Toplumcu Gerçekçi Eserler (Toplumsal Gerçekçiler)



Yüklə 161,12 Kb.
səhifə2/3
tarix29.05.2018
ölçüsü161,12 Kb.
#52023
1   2   3

Kemal Tahir (1910-1973)

15 Nisan 1910’da İstanbul’da doğan sanatçı, deniz subayı olan babasının görevleri nedeniyle ilk öğrenimini Türkiye’nin çeşitli yerlerinde tamamlamıştır. 1923’te İstanbul Kasımpaşa’daki Cezayirli Hasan Paşa Rüştiyesi’nden mezun olmuş, Galatasaray Lisesi 10’uncu sınıftayken öğrenimini yarıda bırakmıştır. Avukat kâtipliği; Zonguldak Kömür İşletmelerinde ambar memurluğu yapmış; İstanbul’da Vakit, Haber, Son Posta gazetelerinde düzeltmenlik, röportaj yazarlığı, çevirmenlik işleriyle uğraşmıştır. Gazete ve dergilerde başyazar, yazı işleri müdürü gibi görevlerde de bulunan Kemal Tahir, 1938’de Nâzım Hikmet’le beraber Donanma Komutanlığı Askeri Mahkemesinde “askeri isyana teşvik” suçlamasıyla yargılanmıştır. 15 yıl hapse mahkûm olmuş ve Çankırı, Çorum, Kırşehir, Malatya ve Nevşehir cezaevlerinde yatmıştır. 12 yıl sonra 1950’de genel afla özgürlüğüne kavuşmuştur. Daha sonraları tekrar soruşturmalara uğramıştır. Aziz Nesin’le kurduğu Düşün Yayınevi’ni yöneten Kemal Tahir, 1960 yılından sonra tümüyle edebiyata yönelmiş ve kalemiyle geçimini sağlamıştır. 21 Nisan 1973’te İstanbul’da yaşamını yitirmiştir.



Edebi Kişiliği:

  • Yazdığı köy romanları ile tanınan ve Cumhuriyet döneminin sosyal gerçekçi anlayışla eserler veren sanatçısıdır.

  • Yazdığı romanları; konularını Çankırı, Çorum dolayları başta olmak üzere Orta Anadolu’nun köy ve kasabalarını anlattığı romanlar ile Meşrutiyet ve Mütareke yıllarından başlayarak 1930’lu yıllara kadarki konuları ve kişileri, kişilerin yaşadığı şehirleri anlattığı siyaset romanları olarak iki ana çizgiye ayırmak mümkündür. Bu iki çizgi dışında kalan ve Kemal Tahir’in edebiyatımızın unutulmaz adlarından olmasını sağlayan tezli romanı “Devlet Ana” da ise yazar, Osmanlı’nın özellikle kuruluş yıllarındaki olaylarını ele almış; Osmanlı toplumu ve yönetim şekli ile ilgili düşüncelerini anlatmıştır.

  • Kemal Tahir sosyal gerçekçi romancılar arasında özellikle bilimsel bir metotla köy gerçeklerini anlatmasıyla ön plana çıkmıştır. Romanlarında köyü, köy insanını, hapishane yaşamını, Cumhuriyet Döneminin siyasal özelliklerini, ağalık, ırgatlık, yarıcılık, gurbet, eşkıyalık gibi konuları işlemiştir.

  • Roman kişilerini romancılığın baş meselesi sayan yazar çok canlı, zengin ve kalabalık bir kişi kadrosu oluşturmaktadır. Şehir ve köy düzenindeki hemen hemen her şahsı romanlarında görmek mümkündür.

  • Kemal Tahir’in romanları genellikle birbirinin devamı “nehir roman” niteliğindedir.

  • Bilgi ve kültür açısından çok büyük bir birikimi olan Kemal Tahir, bu özelliği ile kolay bir anlatıma ulaşmış; köy ve kasaba çevresindeki söyleyiş özellikleri ile İstanbul ağzını başarılı bir şekilde birleştirmiş; canlı, rahat, özgün bir üslup oluşturmuştur.

  • Hikâyelerinde ayrıntılara, geleneğe, kuralcılığa çok önem veren yazar genellikle töreleri ve gurbetçi köylerin çektiği sıkıntıları anlatmıştır. Dört uzun hikâyesini aldığı Göl İnsanları ilk hikâye kitabıdır.

  • Roman ve hikâyelerinden başka mektup türünde de eserler vermiştir.

 

Kısaca özetleyecek olursak;

  • Törelere bağlı köy düzeni ve sorunlarını incelemiş ve eleştirmiştir.

  • Köy romanlarını bilimsel yöntemle yazmıştır.

  • Kemal Tahir’e göre, Türk romanı işçimizle köyümüzün gerçeklerinden çıkar.

  • Tarihi romanlarıyla tanınmıştır. Belgelerden yararlanarak tarihi romanlarını oluşturmuştur.

  • Roman kişilerini yörelerinin ağzıyla konuşturur.

  • “Sağırdere, Körduman, Köyün Kamburu” romanlarında köy ve köylü sorunlarını işlemiştir.

  • “Rahmet Yolları Kesti, Yedi Çınar Yaylası”nda ağalık ve eşkıyalık olgusunu dile getirmiştir.

  • “Kurt Kanunu’nda Atatürk’e düzenlenen İzmir suikastını anlatmıştır.

  • “Devlet Ana”da kuruluş sürecindeki Osmanlının yönetim sistemini anlatmış, Osmanlı toplum yapısının kölecilik ve feodalizmden çok farklı ve insancıl bir temel üzerine kurulduğunu savunmuştur.

  • “Yorgun Savaşçı”da Kemal Tahir, Milli Mücadele döneminin 1919-1920’li yıllarını, tüm olumlu veya olumsuz yanlarıyla, gerçekçi ve tarafsız bir şekilde yansıtma eğilimindedir. Bu bakımdan da romanda anlatılanlar, hâkim bakış açısı, diğer bir ifadeyle yazar-anlatıcı dikkatiyle okuyucuya sunulmuştur.

Eserleri:

  • Roman: Sağırdere, Körduman, Rahmet Yolları Kesti, Köyün Kamburu, Yedi Çınar Yaylası, Kurt Kanunu, Devlet Ana, Yorgun Savaşçı, Yol Ayrımı, Esir Şehrin İnsanları, Esir Şehrin Mahpusu, Kelleci Mehmet, Bozkırdaki Çiçek, Büyük Mal, Namusçular, Karılar Koğuşu

  • Öykü: Göl İnsanları

Yorgun Savaşçı: Yorgun Savaşçı bir bocalama dönemini ele alır; Mondros Mütarekesi peşinden İstanbul’un işgaliyle Anadolu’da başsız, lidersiz Milli Kuvvetlerin birleşip Kurtuluş Savaşı’nı başlatmalarına kadar ki zamanı kapsar. 1908 Meşrutiyeti ile Mütareke Devri (1918-1922) arasındaki olaylardan. Balkan ve Birinci Dünya Savaşlarının türlü bozgunlarından acılı, yorgun savaşçıların toparlanıp örgütlenmesinin tarihi gözüyle bakabileceğimiz romanının olayları İttihatçılardan “Cehennem Yüzbaşı Cemil” ekseninde toplanır. İşgal altınındaki İstanbul’da Yüzbaşı Cemil’in teyzekızı Neriman’la aşkına evlenmesine paralel başlayan hareketli olaylar bunalımından kurtulmak isteyen yorgun savaşçıların Anadolu’ ya geçmeleriyle gelişir; Ankara Hükümeti’ne, Mustafa Kemal saflarına katılmalarıyla güçlenir, bilinçlenir ve Kurtuluş Savaşı’nı kesinlikle müjdeleyen milli bir güven duygusu içinde sona erer.

Devlet Ana: Kemal Tahir bu romanı (1967) Güttüğü tezi ilk sayfada Nazım Paşa’nın “Be biz Osmanlılarız bizde çok insan bulunur.” mısralarıyla özetleyen roman, adını kahramanlarından Devlet Hatun’un adından alıyor ve Ertuğrul, Osman, Orhan Beylerin yıkılmış, çökmekte Anadolu Selçuklu Devleti’nin Bitinya ucunda dumanlı devletinin temellerini nasıl attıklarını destanlaştırıyor. Devlet Hatun, Rum Bacıları’nın başına geçtikten sonra Bacı Bey olmuş, Osmanlıların Derin Geçit’i aşmalarında olanca gücünü kullanmıştı. Kancık Vuruş, Uyandırılan Işık, Dost Çelmesi, Derin Geçit diye dört bölüme ayrılmış romanda Osmanoğullarının çimleniş, filizleniş yılları; Konya’da Selçuklu çözülüşleriyle Bizans sınır kaynaşmaları; savaşçı dervişler, hilebaz keşişler, Senjan şövalyelerinden Notüs Gladyüs, Orhan Gazi’nin eşi olunca Nilüfer Hatun adını alan tekfür kızı Lotüs, Şeyh Edebali, Yunus Emre… gibi kişileriyle maceranın, aşkın, inancın, tarih-masal potasında eritilmesiyle yazıya dökülür.
Kemal Bilbaşar (1910-1983)

1910 yılında Çanakkale’de doğan Bilbaşar, orta öğretimini 1929 yılında Edirne Öğretmen Okulu’nda tamamlamış, iki yıl ilkokul öğretmenliği yapmıştır. Yüksek öğretimini Gazi Eğitim Enstitüsü Tarih-Coğrafya Bölümünde tamamlamış, 1935 yılında mezun olmuştur. Nazilli ve İzmir Karataş Ortaokullarında öğretmenlik yapan Bilbaşar 1961 yılında emekliye ayrılmış, bir süre siyasetle uğraştıktan sonra 1966’da İstanbul’a yerleşmiş, kendini tümüyle yazmaya vermiştir. Yazar 21 Ocak 1983’te ölmüştür.



Edebi Kişiliği:

  • İlk öykülerini İzmir’de Cahit Tanyol ve İlhan İleri ile birlikte çıkardıkları Aramak dergisinde yayımlamıştır

  • Sanatının ilk dönemi öykülerle doludur. Halkevlerinin açtığı bir yarışmada da ilk ödülünü kazanan sanatçı 1961’den sonra roman türüne ağırlık vermiştir.

  • Yazar yapıtlarını kasaba ve köylerde yaşayan, çok çalışan ama az mutlu olan insanların hayatını anlatmak için yazdığını söyler.

  • Eserlerinde fikir olarak toplumcu, gerçekçi görüşe bağlı kalmıştır.

  • Kemal Bilbaşar eserlerinde halk masallarına ve deyişlerine çokça yer vermiştir.

  • Onun kurmaca metinler vasıtasıyla topluma bir şeyler öğretmeyi sanatının temel amacı saymıştır.

  • Çağa ayak uyduramayan köylülerin sorunlarını işlerken özellikle Doğu Anadolu’daki feodal toplum yapısına ışık tutan eserler kaleme almıştır.

  • Kemal Bilbaşar ayrıca 18’inci Yüzyıl sonlarında Osmanlılarla birlikte Ruslara karşı mücadele eden Abhaz ve Adige Çerkezlerinin sert yaşam koşullarını da onların geleneksel renklerini ortaya çıkararak anlatmıştır.

Kısaca özetleyecek olursak;

  • Anadolu kasabalarının ruhunu yansıtan öyküleri ve destansı romanlarıyla tanınır. Konularını Anadolu halkının inanç, gelenek, töre ve adetlerinden alır. Kendisini halk yazarı kabul eder ve ezilenleri, düzenin- sistemin halkı koruması gerektiğini belirtir.

  • Yapıtlarındaki olaylar daha çok Batı Anadolu’daki kasabalarda geçer, İzmir, Bartın ve çevresini ele almıştır.

  • Refik Halit’in başlattığı memleket hikâyeciliğini devam ettirmiştir. Bunu hicivci ve sert bir gerçekçilik anlayışıyla devam ettirmiştir. İyi bir gözlemcidir.

  • Folklordan yararlanarak masalsı bir dil kullanmıştır. Şive taklitlerine yer vermiştir. Doğa ve kişi betimlemelerinde herhangi bir özgünlük yoktur.

  • “Cemo” ve “Memo”da Cumhuriyet’in ilk yıllarında yaşanmış bir aşk öyküsünü ağa-köylü-memur ilişkileri çerçevesinde ele almıştır.

Eserleri:

  • Roman: Denizin Çağırışı, Ay Tutulduğu Gece, Cemo, Memo, Yeşil Gölge, Yonca Kız, Başka Olur Ağaların Düğünü, Kölelik Dönemeci, Zühre Ninem

  • Öykü: Cevizli Bahçe, Pembe Kurt, Pazarlık, Irgatların Öfkesi, Anadolu’dan Hikâyeler

Cemo: Romandaki ana olay, Doğu’da 1925’lerde çıkan Şeyh Sait isyanı sırasında başlar. Başlangıçta Değirmenci Cano’nun, Kevi’yi dağa kaçırışı, Cemo’nun doğuşu anlatılır. Sonra Cano’nun karısını ve kızı Cemo’yu bir konağa bırakarak isyanı bastırmaya katılması, karısının ölümü üzerine de kızına sahip çıkarak onu bir erkek gibi yetiştirmesi ve Çancı Memo’nun layık görüp onunla evlendirmesi ve Cemo’nun sonraki serüvenleri öykülenir.
Rıfat Ilgaz (1911-1993)

1911’de Kastamonu Cide’de doğmuştur. İlkokula Cide’de başlamış ve Terme’de bitirmiştir. Orta öğrenimine Kastamonu’da başlayan sanatçı, liseden ayrılıp yatılı olan Muallim Mektebine girmiş ve 1930’da mezun olmuştur. Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü’nü de bitirmiş olan Rıfat İlgaz, yurdun birçok yerinde öğretmenlik yapmıştır. 1940’ta Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’ne girmiştir. Ocak 1944’te yayınlanan “Sınıf” adlı şiir kitabı toplatılmış ve yazar bir süre cezaevinde kalmıştır. Serbest bırakıldıktan sonra bir yıl öğretmenlik yapmıştır. 1950’li yıllarda gazeteciliğe başlamıştır. “Yürüyüş” dergisinin sorumlu yönetmenliğini üstlenen sanatçı, Aziz Nesin’le “Markopaşa” dergisini çıkarmış ve yazı işleri müdürlüğü yapmıştır. Mizah dergileri çıkartmış ve mizah dergilerinde yazılar yazmış olan Rıfat İlgaz yazılarından dolayı tekrar ceza almış ve yıllarca hapis yatmıştır. Hababam Sınıfı serisi ile tüm Türkiye onu tanımıştır. 1970’te Basın Şeref Kartı almış ve 1974’te emekli olmuştur. Hayatının sonuna doğru bir süre daha gözaltına alınan sanatçı 7 Temmuz 1993’te İstanbul’da yaşamını yitirmiştir.



Edebi Kişiliği:

  • 1960’lardan sonra özellikle yazdığı mizahi romanlar ve oyunlarıyla tanınan önem!i bir sanatçıdır.

  • Şiire tutkulu olan bir sanatçı olmasına rağmen, “öykü-oyun-roman” denilebilecek, güldürme öğelerini de içine alan karma bir tütün yazarı olarak tanınmış ve okunmuştur.

  • Yazdığı toplumcu şiirlerle isim yaptıktan sonra mizah yazarlığına geçen Rıfat İlgaz, 1940’a kadar romantik, 1940 sonrası yazdıklarında ise toplumsal gerçekçi bir özellik göstermiş ve bu kuşağın en tanınmış sanatçılarından olmuştur.

  • “Her şey açık açık söylenmelidir.” düşüncesi Rıfat İlgaz’ın şiir anlayışının temelidir.

  • Eserlerinde olaylara, gerçeklere büyük önem veren sanatçı siyasal ve ideolojik sorunları anlatmaktan çekinmemiş ve yazdığı eserlerini yalın bir dille, yapmacıksız bir üslupla anlatmıştır.

  • Mizah-öykü-roman gibi üç türü karıştırarak yazdığı gülmece eserleri yanında; şiirler, romanlar, anılar, çocuk kitapları kaleme alan sanatçının en tanınmış eseri Hababam Sınıfı serisidir.

Kısaca özetleyecek olursak;

  • 1940-1950 yıllarında toplumcu şiirin önde gelen temsilcilerinden olmuştur.

  • Yoksul insanların yaşamını sorunlarıyla ele almıştır.

  • Toplumcu gerçekçiliği köy ve kent sorunsalında birleştirir.

  • Hem edebiyat yaşamında hem de kişisel yaşamda toplumcu bir tutum izlemiştir.

  • Özellikle “Hababam Sınıfı” romanıyla tanınmıştır.

  • Yapıtlarında yoksulların yaşamını, mizahi öğelerle yansıtmıştır.

  • Türk edebiyatının gülmece (mizah) ustalarındandır.

  • Son dönemlerinde anı ve çocuk edebiyatı alanlarına ağırlık vermiştir.

Eserleri:

  • Roman: Hababam Sınıfı, Bizim Koğuş, Karartma Geceleri, Sarı Yazma, Karadeniz Kıyıcığında, Meşrutiyet Kıraathanesi, Yıldız Karayel, Hababam Sınıfı İcraatın İçinde

  • Öykü: Don Kişot İstanbul’da, Kesmeli Bunları, Radarın Anahtarı, Saksağanın Kuyruğu, Nerde O Eski Ustalar

  • Tiyatro: Hababam Sınıfı, Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı, Hababam Sınıfı Uyuyor, Rüşvetin Alamancası

  • Şiir: Üsküdar’da Sabah Oldu, Karakılçık, Yarenlik, Sınıf, Yaşadıkça, Soluk Soluğa, Güvercinim Uyur mu, Kulağımız Kirişte, Ocak Katırı Alagöz

  • Anı: Yokuş Yukarı, Kırk Yıl Önce, Kırk Yıl Sonra, Biz de Yaşadık


Mahmut Makal (1930-…)

1930’da Aksaray’ın Demirci köyünde dünyaya geldi. 1947’de Konya Ereğlisi’ndeki İvriz Köy Enstitüsü’nü bitirdi. 6 yıl kadar köy öğretmenliği yaptı. 1955’te Gazi Eğitim Enstitüsü’nden mezun oldu. 1971-1972’de “Bizim Köy Yayınları”nı çalıştırdı. 1972’de Venedik Üniversitesi’ne Türk dili ve edebiyatı derslerdi verdi. 1945’te “Türk’e Doğru” ve 1946’da “Köy Enstitüsü” dergilerinde yayınlanan şiirleriyle yazmaya başladı. Daha sonra Varlık dergisinde yer alan “köy notları” ile dikkat çekti. 1947-1949 arasında öğretmenlik yaptığı köylerdeki gözlemlerini gerçekçi ve yalın bir dille anlattığı “Bizim Köy” adlı kitap 1950’de yayınlanınca büyük yankı uyandırdı. Köy edebiyatı akımının çıkış noktası oldu ve yabancı dillere çevrildi. Sanatçı halen yaşamını sürdürmektedir.



Edebi Kişiliği:

  • Köy Enstitüsü’nden yetişen ilk yazarlardandır.

  • Daha çok röportaj özelliği gösteren ilk eseri “Bizim Köy” ile köy yazıları çığırını başlatmıştır. Bu eseri doğduğu köyde öğretmenlik yaptığı Nurgöz köyü ile ilgili gözlemlerinden oluşur.

  • Köy Enstitülü yazarlara öncülük etmiştir, Türk romancılarına yeni kaynak göstermiştir.

  • Yazarın yine köy konulu roman ve öyküleri vardır.

  • Kitapları ve düşünceleri yüzünden mahkemelerde yargılandı ve bir müddet cezaevinde yatmıştır.

  • Eserlerinden bazıları Almanca, Rusca, Fransızca, İngilizce, Macarca, İtalyanca, Bulgarca, Lehçe, Romence ve İbranice gibi çeşitli dillere çevrildi.

  • Makal 1967’de Unesco tarafından dünya gençliğine örnek insan olarak seçildi.

Eserleri:

  • Notlar (hikâyemsi izlenimler): Bizim Köy, Köyümden, Hayal ve Gerçek, Memleketin Sahipleri

Bizim Köy: Mahmut Makal’ın köy notları (1950). İvriz Köy Enstitüsü’nü bitirdikten sonra, köy öğretmenliği sırasında Varlık dergisine gönderdiği mektup ve notlarını sonradan Bizim Köy kitabında toplayan Mahmut Makal, doğum yeri olan Aksaray’ın Demirci köyünden gündelik yaşantı, izlenim ve anılarıyla edebiyatımızda köy yazıları çığırını açmış geniş bir ilgi uyandırmıştır.
Fakir Baykurt (1929-1999)

1929’da Burdur’un Yeşilova ilçesi Akçaköy’de doğan sanatçı, Gönen Köy Enstitüsü’nü bitirmiştir. Beş yıl köy öğretmenliği yaptıktan sonra 1955’te Ankara Gazi “Eğitim Enstitüsü’nden mezun olmuştur. Çeşitli il ve ilçelerde öğretmenlik yapmış, ilköğretim müfettişi olmuştur. İlk romanı “Yılanların Öcü”nün yayınlanmasından sonra Bakanlık emrine alınmıştır. Türkiye Öğretmenler Sendikası’nın (TÖS) kuruluşunda görev alan Baykurt, Türkiye Öğretmen Dernekleri Milli Federasyonu (TÖMFED) Genel Başkanı olmuştur. Öğretmenler boykotu nedeniyle 1969’da açığa alınmış, bunun üzerine 1971’de istifa etmiştir. 12 Mart döneminde 1971’de sıkıyönetimce tutuklanmış ve askeri mahkeme önünde uzun süre yargılanıp beraat etmiştir. Serbest kaldıktan sonra Almanya’ya gitmiş ve ölümüne kadar orada kalmıştır. 10 Ekim 1999’da Almanya’da yaşamını yitirmiştir.



Edebi Kişiliği:

  • Birçok türde onlarca eser veren yazar özellikle hikâye ve roman türünde başarılı olmuştur.

  • Edebiyatımızda köy sorunlarını toplumcu gerçekçi bir görüşle anlatarak 1950-1970 yılları arasında görülen köy edebiyatının en popüler yazarı olmuştur.

  • Baykurt’un romanlarında anlattığı konular genellikle ezilen, geri bırakılmış köylülerdir. Köylüleri devrimci ve halkçı bir bakış açısı ile kaleme almıştır.

  • Hemen hemen bütün eserlerinde ideolojiyi ön plana çıkarması, düşüncelerinin sanatının önüne geçmesi ve eserlerinde özellikle imamlar ile öğretmenlerin çatıştırılması en çok eleştirilen yönüdür.

  • Romanlarında kullandığı dil, kahramanlarını yerel ağza göre konuşturması son derece başarılıdır.

  • “Yılanların Öcü” romanında Burdur’a bağlı Karataş köyündeki küçük çıkarlar çevresinde çatışan insanların hayatından gözleme dayalı kesitler sunar.

  • “Amerikan Sargısı’nda bilinçlenen köylünün kendilerini sömürenlere direnişleri; Kaplumbağalar’da bir eğitmenin gayretiyle çorak kamu arazisini ıslah eden Ankara yakınlarındaki Tozak köylülerinin topraklarını ellerinden alan yönetime olan kırgınlıklarını anlatır.

  • Romanlarında köy yaşamını, köylünün bilincindeki ve bilinçaltındaki duygularını, çelişkilerini, tepkilerini ortaya koymuştur. Bir dönem, yapıtlarında “göç sorununu” işlemiştir. Basit ve kolay okunur betimlemeler yapmıştır.

  • Türk köylüsünü karikatürize eden yazar, mübalağalı anlatımlara yer vermiştir. Yapıtlarında yerel dili yansıtmıştır. Ağız özelliği taşıyan sözcüklere yer vermiştir.

Kısaca özetleyecek olursak;

  • 1950-1970 döneminde etkili olan “köy edebiyatı hareketi”nin önde gelen temsilcisidir.

  • Toplumcu gerçekçi bir yazardır. Gerçekleri kendine özgü bir biçimde anlatmıştır.

  • Yazarın yayınlanan ilk ürünü “Fesleğen Kokulu” adlı şiiridir.

  • “Tırpan”, “Kaplumbağa” gibi romanlarında imgesel öğelerden yararlanmıştır.

Eserleri:

  • Roman: Yılanların Öcü, Irazca’nın Dirliği, Onuncu Köy, Amerikan Sargısı, Tırpan, Kaplumbağalar, Köy- göçüren, Keklik, Kara Ahmet Destanı, Yüksek Fırınlar, Yarım Ekmek, Koca Ren, Yayla

  • Öykü: Duisburg Treni, Efendilik Savaşı, Karın Ağrısı, Anadolu Garajı, Gece Vardiyası, Barış Çöreği, Sınırdaki Ölü, Onbinlerce Kağnı, Dikenli Tel, Çilli, Cüce Muhammet

  • Çocuk Kitapları: Saka Kuşları, Sarı Köpek, Topal Arkadaş

Yılanların Öcü: Fakir Baykurt’un, Yılanların Öcü adlı romanı da, toplumsal eşitsizlikleri dile getiren, güçlü ile güçsüzün mücadelesini konu edinen bir köy romanı olarak dikkat çeker. Bayram, köyünün doğru sözlü, bileği kuvvetli delikanlısıdır. Yıllarca bu köyde yaşamış, ömrünü bu topraklarda çalışmaya adamıştır. Az miktardaki toprağıyla geçinmeye, ürününün mahsulünü almak için uğraşır. Fakat bir gün gelir köydeki arkadaşlarından birim olan Haceli, Bayram’ın evinin önündeki boş araziye ev yaptırmak ister. Bayram buna karşı çıkar. Köyün muhtarı bu boş arazinin satılmasına menfaati için, daha olaylar başlamadan önce karşı çıkmadığından, sürekli Haceli denilen o adama destek çıkmak zorunda kalır. İş öyle bir duruma varır ki muhtar Bayram’ı razı etmek için ayarladığı birkaç adamla dövdürtmek zorunda kalır. Buna rağmen Bayram hakkını savunur. Ve yanında her zaman ona destek çıkmış annesini bulur. Bu olaydan bir hafta sonra kaymakamın köye geleceği haberini duyan muhtar onu memnun etmek için bütün hazırlıkları yapar. Bayram’ın annesi haberi duyunca daha kaymakam gelmeden bir gün önce onun geleceği yolda, dövüldükten sonra sakat kalmış olan oğlunu da götürerek beklemeye başlar. Ve onu gördüğünde olup biten her şeyi anlatır. Kaymakam köye geldiğinde, köy muhtarı başta olmak üzere herkesi tersler. Bayram’ın evinin önüne ev yapılmaması için bir belge çıkartarak Bayram’a verir. Fakat bu olayların şokunu üstümden atlatamayan Bayram’ın annesi delirir.

Kaplumbağalar: Eser, Fakir Baykurt’un diğer romanları gibi Türk köylüsünün çektiği sıkıntıları ve imkânsızlıkları anlatır. Köylünün, parmaklarıyla kazıyarak ürettiklerini, bürokrasi karşısındaki çaresizliği yüzünden nasıl kaybettiği çarpıcı şekilde anlatılmıştır. Olaylar Anadolu’daki bir Alevi köyünde geçer. Sünni köyleri arasında kalan bu yerde köylüler, şarap üretebilmek için öğretmen Rıza’nın önderliğinde bir bağ oluştururlar. Köylünün “Purluk” dediği bu bağa sıcaktan bunalan kaplumbağalar da gelir. Kır Abbas, hiçbir ücret almadan buranın bakımını üstlenir. Köy artık yeşil bir görünüme kavuşmuştur. Bir gün devlet görevlileri, mal sayımı için köye gelir ve bu bağın devlete ait olduğu kararına varır. Bu arazi yüzünden köylüden ev başına ağır kiralar istenir. Hiç kimseden yardım alamayan köylü, hayvanları bağa sürerek gözyaşları içinde bağın bozulmasını seyreder. Güneşten kaçacak gölgeleri kalmayan kaplumbağalar da köyü terk eder.
Talip Apaydın (1926-2014)

1926’da Polatlı’da doğdu. İlkokuldan sonra köy enstitüsüne kaydoldu. Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümünü bitirdi. 1979 yılından sonra emekliliğine kadar Turhal ve Amasya’da öğretmen olarak görev yaptı. İlk şiirleri ve öyküleri Köy Enstitüsü dergisinde yayımlandı. Ayrıca Fikirler, Yeditepe, Beraber, Yeni Ufuklar, Varlık, İmece ve Türk Dili dergilerinde de yazıları, şiirleri yayımlandı. Köy Edebiyatı akımının temsilcileri arasında yer aldı. Sanatçı, 28 Eylül 2014 tarihinde Ankara’da vefat etti.



Edebî Kişiliği:

  • Edebiyata şiirle başlayan sanatçı, yoğun bir duygusallıkla toplumcu şiirler yazdı. Daha sonra öykü ve romana yöneldi.

  • Öykü ve romanlarında doğa betimlemeleriyle birlikte insan ilişkilerini de kendi doğallığı içinde ele aldı.

  • Köy ve kasaba gerçeklerini anlatmıştır. Köy edebiyatı akımının temsilcilerindendir.

  • Anadolu’nun kırsal kesimini işlemiştir. Kendi yaşadıklarından, anılarından, gözlemlerinden yararlanmıştır.

  • Romanları, doğduğu büyüdüğü çok iyi tanıdığı Polatlı, Eskişehir, Beypazarı yörelerinde ve çevre köylerde geçer.

  • Romanlarında yoksul köylünün su, toprak, eğitim, parasızlık, ortakçılık gibi köyden kasabaya, kente göçü; iki romanında da Kurtuluş Savaşı’nı işlemiştir.

  • “Sarı Traktör”de tarımda makineleşme ile gelen sorunları ve değişimi; “Yarbükü”nde su sorunu; “Emmioğlu”nda ve “Kente İndi İdris’te makineleşme sonucu işsiz kalan köylülerin kente göçmesini ve kentte yaşadığı gurbet duygusunu; “Yoz Duvar’da hayvancılıkla ilgili sorunları; “Tütün Yorgunu’nda tütün ekicilerin hayatını anlatır. “Otlakçılar”da öğretmenlerin köyde yaptığı olumlu çalışmalar anlatılır.

  • “Vatan Dediler” ve “Toz Duman İçinde” romanlarında ise Kurtuluş Savaşı yıllarında ki köy hayatından kesitler sunar.

Eserleri:

  • Şiir: Susuzluk

  • Öykü: Ateş Düşünce, Öte Yakadaki Cennet, Duvar Yazıları, Hendekbaşı, Hem Uzak Hem Yakın

  • Roman: Sarı Traktör, Yarbükü, Emmioğlu, Ortakçılar, Ferhat ile Şirin, Toprağa Basınca, Define, Toz Duman İçinde, Tütün Yorgunu, Vatan Dediler, Köylüler, Yoz Duvar, Kente İndi İdris, O Güzel İnsanlar

  • Anı: Karanlığın Kuvveti, Akan Sulara Karşı, Köy Enstitüleri Yılları

Yüklə 161,12 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin