bir hızla ve tonda konuşurdu.

7. İrticalen Konuşulmalıdr, Kağıttan Okunmamalıdır:

8. Muhataba Göre Hitâbetme Yolu Tutulmalıdır: “İnsanlara akılları nispetinde konuşunuz”


Yüklə 5 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   172   173   174   175   176   177   178   179   ...   740




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin