T. C. İStanbul cumhuriyet başsavciliği sayı : 2009/191 Esas no



Yüklə 31,9 Mb.
səhifə177/335
tarix17.08.2018
ölçüsü31,9 Mb.
#71833
1   ...   173   174   175   176   177   178   179   180   ...   335

mafya tarzı faaliyetlerde bulunarak kendisine ve örgüte gelir temin ettiği, kendi adına

birçok telefon hattı alıp yanında bulundurduğu Ali Kutlu ve diğer kişilere illegal işlerde

kullanmaları için tahsis ettiği anlaşılmıştır.


Bu kişilerden Ergenekon Terör örgütü üyesi sanık Ali Kutlu'nun, Ergenekon Terör örgütü

üyesi sanık Taner Ünal'ın başkanlığını yaptığı Vatansever Kuvvetler Güçbirliği Hareketi

Demeğine (VKGB) üye olduğu ve Taner Ünal tarafından demeğin denetleme kuruluna asil

üye olarak atandığı, bu demekte çalıştığı sırada tanıdığı Ergenekon Terör örgütü yöneticisi

sanık Mehmet Fikri Karadağ'ın teklifi üzerine İstanbul'da kurulan Kuvayı Milliye

Demeğine Mersin Kurucusu olarak girdiği, bir süre sonra 2007 yılının Temmuz ayında

İstanbul'a gelerek demek genel merkezinde Denetleme Kurulu Başkanı olarak çalışmaya

başladığı, bu iş karşılığında herhangi bir para almadığı, yaklaşık 3-4 ay kadar burada görev

yaptıktan sonra kendi isteğiyle demekten ayrıldığı ve Recep Gökhan Sipahioğlu'nun

yanında (Denge Mühendislik) inşaat teknikeri olarak işe başladığı kendi beyanı içeriğinden

anlaşılmaktadır.
Gizli Tanık-17 Ali Kutlu hakkındaki beyanında; "Mersin ilinden Kuvayı Milliye

Derneğime geldiğini, kendisinin VKGB oluşumunun başlangıcında yer aldığını, Mersin'de

VKGB tarafından organize edilen bayrak mitingine katıldığını, bu miting öncesi 2 adet

Türk bayrağının VKGB tarafından halkın galeyana getirilmesi için özellikle yaktırıldığını,

bundan dolayı da 10.000 kişinin tepki amaçlı Türk bayrağı açtığını anlattığını" beyan

etmiştir.


Ergenekon Terör örgütü üyesi sanık Yusuf Görüm'ün kardeşi Ergenekon Terör örgütü

üyesi sanık Hüseyin Görüm'ün Kuvayı Milliye Demeği Teşkilat Başkanı olduğu, VKGB

oluşumunun kuruluş çalışmaları, kardeşi Hüseyin Görüm'ün Maltepe semtinde bulunan

yazıhanesinde yapıldığından burada Muzaffer Tekin ve Hüseyin Beyazıt T tanıdığı,

kendisinin işletmekte olduğu Maltepe'deki deterjan imalathanesinin üst katındaki boş

büroyu kullanmak istediklerini kardeşi aracılığı ile rica ettiklerinden bu imalathanede

bulunan yazıhaneyi yaklaşık 1 ay demek işlerinde kullandığı kendi beyanı içeriğinden

anlaşılmaktadır.


Ergenekon Terör örgütü üyesi sanık Raif Görüm'ün. üzerinde görev yeri genel merkez ve

görevi istihbarat araştırma yazılı fotoğraflı bir Kuvayı Milliye kimlik kartı taşıdığı, bu

kişinin Hüseyin Görüm'ün yeğeni olduğu anlaşılmıştır.
Gizli Tanık-17; Raif Görüm hakkında, "Bu kişiyi Hüseyin Görüm' ün yakını olarak

bildiğini, Raif Görüm'ün esrar içmek için derneğe geldiğini Hüseyin Görüm ile birlikte

esrar içtiklerini gördüğünü" beyan etmiştir. Nitekim Raif Görüm'ün ilgili bölümde

ayrıntısı ile, diğer suçları yanında ayrıca esrar kullandığı, temin ettiği, ticaretini yaptığı,

evinde yapılan aramada resmi nikahsız eşi Nilgün Karasulu'nun üzerinden çıkan

uyuşturucu esrar maddesinin kendisine ait olduğunu beyan ettiği açıklanmıştır.


1197/2271
¦
Sanık Osman Yıldırım tanık olarak alınan ifadesinde özetle: "Arkadaşı Alparslan

Arslan 'ın ismini bilmediği bir kişi ile gelerek kendisini Ataşehir 'de Migros 'a yaklaşık 500

metre mesafede bulunan dubleks villalardan oluşan bir site içersindeki villaya

götürdüğünü, orada Muzaffer Tekin, Alparslan Arslan, Oktay Yıldırım, kendisini arabayla

alan şahıs ve tanımadığı 10-15 şahsın olduğunu, bu evde Alparslan Arslan'ın bekar olan

arkadaşlarının kaldığını, burada Muzaffer Tekin 'in yanında koruması olarak gezen kişiye

diğer odadan 3 adet el bombası getirmesini söylediğini, bu kişinin de talimat üzerine diğer

odadan 3 adet el bombası getirip masaya koyduğunu, Muzaffer Tekin 'in kendisine

"Bunlar Cumhuriyet Gazetesine atılacak Rahat ol kimse ölmeyecek. O şekilde olsun. İş

bilince sana 500.000 (beşyüz bin) dolar para vereceğiz. Senin attırdığın kişilere ne kadar

verirsen ona karışmayız. " Dediğini, kendisinin de (2) iki adet el bombasını alıp cebine

koyduğunu, bir (1) tanesini de Alparslan 'ın alarak çantasına koyduğunu " beyan etmiştir.


Bu beyan üzerine soruşturma kapsamındaki şüphelilerin fotoğrafları ile yapılan aramalarda

elde edilen diğer fotoğraflar temin edilip Osman Yıldırımadan kendi beyanındaki gibi

Muzaffer Tekin'in talimatı ile el bombalarını getiren kişinin, fotoğraflardan teşhisi

istenilmiştir.


Osman Yıldırım'a yaptırılan ifadeli teşhis işleminde aynısı ile; "Bana gösterilen

fotoğrafların tamamını incelediğimde Cumhuriyet Gazetesine atılan bombaların bana

İstanbul Ataşehirde bir evde Muzaffer Tekin tarafından teslimi sırasında Muzaffer Tekin 'in

"Oğlum diğer odadan git bombaları getir" demesi üzerine 3 adet bomba bu kişi tarafından

getirildi, bu şahsın adını bilmiyorum ancak ikisini benim aldığım birisini ise Alparslan

Arslan 'ın aldığı bombaları getiren genç 25 yaşlarında birisi olup, fotoğrafların tamamında

görülmektedir. Bu şahıs üzerinde açık renk ceket bulunan siyah sıfır yaka bir kıyafet

bulunan kişi olup 21 sıra numaralı fotoğrafta tek başına gözüken kişidir. Diğer

fotoğrafların tamamında da bu şahıs bulunmaktadır. Örnek olarak 7 sıra numaralı

fotoğrafta iş adamı Kuddisi Okkır 'ın ayakta durduğu sırada sağ tarafında oturan kişi, 14

sıra numarası verilen fotoğrafta sol köşede gözüken açık renk takım elbiseli ve sıfır yaka

siyah tişört giymiş kişidir. " şeklinde beyanda bulunarak Rasim Görünrü fotoğrafından

teşhis etmiştir.
Sanık Rasim (Yasin) Görüm ifadesinde özetle; "Soruşturma kapsamındaki kişilerden

Yusuf Görüm ve Hüseyin Görüm 'ün amcası olduğunu, Raif Görüm 'ün ise amcasının oğlu

olduğunu, Mehmet Fikri Karadağ'ın babası Enver Görüm ameliyat olduğunda amcası

Hüseyin Görüm ile birlikte Hendek'teki evlerine ziyarete geldiğini, orada tanıdığını.

Kahraman Şahin'i yüz yüze hiç görmediğini, ancak Kahraman Şahin 'in kendisin bir kaç

kez telefonla arayarak "Neden amcası olan Hüseyin Görüm'ün yanına gelmediğini, neden

arayıp sormadığını" söylediğini, kendisinin "Ben de amcasını arayıp aramayacağını

kendisinden öğrenmeyeceğini" söylediğini, kendisinin telefonunu Hüseyin Görüm'den

almış olabileceğini, halası Türkan Görüm 'ün kendisini kimin olduğunu söylemediği bir

sünnet düğününe çağırdığını, şu anda askerde olan diğer bir amcasının oğlu Özgür

Görüm'ün de geleceğini söylediğini, Özgür ve Türkan olmak üzere Şile'ye gittiklerini,

Burada Hüseyin Görüm ve İbrahim Özcan'ın da bulunduğunu gördüğünü, diğer kişileri ise

tanımadığını, bu kişilerden Mehmet Fikri Karadağ'ı daha sonra Hüseyin Görüm'le

babasını ziyarete gelince tanıdığını, ancak o toplantıda olduğunu, burada da yemek yenilip

bir mezarın başında dua edildiğini, sünnet elbisesi giymiş bir çocuğun da bulunduğunu,

sonra da geri dönüldüğünü, bu etkinlikten bir kaç ay sonra Maltepe'deki şirket bürosuna

gittiğinde Hüseyin Görüm'ün kalabalık bir grup ile kuru fasulye pilav yediğini gördüğünü,
1198/2271
c/a/za doğrusu toplantının bittiğini, sonuna gittiğini ve fotoğraf çekilmekte olduğunu,

fotoğrafa dahil olduğunu, kişilerin ne amaçla oraya geldiğini Hüseyin Görüm'e

sorduğunda "kuru fasulyesi meşhur olan bir yer olduğunu oradan getirterek

arkadaşlarıyla birlikte yediklerini" söylediğini. Bu toplantıda tanıdığı kişilerin İbrahim

Özcan ve Hüseyin Görüm olduğunu, Muzaffery Tekin'i tanımadığını, bahsettiği Şile

gezisinde aynı ortamda bulunduğu fotoğraflardan] da görülmekte olduğunu, ö tarihte

kendisini tanımadığını, bu gezide de tanıştırılmadıklarını, daha sonra bu kişinin

soruşturma kapsamında geçince gazetede fotoğrafları çıktığını ve o zaman bu kişi ile

birlikte fotoğraf çekildiğini hatırladığını, ancak kendisi ile hiç bir zaman telefon ile veya

yüzyüze görüşmediklerini, hakkında bu şekilde beyan ve teşhiste bulunan Osman Yildirım'ı

da tanımadığını, yaklaşık 3 yıldır İstanbul'a hiç gelmediğini, Alaşehir semtinin nerede

olduğunu dahi bilmediğini, hakkındaki bu beyanın tamamen bir iftira olduğunu, Ergenekon

terör örgütünü bilmediğini, üyesi olmadığını, Osman Yıldırım'ın iddia ettiği gibi

Cumhuriyet gazetesine atılan bombaları Muzzafer Tekin'in talimatıyla vermediğini"

savunmuştur.
Cumhuriyet Gazetesinin İstanbul'daki binasına atılan el bombasının, Oktay Yıldırımin

kasasında parmak izlerinin bulunduğu Ümraniye ilçesinde ele geçen kasa içerisindeki el

bombaları ile aynı kafile numarasından olması, tanık Osman Yıldırımin buna uygun

şekilde söz konusu eylemin planlandığı toplantıda Oktay Yıldırımin da bulunduğunu

beyan etmesi. Cumhuriyet Gazetesi binasının bombalanması eyleminin tanık Osman

Yıldırımin beyanındaki Muzaffer Tekinin kendisine el bombaları verilirken "Bunlar

Cumhuriyet Gazetesine atılacak. Rahat ol kimse ölmeyecek. O şekilde olsun" sözlerine

uygun şekilde gerçekleştiğinin anlaşılması. Muzaffer Tekini tanımadığını beyan etmesine

karşılık örgütsel bir etkinlik olan Şile ve Maltepe toplantılarında Muzaffer Tekin ile aynı

fotoğraf karesinde yer alması dikkate alındığında, tanık Osman Yıldırımin beyanlarının

gerçekleşen maddi olaylar ile uyumlu olduğu anlaşılmıştır.
Sanık Alparslan Arslanin kullandığı 5326713439 nolu GSM hattının 01.01.2000 den 17

Mayıs 2006 tarihine kadar yapmış olduğu arama-aranma. mesaj gönderme-mesaj alma

kayıtlarının kolluk tarafından yapılan analizinde;
Ergenekon Terör Örgütü Üyesi sanık Raif Görüm'ün kullandığı 5358258383 nolu GSM

hattı ile 2 kez, Ergenekon Terör Örgütü Üyesi sanık Yusuf Görüm'ün kullandığı 0536

2716692 nolu GSM hattı ile 11 kez, İbrahim Cingi'nin kullandığı 5357184841 nolu GSM

hattı ile 94 kez. görüştüğünün tespit edildiği belirtilmiştir.


Sanık Yasin Görüm'ün kullandığı 5385605898 nolu GSM hattının 01.01.2000 tarihinden

itibaren yapmış olduğu arama-aranma. mesaj gönderme-mesaj alma kayıtlarının yapılan

analizinde, aynı soruşturma kapsamında hakkında işlem yapılan: Kahraman Şahinin

kullandığı 54664782 83 nolu GSM hattı ile 3, Kahraman Şahinin kullandığı 5373755310

nolu GSM hattı ile 2, Yusuf Görüm'ün kullandığı 5362716692 nolu GSM hattı ile 73 kez

görüştüğünün tespit edildiği belirtilmiştir.


Sanık Kahraman Şahinin kullandığı 5373755310 nolu GSM hattının 01.01.2000

tarihinden itibaren yapmış olduğu arama-aranma, mesaj gönderme-mesaj alma kayıtlarının

kolluk tarafından yapılan analizinde; sanık Rasim (Yasin) Görüm'ün kullandığı 0538

5605898 nolu GSM hattı ile 8


1199/2271
Kahraman Şahin'in kullanmakta olduğu 5466478283 nolu GSM hattının 01.01.2000

tarihinden itibaren yapmış olduğu arama-aranma, mesaj gönderme-mesaj alma kayıtlarının

kolluk tarafından yapılan analizinde de; Rasim (Yasin) Görüm' ün kullandığı 0538

5605898 nolu GSM hattı ile 12 kez görüşme yaptığının tespit edildiği belirtilmiştir. Sadece

bu tespitlerin de sanığın Kahraman Şahin ve Kuvayı Milliye Derneği ile ilgisinin

bulunmadığı. Kahraman Şahin'in kendisini birkaç kez aradığı şeklindeki savunmasının

aksini gösterdiği anlaşılmıştır.
Bu kişilerden Yusuf Görüm'ün sanığın amcası, Raif Görüm "ün sanığın amcasının oğlu,

İbrahim Cingi nin sanığın Danıştay saldırısı olayında Alparslan Arslan ile bağlantısı

nedeni ile gözaltına alınarak serbest bırakılan amcası Hüseyin Görüm'ü beyanı içeriğine

göre kendisini Muzaffer Tekin ile tanıştıran kişi ve Muzaffer Tekin'in ise sanık ile Şile ve

Maltepe toplantılarmdaki fotoğraflarda aynı karede yer alan, Cumhuriyet Gazetesi

binasına el bombaları atılması eylemlerini planlayan ve kendisine el bombalarını getirmesi

talimatını verdiği iddia edilen kişi. Alparslan Arslan'ın da söz konusu toplantıya katıldığı,

hatta sanık tarafından getirilen 3 adet el bombasını aldığı iddia edilen kişi olduğu, bunların

yanında Osman Yıldırım'm yukarıda yazılı beyanı dikkate alındığında, sanığın Alparslan

Arslan ve Osman Yıldırım ve Muzaffer Tekin'in de hazır bulunduğu Ataşehir toplantısına

katılmış olduğu değerlendirilmiştir. Sanığın Muzaffer Tekin ile tanışmadığı şeklindeki

savunmasının, gerek sanıklar Muzaffer Tekin, İbrahim Özcan, Durmuş Ali Özoğlu ve

Hatice Bahtiyar'ın beyanları, gerekse dosya kapsamında birlikte çekilmiş fotoğrafları

dikkate alındığında gerçeği yansıtmadığı, suçtan ve cezadan kurtulmaya yönelik olduğu

anlaşılmıştır.
SANIK MUZAFFER TEKİN'İN SANIK VELİ KÜÇÜK İLE İLİŞKİSİ
Sanık Muzaffer Tekin, sanık Veli Küçük ile olan irtibatı hakkında, 13.11.2008 tarihli 13.

Celsede "Emekli general Veli Küçük ile beş veya altı kez açık hava toplantılarında bir

araya geldim. Beş dakika karşılıklı konuşmam olmamıştır. Çok sevdiğim bir albay

arkadaşım kendisinden çok sitayişkar bahsettiği için nerede görür isem ilk gördüğümde

elini öpeceğim dedim. Görev yaptığım süre içinde başkanım; değil gövdemi boynumu

eğmedim. Fakat Gudbettin Hikmelyar ın dizinin dibinde El Kadı ritn, kolunun içinde resim

çektirmediğim, bir emekli şerefli generalin elini öptüğüm için de hiçbir şey kaybetmedim

mutluyum'' şeklinde,


Sanık Veli Küçük 25.01.2008 tarihli Emniyet İfadesinde: "Muzaffer Tekini İstanbul'da

neşredilen, Batı Trakya dergisinde gördüm. Bir süre, bende bu derginin yayın kurulu

başkanlığını yaptım, bilahare Galatasaray postanesi önünde etkinliklere geldiğinde

gördüm". Şeklinde, 15.12.2008 tarihli 26. Celsede Veli Küçük: "Muzaffer Tekin ile

Galatasaray Postanesi önünde 2006 yılı Nisan ayında orduya destek mitinginde tanıştığını,

basında sıkça çıkan fotoğraflarının da bu mitingde çekildiğini" beyan etmiş. Muzaffer

Tekin'in de beyanlarında aynı mitingden bahsettiği anlaşılmıştır.
Beyoğlu Galatasaray Meydanı önünde Hukukçular Birliği. Türkiye Harp Malulleri Gaziler

Şehit Dul ve Yetimleri Derneği tarafından Org. Yaşar Büyükanıt ve diğer komutanlar

hakkında dönemin Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya'nın hazırladığı iddianameyi

protesto etmek için 09.03.2006 tarihinde basın açıklaması düzenlendiği, bu basın

açıklamasına Veli Küçük ve Muzaffer Tekin'in katıldığı anlaşılmıştır.
1200/2271
Sanık Veli Küçük danıştay eyleminden sonra Saygı Öztürk'e verdiği röportajda "..

Muzaffer Tekin" i yakından tanımıyorum. Öyle bir samimimetim de yok, kendisini birkaç

defa gördüm. Onun adını Muzaffer değil Süleyman olduğunu biliyordum. Kendisinin eski

subay olduğunu da sonradan öğrendim... Benim Süleyman olarak tanıdığım Muzaffer

TekinTn intihara kalkıştığı basında yer aldı. Böyle harakiri gibi intihar olur mu? Subaysa

çeker tabancasını intihar eder. Böyle dangul dungul intihar olur mu? Bu güne kadar olan

intiharlar böyle mi oldu" şeklinde beyanlarda bulunmuştur.
Sanık Muzaffer TekinTn 3 Temmuz 2006 günü Sabah Gazetesi nde yayınlanan Balçiçek

Pamir ile yaptığı röportajda


Balçiçek Pamir; Madem bu kadar gelecek vaat eden bir askerdiniz niye size haksızlık

yapıldı? Muzaffer Tekin;"Yüzbaşı rütbesinde bile yanımdakileri son derece iyi yöneten,

önemli eğitimler veren biriydim. Hatta tümgeneral rütbesindeki bir büyüğüm yaptığım

çalışmaları görmüş, etkilenmiş ve "Yazık oluyor bu çocuğa" diye beni 1 hafta içinde daha

yüksek rütbelilere eğitim vermemi sağlayacak pozisyona getirdi, şeklinde cevap verdiği,

devamında "Kıskançlık mı yani? şeklinde ki sorusuna "Öyle bakmamak lazım. Necip

Torumtay Paşa benim için "Bu yüzbaşı orduda bu kadar etkili, ileride darbe bile yapar"

diyordu. Biraz oradan bakmak lazım. Askerlerimizin başına çuval geçirildiğinde on gün

uyumadım. Genelkurmay Başkanı 'na mektup yazdım. O kadar hassas bir durumdayım bu

memleket meselelerinde. " Şeklinde,


Balçiçek Pamir; "Gelelim o güne... Danıştay saldırısını duyduğunuz zaman ne yaptınız?"

Muzaffer Tekin; "Biz önce o meczubun tanıdığımız biri olduğunu anlamadık. Kendi

kendimize olayı yorumluyor tartışıyoruz yine. Sonra akşam evime polisler gitmiş. Onun

benimle ilişkilendirildiğini ancak polisin bıraktığı zabıttan öğrendik. Hatta kâğıdı Şişli

Noteri Mehmet Bey'den almışlar. Mehmet Bey, ismimi görünce aman demiş, bu olay

ülkücülerin üzerine atılıyor, ülkücüler böyle bir şey yapmaz. Ben ülkücü değilim, o ayrı.

Ama herkes şaşırmış tabii. " Şeklinde,
Balçiçek Pamir; "Kod adınız Albay mı? ", Muzaffer Tekin; "Öyle bir şey yok. Sadece bana

öyle seslenirler, 'Komutanım' derler. Bazen 'Paşam' derler. Ama anladım tabii basımdaki

belayı. Bir anda bütün tablo ortaya çıktı. Balçiçek Pamir; "Daha kimse tamamen anlamadı

ne olduğunu, siz nasıl anladınız", Muzaffer Tekin; "Şunu anladım, bütün haberlerde

benim şahsiyetim üzerinden orduya yönelik birtakım suçlamalar yapılıyordu. Yani hedef

ben değildim. Ben birtakım kişilerin ordu üzerinde oyun oynaması için seçilen biriydim

sadece. O anda ölmeye karar verdim." Balçiçek Pamir; "İyi de ölseydiniz sizin

mantığınızla her şey daha çok üzerinize kalmayacak mıydı?"" Muzaffer Tekin; "Olabilir

ama ben o anda bunu düşünmedim. Zaten ben bunu fark edene kadar ağabeyim ve

arkadaşlar olanı biteni görmüşler. Benim nasıl piyon olarak seçildiğimi, komploya kurban

gittiğimi. Silahımı aradım. Yoktu yanımda. Cebimdeki sustalı bıçağı buldum. " şeklinde
Balçiçek Pamir; "Danıştay saldırganı Alparslan Arslan ile ne zaman tanıştınız? " Muzaffer

Tekin; "Önce uzun süre kim olduğunu anlamadım, o kadar hatırlamadım yani. Sonra

ağbeyim hatırlattı "Bu çocuk o çocuk" diye. Avukat Adnan Bey'in kız kardeşiyle evli

Orhan vardı. Arslan onun ev arkadaşıydı. Orhan "Benim evde kalıyor" demişti. Birkaç

kez bizim bürodaki topluca konuşmalarımıza, o da katılmıştı. Sadece 4 kez gördüğümü

hatırlıyorum. Son 1,5 yıldır hiç bağlantım olmamış zaten. " Balçiçek Pamir; "Telefon

kayıtlarından konuştuğunuz belgelendi" Muzaffer Tekin; "Yalnızca bir kez konuştuk,
1201 /2271
başka bir şey değil. "Ona da iyi bakmanız lazım" dedim çünkü ya bayramdır ya da öyle

bir gün. Beni kutlamak için aradı. Sadece budur yani. Zaten tüm bayramlarda beni

arayanları listelerim, sonradan teşekkür için. Nitekim dediğim gibi çıktı. Zaten bu meczup

benimle ilgisi olduğunu kabul etmedi. "O kim ki ben ondan emir alacağım" diye ifade

verdi. Doğru çünkü hiç alakamız yok. Emniyet beni 1 yıldır dinliyormuş. Bu kadar sürede

hiç mi suç oluşturacak şey bulamadılar yani? Bulamazlar çünkü yok, ilgim yok. ", Balçiçek

Pamir; "Demin "Arslan'ı sonradan hatırladım" dediniz. Nasıl biriydi?", Muzaffer Tekin;

"Arslan son derece içine kapanık biriydi. Söze karışmaz, sadece konuşulanları dinlerdi.

Bir köşede otururdu. Meczup, sessiz biriydi."Balçiçek Pamir; "Bu toplantılar neyin nesi?

Neler konuşuluyor? Herkes katılabilir mi?", Muzaffer Tekin; "Dileyen herkes katılır tabii.

Bakın bugün de bizim gibi düşünen, demin bahsettiğim özellikleri bulunan kaç kişi dışarda

bekliyor. Bu kişilerle memleket sorunlarını tartışırız, ben konuşmalar yaparım.

Gözaltında beni ilk sorgulayan polis, 'Senden çok ikna oldum' dedi. Dışarı çıkıp

"Etkilendim, başkasını bulun yerime" demiş. Başkası sorguyu sürdürdü. Hitabetimin iyi

olduğunu söylerler. " şeklinde beyanlarda bulunduğu görülmüştür.
Sanık Muzaffer Tekin'in 4 Temmuz 2006 günü sabah gazetesinde yayınlanan Balçiçek

Pamir ile yaptığı röportajda;


Balçiçek Pamir; "Sizin Vatansever Kuvvetler Güç Birliği'ne üye olduğunuz hatta Türkeli

isimli dergilerine yazı yazdığınız söylendi. Nedir onlarla alakanız?, Muzaffer Tekin; "

Kesinlikle üye değilim, yazı yazdığım da doğru değildir. Bu arkadaşlar bana gelip

kendilerini tanıttılar. 50 binin üzerinde kitap arşivleri olduğunu 30 akademisyenle

çalıştıklarını anlattılar. ", Balçiçek Pamir; "Yani ne iş yapıyorlarmış? ", "Muzaffer Tekin;

"Bir 'think thank' kuruluşu olarak anlattılar kendilerini. 'Bizimle birlikte Hasan Kundakçı,

Oktay Sinanoğlu, Mustafa Erkal, Erol Manisalı da var' dediler. Açıkçası hemen ikna

olmadım. Bunların çalışmaları 4 ay izledim, beğenmedim. Dedikleri gibi değillerdi. ".

Balçiçek Pamir; "Nasıl izlediniz?", Muzaffer Tekin; "Silah arkadaşlarımla yaptıkları

çalışmaları inceledik. Ama bize göre değildi. Sonra uzak durduk. " şeklinde


Balçiçek Pamir; "Danıştay Saldırısı 'ndan sonra hakkınızda çıkan haberlerin yanısıra bir

de fotoğraflar vardı. İbrahim Şahin, Veli Küçük ve Korkut Eken ile İlginç arkadaşlarınız

var. Susurluk'un sır ismi Veli Küçük'ü nereden tanıyorsunuz?
Muzaffer Tekin; " Veli Küçük 'ü ulusalcı bir panelde tanıdım, birçok toplantıda bir araya

geldik. 2002 yılından beri görüşürüz. Kendisi beni tanımadığını söylemiş, ben o zaman

onu hiç tanımıyorum, sildim onu. Artık kendisine olan saygım bitmiştir. Bazı kişiler

vardır üniformasız askerdir, bazılarının da üniforması vardır ama asker değildir. Bu da

o hesap işte.
Balçiçek Pamir; "İsmi Susurluk'a karışmış İbrahim Şahin ile nereden tanışıyorsunuz

peki?
Muzaffer Tekin; "Kendisini Tuzla Piyade Okulundan tanırım. 1982 yılında Özel

HarekatKursu alıyorlardı orada. İbrahim Şahin, benim için önemli ve çok özel biridir,

Cudi dağında kurşun yediği halde savaşmış bir kahramandır O. Özel Harekât Daire

Başkanı, olduğu sürece bağlantımız olmadı. 1998 yılında büroma geldi. Susurluk, çete, ben

bunları bilmem, zaten buluşmamız ondan çok sonraydı.


Balçiçek Pamir; "İki yıl sonra, Susurluk 1996 yılındaydı.
1202/2271
Muzaffer Tekin; "Neyse, iki vatansever birbirimizi bulduk. İbrahim Şahin 7 hapishanede,

hastanede, mahkemede de izledim. Ona karşı büyük hayranlığım vardır.

Balçiçek Pamir; "Susurluk yokmuş gibi davranıyorsunuz. Gelelim Korkut Eken ismine...

Muzaffer Tekin; "Kendisini ordudan tanırım. Ben teğmenken o benim üstümdü. Kıbrıs 'ta

beraber görev yaptık. Kendisi efsane subaydır. Bakın 1974 yılında benim hakkımda da

ünlü gazeteci Hasan Pulur, Kıbrıs 'taki bir fotoğrafımı koyup bir yazı yazmış ve 'Ölümü hiç

düşünmedi' demişti.
Balçiçek Pamir; " Korkut Eken ve İbrahim Şahin ile askerlik yıllarınızdan tanışıyorsunuz.

Ya Sedat Peker? Emekli bir askerin bir çete lideriyle ne işi olabilir?

Muzaffer Tekin; "Sedat Peker İn bir internet sitesinin açılışına gittim. Kendisini

rahmetli Mustafa Ok vasıtasıyla tamdım. Kendisiyle 1-2 görüşmem oldu. Çok okuyan,

vatansever, kültürlü bir çocuk. Son derece saygılıdır. Çete işlerini ben bilmem. Ne iş

yapar onu da bilmem.


Balçiçek Pamir; " Sizden ne istedi peki? Niye görüştünüz?
Muzaffer Tekin; "Ne isteyebilir? Dostluğumu herhalde. Benim ekonomik gücüm yok ki, bir

şey istesin. Memleket konuları üzerine fikir tartışmaları yaptık, o kadar. " şeklinde

beyanlarda bulunduğu görülmüştür.
Sanıkların açık kaynaklarda yer alan açıklamaları ile yargılama sırasındaki beyanları ve

herbirinin beyanı diğerinin ki ile bir çok çelişki içerdiği görülmüştür.


Telefon HTS dökümlerinin incelenmesinde; sanık Muzaffer Tekin'in 5322919293

numaralı telefonun Veli Küçük'ün 5336439665 numaralı telefonu arasında 22.09.2003-

10.04.2006 tarihleri arasında 5 adet irtibatının bulunduğu tespit edilmiştir.
Sanık Muzaffer Tekin, sanık Veli Küçük ile 09.03.2006 tarihinde yapılan basın

açıklamasında tanıştığını ima etse de, sanıklar arasında ilk tespit edilen telefon irtibat

tarihinin 22.09.2003 olduğu ve tanıştıklarını belirttikleri tarihe kadar 4 adet telefon

görüşmelerinin bulunduğu, dolayısıyla sanıkların belirttikleri tarihten daha önce tanıştıkları


Yüklə 31,9 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   173   174   175   176   177   178   179   180   ...   335




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin