Tasavvuf. 12 BİBLİyografya: 15



Yüklə 1,19 Mb.
səhifə39/40
tarix27.12.2018
ölçüsü1,19 Mb.
#86802
1   ...   32   33   34   35   36   37   38   39   40

c) İman ve Günah Meselesi. Kaynaklar imanın tarifi konusunda Ahmed b. Han-bel'e iki görüş atfeder: 1. İman söz ve amelden ibarettir; 2. İman kalp ile tas­dik, dil ile ikrar ve uzuvlar ile ameldir (Abdullah b. Ahmed b Hanbel. s 81 ; Ta-bakâlü'l-HanâbiIe, I, I 30; Tcmîmî, II, 30!). Bu tariflerden ikincisinin ona ait olma­sı daha kuvvetli bir ihtimaldir. Çünkü onun, kalbiyle tasdik ve diliyle ikrar edip itaati terkeden kimseye "imanı ek­sik mümin" nazarıyla Öakması lEbû Ya'­lâ, s. 188), kalp ile tasdiki imanın rükün­lerinden biri olarak kabul ettiğini gös­termektedir. Buna göre o, imanı, gönül­den samimi bir şekilde inanıp bağlan­ma, bu inancı dil ile ifade etme. inanıp dil ile ifade edilenin gereğini hayata hâ­kim kılarak bilfiil uygulama şeklinde üç unsurdan ibaret saymıştır. Kur'an'da imanın arttığını bildiren âyeti ise (el-Feth 48/41 imanın iyi amel ile artıp kötü amel ile eksileceği şeklinde yorumlamıştır.

85

AHMED b. HAIMBEL



Nitekim Kur'anda iman ile amel-i sâli-hin daima birbirini tamamlar mahiyette zikredilmesi (en-Nisâ 4/124; el-isrâ 17/ 19), bu görüşün doğruluğunun bir baş­ka delili sayılabilir. Ahmed b. Hanbel'in amelin imana dahil bir unsur olduğunu ısrarla savunmasındaki asıl gaye, kâmil bir iman için kalbin tasdikini yeterli gören Mürcie'yi reddetmek olmalıdır. O, amelin imandan bir cüz olduğunu kabul etmesine rağmen, imanı olduğu halde itaati terkeden kimseyi kâfir sayma­mıştır. Bu sebeple onun amel-i sâlihi kâmil mümin olmanın şartı olarak gördüğü söylenebilir. Nitekim insan için iman, İslâm ve küfür mertebeleri bulun­duğunu kabul etmiş, iman ile İslâm'ın ayrı ayrı şeyler olduğuna hükmetmiş ve ikrar ettiği halde itaati terkeden kişinin İslâm mertebesinde bulunduğunu söy­lemiştir (M. Ebû Zehre, s. 153).

İmanda istisnayı, yani "inşallah mü­minim" demeyi caiz gören (Abdullah b. Ahmed b. Hanbel, s. 82) İbn Hanbel'e gö­re küçük veya büyük günah işleyen bir müslüman dinden çıkmış olmaz. Çünkü Kur'an'da günah işleyenler de "mümin" kelimesinin kapsamına dahil edilmiştir (et-Tevbe 9/38). Ancak bunların tövbe etmeleri farz-ı ayındır. Tövbe etmeden ölenin durumu ise ilâhî iradenin tecellî­sine bağlıdır. Allah Teâlâ böylelerini di­lerse bağışlar, dilerse azap eder. Tekfir* konusunda Ahmed b. Hanbel'e iki farklı görüş nisbet edilir. 1. Allah'a şirk koş­mayan ve kıbleye yöneüp namaz kılan bir kimse tekfir edilemez. z. Allah'ın sı­fatları ve iman esaslarıyla ilgili konuların açıklanmasında Ehl-i sünnetten farklı yorumlar getiren bütün ehl-i bid'at fır­kaları tekfir edilir. Bu sebeple Allah'ın sıfatlarını gerçek mânasından saptırıp hadis kabul etmek, Kur'an'ın mahlûk olduğunu söylemek, rü'yetullahı inkâr etmek, kadere iman etmemek, Hz. Pey-gamber'in ashabına dil uzatmak İslâm'­dan çıkmayı gerektirir (Abdullah b. Ah­med b. Hanbel, s. 10, 71, 104-105, 1 19, Dâ-rimî, er-Red "ale'l-Cehmiyye, s. 101, 102, Tabakâtul-Hanâbiie, 1, 26-27, 132, 142, 145). Bu görüşlerden ikincisinin Ahmed b. Hanbel'e ait olması uzak bir ihtimal­dir. Zira Ehl-İ sünnet akidesini savunan birinin, savunduğu zümrenin görüşüne uygun olarak ehl-i bidati tekfir etme­mesi gerekir. Gerçi onun, daha çok bid­at fikirlerini müdafaa eden ve bunun öncülüğünü yapanları tekfir ettiği riva­yet ediliyorsa da {Tabakâtü'l-Hanâbile, I,

95) böyle bir anlayışı dahi Ehl-İ sünnet çoğunluğunun görüşü ile bağdaştırmak mümkün değildir. Ahmed b. Hanbel'e ait olması daha kuvvetli bir ihtimal olan birinci görüş de Ehl-i sünnet prensipleri açısından pek tutarlı görünmemekte­dir. Çünkü burada bir taraftan günah işleyen kimsenin tekfir edilemeyeceği belirtilirken diğer taraftan namazı ter-kedenin kâfir olacağı ifade edilmekte­dir. Halbuki Ahmed b. Hanbel büyük günah işleyen kimsenin tekfir edileme­yeceğini söylerken nefsine zulmedenle­rin de (cennet için] seçilmiş kutlar arası­na gireceğini bildiren âyeti [el-Fâtır 35/ 32) delil göstermiştir (Temîmî, II, 303). Namazı terkeden kişi nefsine zulmet­miş sayılacağına göre, iman sahibi ol­duğu için onun da seçilmiş kullar arası­na girmesi gerekir. Namaz kılmayanı kâfir kabul etmek, İbn Hanbel'in günah konusundaki görüşünü ispat etmek için getirdiği delil ile çelişiyorsa da o, ko­nuyla ilgili hadisleri sahih görerek ve muhtemelen namaz kılmayı mümini kâfirden ayıran bir alâmet telakki ede­rek bu görüşü benimsemiş olabilir.

3. İmamet ve Tafdîl.

İbn Hanbel'e göre müslümanların din ve dünya işlerini yürütecek bir imam (halife) seçmeleri gerekir. İmamın. Hu-lefâ-yi Râşidîn'in seçilme şekillerinden biriyle belirlenmesi mümkün olmakla birlikte ehlü'1-hal ve'1-akd'in tensibiy-le seçilmesi daha uygundur. İmametin Kureyş'e ait ve yukarıda belirtilen seçim yollarından biriyle belirlenmesi gerekli olmakla birlikte, onu zorla elde eden kişi fitneye sebep olmamak için meşru halife kabul edilir. Bundan dolayı Muâ-viye de meşru halifedir lEbü Yala el-Fer-râ, s. 238; Tabakâtü't-Hanabile, I, 108).

Muhammed Ebû Zehre, Ahmed b. Han-bel'in. hilâfetin herhangi bir Arap soyu­na tahsis edilmesini gerekli görmediği­ni belirtirse de {İbn Hanbel, s. 1621 bu ona atfedilen görüşlere uymamaktadır.

Hulefâ-yi Râşidîn'in fazilet dereceleri imamet sırasına göredir. Fazilet sırasın­da daha sonra Zübeyr, Talha, Abdur-rahman b. Avf. Bedir Savaşfna iştirak edenler ve hicret sırasına göre diğer ashap yer alır.

Ahmed b. Hanbel itikadî konularda genellikle Ebû Hanîfe. İmam Mâlik ve Şafiî ile benzer görüşleri paylaşmıştır. Fakat namaz kılmayanı tekfir etmek gerçekten ona ait bir görüş ise bu gö­rüşüyle o diğer üç mezhep imamından ayrılmış olmaktadır. Ameli imandan bir cüz kabul etmek, İman ve İslâm'ın ay­rı ayrı dinî mertebeler olduğunu savun­makla Ebû Hanîfe'den, Allah'ın zâtıyla âlemin üstünde ve yaratıklarından uzak­ta olduğunu benimsemekle de Eş'ariyye ve Mâtürîdiyye kelâmcılarından ayrılır.

Ahmed b. Hanbel akaidde Selefıyye'ye öncülük etmiş ve bu mezhebin imamı sayılmıştır. Görüşlerini kendisinden son­ra her asırda savunan taraftarları var olagelmiştir. Ebû Saîd ed-Dârimî, İbn Huzeyme. BeyhakT. Ebû Ya'lâ el-Ferrâ, İbn Ebû Yala, İbnü'l-Cevzî. İbn Teymiy-ye, İbn Kayyim. İbn Ebü'l-İz. İbn Kudâ-me onun görüşlerini benimseyen meş­hur âlimlerden bazılarıdır. O. Selefıyye dışında Sünnî kelâm âlimlerine de etkili olmuştur. Bizzat Eş'arî, kendi üzerinde­ki tesirini eserlerinde açıkça ifade et­mektedir lel-İbâne, s. 20). Sübkîde Eşa-rfnin Ahmed b. Hanbel'den etkilendiği­ni çeşitli nakillerle teyit eder [Tabakat

IV. 2361 '

Ahmed

b Hanbcl'in



rurbesıırr

minyatürü

Bettin ı

Men&zıl-i

defrr-ı

Irakeyn.


]U Krp..TY

5964,vr. 53hı|

86

AHMED HASÎB EFENDİ



BİBLİYOGRAFYA:

Ahmed b. Hanbel. er-Red 'ale'z-Zenâdıka ue'i-Cehmiyye ('Aka 'ıdü's-selef içinde, nşr. Ali Samı en-Neşşâr —Ammâr Tâlibî), İskenderiye 1971, s. 53-34, 60, 72, 73-75, 90, 91-92, 100, 101, 102; a.mlf.. Kitâbü 's-Sünne (nşr. Muham-med b. Saîd Besyûnî), Beyrut 1405/1985, s, 10, 25, 36, 43, 70-71, 81, 104-105, 119, 121, 175; Dârimî, er-Red Qale'l-Cehmiyye (nşr Gösta Wıtestam|, Leiden 1960, s. 101, 102, 103; a.mlf., er-Red 'ale'l-Mensî (*Akâ 'idü's-se->e/içindel. s, 467-468; Buhârî, Halku erali'l-'ibSd i cAkâ'îdü's-selcf içinde], s. 154, 199; Ebû Dâvûd, MesA'îlü'lİmâm Ahmed b. Han-be/lnşr. M. Rcşld Rızâ), Kahire 1353, s. 262; ibn Kuteybe, et-İhütâf fi'1-tafz {'Aka'idu's-selel içinde), s. 247-248; Abdülvâhid b. Abdülazîz et-Temîml. İ'tikâdü'l-tmâmi'l-münbel Ebl'Ab-diliSh Ahmed b. Hanbel [Jabakâtö'l-Hanâbile içinde], II, 249, 293, 294, 295, 296, 298, 300, 301, 302, 303; Eş'arî, el-ibSne (Fevkıyye). s. 20-21; Ebû Nuaym. Hilye, IX, 196, 200-201, 217; Beyhakî. el-£smâ3 ue'ş-ştfât, Beyrut 1405/ 1985, s. 304, 338, 339; Ebû Ya'lâ el-Ferrâ, el-Mu'temed İt usûli'd-dîn (nşr Vcdi' Zeydân Haddâd), Beyrut 1974, s. 62, 84, 165, 188, 238; Hatîb. Târîhu Bağdâd, IV, 423; Ebü'l-Yüsr el-Pezdevî, (lşûtü'd-dînfr\$î Hans Pcter Linss), Kahire 1383/1963, s. 253; Gazzâlî, ihya', L 103-104; Tabakâtul-Hanâbile, 1, 13, 17, 26, 27, 29, 47, 56, 62, 75, 76, 95, 108, 130, 132, 142, 144, 145, 242; İbnü'l-Cevzî. Menâktbü't-İmâm Ahmed b. Hanbel (nşr Abdullah b Ab-dülmuhsin et-Turkî—Alı Muhammed Ömer I, Kahire 1399/1979, s. 155, 203; İbn Teymiyye, Mecmu'âtü'rıesâ'il, III, 396; a.mlf., el-İkiîl fi'l-müteşâbih ue't-te*üil [Mecmu 'u fetdvâ içinde), XIII, 295; a.mlf. Muuâfakatü şahîhil-menküt, Beyrut 1405/1985, I, 71; Zehebî. A'lâmü'n-nübetâ\ XI, 253, 261, 263, 273, 286, 288, 291, 313-315; Sübkî. Taba kât. II, 47-48, 55, 223; IV, 236; İzmirli. Yeni İlm-i Kelâm, I, 78, 109; M. Ebû Zehre, İbn Hanbel, Kahire 1981,

s. 133, 138, 162. m

İM Yusuf Şevki Yavuz

f AHMED HASÎB EFENDİ

(ö. 1166/1752-53)

Silkü 1-leâli Âli Osman

adlı manzum Osmanlı tarihi ile tanınan

âlim ve müderris.

L

Mü'minzâde adıyla da tanınan Ahmed Hasîb Efendi Bursa'da doğdu. Medrese tahsilinden sonra 1120'de (1708-1709) zamanın meşhur müderrislerinden Sü­leyman Efendiye muîd* oldu. 1129'da (1716-17) Şeyhülislâm Ebü İshak İsma­il Efendi tarafından imtihan edilerek Esediyye Medresesi'nde vazifeye başla­dı -. daha sonraları çeşitli medreseler­de müderris olarak hizmet etti. Nisan 1735'te Bosna'ya tayin edildi. Tokat. Kayseri ve Manisa'da kadılık yaptı. Ma-



nisa'da kadı iken azledildi. İstanbul'a

geldikten bir süre sonra vefat etti.

Eserleri, l. Silkü'l-leâli Âli Osman. "Tevârîh-i Âl-i Osman" türünde man­zum olarak kaleme alınan hacimli bir eserdir; aruzun "mefâîlün mefâîlün me-fâîlün mefâîlün" kalıbıyla yazılmıştır. Yaygın olarak Silkü'l-leâli Âli Osman şeklinde tanınan eserde Fâtih devri şa­irlerinden, tabiplerinden, şeyhlerinden, vüzerâ ve ümerâsından, bazı tarikat eh­linin menâkıbından ve Fâtih devrinde tamir edilen cami, türbe gibi binalar­la bazı yeni yapılardan bahsedilir. Ge­libolulu Âirnin Künhü'I-ahbâr'ı ve Taş-köprizâde'nin eş-Şakâ3iku'n-nucmâniy-ye'si bu eserin kaynaklarındandır. SH-kü'l-leâl"\n bilinen üç nüshasından Sü-leymaniye Kütüphanesi"nde (Halet Efen­di, nr. 596) kayıtlı olanı müellif hattıdır. Diğer iki nüsha ise İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi'ndedir (TY, nr. 104 ve 4132). 2. Ravzatü'l-küberâ. Hadîkatü'l-vüze-

Ahmed Hasîb Efendı'nın Edirne vak'ası'nı anlatan zatü'l-küberS adlı eserinin ilk sayfası (iu Kıp..TV. nr ar>

•J-f^Ş-s^jJV^f,^,,,^-;,-^^

il 1


râ'ya zeyil olarak kaleme alındığı söy­leniyorsa da eser aslında 1703 Edirne Vak'ası'nı anlatmaktadır. Müellif hat­tı olan nüsha Murat Molla Kütüphane-si'nde (nr 1437; bu numara TCYK'de yan­lış verilmiştir), diğer bir nüshası da İs­tanbul Üniversitesi Kütüphanesinde (TY, nr. 85) kayıtlıdır. 3. Mecmûa-i Tevârih. Hekimoğlu Ali Paşanın 15 Safer 1155 (21 Nisan 1742) tarihinde tekrar sadâ­rete gelmesi münasebetiyle söylenen kaside, gazel, tebrik gibi şiir ve yazıla­rın onun isteği üzerine bir araya getiril­mesinden oluşmuştur. Bu mecmuada pek çok kişinin yanı sıra Ahmed Hasîb Efendi'nin de tarihleri vardır. Eserin müellif hattı olan tek nüshası Süleyma-niye Kütüphanesi'nde (Esad Efendi, nr. 3388) kayıtlıdır. Bursalı Mehmed Tâhir eseri görmediği için onu gazavatnâme sanmış (III, 144), Babinger de eser hak­kındaki bilgileri ondan aynen naklet-ımiştir (s. 286). 4. Dergehnâme. Ahmed Hasîb Efendi'ye izafe edilen ve İstan­bul'da mevcut doksan yedi tekkeden bahseden mesnevi tarzındaki bu eser 129 beyittir. Kaynaklar her ne kadar bu eseri Ahmed Hasîb Efendi'nin yazdığını belirtiyorlarsa da manzumede şair ken­di adından Hasîb olarak değil Hâsib olarak bahsetmektedir; bu da manzu­menin Hâsib adlı bir başka kişi tarafın­dan yazıldığını gösterir. Osmanlı Mü-eîliflen, aynı yıl ölen Ahmed Hâsib ad­lı başka birinden daha bahseder ki bu manzumenin yazarı olması çok muhte­meldir (II, 1401, Eserin yazılışından bir asır sonra Kethüdâzâde Arif Efendi'nin |ö. 1848) menâkıbını toplayan Muzıka-i Hümâyun hocalarından Emin Efendi, yeni kurulan on tekkenin adlarını da Dergehnâme'ye ekleyerek menâkıb-nâmenin sonuna koymuştur. Kethüdâ­zâde Arif Efendi'nin menâkıbı Kethü­dâzâde Efendi'nin Terceme-i Hâline Zeyl-i Âcizânemdir adıyla basılmıştır (İstanbul 1305). Dergehnâme bu eserin 319-329. sayfalan arasındadır. Dergeh-ndme'nin Esad Efendi nüshasının (nr. 3465) başındaki bir nottan Ahmed Hâsib Efendi'nin bu eser karşılığında Bosna mevleviyetini elde ettiği, ayrıca hediye olarak bir at ile bir de Kur'ân-ı Kerîm aldığı anlaşılmaktadır. Babinger bu eserden bahsederse de ne baskısını ne de yazmasını görmüştür. Günay Kut, manzumenin ikisi Atatürk Kütüphane­si'nde (Belediye Yazmaları, nr. 043, s. 200-208; Osman Ergin Yazmaları, nr. 56!, s. 208-210 ve 213-217), biri de Süleyma-niye Kütüphanesi*nde (Esad Efendi, nr. 3465, vr. 65b-68a) olmak üzere üç yazma nüshasını tesbit etmiştir.

87


1 Lisânü'l-Arab, "hlk" md.

2 bk. E-l2 Fr.l, I, 336.

3 bk. el-Enam: 6/29; Yasîn: 36/78. el-Câsiye: 45/24.

4 Zevzenî, s 82.

5 Zevzenî, s. 115.

6 Zevzenî, s. 178.

7 Le Dogme et la Loi de İlslam, s. 4, 11

8 bk. Âl-i İmrân: 3/103.

9 Müslim, “Misafi­rin” 139.

10 eş-Şuarâ: 26/ 137; el-Kalem: 68/4.

11 et-Tîn: 95/4.

12 el-Hicr: 15/ 29.

13 eş-Şems: 91/ 9-10.

14 el-Ahzâb: 33/36.

15 Ebû Dâvûd, “Akziye”, 12.

16 Buhârî, “Ahkâm”, 4, 43; Müslim, “İmâre”, 34, 38.

17 Buhârî, “İmân", 39; "Büyü1", 2; Müslim, "Müsâkât", 107, 108

18 el-Bakara: 2/169.

19 el-Furkân: 25/43; el-Câsiye: 45/23.

20 el-Bakara: 2/170-171.

21 İbrâhîm: 14/7.

22 el-Mâide: 5/91.

23 el-Enbiyâ: 21/105.

24 bk. Buhârî, "Fiten", 17; Müslim, "Birr", 49, Dârimî, "Rikâk", 56, Müsned, V, 173, 177, 289.

25 Müsned, I, 398.

26 Müslim, “Birr”, 14, 15; Tirmizl, “Zühd”, 52; Müsned, IV, 227.

27 en-nefsü'Hevvâme.

28 el-Kıyâme 75/2,

29 el-Mâide 5/13; ez-Zümer 39/22.

30 el-Kasas 28/83-84; Tâhâ 20/15; Gâfir 40/17; el-Câsi­ye 45/27.

31 el-Bakara 2/165.

32 el-Mâide 5/ 119.

33 et-Tevbe 9/72; el-Hadîd 57/27.

34 el-Hucurât 49/7-14.

35 er-Ra'd 13/28.

36 Âl-i İmrân 3/135.

37 Hûd 11/112; eş-Şûrâ: 42/15; el-İnsân 76/8-9.

38 Mustafa Çağrıcı, Türkiye Siyanet Vakfı Ansiklopedisi, İstanbul, 1989: 2/1-3. TDAY Belleten 1963, s. 89-115.

39 Risale fi'I-kader, s. 20.

40 a.g.e., s. 22.

41 Bağdadî, s. 211.

42 Kâdî Abdülcebbâr, el-Muhtt bi't-tekltf, s. 19.

43 Şehristânî, Nihâyetü'l-ikdâm, s. 397-398; Kâdî Abdütcebbâr, et-Muğnî, Vl/l, 177-178; Vl/2, s 132.

44 el-Muğnî, VI/ 1, s. 20-221.

45 Kâdî Abdülcebbâr, Şerhu'l-Uşûli'l-hamse, s. 400.

46 Hayyât, s. 12.

47 halku'l-Kur'ân.

48 el-Lümac, s. 125.

49 et-Temhîd, s. 971.

50 Cüveynî, el-Aktdetü'n-Nizâmiyye, s. 26-27; Gazzâlî, el-Müstaşfâ, I, 48-49.

51 s. 304-308. 309-321.

52 Eş'arî, Makâlât, s. 136.406,417,542,

53 Makâ­lât, s. 293.

54 Cüveynî, el-İrşâd, s. 203-205.

55 Şehristânî, et-Milei, I, 98.

56 s 43-46, 49-50.

57 Şehristânî, el-Milel, l, 98-99.

58 İhya: 3, IV, 6-7.

59 Kitâbü't-Teuhîd, s. 216.

60 a.g.e., s. 216.

61 Kitâbü't-Teuhîd, s. 170.

62 a.g.e., s. 308.

63 a.g.e., s. 239.

64 a.g.e., s. 226, 239, 309-312.

65 Şerhu esmâillâhi'l-hüsnâ, s. 250.

66 Kitabü't-Teuhîd, s. 221-222.

67 bk. a.g.e., s. 360.

68 bk. Elr., I, 720.

69 Mustafa Çağrıcı, Türkiye Siyanet Vakfı Ansiklopedisi, İstanbul, 1989: 2/3-6.

70 Buhârî, “Et'ime”, 23; Müs­lim, “Zühd”, 22; Müsned, V, 233, 260, 267.

71 el-Fetih 48/19-20.

72 en-Nisâ 4/941.

73 Mukaddime, III, 1097-1098.

74 Ali Sâmî en-Neşşâr, İli, 62.

75 Ali Sami en-Neşşâr, III, 30.

76 Sühreverdî. s. 130, 149, 151.

77 er-Ri'âye li-hukükıllâh'ı, Kelâbâzrnin et-Tacarruf li-mezhebi ehli't-taşavvufu. Ebû Tâlib el-Mekkî'nin Kütü'I-kulûb'u, Serrâc'ın el-Lüma.

78 Hücvîrî, I, 237-239; Herevî, s. 23.

79 Ebû Nuaym, II, 143.

80 Buhârî, "Zekât", 30, "Şavm", 54, 55, "Edeb", 33; Müslim, "Zekât", 54, "Şıyâm", 182, 192; Tirmizî, "Kıyamet", 60.

81 Muhibbî, 111, 148.

82 Keşfü'l-mahcûb, I, 237.

83 et-Fethu'r-rabbânî, s. 193.

84 Keşfü'l-mahcûb, I, 363.

85 İhyâ: 3, IV, 190.

86 a.g.e., IV, 248.

87 Goldziher, s. 139.

88 Kütü'l-kulüb, II, 22-23; İhyâ IV, 286-287.

89 bk. Le Dogme et la Loi de I'İslam, s. 125.

90 el-Lüma s. 527-529.

91 Ebû Nuaym, II, 359.

92 Keşfü'l-mahcûb, I, 233.

93 Ebû Nuaym, Vlll, 98.

94 Sülemî, s. 65.

95 Dârimî, "Nikâh", 3; Müsned, VI, 226.

96 Buhârî, "Nikâh", I; Tirmizî, "Nikâh", 1; İbn Mâce, "Nikâh", !; Müsned, V, 163, 421.

97 Ebü Nuaym, II, 365.

98 Keşfü'l-mah­cûb, 11, 611.

99 Keşfü'l-mahcûb, II, 427.

100 İhya: 3, III, 27.

101 Keşfül-mahcûb, II, 427.

102 Kuşeyrî Risalesi, s. 365.

103 a.g.e., s. 364-365.

104 a.g.e., s. 366.

105 Sülemî, s. 2-5.

106 Keşfü'l-mahcûb, I, 2 11.

107 et-Tasarruf, s. 64.

108 Kuşeyrî Risalesi, s. 102.

109 Gazzâlî, İhya', IV, 264.

110 Menâzlü 's-sâ’irîn, s. 51.

111 Kuşeyri Risalesi, s. 121.

112 İhyâ', IV, 5-7, 247-248, 254-259.

113 Keşfü'l-mahcûb, II, 537.

114 ayrıca bk. TARİKAT, TA­SAVVUF. Mustafa Çağrıcı, Türkiye Siyanet Vakfı Ansiklopedisi, İstanbul, 1989: 2/6-9.

115 Mustafa Çağrıcı, Türkiye Siyanet Vakfı Ansiklopedisi, İstanbul, 1989: 2/9.

116 yk. bk..

117 Mehmet Aydın, Türkiye Siyanet Vakfı Ansiklopedisi, İstanbul, 1989: 2/10.

118 Resâ'il, II, 376.

119 el-Mün-kız mine'd-dalâl, s. 99-100.

120 bk. El2 (ing.), I, 325-329.

121 Mehmet Aydın, Türkiye Siyanet Vakfı Ansiklopedisi, İstanbul, 1989: 2/10-12.

122 geniş bilgi için bk. AKIL,

123 Fârâbî bu aklı “er-Rûhü'l-emîn” yani Cebrail ile aynı sayar; bk. es-Siyâsâtü'l-medeniyye, s. 83; et-Medîne-tu’l-fâzıla, s. 118-119.

124 el-Medînetü'l-fâzda, s. 98, 99, 102.

125 en-Necât, s. 295; Risale adhauiyye fî emri'l-me'âd, s. 120-121.

126 Mehmet Aydın, Türkiye Siyanet Vakfı Ansiklopedisi, İstanbul, 1989: 2/12-13.

127 Mehmet Aydın, Türkiye Siyanet Vakfı Ansiklopedisi, İstanbul, 1989: 2/14.

128 bk. GAL, İt, 270; Elr., I. 722.

129 Kayseri 1334. Hüsamettin Erdem, Türkiye Siyanet Vakfı Ansiklopedisi, İstanbul, 1989: 2/14.

130 Hüsamettin Erdem, Türkiye Siyanet Vakfı Ansiklopedisi, İstanbul, 1989: 2/14.

131 Ahlâk-ı Alâî, s. 10.

132 nr. 820/966.

133 bk. İA, VI, 710.

134 Bulak 1248.

135 bk. İÜ Ktp. TY, nr. 1697; İÜ Ktp., Müze Kısmı, nr. 60; Süleymaniye Ktp., Hamidiye, nr. 647.

136 İstanbul 1315, 1318.

137 bk. İA, VI, 710)

138 Ahmet Kahraman, Türkiye Diyanet Vakfı Ansiklopedisi, İstanbul, 1986: 2/15-16.

139 Ahmet Kahraman, Türkiye Diyanet Vakfı Ansiklopedisi, İstanbul, 1986: 2/16.

140 bk. Nefîsî, I, 267.

141 Pratical Ph'dosophy of the Muhammadan People, London 1839; Lahor 1895. M. Nazif Şahinoğlu, Türkiye Diyanet Vakfı Ansiklopedisi, İstanbul, 1986: 2/16.


Yüklə 1,19 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   32   33   34   35   36   37   38   39   40




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin