TÜKD olarak, projelerle çalışma kültürümüzü geliştirmek, kendi iç işleyişimizi kurumsallaştırmak, örgüt yapımızı güçlendirmek, çatı kadın örgütleri ile ortak platformda çalışmalar yaparak dayanışmamızı arttırmak bu dönemde öncelikli hedeflerimizdir.
8.1. ÖRGÜTLEMENİN GÜÇLENDİRİLMESİ
Yeni üyeler kazanmak, var olan bursiyer sayımızı arttırmak, yeni şubeler açmak amacıyla yapacagımız çalışmalar örgüt yapımızı güçlendirecektir. Bu amaçla Genel Merkez olarak iki yeni komisyon kurduk ( TUKD üye kaynagını güçlendirme ve TUKD mali kaynak geliştirme komisyonları). İlgili komisyon başkanlarımız bu toplantıda çalıştaylar yaparak Sizlere destek vereceklerdir.
8.2. İÇ İŞLEYİŞİMİZDE KURUMSALLAŞMA
Dernekler Kanunu ve tüzüge uygun şekilde prosedürel çalışmaları yapmak, denetimlerden başarıyla geçmek, düzenli bilgi ve döküman oluşturarak bilgiyi güncel ve erişilebilir kılmak bizlere hız ve verimlilik kazandıracak ve kurumsallaşmaya katkı sağlayacaktır. Bu konuda Sizlere destek vermek amacıyla Genel Merkez olarak güncel tüzügümüz kitapçık olarak bastırılmış olup, bu toplantıda tüm Şube Yönetimlerine dağıtılacaktır. Aynı şekilde sizlerin yaptığınız etkinliklerde ihtiyacınız olan afiş, broşür, kitapçık gibi görsel malzelemer tasarlayıp bastırdık ve Sizlere dağıttık bu çalışma döneminde .
8.3. PAYDAŞLARLA YAPTIĞIMIZ ORTAK PLATFORM ÇALIŞMALARIYLA DAYANIŞMAMIZIN GÜÇLENDİRLİMESİ
TKDF, İKKB, Denge Denetleme Agı, İstanbul Sözleşmesi İzleme Grubu... gibi çatı kadın kuruluşları ile olan işbirliği ve dayanışmamızı ortak platform çalışmaları ile sürdürerek kadının güçlenmesine yönelik kazanım olanaklarını daha fazla zoralayacağız. TCK 103 ün iptali konusunda bu örgütlü çalışmanın faydasını gördük. Aynı şekilde Anayasa Platformu, Laik ve Bilimsel Eğitim Platformu ile birlikte yürütttüğümüz çalışmalara aynı etkinlikle devam edeceğiz.
Genel merkez olarak yurt içinde üyesi olduğumuz İKKB,TKDF ve DDA ile, yurtdışında üyesi olduğumuz GWI ve UWE ile , ortak proje ve platform çalışmalarıyla süren dayanışmamız güçlenerek sürecektir.
8.4.PROJELERLE ÇALIŞMA KÜLTÜRÜNÜN GELİŞTİRLİMESİ
Daha çok yeni projeler almak ve projelerle çalışma tecrübesi kazanmak şubelerimizi sosyal ve finansal olarak güçlendirecektir.
Ayrıca, kadının güçlenmesi ana teması kapsamındaki “ Aktif kadın Yurttaş Eğitimi Projemizi”e hız kesmeden devam etmeyi çok önemsiyoruz. TÜKD Genel Merkez olarak bu dönem Aktif Kadın Yurttaş Eğitimi kitabını kapsamlı bir şekilde ve kalıcı bir eser niteliğinde yeniden hazırladık ve bu toplantıda bu kitabı sizlere sunuyor olacağız. Yine, kadın eserleri kütüphanesi ile yaptığımız çalışmalar sonucunda ortaya çıkacak “TÜKD’nin Sözlü ve Yazılı Kadın Tarihi Projesi” için yapacağınız arşiv tasnif ve genel merkeze devir çalışmalarına da hız vermenizi istiyoruz. Aktif Kadın Yurttaş Eğitimin yaygınlaştırılarak sürüdürülmesi önümüzdeki dönemlerde bir çok AB Projesinden destek almamızın kapılarını aralayacak niteliktedir.
GWI ETKİNLİKLERİ VE DUYURULARI
9.1. GWI Başkani Geeta Desai’ den Yeni Yıl (2017 ) Mesajları
Sevgili GWI Ailesi,
Size, yönetim kurulu ve benim aldığımız üç kararı paylaşmak üzere yazıyorum.
Birincisi; yıllık üyelik aidatlarının arttırılması konusunda kaygılarınız olduğunu duyduk ve bu kaygılar üzerinde ciddi olarak düşündük.
Son bir kaç aydır GWI yönetim kurulu olarak enine boyuna bir çok ülkedeki toplumsal, ekonomik ve politik gerçekleri, bu gerçeklerin ek tutarı ödeyebilme durumunuzu etkileyebileceğini tartıştık. Uzun müzakerelerden sonra bu artıştan vazgeçme kararı aldık. Bu karar bizim, GWI Merkezi ve üyelerimiz arasındaki gerçek bir işbirliği adına attığımız ilk adımdır. Bu eşit ilişki içinde sizden ricamız, 2017 yılı üyelik aidatının tüm tutarını ya da en azından tutarın yarısını Ocak ayı içinde ödemenizdir. Kalanını Mart ayında ödeyebilirsiniz.
Size olan yükümlülüklerimizi yerine getirebilmemiz için önceden belirlenen aidat gelirlerinin zamanında bize ulaşmasının gerekli olduğunu anlayacağınızı umuyorum. Amacımız,Eylül 2016'da devraldığımız bütçe üzerinde tasarruf tedbirleri uygulamaya devam etmek, bütün harcamaları yakından izlemek ve verimli mali kararlar almaktır.
Zaman içerisinde, Ulusal Federasyon ve Derneklere sağladığımız yararların, kadın ve kızlarıneğitimi için uluslararası savunuculuğun gerçek maliyetini belirleyeceğimizi umuyoruz. Sizinle gelir ve giderlerimizin net bir tablosunu paylaşacağız. Böylece, eğer sizden
ortaklığımızdaki desteğinizi arttırmanız istenirse üyelik aidatlarının tam olarak nasıl değerlendirildiğini bilmiş olacaksınız..
İkinci olarak; maliyeti düşürmek ve tasarruf tedbirleri nedeniyle GWI İletişim ve Savunuculuk çalışanı Amy Paunila ile GWI program çalışanı Helene Queyrane'nin görevlerine son verdiğimizi üzüntüyle bildirmek zorundayım. Her iki kadın da GWI bürosunun üstlendiği
görevlere önemli katkılarda bulunmuşlardır.
Amy'nin savunuculuk ve kadın haklarına olan tutkusu bir çok B.M beyanlarına, GWI güncel politikalarına, haftalık güncel haberlere , basın bildirilerine ve onun kaleme aldığı ülke temsilcilerine gönderilen mektuplara yansımıştır. Amy'nin yakın dönemde ortaya çıkacak
konuları önceden görebilme yeteneği ve kadın hakları alanında bu konuların nasıl yer bulabileceğini fark ederek onları Ulusal Federasyon ve Derneklere iletmesi dünyayı daha iyi anlamamıza yardımcı olmuştur.
Helene, uzun süredir GWI da çalışan yarı zamanlı bir görevliydi. GWI veri tabanını yönetiyor, üyelik aidatlarının duyurusu yapıyor, izliyor, toplanan bilgilerin geliştiriyor ve dağıtıyor, sistemin bilgi tabanını geliştirerek yönetim kararlarında yararlanılacak duruma
getirmenin üstesinden geliyordu. Ayrıca web sitesinde nelerin yer alacağından, Ulusal Federasyon ve Derneklerin yardım taleplerinin cevaplandırılmasından da Helene sorumluydu. GWI daki uzun görev süresi, bizim GWI geçmişiyle bağ kurabilmemizi sağlamıştır.
Onlara başarılar diliyor ve çevrelerindekileri daha yüksek bir düzeye erişmeleri için teşvik etmeyi sürdürmeye önderlik edeceklerini umuyorum. Onların iş yükü GWI yönetimi tarafından devam ettirilecektir. GWI yönetimi yetenekli bireyleri barındırıyor. Ulusal ve uluslararası savunuculuk, politika üretme, B.M tarafından yapılan açıklamaları oluşturma, güncel bilgilendirme yapma ve basın bildirileri oluşturma becerilerine sahipler. Ayrıca teknoloji, web sitesi ve bilgi yönetimi konularında da yetenekliler. Amacımız, üyelerimize var
olandan çok ve farklı konuda yarar sağlayabilmektir.
Üçüncü olarak; GWI yönetim kurulu üyeleri ve ben aşağıdaki konularda nasıl daha iyisini yapabileceğimizi tartıştık:
1- Ulusal Federasyon ve Derneklere üye sayısını arttırmak, üyeleri derneğin içine çekmek ve üye olarak devamlarını sağlamak konusunda nasıl yardımcı olabiliriz?
2- Ulusal ve uluslararası düzeyde nasıl daha etkin savunuculuk yapabiliriz?
3- Daha önce örneğine rastlanmamış sorunlarla karşılaşan gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde zamanı ve kaynakları nasıl harcayabiliriz*
4-Ulusal Federasyon ve Derneklerin projelerini nasıl destekleyebiliriz?
5- Somut hedeflere nasıl ulaşabiliriz?
Başkan ve yönetim kurulu toplantıları ve geçen hafta üyelerle yapılan webinar tartışmaları sonucunda üç yıllık bir strateji hazırlama çalışmalarına başladık. Bu plan üyelik merkezli ve ölçülebilir sonuçlu olacaktır. 2017 yılında sizinle paylaşmayı umuyoruz.
Son olarak, fırtınalı bir yıl sona ererken, yeni yılda size, dünyada barış, mutluluk, sağlık refah ve amaç diliyorum. Umarım bütün dilekleriniz 2017 yılında gerçekleşir.
Eğer sorularınız olursa, lütfen tereddüt etmeden aşağıdaki mail adreslerinden bana yazın.
president@graduatewomen.org geetadesai@optonine.net
Saygılarımla,
Geeta Desai
GWI Başkanı
9.2. GWI ve TÜKD’nin 11.Ekim.2017 Dünya Kız Çocukları Günü Dolayısıyla Yayınladığı Mesaj
GWI ve TÜKD olarak, kız çocuklarının toplumda daha güçlü olmaları, her türlü ayrımcılık ve istismardan kurtulmaları, bütün haklardan eşit düzeyde yararlanmaları dileğiyle dünyadaki kız çocuklarının “11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü”nü kutlarız
GWI ve TÜKD, Kız Çocuklarının Uluslararası Gününü Kutluyor
“My 2 cents for girl’s education” Kız Çocuklarının Eğitimi İçin İki Cent: Kızlar buna Değer Kampanyası
Cenevre, İsviçre, 11 Ekim 2017 - Uluslararası Kız Çocuk Günü , her yıl 11 Ekim'de kızlar tarafından karşılaşılan cinsiyete dayalı eşitsizlik konularını vurgulamak için kutlanmaktadır. Bu yılki tema EmPOWER Girls Emergency response and resilience planning -acil durum altındaki kızların güçlendirilmesi
Bu vesileyle, Graduate Women International (GWI) “Kızlar için İki Cent Eğitimi: Kızlar Buna Değer” Kampanya'sının açılışını ilan ediyorlar.
Kampanya, kız çocuklarının gücü, canlılığı ve potansiyeline dikkat çekmeyi ve kızların eğitiminin, özellikle de hayatın ikinci on yılında, gözardı edildiğini vurgulamayı amaçlıyor. Kız çocukları çok küçük yaşta ve ergenlikte korunamıyor. GWI ve TÜKD kızlar için harekete geçiyor ; hükümetler ve tüm ülke vatandaşlarını, herkese kapsamlı ve kaliteli eğitim sağlamak, hayat boyu öğrenmeyi teşvik etmek için 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SDG) 4 ve 5'in önemini benimsemeye çağırıyor
SDG 4- toplumsal cinsiyet eşitliğini artırmak
SDG 5-tüm kadınları ve kızların eğitimi için
"Kızlar dünyadaki güçlü değişim ajanlarıdır ve GWI kızların haklarını tanımaya ve toplu olarak sesini yükseltmeye devam ediyor, böylece dünyanın her yerinde kızların sesi duyuluyor.” GWI Başkanı Geeta Desai, eğitimli kızların, aileleri, toplulukları ve dünyasında olumlu bir değişim yaratmamıza yardımcı olduğunu söylüyor.
Eylül 2015'te Birleşmiş Milletler'de hükümetler, herkese sürdürülebilir kalkınma konusundaki politikalara odak sağlayan SDG'lere karar verdiklerinde bir kilometre taşına ulaştılar. GWI ve TÜKD bu gün cinsiyet eşitliğine giden yolda önceki kilometre taşlarını hatırlıyor ve ilerlemenin dondurulduğunu beyan ediyoruz. GWI ve TÜKD, hükümet ve politikacılara, kız çocuklarını sürdürülebilir kalkınma çabalarının merkezine koymaya ve kız çocuklarına yatırım yapmaya davet ediyor: "Kızlar için İki Cent Eğitimi: Kızlar Buna Değer." Kampanyasıyla.
Kız çocuklarına yapılan yatırım, orta öğretim eğitimi, dijital teknolojiye erişim ve finansal okuryazarlık olanakları, içme suyu, sağlık hizmetleri, aile planlaması, ev içi ve toplumsal şiddetten korunma ve çocuk evliliğini sona erdirme
Dünya kızları için daha fazla dikkat ve bakım sağlanmadıkça, devletler 2030 yılına kadar sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşma taahhütlerinin altına düşebilir.
GWI Kızlar için İki Cent Eğitimi kampanyası 11 Ekim 2017'de başlayacaktır. Biz Cenevre’de koşacağız ve attığımız her adım için 2cent toplayacağız, kızlarımız buna değer.GWI'nun söylediği şeyleri duyurmak ve paylaşmak için sizleri bu gün sosyal medyayı takip etmeye davet ediyoruz.
-
ÜYESİ OLDUĞUMUZ UWE’NİN TANITIMI
Avrupalı Üniversiteli Kadınlar (UWE)
Üyesi oldugumuz “Avrupalı Üniversiteli Kadınlar (UWE)”, Avrupa toplumunun ilerleyen gelişimine katkı saglamak icin 1981 yılında kurulmuştur. Bir yandan Avrupa Konseyinin amaçlarını başarmasına yönelik çalışmalar yapmayı hedeflerken, öte yandan tüm Avrupa ile ilgili konulara, özellikle de kadınların yaşamını etkileyen sorunlara egilen Avrupa hükümet ve hükümet dışı kuruluşları ile işbirligi yapmayı öngörmektedir. Avrupalı kadınların yaşamlarını etkileyen sorunlarla ilgili çalışmalar yapan, ve Avrupa Konseyi ve Avrupalı Kadın Lobisi ile işbirligi içinde çalısan 20 üniversiteli kadın dernek ve federasyon agıdır.
İkinci Dünya Savaşından sonra çeşitli uluslararası kurum ve kuruluşlar kuruldu. 1952 yılında Avrupa Konseyi uluslararası hükümet dışı kuruluşların İstişari Statü edinebilmelerine olanak tanındı. Uluslararası Üniversiteli Kadınlar Federasyonunun (GWI) Almanya’da toplnan 16. Konferansı sırasında küçük bir grup Avrupalı dernekler/federasyonlar Avrupadaki gelişmelerin, kuruluşlarına etkilerini incelemeye başladılar. Yapılan ceşitli toplantıların ardından, 1975 yılında GWI Genel Merkezinden ne gibi yardım alabileceklerini danışan bu kuruluşlara GWI yalnızca küresel düzeyde etkinlikler yapabileceklerini bildirdi. Bu durumda Avrupadaki kadınlara yönelik çalışmalar yapılabilmesi için Avrupalı dernek ve federasyonların güçlerini bölgesel düzeyde bir oluşum ile birleştirmeleri gerekti. 1977 yılında başlayan çalışmalar sonucu 1981 yılında 14 Avrupa ülke derneginin katılımı ile UWE kuruldu.
Günümüzde Avrupalı Üniversiteli Kadınlar, Avrupa Konseyinde Katılımcı Statüye sahiptir. Katılımcı Statü, konularında yeterligini Avrupa düzeyinde kanıtlamış olan Uluslararası STK’lara tanınmaktadır. UWE çeşitli projelerde danışman olarak katılmakta, hükümetler arası komitelerin çalışmalarına katkıda bulunmakta, Genel Sekretere notlar hazırlamakta, Parlemento Kurulunun komitelerine yazılı ve sözlü demeçler hazırlamakta, ve Avrupa Konseyi tarafından yapılan toplantılar ve seminerlerde sunumlarda bulunmaktadır.
UWE aynı zamanda Avrupa Kadın Lobisinin (EWL) Yönetim Kurulu üyesidir. EWL 4.000’in üzerinde Kadın kuruluşunu temsil etmektedir ve Avrupa’nın en büyük kadın kuruluşları koalisyonudur.
TUKD 2002 yılından beri UWE üyesidir.
11. TUKD GENEL MERKEZİ BASIN DUYURULARI
11.1. TUKD ‘nin Lozan Antlaşmasının 94. Yıldönümü Dolayısıyla Yaptığı Basın Bildirisi
TÜRK ÜNİVERSİTELİ KADINLAR DERNEĞİ
Lozan Antlaşmasının 94. Yıl dönümü Dolayısıyla Yapılan Basın Bildirisi
Lozan Barış Antlaşması teslim olmuş bir ülkenin küllerinden doğarak siyasal,sosyal ve kültürel olarak zaferini ilan ettiği antlaşmadır. 20 Kasım 1922’de başlayan Lozan Görüşmeleri 4 Şubat 1923 günü kesintiye uğramış, 23 Nisan 1923 günü yeniden başlayarak 24 Temmuz 1923 günü karşılıklı imzalar atılarak son bulmuştur. Türk tarafını İsmet Paşa başkanlığında Sinop milletvekili Rıza Nur, Trabzon milletvekili Hasan Saka temsil etmiştir.
Lozan Barış Konferansında kabul edilen antlaşmanın tamamı TBMM’ ye takdim edilmiş onaylanması amacıyla kanun tasarıları hazırlanmıştır. Kanun tasarılarını hazırlayanlar Lozan Antlaşması’nın Türk’ün ve Türkiye’nin kaderini değiştirecek niteliklere sahip bulunduğunu savunurken, söz alan bazı milletvekilleri, Lozan anlaşmasını eleştiren nitelikte TBMM’ ye dilekçe üzerine dilekçe yağdırmıştır. Eleştirilere İsmet Paşa cevap vermiştir. İsmet Paşa Birinci Dünya Savaşına girişimizdeki hesapsızlığı eleştirerek, Lozan‘da savaş ve barış seçenekleri ortaya çıktığında barışı seçtiklerini, Trakya, İstanbul, ve Çanakkale’nin kan dökmeden siyasetle kurtarıldığını söylemiştir. Kapitülasyon ve borçlar konusunda da bilgi veren Paşa, eskiden 250 milyon Osmanlı Lirası borç almak için en az 350 milyon lira borçlanıldığını hatırlatmış, kapitülasyonların kaldırıldığını, borçların Osmanlı’dan ayrılan devletlerle paylaştırıldığını, indirim ve taksitlendirme yapılarak Türkiye’nin rahatlatıldığını söylemiştir.
Lozan Barış Antlaşmasının TBMM’ deki oylamada 287 mebustan 227 si oylamaya katılmış olup 14 red oyuna karşılık 213 kabul oyu ile Lozan Antlaşması 23 Ağustos 1923 Perşembe günü onaylanarak kabul edilmiştir.
Lozan’ a giderken Mustafa Kemal tarafından İnönü’ye verilen bir talimat şudur‘’iki konuda savaşı göze alırız , bunları kabul ettiremezsen dön gel. ‘’Birincisi doğuda bir Ermeni yurdu kurulamaz. İkincisi kapitülasyonlar yumuşatılsa bile devam ettirilemez. Bu nedenledir ki Lozan ‘ın birinci dönem görüşmelerde anlaşılamaması sebebi olarak kapitülasyonların kaldırıldığının kesin olarak beyan edilmemesi, yerine konacak rejimin ‘’genel devletler hukuku kurallarına ve bağımsız uluslar arasında genellikle izlenen uygulamaya’’ uygun olmaması, mütekabiliyet ilkesinin kabul edilmemesi nedenleriyle Lozan Antlaşmasının birinci dönem görüşmeleri kapanmıştır. Lozan ikinci dönemde bu konular görüşülecektir. Görüşmelerde sınırlarla ilgili en büyük mücadele Musul için yapıldığı bilinmektedir.Fakat asıl mesele, İngiltere’nin sanayileşmiş bir sömürge imparatorluğu, Türkiye’nin ise on yıllık savaştan yeni çıkmış yoksul bir ülke olmasıdır. İlaveten, Lozan Antlaşmasın ’dan hemen sonra Türkiye iç sorunlarına dönecek, laik Türk devleti inşasına yönelecek, Musul’a ilgisi azalacak, Şeyh Sait İsyanı Türkiye’nin Musul tezini sarsacaktır.
Türkiye açısından Lozan Antlaşması’na baktığımızda kazançlarımız:
-
Sevr’ de devam ettirilen Kapitülasyonların kaldırılması ,
-
Sınırlı sayıda da olsa Boğazlarda Türk askerinin bulunması kabul edilmiş , yabancıların saldırısına uğrarsa savunma garantisi verilmişti. Sevr’e göre Boğazlarda yanlız Müttefik askerleri bulunacaktı.
-
İzmir ve Mezopotamya yani Güneydoğu konusunda Sevr’e göre Lozan’da Türklere büyük ödün verilmişti.
Lozan Antlaşması Uluslararası alanda milli bir devlet olarak tanınmış olmamızı sağlamış olup Türkiye’nin tapusudur. Başarıdır çünkü Birinci Dünya Savaşı’na son veren bütün barış antlaşmaları galip devletler tarafından hazırlanmış, mağlup devletlere dikte ettirilmiş antlaşmadır. Bunların arasında tek fark ayrıcalıklı olan ve uzlaşma yolu ile yapılmış olan Lozan Antlaşmasıdır. Başarıdır zira Birinci Dünya Savaşı sonrası imzalanan hiçbir barış antlaşması yürürlükte değilken, Lozan halen geçerli olan tek antlaşmadır ve bugün her zamankinden daha fazla sahip çıkılması gerektiğini tarihi süreç bizlere göstermiştir.
Unutmayalımki, Lozan Antlaşması’nın görüşülmesi sıralarında Müttefik Devletler orduları Türkiye’de bulunmaktadır. Görüşmeler sırasında üç defa savaşın eşiğine gelinmiştir. Lozan’da görüşmeleri sürdüren Türk heyetinin Türkiye ile haberleşebilmesini sağlayan Telgraf ağının İngilizlerin elinde olduğu bir ortamda gerçekleşen görüşmeler sonucunda Türk tarafı başarı kazanmıştır. Lozan anlaşması ile Türkleri Avrupa ve Anadolu ‘dan atma sonucu doğuran Sevr anlaşmasının sonu getirilmiş ve Anadolu ile Trakya’daki topraklarımızı ebedi yurdumuz olmasını sağlamıştır. İngiliz parlementosunda yapılan konuşmalarda muhafazakar parti adına konuşan William Ormsby Gore hükümeti eliştirerek, Türklerin Sevr’de müzakere etmek için değil imza atmak için çağırıldığını, Lozan’da ise Türklerin eşit şartlarda müzakere yaptığını belirtmiştir. Lozan Antlaşması sonrasında Cumhuriyet ilan edilmiş modern yaşamın vazgeçilmez unsuru olan Türk Devrimleri hayata geçirilmiştir. Sevr anlaşması sonrası yok olan bir ulus, haklı olarak yaptığı Kurtuluş mücadelesi sonucunda yeniden varlığını toprakları ile birlikte uluslararası topluma kabul ettirmiştir. Türk ulusu barışı, egemenliğini ve bağımsızlığını kazanmıştır.
Dış güçlerin yurdumuz ve ulusumuz üzerinde Sevr ve Mondros anlaşmaları ile betimlenen amaçları günümüzde son bulmaması nedeni ile Lozan Antlaşmasının imzalanması aşamasına getiren Kurtuluş mücadelemiz ve mücadele sonrası elde edilen Türk Devrimleri’nin unutulmaması gerekmektedir. Bu vesileyle 1923 yılından bu yana Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni koruma, kollama ve yüceltme mücadelemizi her geçen gün güçlenerek devam ettireceğimizi Lozan antlaşmasının 94. Yıldönümünde bir kez daha tekrar ediyoruz. Yaşasın Cumhuriyet !Yaşasın tam ve bağımsız Türkiye !
Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği
Genel Merkez ve Şubeleri Temmuz 2017
11.2. TUKD ‘nin Müftülüklere Nikah Kıyma Yetkisi Verilmesine İlişkin Düzenleme Konusunda Cumhurbaşkanı’na Gönderdiği Mektup.
Sayın Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı
Tarih:03.08.2017
Giden Evrak No:67
Sayın Cumhurbaşkanımız,
Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, TürkiyeBüyük Millet Meclisi Başkanlığı'na sunuldu. İl ve İlçe müftülüklerine evlendirme memurluğu yetkisi verilmesi, sağlık personelinin takibi dışında doğan çocukların doğum bildirimlerinin nüfus müdürlüklerine sözlü beyanla yapılacak olması, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını evlilik yoluyla alacak kadınlara genel ahlaka uygunluk kriterinin getirilmesi gibi değişiklikleri içeren düzenlemelerle Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na sunulan Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair KanunTasarısı, kadın erkek eşitliği üzerine inşa edilen çağdaş hukuk sistemimizle birlikte gerek TC Anayasasına ve gerekse Türk Devletinin onaylayarak iç hukukumuza dahil ettiği uluslararası insan hakları sözleşmelerine aykırı olarak hazırlanmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na sunulan bu tasarı ile Anayasa’nın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddeleri ile Medeni Kanunda yer alan evlenme akdini düzenleyen maddeler ihlal edilmektedir.Kanun tasarısındaki düzenleme ile,hukuk sistemimizdeki eşitlik ilkesi ihlal edilirken; taslak düzenleme ile hukuk sistemimizin ve Medeni Kanunun miras hukuku ve kadın erkek eşitliğiyle ilgili hukuk birliği ortadan kaldırılmış olacaktır. Yasa tasarısındaki bu düzenleme ile erken ve zorla evliliklerin çocuk tecavüzlerinin, taciz ve istismarının önü açılarak; kız çocuk ve kadınların korunması yerine daha fazla mağduriyetine sebeb olunarak,hak ihlallerine yol açılacaktır. Ankara “Vatandaşlarımızın evlenme işlemlerini kolaylaştırmak” gibi bir gerekçe ile belediyelerde nikâh kıyılmasının yanı sıra müftülere de bu yetkinin verilmesi, en başta laiklik ilkesine aykırı düşeceği gibi, vatandaşlarımızın işlerini kolaylaştırmaktan öte kafa karışıklığına yol açacak ve toplumu hiç istemediğimiz şekilde belediyelerde nikâh kıyanlar, müftülerde nikâh kıyanlar olarak toplumu ve hukuk sistemimizi ikiye ayıracaktır. Anayasamızın 2.Maddesinde de belirtildiği gibi“ Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir.” Laiklik bu ülkede yaşayan herkesin en büyük güvencesinin olmasının yanı sıra, Türkiye Cumhuriyetinin yapı taşlarından biridir.Kadınların evlilik kurumu ve bu kurum içinde kadın hakları ve kadın erkek eşitliğinin sağlanması ve kadınların korunmalarıyla ilgili düzenlemeler, Anayasa ve Medeni kanun tarafından güvenceye alınmıştır. Türk Medeni Kanunu’nun 1926 yılında kabul edilmesi ile Türk kadınına bundan 91 yıl önce evlenmenin resmi nikâh memurunun önünde gerçekleşmesini, boşanmanın yine resmi şekilde mahkemeler aracılığıyla yapılmasını sağlayan, kız çocuklarına eşit miras hakkı gibi bir çok düzenleme ile kadın erkek eşitliği anlamında yenilik getirmiş olan, sosyal hayatın en önemli kanunu olan Medeni Kanun’la birlikte gerek Anayasal ve gerekse Uluslararası hukuktan doğan güvencelere dayanarak bu düzenlemeler, gerek anayasa ve iç hukuk sistemimize ve gerekse uluslararası hukuktan doğan hukuksal güvencelerle korunmaktadır. Oysaki Anayasa ve Kanunlarımıza aykırı bir şekilde hazırlanan bu tasarıyla çocuk yaşta evliklerinin önü açılacak, dini nikâh resmi nikâhın yerini alacak, kadınların evlenme, miras ve boşanma haklarında geriye gitme söz konusu olacaktır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na sunulan bu tasarının bir başka maddesinde de; sağlık personelinin takibi dışında doğan çocukların doğum bildirimlerinin nüfus müdürlüklerine sözlü beyanla yapılmasına ilişkin değişiklik yer almaktadır. Bu değişiklik ile kız çocuklarının yaptıkları doğumların bildirimine ilişkin şekli zorunluluk ortadan kaldırılmaktadır. Evde doğum esnasında ve sonrasında gerekli sağlık hizmetlerini alamayacak olan çok sayıda kadın ve kız çocuğunun maruz kalacağı sağlık sorunları, çocuk ve anne ölümleri yanında, resmi makamlarca takibi yapılmayan ve evde gerçekleşen bu doğumlar, sadece sözlü beyanla nüfusa kaydolacak ve ilgili devlet makamlarının denetimi ve durumdan haberdar olması, bu durumdaki kadın ve kız çocuklarını ve yeni doğan bebeklerini koruma olanağı ortadan kalkmış olacaktır. Öte yandan tasarıdaki bu uygulama ile çocuk istismarcılarının yakalanması ve cezalandırılması da zorlaşacaktır. Küçük yaşta evlilikler, ensest, taciz, tecavüz gibi tüm olayların ancak doğum amacıyla hastaneye gidildiğinde ortaya çıkması gerçeği göz önüne alındığında, kız çocuklarını hamile bırakan istismarcılar tespit edilemeyecek ve dava açılamayacaktır. Bu düzenleme çocuk istismarcılarının suiistimallerini arttırmak tehlikesini taşımakta olup, bu konu kamuoyunda cinsel istismarcılara örtülü af getirildiği iddiaları ile toplumda infial uyandırmaya başlamıştır. Sayın Cumhurbaşkanımız, Bizler Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği olarak, 1949 yılında Türkiye Cumhuriyetinin ilk ve önder üniversite mezunu kadınları tarafından kurulmuş, kadını her alanda güçlü ve eşit konumda kılmak için çalışan kamu yararına bir dernek olarak, ülkemizde 24 şubemizle birlikte faaliyet göstermekte; kadınlarımızın eğitim yoluyla bilinçlendirilmelerine, üniversite mezunu olmalarına ve böylece topluma katkıda bulunmalarına çalışmaktayız. Bizler Türkiye Cumhuriyeti’nin yetiştirdiği kadınlar olarak, Cumhuriyetin kazanımlarının korunmasını, hukukun üstünlüğü ve temel hak ve hürriyetlerde eşitlik ilkesinin ülkemizin önceliği olmasını hedefliyoruz. İl ve İlçe müftülüklerine evlendirme memurluğu yetkisi verilmesi, sağlık personelinin takibi dışında doğan çocukların doğum bildirimlerinin nüfus müdürlüklerine sözlü beyanla yapılacak olması, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını evlilik yoluyla alacak kadınlarda genel ahlaka uygunluk kriterinin getirilmesi gibi değişiklikleri içeren düzenlemelerle Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na sunulan Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair KanunTasarısı, kadın erkek eşitliği üzerine inşa edilen çağdaş hukuk sistemimizle birlikte gerek TC Anayasasına ve gerekse Türk Devletinin onaylayarak iç hukukumuza dahil ettiği uluslararası insan hakları sözleşmelerine aykırı olarak hazırlanmıştır.Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın gerek Anayasa ve Medeni Kanunumuzdaki yasalarla iç hukuk sistemimize ve gerekse Uluslararası hukuka aykırı olduğundan Kabul edilmesinin mümkün olmadığını beyan ederek,kamuoyundaki haklı tepkileri de dikkate alarak; bu tasarının geri çekilmesi talebimizi şahsınıza ileterek kadın ve kız çocuklarımızın korunmasıyla ilgili olarak talebimizin nezdinizde de haklı bulunacağı inancında olduğumuzu sizinle ve kamuoyu ile paylaşmak isteriz.
Saygılarımızla
Dostları ilə paylaş: |