Bir ismin bir veya daha fazla sıfat tarafından nitelendiği ya da belirtildiği söz öbeklerine denir. Tamlamada sıfat daima isimden önce gelir
Örneğin
'‘Kırmızı araba beni derinden etkiledi.''
cümlesinde '‘araba'' isim, '‘kırmızı'' sıfattır. Cümleyi ''0 güzel, kırmızı araba beni derinden etkiledi.''şeklinde söylersek , bu durumda '' araba '' isminin,''0'', '‘güzel'', '‘kırmızı'' sıfatları tarafından belirtildiğini ve nitelendiğini görürüz.
Bunun tersi de olabilir. Yani bir sıfat birden fazla ismi de niteleyebilir
''Yemyeşil kırlar ve ağaçlar, uçuşan kuşlar ve böcekler neşemize neşe katıyordu.''
cümlesinde ''kırlar ve ağaçlar'' isimlerinin sıfatı ''yemyeşil''; ''kuşlar ve böcekler'' isimlerinin sıfatı ''uçuşan''dır.
İsimden önce gelmeyen sıfatlar , sıfat tamlaması kurmaz
''Okulumuzun bahçesi bir hayli genişti.'‘
cümlesinde ''geniş'' sıfat olmasına rağmen bir sıfat tamlaması kurmamıştır.
Adlaşmış sıfatlar sıfat tamlaması sayılmaz
''iyiler daima sevilir.'' cümlesindeki ''iyiler'' sözü ismi niteliğiyle bildirmiştir. Ancak isim söylenmediği için bu, bir sıfat tamlaması sayılmaz
Ancak adlaşmış sıfatlar bir sıfat tarafından nitelenebilir ya da belirtilebilir. Bu durumda sıfat tamlaması kurmuş olur
Örneğin;
''Hangi akıllı bugün okulun tatil olduğunu söyledi.''
''Hangi akıllı'' söz öbeği ise sıfat tamlamasıdır.
İsim tamlamasına geçmeden önce bu tamlamada kullanılan ekler üzerinde durmak gerekir.
İsim tamlamasına geçmeden önce bu tamlamada kullanılan ekler üzerinde durmak gerekir.
Bunlar ilgi (tamlayan, sahiplik) ve
iyelik (tamlanan, aitlik)ekleridir
İyelik Eki
Eklendiği ismin bir şahsa ya da nesneye ait olduğunu gösteren ektir. Aitlik ilgisini, kendinden önceki bir sözcüğe ya da söz öbeğine bağlayarak bildirir.
iki ayrı sözcük üzerinde gösterdiğimiz ekler iyelik ekleridir. Görüldüğü gibi eklendiği isimlerin kime ait olduğunu bildiriyorlar
İlgi (Tamlayan, sahiplik) Eki
İyelik ekiyle çok sıkı biçimde ilgisi olan bir ektir. Eklendiği isme ait olan başka bir sözün varlığını gösterir. Bağlı olduğu isim ilgi ekli isimden sonra gelir.
Çekimlenişi
Ben - im kitabım
Sen - in kitabın
O - nun kitabı
Biz - im kitabımız
Siz - in kitabınız
Onlar -ın kitapları
''Masada duran kitaplar benim." cümlesinde altı çizili zamirdeki ek ilgi ekidir.(ben-im) Çünkü burada söylenmek istenen ''Masada duran kitaplar benim kitaplarım." cümlesidir. Görüldüğü gibi ilgi eki, gizli olarak iyelik ekli bir sözcüğe bağlanmış.
''Masada duran kitaplar benim." cümlesinde altı çizili zamirdeki ek ilgi ekidir.(ben-im) Çünkü burada söylenmek istenen ''Masada duran kitaplar benim kitaplarım." cümlesidir. Görüldüğü gibi ilgi eki, gizli olarak iyelik ekli bir sözcüğe bağlanmış.
İSİM TAMLAMALARI
Bir ismin aitlik ilgisi bakımından daha belirli hale gelmesi için başka bir isim tarafından tamlanmasıyla meydana gelen söz öbeğine isim tamlaması denir
Bir ismin aitlik ilgisi bakımından daha belirli hale gelmesi için başka bir isim tarafından tamlanmasıyla meydana gelen söz öbeğine isim tamlaması denir
Örneğin;
''... camı kırıldı." cümlesine baktığımızda aklımıza hemen ''Neyin camı?" sorusu geliyor. Demek ki bu cümlede camın nereye ait olduğu belli değil. Bu cümleyi ''Arabanın camı kırıldı." şeklinde söylersek aitlik ilgisi tamamlanmış olur. Bu şekilde oluşan söz öbeğine de isim tamlaması denir.
İsim Tamlamalarında
birinci isme ''tamlayan", ikinci isme ''tamIanan'' adı verilir.
Arabanıncamı Tamlayan tamlanan
İSİM TAMLAMALARI
Belirtili İsim Tamlaması
Belirtisiz İsim Tamlaması
Takısız İsim Tamlaması
Zincirleme İsim Tamlaması
BELİRTİLİ İSİM TAMLAMASI
Tamlayanın ilgi, tamlananın iyelik eki aldığı tamlamalardır. Bu tür tamlamalarda son derece kuvvetli bir aitlik ilgisi vardır.
''Çiçeklerin kokusu etrafa yayıldı.'
cümlesinde altı çizili söz öbeği bir belirtili isim tamlamasıdır. Bu öbeği şöyle açabiliriz:
Belirtili isim tamlamasında tamlayan ve tamlanan arasına başka söz öbekleri girebilir.
''Çiçeklerin tatlı kokusu etrafa yayıldı.'‘
cümlesinde tamlananın ''tatlı'' sıfatı tarafından nitelendiğini görüyoruz. Bu sıfat, isim tamlamasının türünü değiştirmez. Bu cümlede yine belirtili bir isim tamlaması vardır.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir ad takımı arasına, tamlananın sıfatı girmiştir?
A) Yeni aldığı güneş gözlüğünü kaybetmiş.
B) Mavi çizgili gömleğinin düğmesi kopmuş.
C) Ağacın pencereye değen dallarını kesmek gerekiyor.
D) Dün, uzun süredir görmediğim bir okul arkadaşıma rastladım.
E) Senin önerdiğin kitabı bir türlü alıp okuyamadım.
(1993 -ÖYS)
Çözüm
Ad takımı (isim tamlaması) arasına tamlananın sıfatının girmesi demek, tamlananın bir sıfat tamlaması olması demektir.
A'daki ''güneş gözlüğü'' belirtisiz isim tamlamasıdır; zaten araya sıfat almaz.
B'de tamlayan olan ''gömleğinin'' sözünün sıfatı vardır ancak tamlanan durumundaki ''düğmesi'' sözü sıfat almamıştır.
C'de ''ağacın pencereye değen dalları'' tamlamasında ''ağacın'' tamlayan ''pencereye değen dalları'' tamlanandır. ''pencereye değen'' sıfatı ''dal'' ismini nitelemiştir. Yani tamlanan bir sıfat tamlamasıdır. D'deki ''okul arkadaşı'' belirtisiz isim tamlamasıdır.
E'de ise isim tamlaması yoktur.
Cevap C.
Belirtili isim tamlamasında tamlayan ya da tamlanan zamir olabilir.
''Onun kalemi daha güzeldi.''
cümlesinde ''Onun kalemi'' sözü tamlayanı zamir olan bir isim tamlamasıdır.
''Kalemlerin çoğu kayboldu.''
cümlesinde ''kalemlerin çoğu'' tamlamasının ise tamlananı zamirdir.
''Onların çoğu gelmedi.''
cümlesinde ise hem tamlayanın hem tamlananın zamir olduğunu görüyoruz
isim tamlamalarında zamirler de tamlayan olur. Aşağıdakilerden hangisinde bu kurala uygun bir örnek vardır?
A) Onun kardeşi bu köyde öğretmenmiş.
B) Çeşmenin başında büyük bir kalabalık toplandı.
C) Yolcunun çantasını bulup getirmişler.
D) Kapının önünde yaşlı bir adam duruyordu.
E) Otobüs durağında bizden başka kimse yoktu.
(1991 -ÖYS)
Çözüm
Seçeneklerdeki tamlamaları inceleyelim.
A'da ''onun kardeşi'',
B'de ''çeşmenin başı'',
C'de ''yolcunun çantası'',
D'de ''kapının önü'',
E'de ''otobüs durağı'' tamlamaları kullanılmış.
A'daki tamlamada tamlayan durumunda bulunan ''onun'' sözü şahıs zamiridir.
Cevap A
İsim soylu sözcükler dışındaki sözcüklerle tamlama kurulmaz.
''Okulun açılması herkesi memnun etti.''
cümlesinde ''açılması'' fiil soylu (fiilimsi) bir sözcük olduğundan ek bağlantısı sağlanmış olsa da, grup isim tamlaması değildir.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir isim tamlaması kullanılmıştır?
A) Kardeşimin böyle bir şey yapacağını sanmıyordum.
B) Okulunun ne zaman açılacağını bile bilmiyordu.
C) Arkadaşının kitabını bulamayınca çok üzüldü.
D) Evinin düzenli olmasına özen gösterirdi.
E) Sarsıntının önce nerede duyulduğu öğrenilemedi.
(1987 -ÖYS)
Çözüm
Seçeneklerdeki tamlamaları ve tamlamaya benzer söz öbeklerini bulalım.
A'da ''kardeşimin böyle bir şey yapacağı'' grubu ilgi ve iyelik eklerinin bağlayıcılığından dolayı bir isim tamlamasına benziyor. Ancak, ''yapacağı'' sözü isim soylu bir sözcük olmadığından grup isim tamlaması sayılmaz.
B'de ''okulunun ne zaman açılacağı'',
D'de ''evinin düzenli olması'',
E'de ''sarsıntının nerede duyulduğu'' grupları tamlamaya benzer söz öbekleridir. Ancak iyelik ekini alan sözcükler isim soylu değildir.
C'de ise ''arkadaşının kitabı'' isim tamlamasıdır. Çünkü her iki unsur da isimdir ve ilgi, iyelik ekleriyle bağlanmışlardır.
Cevap C
Belirtili isim tamlamalarında zamir durumundaki tamlayan düşebilir. Sadece tamlananın olduğu bu tür tamlamaya "tamlayanı düşmüş isim tamlaması'' denir.
"Arkadaşı dün de gelmişti buraya
cümlesinde ''arkadaşı'' ismine ''Kimin arkadaşı?'' diye sorduğumuzda ''onun arkadaşı'' cevabı gelir. Öyleyse ''onun'' tamlayanı düşmüştür ve "arkadaşı'' tamlananı, ''tamlayanı düşmüş bir isim tamlaması'' olmuştur
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde tamlayanı düşmüş bir isim tamlaması vardır?
A) Önce kendi işini bitir, bana sonra yardım edersin.
B) Onların yeni aldıkları evi gördün mü?
C) Sen her zaman buraları çok sevdiğini söylemez miydin?
D) Bu cüzdanı kardeşi yolda bulmuş.
E) Söylendiğine göre bu yıl Ankara'da su sıkıntısı olmayacakmış.
(1992 -ÖYS)
Çözüm
Seçenekleri incelediğimizde
A'da ''kendi işin'' şeklinde bir tamlama görüyoruz. Burada ''kendi'' sözü zamir görevinde kullanılmıştır ve ikinci şahsı ifade edecek biçimdedir; tamlayan sayılabilir. Bazı kaynaklarda ''kendi'' sözü böyle kullanımlarda Sıfat olarak kabul edilmiştir.
B ve C'de isim tamlaması yok.
E'de ''su sıkıntısı'' belirtisiz isim tamlamasıdır ve tamlayanı vardır.
D'de ise ''kardeşi'' sözü kullanılmış. Bunu ''onun kardeşi'' şeklinde söyleyebiliriz. Cümlede ''onun'' tamlayanı olmadığından ''kardeşi'' tamlananı, tamlayanı düşmüş bir isim tamlaması olarak kullanılmıştır.
Cevap D
“- den'' hal eki tamlayanda kullanılan ilgi ekinin yerine geçerek belirtili bir isim tamlaması kurabilir.
Tamlayanın ilgi eki almayıp tamlananın iyelik eki aldığı tamlamalardır. Bu tür tamlamalarda bir ismin başka bir isme aitliğinden çok bir nesne ya da kavram ismi oluşturmak esastır.
Örneğin
''Ayakkabının bağını alabilir miyim?''
cümlesindeki ''ayakkabının bağı'' tamlaması belirtilidir ve belli bir ayakkabıya ait olan bir bağdan söz etmektedir. Biz bu tamlamayı ''ayakkabı bağı'' şeklinde söylersek yani “-nın'' ekini kaldırırsak tamlama belirtisiz olur. Bu durumda belli bir ayakkabıya ait olan bir bağdan değil de bir bağ türünden söz edilmiştir..
Örneğin;
''Eski İzmir Valisi şehri ziyarete gelmiş.''
cümlesinde sanki eski olan İzmir'miş gibi bir anlam vardır. (Elbette bu, eski ve yeni şekli olan şehirler için geçerli olabilir.) Biz tamlamayı ''İzmir eski Valisi'' şeklinde söylersek eski olanın ''Vali'' olduğu ortaya çıkar. Bu durumda tamlayan ve tamlanan arasına sıfat girer. Bu, belirtisiz isim tamlamalarında az görülür.
Belirtisiz isim tamlamaları bir sıfat tarafından nitelenebilir .
''Soğuk kış günlerinde sobanın etrafına toplanır, çıtırdayan ateşi seyrederdik.''
cümlesinde ''kış günleri'' belirtisiz isim tamlamasıdır. ''Nasıl kış günleri?'' diye sorduğumuzda ''soğuk kış günleri'' cevabı gelir. Öyleyse ''soğuk'' sözü tamlamayı niteleyen bir sıfat görevindedir.
Aşağıdaki cümlelerde altı çizili kelimelerden hangisi, ad tamlamasının sıfatı olarak kullanılmıştır?
A) Eski bir kırmızı çocuk hırkası suda sallanıp duruyor.
B) Her pencereden bir kahkaha, konuşmalar, gülücükler, mırıltılar geliyordu.
C) Kavun, karpuz kabukları, ölü balıklar kıyıya vurmuş.
D) Suyun üstünde, domates, salatalık, patlıcan çürükleri, boş şişeler vardı.
E) Denize dökülenlere canavarlar saldırıyor paslı dişleriyle.
(1985 -ÖYS)
Çözüm
Altı çizili sıfatların niteledikleri isimleri inceleyelim.
B'de '.bir'' sıfatı ''kahkaha'' isminin,
C'de ''ölü'' Sıfatı ''balıklar'' isminin,
D'de ''boş'' sıfatı ''şişeler'' isminin
E'de ''paslı'' sıfatı ''dişler'' isminin sıfatlarıdır.
A'daki ''kırmızı'' sıfatı ise .'çocuk hırkası'' belirtisiz isim tamlamasının sıfatıdır.
Cevap. A
3. Takısız İsim Tamlaması
Bu tür bir isim tamlamasının varlığı oldukça tartışılmaktadır. Kimileri bunu sıfat tamlaması sayar, kimileri bazı bölümlerini isim tamlaması bazı bölümlerini sıfat tamlaması kabul eder. Henüz sınavlarda bu tür bir söz öbeğinin ne tür bir tamlama olduğuna dair herhangi bir soru sorulmamıştır. Biz özelliklerini anlatalım, sizler seçeneklerdeki tamlamalara göre konuyu göz önüne alırsınız.
Takısız isim tamlamalarında tamlayan ilgi eki almadığı gibi tamlanan da iyelik eki almaz. Bunlar anlamlarına göre iki gruba ayrılır.
a. Bir şeyin neyden yapıldığını gösterir.
b. Bir şeyin neye benzediğini bildirir.
b. Bir şeyin neye benzediğini bildirir.
''Demir kapı gıcırdayarak örtüldü.'' , cümlesindeki ''demir kapı'' sözü kapının demirden yapıldığını gösterir. ''Porselen vazo'', ''Taş duvar'', ''Çelik kasa'' tamlamaları da bunlara örnektir.
Bunların sıfattan farkı sıfat gibi kullanılan kısmın bir madde ismi olmasıdır.
''Demir kapı kapandı.'' ''Sağlam kapı kapandı.''
cümlelerinde altı çizili sözlere baktığımızda ''demir'' diye bir maddenin olduğunu görüyoruz; kapı haline gelmesi onun demirliğini değiştirmez. ''sağlam'' sözü ise bir niteliktir ve ancak başka varlıkların bir özelliği olarak görülebilir. Öyleyse birincisiyle oluşan grup iki ismin birbirini tamamlamasıyla meydana gelen bir isim tamlaması, diğeri ismin niteliğini bildiren bir sıfattan oluşan sıfat tamlamasıdır.
cümlelerinde altı çizili sözlere baktığımızda ''aslan'' sözünün bir varlığı karşılayan isim olduğunu görüyoruz. Ancak ''yiğit'' sözü bir varlık değildir ve sadece diğer varlıkların bir özelliği olarak görülebilir. Öyleyse birincisi isim tamlaması, ikincisi ise sıfat tamlamasıdır.
4. Zincirleme İsim Tamlaması
Tamlayanın, tamlananın veya her ikisinin kendi içinde başka bir isim tamlaması olduğu söz öbekleridir.
''Okul önlüklerinin düğmeleri burada satılıyor.'' cümlesindeki tamlamaları gösterelim.
Okul önlükleri -nin
Tamlayan Tamlanan
tamlayan
düğmeleri
Tamlanan
Görüldüğü gibi tamlayan kendi içinde bir belirtisiz isim tamlamasıdır.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde zincirleme ad tamlaması vardır?
A) Filmdeki olaylar İsviçre sınırında geçiyor.
B) Kitapları, türlerine göre ayırarak kitaplığa yerleştirdim.
C) Gelecek yıl yaz tatilini Antalya'da geçireceğiz.
D) Sanatçı, ilk sergisini önümüzdeki hafta İstanbul'da açacakmış.
E) Serüven romanlarının okuyucusu her yıl biraz daha artıyor.
(1991 -ÖYS)
Çözüm
Seçeneklerdeki ad tamlamalarını inceleyelim.
A'daki "İsviçre sınırı" belirtisiz isim tamlamasıdır,
B'de tamlama yok,
C'deki "yaz tatili" belirtisiz isim tamlamasıdır,
D'de tamlama yok.
E'deki "serüven romanlarının okuyucusu" tamlaması ise zincirleme isim tamlamasıdır. Çünkü "serüven romanları" belirtisiz isim tamlaması, ilgi ekini alarak "okuyucu" ismini tamlamıştır. Böylece tamlayanı isim tamlaması olan zincirleme isim tamlaması olmuştur.
Cevap E
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ad tamlaması ya da sıfat tamlaması yoktur?
A) Rumeli'ne yarıp Edirne'de saraylar kurmuşlar.
B) Uçsuz bucaksız düzlüklerden geçip gelmişler.
C) Başı karlı dağlar aşıp buraları yurt edinmişler.
D) Pınar başlarına, ırmak boylarına yerleşmişler.
E) Keçi kılından yapılmış çadırlarıyla Anadolu'ya inmişler.
C'deki ''başı karlı dağlar'' söz öbeğinin sıfat tamlaması olduğunu,
D'deki ''pınar başları, ırmak boyları'' söz öbeklerinin belir1isiz isim tamlaması olduğunu
E'deki ''keçi kılı'' söz öbeğinin belirtisiz isim tamlaması olduğunu görüyoruz.
A'da ise ''Rumeli'' sözcüğünün aslında ''Rum eli'' şeklinde belirtisiz bir isim tamlamasının kalıplaşması yoluyla oluştuğunu söyleyebiliriz. Ancak bir söz öbeği kalıplaşıp tek bir kavramı karşılayacak şekilde bileşik sözcük oluşturursa bu, artık bir tamlama sayılamaz.
Bu nedenle A'da isim veya sıfat tamlaması yoktur.
''Burası, yeşilin bin bir tonunu barındıran ağaçlı bir yoldu.'' Bu cümlede geçen ''yeşilin bin bir tonu'' ad tamlamasında tamlayanla tamlananın arasında bir sıfat bulunmaktadır. Aşağıdakilerin hangisinde buna benzer bir ad tamlaması vardır?
Soruda istenen özellik iyice açıklanmış. Buna göre seçeneklere baktığımızda benzer bir tamlamanın B'de olduğunu görüyoruz. Burada ''adamın kocaman eli'' isim tamlamasında ''adamın'' tamlayan,''eli'' tamlanandır. Ayrıca ''kocaman'' sıfatı ''eli'' tamlananını nitelemiştir. Bu, yukarıdaki örneğin benzeri bir kullanımdır.
Cevap B
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, arasına sözcük ya da sözcükler girmiş bir isim tamlaması vardır?
A) O kırmızı gülleri kimin için aldığını söylemedin.
B) Öğrenciler, fen derslerinin boş geçmesinden yakınıyorlar.
C) Ankara'nın adını yeni duyduğum semtleri var.
D) Yeni defterini bu kağıtla kaplamalısın.
E) Türkçe kitabını yarın okula getirirsen iyi olur.
(ÖSS -1996)
Çözüm
A'da isim tamlaması yok;
B'de ''fen dersleri'' belirtisiz isim tamlamasıdır. Araya sözcük girmemiş;
C'de ''Ankara'nın semtleri'' belirtili isim tamlamasıdır, ''adını yeni duyduğum'' söz öbeği semt isminin sıfatı olarak kullanılmıştır. Yani tamlayan ve tamlanan arasına sözcükler girmiştir.
D'de isim tamlaması yok,
E'de ''Türkçe kitabı'' belirtisiz isim tamlamasıdır; araya sözcük girmemiştir.
Cevap C
1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde sıfat tamlaması kullanılmamıştır?
A) Tadı kaçtı artık bu sohbetin.
B) Kolu kırılmıştı değil mi güreşirken onun?
C) Uçsuz bucaksız düzlükleri bırakıp gelmişler.
D) Bu şiirin, eski şiirlerinden biraz farklı gibi.
E) Etkisi azalır mı hiç unutulmaz şiirlerin?
A) Salona koymak için porselen vazo almaya karar verdik.
A) Salona koymak için porselen vazo almaya karar verdik.
B) Evin mermer basamakları yeni silinmişti.
C) Altın heykeller, özel dolaplara yerleştirilmişti.
D) Muavin ''pamuk eller cebe" diye bağırdı.
E) Sağlam kafa sağlam vücutta bulunurmuş.
A) Ciltlenmiş kitapları konularına göre rafa dizdi.
A) Ciltlenmiş kitapları konularına göre rafa dizdi.
B) Köy yolunun çıplak tepelerle çevrili iki yanında ev yoktu.
C) Konuların ayrıntısına inerek çalışmıştı bu sınava.
D) Her yeni yapıtın üzerine geçmişin gölgesi düşer.
E) Telefonu çevirince dünyanın öbür ucundaki kardeşiyle konuşabiliyordu.
A) Burada oturanların çoğu, işe yürüyerek gider.
A) Burada oturanların çoğu, işe yürüyerek gider.
B) Seni her gördüğümde kardeşimi hatırlıyorum.
C) Mutfak, yemek masasını alamayacak kadar dardı.
D) Ayla, çiçekleri cam vazoya yerleştirdi.
E) Sabahları gazetelere şöyle bir göz atarım.
A) Akşam olunca evinin yolunu tutardı.
A) Akşam olunca evinin yolunu tutardı.
B) Hiç düşündün mü, böyleleri nasıl sokak çocuğu olur?
C) Yücel, mutfak bölümüne geçmiş, bulaşık yıkıyordu.