B- DOLANDIRICILIK SUÇU
Sanıkların üzerine atılı kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs suçudur.
5237 sayılı TCK.nun mal varlığına karşı suçlar başlıklı 10. bölümünün içinde düzenlenmiş olan dolandırıcılık suçu kaynağını hırsızlıktan alan, ticaret ve sanayideki çağdaş ve aynı zamanda küresel, karmaşık ekonomik ilişkilerin ortaya çıkardığı bir suç tipinin basit hali TCK.nun 157. maddesinde, bir kişi kandırabilecek nitelikle hile ve desiseler yaparak hataya düşürüp onun veya başkasının zararına kendisine veya başkasına haksız menfaat sağlamak şeklinde tanımlanmıştır. Bu suçun oluşabilmesi için;
a)Hile ve desise yapılması,
b)Hile ve desisenin bir kimseyi kandırabilecek nitelikte olması,
c)Mağdurun veya başkasının zararına, kendisi veya başkasına haksız yarar sağlanması koşullarının gerçekleşmesi gerekir.
Hile ve desise; suçun maddi öğesi bir kimseyi kandırabilecek nitelikteki hile ve desiselerde haksız yararın sağlanmasıdır.
Hile ve desisenin bir kimseyi kandırabilecek nitelikte olması; yasamızda bu husus açıkça “bir kişiyi kandırabilecek nitelikte” ibaresi ile ifade edilmiştir. Hile ve desisenin kandırıcılık niteliği, yöneldiği kişi veya kişilerin aldanma yeteneği diğer bir deyişle sübjektif durumları itibari ile olaysal olarak değerlendirilmelidir. Objektif bir değerlendirme ile kandırıcılık niteliği belirlenmeye çalışıldığı takdirde herkes için genel ve objektif bir ölçütün bulunmasındaki zorluk yanında daha çabuk kandırabilecek zeka seviyesine sahip insanlar hukuki korunmadan yoksun kalacaklardır. Bu nedenle hile ve desisenin kandırıcılık niteliğine ulaşıp ulaşmadığı her somut olayda, olayın özelliği, mağdurun durumu, faille olan ilişkisi, kullanılan hile, desise v.b kriterler ayrı ayrı ele alınarak yargıç tarafından değerlendirilmelidir. Bu bağlamda “geometrik silsile” gereğince artış dolayısıyla vaat edenin bir süre sonra yükümlülüklerinin yerine getirememesi halinde dolandırıcılık suçunun oluşup oluşmayacağı öğretide tartışılmış, vaat edenin gelecekte yükümlülüklerini yerine getiremeyeceği kaçınılmazsa, hayali bir girişim söz konusu olduğundan, hayali bir girişim söz konusu olduğundan, yükümlülüğün yerine getirilemediği anda dolandırıcılık suçunun oluşacağı kabul edilmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 17/06/2003 tarih, 2003/10-166 Esas karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere “ dolandırıcılık suçlarında hile ve desisenin kandırıcılık niteliği, olayın özelliği, failin durumu, mağdurla olan ilişkisi ve kullanılan hilenin şekli gibi ölçütler nazara alınarak olaysal olarak saptanmalıdır” şeklinde ilamları olduğu bilinmektedir.
Dostları ilə paylaş: |