T. C. İStanbul cumhuriyet başsavciliği sayı : 2009/191 Esas no



Yüklə 31,9 Mb.
səhifə124/335
tarix17.08.2018
ölçüsü31,9 Mb.
#71833
1   ...   120   121   122   123   124   125   126   127   ...   335

şeklindeki soru bende bu çağrışıma yol açtı. Evet tabi ki öyle gördüm çünkü mesela 03

Aralık 2003 tarihinde yapılan bir toplantı söz konusu bence darbe günlüklerinin en önemli

bölümüdür o, 03 Aralık 2003 'te dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök kuvvet

komutanlarını ve bütün orgeneralleri toplayarak bir ne yapalım toplantısı düzenliyor. Ve

oraya katılan bütün orgeneraller istisnasız tamamı müdahale yönünde görüş bildiriyor ve

o görüşler kısa kısa orada yer alıyor. Daha sonra Hilmi Özkök günlüklerde geçtiği haliyle

peki düşüncelerinizi aldım müdahale yok, demokratik yollardan hükümeti uyarmaya devam

edeceğiz diye toplantıyı kapatıyor ...Şimdi bu 03 Aralık toplantısının yapıldığı konusu daha

sonra Ergenekon Savcılarının Hilmi Özkök'le gerçekleştirdiği, Hilmi Özkök un tanık

olarak ifadesine başvurulduğunda yine gündeme geldi. Hilmi Özkök bir anlamda bu

toplantıyı doğrulamış oldu, dolayısıyla yani o toplan... o dönemde hükümete karşı bir

girişimde bulunulduğu bence neredeyse kanıtlanmış bir konudur şu biraz açmaya

çalışayım bunu (mahkeme başkanının izni üzerine) Şimdi Zekeriya Öz İzmir'de Hilmi

Özkök'ün ifadesini aldığında bu soruyu soruyor 03 Aralık 2003'te yaptığınız toplantıda

kuvvet komutanları ve orgeneraller müdahale yönünde sizi size teklifte bulundular mı diye

soruyor. Hilmi Özkök'te hayır bana teklifte bulunulmadı, bana kimse teklifte bulunamaz,

ben komutanım diyor. Şimdi ilk anda bu, bu, bu toplantının da sanki böyle bir şey görüş

beyan edilmediği, müdahale yönünde bir görüş beyan edilmediği gibi sonuç çıkıyor. Daha

sonra fakat o görüşmeden bir süre sonra Radikal Gazetesinin Ankara Temsilcisi Murat

Yetkin Hilmi Özkök'le tam bu 03 Aralık toplantısı üzerine bir görüşme yapıyor ve

manşetten yayınlandı Radikal 'de. Zekeriya Öz şu soruyu soruyor kendisine, efendim siz o

toplantıda size müdahale yönünde bir teklifte bulunulmadığını, bulunulmadığını

söylüyorsunuz bu durumda 03 Aralık toplantısında gerçekten bir müdahale toplantısı

olmadığını söyleyebilir misiniz, böyle bir şey yapılmadı mı diyor. Zek... Hilmi Özkök'te

diyor ki; bana soru teklif şeklinde soruldu, tekli/geldi mi diye müdahale teklifi. Görüş

olarak sorulmadı diyor yani bu konuda.... O o ifadeleri de gelirim onlarda doğrulayıcı

yönde zaten. Diyor ki, bana teklif olarak sordu Sayın Savcı, görüş deseydi ben farklı şey

söyleyecektim dedi. O zaman Murat Yetkin diyor yani aslında görüşler... Evet, evet, evet

bunun üzerine Murat Yetkin diyor yani görüş diye söyleseydi farklı olacaktı öyle mi diyor,

Hilmi Özkök'te ben size olanı biteni söylüyorum gerisi yorumlamak olur, siz değerlendirin

diyor. Bence oradaki soru şey Hilmi Özkök'ün ifadeleri öyle Ergenekon... Dava dava

ifadelerinde de... Benzer şeyler var... ve yapmıyor, sadece hangi soru geldiğiyse net

olarak onu söylüyor, dolayısıyla 03 Aralık toplantısını bir anlamda doğrulamış oluyor, bir

başka doğrulama sadece 03 Aralık toplantısı üzerine duyurum, bence de önemli. " Şeklinde

açıklama yaptıktan sonra "Bu davanın sanıklarından Hurşit Tolon 'la ilgili olarak ilginç

bir şey var onu da kaydetmeliyim... Hurşit Tolon darbe günlükleri yayınlandığında ki,

kendisinin adı da 03 Aralık toplantısında Ege Ordusu Komutam olarak geçiyor ve orada

da müdahale yönünde bir beyanda bulunuyor... Biz darbe günlükleri yayınladığımız da

2007 'de ondan 5, 6 gün sonra 06 Mayıs 'ta Sabah Gazetesine bir demeç verdi Hurşit Tolon

ve o sırada Tayyip Erdoğan Başbakan Savcıları göreve çağırdığı için soru niy... Savcıları

göreve çağır., ne diyorsunuz diye sorulduğunda; bunu yazdığı iddia eden kişi inkar ediyor,

Başbakan 'da şeyi göreve çağırıyor daha ne diyebilirim ki gibi günlükleri inkar eden, yok

sayan, doğru saymayan bir görüş beyan etti. Fakat daha sonra Temmuz 2008 'de gözaltına

alındıktan sonra Mahkeme karşısına çıkartıldığında mahkemeye verdiği ifade şöyle; soru

kendisine soruluyor, neden günlükleri tekzip etmediniz diye, o da şu cevabı veriyor. Çünkü

benimle ilgili bölümleri doğruydu, o nedenle tekzip etmek ihtiyacı duymadım ayrıca kişilik

haklarımda zedelenmemişti diyor. Dolayısıyla şimdi benimle ilgili bölümleri dediği çok
826/2271
önemli, en önemli bölümü 03 Aralık toplantısı. Şimdi Hurşit Tolon bu anlamda şeyi

doğrulamış oldu 03 Aralık toplantısını. Bu 2 tanıklığı burada ifade etmek istedim. 03

Aralık toplantısında evet geleceğe yönelik bir şey yapılmıştı. Tuncay Özkan 'ın sorusuna

cevaben söylüyorum. O da siyasete ve iktidara bir müdahaledir ve orada bütün

orgeneraller ve bütün kuvvet komutanları müdahale yönünde beyanda bulunmuşlardır ve

dönemin Genelkurmay Başkanının hayır demesi sayesinde bir müdahaleden dönülmüştür.

Benim anladığım dönemin Genelkurmay Başkanı da bu yönde bir görüşe sahip olsaydı

müdahale gerçekleşecekti. " Şeklinde beyanlarda bulunmuş,


Mahkeme başkanının sanık M.Şener Eruygur ve Mustafa Ali BalbayTn dijitallerinde de bu

günlüklerin çıktığını kendisindeki metin ile aynı olup olmadığını sorması üzerine bunları

iddianame eklerinde gördüğünü ve benzeştiğini, bu günlüklerin kendisine gelmeden önce

başka gazetecilere de gittiğini bunlardan birinin Mustafa Ali Balbay olduğunu yine

gazeteciler Mehmet Ali Birand ve Metehan Demir 'e de gittiğini doğrulatamadıkları için

yayınlamadıklarını açıkladıklarını beyan etmiş,


Mahkeme Başkanımın sanık Fatih Hilmioğlu nun günlüklerin güvenilir olup olmadığı

veya üzerinde değişiklik yapılıp yapılmadığı konusunda teknik bilişimsel ve diğer

alanlarda herhangi bir çalışma yaptınız mı?" şeklindeki yazılı sorusunu yöneltmesi üzerine.

"Bizim hayır teknolojik olarak değil sadece biz şöyle bir doğrulama yaptık o dönemde

günlüklerde geçen çok ayrıntı düzeyi çok yelpaze çok geniş bir şeyden, metinden söz

ediyoruz... Tarihler, saatler vesaire vesaire gündelik hayat bilgileri, özel hayat bilgileri,

biz özel hayata ilişkin hiçbir şey yayınlamadık gerçi de içinde...Ama oradaki gündelik

hayat bilgilerinden işte toplantılar şu saat şu yerde vesaire vesaire o yönde birtakım

çapraz şeyler yaptık, bunlar doğru mu acaba diye... Yani yaklaşık 100-150 kadar bu tür

olguyu test ettik tarihler, zamanlar, zeminler doğru mu diye. Bir tanesi bile yanlış çıkmadı

her şey doğruydu, o yönde bir şey yaptık, doğrulama yaptık. Doğruluğuna inandıktan

sonra kamusal önemi de olduğunu da düşündüğümüz için özel hayat bilgileri haricindeki

bölümleri yayınladık. " Şeklinde yanıtlamış, Mahkeme başkanı dosya içinde M.Şener

Eruygur'dan ele geçirilen günlükleri tanığa göstererek kendisinde olan günlüklerle aynı

olup olmadığını sorduğunda da, "Tabi, tabi, tabi aynı metin, aynı metin. " Şeklinde yanıt

vermiştir.


Günlüklerin içeriğinin doğrulatılması konusunda;
Sanık Ahmet Hurşit Tolon müdafii Av. Dilek Helvacı'nın: "Siz diyorsunuz ki bu

günlüklerin Word belgesiydi, imzasızdı ama içerik olarak doğruladık diyorsunuz, doğru

mu?" sorusuna, "Evet biz kendimizce gerekli kontrolleri yaptık, bunların doğru

olunduğuna inandık, bunu sizin anladığınız anlamda doğrulatmak ancak Özden Örnek'e

telefon edip bunlar size mi ait Beyefendi diye sormakla olurdu. Burada uzun gazetecilik

tartışmasına hakikaten girmek istemiyorum, bazı haberler doğrulatmadan da yayınlanır,

risk alarak yayınlanabilir, kamusal önemi çok büyükse doğruluğuna inanıyorsanız ki

bugün artık Avukat Hanım 'ın yani söyledikleriyle zihninin arkasındaki şeyler farklı

olabilir. Ben bu günlüklerin sahte olduğuna, uydurulmuş olduğuna inanan çok fazla

insanın kalmadığını düşünüyorum. Bunların doğruluğu bir anlamda, bu anlamda da

ortaya çıktı, çıkmıştır. Ama o dönemde biz gerekli her şeyi yaparak, gazetecilik özenini de

göstererek hiçbir özel hayat bilgisine yer vermeyerek, onları özellikle ayıklayarak bunları

yayınladık. Kendimizce gerekli doğrulamaları da yaptık doğruluğuna inandık ve

yayınladık. Bu bu doğru bir gazetecilik tarzıdır."


827/2271
Av. Dilek Helvacı:"nın "Peki bu 3 haftalık süre içerisinde nasıl doğruladınız içeriklerini

bunu söyleyebilir misiniz?*' sorusuna "Biraz önce sabah anlattım ben bunu nasıl

yaptığımızı tekrar, "sözüne karşılık,
Av. Dilek Helvacımın: "Hayır söylemediniz güncel olaylara göre ne şekilde 3 hafta

içerisinde o klasörlerce evrakın doğruluğunu nasıl teyit ettiniz efendim bunu açıklayın?"

sorusuna, "Orada geçen gündelik bilgilerle tarih, saat. yer vesaire oradaki bilgilerle somut

olarak doğru mu orada geçen bilgiler? Gündelik hayatta gerçekten o gün, o saatte, o

toplantı yapılmış mı? O buluşma olmuş mu? Diye 100'ün üzerinde karşılaştırma yaptık

ve bir tanesi bile yanlış çıkmadı, bu bizim için önemli bir ölçüydü. "


Av. Dilek Helvacımın: "Toplantının yapıldığını teyit ettiniz ama buradaki konuşulanlar

tartışma konusu iddia konusu, konuşmaların içeriklerini teyit ettiniz mi? Bu konuda ne

araştırma yaptınız?" sorusuna, "Bu günlüklerin bizzat zamanın Genelkurmay Başkanı

tarafından nasıl doğrulandığını anlatabilirim size.... Yani dönemin Genelkurmay

Başkanı ilk kez bu belgeler ortaya çıktığında burada sabah sözü de geçti. Ben bunları ne ^

doğrularım ne yalanlarım, ne tekzip ederim ne doğrularım diye bir şey söyledi. Bu eğer w

bir Genelkurmay Başkanı kendisine yönelik bir hareketi tespit etmişse o dönemde,

bunun için de bu günlüklerde yer aldığı gibi bu cevap bu mudur? Yani, eğer böyle bir

şeyler hiç yoksa bir darbe girişimleri vesaire hiç yoksa hayır ne münasebet der ve biter

orada kapanır. Ondan sonra Genelkurmay Başkanı defalarca bunu tekrar etti. Ben bunu ne

doğrularım ne tekzip ederim şeklinde biraz önce sabah anlattım 03 Aralık toplantısına dair
söyledikleri. Murat Yetkin 'e söyledikleri daha sonra o gün o toplantının olduğunu..... O
toplantının 03 Aralık toplantısının gerçekleştirildiğini, birçok komutanın muhtıra verilmesi

yönünde görüş beyan ettiğini, ama Savcının kendisine muhtıra teklif edildi mi size diye

sorduğu için ben teklif olarak sorulduğu için hayır teklif edilmedi. Bana kimse böyle bir

şey teklif edemez dediğini... Ama görüş olarak sor saydı, farklı şey söyleyecektim dedi,

dediğini anlattım. Bunlar da bunu gösteriyor. Ayrıca biz benim yargılandığım dava da,

bakın ben Hep şunu söyledim Hakim 'e o zamanlar dedim ki Sayın Hakim hatta beraat

edildiğimde, siz beni beraat ettirdiniz. Ben bunu tekzip edi... şey yapacağım temyiz

edeceğim. Çünkü siz benim beraatıma gerekçe olarak şunu söylediniz, bu bir gazetecilik

görevidir ve hakkıdır yapabilir, yayınlayabilir, dedi. Bende ona dedim ki Sayın Hakim

bakın duruşmaların başından beri size şunu söylüyorum, lütfen bu metinlerin gerçek mi, £

sahte mi olduğuna dair Mahkemeniz bir araştırma yaptırsın. Ne yaparsanız yapın,

sonunda bana bir şey söyleyin, eğer bunların sahte oldukları ortaya çıkarsa ben bunun

vebaline katlanmaya hazırım. Ama gerçekse beni böyle beraat ettirin, gerçektir o halde

hakaret ve iftira yoktur deyin, ama bunu yapmadan sadece gazetecilik görevini yapmıştır

demek beni tatmin etmiyor dedim.. Ve bu gerekçe ile ben temyiz ettim Yargıtay'da

beraatını temyiz eden bir gazeteciyim ben. " Şeklinde yanıt vermiştir.


Mahkeme başkanının sanık Fatih Hilmioğluna ait "Sarıkız darbe planı. Özden Örnek'e ait

olduğu iddia edilen günlüklerde yer almaktadır. Sarıkız darbe planı Özden Örnek*in

günlükleri dışında başka bir yerde yer aldığını gördünüz mü, dosya kapsamındaki deliller

de olabilir, başka yerde olabilir?" şeklindeki sorusuna, "Şöyle aslında yayınlandıktan,

Sarıkız adını biz Özden Örnek'in günlükleri yayınlanmadan önce bazı gazeteciler

duymuştu... Ben duymamıştım fakat sonra duyduklarını yazdılar. Mesela Radikal'den

İsmet Berkan, Murat Yetkin 2003-2004 yılında birilerinin iktidarı devirmek üzere bir plan,

birtakım planlar yaptığına dair işte Gölbaşı toplantıları falan adıyla yaptıklarına dair

şeyleri duyduklarını o zamanlar. Hatta Şener Eruygur'un Murat Yetkin'i çağırıp bir
828 / 2271
konuda konuşurken işte senin Amerikancı olduğun söyleniyor ne diyorsun şeklindeki

soruya Murat Yetkin 'de cevaben ama sizin de darbe planlamakta olduğunuz söyleniyor,

2004 'te geçiyor bu, bu durumda sizde darbeci misiniz diyeceğiz diye bir cevap verdiğini

taa 2004 'te yazmıştı. Sarıkız adı o zaman Hasan Cemal 'de yazdı böyle bir ordu şey içinde

Ankara Kulislerinde Sarıkız diye bir şey, bir darbe girişimi, bir plan olduğuna dair bilgiler

taa 2004'te yazılmıştı. Bir daha unutuldu.. 3 yıl boyunca artık kimse bahsetmedi taa ki...

Günlüklerin yayınlanmasına kadar. " Şeklinde yanıt vermiştir.
Mahkeme Başkanının: "Yani sizin aldığınız notlarda veya okuduklarınızda Sarıkız darbe

planının açıklaması, neler içerdiği konusunda bilginiz var mı. hatırınızda olan?" sorusuna,

"Günlükler, günlükler zaten tamamen bundan ibaret. Yani Nokta 'da yayınladığımız bölüm

Sarıkız darbe girişiminin, adı kendileri tarafından verilmiş, gün gün neler yapılacağına,

nasıl bir eylem çizgi izleneceğine dair planlardan ibaret zaten ve Nokta 'da

yayınlandığımız metin sadece Sarıkız darbe planını anlatıyordu zaten başka bir şey yoktu. "

Şeklinde,
Mahkeme Başkanımın: "Siz sadece Sarıkız darbe planını anlatınız." demesi üzerine, "Tabi

tabi Nokta 'daki şey Sarıkız. Daha sonra Sarıkız 4 kuvvet komut anlı bir darbe planı öyle

görünüyor. Daha sonra ikisi Aytaç Yalman ve Özden Örnek bu işin olamayacağına dair bir

kanaat geliştiriyorlar ve yavaş yavaş çekiliyorlar. Bunlarda notlarda var.... Notlardan

okuyorum söylüyorum size." Şeklinde.
Mahkeme Başkanımın: "Kendileri mi çekiliyor, dışlanıyorlar mı?" sorusuna, "Hayır hayır

kendileri çekiliyor, iknada etmeye çalışıyorlar Şener Eruygur'u çok ikna etmeye

çalışıyorlar, hatta baş başa konuşmalarında ona çok kızıyorlar. Hatta bunu vatan falan

sevgisiyle yaptığını artık hiç düşünmüyorum, tamamen kişisel sevdayla yapıyor diye kendi

yorumluyorlar durumu. Ve onlar çekiliyorlar ve Sarıkız darbe girişimi artık 2004 'ün

ortalarında Kıbrıs 'ta Annan planının da kabul edilmesinden sonra raftan kaldırılıyor, rafa

kaldırılıyor. Fakat Şener Eruygur Ay ışığı adını verdiği bizim Noktada slaytlarını da

yayınladığımız burada da var günlüklerin içinde slayt olarak var. Bir anlamda kendi

başına o jandarma belki güçlerini de kullanarak kendi başına bir girişimde daha

bulunuyor. Bunu kendi aralarında konuşuyorlar Aytaç Yalman ve Özden Örnek bizden

habersiz böyle birtakım şeyler yapıyormuş falan diye ama Genelkurmay Başkanı bunu

istihbar etmiş diye konuşuyorlar. Nitekim onun ettiğini sonradan öğrendik Genelkurmay

Başkanı Şener Eruygur 'u çağırıyor ve her şeyden haberim var diyor. Daha sonrada zaten

2004 Ağustos 'unda da Şener Eruygur 'da emekli oluyor. Yani Sarıkız darbe girişimi farklı

bir darbe girişimi, Ayışığı ve devamındaki Yakamoz ve Eldiven onlar onun parçaları

görünüyor, ayrı bir darbe girişimi. " Şeklinde,


Mahkeme Başkanımın: "Hı evet, şimdi bu davanın özünde 2003-2004 yılları darbe

teşebbüsü olduğu iddia makamınca iddia edilmektedir. 2003-2004 yıllarında darbeye

zemin oluşturacak hangi olaylar ülkemizde olmuştur. Danıştay olayı, Cumhuriyete bomba

olayı 2006"dır diye de açıklama yapmış kendisi. Bu 2003-2004 yıllarındaki darbeye zemin

oluşturacak olaylar konusunda bilginiz var mı?" sorusuna, "2003-2004 yılında zaten

günlüklerde hep şöyle geçiyor bunun yapılmak istendiğini ama yapılamadığını söylüyorlar

sürekli olarak bir yakınma görüyoruz günlüklerde. ".. "Çünkü başta da söylediğim gibi eski

tipte bir darbenin Türk Silahlı Kuvvetlerine artık çok zarar vereceğini düşünüyorlar.

Burada üniversiteleri, sendikaları, basını mutlaka işin içine katmak gerektiğini

söylüyorlar. Ama bunu başaramıyorlar, bunu da itiraf ediyorlar, olmuyor diyorlar yani


829 / 2271
halkta eskisi gibi evet ya bir darbe olsa iyi olur havasında değil diye, diye bir sonuca

varıyorlar. O nedenle Özden Örnek ve Aytaç Yalman zaten yavaş yavaş çekiliyorlar,

birtakım gerekçeler sayıyorlar. 1, basın desteklemiyor diyorlar. 2, Amerika desteklemiyor

diyorlar, bu çok önemli bir şey olarak onun peşinde koşuyorlar ama Amerika desteğini

sağlamak üzere. ".. "Sonuçta halkta da böyle bir şey yok, arzu yok. Dolayısıyla da bu bu

başarılamayacak bir darbe girişimi olur diye Özden Örnek ve Aytaç Yalman bir noktada

çekiliyorlar. Ama Şener Eruygur yine günlüklerde yazdığına göre devam kararı alıyor

sonrasında o da olmuyor... Olayların başladığını söylüyorum. 2003-2004'te bu tür halk

gösterileri mesela şöyle deniyor; halkı sokağa dökmeliyiz, bunu net bir şekilde birkaç defa

şey yapıldı." Şeklinde yanıt vermesi üzerine,


Mahkeme Başkanımın: "Ya bu proje ama ortaya dökülen bir şey yok." Şeklindeki

açıklamasına karşılık, "Proje proje ama olmuyor, olmuyor bazı başarılar sağlanıyor.

Mesela Doğru Yol Partisinden bir yetkili geliyor, adı şu anda aklımda değil Özden Örnek 'i

ziyaret ediyor ve Mehmet Ağar 'ın selamını getiriyor ve biz sizi destekliyoruz ne yapabiliriz,

size yardımcı olmak için söyleyin diyor. O da diyor ki, tam o sırada Kıbrıs'ta görüşmeler

falan var, işte Türkiye'de Annan Planına karşı gösteriler yapılıyor vesaire, o da diyor ki

madem öyle siz bir Kıbrıs mitingi yapında ispat edin bize bunu diyor. O kadar bir şey var,

ben daha sonra o görüşmeden o tarihi izledim ondan sonrasında Doğru Yol Partisi bir

Kıbrıs mitingi yapmış mı diye baktım evet bir Kıbrıs mitingi yapmış, Kıbrıs 'a Mersin 'e en

yakın noktada bir işte Kıbrıs satılamaz falan gibi başlıkla bir şey yapılmış. Yani birtakım

şeyler beraber sivil toplumla kendi deyişleriyle basınla vesaire yapılmak isteniyor ama çok

ciddi bir şey yok, başarılı onun için zaten vazgeçiliyor. "


Mahkeme Başkanımın: "Şimdi şey dediniz işte basın desteklemiyor dediniz öyle bir yorum

yaptınız." Sorusuna, "Kendi hayır benim yorumum değil kendi söyledikleri. "


Mahkeme Başkanının: "Hayır yani tamam, yani basının desteklemesi yönünde bir

çalışmaları olmuş mu, bu konuda bilginiz var mı?" Sorusuna, "Evet tabi ki çok var yani. "


Mahkeme Başkanımın: "Kim, neler görüşülmüş?" Sorusuna. "Yani mesela birçok basın

mensubuyla görüşüyorlar. "


Mahkeme Başkanı nın: "Görüşenler." sözü üzerine. "Oradan destek alıyorlar. Aydın

Doğan 'la çok sık görüşmeler var. Başka medya patronlarıyla görüşmeler var, gazetecilerle

görüşmeler var. Onların desteğini sürekli olarak arıyorlar, sonra destekleyen bazı

gazeteciler hiç boşuna uğraşmayın basın tamamen mali olarak satın alındı iktidar

tarafından ve böyle bir destek vermez, üstelikte Avrupa Birliğini destekliyor basın,

dolayısıyla bir darbeyi bu dönemde desteklemez diye onlara uyarılar geliyor. Onlarda

zaman içinde bunları bence dikkate alıyorlar ve bütün bu destekleri sağlayamıyorlar, zaten

herhalde vazgeçilmesinin nedeni bu olsa gerek diye düşünüyorum. Bu bir kendi

yorumum.".. "Ama bir daha söyleyeyim eğer 2003 yılı 03 Aralık'ında o toplantıda

Genelkurmay Başkanı da benzer görüşte olsaydı oradaki orgeneraller gibi, sanıyorum

girişimde bulunulacaktı somut olarak. "
Mahkeme Başkanımın: "Peki, şimdi bu 2003 yılı içerisinde özellikle Genelkurmay diye bir

genelleme yaparsak gazetecilerle konuştuğunu Genelkurmay olarak söyleyebilir miyiz

bunu genelleme yaparak veya kimler konuşuyor diye." Sorusuna, "Gazetecilerle

konuşanlar Özden Örnek, Aytaç Yalman, İbrahim Fırtına gibi 4, Şener Eruygur 4


830 / 2271
komutan.".. "Birtakım görüşmeler yapılıyor gazetecilerle o dönemde davet ediliyor

onlarla konuşuluyor, ediliyor, "şeklinde yanıt vermiş.


Mahkeme Başkanının: "Gazeteci dışında siyasetçiler veya iktidar siyasetçileri veya o anda

muhalefet bunlarla ilgili bilginiz var mı?*' Sorusuna. "Tabi, tabi, tabi. "


Mahkeme Başkanımın: "Mesela Bülent ArınçTa görüşüldüğüne ilişkin bir kayıt var

elimizde Şener Eruygur un." Açıklamasına karşılık, "Onu bilmiyorum ama o dönemde

muhalefet milletvekilleri ile çok görüşmeler var. Mesela Onur Öymen çok öne çıkan bir

figür, Onur Öymen açıkça bir müdahaleyi destekler görünüyor. Yani Özden Örnek'in

yazdıklarından söylüyorum. Süleyman Demirel açık destekçi gibi görünüyor

yazdıklarından yine bazı siyasi figürler var. Bizim Nokta'da yayınladığımız metinde

siyasetçilerle görüşmelerde ayrı bir bölüm var, şimdi zihnimden şey yapmak istemiyorum

ama orada çok net hepsi var. " Şeklinde yanıt vermiştir.


Mahkeme Başkanımın sanık Fatih Hilmioğlu'nun yazılı olarak verdiği dilekçede,

Sizinde yayınladığınız günlüklerde Sarıkız darbe planı kapsamında yapılacağı iddia edilen

faaliyetlerden birisi de rektörlerle görüşüp öğrencileri sokağa dökecektik şeklinde iddiadır.

Sarıkız darbe planının oluşturulduğu tarih iddianame Aralık 2003 olarak gösterilmesine

rağmen bu tarihten iki buçuk ay önce yani Sarıkız darbe planı oluşturulmadan önce

Jandarma Genel Komutanlığı rektörleri bir yemeğin iddianamede yer alan günlüklere göre

Sarıkız darbe planı kapsamında gösterilmesi bir basın mensubu olarak dikkatinizi çekti mi

diye sormuş." Olduğunu okuması üzerine, "Soruyu yanlış anlamadıysam evet rektörlerle

bir görüşme, bazı görüşmeler yapılıyor zaten. ".."Ve rektörleri, yani öğrencileri kendi

tabirleriyle sokağa dökmek için birtakım çalışmalara teşvik ediyorlar. Öyle girişimler

var. ".."Çok mesela hatırladığım dönemin Kocaeli Üniversitesi rektörü şu anda adı

aklımda değil. "... "Evet evet Baki Komşuoğlu, o dönemde mesela Özden Örnekle arası

iyi, o da Donanma Komutanlığı İzmit 'te olduğu için o dönemde yakınlar, mesela ona

neredeyse talimat şeklinde birtakım şeyler söylüyor şöyle yapın, böyle yapın diye onlar

aklımda ama bakmak lazım yani ayrıntıları için. " şeklinde yanıt vermiştir.
Sanıklar Ahmet Hurşit Tolon, Mehmet İlker Başbuğ müdafii Av. İlkay Sezer"in: "Size

geldiğini söylediğiniz dijital ortamdaki yazıların içeriğinin ve dijital künyesinin değiştirilip

değiştirilmediğini biliyor musunuz?'* sorusuna, "O dönemde ilk geldiği günlerde bu teknik

özellikleri bilmiyordum ama özellik/er diye bir şeyden girildiğinde orada yazılım tarihinin

falan eski olduğunu gördüm. Ama bu konudaki bilgilerim, teknik bilgilerim şey değildi,

yani ciddi bir bilgiye sahip değildim, ama ben esas olarak içerik değerlendirmesi yaptım,

öğleden önce de söylediğim gibi. "
Av. İlkay Sezer: "Biliyorum onun için bu şekilde sordum." Demesi üzerine "Çapraz bir

takım şeyler yaparak doğruladık, yani çok sayıda gündelik hayat bilgisi ile günlüklerde

geçen hiçbir şeyin yanlışlanmadığını gördük, şeyin doğruluğuna inandık, metinlerin

doğruluğuna inandık ve yayınladık. " Şeklinde yanıt vermiştir.


Av. İlkay Sezer'in: "Ama biraz önce yine öğleden önceki beyanınızda gelenlere kendinizle

ilgili açılmış olan davada Mahkemeye vermek üzere çıktı aldığınızda 2-3 bin sayfalık bir

iki valizlik... bir iki tane valize sığacak evraktan bahsettiniz... Çıktı alındığında bu kadar

oluyor dediniz. Bunların hepsini kontrol edebildiniz mi bu şekilde?" sorusuna "Ee...

Metinlerin hepsini okudum evet. ".. Av. İlkay Sezer: "Şöyle sorayım, yayına konu olmamış
831 /2271
günlük olduğu iddia edilen bölümlerde müvekkilimizin cebir, şiddet ve tehdit


Yüklə 31,9 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   120   121   122   123   124   125   126   127   ...   335




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin