TİCARET HUKUKU
Ticaret hukuku, kişiler arasındaki ticari ilişkileri düzenleyen hukuk kurallarını içeren ve Borçlar Hukukunun alt dallarından biri olan bir hukuk branşıdır. Ticaret hukuku medeni hukukla da yakından bağlantılıdır. Medeni hukuk kişiler arasında günlük hayattaki ilişkileri (ticari işletmeyle ilgili olmayan ilişkiler) düzenlerken, ticaret hukuku ticari işletmeyle ilgili olanları düzenler. Bu sebepledir ki, “Türk Ticaret Kanunu, Türk Medeni Kanunu’nun ayrılmaz bir cüzüdür.”
Ticaret hukukumuzun temel kaynağı, 1956 tarihli Türk Ticaret Kanunu’dur. Türk Ticaret Kanunu, 10 maddelik bir başlangıç kısmından sonra beş kitaba ayrılır: Ticari İşletme, Ticaret Şirketleri, Kıymetli Evraklar, Deniz Ticareti ve Sigorta Hukuku.
TİCARİ KAİDELER VE UYGULAMA SIRASI :
-
Âmir Hükümler:
Özel hukukumuzda hâkim olan irade serbestisini sınırlayan âmir hükümler tatbik edilir. Örneğin, bir ticari borç için TTK Madde 8 uyarınca serbest tayin edilebilen faiz oranı, âmir kanun hükümlerini aşacak şekilde tespit olunmuşsa, mukavele hükmü değil, âmir kanun hükümleri uygulanır. Örneğin, kaçakçılık yapmak üzere yapılan bir anlaşma âmir kanun hükümlerini ihlâl ettiğinden muteber olmaz.
-
Mukavele Hükümleri :
BK 19’a göre, âmir kanun hükümlerine ve ahlâk ve adaba aykırı olmamak şartıyla, taraflar mukavelenin kanun ve şartlarını diledikleri gibi tespit edebilirler.
-
Tefsiri Hükümler :
Bir konuda âmir kanun hükmü yoksa ve anlaşma yapılmamışsa tefsiri kaideler uygulanır. Örneğin, kolektif şirkette idarenin hangi ortakta olduğu açıkça belirtilmemişse, her ortak kanunen idareci sayılır. Poliçede vade gösterilmemişse senet görüldüğünde ödenir.
-
Ticari Örf ve Âdet :
Kapatılmış faturanın fatura bedelinin ödendiğine dair delil teşkil etmesi, ticari örf ve âdet icabıdır. Ancak ticari örf ve âdetlerin uygulanabilmesi için, ya tüm tarafların tacir olması ya da tacir olmayan tarafın bu örf ve âdetleri bilmesi veya bilebilecek durumda olması gerekir.
-
Genel Hükümler :
Âmir hükümler, mukavele, tefsiri kaideler ve örf ve âdet bulunmayan hallerde ihtilâf genel hükümlere (Medeni Kanun ve Borçlar Kanunu) göre halledilir.
Örf ve âdet kaideleri : Yazılı olmayan, fakat uzun zaman tatbik edilmesi sonucunda kanun kuvveti kazanmış bulunan örf ve âdet kaideleri ve teamüller.
Ticari işler : 1) Bir ticari işletmeyi ilgilendirsin ya da ilgilendirmesin, Türk Ticaret Kanunu’nda tanzim edilen işler ticari işlerdir. Örneğin, kambiyo senetlerinin tanzimi, ciro ve tediyesi gibi. 2) Ticaret Kanunu’nda düzenlenmeyen, fakat bir ticari işletmeyi ilgilendiren işler.
Ticari Davalar :
“Her iki taraf için ticari sayılan hususlardan doğan hukuk davaları ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın :
-
Ticaret Kanunu’nda;
-
Medeni Kanun’un belirli maddelerinde (rehin karşılığı ikraz hükümleri);
-
Borçlar Kanunu’nun belirli maddelerinde;
-
Alameti farika, ihtira beratı ve telif haklarına ilişkin mevzuatta;
-
Ticarete mahsus yerlerle ilgili özel hükümlerde ve
-
Bankalar ve Ödünç Para Verme İşleri Kanunlarında
düzenlenen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Ancak ticari işletmeleri ilgilendirmeyen havale, vedia ve telif hakkı davaları istisnadır.”
TİCARİ İŞLETME
“Ticarethane veya fabrika veya ticari şekilde işletilen diğer müesseseler ticari işletme sayılır.”
Ticari işletmenin tanımı =
İktisadi faaliyetler, gelir temin etmek amacıyla yapılan bütün işlerdir. Her ticari işletme bir iktisadi faaliyettir, fakat her iktisadi faaliyet bir ticari işletme değildir. Ticari işletme, gelir sağlamak amacıyla kurulmuş, sürekli, bağımsız ve esnaf faaliyetlerini aşan faaliyetler anlamına gelir.
Ticari teşebbüs, piyasada mal veya hizmet üreten, pazarlayan ve satan gerçek ve tüzel kişileri ve bağımsız karar verebilen ve ekonomik bir bütün oluşturan birimler anlamına gelir.
İktisadi işletme kavramı, gelir temin etmek amacıyla emek ve sermayenin müstakil bir organizasyon oluşturacak şekilde birleşmesi ve faaliyete geçmesidir.
Ticari işletmelerin çeşitleri:
İşletme büyüklüğü temel alınarak yapılacak bir ayrıma göre büyük işletmeler ve küçük ve orta boyutlu işletmeler olarak; iş kolu esasına göre endüstri, ticaret ve hizmet işletmeleri olarak; ürettikleri malların niteliğine göre üretim malı üretenler ve tüketim malı üretenler olarak; sahipliğine göre özel sektör ve kamu sektörü işletmeleri olarak; hukuki yapısına göre ise tek kişi işletmesi, âdi ortaklık, şahıs şirketleri, sermaye şirketleri ve kooperatif işletmeleri olarak sınıflandırma yapmak mümkündür.
TTK’na göre, büyüklüklerine göre esnaf işletmeleri ve ticari işletmeler olarak, faaliyet alanlarına göre ise fabrika, ticarethane, zirai işletme ve sanatsal işletmeler olarak sınıflandırma yapılabilir.
Fabrika tanımı:
TTK Madde 12: “Ham madde veya diğer malların makine veya başka teknik vasıtalarla işlenerek yeni veya değerli ürünler meydana getirildiği yere fabrika denilir.”
Ticari işletmenin unsurları :
-
Şahıs unsuru : Ticari işletme emek ve sermayenin örgütlenmesi anlamına geldiğine göre, insan gücünün bulunması gerekir.
-
Mamelek unsuru : Maddi ve gayri maddi mal ve haklardan meydana gelen malvarlığı bulunmalıdır.
-
Gelir amacı bulunmalıdır.
Ticari işletmenin nitelikleri :
-
Devamlılık (süreklilik): Tanımda geçen süreklilik kavramı, işletmenin arızi veya tesadüfi olarak değil, sürekli işletmek niyeti ve kastıyla açılması anlamına gelmektedir.
-
Bağımsızlık: Bu kavramın amacı, işletmenin kendisi ile şubeleri arasındaki ilişkiyi belirlemektir. Şubeler bağımsız olmadıkları için ayrı bir ticari işletme sayılmazlar. Tüm şubeleri ve merkeziyle birlikte ticari işletme bir bütün teşkil eder.
-
Gelir sağlama amacı: Bu kriter, işletmenin çeşitli yollarla ekonomik menfaat elde etme amacını güttüğü anlamına gelmektedir.
-
Esnaf faaliyetini aşma kriteri (işletmenin ticari muhasebeyi gerektirecek hacimde olması: Bu kriteri anlamak için esnafın ne anlama geldiğine bakalım.
Esnaf tanımı:
TTK Madde 17: “İster gezici olsun ister bir dükkanda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri.” Bu kişiler tacir sayılmazlar.
Ticari İşletmenin Merkezi ve Şubeleri:
İşletmenin idari, hukuki ve ticari faaliyetlerinin toplandığı yer işletmenin merkezidir. Her tacir, işletmesini ve bazı ilgili hususları işletme merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret siciline tescil ettirmek zorundadır. Her işletmenin bir merkezinin bulunması zorunludur.
Ticari işletmenin tek merkezden yönetilemeyecek kadar büyümesi halinde, çeşitli yerlerde faaliyetini sürdürebilmek için şubeler açması zorunlu hale gelir.
(a) Şube merkezin bir parçasıdır. Şubenin ayrı bir tüzel kişiliği yoktur.
(b) Şube, dış ilişkilerinde bağımsızdır.
(c) Şubenin merkezden ayrı bir yerde bulunması gerekir.
(d) Şubelerin de bulundukları yerin ticaret siciline tescil edilmeleri gerekir. Tescil, şubenin açılmasından itibaren 15 gün içinde yapılır. Ayrıca, ticaret odasına da kaydolmaları gerekir.
(e) Şube, merkez ile aynı ticaret unvanını kullanır, ancak şube olduğunu belirtmek zorundadır.
(f) Merkezi yurtdışında bulunan işletmelerin Türkiye’deki şubelerinin başına tam yetkili bir ticari mümessil tayin etmeleri zorunludur.
(g) Ticari işletmenin devri halinde, şube de devredilmiş sayılır.
Ticari İşletme Rehni:
Bir tacir, aldığı krediler karşılığında gayrimenkullerini teminat gösterebilir. Bu, tapuya tescille kurulan bir rehindir ve buna “ipotek” denilir. Tacir, menkul mallarını da rehin verebilir, ancak bunun için ilgili menkul malların kural olarak alacaklıya teslim edilmesi gerekir. Buna “menkul rehni” denilir. Menkul rehni, ancak malların alacaklıya teslimiyle kurulur, fakat bu durum ticari hayatın gereklerine uygun değildir, çünkü tacir hem satın aldığı makineleri elinde tutarak işletmek, hem de bunları borcuna karşılık teminat göstermek ister. Bunun için,Ticari İşletme Rehni Kanunu çıkartılmıştır.
Ticari işletme rehni sözleşmesi, bir tarafta tacir veya esnaf olan rehin veren ile diğer tarafta banka, özel finans kurumları veya diğer kredi kuruluşlarından olan rehin alan arasında imzalanan bir sözleşmedir. Ticari işletme rehninin kapsamı içinde ticaret unvanı, işletme adı, makineler, araç ve aletler, motorlu nakil araçları, patentler, markalar, modeller, resimler ve lisanslar gibi sınai haklar bulunabilir.
Borçlu borcunu ödemediği takdirde, ticari işletme rehnine dahil olan unsurlar icra dairesi aracılığıyla satılarak nakde çevrilir. Elde edilen satış gelirinden borç ödenir.
Rehnin kaldırılmasına hukukta “rehnin fekki” adı verilir. Rehnin sicilden silinmesine ise “rehnin terkini” adı verilir.
TACİR
Tacir tanımı:
TTK Madde 14: “Bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.”
-
Hakiki şahıs (gerçek kişi) tacirler :
Bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseler.
“Küçük ve mahcurlara ait ticari işletmeyi onların adına işleten veli ve vasi, tacir sayılmaz. Tacir sıfatı, temsil edilene aittir. Ancak kanuni mümessil ceza hükümleri bakımından tacir gibi mesuldür.”
“Şahsi halleri veya yaptığı işlerin mahiyeti veya meslek ve vazifeleri itibariyle kanuni veya kazai bir yasağa” tâbi bulunan hakiki şahıslar, bu yasağa aykırı olarak bir ticari işletmeyi kendi adlarına işletirlerse, yasağa bakılmaksızın tacir sayılırlar.
Örneğin, devlet memurlarının, noterlerin ve avukatların ticaret yapması yasaktır.
“Ticaret yapmaları bir şahsın iznine veya resmi bir makamın ruhsatına tâbi olanlar” izin ve ruhsat almadan ticari işletme açmışlarsa tacir sayılırlar.
Örneğin, banka ruhsatı almak gibi.
“İster gezici olsunlar ister bir dükkan veya bir sokağın muayyen yerlerinde sabit bulunsunlar, iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildirler.”
“Eşlerin hiçbirisi, meslek veya iş seçiminde diğerinin iznini almak zorunda değildir. Ancak meslek ve iş seçiminde ve bunların yürütülmesinde evlilik birliğinin huzur ve yararları göz önünde tutulmalıdır.”
-
Hükmi şahıs (tüzel kişi) tacirler :
-
Ticaret şirketleri :
Kollektif, âdi komandit, anonim, limited, kooperatif ve hisseli komandit şirketler. Ticaret şirketleri, ticaret siciline tescille birlikte tüzel kişilik kazanırlar ve tüzel kişilik kazandıkları andan itibaren tacir sıfatına da sahip olurlar.
-
Ticari işletme işleten dernekler:
MK Madde 56: “Dernekler, en az yedi gerçek kişinin kazanç paylaşma dışında belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kişi topluluğudur.”
Burada sözü edilen, gayelerine varmak için bir ticari işletme çalıştıran derneklerdir. Kamu yararına çalışan dernekler bir ticari işletme işletseler bile tacir sayılmazlar (Bunun amacı, derneklerin iflasını önlemektir).
-
Özel kanunlarla kurulan teşekkül ve müesseseler :
“Kendi kuruluş kanunları gereğince, hususi hukuk hükümleri dairesinde idare edilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere, Devlet, Vilayet ve Belediye gibi kamu hükmi şahısları tarafından kurulan teşekkül ve müesseseler dahi tacir sayılırlar.”
“Teşekkül” : İktisadi Devlet Teşekkülü = Sermayesinin tamamı devlete ait olan ve iktisadi alanda ticari esaslara göre faaliyet göstermek üzere kurulan kamu iktisadi teşebbüsleri.
“Kuruluş” : Kamu İktisadi Teşekkülleri : Sermayesinin tamamı devlete ait olan ve tekel niteliğindeki mallar ile temel mal ve hizmetleri üretmek ve pazarlamak amacıyla kurulan, kamu hizmeti niteliği ağır basan kamu iktisadi teşebbüsleri.
“Müessese” : Sermayesinin tamamı bir İktisadi Devlet Teşekkülüne veya bir Kamu İktisadi Teşekkülüne ait olan ve ona bağlı olarak çalışan işletme veya işletmeler topluluğu.
-
Donatma İştirakleri :
“Birden ziyade şahsın müşterek mülkiyet şeklinde malik oldukları bir gemiyi, aralarında yapmış oldukları bir akit gereğince, hepsinin nam ve hesabına deniz ticaretinde kullanmaları halinde bir donatma iştiraki kurulmuş sayılır.”
“Tacirlere dair hükümler donatma iştiraki hakkında da uygulanır.”
“İki veya daha fazla kimse, içlerinden yalnız biri için veya hepsi için ticari sayılan bir iş nedeniyle diğer bir kimseye karşı müştereken borç altına girerlerse, mukavelede aksi kararlaştırılmadıkça, müteselsilen sorumlu sayılırlar. Ticari borçlara kefalet halinde, asıl borçlu ve kefil arasındaki ve kefiller arasındaki ilişkilerde de bu hüküm uygulanır.”
-
Alacaklının talep hakkının doğduğu an ve şartlarda müşterek borçluların her biri borcun tamamından sorumlu olmayı kabul etmişse, bunların sorumluluğu müteselsildir.
-
Alacaklı müteselsil borçluların hepsinden veya birinden borcun tamamen veya kısmen edasını istemekte serbesttir.
-
Borcun tamamen ödenmesine kadar bütün borçluların sorumluluğu devam eder.
Faiz:
“Ticari işlerde faiz oranı serbestçe tayin olunabilir.” Bazı istisnaları var.
“Aksine mukavele yoksa, ticari borcun faizi vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar”.
Faizin tanımı = Faiz, para alacağının medeni semeresidir.
Basit Faiz – Bileşik Faiz :
Basit faiz, bir alacağa belli bir zaman için işletilen faizdir. Sadece anaparaya işletilir. Bileşik faiz ise faizin faizidir.
Kapital Faizi – Temerrüt (Gecikme) Faizi :
Kapital faizi, bir alacağa kanunen veya iradi olarak vadeye kadar işletilen faizdir. Temerrüt (gecikme) faizi ise, zamanında ödenmeyen alacağa, vadeyi geçen günler için, kanuni veya iradi olarak işletilen faizdir.
İradi Faiz – Kanuni Faiz :
Bir alacağa tarafların mutabakatıyla tahakkuk ettirilen faiz iradi faizdir. Kanuni faiz ise, tarafların iradesi ve anlaşması olmaksızın, bir alacağa kanunen tahakkuk ettirilen faizdir. Örn. ticari işlemlerde, iradi olarak kararlaştırılmamış olsa bile, faiz işletilir.
FATURA:
Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere, emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari bir vesikadır.
“Faturayı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır.”
Bunun iki anlamı vardır :
-
Faturayı alan kimsenin faturaya sekiz gün içinde itiraz hakkı vardır. Bu itiraz vaki olmuşsa, faturayı tanzim edenin bu vesikanın doğru olduğunu ispat etmesi gerekir.
-
Mezkur müddet içinde itiraz yapılmamışsa, itiraz etmeyen kimse fatura içeriğini kabul etmiş sayılır.
AYIP İHBARLARI :
Ayıp ihbarları için üç ayrı süre vardır :
-
İki günlük ihbar süresi :
Emtianın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise, alıcı durumu iki gün içinde satıcıya bildirmeye mecburdur.
Bu süre, malın tesellüm edildiği günü takip eden ilk iş günü başlar.
-
Sekiz günlük ihbar süresi :
Ayıplar açıkça belli değil, ancak muayene sonucunda anlaşılabilecek nitelikte ise, alıcı bu muayeneyi teslim tarihinden itibaren 8 gün içinde yaptırmak ve yine bu süre içinde ihbarda bulunmakla yükümlüdür.
-
Altı aylık ihbar süresi :
Satılan malın ayıbı “adi bir muayene ile meydana çıkarılamayacak” nitelikte, yani ayıp ancak malın kullanılması suretiyle anlaşılabilecek tipte ise, ihbar süresi teslim tarihinden itibaren altı aydır.
İhbarların noter, telgraf veya iadeli taahhütlü mektupla gönderilmesi gerekir.
TİCARET UNVANI VE İŞLETME ADI
Her tacir, bütün ticari işlemlerini bir ticaret unvanı altında yapmaya ve evraklarını bu unvanı kullanarak imzalamaya mecburdur. Ticaret unvanı, tacirin ticari işletmesine ilişkin iş ve işlemleri yaparken kullandığı ada denir. Demek ki, ticaret unvanının fonksiyonu, tacirleri birbirinden ayırmaktır. Sadece tacirler ticaret unvanı kullanabilirler. Bir tacirin başka bir tacire ait ticaret unvanını haksız yere kullanması bir haksız rekabet eylemidir.
Ticaret unvanının ticaret siciline tescil ettirilmesi zorunludur. Her tacir, ticari işletmesini açtığı günden itibaren 15 gün içinde ticari işletmesini ve ticaret unvanını işletme merkezinin bulunduğu yerin ticaret siciline tescil ve ilân ettirmek zorundadır. Ayrıca ticaret unvanıyla birlikte kullanacağı imza örneğini notere tasdik ettirerek sicil memuruna vermesi gerekir. Buna, imza sirküleri denilir.
Ayrıca, her tacir ticaret unvanını işletmenin girişine herkesin kolayca görebileceği bir şekilde yazmak zorundadır. Ticaret unvanının gerçek durumu yansıtması ve aldatıcı, yanıltıcı veya yanlış izlenim uyandırıcı ya da başkalarının unvanları ile karışıklık (iltibas) yaratıcı nitelikte olmaması gerekir.
Ticaret unvanları, çekirdek kısmı ve ekler olmak üzere iki kısımdan oluşur. Çekirdek kısmı, ticaret unvanında bulunması zorunlu unsurları içerir ve her tacir türü için farklıdır. Ek kısmı ise, bazı haller hariç, kullanılması zorunlu olmayan unsurlardan oluşur,
Hakiki şahıs tacirlerde:
Hakiki şahıs tacirlerde, unvan işletmenin kime ait olduğunu gösterir. Bu nedenle, unvan tacirin ad ve soyadından meydana gelir. Örneğin, Ahmet Karabey Maden İşletmeleri. Bu kişiler, ticaret unvanlarına şirket anlamına gelecek ekler yapamazlar. Tacirin ölümü halinde, mirasçılar ticaret unvanını değiştirmeden ticarete devam edebilirler.
Âdi şirketin ticaret unvanı:
Âdi şirketlerin tüzel kişiliği olmadığı için, ortaklar bizzat kendileri tacir sayılırlar. Âdi ortaklıkların ticaret unvanı, genellikle ortaklardan birinin ad ve soyadını ve ortaklık ibaresini içerir. “Ali Ak ve Ortakları” gibi.
Hükmi şahıs tacirlerde:
-
Kolektif şirketin unvanı, ya tüm ortamların ad ve soyadları ya da ortaklardan en az birinin ad ve soyadı ile birlikte şirket nevini belirten bir ibareden meydana gelir. Kolektif şirketlere sadece gerçek kişiler ortak olabilirler. Örneğin, Metin Oktay ve Ortakları Kolektif Şirketi.
-
Komandit şirketlerde, iki tip ortak bulunur. Komandite ortaklar, şirketin borçları nedeniyle sınırsız sorumlu olan ve şirket işlerini idare eden ortaklardır. Komanditer ortaklar ise, şirkete sadece sermaye koyan ve şirket idaresine karışmayan pasif ortaklardır ve şirket borçlarından sorumlulukları sadece ödemedikleri sermaye borçlarıyla sınırlıdır. Komandit şirketin ticaret unvanı, komandite ortaklardan en az birinin ad ve soyadı ile birlikte şirket nevini gösteren bir ibareden meydana gelir. Örneğin, Hüseyin Çadırlı ve Ortakları Adi Komandit Şirketi.
Ticaret unvanında bulunan gerçek kişilerin ad ve soyadları kısaltılarak yazılamaz. Türkiye’nin herhangi bir yerinde aynı ticaret unvanı daha önce tescil edilmişse, sonrakine ayırt edici eklerin yapılması zorunludur.
-
Kooperatif, limited ve anonim şirketlerin unvanı, şirketin adı, uğraştığı konular ile şirketin nevini belirten bir ibareden oluşur.
Ticaret unvanı işletmeden ayrı olarak başkasına devredilemez.
Usulen tescil ve ilan edilmiş bulunan ticaret unvanını kullanma hakkı münhasıran sahibine aittir.
Türkiye, Cumhuriyet, Milli gibi kelimelerin ticaret unvanında kullanılması Bakanlar Kurulu’nun iznine tâbidir.
İşletme adı:
İşletme ile tacir arasında bir irtibat kurma amacını gütmeyen ve sadece bir işletmeyi benzeri işletmelerden ayırt etmeye yarayan ve işletmeyi tanıtma amacını güden bir isimdir. Örneğin, Konya Lezzet Lokantası. İşletme adını esnaflar da kullanabilirler, oysa ticaret unvanını sadece tacirler kullanır. Tacir istediği bir işletme adını seçip kullanmakta serbesttir. Ancak işletme adının da yanıltıcı, aldatıcı, karışıklık yaratıcı veya kamu düzenine aykırı olmaması gerekir.
TİCARİ DEFTERLER
Ticari işletmenin hesaplarıyla kanunlarda gösterilen diğer muamelelerinin kaydedildiği defterlere ticari defterler denir.
Ticari defterlerin tutulmasının amacı, tacir ve ticari muamelelerle ilgili kamu menfaatlerinin korunması, tacirin ve ticari işletmenin belli başlı işlerinin kamunun kontrolüne hazır bulundurulması ve devletin vergi hakkının emniyet altına alınmasıdır.
TTK Madde 66’ye göre “her tacir, ticari işletmesinin ekonomik ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her iş yılı içinde elde ettiği sonuçları tespit etmek amacıyla” defter tutmaya zorunludur.
-
Hakiki şahıs tacirler yevmiye defteri, envanter defteri ve defteri kebir ile işletmesinin “mahiyet ve öneminin gerektirdiği bütün defterleri” Türkçe olarak tutmakla yükümlüdür.
-
Ticari işletmenin hacmine göre, hakiki şahıs tacirler bu üç defter yerine sadece işletme defteri tutmakla yetinebilirler.
-
Hükmi şahıs tacirler de, hakiki şahısların tutmakla sorumlu bulunduğu üç defteri ve ayrıca karar defteri tutmakla yükümlüdürler.
-
Ayrıca, anonim şirketlerde pay defteri ve tahvil sahipleri defteri, genel kurul toplantı ve müzakere defteri ve yönetim kurulu kararları defteri; limited şirketlerde pay sahipleri defteri tutulur.
Tacirler, ticari defterlerini ve dayanak oluşturan diğer belgeleri on yıl süreyle saklamak zorundadırlar. Defterlerin kaybolması veya yanması, vb. halinde, tacir, mahkemeye başvurarak zayi belgesi almak zorundadır.
Tüm ticari defterlerin notere tasdik ettirilmesi zorunludur.
Yevmiye defteri (günlük defter), kayda geçirilmesi gereken muameleleri vesikalardan çıkararak tarih sırasıyla ve madde halinde yazmak için kullanılan defterdir. Yevmiye defterinin en azından şu bilgileri içermesi gerekir:
-
Madde sıra numarası
-
Tarih
-
Borçlu hesap
-
Alacaklı hesap ve
-
Dayanak vesikaların nevi ve varsa, tarih ve numaraları
-
Defteri kebir (büyük defter):
Yevmiye defterine geçirilmiş olan muameleleri buradan alarak sistemli bir şekilde hesaplara dağıtan ve tasnifli olarak bu hesaplarda toplayan defterdir. Her işlemin alacaklı ve borçlu hesaplara geçirilmesi zorunludur. Bizim hukukumuz, çift kayıt sistemini benimsemiştir. En azından şu bilgileri içermesi gerekir:
-
Tarih
-
Yevmiye defteri madde numarası
-
Meblağ
-
Toplu hesaplarda yardımcı hesapların isimleri
Envanter defterine, işletmenin açılış tarihinde ve daha sonra her iş yılı sonunda çıkarılan envanter ve bilançolar kaydedilir.
Envanter çıkarmak terimi, sayma, ölçme, tartma ve değerlendirme gibi yollarla, bilanço günündeki mevcutları, alacakları ve borçları kesin olarak ve müfredatlı tespit etmek anlamına gelir.
Bilanço ise, envanterde gösterilen kıymetlerin karşılıklı değerleri itibariyle ve sınıflandırılmış olarak gösterildiği bir özet belgedir.
Bütün aktifler, bilanço gününde işletme için haiz oldukları değer üzerinden kaydedilir. Bütün pasifler (özellikle borçlar) itibari değeri üzerinden hesaba geçirilir.
İşletmesinin mahiyet ve önemi bakımından yevmiye defteri, büyük defter ve envanter defteri tutması gerekmeyecek kadar faaliyetleri dar kapsamlı olan tacirler sadece işletme defteri tutabilirler. İşletme defterinin sol tarafında masraflar, sağ tarafında hasılat bulunur. İşletme defteri tutanların yıl sonunda bir işletme hesabı özeti çıkartmaları gerekir.
Tüzel kişi tacirler, karar defterine, gerek genel kurul veya ortaklar kurulu, gerekse yönetim kurulu toplantılarında alınan kararları, hazır bulunan üyelerin ad ve soyadlarını, toplantı günü yapılan beyanları, kullanılan oyları ve görüşmelerin sonuçlarını açıkça kaydederler. Bu kararlar, şirketin imza yetkilileri tarafından imza edilir.
Bunların dışında, imalat defteri, istihsal defteri, vergi kayıtları defteri, ambar defteri gibi defterler de tutulabilir.
Dostları ilə paylaş: |